the handmaid's tale
basbayağı distopyadır efendim. uygulamalar yaşanacak olsa da bir zamanların distopyası olarak kalacaktır.
aynı isimli kitaptan uyarlanmıştır. başarılı bir uyarlama olup olmadığı hakkında bir fikrim yok çünkü kitabı okumadım. fakat dizi başarılıdır, hatta en çok sevdiğim dizilerden biridir. 4.sezonunu izlemeye kıyamıyorum. türkiye'de blue tvde yayınlanmakta.
dizimiz bize olmayan bir devletteki sosyal sistemi anlatır. sistem insanları hiyerarşik bir düzende parçalamış; bürokratlar, göz'ler, damızlıklar, hizmetliler...
damızlıklar doğurganlığı devam eden kadınlardır. bu kadınlar cinsel tercihleri, evli olup olmamaları vs önemsenmeden çocuğu olmayan bürokratlara verilir onlardan hamile kalması için. kadınların tek görevi hamile kalmaktır çünkü.
bürokratlar, sosyal düzeni bozup yeniden kuran yönetici kesimdir.çocukları olması uğruna damızlıklara her ay yanlarında karısı varken tecavüz eden varlıklar.
gözler ise damızlıkların kaçmasından, ihanet planları yapmamasından sorumlu gözetleyen kişiler.
dizi bu sosyal sistem içinde her kesime ışık tutuyor. herkesi sevebilir aynı zamanda nefret edebilirsiniz.
aynı isimli kitaptan uyarlanmıştır. başarılı bir uyarlama olup olmadığı hakkında bir fikrim yok çünkü kitabı okumadım. fakat dizi başarılıdır, hatta en çok sevdiğim dizilerden biridir. 4.sezonunu izlemeye kıyamıyorum. türkiye'de blue tvde yayınlanmakta.
dizimiz bize olmayan bir devletteki sosyal sistemi anlatır. sistem insanları hiyerarşik bir düzende parçalamış; bürokratlar, göz'ler, damızlıklar, hizmetliler...
damızlıklar doğurganlığı devam eden kadınlardır. bu kadınlar cinsel tercihleri, evli olup olmamaları vs önemsenmeden çocuğu olmayan bürokratlara verilir onlardan hamile kalması için. kadınların tek görevi hamile kalmaktır çünkü.
bürokratlar, sosyal düzeni bozup yeniden kuran yönetici kesimdir.çocukları olması uğruna damızlıklara her ay yanlarında karısı varken tecavüz eden varlıklar.
gözler ise damızlıkların kaçmasından, ihanet planları yapmamasından sorumlu gözetleyen kişiler.
dizi bu sosyal sistem içinde her kesime ışık tutuyor. herkesi sevebilir aynı zamanda nefret edebilirsiniz.
devamını gör...
ankara simidi
banliyo treninin hipodrom durağı çıkışında* sabahları taze taze ankara simidi satılır. nerden bulurlar o kadar taze simidi, nasıl getirirler bilmiyorum ama sabah güneşi yüzünüze vurur, serin havayı iliklerinize kadar hissederken o ince gevrek ankara simidini gördüğünüzde şanslı olduğunuzu bilirsiniz. çünkü tazesini bulmak gerçekten zordur.
t: ankara'nın istanbul'dan daha güzel olmasının sebeplerinden biridir*.
t: ankara'nın istanbul'dan daha güzel olmasının sebeplerinden biridir*.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
dönüp dolaşıp her defasında aynı yere geliyorum. geldiğim yerde yalniz yapayalnizim.
devamını gör...
yazarların unutamadığı film replikleri
elbiselerini,botlarını ve motorunu istiyorum!
terminatör 2.
terminatör 2.
devamını gör...
normal sözlük yazarları edebiyat topluluğu
ayrıca (bkz: kafa sözlük sinema topluluğu) ya da
(bkz: kafa sözlük film topluluğu) da olabilir ilgililer için
diyerek desteklediğim topluluktur
aylar sonra gelen edit: tabi sözlüğün tekelinde olması şart değildi.
(bkz: kafa sözlük film topluluğu) da olabilir ilgililer için
diyerek desteklediğim topluluktur
aylar sonra gelen edit: tabi sözlüğün tekelinde olması şart değildi.
devamını gör...
pastel renk
renk kataloğuna bakıldığında çeşit çeşit renk ile karşılaşmak mümkün. renkler birçok isimle nitelendirilmiştir. bu renkler arasında özellikle daha soluk ve daha mat olan renkler pastel renk olarak isimlendirilmiştir. pastel renkler lila, krem rengi, limon sarısı, yavruağzı gibi renk yoğunlukları az olan tonlardır.
devamını gör...
#türkiyedinsizleşiyor
böyle bir durum olduğunu zannetmiyorum. dinsiz oranında kaydadeğer bir artıştan ziyade görünürlüğünde ciddi bir artış olduğunu düşünüyorum. sosyal medyanın varlığı ve sosyal medyada dinsizlerin toplum ortalamasından daha çok var olması bir illüzyon yaratıyor.
toplumlar bir problemle karşılaştıklarında en kökten ve esaslı çözüm yerine en basit çözüme sarılırlar. islam'ın artık gündelik ihtiyaçlara ve hayatın gerçeklerine cevap veremeyen bir din olduğu bir gerçektir ancak bunun sonucu olarak toplumun büyük bölümü islam'dan tamamen çıkmak yerine islam'ın daha modernist bir yorumuna sarılacaktır.
nitekim serbest piyasanın şaşmaz kuralı olarak talep ortaya çıktı mı arz da meydana gelir. caner taslaman gibi islam'ı güzelce sosyalıp süsleyip sunan arkadaşlar görünen o ki gayet başarılılar.
not: ateist
toplumlar bir problemle karşılaştıklarında en kökten ve esaslı çözüm yerine en basit çözüme sarılırlar. islam'ın artık gündelik ihtiyaçlara ve hayatın gerçeklerine cevap veremeyen bir din olduğu bir gerçektir ancak bunun sonucu olarak toplumun büyük bölümü islam'dan tamamen çıkmak yerine islam'ın daha modernist bir yorumuna sarılacaktır.
nitekim serbest piyasanın şaşmaz kuralı olarak talep ortaya çıktı mı arz da meydana gelir. caner taslaman gibi islam'ı güzelce sosyalıp süsleyip sunan arkadaşlar görünen o ki gayet başarılılar.
not: ateist
devamını gör...
g.o.r.a.
şimdiye kadar hep güldürdü. ama komutan logar bir cisim yaklaşıyorcu abinin öldüğü aklıma gelince içim bi hüzünleniyor doğrusu.
devamını gör...
cam tavan sendromu
glass ceilling.
iş hayatında* azınlık durumunda bulunanların muzdarip olduğu, kişinin bulunduğundan iyi bir pozisyona gelmesinin önünde çeşitli görünmez engellerin var olduğu algısıdır. bu sendromla ilgili klasik örneklerden biri pirelerle yapılan bir zıplama deneyidir. pireler bir fanusa hapsedilir ve fanustan 30 cm yüksekliğe bir engel yerleştirilir. zemin ısıtılmaya başlanır, pireler de zıplamaya başlar fakat her seferinde 30 cm yukarıdaki cam plakaya çarparak yere düşerler. bu olay defalarca kez tekrarlanır, ta ki pireler 30 cm yukarıdaki engeli aşamayacaklarını kabulleninceye kadar. sonrasında ise plaka kaldırılır, pireler o andan itibaren istedikleri yüksekliğe zıplayıp fanustan kurtulabilirler ancak artık her pire sadece 30 cm'e kadar zıplamaktadır, daha yükseğe zıplamayı denemezler bile. kabullenirler ve oluşturdukları bu önyargıya göre davranış oluştururlar, cam tavan sendromu da tam olarak budur aslında; öğrenilmiş çaresizlik. kişinin kendi içinde yarattığı kanaatler ya da dış dayatmalar, ne yapsa ne kadar çabalasa iş hayatında daha iyi bir konuma gelemeyeceğine dairdir. yani kişinin kariyerinde ulaşabileceği yüksek bir pozisyonla arasında görünmez bir sınır vardır.
diğer taraftan da gerçekten azınlık durumundaki çalışanlar bu "şeffaf camla" çok sık karşılaşırlar, en sık yaşayanları ise kadınlardır. erkeklere nazaran çalışma hayatına yeni dahil olmuş kadınlar iş yaşamında çoğunlukla azınlık konumundadır. kadın, erkek bireyle eşit ya da daha çok çalışmasına rağmen mevkisinde yükselemeyeceğini kabullenmişse ve bu önyargıyı taşıyorsa, bu cam tavan sendromudur. kadın çalışan, erkek bireyle eşit ya da daha fazla çalışıyor olmasına rağmen kariyerinde sadece erkek birey yükseliyorsa bu da kadın bireyin cam tavanla karşılaşması durumudur. ilk durumda kişi çeşitli sebeplerden kendi kendini sabote ederken ikinci durumda ise kişi hakikaten bu şeffaf (görünmez) engele çarp(tırıl)arak yükselmesine mani olunur.
iş hayatında* azınlık durumunda bulunanların muzdarip olduğu, kişinin bulunduğundan iyi bir pozisyona gelmesinin önünde çeşitli görünmez engellerin var olduğu algısıdır. bu sendromla ilgili klasik örneklerden biri pirelerle yapılan bir zıplama deneyidir. pireler bir fanusa hapsedilir ve fanustan 30 cm yüksekliğe bir engel yerleştirilir. zemin ısıtılmaya başlanır, pireler de zıplamaya başlar fakat her seferinde 30 cm yukarıdaki cam plakaya çarparak yere düşerler. bu olay defalarca kez tekrarlanır, ta ki pireler 30 cm yukarıdaki engeli aşamayacaklarını kabulleninceye kadar. sonrasında ise plaka kaldırılır, pireler o andan itibaren istedikleri yüksekliğe zıplayıp fanustan kurtulabilirler ancak artık her pire sadece 30 cm'e kadar zıplamaktadır, daha yükseğe zıplamayı denemezler bile. kabullenirler ve oluşturdukları bu önyargıya göre davranış oluştururlar, cam tavan sendromu da tam olarak budur aslında; öğrenilmiş çaresizlik. kişinin kendi içinde yarattığı kanaatler ya da dış dayatmalar, ne yapsa ne kadar çabalasa iş hayatında daha iyi bir konuma gelemeyeceğine dairdir. yani kişinin kariyerinde ulaşabileceği yüksek bir pozisyonla arasında görünmez bir sınır vardır.
diğer taraftan da gerçekten azınlık durumundaki çalışanlar bu "şeffaf camla" çok sık karşılaşırlar, en sık yaşayanları ise kadınlardır. erkeklere nazaran çalışma hayatına yeni dahil olmuş kadınlar iş yaşamında çoğunlukla azınlık konumundadır. kadın, erkek bireyle eşit ya da daha çok çalışmasına rağmen mevkisinde yükselemeyeceğini kabullenmişse ve bu önyargıyı taşıyorsa, bu cam tavan sendromudur. kadın çalışan, erkek bireyle eşit ya da daha fazla çalışıyor olmasına rağmen kariyerinde sadece erkek birey yükseliyorsa bu da kadın bireyin cam tavanla karşılaşması durumudur. ilk durumda kişi çeşitli sebeplerden kendi kendini sabote ederken ikinci durumda ise kişi hakikaten bu şeffaf (görünmez) engele çarp(tırıl)arak yükselmesine mani olunur.
devamını gör...
müslüm gürses
baba tek kelime ile baba. ses dalgaları ile en gizli ve karanlık yerlerimi keser. hayatımın bir kısmında tüm playlistimin sahibi kişi
devamını gör...
evdekilere küsüp kızınca yapılanlar
ben küsüp sofraya oturmazdım, yemek yemezdim. onlar, çok da güzel yemeklerini yer, arkasından annem seslenirdi; “rapunzel, rapunzelllll biz yemeğimizi yedik kızım. sofrayı toplayıver.” gördüğünüz gibi pek de şey yapmazlardı ama bulaşıklarıda yıkatmaktan geri kalmazlardı. neyse büyüdüm de akıllandım, yemek yememek yerine sofra toplamamayı tercih ediyorum artık. (swh)
devamını gör...
kalıplaşmış öğretmen cümleleri
kendini de unutsaydın, arkadaşın camdan atlasa sen de mi atlayacaksın, komik bir şey varsa söyleyin biz de gülelim tarzı klişe sözlerdir.
devamını gör...
öğrencilere öneriler
öyle beylik laflarına kanıp kısa periyodlara bölmeyin çalışmanızı. sınav 2,3 saatken öğrenci 30 dakikalık periyodlarla çalışıyor, çok saçma. oturun kalkana kadar test çözün, bünyeyi alıştırın.
anlamadığınız derse fazla vakit ayırıp diğer dersleri boşlamayın, konu anlatımlarına saatlerinizi harcamayın, not almak için çok kasmayın. test çözün, pratik yapın.
zaman yönetimine ağırlık verin, olabildiğince hızlı bitirmeye çalışın denemelerinizi. zaman daraldıkça stres artıyor, kalan sorular çöpe gidiyor.
anlamadığınız derse fazla vakit ayırıp diğer dersleri boşlamayın, konu anlatımlarına saatlerinizi harcamayın, not almak için çok kasmayın. test çözün, pratik yapın.
zaman yönetimine ağırlık verin, olabildiğince hızlı bitirmeye çalışın denemelerinizi. zaman daraldıkça stres artıyor, kalan sorular çöpe gidiyor.
devamını gör...
fahişelik neden ahlaksızlıktır sorunsalı
eğer bir gün ahlakı temellendirmeyi başarırsak bu soruya da cevap veririz dedirtendir.
(bkz: bir şey tanrı emrettiği için mi iyidir yoksa zaten iyi olduğu için mi tanrı tarafından emrediliyor?)
(bkz: bir şey tanrı emrettiği için mi iyidir yoksa zaten iyi olduğu için mi tanrı tarafından emrediliyor?)
devamını gör...
yazarların yazar takip etme kriterleri
güzel fikirleri ve paylaşımları olan, biraz da güldürebilen, kırıcı ve ötekileştirici paylaşımları olmayan aktif yazarları takip ettiğim kriterlerdir. ayrıca saçma sapan başlıklar açmayanları da ekleyelim.
not: ilerleyen zamanlarda, bu kriterler dışına çıkanlar elenebilirler.*
not: ilerleyen zamanlarda, bu kriterler dışına çıkanlar elenebilirler.*
devamını gör...
felç ebişkesi
bu mantarın cinsini başta yanlış tespit etmişler ve bu yüzden clitocybe cinsi olduğu sanılmış. fakat sonradan zehirli ve @1'in de yazdığı gibi felç gibi bir etkisi olduğu ortaya çıkınca türün ait olduğu cinsi değiştirmişler.
clitocybe amoenolens eski ve yanlış ismi. paralepistopsis amoenolens ise özelliğine göre doğru cinste sınıflandırıldığı isim. fakat bu iki ayrı isme sahip olma durumu başka canlılarda da ortaya çıkabiliyor, özellikle az bilinen türlerde yaşanabilir bir durum iki ayrı isme sahip tek canlı olması. zira isimlendirmede bulunanlar diğer isimden haberdar olmayabiliyor.
clitocybe amoenolens eski ve yanlış ismi. paralepistopsis amoenolens ise özelliğine göre doğru cinste sınıflandırıldığı isim. fakat bu iki ayrı isme sahip olma durumu başka canlılarda da ortaya çıkabiliyor, özellikle az bilinen türlerde yaşanabilir bir durum iki ayrı isme sahip tek canlı olması. zira isimlendirmede bulunanlar diğer isimden haberdar olmayabiliyor.
devamını gör...
yeşil zeytinin siyah zeytinden daha lezzetli olması
(bkz: zeytin ırkçılığı)
devamını gör...
master of puppets
hem albümü hem de şarkısı efsanedir. şarkıdan bahsedeceğim. yukarıda rock tribe isimli yazarında belirttiği gibi metal müziğin istiklal marşıdır.
aslında şarkının adının birebir çevirisi kuklaların "efendisi" dir. burada master = efendi = uyuşturucu, puppets = kuklalar = uyuşturucu kullananlar demek.
şarkı uyuşturuculara bir gönderme yapar. şarkı sözleri boyunca "efendi" sizi ve hayatınızı kontrol eder.
the master of puppets is pulling your strings, twisting your mind and smashing your dreams derken "kuklaların efendisi iplerinizi çekiyor, zihninizi büküyor ve hayallerinizi paramparça ediyor" demek istiyor. kamu spotu : siz siz olun uyuşturucudan uzak durun.
bu şarkı , metallica'nın konserlerinde mutlaka çalınır. en zevkli yeri ise seyircinin master, master diye bağırdığı bölüm ve 03:50 den sonra oooooo yapılan bölümlerdir. şarkının orjinalinde sonunda olan kahkaha da imza niteliğindedir.
acaba bunların konserine bir daha gitmek nasip olacak mı bize?
aslında şarkının adının birebir çevirisi kuklaların "efendisi" dir. burada master = efendi = uyuşturucu, puppets = kuklalar = uyuşturucu kullananlar demek.
şarkı uyuşturuculara bir gönderme yapar. şarkı sözleri boyunca "efendi" sizi ve hayatınızı kontrol eder.
the master of puppets is pulling your strings, twisting your mind and smashing your dreams derken "kuklaların efendisi iplerinizi çekiyor, zihninizi büküyor ve hayallerinizi paramparça ediyor" demek istiyor. kamu spotu : siz siz olun uyuşturucudan uzak durun.
bu şarkı , metallica'nın konserlerinde mutlaka çalınır. en zevkli yeri ise seyircinin master, master diye bağırdığı bölüm ve 03:50 den sonra oooooo yapılan bölümlerdir. şarkının orjinalinde sonunda olan kahkaha da imza niteliğindedir.
acaba bunların konserine bir daha gitmek nasip olacak mı bize?
devamını gör...