varoluşçu felsefenin en önemli isimlerinden jean paul sartre’ın heybetli romanıdır.

modern zamanın içinde azgın bir nehrin kucağında sırılsıklam sürüklenirken ve bu hıza, bu gidişata, bu kargaşaya ayak uyduramazken ve de kendi içimizde bile çok kuvvetli, bir o kadar da etkili dalgaları zapt etmeye çalışırken hissettiğimiz, hissedebileceğimiz duygu bulantıdır.

yaşamaya başladığımız, o acı veren ilk nefesi aldığımız andan itibaren bulantı kendini göstermeye başlar. düşünme yetimiz kuvvetlenmeye başladıktan sonra ise dünyayı daha saydam bir halde görmeye başlarız. kazandığımız bu şeffaf bakış içimizde ağır ağır baş gösteren bir varoluş sancısına neden olur. bulantı artar, arttıkça artık yadsınamaz bir gerçekliğe dönüşür, nerdeyse elle tutulabilir bile hale gelir.

jean paul sartre dünyaya karşı hissedebileceğimiz tek duygunun bulantı olduğunu söyler.

romanın baş kişisi roquentin sadece dünyaya karşı hissetmekle kalmaz bulantıyı, kendine karşı da derin bir bulantı hissi ile kıvranmaktadır. ve kendine karşı duyduğu bulantı sadece ruhsal değil aynı zamanda da fizikseldir de.

roquentin günlüğüne her şeyi tek tek not eder, bireysellik arayışı içinde toplumdan kopuşunu gün be gün izleriz. roquentin çağdaş insanın bir prototipidir belki de, belki de çağdaş insanın ta kendisi.
devamını gör...


bünyem hüzün sever. o yüzden bünyemi mutlu etmek adına, beklemede olduğum yayın. napalım bu da ihtiyaç.


aynı sebepten ben de orada olacağım efendim. hüzne alışmış bünyemi bu zevkten mahrum edemezdim ya? şimdiden başarılar diliyor, emeğinize sağlık diyorum. bir de size şöyle hikaye anlatayım, tam da duruma uygun;

lise dönemindeydi sanırım, rastgele bir film izlemiştim. pek ilgimi çekmemişti, hatta bitirene değin dakikaları saydım diyebilirim fakat o filmden aklımda kalan bir sahne var. tek sahne.

adamın biri genelev gibi bir yere gitmişti. o sıra olanlara tam hatırlamıyorum, sonra adam bir akvaryum gördü. böyle içini affedersiniz bok götürüyor, suyu kirli falan. içinde de balıklar var. bu beyefendi akvaryumu temizleyip suyu tertemiz yaptı ama kirli suda kalmaya alışan balıklar öldüler.


spoiler'ın içindekini okuyunca daha iyi anladınız yayını dinleme şeysimi, biliyorum. *
devamını gör...

#1182878 no'lu tanımda resmedilen manzaradan mütevellit benim gibi en azılı hunililerden birisine bile yoldaş'ı savundurttunuz ya pes diyorum artık.*

kendisi için bilmem ne ilkokulundan 5a sınıfı öğrencisi sünger kardeşiniz şu şiiri paylaşmakta bir beis görmemektedir:

öcü gibi korkuyorlar yoldaşımdan
gün geçtikçe ürküyorlar yoldaşımdan

kim saldırdı hele bakın
adi muhalif akın
kaçıyorlar takım takım yoldaşımdan

burjuva mevki düşkünü
yoldaş'a kin güdüşünü
korka korka ürküşünü yoldaşımdan
bir de sana yollu diyorlar
yolun yolumuzdur yoldaş!

yoldaş zulme korku saldı
beynimizde bilinç kaldı
savaşarak ilham aldı
benjamin franklin'den

yazarlar savaşacak
tüm safalar yıkılacak
muhalifler de örnek alacak yoldaşımdan!

nereden esinlendin ey sünger diye sorarsanız, ozan rençber "mao zedong yoldaşım" türküsüne bir göz atabilirsiniz.
devamını gör...

şeyma'yı günahım kadar sevmem ama sormak lazım şimdi: "taktırması" ne demek? çocuğu olanlar bilir, çocuklar taklitçidir ve tutturunca da tuttururlar. bana göre de hoş bir görüntü değil elbette ama ben ne yapıp etsem 4 yaşındaki kızımın zaman zaman oje sürmesine engel olamıyorum. neden, çünkü çevresinde; örnek alacağı insanlarda bunu görüyor. sokakta absürt giyinmiş bir çocuk gördüğünüzde de "aaa annesine bak, nasıl giydirmiş?" mi diyorsunuz? linç etmek kolay, farklı yönden bakmak gerek azıcık.
devamını gör...

sadece savcılar değil toplumun çoğunluğunda görülen durum bu. güç sahibi oldukları zaman bunlar oluyor maalesef. her zaman kendime derim 'bir insanın nasıl birisi olduğu güç eline geçtiği zaman anlarsın asıl' diye.
devamını gör...

yılların tecrübesi, kullandığı cümle tanım ve seviyeli tepkileri, ne kadar kalender olduğu gösteren şahsiyet.
devamını gör...

söz ve müziği ümit sayın'a ait olan 2011 çıkışlı leman sam tarafından seslendirilen şarkı.

taşırım ben hasretin yükünü
acılarım koynumda sır gibi
açarım baharda çiçek gibi
dolarım içine gün gibi
yeter ki sen üzülme
kendine dert etme
varsın uzasın yollar
sen aşkımdan vazgeçme
karışır hüzünlenirim sen aldırma
susar dillerim yanarım ben aşkınla
karışır hüzünlenirim sen aldırma
tenimde taşırım kokunu hala
taşırım ben hasretin yükünü
acılarım koynumda sır gibi
açarım baharda çiçek gibi
dolarım içine gün gibi
devamını gör...

''sevmek''
her şey bir insanı sevmekle başlar. sevgi vermediğiniz bir çocuğa olumlu hiçbir şey öğretemezsiniz. sevgi gösterdiğinizde çocuk kendisini güvende hisseder ve güvenli bir ortamda daha insancıl, kendinden emin, etrafını keşfederek büyür.
devamını gör...

nokia 8310.
devamını gör...

ben köylü sayılırım yani öyle bir ortamda büyüdüm yetiştim...
şu kadarını söylemek isterim burada alay eden ergenlerin çoğunu cebimden çıkartıp ters yatırıp düz sevebilirlerler hele ki eski insanlar...
devamını gör...

keman çalanlardan biri kaynım, kanun da bendeydi, oradaydım yani, teyzeyi kalabalıkta tam göremedim ama "bissmmillaahh" dediğini bu kulaklar duydu.
sonra ne oldu, bilen varsa yeşillendirsin.

edit: o esnada saçlarını tarayan kızın annesiymiş.
devamını gör...

dumbledore: after all this time?
severus: always...
devamını gör...

denilene göre ben çok baştan çıkarıcıymışım. her zaman kendimi karşı cinse karşı; soğuk ve durağan hissetmiş ve öyle de davranmış biriyimdir. hiç bir şey yapmadan bir insan nasıl baştan çıkarıcı olabilir ki?!?
devamını gör...

az önce twitter'da rastladığım anlamlı bir paylaşım sanırım konuyu mükemmel özetliyor.
bu fotoğraf brezilyalı bir ajansın "bir kitap film olduğunda hikayenin büyük bir kısmı kaybolur." temalı reklam filminden alıntıymış.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

(bkz: malumatfuruş)
devamını gör...

holland caramel waffles
ama artık satılmıyor sanırım. her girdiğimde varmı diye bakıyorum ama yok maalesef.
devamını gör...

2017 yapımı güney kore gizem/gerilim filmi. recall the night, night of memory isimleriyle de bilinir.
orijinal adı: 기억의 밤 (gi-eok-ui bam)'dır. türkçeye çevirdiğimizde anıların gecesi, hatıra gecesi gibi bir anlamı var.

filmin başrollerinde kang ha neul'ı gördüğünüzde o filmi gönül rahatlığıyla izleyebilirsiniz. kendisi bu filmde jin seok karakterine can veriyor.

film, ailenin yeni bir eve taşınmasıyla başlıyor. fakat ana karakterimiz evde bazı garip şeyler hissediyor. bu garipliğinin üstüne bir de abisi yağmurlu bir günde kaçırılıyor. tabii bu arada bazı şeyler yaşanıyor fakat sonrasında bir de bakıyor ki aynı yatağında yatmaya devam ediyor ve ailesi ona aslında abisinin kaçırılmadığını, kendisinin rüya- halisünasyon gördüğünü belirtiyorlar. filmin burasına kadar hafif spoiler'lı bilgi verdim fakat üzülmeyin, zaten film de bundan sonra başlıyor.

lütfen filmi izlemeyenler okumasın, spoiler olacağı için bundan sonrası keyfinizi kaçırabilir:

abisindeki garipliğin peşine düşüp en güvendiği kişi annesine bu olayları anlattığında, aslında annesinin yani ailesinin de güvenilmez olduğunu anladığında ufak çaplı bir şok geçirmiştim. film o kadar akıcı işlenmiş ki, ne olduğunu merak ediyorsun, bir yandan çözmeye çalışıyorsun ama diğer bir yandan da psikolojik olarak gerildiğin için ana karakterin bir an önce oradan çıkması için şekilden şekle giriyorsun*
tabii sonu biraz drama bağlanmış ama hiç rahatsız etmedi, iki aile de yok olmuş, sırf cani bir eş yüzünden. ne acı.
devamını gör...

bir insan grubu.

başlıkta yazılanların bir kısmı yanlış.

- 20-30'da söylüyordum, 40'ı geçtim hâlâ söylüyorum. fikrimde değişen hiçbir şey olmadı.
- sebep sevecek kimsenin olmaması değil. tamamen yaşam stilimle ilgili. bu stilin hayatımı yaşamakla, nerede akşam orada sabah kafasıyla bir ilgisi yok. zaten öyle bir insan değilim.
- herkesten önce evlenmedim. hemen hemen tüm arkadaşlarım, kuzenlerim (benden küçük olanlar dahil) evlendi. 2'şer çocuk falan yaptılar. hiçbiri umurumda değil. hayata dair farklı planlarım var. planlarımı insanlar üzerinden yapmamayı öğretti hayat.

belki de bu kadar genç kalmamın nedeni evlenmemiş olmamdır. istisnalar kaideyi bozmuyor elbette ama bu ülkede insanlar yoruyor, evlilikler yıpratıyor.
devamını gör...

kadınların ata sayıldığı toplum türü.
türklerin ilk gelenekleridir. bir an önce anaerkil toplum hayatına geçmemiz lazım
devamını gör...

dinlemekten çok zevk aldığım rock sanatçısıdır.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim