makinist ile son istasyon radyo yayını
          bu akşam saat 23:45 de sözlük radyosunda buluşacağız.
yine acayip acayip müzikler çalınacak.
yazarların dilemek istedikleri özürler isimli başlıktan konuşacağız.
katılmak için başlığa yazabilirsiniz.
dinlemek için 23:45 de tıkla
faithfully yours...
  yine acayip acayip müzikler çalınacak.
yazarların dilemek istedikleri özürler isimli başlıktan konuşacağız.
katılmak için başlığa yazabilirsiniz.
dinlemek için 23:45 de tıkla
faithfully yours...
devamını gör...
colmar
          roman columbarium'dan colmar, ilk kez 823'te charlemagne'nin oğlu emperorlouis le pieux tarafından yapılan bir bağış eyleminde adı geçti. 9. yüzyılda colmar'ın mimarisi devasa ahşap binalar, ahırlar, ahırlar, bir pres, bir iç avlu ve güvercinlik şeklindeydi.
şehir, orta çağ'da, 13. yüzyılda bir imparatorluk şehri olana kadar gelişmeye devam etti. o sırada colmar'da dini tarikatlar kuruldu. fransiskenler, dominikanlar ve augustinianlar ibadethanelerini ve meskenlerini inşa ettiler, çok sayıda kilise ve manastır binası bugün hala tarihi merkezde ayakta durmaktadır.
1354'te colmar, ayrıcalıklarını ve imparatorluk şehri durumunu savunmak için birleşen on alsas kentinin federasyonu olan decapole'un kuruluşunda yer aldı. 1480'de tamamlanan koïfhus binası, decapole siyasi üyelerinin toplantılarına, 1678'de colmar'ın devrim'den sonra "fransa'nın kraliyet şehri" haline gelmesine kadar ev sahipliği yaptı. otuz yıl savaşı (1618-1648) şehri harap eden büyük ayaklanmalara neden oldu ve 1635'te colmar, imparatorluk şehri statüsünü, ayrıcalıklarını, haklarını ve geleneklerini terk edecek kadar ileri gitmeden fransa kralı'nın koruması altına alındı.
15. ve 16. yüzyıllarda şehir, tüccarları, tarımı ve her şeyden önce şarapçılık sayesinde zenginlik bulduğu altın çağını yaşadı. muhteşem binalar ve diğer görkemli meskenler inşa edildi. 1698'de colmar, alsace egemen konseyi'nin kurulmasıyla alsas eyaletinin adli başkenti oldu. konsey sarayı 1771'de tamamlandı ve bugün ilk derece mahkemesi'ne ev sahipliği yapıyor. 1753-1754 yılları arasında colmar'da on üç ay kalan voltaire, kenti “yarı alman yarı fransız ve tamamen irokoyalı bir şehir” olarak tanımladı.
2 şubat 1945, şehrin tarihinde önemli bir tarihtir. bu tarih, colmar halkı için ikinci dünya savaşı'nın sonunu, son fransız toprağı olan ve son derece ağır kayıplar veren "colmar pocket" muharebesi işaret eder.
  şehir, orta çağ'da, 13. yüzyılda bir imparatorluk şehri olana kadar gelişmeye devam etti. o sırada colmar'da dini tarikatlar kuruldu. fransiskenler, dominikanlar ve augustinianlar ibadethanelerini ve meskenlerini inşa ettiler, çok sayıda kilise ve manastır binası bugün hala tarihi merkezde ayakta durmaktadır.
1354'te colmar, ayrıcalıklarını ve imparatorluk şehri durumunu savunmak için birleşen on alsas kentinin federasyonu olan decapole'un kuruluşunda yer aldı. 1480'de tamamlanan koïfhus binası, decapole siyasi üyelerinin toplantılarına, 1678'de colmar'ın devrim'den sonra "fransa'nın kraliyet şehri" haline gelmesine kadar ev sahipliği yaptı. otuz yıl savaşı (1618-1648) şehri harap eden büyük ayaklanmalara neden oldu ve 1635'te colmar, imparatorluk şehri statüsünü, ayrıcalıklarını, haklarını ve geleneklerini terk edecek kadar ileri gitmeden fransa kralı'nın koruması altına alındı.
15. ve 16. yüzyıllarda şehir, tüccarları, tarımı ve her şeyden önce şarapçılık sayesinde zenginlik bulduğu altın çağını yaşadı. muhteşem binalar ve diğer görkemli meskenler inşa edildi. 1698'de colmar, alsace egemen konseyi'nin kurulmasıyla alsas eyaletinin adli başkenti oldu. konsey sarayı 1771'de tamamlandı ve bugün ilk derece mahkemesi'ne ev sahipliği yapıyor. 1753-1754 yılları arasında colmar'da on üç ay kalan voltaire, kenti “yarı alman yarı fransız ve tamamen irokoyalı bir şehir” olarak tanımladı.
2 şubat 1945, şehrin tarihinde önemli bir tarihtir. bu tarih, colmar halkı için ikinci dünya savaşı'nın sonunu, son fransız toprağı olan ve son derece ağır kayıplar veren "colmar pocket" muharebesi işaret eder.
devamını gör...
entelektüel sözcüğünü dahi doğru yazamayan insan
          kimse bir sözcüğü doğru/yanlış yazmakla büyük veya küçük olmaz fakat fernando pessoa "isa'nın ayaklarına dokunmuş olmak, noktalama işaretlerini yanlış kullanmayı affettirmez." de der.
bildiğiniz tek şey entelektüel sözcüğünün doğru yazımı ise bilmedikleriniz daha kıymetli olabilir. buradaki bilgi okuduğunu, duyduğunu aktarma yetisi değil. biz bilgiyi ortaya çıkarıldığı gibi öğrenmediğimizden tersine bir yol izliyor ve sağlıklı bir biçimde bilgiye kavuşamıyoruz. haliyle birçok şey daha zor. bilgi ile hafızada tutma yeteneğini bir tutuyorsak çok daha zor. bilge insan bilgili insan ama bilgili her insan bilge insan diyemiyoruz. kavram karmaşası yaşıyoruz.
herkes ne olduğu, kim olduğu hatta kim olmadığı ile ilgili bir iddiada bulunup karara varabilir halde. ben entelektüelim diyen insan, olduğunu iddia ettiği şeyin doğru yazımını biliyordur. bu kadar.
  bildiğiniz tek şey entelektüel sözcüğünün doğru yazımı ise bilmedikleriniz daha kıymetli olabilir. buradaki bilgi okuduğunu, duyduğunu aktarma yetisi değil. biz bilgiyi ortaya çıkarıldığı gibi öğrenmediğimizden tersine bir yol izliyor ve sağlıklı bir biçimde bilgiye kavuşamıyoruz. haliyle birçok şey daha zor. bilgi ile hafızada tutma yeteneğini bir tutuyorsak çok daha zor. bilge insan bilgili insan ama bilgili her insan bilge insan diyemiyoruz. kavram karmaşası yaşıyoruz.
herkes ne olduğu, kim olduğu hatta kim olmadığı ile ilgili bir iddiada bulunup karara varabilir halde. ben entelektüelim diyen insan, olduğunu iddia ettiği şeyin doğru yazımını biliyordur. bu kadar.
devamını gör...
the crystal ship
          the doors'un en sevdiğim ve şu an dinlediğim şarkısı.
gece yatakta tavanı izlerken dinlenilmesi caizdir.
dinlerken insan uçuyor. adamların parçayı yaparkenki kafasını yakalıyorsunuz. dinleyin ve dinlettirin.
      
  gece yatakta tavanı izlerken dinlenilmesi caizdir.
dinlerken insan uçuyor. adamların parçayı yaparkenki kafasını yakalıyorsunuz. dinleyin ve dinlettirin.
devamını gör...
çocukluk arkadaşı
          ilkokulda xoxo oynadığım arkadaşımı twitter’da bulmuş ve mesaj atmıştım.
“yıllar geçti sen belki unutmuşsundur ama ben senin ilkokul arkadaşın cözülemeyen sudoku, aranızdan ayrılıp başka ülkeye yerleşmiştim, müsaitsen konuşalım.”
o gün cevap gelmediği gibi üstüne bir de profilini kitledi. neden tırstı ki şimdi? ne dedim? altı üstü kendimi hatırlattım. ona zarar veririm mi sandı? bi şekilde profiline salça olurum diye mi düşündü nedir?
aylar sonra iki gün önce cevap verdi mesajıma: “selam sudoku, tabii ki hatırlıyorum seni. anca gördüm, istek kutusunun arasında kaynamış gitmiş mesajın, kusura bakma” dedi.
sonrasında bi smalltalk, ardından sessizlik, smalltalk şeklinde ilerledik. takipleşmek yok, eski günlerden sohbet etmek yok. anlayacağın, o eski arkadaşlık sevinci yok. xoxo oynamaksa, söz konusu dahi olamaz.
  “yıllar geçti sen belki unutmuşsundur ama ben senin ilkokul arkadaşın cözülemeyen sudoku, aranızdan ayrılıp başka ülkeye yerleşmiştim, müsaitsen konuşalım.”
o gün cevap gelmediği gibi üstüne bir de profilini kitledi. neden tırstı ki şimdi? ne dedim? altı üstü kendimi hatırlattım. ona zarar veririm mi sandı? bi şekilde profiline salça olurum diye mi düşündü nedir?
aylar sonra iki gün önce cevap verdi mesajıma: “selam sudoku, tabii ki hatırlıyorum seni. anca gördüm, istek kutusunun arasında kaynamış gitmiş mesajın, kusura bakma” dedi.
sonrasında bi smalltalk, ardından sessizlik, smalltalk şeklinde ilerledik. takipleşmek yok, eski günlerden sohbet etmek yok. anlayacağın, o eski arkadaşlık sevinci yok. xoxo oynamaksa, söz konusu dahi olamaz.
devamını gör...
normal sözlük istatistiklerinin dibe çakılması
          63 defa yazıldı, bir de ben yazayım ne olacak. esmiyor!
canım sıcaktan yemek yemek bile istemiyor, nasıl yazayım. bu bile dediğim şey önemli bir ayrıntı benim hayatımda, ona göre. telefonu elimde bile tutasım yok. panda gibi yuvarlana yuvarlana akşamı etmeye çalışıyorum kendi adıma.
diğerleri çalışıyordur, tatildedir, gezmededir vs. yazın okullar bile kapanıyor, sözlük yaz okulu gibi şu an.
neyse daha fazla yazamayacağım, bunun gibi şeyler işte.
  canım sıcaktan yemek yemek bile istemiyor, nasıl yazayım. bu bile dediğim şey önemli bir ayrıntı benim hayatımda, ona göre. telefonu elimde bile tutasım yok. panda gibi yuvarlana yuvarlana akşamı etmeye çalışıyorum kendi adıma.
diğerleri çalışıyordur, tatildedir, gezmededir vs. yazın okullar bile kapanıyor, sözlük yaz okulu gibi şu an.
neyse daha fazla yazamayacağım, bunun gibi şeyler işte.
devamını gör...
ikinci defa sorulan soruya neyse boşver diyen insan
          benimdir. ikinci defa aynı şeyi anlatmaya* üşeniyorum. ayrıca ilk kez anlatıyorsam kesin heyecanlı ve hevesli bir şekilde anlatıyorumdur. karşıdaki anlamayınca veya daha kötüsü dinlemeyince "tüm heyecanım ve hayat enerjim sömürülmüş" gibi hissediyorum. tam dayaklıksınız var ya...
en iyisi neyse boşver deyip geçmek.
  en iyisi neyse boşver deyip geçmek.
devamını gör...
ahmet taşağıl
          türkiye'de çin dilini bilen sayılı türkologlardan biridir. kürşad'ın (chieh-she-shuai) 40 askeriyle çin sarayını bastığı ünlü olaydan bahseden çin kroniğini okuyup çevirdiği videosu aşağıdadır:
      
  devamını gör...
okuduğun bir kitabı pudra şekerine uyarla
          charlie'nin pudra şekeri fabrikası
      
  devamını gör...
esenyurt'ta bir alevinin kapısına x atılıp defol yazılması
          bu oyunlar tutmuyor kardeşim. artık denemekten vaz geçin. halk tabanında bin türlü provakosyan yaptılar daha da yapmaya devam ediyorlar. ama en ufak bir çatışma , kavga bile olmadı tabanda. tek tük olmuştur belki ama hiçbir zaman uzamamıştır mevzu. 
hangi filmi hangi senaryoyu devreye sokmaya çalışsanız çalışın tutmuyor sığırgiller. boşuna uğraşmayın böyle mallıklarla..
  hangi filmi hangi senaryoyu devreye sokmaya çalışsanız çalışın tutmuyor sığırgiller. boşuna uğraşmayın böyle mallıklarla..
devamını gör...
podolog
          ayak hastalıklarına neden olan faktörleri belirleyerek, tedavisini buna göre planlayan, uygulayan ve tekrarların önlenmesine yönelik koruyucu girişimleri belirleyen podoloji uzmanı kişileridir.
podologlar, batık tırnak tedavisi, diyabetik ayak bakımı, ayakta nasır oluşumu, tırnak mantarı, ayak şekil bozuklukları gibi bir çok ayaksal sorunlarla ilgilenirler.
üniversitelerin 2 yıllık eğitim veren sağlık meslek yüksekokullarının podoloji bölümünden mezun olanlar podolog ünvanına sahip olmuş olurlar. yok bana yetmez daha okumak istiyorum derseniz dört yıllık eğitim veren fizyoterapi ve rehabilitasyon ile hemşirelik bölümlerine dikey geçiş yapabilirsiniz.
  podologlar, batık tırnak tedavisi, diyabetik ayak bakımı, ayakta nasır oluşumu, tırnak mantarı, ayak şekil bozuklukları gibi bir çok ayaksal sorunlarla ilgilenirler.
üniversitelerin 2 yıllık eğitim veren sağlık meslek yüksekokullarının podoloji bölümünden mezun olanlar podolog ünvanına sahip olmuş olurlar. yok bana yetmez daha okumak istiyorum derseniz dört yıllık eğitim veren fizyoterapi ve rehabilitasyon ile hemşirelik bölümlerine dikey geçiş yapabilirsiniz.
devamını gör...
netflix
          acilen anime dizilerinin, filmlerinin çevirilerine el atması gereken platform. yıllardır anime dizi/film izleyen bir insan olarak en kötü çeviri fansub'un kendilerinden bin kat iyi olduğunu düşünüyorum. japonca'dan çeviri yapmadıkları çok net belli oluyor. küfürler çoğunlukla yazılmıyor ya da aşırı yumuşatılıyor. günlük dilde kullanılan kelimeler, kalıplar sürekli olarak yanlış çevriliyor. misal otousan, oyaji, chichi, oyabun kelimelerinin anime içerisindeki konuya göre kullanışları değişmekte, hepsi baba demek değil, ama netflixte tüm çeviriler baba. karakterlerin isimlerini bile anlamayıp bölümler boyu yanlış yazıyorlar. kuroko no basuke animesi saç baş yolduracak derecede kötü çevrilmiş durumda. bölümler boyu ana karakterlerden birinin adını yanlış yazmışlar. ayrıca animelerde tek olay konuşmayı çevirmek değildir. opening ve ending şarkılarının da çevrilmesi lazım, çoğu anime sever bu şarkıları severek dinler. aynı zamanda bir diğer hataları da misal veriyorum bir restoran var, anime içerisine ismini çizmişler 3-5 saniye panelde kalıyor ve animenin içeriğinde o ismi bilmeniz önemli. bunun gibi panel çizimlerine eklenmiş yazıların çevrilmemesi de ayrı bir sorun yaratmakta. o an espriyi de kaçırıyor olabilirsiniz, anime boyunca anlam veremeyeceğiniz korkunç bir kısır döngüye de girmiş olabilirsiniz. 
bir diğer sorundan bahsedecek olursam güney kore, tayland gibi asya fimleri, dizilerini izlerken ingilizceden çeviri olduğu için karakter isimlerinin yanlış yazılması ve buna bağlı olarak çevirinin tamamen yanlış olması. örnek veriyorum karakterin adı pyo-oh-man. çeviri ingilizceden yapıldığı için "pyo ooo adamım" diye bir çeviri okuyoruz ki aslında karşı taraf tüm ismi söyleyerek saygı gösterirken ingilizce çeviri yüzünden sanki yüz yıllık kankaymış havasına dönüyor.
endüstri toplumuna dönük iş yapmak yerine işini hakkıyla yapan platforma dönüşmesini temenni ediyorum. orijinal dillerden türkçeye çeviri yapmaya başlarlarsa daha izlenesi bir hale gelebilirler. şimdilik kendilerinden uzak duruyorum.
  bir diğer sorundan bahsedecek olursam güney kore, tayland gibi asya fimleri, dizilerini izlerken ingilizceden çeviri olduğu için karakter isimlerinin yanlış yazılması ve buna bağlı olarak çevirinin tamamen yanlış olması. örnek veriyorum karakterin adı pyo-oh-man. çeviri ingilizceden yapıldığı için "pyo ooo adamım" diye bir çeviri okuyoruz ki aslında karşı taraf tüm ismi söyleyerek saygı gösterirken ingilizce çeviri yüzünden sanki yüz yıllık kankaymış havasına dönüyor.
endüstri toplumuna dönük iş yapmak yerine işini hakkıyla yapan platforma dönüşmesini temenni ediyorum. orijinal dillerden türkçeye çeviri yapmaya başlarlarsa daha izlenesi bir hale gelebilirler. şimdilik kendilerinden uzak duruyorum.
devamını gör...
çiçekle kapıya dayanmak
          kapının ne suçu var dediğim durumdur.
      
  devamını gör...
hafızadan çıkmayan reklam jingleları
          olur olmadık yerlerde ağzıma takılan sözlerdir.
(bkz: mutluluk denince akla hemen onun adı gelir eti eti eti)
  (bkz: mutluluk denince akla hemen onun adı gelir eti eti eti)
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
          aşk nedir.
      
  devamını gör...
cinnet geçirten yazım yanlışları
          "eyer diyer felan" beni çıldırtan yanlışlar.
      
  devamını gör...
renkli rüyalar oteli
          bir teoman şarkısı. 
arabayı sen kullan demiştim içkiliyim
boşver yutalım şeritleri bas gaza dedin
bu otel güzel, adını sevdim
orda öyle yerlerime dokun
dokunmadığı kimsenin
sarhoş olsak ya
kimiz unutsak ya
bulut olup iç içe
bardaktan boşalsak ya
sarhoş olsak ya
tek vücut olsak ya
yüksek doz aşk alıp
burda mutlu ölsek ya
yıllar önceydi
çok da güzeldi şimdi, düşününce
benimsin demiştim, ben de senin
renkli rüyalar otelinde
yıllar önceydi
çok da güzeldi şimdi, düşününce
benimsin demiştim, ben de senin
renkli rüyalar otelinde
kapıları çalmıştım
cevapsız savrulmaya
hiç atmayan kalpleriyle insanlara
ama sen farklısın dedim
dedim ki sense
dikkat et sadığımdır sadece kendime
sarhoş olsak ya
kimiz unutsak ya
bulut olup iç içe
bardaktan boşalsak ya
sarhoş olsak ya
tek vücut olsak ya
yüksek doz aşk alıp
burda mutlu ölsek ya
yıllar önceydi
çok da güzeldi şimdi, düşününce
benimsin demiştim, ben de senin
renkli rüyalar otelinde
yıllar önceydi
çok da güzeldi şimdi, düşününce
benimsin demiştim, ben de senin
renkli rüyalar otelinde
sarhoş olsak ya
kimiz unutsak ya
bulut olup iç içe
bardaktan boşalsak ya
sarhoş olsak ya
tek vücut olsak ya
yüksek doz aşk alıp
burda mutlu ölsek ya
yıllar önceydi
çok da güzeldi şimdi, düşününce
benimsin demiştim, ben de senin
renkli rüyalar otelinde
yıllar önceydi
çok da güzeldi şimdi, düşününce
benimsin demiştim, ben de senin
renkli rüyalar otelinde
şu an kafa sözlük radyosunda çalıyor. bu bana yapılır mı ulan!!
  arabayı sen kullan demiştim içkiliyim
boşver yutalım şeritleri bas gaza dedin
bu otel güzel, adını sevdim
orda öyle yerlerime dokun
dokunmadığı kimsenin
sarhoş olsak ya
kimiz unutsak ya
bulut olup iç içe
bardaktan boşalsak ya
sarhoş olsak ya
tek vücut olsak ya
yüksek doz aşk alıp
burda mutlu ölsek ya
yıllar önceydi
çok da güzeldi şimdi, düşününce
benimsin demiştim, ben de senin
renkli rüyalar otelinde
yıllar önceydi
çok da güzeldi şimdi, düşününce
benimsin demiştim, ben de senin
renkli rüyalar otelinde
kapıları çalmıştım
cevapsız savrulmaya
hiç atmayan kalpleriyle insanlara
ama sen farklısın dedim
dedim ki sense
dikkat et sadığımdır sadece kendime
sarhoş olsak ya
kimiz unutsak ya
bulut olup iç içe
bardaktan boşalsak ya
sarhoş olsak ya
tek vücut olsak ya
yüksek doz aşk alıp
burda mutlu ölsek ya
yıllar önceydi
çok da güzeldi şimdi, düşününce
benimsin demiştim, ben de senin
renkli rüyalar otelinde
yıllar önceydi
çok da güzeldi şimdi, düşününce
benimsin demiştim, ben de senin
renkli rüyalar otelinde
sarhoş olsak ya
kimiz unutsak ya
bulut olup iç içe
bardaktan boşalsak ya
sarhoş olsak ya
tek vücut olsak ya
yüksek doz aşk alıp
burda mutlu ölsek ya
yıllar önceydi
çok da güzeldi şimdi, düşününce
benimsin demiştim, ben de senin
renkli rüyalar otelinde
yıllar önceydi
çok da güzeldi şimdi, düşününce
benimsin demiştim, ben de senin
renkli rüyalar otelinde
şu an kafa sözlük radyosunda çalıyor. bu bana yapılır mı ulan!!
devamını gör...
cadı avı
          bir dönem öyle revaçtadır ki kadınlar birbirlerine cadı olduğuyla ilgili iftira atarak sevmediği kişileri öldürtmüştür.
      
  devamını gör...
zeugma mozaik müzesi
          zamanda yolculuk gibi,insanı büyüleyen bir atmosferi vardır.
      
  devamını gör...
