şeker portakalı
          josé maruo de vasconcelos’un yazmış olduğu, brezilya edebiyatının klasiklerinden olan kitaptır. aynı zamanda çocukların okuması meb tarafından yasaklanmış kitaptır, gerekçeleri de kitabın türk örf ve adetlerine uymamasıymış. kitapta küçük çocukları derinden üzebilecek kısımlar geçiyor ve bu nedenle kitabın çocuklar tarafından okunmaması tavsiye edilebilir ancak konuyu meb türk örf ve adetlerine nasıl getirebilmiş pek anlayamadım. her neyse, konumuz zaten bu değil.
kitap tatlı ama bir o kadar da muzır bir çocuk olan zezé’nin hayatını konu alıyor. çok zeki bir çocuk olan zezé’nin kendi kendine bir şeyler öğrenişini, yaptığı haylazlıkları, kardeşleri ve ailesiyle olan ilişkilerini, öyle böyle geçen okulunun ilk yılını okuyoruz kitapta.
kitap adını zezé’nin yeni taşındığı evin bahçesindeki şeker portakalı fidanından alıyor. zezé’nin minguinho adını verdiği bu fidan sıradan bir fidan değil, o hikayesini okuduğumuz miniğin en yakın sırdaşı.
kitapla alakalı yorumlarıma gelecek olursak, kitabın anlatımı güzeldi, okuması rahat bir kitap olduğunu düşünüyorum. su gibi akıp gidiyor. yazar kendi çocukluğunu bize çok güzel yansıtmış, sanki yazarın çocuk halini sadece okumamışım da gerçek hayatımda da tanıyormuşum gibi hissettim. ağlamam ağlamam dedim ama kitap beni ağlattı, özellikle kitabın sonlarına yaklaştığınız zaman yanınıza bir kutu peçete almanızı öneririm. ki muhtemelen kitapsever yazarlarımızın çoğu bu kitabı okumuştur bile, malum kitap bilinen bir kitap ve bilinmeyi de hak ediyor bence.
özellikle zezé’nin portuga karakteriyle olan ilişkisi insanın içini yumuşacık ediyor, ancak zezé’nin portuga karakteriyle yakınlaştıktan sonra edmundo dayısını boşlamış olması da gözümden kaçmadı. genel bakarsak ana karakterle yan karakterler arasındaki ilişkiler kitapta çok güzel yansıtılmış olduğunu düşünüyorum. kitapla alakalı olumsuz yorum yapabilmek benim için namümkün.
  kitap tatlı ama bir o kadar da muzır bir çocuk olan zezé’nin hayatını konu alıyor. çok zeki bir çocuk olan zezé’nin kendi kendine bir şeyler öğrenişini, yaptığı haylazlıkları, kardeşleri ve ailesiyle olan ilişkilerini, öyle böyle geçen okulunun ilk yılını okuyoruz kitapta.
kitap adını zezé’nin yeni taşındığı evin bahçesindeki şeker portakalı fidanından alıyor. zezé’nin minguinho adını verdiği bu fidan sıradan bir fidan değil, o hikayesini okuduğumuz miniğin en yakın sırdaşı.
kitapla alakalı yorumlarıma gelecek olursak, kitabın anlatımı güzeldi, okuması rahat bir kitap olduğunu düşünüyorum. su gibi akıp gidiyor. yazar kendi çocukluğunu bize çok güzel yansıtmış, sanki yazarın çocuk halini sadece okumamışım da gerçek hayatımda da tanıyormuşum gibi hissettim. ağlamam ağlamam dedim ama kitap beni ağlattı, özellikle kitabın sonlarına yaklaştığınız zaman yanınıza bir kutu peçete almanızı öneririm. ki muhtemelen kitapsever yazarlarımızın çoğu bu kitabı okumuştur bile, malum kitap bilinen bir kitap ve bilinmeyi de hak ediyor bence.
özellikle zezé’nin portuga karakteriyle olan ilişkisi insanın içini yumuşacık ediyor, ancak zezé’nin portuga karakteriyle yakınlaştıktan sonra edmundo dayısını boşlamış olması da gözümden kaçmadı. genel bakarsak ana karakterle yan karakterler arasındaki ilişkiler kitapta çok güzel yansıtılmış olduğunu düşünüyorum. kitapla alakalı olumsuz yorum yapabilmek benim için namümkün.
devamını gör...
piertotum locomotor
          harry potter and the deathly hallows part 2 filminde, hogwarts saldırı altındayken minerva mcgonagall'ın kullandığı büyü.
"piertotum locomotor. hogwarts is threatened, man the boundaries. protect us, do your duty to our school.
i always wanted to use that spell."
  "piertotum locomotor. hogwarts is threatened, man the boundaries. protect us, do your duty to our school.
i always wanted to use that spell."
devamını gör...
elinde bim poşeti ile sevgi ile buluşmaya gitmek
          herkesin hayatında sevgi adında birinin olduğunu sanmıyorum.
      
  devamını gör...
yakın arkadaştan bir anda soğutan şeyler
          ortak arkadaşımızın yaşadığı bir şeyi kendi başına gelmiş gibi anlatmıştı. ben utandım o utanmadı.
      
  devamını gör...
elmalı çocuk istismarı davası
          ölün lan ölün. gidin intihar edin, geberin. adi pislikler. siz ölmeseniz elbet sizi öldürecej bir insan evladı çıkacaktır. o kadının iprenç suratını o şerefsiz adamın pis gülüşünü gördükçe ellerimle gebertesim geliyor. allah’ın belaları, pislikler, şerefsizler, adilerrrrr...
      
  devamını gör...
abdulseyidbincabbar
          tr: nesli tükenmekte olan.
ing: troll.
fr: neánt.
  ing: troll.
fr: neánt.
devamını gör...
kitsch
          endüstri devrimi sonrası almanya'da ucuz ve popüler resimleri veya eskizleri betimlemek için kullanılmış bir sözcük. zamanla başka dillerde çevirisi yapılmaksızın kendine yer bulan karmaşık bir kavrama dönüştü. bazılarına göre çirkinliği ve bayağılığı kavramsallaştırıp güzelin mertebesine erişiyor, bazılarına göre güzelin tanımını sarsarak kendine alan açıyor.
      
  devamını gör...
şu yaşa kadar hiç yapılmayan şeyler
          aldatmadım. hiç kimseyi. sadece sevgili olarak bakmayın olaya. kimseye umut verip yüz üstü de bırakmadım. böyle yapıcam deyip yapmamazlık da etmedim. sözümün eri oldum her zaman. ölene kadar da olmaya devam edeceğim.
      
  devamını gör...
komşunun verdiği ikram tabağını boş verememek
          tabağı boş vermemek adına tabağın geri verilme süresi uzar da uzar bazen. dur yarın kek yapar onla veririm der sonra bir türlü yapamazsın o keki. tabağın boş verilmemesi mi yoksa geri verilme süresinin uzaması mı daha ayıp olur şeklindeki düşüncelere gark eden durumdur.
      
  devamını gör...
recep tayyip erdoğan'ın sevilmemesi
          18 yılda ülkeyi sattı savdi.. hala seviyor olanlara beddualarimi yolluyorum..
      
  devamını gör...
kullanıcı adın bir cevap olsaydı sorusu ne olurdu sorunsalı
          kim gelmiş?
      
  devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
          sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
yolumun karanlığa saplanan noktasında,
sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
necip fazıl kısakürek
  yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
yolumun karanlığa saplanan noktasında,
sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
necip fazıl kısakürek
devamını gör...
sabah 8'den önce uyanmak
          erken yattığı için, uykusunu almış, güneşin davetini kabul etmiş, yeni günün hakkını vermek isteyen insan eylemi.
bende geç kalkmayı başaramayanlardanım.
yatakta durmaya zorlandıkça tüm kemikleri ağıranlardanım.
  bende geç kalkmayı başaramayanlardanım.
yatakta durmaya zorlandıkça tüm kemikleri ağıranlardanım.
devamını gör...
çocukken yaşanan hayal kırıklıkları
          unutulmayan hayal kırıklıklarıdır.
ilkokul 4. sınıf. müze gezisi yapılacak, 4 'ten 8'e kadar her sınıfın en başarılı öğrencisi geziye götürülecek. tabi bizim sınıftan ben gidiyorum. kıpır kıpırım ilk defa müze göreceğim derslerin bitmesini bekliyorum heyecanla. gidecek ekip okul bahçesinde toplandı. müdür yardımcısı bana şöyle bir baktı, o üstündeki ne ya babanın montu mu dedi. montumu bir akrabamız vermişti. o zamanlar maddi problemler var, mont büyük ama işimi görüyor, problem etmiyorum. neyse eleman beni sınıfa gönderdi, bizim sınıftan başka bir elemanı götürdüler. o boğazımı oturan yumru hala aklımda. hiçbir şey demedim ne evdekilere, ne kimseye. ama insanların ne kadar çirkinleşebileceği hakkında çok iyi bir ders olmuştu bana daha o yaşımda.
her mont aldığımda aklıma gelir...
  ilkokul 4. sınıf. müze gezisi yapılacak, 4 'ten 8'e kadar her sınıfın en başarılı öğrencisi geziye götürülecek. tabi bizim sınıftan ben gidiyorum. kıpır kıpırım ilk defa müze göreceğim derslerin bitmesini bekliyorum heyecanla. gidecek ekip okul bahçesinde toplandı. müdür yardımcısı bana şöyle bir baktı, o üstündeki ne ya babanın montu mu dedi. montumu bir akrabamız vermişti. o zamanlar maddi problemler var, mont büyük ama işimi görüyor, problem etmiyorum. neyse eleman beni sınıfa gönderdi, bizim sınıftan başka bir elemanı götürdüler. o boğazımı oturan yumru hala aklımda. hiçbir şey demedim ne evdekilere, ne kimseye. ama insanların ne kadar çirkinleşebileceği hakkında çok iyi bir ders olmuştu bana daha o yaşımda.
her mont aldığımda aklıma gelir...
devamını gör...
varoş hediyeler
          iki tarafı da mutlu etmeyen hediyelere denir.
alakasız çikolataları kalpli kutunun içine tıkıştırmak ise en büyük örneklerindendir.
  alakasız çikolataları kalpli kutunun içine tıkıştırmak ise en büyük örneklerindendir.
devamını gör...
kısıtlamada otel terasında doğum günü partisi
          kısıtlama falan yok yeğen! sen fakirsin sadece.
      
  devamını gör...
cep telefonunu şifresiz kullanan insan
          benimdir.
şifre koymayacağımı kimse akıl etmeyeceği için şifre koymuyorum mis gibi takılıyorum.
ters psikoloji falan anlarsın ya.
  şifre koymayacağımı kimse akıl etmeyeceği için şifre koymuyorum mis gibi takılıyorum.
ters psikoloji falan anlarsın ya.
devamını gör...
başkası adına utanmak
          twitter’a fotoğraf atıp ben varken size ekmek vermezler diyen tipler.
(bkz: gördüklerimi sil)
  (bkz: gördüklerimi sil)
devamını gör...
duman
          çocukken kaan tangöze'nin adının duman olduğunu sanırdım. sonradan öğrendim ki duman grubun adı*. şarkıları insana dokunan, kaan tangöze'nin farklı yorumuyla şahlanan şahane grup.
ergenlik zamanlarımda en çok dinlediğim parça ise;
      
  ergenlik zamanlarımda en çok dinlediğim parça ise;
devamını gör...
