muhtemelen demir eksikliği yaşamayacak olan kişidir.
devamını gör...

bu akşam başımıza gelmiş rezalet gibi rezalettir.

sevgilim tuğçe ile 2 senedir sözlüyüz. birbirimizin ailesiyle sık sık bir araya geliriz. tabii şu pandemi döneminde aramızdaki iletişim de azaldı. bir an evvel nikah kıyalım, düğünü sonra da yaparız diye kararlaştırdık. babama ve anneme işimizin ciddi olduğunu açtım, o da kendininkilere açmış, müstakbel kayınbabam "eh gelsinler madem" demiş. buraya kadar her şey normal.

" serdar oğlumuz ne iş yapar acaba efendim?"
"yahu işte... neydi neriman?? heh firlamans mıydı neydi."
"freelancerım baba, yazılımcıyım."
"maşallah efendim ne güzel, ne güzel başka neler yapar?" (sigortalı bir iş soruyor)
"efendim işte bir de kafa sözlük'te mi ne çaylakmış yazıyormuş."

adam oracıkta ülker kruvasanıyla çayını tüketiyordu ki, bereket versin az kaldı boğazında kalıyordu.

"heheh, ne güzel efendim... ee ne demişler kız evi naz evidir, değil mi tuğçe?"

kızcağız elinde kahve ile oracıkta bekliyor, hiçbir şey diyemedi.

velhasıl neden kayınbabam olacak kılıklı şahıs "verdim gitti" dedi anlamadım. paraya kıyıp o kadar güllü lokum aldıydım... babası olmasa diyeceğimi bilirdim de, neyse.. sende de suç var be baba, nerden çıktı şimdi çaylak maylak.. şimdi arabadayım bu entryi giriyorum, çok sinirliyim sözlük...
devamını gör...

bundan 3 hafta önce muhabbet kuşum limon boğularak öldü. kendisi biz evde değilken su şişesinde yıkanmaya çalışmış, çıkamamış. çok üzüldüm hüngür hüngür ağladım. zaten küçücük canı var (50 gram) bari boğularak ölmeseydi. çok sağlıklı bir kuştu, en az 8 yıl yaşar diyordum. paşa'yı da beni de yalnız bıraktı. ben daha ona eş alacaktım, bir sürü bebeleri olacaktı. kim olursa olsun insan ölümü yakıştıramıyor işte, öylece kalıyor.
limon (en sevdiğim hali)
limon sevimli sevimli bakıyor
paşa ve limon
devamını gör...

bir michele massimo tarantini filmidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
filmin senaryosunu luciano martino ve filmin yönetmeni de olan michele massimo tarantinibirlikte francesco milizia’nın bir öyküsünden uyarlayarak yazmıştır. filmin başrollerinde olgun bir çekiciliği olan edwige fenech, aldo maccione, michele gammino ve bu filmlerin vazgeçilmez ismi gianfranco d’angelo oynamaktadır.

film public sex sevenler için ideal bir seyirlik zevk sunar. italyan erotik komedi ekolünün önemli isimlerinden biri olan michele massimo tarantini yine komedi dozu yüksek, tadında bir erotizm ve bolca aksiyonlu bir film çekmiş.

marcella babasından kendine kalan taksi ile yollara düşer ve para kazanmaya uğraşır. uslu uslu para kazanmak marcella’ya göre değildir. o yüzden de her müşteri marcella için yeni bir macera demektir. araba yolunda gitmekten çok olduğu yerde sallanma hareketi gösterir çünkü marcella arabaya binen yolcularını bambaşka bir şekilde ulaştırır gitmek ya da gelmek istedikleri yere. bir süre sonra ise olay tamamen polisiyeye evrilir ve kaçan da kovalanır.
devamını gör...

her yıl bir haftalığına bile olsa yurt dışına çıkıp istediğim bir ülkeyi gezmeyi o kadar çok isterdim ki...
devamını gör...

ben de yolun başındayım aslında ama, yarışmacı arkadaşlara bir tüyo vereyim.

hayat sizin hayatınız, kimsenin isteklerine göre hayatınızı kurmayın. olmayı istediğiniz kişi olun.
devamını gör...

t:yaptığımızda mutlu olduğumuz bize iyi gelen şeylerdir.
bana göre mutlu uyanabilmek ve cilt bakımı yapmak*.
devamını gör...

mesela şu:
"...iki tür intihar var. biri, büyük bir acı ya da öfkenin etkisiyle intihar edenler; diğeri, çıldırıp da canına kıyanlar. bunlar aniden bitirirler işlerini. acıyı düşünmezler. aniden bitiverir her şey. ama bu işi bir de aklı başında, düşünerek yapanlar vardır... bunlar çok düşünür... yaşamakla, yaşamamak arasında hiçbir fark kalmadığında özgürleşir insan."
dostoyevski
ya da şu, üsttekini ete kemiğe büründüren:
"yaralarım benden önce de vardı, ben onları bedenimde taşımak için doğmuşum."
joe bousquet
kimi için kurtuluş, kimi için acıların sonu, kimi için toprağın altına yolculuk, kimi için kendini gerçekleştirme eylemi, kimi için sonsuz hiçliğe katkı; öyle ya da böyle, şu ya da bu şekilde, yaşama iyice bir dişlerini geçirmeden başvurulmaması icap eden bir yol. tatlı çelişkisi burada. dişlerimizi tırnaklarımızı ne kadar geçirsek de bunun limiti yok. hayatlarımızın içinde yol aldığı dünya kedilerin oynadığı ip yumakları gibi. tamamlanmış olma hissine yaklaşmaktan çok uzaktayız daima. kişi kendisinin sonsuz sınırını keşfedene kadar cebinde tuhaf tuhaf intihar fantezileri taşıyabilir tabii. bu da bir motivasyon, tehlikeli oyuncak.
"intihar fikri olmasa çoktan intihar etmiş olurdum."
devamını gör...

yaşam tarzı değil kişi entelektüeldir.
enver gökçe gibi bir şair seyranbağları huzır evinde hayata gözlerini yummuştur, mehmet akif gibi bir şair istikal caddesinde mısır apartmanında hayata gözlerini yummuştur.
bu örnekler çoğaltılabilir.
elbette entelektüel insanların kendine has bir yaşam biçimleri vardır ama onları entelektüel yapan şey yaşam biçimleri değildir.

eşyallarla enteleküel olunmaz ama konuşana kadar entellektüel (*) gözükülebilir.
devamını gör...

isim vermek istemiyorum ama birisi bana "dişi misin?" yazmıştı.
devamını gör...

bundan haklısını görmedim ben;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

teslim olduk desek, ne istiyorsa versek salsa bizi.
devamını gör...

eşitlikçiyim ben, kibir benim işim değil. köpeklerim iyi bilir, otorite filan da kuramam, beceremem. gönül rızası varsa sözüm geçer. isteyemem, zorlayamam.

"ne doğan güne hükmüm geçer,
ne halden anlayan bulunur
ah aklımdan ölümüm geçer"

*
devamını gör...

ihsan oktay anar'ın 2007 yılında iletişim yayınlarından yayınlanan romanıdır.
bu kitap mezarlıklar arasında sükuneti arayanların kitabı, hafta sonu sadece kafa dinlemeye bir mezara bakıp düşünmek için mezarlığa giden gariplerin okuyabileceği kitaptır, bunu yapmayan biriyseniz ya da bu davranış size çok garip geliyorsa hiç başlamayın derim.

eğer hala okumayı planlıyorsanız bu kitabı, hazırlıklı olmalısınız çünkü sayın ihsan oktay anar musikiyle hicvi, aşkla korkuyu, merhametle kini bir araya getirerek öyle bir karışım yapmış ki okuduğunuz her satır sizi hayretlere sürükleyecek çünkü bir paragrafta etrafta kimseler olmasa kahkaha atarım şimdi diyebileceğiniz bir satır okurken bir sonraki paragrafta ağlamak üzere olduğunuzu fark edeceksiniz…

kitapta ben en çok muhayyer hüseyin efendiyi sevdim. (muhayyer lakabını cemaat içinde kazara yellenmesi sonucu almıştır. bu kazadan sonra hem hayrete düşmesi hem de yellenirken çıkan sesin “muhayyer” perdesinde olduğunun musiki üstatlarınca tespiti, ona böyle bir lakabın takılmasına vesile olmuştu.) ve eflatunu (ona neden eflatun dendiğini de okuyun öğrenin yahu) sevdim.
devamını gör...

ciddi bir travma yaşamıştır.

üniformaya karşı değilim, hatta ailesinin maddi durumu iyi olan ve kötü olan öğrencileri aynı kalıba soktuğu için ayakkabı ve çorap da dahil, katı bir üniforma uygulamasının olması gerektiğini düşünüyorum. burada yapılması gereken şey şudur: üniformayı, ayakkabıyı ve çorabı devlet verecek. eğitimde eşitlik ilkesi gereği tüm öğrencilere ücretsiz verecek. bu sayede sorun ortadan kalkacak. zaten günümüzde zengin ailelerin çocukları özel okullara gidiyor, devlet okuluna giden öğrencilerin üniforma masrafları bizi batırmaz. sarayların, makam araçlarının, israfın yapamadığını üniforma mı yapacak?

tabi öğrencilere üniforma, ayakkabı ve çorap verilirken demode ya da zevksiz şeyler de verilmemeli. gençlerin tarzına uygun, şık ve uyumlu tasarımlar seçilmeli. bu devirde kundura ayakkabı giyen çocuk/genç olur mu? sen uygun kombini ver, onlar itiraz etmeden giyer zaten.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

çeşitli malların satıldığı çarşılarda, aynı türden ürünleri satan dükkânların bir arada bulunduğu bölüm. farsça kökenli bir kelimedir.
devamını gör...

bir de bizde de tacizciler var mülteci ile ne alakası diyen enteresan tipler var. bizde de var böyle tipler ne yazık ki evet lakin bizde var diye dışarıdan niye ithal edelim potansiyel suçluları? kaldı ki istatistiksel olarak göçmenlerin taciz etme oranı yerlilerden yüksek. yakın zamanda isveç'te tecavüzle ilgili bir araştırma yapıldı. tecavüz suçlularının yaklaşık yüzde 60'ını mülteciler oluşturuyor bulgusuna erişildi. ki nüfusa oranla sayıları az olmasına rağmen bu kadar yüksek bir de suç oranları, yerli nüfus göçmen nüfus olarak oranlarsan bunlardaki suç potansiyelini görebilirsiniz. hudut namus diye boşuna söylenmemiş, bir de bunlar afganı, pakistanlısı görece yeni gelmişler gene de duyuyoruz icraatlarını karamsar olmak istemem ama bir de türkiye'ye çöreklensinler bakalım çocuklarınız torunlarınız için nasıl potansiyel tehdit oluşturuyorlar.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kaynak ta bırakayım
devamını gör...

bir yiğit, bir kahraman olan topal osman ağa kurtuluş savaşı zamanların da giresun ve çevresinde ki rum çeteleri ile çatışarak rumların başına bela oldu. sonrasın da dönemin trabzon mebusu ali şükrü bey'i öldürünce teslim olması için askerler yollandı. teslim olmayınca öldürüldü.

edit: milli mücadelenin en tartışmalı ismi olarak da geçer.
devamını gör...

yeni doğan bebek kokusu. kardeşim doğduğunda hissetmiştim. taklit edilemeyen nadir kokulardandır yeni doğan kokusu.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim