şarkılarla geçtim aranızdan radyo yayını
çarşambaları artık çok seviyorum ya hu!
önce brothers düğüm salonu radyo yayını, sonrasında şarkılarla geçtim aranızdan radyo yayını ile ha-ri-ka geçiyor çarşamba gecelerim.
bu hafta bay impoş* bize pilli bebek anlatacakmış. o zaman ben de şuraya bi anımı iliştireyim:
bilenler bilir, kızılay, ankara'daki yeraltı ulaşımın ortak noktasıdır. hat geçişleri vs. o duraktan yapılır. bu sebeple bazı bekleme yerlerinde sağ tarafta bir hat, sol tarafta başka bi hat vardır. genelde bu bekleme yerinin ortasında da oturaklar* olur. bu oturaklar da genelde sırt sırta olacak şekilde ikişer kişilik 2 taraflı olur.
mekan anlatımım bu kadar.
günün sakin saatlerinde olmalı ki bir gün metro beklerken bu oturaklarda, galiba metro bekleyen yaşı biraz ilerlemiş bi teyzeyle sırt sırta oturuyordum. kulağımda kulaklık uslu uslu dinliyorum. ama bi sorun var. dinlediğim şarkı sanki dışarıdan geliyor gibi. hafifçe yokluyorum kulaklığı. acaba sesini çok mu açtım da dışarı çıkıyor, diye. yok, benden değil ama dinlediğim şarkıyı başka bi yerden daha duyuyorum. o anda fark ettim ki, yandaki oturakta oturan, benim emsallerimde bi çocuk kendince bu şarkıyı söylüyor. adımın merdumkaptan olduğundan emin olduğum kadar eminim ki o çocuk o an orada bizimle değildi. yani cismen var kabul, ama ruhu başka yerde başka birinin yanındaydı. neyse, kulaklığın tekini çıkardım usulca dinliyorum söylediği şarkıyı * *.
şarkının özellikle bi kısmı var ki, ne şarkıcılar burayı söyleyemedikleri için rezil oldular; merak ediyorum o yüzden orayı nasıl söyleyecek? derkeeen bu arkadaş şöyle bi dikleşti ve "olsuuuuuuun" diye bi giriş yaptı amaaa gerçekten pek güzel söyledi. sesi de çok güzeldi ayrıca. aynı zamanda söylerken de ellerini falan iki yana açtı, kafayı yukarı kaldırdı; tammm modunda yani. yüzümde ufak bi gülümsemeyle hem izledim hem dinledim. kısa bi süre içinde de metro ve tramvay, aynı anda geldi. o anda yapılan anonslarla çocuk bi silkelendi. sanıyorum, sesli bi şekilde böylesine söylediğinin farkında değildi. hemen etrafına bakmaya başladı ve o arada denk geldik. hafifçe güldüm, o da biraz mahcup bi ifadeyle güldü. "bazen olsun demek gerekiyor" dedi. "olsun" dedim. sonra karşılıklı ufak bi asker selamı gibi selam verip karşı hatlara binip gittik.
önce kulaklığımla, peşi sıra duraktaki çocuktan dinlediğim şarkı pilli bebek-olsun şarkısıydı. çocuğun da dediği gibi, bazen olsun demek düşüyor bizim payımıza, bazen bi ayrılığa, bazen bi hastalığa, bazen bi dost kazığına, bazen de hayatın ta kendisine...
gönlümüzce ve huzurla tabi bi de detone olmadan "olsuuuuuuun" demekler olsun hepimizeee.
önce brothers düğüm salonu radyo yayını, sonrasında şarkılarla geçtim aranızdan radyo yayını ile ha-ri-ka geçiyor çarşamba gecelerim.
bu hafta bay impoş* bize pilli bebek anlatacakmış. o zaman ben de şuraya bi anımı iliştireyim:
bilenler bilir, kızılay, ankara'daki yeraltı ulaşımın ortak noktasıdır. hat geçişleri vs. o duraktan yapılır. bu sebeple bazı bekleme yerlerinde sağ tarafta bir hat, sol tarafta başka bi hat vardır. genelde bu bekleme yerinin ortasında da oturaklar* olur. bu oturaklar da genelde sırt sırta olacak şekilde ikişer kişilik 2 taraflı olur.
mekan anlatımım bu kadar.
günün sakin saatlerinde olmalı ki bir gün metro beklerken bu oturaklarda, galiba metro bekleyen yaşı biraz ilerlemiş bi teyzeyle sırt sırta oturuyordum. kulağımda kulaklık uslu uslu dinliyorum. ama bi sorun var. dinlediğim şarkı sanki dışarıdan geliyor gibi. hafifçe yokluyorum kulaklığı. acaba sesini çok mu açtım da dışarı çıkıyor, diye. yok, benden değil ama dinlediğim şarkıyı başka bi yerden daha duyuyorum. o anda fark ettim ki, yandaki oturakta oturan, benim emsallerimde bi çocuk kendince bu şarkıyı söylüyor. adımın merdumkaptan olduğundan emin olduğum kadar eminim ki o çocuk o an orada bizimle değildi. yani cismen var kabul, ama ruhu başka yerde başka birinin yanındaydı. neyse, kulaklığın tekini çıkardım usulca dinliyorum söylediği şarkıyı * *.
şarkının özellikle bi kısmı var ki, ne şarkıcılar burayı söyleyemedikleri için rezil oldular; merak ediyorum o yüzden orayı nasıl söyleyecek? derkeeen bu arkadaş şöyle bi dikleşti ve "olsuuuuuuun" diye bi giriş yaptı amaaa gerçekten pek güzel söyledi. sesi de çok güzeldi ayrıca. aynı zamanda söylerken de ellerini falan iki yana açtı, kafayı yukarı kaldırdı; tammm modunda yani. yüzümde ufak bi gülümsemeyle hem izledim hem dinledim. kısa bi süre içinde de metro ve tramvay, aynı anda geldi. o anda yapılan anonslarla çocuk bi silkelendi. sanıyorum, sesli bi şekilde böylesine söylediğinin farkında değildi. hemen etrafına bakmaya başladı ve o arada denk geldik. hafifçe güldüm, o da biraz mahcup bi ifadeyle güldü. "bazen olsun demek gerekiyor" dedi. "olsun" dedim. sonra karşılıklı ufak bi asker selamı gibi selam verip karşı hatlara binip gittik.
önce kulaklığımla, peşi sıra duraktaki çocuktan dinlediğim şarkı pilli bebek-olsun şarkısıydı. çocuğun da dediği gibi, bazen olsun demek düşüyor bizim payımıza, bazen bi ayrılığa, bazen bi hastalığa, bazen bi dost kazığına, bazen de hayatın ta kendisine...
gönlümüzce ve huzurla tabi bi de detone olmadan "olsuuuuuuun" demekler olsun hepimizeee.
devamını gör...
kulaklıkla son ses dinlenen şarkı
rockabye.
tanım: kulaklıkla son ses dinlediğimiz şarkıları paylaştığımız başlıktır.
tanım: kulaklıkla son ses dinlediğimiz şarkıları paylaştığımız başlıktır.
devamını gör...
akp'ye sürekli çamur atan tip
türkiye'de yaşayan, genel kültür seviyesi en azından ortalama olan ve google'a "dolar" yazabilecek kadar okuma yazma bilen herkes
devamını gör...
hammurabi kanunları
tarihin en eski yazılı yasalarından biri. 282 maddeden oluşur ve 13. madde yoktur. çünkü babil'de 13 rakamı uğursuz kabul edilir. bunun sebebi muhtemelen 13 sayısının babillilerin yücelttiği sayı olan 12'den sonra gelmesinden kaynaklanıyor. ayrıca bazı maddeler de günümüzde okunmayacak haldedir. hz. musa yasalarının, hammurabi yasalarından esinlenilerek oluşturulduğu söylense bile, ne var ki, hammurabi yasaları, tevrat hükümlerinden çok daha ağırdır. son yani 282. maddeye göre, bir köle efendisine sen benim efendim değilsin derse ve onlar, köleyi suçlarsa, efendi, kölenin kulağını keser. bir başka örnek, 195. maddeye göre, bir çocuk babasına vurursa, elleri baltayla kesilir.
hammurabi kanunları, tarihin en iyi korunmuş eski kanunudur. ayrıca bu kanunlarda uygulanan göze göz dişe diş düsturu meşhur olmuştur. aslında maddelerde açıkça, "göze karşı göz, dişe karşı diş" diye bir şey geçmez. sadece böyle bir anlamın çıkarılabileceği maddeler mevcuttur.
mesela göze göz düsturunu tanımlayan 196. madde;
bir adam başka bir adamın gözünü çıkarırsa onun gözü de çıkarılır.
dişe diş düsturunu tanımlayan 200. madde;
bir adam kendisiyle eşit olan birinin dişini kırarsa onun da dişi kırılır.
kısasla ilgili maddeler;
bir inşaatçı her hangi bir kişi için bir bina inşa eder ve bu binayı uygun bir şekilde yapmazsa ve onun inşa ettiği bina yıkılıp sahibini öldürürse inşaatı yapan öldürülür.
eğer bir kimse başkasının kemiğini kırarsa, onun kemiği de kırılır.
bir adamın karısı başka bir adam ile suçüstü halinde basılırsa, her ikisi de bağlanır ve suya atılır. fakat, koca karısını, kral da kölelerini affedebilir.
hammurabi kanunları, tarihin en iyi korunmuş eski kanunudur. ayrıca bu kanunlarda uygulanan göze göz dişe diş düsturu meşhur olmuştur. aslında maddelerde açıkça, "göze karşı göz, dişe karşı diş" diye bir şey geçmez. sadece böyle bir anlamın çıkarılabileceği maddeler mevcuttur.
mesela göze göz düsturunu tanımlayan 196. madde;
bir adam başka bir adamın gözünü çıkarırsa onun gözü de çıkarılır.
dişe diş düsturunu tanımlayan 200. madde;
bir adam kendisiyle eşit olan birinin dişini kırarsa onun da dişi kırılır.
kısasla ilgili maddeler;
bir inşaatçı her hangi bir kişi için bir bina inşa eder ve bu binayı uygun bir şekilde yapmazsa ve onun inşa ettiği bina yıkılıp sahibini öldürürse inşaatı yapan öldürülür.
eğer bir kimse başkasının kemiğini kırarsa, onun kemiği de kırılır.
bir adamın karısı başka bir adam ile suçüstü halinde basılırsa, her ikisi de bağlanır ve suya atılır. fakat, koca karısını, kral da kölelerini affedebilir.

devamını gör...
bir evi yuva yapan unsurlar
tencere, ocak, yemek kokusu.
devamını gör...
manik depresif
manik dönemde ayrı dert,depresif dönemde ayrı dert diyebileceğimiz zorbir hastalığın yani bipolar bozukluğun iki ayrı dönemi.latincede bi çift yani 2 manasına gelir. polar ise kutup demektir. bipolar duygudurum bozukluğu çift kutuplu duygudurum bozukluğu anlamına gelir.ilaçların amacı hastayı sıfır(0) noktasında tutabilmektir.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
kolay kolay ağlamam ama 6. sezonuna geldiğim dizide çok sevdiğim bir karakter öldü ve pişik olmuş bebek gibi hüngür hüngür ağladım.
meğerse ne birikmiş be içimde.
*ara sıra doya doya ağlamak gerekiyormuş.
meğerse ne birikmiş be içimde.
*ara sıra doya doya ağlamak gerekiyormuş.
devamını gör...
ben bu kulaklara göre ağız değilim
böyle buyurdu zerdüşt'te geçen bir nietzsche incisi.
nietszche'nin ilhamını aldığı dinin*, felsefenin coğrafyasından ali şeriati' nin başka biçimde söylediği sözdür ayrıca:
"ben sizi rahatlatmaya değil, rahatsız etmeye geldim. ben esrar ve eroin miyim ki sizi rahatlatayım?"
nietszche'nin ilhamını aldığı dinin*, felsefenin coğrafyasından ali şeriati' nin başka biçimde söylediği sözdür ayrıca:
"ben sizi rahatlatmaya değil, rahatsız etmeye geldim. ben esrar ve eroin miyim ki sizi rahatlatayım?"
devamını gör...
kadınların iphone tercih etmesi
hayatında hiç i phone * kullanmamış bir kadın olarak aşağıdaki ifadeyi bırakmayı kendimde hak gördüğüm başlıktır.
(bkz: ne salak salak başlıklar bunlar ya)
(bkz: ne salak salak başlıklar bunlar ya)
devamını gör...
türbanlı kadınlar
açılmasının nedenini bilmediğim, allah'ın emrini yerine getiren kızlardır.
(bkz: ben)
(bkz: ben)
devamını gör...
kuran'ın insan yapısı olduğunun delilleri
kavga çıkartacak başlık .zeyd in karısı olayı tam bir facia birde 9 yaş meselesi var.kadınlarla ilgili olayler gerçekten çok sıkıntılı savunmayacağım...
devamını gör...
şarkılarla geçtim aranızdan radyo yayını
şarkılarla sıkıcı geçen bir akşama resmen renk katan bir yayın daha. yatağımda uzanmış bazı şeyleri sorgularken hani böyle bir anda modunuz değişir ve durduk yere iyi hissedersiniz ya öyle işte.
haluk levent ise bana hep ablamı hatırlatır. ablam bir zamanlar hayranıydı kendisinin. yatıp kalkıp onu dinleyen ablam 10 yaşlarındayken onun eğlenceli bir konserine katılıyor. haluk levent bu konser bitiminde denize atlayan ilk 3 kişiyle yemek yiyeceğini söylüyor. ablam durur mu başlıyor denize doğru koşmaya. annem son anda yakalamış kolundan. hala anlatıp güler annem bacak kadar boyuna bakmadan atlayacak bir de sıpa diye.
belki ablamla özdeşleştirdiğimdendir şimdi yayında sesini duyunca kendimi bu kadar iyi hissetmem.
haluk levent ise bana hep ablamı hatırlatır. ablam bir zamanlar hayranıydı kendisinin. yatıp kalkıp onu dinleyen ablam 10 yaşlarındayken onun eğlenceli bir konserine katılıyor. haluk levent bu konser bitiminde denize atlayan ilk 3 kişiyle yemek yiyeceğini söylüyor. ablam durur mu başlıyor denize doğru koşmaya. annem son anda yakalamış kolundan. hala anlatıp güler annem bacak kadar boyuna bakmadan atlayacak bir de sıpa diye.
belki ablamla özdeşleştirdiğimdendir şimdi yayında sesini duyunca kendimi bu kadar iyi hissetmem.
devamını gör...
mesajı kelime kelime gönderen arkadaş
ben
asla
öyle
yapmam
yapan
arkadaşlarım
var
ama
ben sözlüğün tanımına saygı duyduğum için öyle yapmam.
asla
öyle
yapmam
yapan
arkadaşlarım
var
ama
ben sözlüğün tanımına saygı duyduğum için öyle yapmam.
devamını gör...
pame radyo yayını
iyi yayınlar dilerim. eğer ki yayın konseptine uygunsa ben de yanni'den bir enstrümantal havası isteği ile programa dahil olmak istiyorum.
devamını gör...
üzüm buğusu
sezen aksu'nun firuze şarkısında "üzüm buğusu gibisin sen firuze" olarak geçen söz öbeği.
üzümün dış kısmında oluşan ve dokunur dokunma silinip giden tabakayı ifade eder. şarkıdaki haliyle "çok hassassın, dokunulmaya kıyılmazsın, narinsin" demek isteniyor. hayatımda bunun kadar güzel olan çok az benzetme duydum!
üzümün dış kısmında oluşan ve dokunur dokunma silinip giden tabakayı ifade eder. şarkıdaki haliyle "çok hassassın, dokunulmaya kıyılmazsın, narinsin" demek isteniyor. hayatımda bunun kadar güzel olan çok az benzetme duydum!
devamını gör...
aceso
yunan mitolojisi'nde hastalıklardan iyileştirme tanrıçasıdır. tıbbın ve sağlığın tanrısı asklepios ile ağrı yatıştırma tanrıçası epione'nin kızıdır.
devamını gör...
geceye bir 2000'ler şarkısı bırak
burcu güneş-çile bülbülüm.
devamını gör...
gerçek
emile zola kitabıdır.
yobazların elinde tamamen çürüyüp gitmiş, alçak gazetelerle zehirlenmiş, bir daha çıkmayacak biçimde, gırtlağına kadar bilgisizlik, adilik bataklığına saplanmış bir ülke.
yobazların elinde tamamen çürüyüp gitmiş, alçak gazetelerle zehirlenmiş, bir daha çıkmayacak biçimde, gırtlağına kadar bilgisizlik, adilik bataklığına saplanmış bir ülke.
devamını gör...
insanlığa güncelleme gelse ilk istenecek özellik
açma kapatma düğmesi. istediğimiz zaman kapatıp istediğimiz zamanda açmak isterdim. gerekirse hiç açmamak.
devamını gör...