zaman; elbisesi ruhun desem… göz içinde coşkusu her şeye rağmen ve hüznü sessiz. kendi acısının ne kadarını duyabilir ki insan?
dünya güneşe sırtını dönmüş şimdi. ya da dünya sırtını güneşe dayamış?
karanlık ve ateş… bunu hep yapıyor. günler günlere geçiyor, geceler içinde gecelerin.

noktadan sonra... acı ve haz aynı şey. ne dallarımızda titreyen gün ışığı ne de gövdemizi kemiren kurt...
çocukların tomurcuk ellerine susamış genç bir ağaçtır alnımız.
devamını gör...

ve lekum fîl kısâsı hayâtun yâ ulîl elbâbi leallekum tettekûn (bakara, 179)*
allah muhammed aşkına, sadece bakara suresi 179. ayeti paylaşarak idam/kısas allah’ın emridir saçmalığını bırakın. okuduğunuz kur’an-ı kerim’i bari anlayın ya. ayetin açıklaması yapıyorum.

linç is coming.

“ey akıl sahipleri! iyi düşünecek olursanız, kısasta sizin için hayat vardır. umulur ki sakınıp korkarsınız.” ikinci cümleyi paylaşmak kimsenin işine gelmiyor nedense ama asıl mesaj orada. neyse bizim ayıbımız olsun bu da.

yani diyor ki; insan hayatını muhafaza konusunda, hayatın karşılığında hayat söz konusudur diye düşünecek olursanız; kendi hayatınızın gideceği korkusuyla başkasının hayatına kıyamazsınız! başkasını öldürmeye eliniz varmaz! buna istinaden; cinayet, öldürme konusunda islamiyet’in bu derece ağır, bu derece güçlü bir müeyyide vazetmiş olması, yani böyle ağır bir ceza koymuş olması, insan hayatını korumaya yöneliktir. öldüreni öldür, tecavüz edene tecavüz et ya da bıçaklayanı bıçakla demiyor.

insan hayatının korunmasında önemli bir ibret vardır diyor. bunu düşünürseniz bu yanlış fiillerden kendinizi alıkoyarsınız diyor. iyi düşünürseniz kurtulursunuz diyor. yani kısas derken aslında aklını kullan diyor.

hala anlamadıysan; eğer birisi birisini öldürecek olursa ve işlediği cinayetten sonra ne olacağını iyi bir muhakeme yoluyla değerlendirirse cinayet işlemekten vazgeçer diyor.
insan hayatı, kur’an-ı kerim’e göre o kadar aziz ve o kadar kutsaldır ki canı veren allah’tır. ve yine o canı sadece allah’ın alacağını bilmelidir insan diyor.

ps: ben inançsız bir adamım bana allah’ı savundurttunuz lan. böyle de bir insanım işte. allah affetsin.
devamını gör...

her insanın ata'ya saygı ve minnet adına ziyaret etmesi ve türklüğün coşkusunu yaşaması gereken ; atamızın kabri.
kendiniz gidemediyseniz bile, çocuklarınızı mutlaka götürün.
araplaşmamak adına ; türk kalabilmek adına, atamızı sık sık ziyaret edin ve insanlara da tavsiye edin.
devamını gör...

- peki ya aşk?
- abartılıyor. biyokimyasal olarak yüksek miktarda çikolata yemekten hiçbir farkı yok.
devamını gör...

örnek bir vatandaş mıdır bilemem ama örnek bir yazar olduğundan emin olduğum yazardır. bilgi doludur tanımları. sözlüğün güzide yazarları arasındadır, çok da kibardır kendisi. yeşillenmiş şimdi de. yeşil nicki profilindeki kediciğin gözleriyle pek de uyumlu olmuş. sözlüğümüzde daim olması dileğiyle.
devamını gör...

fark edilendir. kimse kimseye küfür etmiyor. hakaret yok. sataşma yok. herkes tamamen bilgi yüklü tanım girme yarışında. mükemmel değil mi sizce de?
devamını gör...

sayfa, yazılmış veya basılmış bir kağıt yaprağının iki yüzü.


aşka aşık iki kişiydik biz adam ve kadın. kimliksiz...
sevmek öyle güzeldi. sevilmek öyle güzeldi ki bu yüzden süsledik kelimelerimizi birbirmizle. aslında seviyorum dediğin ben değildim adam , sen sevmeyi seviyordun. sevilesi bir kadın lazımdı yüreğine. aşk, sevgi, his değil; şiirdi istediğin. kalemine ilham olacak biri. bu yüzden en imkansızını seçmiştin aşkın. imkansız oluşu daha bir perçinliyordu hislerini. hayal etmek yeni diyarlar keşfetmek kadar güzel geliyordu. heyecanlanıyordun. çocuksu bir tını yükleniyordu sözlerine, gözlerine bir gülüş oturuyordu.
ben piraye, tomris ya da fatma gibi adına şiirler yazılan bir kadın olmak istiyordum. sense onlardan birine, ulaşılmaz olana aşık olmak. ve paragraf paragraf yaşıyalım birbirimizi istiyorduk. hep olmak, sonsuzda olmak.
geriye bir şiir, birkaç da paragraf kaldı işte.bir nazım, bir nesir işte bizim bütünümüz.  demek ki bir kitap olmazmış ya bizden bir sayfa olurmuş, bir tek sayfa.
devamını gör...

(bkz: kaygısızlar)
3 hanımı ve 36 çocuğu ile asker arkadaşının evinde uzun süreli kalan memnun kaygısız'ın başrolü oynadığı dizinin her yanından absürtlük akıyordu.
devamını gör...

2009 yapımı bir dram filmi olan (bkz: agora) filminde hypatia ve çevresi aynı zamanda iskenderiye'nin tarihi o zamanın sosyo-kültürel yaşantısı güzel bir şekilde anlatılmış.antik dönemin bilinen az sayıdaki kadın filozofundan biri ve belgelerle kanıtlanan ilk bilimkadını. hristiyan dogmalarına karşı geldiği için sonu pek iyi olmuyor derisi yüzülerek öldürülüyor.
devamını gör...

filmin finalinden çıkarılan bir sahne varmış deniyor:

--! spoiler !--


filmin sonunda karlar içindeki jack torrence’ı gördükten sonra, film oteldeki balo fotoğrafını izleyiciye gösterir ve izleyici büyük bir ikilemde bırakarak fim biter. aslında bu iki sahne arasında bizim hiç görmediğimiz bir sahne daha vardır ancak stanley kubrick, bu sahneyi filmden çıkarmaya karar vermiştir.



çıkarılan bu sahne, jack’in aile içinde yarattığı yıkımdan sonra hastaneye kaldırılan wendy ve danny’nin otelin müdürü ullman tarafından ziyaret edilmesiyle gelişen süreci anlatıyor. ullman, yalnızca wendy ve danny’i ziyaret etmekle kalmıyor, onları bir süre kendi evinde misafir etmek istiyor.



kubrick bu sahneyi hikâyenin akışına ters düştüğü ve temposunu yavaşlattığı için çıkarmaya karar veriyor. bizim izlediğimiz şekilde, kar sahnesi ve ardından gelen balo fotoğrafıyla kapanışı yapıyor. bu sahnenin yer aldığı senaryo metni ise şurada:




--! spoiler !--
devamını gör...

düğün.

özellikle bizim kültürümüz özelinde değerlendirirsek düğün denen şey anne ve babalar için konu komşuya, eşe dosta ve akrabalara gösteriş yapmak ve “kızına/oğluna bir düğün yapamadı dedirtmem” mantığıyla gerçekleştirilen bir eylemken gelin ve damat içinse artık sevişmelerinin ve beraber yaşamalarının önünde bir engel olmadığını topluma ilan etme şekildir.

sevişmek, beraber bir hayat sürmek ve mutlu olmak için iki kişinin rızasından başka hiçbir şeye ve kimseye ihtiyaç yoktur. hayatımızın bir başkasını ilgilendirmediği gibi bir başkasının hayatının da bizi ilgilendirmediğini anlayana dek düğün gibi varoş ritüellere yüklenen ilkel anlamlar toplumumuzun kanayan yarası olmaya devam edecektir.
devamını gör...

ingiliz (daha doğrusu britanya) aksanı aslında oldukça büyük bir genellemedir. standart aksan queen's english ya da oxford english denilen bbc'de duyduğunuz ingilizcedir. david attenborough böyle konuşur vay be adam saraydan çıkma galiba dersiniz ama steven gerard'ı duysanız anlamazsınız çünkü kendisi liverpoollu. cornwall'da, galler'de, yorkshire'da iskoçya'da bambaşka ingilizceler duyarsınız.

rhotic özellik denildiği gibi sonradan kaybedilmiştir. yoksa ingilizcede hatta fransızcada bile eskiden r sesine allah ne verdiyse abanılırdı. fransa'da da napolyon dönemiyle birlikte ile de france fransızcası standart ağız kabul edildi ve rhotic özellik büyük ölçüde kayboldu. neyse ki ispanyolcada var da bastıra bastıra gidiyoruz ehe
devamını gör...

tromboz durumlarında kullanılan par-1(proteaz aktive trombin reseptörü) antagonisti ajandır.
devamını gör...

ilk çağın son büyük filozofu olarak anılır. plotinos'un metafiziğine baktığımızda ilk olarak bir, tin ve ruh olmak üzere kutsal bir üçlüyle karşılaşırız. bir üstün ve belirsizdir, bazen tanrı, bazen iyi denilir ve varlığı aşar; varlığın ardılıdır. ardından tin gelir. tin, bir'in suretidir. bir'in kendisini görmesini sağlayan ışıktır. son olarak da üçlünün en alt üyesine rastlarız. ruh, yıldızları, ayı, bütün dünyayı ve canlıları meydana getirmiştir. ruh ikilidir; bir ruh tin'e dalmıştır ve bir de dışa bakan ruh vardır. dışa bakan ruh, aşağıya yöneltilmiş bir hareketle bağlantısını korur, bu hareketle ruh kendi sureti olan doğayı ve duyu dünyasını üretir.

bu konsept bir yerden tanıdık geldi mi?
devamını gör...

sinemayla kitabı karşılaştırma cehaletine düşen başlık. izlediği filmde karakterin ruh halini ne kadar anlayabilir insan. bir yerin betimlemesi ne kadar yapılabilir filmde. ama yazar öyle bir betimler ki yeri ve karakteri, birden o karakteri sen oynarsın kafanın içinde. film bütünlüğü bozar. ayrıca hiçbir edebi yanı da yoktur. sayfalarca roman okuyan tip benim.
devamını gör...

kalemi kesinlikle muazzam olan, kişilik olarak ise leş gibi olan, bir aileyi katlettikten sonra bu işten sıyırmaya çalışıp, sonrasında aşırı samimiyetsiz çarklar yapan ve sonunda t olmayan türk yazar, senarist.
devamını gör...

söz yazarı, şarkıcı.
kendisini sarılınca sana şarkısıyla tanıdım.
devamını gör...

türk mitolojisi'nde ırmak tanrısıdır. yayık han, 17 ırmağın kavuştuğu yerde yaşar ve ırmaklardan sorumludur. yayık han'ın kamçısı şimşek olup; ırmaklara ve rüzgarlara hükmeder. göğün üçüncü katında oturmaktadır. mitolojik bir varlık olarak kocaman bir ejderha görünümündedir.
devamını gör...

annelerimiz hayatın ışığıdır. hayatın  anahtarlarıdır.
karşılıksız sevginin, şefkatin timsali olan annelerimizin ayakları altına cennetler serilmiş, edebiyatımızda, şiirlerimizde fedakarlıkları, çileleri ile geniş yer tutmuşlardır.

'ana başa taç imiş

her derde ilaç imiş.

kişi pir olsa da

anaya muhtaç imiş.'

(bkz: hüseyin nail kubalı)
devamını gör...

içinde bulunmaktan onur duyduğum liste. tam olarak doğrulanmasa da doğrulanacağını düşünüyorum.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim