metallica dinlerken emmioğlu’na geçiş yapabilen bünyeme iyi gelecek bir radyodur, her telden çalıyor maşallah.
açılışa katılamadım ama hayırlı olsun ziyaretine geldim, bir sonraki etkinliklerde de dolaşacağını umduğum borcamımla ve nazar boncuğumla...

ah, yaşamak var yaa!!

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hemen hemen her sosyal medya uygulamasında bulunan ve geri bildirim anlamına gelen sözcük.
devamını gör...

''bu sabah yağmuru neden bu kadar çok sevdiğimi anladım.
ağlayan bir yüreğe benzediği için..''


sözlerinden sonra okumaya karar verdim bu kitabı. bu yüzden araştırma yapmamıştım, yazarın son kitabı olduğunu, ondan kalanlarla böyle bir kitap oluşturulduğunu bilmiyordum.

tezer özlü'den kalanlar var bu kitapta, ardında bıraktıkları var. ''yaşanan an da anı olacak'' diyen kişinin anıları var, yayınlanmayan ama yayınlanmak için yazılan notları var.

dedim ya, ben yanlış bir şey yaptım ve tezer özlü ile ilk ''kalanlar'' kitabıyla tanıştım. belki başka bir kitap sayesinde tanışsaydım kendisiyle, içimi bu kadar yakmazdı yazdıkları. bilemiyorum.
tezer özlü o kadar önemli şeylere değiniyor, o kadar ince düşünüp kelimelerini konuşturuyor ki, etkilenmemek elde değil. yine de içimde büyük bir hüzün duyuyorum kendisine karşı. bu kadar kırıldığı için.

kendini bir başkasına anlatabilmek bazen öyle güç oluyor ki. anlatamıyorsun, ya da anlaşılmıyorsun. insan iletişimi, sevgisi, saygısı işte bu gibi durumlarda çok önemli bir hal alıyor. olmayınca insan yıpranıyor. hatta belki ölmeyi bile düşünüyor. nitekim edebiyatımızın gamlı prensesi için de öyle olmuş. umarım huzurlusundur artık.

--- alıntı ---
"insanın başkalarına söyledikleri kendi duymak istedikleridir. yazdıkları, okumak istedikleridir. sevmesi, sevilmeyi istediği biçimdedir."
devamını gör...

cheyenne'lerin ok yenileme ritüelleri kabile açısından çok büyük önem arz eder. bu ritüel esnasında heammawihio'ya yakarırlar. lakotalılar için ''wakan tanka'' ne ise cheyenler içinde ''heammawihio'' odur. yani kutsal ruh...

ok yenileme ayini bir nevi kabile ruhunu ayakta tutmak için yapılan bir moral ritüelidir. yaşanmış/yaşanacak olan sıkıntıların giderilmesi, düşmana karşı gücü tazelemek, bereketi ve bolluğu yükseltmek gibi amaçlar güderler. bu ayin ile eski savaşçılarının ruhlarının tılsımlı oklara aktarıldığını düşünürler. böylece kabilenin gücü her daim diri tutulmaktadır. geçmişteki kahramanları yeni savaşçılarla bütünleşmekte ve onlara yol göstermektedir.

bir diğer enteresan özellikleri ise bizde ''baba evine dönmek'' diye tabir edilen olayın onlarda resmen boşanma sebebi sayılmasıdır. bir cheyenne kadını babasının çadırına döndüğünde ve burada kocası olmadan -başka bir zaruret hali yoksa- geceyi geçirirse, kocasını boşamış sayılır. erkekler ise eşlerinden boşanmak isterlerse omaha dansı yapar ve bizdeki düngür'ün benzeri bir davulu çalarak boşanma kararlarını tüm kabileye duyururlardı.

cheyenne kabilesi için en büyük suç kabilenin düzenine karşı işlenen suçlardır. bu tarz suçları işleyen kabile üyeleri sürgüne gönderilir ve tek başlarına bırakılırdı. bunda amaçlanan şey; suçu işleyenin, işlediği suç üzerine düşünmesi, bu suç için heammawihio'dan af dilemesidir. ıslah olduğuna inanılan ve nedameti samimi bulunan kabile üyesi tekrar kabileye kabul edilirdi.

cheyenne ritüellerinde güneş dansı ve massaum yani hayvan dansı da önemli bir yer tutuyordu. bu danslar doğanın yenilenmesi, doğadaki canlılarla ters düşmemek için yapılırdı. eski bir görselini de aşağıya ekliyorum.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

dibine not: adamson heobel'in cheyenne'lerle ilgili yazdığı türkçe'ye çevrilmiş bir kitap mevcuttur. merak eden arkadaşlar için iyi bir kaynak olabilir.

ayrıca george bird grinnell'in yazdığı iki kitabı daha önerebilirim (ilki seridir); ''the cheyenne indians'' ve ''the fighting cheyennes''
devamını gör...

ayrılsak da beraberiz dizisindeki gündüz karakterine benzetilirdim küçükken çünki soğuk espriler fiziğinizin önüne geçer.
büyüdüm, inci küpeli kıza benzetildim gerçi o bir tablo ama ünlü bir tablo sonuçta :)
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

susmak bir tercih midir? bir vazgeçiş mi? yoksa yenilgi mi?
e. noelle neumann bu konu hakkında; kişi toplumdan farklı olan düşüncelerini dile getirmez ve çoğunlugun fikrini kabullenir. toplumda sessiz çoğunluk fazla olsada, düşüncelerini söyleyen ve dayatan kesim daha hakim duruma gelir der.
bu araştırma daha geniş bir bakış açısıyla yapılmış ve sonuçları itibariyle siyasi partilere yol göstermiştir. sessiz çoğunluğun sesiyiz gibi sloganlar bu kuramdan sonra kullanılmıştır.
ancak insanlar sadece siyasi düşüncelerini dile getirmek için değil, özel nedenlerden dolayı da susmayı tercih edebilirler. okuduğum bir kitapta (kitabı ve yazarı bulursam ekleyecegim) suskun insanları ikiye ayırır. “bazı insanlar susuyorsa gerçekleri bildikleri içindir. bazı insanlar susuyorsa gerçeği saklamak içindir.”

derin ve sessiz bir konu.
devamını gör...

nezaket: başkalarına karşı saygılı olma, ince ve zarif davranışlar sergileme halidir.
bu zat-ı muhteremler yürürken bile yer incinmesin diye dikkat ederler. kibar hassas insanlardır. kendilerine yapılan kaba davranışlara bile nezaket ölçütlerinde cevap verirler ve fazla ileri gitmezler.
-yolda yürürken sizi tanımadıkları halde selam verirler.
-otobüs, metro gibi taşıtlara binince taşıtın içi boşsa kapı ağızlarında durmazlar.
-toplum içerisinde yüksek sesle ve bağırarak konuşmazlar.(özellikle cep telefonuyla)
-kendisine ondan dolayı oluşan bir rahatsızlığınızı belirttiğinizde mahçup olup özür dilerler ve bundan sonra daha dikkatli olacaklarını söylerler.
-maskesini takmayı unutup biri uyardığında özür dileyerek hemen maskelerini takarlar.
-kendilerine yapılan iyilikte nasıl teşekkür edeceklerini bilemezler.
-konuşurken seçtikleri kelimelere dahi dikkat ederler.
-elinden geldiğince yaptıkları davranışların diğer insanlara olan etkisini ölçerek hareket ederler.
-kendileri inanmasalar bile diğer insanların incinme ihtimaline göz önüne alarak kişilerin inandıkları ile dalga geçmezler, tahkir edici konuşmaları yoktur.

ve toplum içerisinde hasret olunan insan tipleridir.
devamını gör...

genel bir özet yaptı. bazı iddialarını yineledi. binali yıldırım'ın oğlu erkan yıldırım'ın servetinin hollanda'nın açıkladığı rakamlardan daha fazla olduğunu, 3 milyar dolar civarında olduğunu söylüyor. en çok kendisine "ajan" denmesine bozulmuş. bölümün teması bu oldu. devletin, kendisini öldürmek için yabancı suikastçilerle (sırp, arnavut, rus) görüşme yaptığını söyledi. otel değiştirmek zorunda kalmış.
habertürk'teki tartışma programına epey takmış. veyis ateş'in kayıtları var dedi, ileride yayınlayacak sanırım.
yıldırım demirören'in doğan holding'i satın almak için ziraat bankası'ndan çektiği 750 milyon doları daha geri ödemediğini söyledi.
yeni bir karakter katıldı. sezgin baran korkmaz. hem amerika'da hem de türkiye'de aranan bir vatandaşmış kendisi. google iş insanı diyor aratınca. bodrum'da oteli de varmış. paramount otel. bu otelde dönen kirli pazarlıklardan bahsetti. bu otelde veyis ateş'in, rasim ozan kütahyalı'nın da takıldığını söylüyor.
silivri'de intihar eden genç emniyet müdürünün ölümüne sebep olmakla suçladığı koruma daire başkanı ekrem güler'in işbankası'na sızma girişimlerini anlattı.
süleyman soylu'nun, organize suçlardan sorumlu emniyet genel müdür yardımcısı resul hor vasıtasıyla sezgin baran korkmaz'ın 45 milyon dolarına ve de oteline konmak istediğini anlatıyor.
esas meseleye, yani rte ile olan hukukuna ileride değineceğini tekrarladı.
devamını gör...

sabır, insanoğlunun tek kalesidir. *

ahmet hamdi tanpınar - saatleri ayarlama enstitüsü
devamını gör...

george orwell’ın ,ismini o dönemde statü atlama sembolü olan aspidistra çiçeğinden alan romanı. kitap olaylardan çok, 29 yaşındaki kahramanımız gordon comstock’un düşüncelerinden ve duygularından oluşmaktadır.

konusu kısaca şöyle: bir kitapçıda çalışan gordon comstock , pansiyon tarzı bir binada eski bir odada yaşamaktadır. ucu ucuna yaşamaktadır. cebinde hiçbir zaman yeterli parası olmaz ve son paralarını yemeğe mi sigaraya mı harcaması gerektiği konusunda sürekli düşünce halindedir.
eline iyi iş fırsatları geçmiştir, ama o ‘sıkıntıya’ gelememiştir. düzene uyup iyi yaşamak yerine, parasız kalmayı tercih etmiştir ama yine mutsuzdur ve hayatındaki her kötü olayı parasızlığına vurur. kitap klübüne çağrılmamasını, arkadaşının ona göz devirmesini gibi.
o sırada bir sevgilisi de vardır. iyi bir kızdır ama parasızlığının verdiği özgüvensizlikle kıza da ters davranmaktadır. o dönem statü sembolü olan ve sınıf atlayan herkesin evinde bulunan aspidistrayı da eleştirmektedir.gordon düzene uyacak mı? yoksa cebinde metelikle sefalet içinde yaşamaya devam mı edecektir?

yazım dili çok sade, betimlemeleri yerinde. gordon’un zihninde yaşadığınızı hissediyorsunuz adeta. karakterin duygularını ve düşüncelerini mükemmel şekilde yansıtmış. hani gün içinde kafamızdan milyon tane düşünce geçer ya, yazarımız o düşünceleri yazıya iletecek kadar iyi bir karakter oluşturmuş.

içiniz ara ara sıkılacak, gordon’a üzülecek,acıyacak çoğu zaman da kızacaksınız. olaydan ziyade karakter etrafında dönen kitapları sevenler için iyi bir tercih olacaktır.

kitabın başlangıcında yer alan pavlus’un korintoslulara gönderdiği 1.mektup’dan alıntı şöyle:


insanoğlunun ve meleklerin diliyle konuşsam da,param olmadığından,ses üfleyen bir trompet ya da çınlayan çembalo konumundayım. geleceği görme,bütün gizemleri anlama yetim olsa da ,dağları yerinden oynatacağıma inansam da param yoksa, bir hiçim. bütün varlığımı yoksulları doyurmaya adasam da ,yakılmak üzere bedenimi sunsam da, param yoksa bunların hiçbir yararı yok. para çok acı çeker, naziktir; para kıskanmaz, para kendini övmez,şişinmez,uygunsuz davranmaz,kendini düşünmez, kolay aldanmaz,kötü şey düşünmez;eşitsizlikten hoşlanmaz,ama hakikatle coşar; her şeye katlanır,her şeye inanır,her şeyi umar,her şeye dayanır.ve şimdi ,inanç,umut ve para hüküm sürmekte ;bu üçü egemen,ama içlerinde en yücesi para.
devamını gör...

çok sevdiğim fantastik varlık.


tepegöz, türk mitolojisinde adı geçen tek gözlü devdir. değişik türk dillerinde tübegöz, töbököz, töpekös olarak da söylenir.

türleri:
eğegöz: iğegöz olarak da bilinir. başının üzerinde tek gözü olan canavardır. tek göz şeytaniliği simgelemektedir. tepegöz’ün bir türüdür.

yalgızgöz: yalgöz de denir. başının ortasında tek bir gözü vardır. tepegöz’ün bir türü olarak geçer.
devamını gör...

kadının köpeği sokaktan bir motorla çalınıyor daha sonra kadın köpeğini çalanları kamera ve tanık vasıtasıyla 30 kilometre uzaklıktaki bir köyde bir köpek eti tezgahında buluyor ve parçalarını almak için 36 dolar ödüyor.
kadın mikroblog sitesi weibo'daki bir gönderisinde “kendimi tamamen kaybettim” "ellerim titriyordu. öfke, hayal kırıklığı ve çaresizlik beynimi doldurdu… arabama dönüp kapıyı kapattıktan sonra yüksek sesle ağlamaya başladım.” yazdı. vice

burdan erkek yüreğinin özünde sertlik vardır, oysa kadının yüreği özünde kötüdür diyen friedrich nietzsche abimize selam olsun. sevilmiyorsun sevilmeyeceksin.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

şikayet edenlerin de kusurları var, farkında bile değiller. babannelerimizin o güzide sözü gibi:

millet kendi yanlışını çuvala basar seninkini duvara asar.

benim de gözüme batan şeyler var. lüzumsuz başlık açma diyenler kendi arkadaşları ile ilgili daha dün başlık açtılar mesela. “x kişisinin şunu bunu yapması/yapamaması” tarzında. isim verip demotive etmeyeceğim. belirtmek istediğim:
herkes kendi önünden yesin.
devamını gör...

öfke doluyum. hayata karşı, her şeye karşı, başta biyolojik aileme karşı.

hayatın bana istediklerimi vereceğini sanmıyordum, bu yüzden kendim almaya kalktım. ama alamadım. bu yüzden kızgınım.

bakmayın, kalbimi de çok kırdılar benim. en saf duygularımla, kadınlık gururumla oynadılar. hiç degemeyecek bir insanda en masum duygularımı tükettim.

berbat bir ailenin içinde, türkiye standartlarında bile çok fakir sayilabilecek bir ailede dünyada geldim. okul harcligim simit alsam suya, su alsam simit almaya yetmezdi. ( ben de bu paraları aç kalmak pahasına kitaplarıma harcardım.)

(şimdi o kadar kötü bir halde değilim. bursum var. ama o zamanları düşününce o çocuğa acıyıp ağlıyorum. )

hikaye burada da bitmiyor. başka bir aileyi annem babam bilerek büyüdüm... sonra beni almaya da kalktı -bu sözde biyolojik ailem- bir de bunun yarattığı derin travmalar var.

dahası öz babamdan yediğim dayaklar, bir çocuğa uygulanmayacak şekilde yapılan siddetler de var tabii.

siz hiç soğuk bir kış gününde çırılçıplakken bir kabloyla dayak yeyip saatlerce soğuk suyun altında bekletildikten sonra " hasta olma sakın! annene de söyleme, söylersen seni yine döverim!" diyen bir hayvanla aynı evi paylaştiniz mi?

mesela hasta olma diye tehdit edildiğiniz icin öksürmeye bile korktuğunuz oldu mu? ilaç alacak paranız olmadığı için hasta olmaya da hakkınız olmadığını düşündünüz mü?

öz babanız attığı bir yumrukla azı disinizi kırdı mı? veya bir tokatıyla bayılıp küçük tuvaletinizi altınıza kaçırdınız mı? kasılmaktan sinir krizi geçirip hastanelik oldunuz mu?

daha anlatilabilecek, söylenebilecek çok şey var. ama yazmak da rahatlatmıyor artık. ki burada çektiği aşk acısını dünyanın en büyük acısı zanneden muhallebi çocuklarının da beni anlamasını beklemiyorum zaten.
devamını gör...

hindulara göre tanrıların yeryüzünde aldıkları suretlerine deniyor. bugün akla hollywood filmlerindeki gibi mavi ve kuyruklu insanlar gelse de esas anlamı budur.
devamını gör...

zordur. o vaziyetleri bilirim. ama dahası dikkat edin dikişler yeni yeni patlamaya başladı. ülkede ekonomi falan kalmadı.
devamını gör...

antik roma'da basit bir giysi veya iç çamaşırı olarak görülen tunik'lerin (kısaca alt giysi işlevi görüyor) üzerine giyilen geleneksel bir giysidir. erkekler toga giyerken kadınlar stola giymiştir. tabii başta her iki cinsiyet de stola giymiş olsa da sonrasında hoş karşılanmadığından (nedenini bilmiyorum fakat stola giyen kadınlara hoş bakılmadığını okumuştum) daha sonrasında stola giymeye başlamışlardır.

toga, sosyal statüyü yansıtırken stola medenî hâli yansıtmıştır. bu yüzden antik roma döneminde stola evli kadınların temel giysisiydi. evlenmemiş veya boşanmış kadınların stola giymesi yasaktı. toga ise tamamıyla sosyal statüyü yansıttığından belli bir kesimdeki erkekler giyerdi. roma yurttaşı olmayanların toga giymesi yasaktı.

stola genellikle kolsuz, kadınların ayaklarına kadar uzanan uzun bir kıyafettir. kişilerin isteğine göre renkli olabilir. fibula adı verilen küçük tokalarla bağlanır. genelde yün veya pamuktan yapılsa da zengin kadınlar ipekten yapılmış stolaları tercih ediyordu.

görselde göstermiş olduğum gibi yeşil kıyafet, sarı tunik'in üzerine giyilen stola'dır. kıyafetlerin en üstünde, omuza atılan mavi kıyafet ise palla'dır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kaynak: 5 kişilik bir grup slayt ödevimiz. ilgili arkadaşlardan habersiz ne yazık ki isimleri ve ödevi paylaşamıyorum. kendi kısmımı paylaştım.
devamını gör...

@eiektlc ukdesidir.

duygu ve düşüncelerimizi kontrol edebilme ve yönlendirebilme durumudur. başarılı insanların ortak özelliği; güçlü bir iradeye sahip olmalarıdır. sigarayı bırakıyorum dedikten sonra bir daha asla ağzına sürmeyen, spora başlayıp hiç aksatmayan, diyetine harfi harfine uyan insanların ortak yönü irade gücünü sağlamalarıdır.
devamını gör...

kötü niyetli insandır.
belki iyi görünüyordur dışarıdan ama kötü niyetlidir.
kendim iyi olayım demez ama arkadaşlarım benden daha kötü olsun der.
güvenini de kazanır bu tarz insanlar arkadaşlarının.
fakat en zayıf anınızda en olmadık fikri sokarlar kafanıza.
belki kendileri de istemeden yapıyordur bunu.
belki hayat böyle yapmıştır onları.
kimin ne yaşadığını bilemeyiz.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim