cilt üzerindeki yara dokularını onarmak, yara ve yanıkların neden olduğu izleri ve lekeleri iyileştirebililmek, akne ve cilt çatlaklarını yok etmek için kullanılan merhem. direk güneşe çıkmadığınız zamanlarda cilt leke tedavisi için de kullanılabilir.
devamını gör...

ahmed arif'in güzel aşkı, leylim leylim dediği leyla erbil'e yazdığı şiirlerden biridir, ay karanlık. şiirdeki gece manasına gelen leyl sözcüğü de bunun bir göstergesidir. zira kimi zaman zalım leyla'sıdır kimi zaman leyl'isidir leyla erbil, ahmed arif'in.

maviye
maviye çalar gözlerin


dizeleriyle ilgili, “bu iki mısra var ya, belki bir on yıl değil, daha fazla, çok daha fazla bekledi.” der ahmed arif, bir röportajda. mavi sözcüğünü bulmak için beklediği bilinir. sırf o dizeler için mi? ne çok şey uğruna beklemiştir ahmed arif. pek çok edebiyat insanın aşık olup gönlünü kaptırdığı leyla erbil'e yıllarca mektuplar yazmış, onun için şiirler kaleme almıştır.

ayrıca, ahmed arif'in leyla erbil'e mektupları için (bkz: leylim leylim (kitap)).
devamını gör...

mimarisiyle, insanlarıyla güzel bir şehir.
havası çok değişkendir, dışarı çıkmak istersin havaya bakar oh ne güzel güneş var dersin yağmurluk giymeden çıkarsın daha kapıdan çıkmadan yağmur bastırır.
malum okyanusal iklim havası.
insanları çok mütevazidir, hoşgörülüdür, gösterişe önem vermezler, arabaların çoğu orta sınıf arabalardır, bizdeki gibi pahalı telefon kullanan yok denecek kadar azdır. kısaca medeni bir şehirdir.
devamını gör...

(bkz: seda bakan)
devamını gör...

''savunmacılara çalım atmak diktatörlere çalım atmaktan daha kolay. siz zoru başaracak, brezilya'ya demokrasi şampiyonluğunu getireceksiniz." sözlerinin sahibi efsanevi futbolcu.

oynadığı dönemdeki brezilya takımının görüntülerini izlediğinizde, onun, o inanılmaz kendine güvenini, her hareketinden fark edersiniz. belki bir pele değildir ama brezilya'da en az onun kadar hatta daha fazla sevilir.

bu sokrates'in adamlığından ve insani yönünün gelişmişliğinden kaynaklanmaktadır. doktor lakabı mesleğinden mütevellit kendisine verilmiştir. tıp doktoru olan sokrates futbolu bıraktıktan sonra gönüllü olarak hiç bir ücret almadan doktorluk yapmıştır.

hipokratı mezarında ters döndürenlere inat, onun sol yumruğu ile hipokrat'ı cennette selamladığını düşünüyorum.

corinthians forması giydiği dönemlerde, kulübün cuntacılarla içli dışlı olması kendisini rahatsız etmiş ve kurduğu ''corinthians demokrasi hareketi'' ile birlikte baskıya ve faşizme kaşı mücadele etmeye başlamıştır.

82 seçimleri öncesinde arkadaşlarıyla birlikte ''15'in de seçime'' yazılı formalarla sahaya çıkarak tepkisini futbol sahasında da göstermiştir. bu da yetmemiş takım eyalet şampiyonu olduğunda ise yine arkadaşları ile birlikte ''demokrasi'' pankartı açmıştır.

ancak işler onun istediği şekilde gitmemiş ve ülkesinden ayrılarak mor menekşelerin yolunu tutmuştur. sokrates sadece bir futbolcu değildir aynı zamanda bir dava adamıdır. zaten onu büyük yapan, kendisinden daha yetenekli futbolcuların dahi önünde anılmasını sağlayan şey de tam olarak budur.

direta ja ! hak şimdi !

hakkın olanı aldın doktor. ışıklar içerisinde yat.
devamını gör...

bir kadın düşlüyorum hep.
beni kavgalarımdan çekip alacak,
kısa saçlı kafamı göğsüne bastırıp,
her deliliğimi yaşamama bağlayacak,
dengesizliklerimden keyif alacak bir kadın,
güzel kokacak. teni mezarım olacak bir kadın. gamzesi olacak.. dudakları güzel,
öleceğim onda. nefesim kesilecek. kalbim duracak. topuklarını okşayıp. sırtını öpeceğim.
ellerini koklayacağım. parmaklarını öpüp, saçlarını okşayacağım..
bir kadın sadece. bu kadar çok dişi varken evrende, benim istediğim, arzuladığım, sadece bir kadın.
arınmış olacak tüm insani hırs ve bencilliklerden
konu ben olduğumda, yok sayacak her şeyi. gerekirse kendini. bir kadın sadece.
derdimin dermanı o çünkü. ruhumun ilacı o
ben onun ruhuna ve tenine girdiğimde, orada kalacağım.
bir daha incinmeyecek ruhum. kırılmayacak kemiklerim. etlerim dökülmeyecek.
gözlerim açılmayacak sonuna kadar. yumacağım.. ve öylece kalacağım. o'nda.

-zaman benim. geleceğe düşüyorum...
-inancım yok artık. tanrı sanırım beni yanlış anladı.

-bu kadar çok yaşamayı isterken, nedir bu ölüm sevdam. bilmiyorum. benim cehennemim de bu olsa gerek.

-"başkaları cehennemdir" demiş üstad. yanılıyor. başkaları kabir azabıdır. diş ağrısıdır. doğum sancısıdır.

-kedinin oynayıp da karman çorman ettiği bir yumağım lütfen ucumu bul ve sök beni!!
-zaman akıp geçiyor. ve ben hala önümden akıp geçen zamanla elimi yüzümü yıkayamıyorum.
-sigarayı günde 2 pakete çıkardım. elimden gelse, ekmeğin arasına azık ederim.
-şimdi yastığa kafamı koysam, geceye kadar uyurum. çok mutsuz olduğumdan olsa gerek. ya da çok yorgun. bilmiyorum.
-uykuya doymadan öleceğim ben. gözlerim şiş olacak yeniden dirildiğimde.
-kendime ait en sevdiğim özelliğim çok mutsuz olduğumda güzel şeyler yazmam olsa gerek.
-hep mutsuz olmalıyım sanırım. mutsuzken daha çok seviyorum kendimi. gözlerimden öpüyorum çaktırmadan.
elimden tutup sinemaya götürüyorum. geçenlerde bir pantolon hediye ettim kendime. sanırım şizofrenim.
-birazdan bir kase yoğurt yiyeceğim.
-çevremde, yapmam gereken şeyleri söyleyen o kadar çok insan var ki, bir tanesi bile ne yapmayı istediğimi sormuyor. annem bile.

-akşam bir filme gitmek istiyorum. tek başıma. mısırımı alıp da. gece de rakı içmek istiyorum. yine tek başıma. mum ışığı altında jeff buckley dinleyerek
-bence sizde yapmalısınız.
-ölümü çok merak ediyorum. ölene kadar ne olduğunu bilemeyeceğim ama.
-öpüşmeyi çok seviyorum. mucizevi geliyor bana.
-özlediğim tek bir insan yok. bir sürü insan bıraktım geçmişimde...
-zihnimden geçenlere yetişemiyorum.
-bir zamanlar sevdiğim kadının gecenin bir yarısı avuç içlerine bastırdığımda pilli bebekler gibi "ı love you" demişti.

belki size çok aptalca gelecek, bilmiyorum. ama ben bayılmıştım.

-jeff’i çok seviyorum. şarkı sözleri müthiş şiirler gibi geliyor bana.
-itiraf edecek bir şey yok aslında.
-hayat bir iftira gibi yapışmışken yakama.
-bilmiyorum.
-varlıkla yokluk arası bir şey işte.
-belki emeklemeden yürümüşüm.bilmiyorum.
-ve avuç içlerim soyuk.
-sanırım yaşıyorum. çünkü hala kanıyor bedenim.
-sanırım ölüyüm. hala mezarda gibiyim.
-sanırım can çekişiyorum. hala ve hala ölemedim bir türlü.
-bilmiyorum.
-ölüm-kalım meselesine döndü varoluşum.
-zaman denen kavrama hapsoldum.
-çıkışım geçmişte kaldı.
-ilk önce beynim çürüsün isterdim oysa.
-tüm sanatlar ilhamını ölümden alır derler.
-ben yaşamdan besleniyorum. vitamin eksikliğimin nedeni bu.

-içerimde bu kadar çok gurur ne ara gelip de yerleşti. haberim yok.
-savaşta atını gereksiz yere yoran bir savaşçının acemiliği var ruhumda.
-ben kendimi yordum.
-tüm kadınların bana bir seviş ve sevişme borçlu olduğunu inandım hep.
-nasıl bir ahmaklıksa bu. anlamadım gitti..
-ben hiç yalnız kalmadım aslında.. hep kendimle konuştum çünkü.
-delirmemin nedeni kalabalık olmammış meğerse.
-bir yüzleşme yaşıyorum aylardır.
-bu yüzden kayıbım aynalarda.. silüetim yok. bir hayaleti tıraş ediyorum sabahları. o ise dişlerimi fırçalıyor benim.

-büyük harflerle bağırıyorum aslında.
-duyan yok..
-kayıtsız bir sırıtış var artık yüzümde.
-hıçkırık ve ağlama arası bir gülüşün dış sesi.
-sabır taşım kırıldı.
-ben taş oldum.

-artık tanrıya kafa tutmuyorum..vazgeçtikleriminin arasında yada bilmiyorum.
-bir çok kişi yazılarımda kendilerini bulduğundan bahsediyor.
-ben kayboluyorum oysa yazarken..
-kendimi bulma arayışımın satır izleri bunlar..

-sadece uyumak istiyorum..
-gözlerim yuvalarından düşecek gibi.. ellerimle yerleştiriyorum çukurlarına.
-bir insanın hissettiği tek duygu sadece "zaman" olabilir mi?
-hayat arsızı oldum.
-yaşam yüzsüzü.

-yoruldum. hayatın molası olmalı.
-çok sevdiğim bir kitabı, filmi ya da şarkıyı eskiden herkesle paylaşmak isterdim. şimdilerde sadece kendime saklıyorum. bencillik mi bu?
-bir gün bir kitap yazmak istiyorum.
bir türlü intihar etmeyi başaramayıp,
her intihar denemesinde birilerinin mükemmel hayatını allak bullak eden bir adamın hikayesini.
ve bunun filmini çekmeyi düşünüyorum. (çalmayın fikrimi)

-balık yemeye bayılıyorum.
-ızgara tavuğa.
-rakı'ya.

-artık aşık olamıyorum galiba. vazgeçmem çok kolay oluyor çünkü.
-kendimi sevmememe karşın kendimden değerli tek bir insan ya da olgu göremiyorum.
-deliriyorum.
-kendimi öldürmekten korkuyorum.
-babamdan hiç öyle çok dayak yemedim. ama beni hiç öptüğünü de hatırlamam. keşke dövseydi. en azından elleri yüzüme değmiş olurdu.
-tanrı benim için koca bir hayal kırıklığı. eminim ki ben de o'nun için koca bir hayal kırıklığıyım.
-hayatta en dibe vurduğum tek bir an yok. hala gidiyorum o dibe.
-keşke ölüm stilimi seçme şansım olsaydı. tıraş olup, tamamen simsiyah giyinmek isterdim.
-kulaklıkla müzik dinlemek çok güzel. dışarıdan gelebilecek her sesi bastırıyor.

-batıl inançlarım yok, ama ekmeğin ters çevrilmesi ruhumu acıtır.
-tanrı olsaydım, insanlığı kendi haline bırakıp giderdim bir gün.
-büyüyünce ne olacaksın diye bir kere sorulmadı bana. ben de bu yüzden hiçbir şey olamadım.
-artık musluk suyunu hiç kimse içmiyor.
-yapay çiçekler kadar dekorasyon ayıbı başka bir şey yok.
-kronik olabilir mutsuzluğum.. bilmiyorum.
-insanların aşktan daha önemli işleri var. garip geliyor bu bana...

-çok şey itiraf ettim kendime. bunca zaman. belki de hepsi bir iftiraydı...
kendime atıp, yüzüme ve gözüme bulaştırdığım.. bilmiyorum.
-boşvermenin ne demek olduğunu öğrendim artık.
-insanı da terbiye eden bir şey var. ve o şey, en rütbeli olan. ne mi o şey; tabi ki zaman!!
-bir kavgaya tutuşmuş gibi yaşıyorum hayatı.
-geceleri manik, gündüzleri depresifim..
-içimde koca bir adam varmış gibi hissediyorum hep..
-kendimden korkuyorum.

-zamansız terkettiğim sevgililerin ardından bağırmak istiyorum; "dön lütfen, yoksa dünyayı ters çevireceğim öfkemle.. sonunda kaçtığına toslayacaksın.."
-ilk tanışma faslında "memnun oldum" demekten daha samimiyetsiz ne var?
-beni linç etmeli birileri. ama şimdi değil. önceden. zamanda geriye dönüş yok değil mi? geç kaldınız! sizin için üzgünüm!

-geçmişte bir gün bir yazı okumuştum; 'doğuda doğmak suç olsaydı en büyük suçlu güneş olurdu' demiş birisi yüreğine hayran kalmıştım yazanın.

-bugün babama kızdım uzun bir aradan sonra."bu zamana kadar yaptığın hiçbir şey doğru değildi" dedim.
-beni duyabildi mi bilmiyorum...
-en çok ellerim üşür. eldiven takmayı hiçbir zaman sevemedim.
-şemsiye taşımayı dansevmiyorum.

-bir kadının köprücük kemiğine yuva yapmak isterdim.
-benim esaretim, özgürlüğüm.
-bugün saçlarımı kazıtmayı da düşündüm.
-dünya, üstündekileri fırlatacak kadar hızlı dönmeli ya da kendini kusturacak kadar hızlı dönmeli.
-zihnim ve ruhum uyuşuyor.
-muhteşem bir boşvermişliği yaşarken bu kadar hassas olmamın nedeni ne? sanırım buna yenilmek deniliyor.

-duvarlarında ayna olan bir mekanda çok güzel bir kadınla o aynalardan kesişmekten daha lezzetli ne olabilir?
-büyünce ölü olacağım...

-bir gün istanbul havaalanında kendi uçuş kapımı bulmak için üç kişiye bir şey sorabilir miyim dedim. üçü de aynı cevabı verdi, "hayır"
-ellerimi çok severdi sevgililerim..
-dün çok şahane bir deri mont beğendim. üzerimdekinin kahve renkli olanı.
-birisi gönüllü dinlese beni, hiçbir hastalığım olmaz ama.
-insanlara gıcık olup yalnızlıktan nefret ediyorum.
-ciğerim yanıyor.
-geberene kadar ayakta durup da öyle gebermek istiyorum. dimdik. küfür gibi.
-tıka-basa öfkeyle doluyum.
-iki gece üst üste ağladım. hayatım, zincirleme yaşam kazasına döndü.
devamını gör...

ha ben ettirmiyorum yani. ok aldım ben mesajı.
devamını gör...

"türkçenin" kelimesinin kesme işareti ile ayrılmadığını bilmeyen kişinin isyanıdır.
devamını gör...

''hangi çiçek, diğerini “sarı açtı” diye ayıplar? hangi kuş “farklı ötünce” diğerine yasak koyar? derisinden, dilinden ötürü öldürülüyor insanlar. ah insanlar! her şeyi bulup kendini bulamayanlar.'' demiş.

sonrada, ''boşuna değildi insanların tanrılara sığınması. dayanılır gibi değildi yoksa.'' diyerek pekiştirmiş kişidir kendileri.

(bkz: taşı gediğine koymak)
devamını gör...

alışınca bırakamayacağınız yaşama şeklidir. insan bir kere planlı yaşamaya alıştı mı planlarını gerçekleştiremeden uyuyamaz. o yüzden gerçekleştirilebilecek planlar yapılmalıdır. alışkanlık zor kazanılır planlı olmaya alışmak lazımdır.
devamını gör...

biri size bu sözü söylediğinde, siz de bir robotla muhatap olmadığınızdan nezaketen de olsa karşılık verirsiniz.

yani sövmüyorum da. bir merhaba yahu! madem karşılık vermeyeceksin kapat o mesaj kutusunu değil mi?

t: bir sosyal mecrada kullandığım fakat karşılık alamadığım selamlaşma ifadesi.
devamını gör...

ben covid-19 aşısının bulunması temennisiyle kaydoldum. inanıyorum güzel bir sinerji oluşturup ve özverili bir çalışma yaparak kıymetli moderasyon ekibi bu illete bir çare bulacaktır
devamını gör...

en sevdiğim şarkısı o'nun vedası olan şarkıcı. divane albümündeki bütün şarkıları güzeldir.
devamını gör...

kesinlikle eski sevgilim. ilişkimizde hiçbir sorun yokken ayrılmak istedi ve ilişkimiz bitti ama asla kopmak istemiyor arkadaş kalalım diyor. arkadaş olmaya çalıştığımızda sevgiliymişiz gibi davranıyor hayırdır ne oluyor dediğimde uzaklaşıp bir süre sonra yine aynı muhabbet ile başa dönüyoruz.

kişiliğime ve karakterime hayran olduğunu beni kaybetmek istemediğini sürekli söyler ama iki defa terk ettiği gerçeği aklına hiç gelmez.

anladım ki bu tarz insanlardan hiçbir şey olmaz. kişiye sadece kafa karışıklığı ve mutsuzluk veriyorlar. *
devamını gör...

bir insanın pozitif çıkan ciddi bir hastalığını belirtmek için sıfat olarak "yalı çocuğu" gibi bir yakıştırmada bulunmak, bunu yapanın da bir moderator olması, insan bazen ne diyeceğini bilemiyor gerçekten.
devamını gör...

inşaat mühendisiyim, müzisyenim, yarı zamanlı anarşist, çoğu zaman nefret ediyorum. lakin şu sıralar siz kıymetli arkadaşlarım için sözlüğümüzün gece bekçisiyim.
devamını gör...

karadenizli deyince yakınlık?! *
bilemedim şimdi... karadenizli olup da sevdigim insan sayısı bir elin parlaklarını geçmez. sevmediklerimi ise sayamam.
sakın korkudan yakın davranıyor olmasınlar?
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

para harcamaktır.
en zoru ise para kazanmaktır.
devamını gör...

o kadar sevdiğim bir aktiviteydi ki bu. çocukluğumda az hikaye kitabı, boyama kitabı almadım o kuponlarla. her gün inanılmaz bir dikkatle o kuponları keser, yatıp kalkıp kaç gün sonra hayalini kurduğum kitaba ulaşacağımı hesaplardım. çok güzeldi... keşke yeniden öyle güzel ürün kuponları olsa gazetelerde. ülkemizin ekonomisinin görece iyi olduğu günlerdi tabi o zaman.
devamını gör...

ingilizce orijinali nasıldır bilemem ama amerikan filmlerinin dublajlarında, yerel polislerden duyarız.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim