yazarların otobüste yaşadığı en garip olaylar
sene 2004 , boğaziçi (15 temmuz şehitler) köprüsünün halatının koptuğu saatlerde otobüste mahsur kaldık yol kapatıldı güvenlik nedeniyle ve iett otobüsünde sigara içmiştik.
devamını gör...
sabahattin ali
kürk mantolu madonna ile kafamda arşa çıkardığım romantik yazar. nasil bir aşk yasamışsın sabahattin abim, farkındalık açısından nerelere yükselmişsin, ne müthiş bir insanmışsın. trajik ve erken bir ölümle bu dünyadan ayrılan büyük insan. mustafa kaya'dan çocuklar gibi şarkısını dinlerken aklıma gelir kendisi.
devamını gör...
800 tanıma kitap kampanyasını sosyal yardım kampanyasına dönüştürelim
varım dediğim başlıktır.
devamını gör...
güne bir kadın yalanı bırak
ne dedin, duymadım.
devamını gör...
bir yazar sizi takip etmeye başladı
sosyal medya hesabı olmasın gizemi kalmaz diye takipçileri gör seçeneğini kullanmasam da benide birçok kişi gibi mutlu eden durumdur
okunduğunu ve buna saygı duyulduğunu hissetmek güzel bir his sizce de öyle değil mi?
okunduğunu ve buna saygı duyulduğunu hissetmek güzel bir his sizce de öyle değil mi?
devamını gör...
türkiye'de yaşamaktan nefret etme sebepleri
siyasal erk ve ona tapanlar yeter de artar bile.
devamını gör...
insanların mutsuz olmasının tek sebebi
mutluluğu bir şeye endekslemek.
devamını gör...
geceye bir bilgi bırak
yeşilzeytin birleşik yazılır.
devamını gör...
anahtarlık yapılan şeyler
en orjinallerinden biri , üzerinde hes kodunuz olan anahtarlık .
devamını gör...
her şeye ve herkese rağmen yalnız hissetmek
insan varoluşunun nedenini ve amacını anlamaya çalışıyor çoğu zaman, bu da varoluşsal kaygılar'ı beraberinde getiriyor ister istemez. ölüm, özgürlük, yalnızlık, anlamsızlık, bu konuların hepsi insan zihninde yer buluyor. ''bu dünyaya tek başımıza geldik, dünyadan tek başımıza gideceğiz'' düşüncesi insanı ister istemez yalnızlığa sürükleyebiliyor fakat insanın içsel yalıtımı yani duygularını, arzularını ve hayallerini bastırması bence daha yıpratıcı oluyor.
tüm bu düşüncelerin her şeye ve herkese rağmen yalnız hissetmeyi beraberinde getirdiğini düşünüyorum. evet dünyaya yalnız geldik ve yalnız gideceğiz ama dünyaya yalnız gelip öyle gidecek olan tek kişi değiliz ve olmayacağız, bu gerçeği kabullenmek gerekiyor. etrafımızda kimse yoksa yalnız hissedebiliriz fakat etrafımızda birçok kişi olsa da yalnız hissedebiliriz. kafamızın içerisindeki söylemek istediğimiz sözleri eğer karşı tarafa geçiremiyorsak, bizi anlayacak birisi yoksa, etrafımızda ne kadar insanın olduğu önemsizdir. fakat yalnızlık bu kadar kötü müdür? kafamızı dinlememizi ve biraz soluklanmamızı sağlamaz mı yalnızlık?
hani orhan veli diyor ya; ''ağlasam sesimi duyar mısınız, mısralarımda..'' diye, belki duymayacağız, belki gözyaşlarına dokunamayacağız ve o bize anlatmak için çırpındığı şeyi de bir türlü anlamayacağız fakat ben sanmıyorum ki bir kişi olsun orhan veli'nin ''anlatamıyorum'' şiirinde onun mutlu olduğunu düşünsün. tam olarak yalnızlığını dile getirmiş mısralarında. peki bu konuda orhan veli net bir şekilde anlaşıldıysa, bir nebze de olsa yalnız olmadığı anlamına gelmez mi? bu yalnızlıktan yazarak kurtulmuş. öyleyse, yalnız hissettiğinizde ve bu his bunaltıcı geldiğinde alın elinize kağıt ve kalemi, yazın. ne yazdığınızı düşünmeden, içinizden ne geliyorsa yazın. hem artık kafa sözlüğümüz de var, kağıt kalem olmadan buraya da yazabilirsiniz, sadece yazın.
tüm bu düşüncelerin her şeye ve herkese rağmen yalnız hissetmeyi beraberinde getirdiğini düşünüyorum. evet dünyaya yalnız geldik ve yalnız gideceğiz ama dünyaya yalnız gelip öyle gidecek olan tek kişi değiliz ve olmayacağız, bu gerçeği kabullenmek gerekiyor. etrafımızda kimse yoksa yalnız hissedebiliriz fakat etrafımızda birçok kişi olsa da yalnız hissedebiliriz. kafamızın içerisindeki söylemek istediğimiz sözleri eğer karşı tarafa geçiremiyorsak, bizi anlayacak birisi yoksa, etrafımızda ne kadar insanın olduğu önemsizdir. fakat yalnızlık bu kadar kötü müdür? kafamızı dinlememizi ve biraz soluklanmamızı sağlamaz mı yalnızlık?
hani orhan veli diyor ya; ''ağlasam sesimi duyar mısınız, mısralarımda..'' diye, belki duymayacağız, belki gözyaşlarına dokunamayacağız ve o bize anlatmak için çırpındığı şeyi de bir türlü anlamayacağız fakat ben sanmıyorum ki bir kişi olsun orhan veli'nin ''anlatamıyorum'' şiirinde onun mutlu olduğunu düşünsün. tam olarak yalnızlığını dile getirmiş mısralarında. peki bu konuda orhan veli net bir şekilde anlaşıldıysa, bir nebze de olsa yalnız olmadığı anlamına gelmez mi? bu yalnızlıktan yazarak kurtulmuş. öyleyse, yalnız hissettiğinizde ve bu his bunaltıcı geldiğinde alın elinize kağıt ve kalemi, yazın. ne yazdığınızı düşünmeden, içinizden ne geliyorsa yazın. hem artık kafa sözlüğümüz de var, kağıt kalem olmadan buraya da yazabilirsiniz, sadece yazın.
devamını gör...
fuzûlî
"dünyada her kim ki canını, cananı için severse aslında yine cananını sevmiş olur, aynı şekilde cananını yani sevgilisini kendi canı için seven kişi yine kendi varlığını sevmiş olur."
devamını gör...
john maynard keynes
modern makro ekonominin kurucusudur.
devamını gör...
bir ömür nasıl yaşanır
ilber ortaylı'nın bir kitabıdır.kitapta sürekli dünyayı gezmekten ,dil öğrenmekten vs. bahsediyor . lakin ekonominin bu kadar kötü olduğunu bu zamanlarda çoğu genç için bir hayal olarak kalacak .
devamını gör...
israil
8.675.000 nüfuslu, yüzde 74'ü yahudi olan devlet. 21.000 km2 alana sahip kendi küçük hacmi büyük ülke. diasporası ermeniler yada rumlar gibi hikayeden diaspora değildir. tek başına ikisinide tokatlayacak güçtedir. son azerbaycan zaferinde bunu da görmüş olduk. yahudi lobisi ve israil azerbaycan'ı destekledi abd ve batı dünyası gık diyemedi.
devamını gör...
kendisi gibi düşünmeyen herkese saldırmak
herhangi bir konu üzerinde sizin gibi düşünmeyen kişilere karşı verilen agresif tepkiler; sözlükte, sosyal medyada ya da en genel tanımıyla insanlarla yüzyüze olmadığımız alanlarda kontrol edilemeyecek kadar artıyor.
siz o konuyu çok düşünmüş, çok sorgulamış olabilirsiniz ama hepimizin farklı bakış açıları, farklı yaşanmışlıkları var. sizinle taban tabana zıt düşünen kişinin sizden az sorguladığını tam olarak bilemezsiniz. insan gibi çok yönlü düşünebilen ve birçok farklı duygusu olan canlılar için tek doğru olabileceğini düşünmüyorum. dinler, siyasi görüşler, tutulan takımlar vs. herkesin kendi ölçütleriyle karar verdiği seçimler. siz ne kadar özgürseniz karşınızdaki de o kadar özgür.
bunu kabul etmemek internet ortamında linç kültürünü de beraberinde getiriyor. internette olan bir olay çok hızlı yayılıyor ve silinmeyecek şekilde kalıyorken birkaç klavye hareketiyle sonucunu düşünmeden istediğimizi yapabiliyoruz. düşünmeden yapılan bu eylemlerin sonunda zarar gören, zorbalığa uğrayan hatta intihar eden birçok insan oluyor. bunu dert edinen insanlar da var aslında aklıma gelen ilk örnek 196sekiz youtube kanalında armağan çağlayan'ın birçok internet figürüyle röportaj yapması.(belki bu kanalın asıl amacı internet zorbalığını bitirmek değildir ama en azından benim için etkisi var diyebilirim.) bu videolar izlediğinde, karşındakini dinlediğinde kendini enes batura hak verirken buluyorsun. sadece dinlemek gerekiyor. her konuyla ilgili ahkâm kesmek gerçekten çok kolay ama insancıl değil.
"everyone you meet is fighting a battle you know nothing about. be kind. always."
tanıştığın herkes, hakkında hiçbir şey bilmediğin bir savaş veriyor. nazik ol.her zaman.
siz o konuyu çok düşünmüş, çok sorgulamış olabilirsiniz ama hepimizin farklı bakış açıları, farklı yaşanmışlıkları var. sizinle taban tabana zıt düşünen kişinin sizden az sorguladığını tam olarak bilemezsiniz. insan gibi çok yönlü düşünebilen ve birçok farklı duygusu olan canlılar için tek doğru olabileceğini düşünmüyorum. dinler, siyasi görüşler, tutulan takımlar vs. herkesin kendi ölçütleriyle karar verdiği seçimler. siz ne kadar özgürseniz karşınızdaki de o kadar özgür.
bunu kabul etmemek internet ortamında linç kültürünü de beraberinde getiriyor. internette olan bir olay çok hızlı yayılıyor ve silinmeyecek şekilde kalıyorken birkaç klavye hareketiyle sonucunu düşünmeden istediğimizi yapabiliyoruz. düşünmeden yapılan bu eylemlerin sonunda zarar gören, zorbalığa uğrayan hatta intihar eden birçok insan oluyor. bunu dert edinen insanlar da var aslında aklıma gelen ilk örnek 196sekiz youtube kanalında armağan çağlayan'ın birçok internet figürüyle röportaj yapması.(belki bu kanalın asıl amacı internet zorbalığını bitirmek değildir ama en azından benim için etkisi var diyebilirim.) bu videolar izlediğinde, karşındakini dinlediğinde kendini enes batura hak verirken buluyorsun. sadece dinlemek gerekiyor. her konuyla ilgili ahkâm kesmek gerçekten çok kolay ama insancıl değil.
"everyone you meet is fighting a battle you know nothing about. be kind. always."
tanıştığın herkes, hakkında hiçbir şey bilmediğin bir savaş veriyor. nazik ol.her zaman.
devamını gör...
fragman
çoğunluğa nazaran benim izlemekten hiç hoşlanmadığım kısa özetlerdir.
devamını gör...
adnan cemgil
1909-2001 yılları arasında yaşamış çevirmen ve öğretmendir. istanbul üniversitesi felsefe bölümü mezunudur. denis diderot, emile zola, honore de balzac, romain rolland gibi isimlerin kitaplarını türkçeleştirmiştir. sinan cemgil'in babasıdır.
devamını gör...
bir platon sözü
bir platon sözü'de benden gelsin:
nefsinin öğretmeni, vicdanının öğrencisi ol.
insanın kendini fethetmesi zaferlerin en büyüğüdür.
saygılar...
nefsinin öğretmeni, vicdanının öğrencisi ol.
insanın kendini fethetmesi zaferlerin en büyüğüdür.
saygılar...
devamını gör...

