"şöyle bir içten öpmeni senin,
bin tane cennete değişmem"
(bkz: turgut uyar)
devamını gör...

bir özdemir asaf şiiri.

“öyle bir ilkyaz ol ki korkut yaprakları,
öyle bir son yaz ol ki tut yaprakları,
sararıp dökülürken güz rüzgarlarında
ardında savrulsunlar, unut yaprakları.
sevinçlerinde onlar vardı, hüzünlerinde onlar
seninle yeşerdiler, seninle soldular..
olsunlar senden sonra da umut yaprakları.”
devamını gör...

perspektif olarak hatalı (ya da bilinçli olarak hatalı çizilmiş) çizimler yapmış, oluşturduğu blurlu tarzın sebebinin yüksek oranda miyopluk ya da astigmat olduğu düşünülen efsane ressam.
devamını gör...

(bkz: tabi lan manyak mısın) her haftasonu mangal partisi ardından müzik, içki falan offff. siz uyuyun*
devamını gör...

prag'da bir barda karşılaşmıştık. o yeni sevgilisiyle yiyişiyordu. ben tek başıma demleniyordum. keşke dünya bu kadar küçük olmasa
devamını gör...

n. h. kleinbaum tarafından yazılan, içinizdeki şiir yazma aşkını körükleyecek, kısa mı kısa, çok akıcı ama kitabın sonlarına doğru üzerinizde birkaç damla gözyaşı ve birçok anlam yüklü duygu bulutu bırakabilecek bir kitap.

aynı zamanda sinemaya da uyarlanan harika eser, senaryosu tom schulman tarafından yazılan filmin romanıdır, filmin başrolünde john keating’i canlandıran robin williams vardır.

--- alıntı ---

geleneklere olan bağlılığı ve katı disiplin kurallarıyla ünlü welton akademisi’nin öğrencilerinin okul ve yatakhane arasında geçen tekdüze hayatları yeni ingilizce öğretmenleri john keating’in okullarına gelmesiyle bir anda değişir. iyi birer üniversiteye girmeleri için onları çok yoğun bir tempoda çalışmaya zorlayan öğretmenleri ve ebeveynlerinin aksine,bu ele avuca sığmaz adamın onlardan tek bir isteği vardır:anı yaşamaları ve hayatlarını olağanüstü kılmaları. byron, shelly, keats ve shakespeare ile edebiyatın büyülü dünyasına dalan gençler keating’in öğrencilik yıllarında üye olduğu gizli bir kulüp olan ölü ozanlar derneği’ni de yeniden canlandırırlar. ne var ki daha yeni kavuştukları özgürlüklerinin trajik sonuçları olabileceğini çok geçmeden farkına varacaklardır. “acaba ölü ozanlar derneği’nin bu yeni nesil üyeleri hayallerini yıkmaya kararlı otoritelerin baskısından kurtulmayı başarabilecekler midir?”

--- alıntı ---
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu bir thedansözkiller ukdesidir.

kırkpare olarak ta ifade edilir.

fakirliğin gözü kör olsun efenim, fakirin, fukaranın elbiselerini uzun zaman giymeleri üzerine elbiselerde yırtılır. peki elbiseler atılır mı? tabi ki hayır ... ''yama'' adında elbiselerin ömrünü uzatan metod kullanılır. sevgili dostlar bu ''yama'' ev ekonomisi dehaları olan kadınların aklına ''ulan ben bunu birleştirirsem harika battaniye olur'' düşüncesini doğurur. bu birleştirilen kumaşların, görsel olarak harika bir desen oluşturması ise ''kırkyama sanatı''nın doğmasına sebep olur.
çeşitli ''küçük'' kumaşların birleştirilerek farklı şekillerde dikilmesi ile elde edilen bir sanata kırkyama denir.
mesele burada ''arta kalan'' kumaşların rastgele dikilmesi değildir; onu ''sanat'' yapan şey yaratılan desenlerdir.
örtü, giyim, battaniye, çanta, şapka, nevresim, yastık, yatak örtüsü hatta mobilya döşemelerinde kullanılmaktadır.

yoksulluğun var olduğu tüm yıllarda var olan yama işi, özellikle 1929 buhranıyla birlikte artış gösterdi.
sevgili dostlar, 1929- 1939 yılında yoksul kadınların un çuvallarından çocuklarına elbise diktiğini fark eden bazı un fabrikaları çiçekli çuvallar ürettiler. bunu yoksulluğun boyutunu anlayabilmeniz için yazıyorum.
''
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel''

''
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel''

özellikle büyük savaşlardan sonra artış gösteren kırkyama, ikinci dünya savaşı sonlarında artık bir moda akımı haline gelecektir.
adına da patchwork deniliyor.
inanmayacaksınız romare bearden diye bir adam var ve 1970'te yaptığı kırkyama, new york modern sanatlar müzesinde sergilenmektedir.
ahanda şu;
''
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel''

bitti mi? bir çok alanda uygulanmaya başlamıştır kırkyama...
bunlardan en önemlisi kırkyamayı seramik sanatına uygulayanzoe hillyard'tır.
kim derdi ki, yokluğun, yoksulluğun sembolü olan ''yama'' müzelerde milyonlar ödenen bir sanat akımı olacak...
hey gidi hey...

''
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel''
devamını gör...

uludağ sözlük, kafa sözlük'e baksın, tasarım ve tema nasıl oluyormuş görsün.
devamını gör...

sırf provokatiflik yapmak için açılan absürt başlıkların altına zaten birkaç kişi adamakıllı karşı tanım yazıyor, çok istiyorsanız onlara beğeni atın, malum başlığa ekstra karşı tanım girip popülerleştirmeyin tavsiyem. akışta görmek istemiyorum bunları, sayfayı yeniledikçe yukarı çıkması iyi değil.
devamını gör...

fiki fiki esnasında kendilerine terbiyesiz sözler söylenmesinden hoşlanan poison grubunun '86 yılında çıkardıkları şarkı.
so baby, talk dirty to me.
devamını gör...

üyesi olduktan sonra uyku düzenimi bozan topluluk.
devamını gör...

kucaklamak anlamına gelen arapça kökenli sözcük.*

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

meyva.. meyva suyu.. süt.. bisküvi..
devamını gör...

bir müslüman olarak dahil olmadığım hissiyat. şükürler olsun.
devamını gör...

antik roma donemine ait, latince olum hatirlaticisi, olumu unutma gibi anlamlara gelen soz.
devamını gör...

birçok sorgulayan bireyin farkettiği durumlardan birisidir.
devamını gör...

yazın iki kez yaşadığım kulağıma gelen arapça fısıldama sesi.
devamını gör...

ekşi fazla entel geldi, abidik gubidik adamlar sanarsın newton einstein falan hepsi oradan çıkma.

uludağ bildiğin çin kerhanesi okumak için girdiğin başlıkta karşına her an dansöz falan çıkacakmış gibi hissediyorsun.

burası daha oturaklı, her cins adam var ama fazla aşırıya kaçmıyor. bir kaç parazit gördüm ama onu da engelle butonuyla savuşturdum.
devamını gör...

kendime sıklıkla söylediğim cümle. biraz oblomovluk, biraz korkaklık ve çokça güvensizlikten kaynaklanan bir hayat içerisinde ot gibi yaşıyorum. bir yandan uzun yolculuklar planlarken bir yandan günün birinde "kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım." demekten korkuyorum. korkuyorum sözlük. kendi hayatım içinde kendi hayatıma yabancı kalmaktan, günün birinde öylesine bir insan olarak ölüp gitmekten ve dünya üzerinde beni tanıyan son insan da öldükten sonra unutulmaktan, bu ömrün sevip sevilemeden geçmesinden korkuyorum. tüm bu olasılıkların içerisinde kendim için en doğru olasılığı bulmaya çalışırken bu hayatın geçici olduğunu unutmaktan korkuyorum. ve bu satırları buraya kendim için bırakıyorum.
"söz ver kendine
denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin
sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin
uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin
korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin"
ot gibi yaşama kızım, ot gibi yaşamayalım. bu başlığın altına siz de ot gibi yaşamama kararlarınızı bırakın ve hepimiz hayata bir yerinden başlayalım.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim