ölü taklidi yapmak
yeğenime yapıyorum genellikle.
devamını gör...
apartman kapısının açılması ile tacizden kurtulan kadın
aşağıdaki videoda yer alan, bursa'da ikamet eden kadındır.
ya o kapı açılmasaydı?
ya o kapı açılmasaydı?
devamını gör...
astral seyahat
astral seyahat ruhun göbek kısmındaki bir kordon ile ayrılarak gerçek zamanlı olarak dolaşmasıdır. zamanında çok fazla araştırma yapmıştım, astral seyahat yapmak için beynin uyku durumuna geçmemesi ve ruhsal olarak çok sakin olmamız gerekiyormuş. söylenenlere göre astral boyutta uzaya bile çıkabiliyormuşuz. ve hz. mevlana'nın da astral seyahat yaptığı söyleniyor. ben ne kadar isteyerek yapmaya çalışsam da beceremedim. ama istemsiz olarak bir kere yaşadığım bir durumum vardı.
ben lise yaşlarındayım o zamanlar. yazları 70 haneli küçük bir köyde çiftçilik yapıyoruz kışın ise ilçeye gelip okul hayatımı sürdürüyorum. işte astral seyahat anım köyde geçirdiğimiz bir yaz gününde yaşanıyor.
ailemin bir işi çıkmıştı, o zamanlar, ilçeye gitmeleri gerekiyordu. yaklaşık 1 hafta köyde yalnız kalmam gerekiyordu. yalnız kalmam gerekiyordu çünkü kurban için bir tane kuzu almıştık hayvana bakacak birilerinin olması gerekiyordu. neyse ilk günler biraz bekar hayatı yaşamakta zorlandım. yemek, bulaşık, bahçe işleri falan. tabi bilenler bilir köyde boş durulmaz illaki ufak tefek işler vardır. günümü dolu dolu geçiriyordum.
sabah 10-11 gibi kalkıyor kahvaltı yapmadan evcil güvercinlerimi besliyordum. tabi kedi gelirse diye kuşların başında beklemem gerekiyordu. ardından kuşları kümese koyup kahvaltımı yapıyor ardından koyunu beslemeye gidiyordum. sürekli aynı otlardan da yemiyordu, bahçede her ottan 1-2 demet olacak şekilde ellerimle besliyordum. o sırada telefonumda olan 8 şarkıyı en baştan tekrar tekrar dinliyordum. koyunu besledikten sonra yaz öğle sıcakları malûm eve hapsediyor insanı. serinlik çökene kadar evde oyalanıyordum. tam da bu oyalanma sırasında resim çizmeye bile başlamıştım. hava kararmadan hayvanları bir daha besliyor, ve telle çevrilmiş bahçenin kapısını zombiler basacakmış gibi sıkıca bağlıyordum. yani o günlerde mental olarak o kadar pozitif, o kadar dingin o kadar rahattım ki hayatımda ruhsal olarak en iyi zamanlarımdı.
kusura bakmayın o zamanlarda neler yaptığımı bir bir anlattım şimdi astral seyahati anlatmaya geçeyim. yukarıda anlattığım rutin işleri yaptığım bir günün akşamıydı. saat 2 civarı uykum yok ama saat geç oldu uyuyayım diye yatağa girdim. uykumda (uyku mu astral seyahat mi bende bilmiyorum ama garip bir şeyler var) süzülerek evden ayrıldığımı ve sanki seyahat halindeki bir arabanın üzerine çıkmışım ama araba pamuktan, o kadar hafif süzülüyorum. köy yolundan süzülerek köyden çıktığımı hatırlıyorum. ve o zamanlar köyden 7km uzakta pancar ektiğimiz tarla var. süzülerek tarla yoluna girdiğini ve bizim komşu tarlada mavi bir tank (su tankı) gördüğümü hatırlıyorum. daha fazla detayı hatırlayamadım zaten uykum bu kısımda bir gürültü ile bölündü. uyuduğum odanın demir korkuluklarına birisi vuruyordu.* evde yalnızım telle çevrili bahçenin kapısını sıkıca bağlamışım nasıl olur da korkuluğa birisi vurur.* korkudan yataktan kalkıp pencereye bakamadım o sırada. 5-10 dk dinledim dışarıyı ses gelmeyince bir daha, çıkıp pencereye baktım hiçbir şey göremedim.
neyse sabah oldu güneş her yeri aydınlattı. ben her zaman olduğu gibi hayvanları beslemeye çıktım. baktım bahçe kapısı benim bağladığım gibi duruyordu. eee dün beni uyandıran gürültü neydi peki. hala bilmiyorum gürültünün ne olduğunu. bu olayların yaşandığı sırada benim gördüğüm rüya ve astral seyahat hakkında tek bir şey bile hatırlamıyorum. bir kaç gün sonra annem babam ilçeden köye geldiler. oturduk bahçede çay sohbet falan. çizdiğim resimleri gösteriyorum. o sırada birden aklıma geldi, "baba bizim komşu tarladaki mesut abinin hiç mavi tankı var mıydı" diye sordum. mesut'un hiç tankı yoktu dedi. bende rüyada gördüğüm şeyleri anlattım. güldük geçtik öyle.
sonraki gün babamla pancar tarlasına gidip bakacağız suya ihtiyacı var mı yok mu. hazırlandık motorsiklete atladık yola çıktık. tarla yolundaki tepeyi aştığım gibi rüyamda gördüğüm tankın aynısı gördüğüm yerde duruyor. rengi, konumu hepsi gördüğüm gibi. bu yaşadığım olayın beynin bir oyunu mu olduğunu yoksa astral seyahate mi çıktığımı bende tam olarak bilmiyorum. ama emin olduğum bir şey varsa o tankı orada hiç görmedim, babamlar yokken bir kere bile evden çıkıp tarlaya gitmedim. yani tarlaya gitmiş olsam belki gördüm ama fark etmedim, bilinç altımda bunu rüyamda karşıma çıkardı desem öyle bir durumda yok. çok garip bir olaydı. sonrasında astral seyahatin ne olduğunu öğrendim ve yapmak için çok deneme yaptım ama olmadı. bence o zamanki ruhsal dinginliğime ulaşamadığım için yapamıyorum* işte bu da böyle garip bir anıydı
ben lise yaşlarındayım o zamanlar. yazları 70 haneli küçük bir köyde çiftçilik yapıyoruz kışın ise ilçeye gelip okul hayatımı sürdürüyorum. işte astral seyahat anım köyde geçirdiğimiz bir yaz gününde yaşanıyor.
ailemin bir işi çıkmıştı, o zamanlar, ilçeye gitmeleri gerekiyordu. yaklaşık 1 hafta köyde yalnız kalmam gerekiyordu. yalnız kalmam gerekiyordu çünkü kurban için bir tane kuzu almıştık hayvana bakacak birilerinin olması gerekiyordu. neyse ilk günler biraz bekar hayatı yaşamakta zorlandım. yemek, bulaşık, bahçe işleri falan. tabi bilenler bilir köyde boş durulmaz illaki ufak tefek işler vardır. günümü dolu dolu geçiriyordum.
sabah 10-11 gibi kalkıyor kahvaltı yapmadan evcil güvercinlerimi besliyordum. tabi kedi gelirse diye kuşların başında beklemem gerekiyordu. ardından kuşları kümese koyup kahvaltımı yapıyor ardından koyunu beslemeye gidiyordum. sürekli aynı otlardan da yemiyordu, bahçede her ottan 1-2 demet olacak şekilde ellerimle besliyordum. o sırada telefonumda olan 8 şarkıyı en baştan tekrar tekrar dinliyordum. koyunu besledikten sonra yaz öğle sıcakları malûm eve hapsediyor insanı. serinlik çökene kadar evde oyalanıyordum. tam da bu oyalanma sırasında resim çizmeye bile başlamıştım. hava kararmadan hayvanları bir daha besliyor, ve telle çevrilmiş bahçenin kapısını zombiler basacakmış gibi sıkıca bağlıyordum. yani o günlerde mental olarak o kadar pozitif, o kadar dingin o kadar rahattım ki hayatımda ruhsal olarak en iyi zamanlarımdı.
kusura bakmayın o zamanlarda neler yaptığımı bir bir anlattım şimdi astral seyahati anlatmaya geçeyim. yukarıda anlattığım rutin işleri yaptığım bir günün akşamıydı. saat 2 civarı uykum yok ama saat geç oldu uyuyayım diye yatağa girdim. uykumda (uyku mu astral seyahat mi bende bilmiyorum ama garip bir şeyler var) süzülerek evden ayrıldığımı ve sanki seyahat halindeki bir arabanın üzerine çıkmışım ama araba pamuktan, o kadar hafif süzülüyorum. köy yolundan süzülerek köyden çıktığımı hatırlıyorum. ve o zamanlar köyden 7km uzakta pancar ektiğimiz tarla var. süzülerek tarla yoluna girdiğini ve bizim komşu tarlada mavi bir tank (su tankı) gördüğümü hatırlıyorum. daha fazla detayı hatırlayamadım zaten uykum bu kısımda bir gürültü ile bölündü. uyuduğum odanın demir korkuluklarına birisi vuruyordu.* evde yalnızım telle çevrili bahçenin kapısını sıkıca bağlamışım nasıl olur da korkuluğa birisi vurur.* korkudan yataktan kalkıp pencereye bakamadım o sırada. 5-10 dk dinledim dışarıyı ses gelmeyince bir daha, çıkıp pencereye baktım hiçbir şey göremedim.
neyse sabah oldu güneş her yeri aydınlattı. ben her zaman olduğu gibi hayvanları beslemeye çıktım. baktım bahçe kapısı benim bağladığım gibi duruyordu. eee dün beni uyandıran gürültü neydi peki. hala bilmiyorum gürültünün ne olduğunu. bu olayların yaşandığı sırada benim gördüğüm rüya ve astral seyahat hakkında tek bir şey bile hatırlamıyorum. bir kaç gün sonra annem babam ilçeden köye geldiler. oturduk bahçede çay sohbet falan. çizdiğim resimleri gösteriyorum. o sırada birden aklıma geldi, "baba bizim komşu tarladaki mesut abinin hiç mavi tankı var mıydı" diye sordum. mesut'un hiç tankı yoktu dedi. bende rüyada gördüğüm şeyleri anlattım. güldük geçtik öyle.
sonraki gün babamla pancar tarlasına gidip bakacağız suya ihtiyacı var mı yok mu. hazırlandık motorsiklete atladık yola çıktık. tarla yolundaki tepeyi aştığım gibi rüyamda gördüğüm tankın aynısı gördüğüm yerde duruyor. rengi, konumu hepsi gördüğüm gibi. bu yaşadığım olayın beynin bir oyunu mu olduğunu yoksa astral seyahate mi çıktığımı bende tam olarak bilmiyorum. ama emin olduğum bir şey varsa o tankı orada hiç görmedim, babamlar yokken bir kere bile evden çıkıp tarlaya gitmedim. yani tarlaya gitmiş olsam belki gördüm ama fark etmedim, bilinç altımda bunu rüyamda karşıma çıkardı desem öyle bir durumda yok. çok garip bir olaydı. sonrasında astral seyahatin ne olduğunu öğrendim ve yapmak için çok deneme yaptım ama olmadı. bence o zamanki ruhsal dinginliğime ulaşamadığım için yapamıyorum* işte bu da böyle garip bir anıydı
devamını gör...
normal sözlük çocuk korosu
yaağ tekrar dinleyebilebilme şansımız var mıığ dediğim... *
devamını gör...
hayır diyemeyen insan
varlığıyla kabul görememiş, onaylanan davranışlar sergilediğinde sevilebilmiş bir çocuğun, bir yetişkin olduğunda sürdürmesi pek mümkün davranıştır. insanlara hayır demek, onları kırmak ama daha da önemlisi yalnız kalmak anlamına gelebilir. belki de yalnız kalınmalıdır. hayır dediğinde senden uzaklaşacak insan, her ne olursa olsun uzaklaşacaktır çünkü.
devamını gör...
tempus edax rerum
latince kökenli bir söz. zaman her şeyi yutar anlamına gelmektedir.
-geçmişte yaşadığımız acıların ve akan o göz yaşlarının gelecekte yer etmediğini ve zamanla unutulacağını düşünülmektedir. belki acılar hafifler, içimizde kabullenemediklerimizi kabulleniriz ve acıyı hissetmeyiz.
-geçmişte yaşadığımız acıların ve akan o göz yaşlarının gelecekte yer etmediğini ve zamanla unutulacağını düşünülmektedir. belki acılar hafifler, içimizde kabullenemediklerimizi kabulleniriz ve acıyı hissetmeyiz.
devamını gör...
aum şinrikyo
japon bir terör örgütü. evet yanlış duymadınız. dini vakıf olarak faaliyetlerine başlayan, sonrasında ise kimyasal silah kullanacak kadar terörize olan bir japon örgütten bahsediyoruz.
2. dünya savaşı sonrası japonya'da imparatorluğun resmi dini yasaklanmış ve buna binaen de ülkede dini örgütlenmeler baş göstermeye başlamış. aum şinrikyo'da bunlardan biri ama belki de en tehlikelisiymiş.
örgütün ilk kamp yeri, kıyametten etkilenmeyeceğine inanılan fuji dağı eteklerine kurulmuş. 1988'de kurulan örgüt, yaklaşık 1 yılda üye sayısını 2 katına çıkarmış.* aum şinrikyo'yu diğer terör örgütlerinden ayıran en önemli özelliği yukarıda da bahsettiğim gibi kimyasal silah kullanıyor olmasıymış. bu onlar için hiç de zor olmamış çünkü örgüt üyeleri inanılmaz eğitimli kişilerden oluşuyormuş. *
tokyo havalimanı, ülkenin önemli bir deniz üssü ve imparatorluk sarayı da dahil olmak üzere birçok önemli noktaya biyolojik ve kimyasal silahlı saldırılar gerçekleştirmişler. 1995'de ise örgütün liderinin yakalanmasıyla örgüt çöküşe geçmiştir. lider asahara, 2018'de ise japonya'da idam edilmiş.
örgüt halen dini bir vakıf olarak çalışmalarına devam ediyormuş...
ayrıntılı bilgiler için kaynak
2. dünya savaşı sonrası japonya'da imparatorluğun resmi dini yasaklanmış ve buna binaen de ülkede dini örgütlenmeler baş göstermeye başlamış. aum şinrikyo'da bunlardan biri ama belki de en tehlikelisiymiş.
örgütün ilk kamp yeri, kıyametten etkilenmeyeceğine inanılan fuji dağı eteklerine kurulmuş. 1988'de kurulan örgüt, yaklaşık 1 yılda üye sayısını 2 katına çıkarmış.* aum şinrikyo'yu diğer terör örgütlerinden ayıran en önemli özelliği yukarıda da bahsettiğim gibi kimyasal silah kullanıyor olmasıymış. bu onlar için hiç de zor olmamış çünkü örgüt üyeleri inanılmaz eğitimli kişilerden oluşuyormuş. *
tokyo havalimanı, ülkenin önemli bir deniz üssü ve imparatorluk sarayı da dahil olmak üzere birçok önemli noktaya biyolojik ve kimyasal silahlı saldırılar gerçekleştirmişler. 1995'de ise örgütün liderinin yakalanmasıyla örgüt çöküşe geçmiştir. lider asahara, 2018'de ise japonya'da idam edilmiş.
örgüt halen dini bir vakıf olarak çalışmalarına devam ediyormuş...
ayrıntılı bilgiler için kaynak
devamını gör...
kitap okuma aşkını kazandıran kitabın ismi
define adası. hey gidi hey bir günde bitirdiğimi hatırlarım. harry potter yokken jim hawkins vardı. ölü adamın sandığı üstünde onbeş adam yo ho ho ve bir şişe rom yo ho ho
devamını gör...
20 mart 2021 türkiye'nin istanbul sözleşmesi'nden ayrılması
hukuki olarak yok hükmünde olan fesih!!. zira anayasa m. 90/5 açık. diyor ki: usulüne uygun yürürlülüğe girmiş olan milletler arası anlaşmalar kanun hükmündedir. cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile bir kanun yürürlükten kaldırılamaz. bu sözleşme temel hak ve hürriyetlerle ilgili bir sözleşme. anayasa'da temel hak ve özgürlüklerle kanunlar arası bir uyumsuzluk varsa sözleşme hükümleri uygulanır denmekte. yani sizin anlayacağınız temel hak ve özgürlüklerle ilgili sözleşme kanundan bir tık üstün. öte yandan cumhurbaşkanı, temel hak ve özgürlüklerle ilgili bir düzenleme yine yapamaz çünkü anayasa'ya yine aykırı. sözleşmeyi feshedebilmek için belli prosedürler var. önce uluslararası alanda o süreci yerine getireceksiniz daha sonra bir "kanun"la "sözleşmeyi uygun bulduğunuz kanunu" yürürlükten kaldıracaksınız.
neden yayımlandı bu kararname? o zaman karşımıza birtakım ihtimaller çıkıyor.
ilk ihtimal: bu zaten yok hükmünde. yok hükmünde olan birşey bile bile çıkarıldı. yok hükmünde olsa bile belli kesimlerin oylarının kazanılması cebe konuldu. fakat uluslararası alanda bağlayıcı olduğunu kim bilecek? bizim seçmen bunu bilmez ve bilmesi de gerekmez. hayali olarak "onların taleplerini yerine getirdim demek" bu. uluslararası çevrelere de "bizim düzenleme zaten yok hükmünde", "anlaşmaya bağlı olmaya devam edilecek" denilecek. yani içe başka dışa başka konulacak.
ikinci ihtimal: bu zaten yok hükmünde ve uygulanamaz. ancak 6284 sayılı kanunun kaldırılması veya önemli ölçüde değiştirilmesi yönünde bir irade oluşmuş oldu. bu sefer yine uluslararası anlaşma geçerli olur. zira bağlılık söz konusu.
üçüncü ihtimal: yok hükmünde değil ki bu düzenleme. zaten ülkede hukuk yok. ben kararname ile kanunu bile değiştiririm diyebiliyorsanız ben muz cumhuriyeti olmaktan, türkmenistan kuzey kore olmaktan mutluyum demek bu.
seç, beğen, al. consume, obey, die.
neden yayımlandı bu kararname? o zaman karşımıza birtakım ihtimaller çıkıyor.
ilk ihtimal: bu zaten yok hükmünde. yok hükmünde olan birşey bile bile çıkarıldı. yok hükmünde olsa bile belli kesimlerin oylarının kazanılması cebe konuldu. fakat uluslararası alanda bağlayıcı olduğunu kim bilecek? bizim seçmen bunu bilmez ve bilmesi de gerekmez. hayali olarak "onların taleplerini yerine getirdim demek" bu. uluslararası çevrelere de "bizim düzenleme zaten yok hükmünde", "anlaşmaya bağlı olmaya devam edilecek" denilecek. yani içe başka dışa başka konulacak.
ikinci ihtimal: bu zaten yok hükmünde ve uygulanamaz. ancak 6284 sayılı kanunun kaldırılması veya önemli ölçüde değiştirilmesi yönünde bir irade oluşmuş oldu. bu sefer yine uluslararası anlaşma geçerli olur. zira bağlılık söz konusu.
üçüncü ihtimal: yok hükmünde değil ki bu düzenleme. zaten ülkede hukuk yok. ben kararname ile kanunu bile değiştiririm diyebiliyorsanız ben muz cumhuriyeti olmaktan, türkmenistan kuzey kore olmaktan mutluyum demek bu.
seç, beğen, al. consume, obey, die.
devamını gör...
kötü espriler
• nerelisin
•giresun
•gireysun cikamaysun dogru mu? şeklinde bir önekle açıklanan başlık.
•giresun
•gireysun cikamaysun dogru mu? şeklinde bir önekle açıklanan başlık.
devamını gör...
açtığın başlığa girilen entrylerin hepsini oylamak
(bkz: ben)*
devamını gör...
hayatı sorgulama sadece yaşa
tam ders çalışırken dersi bıraktıracak laf.
devamını gör...
çocuğuna kendi mesleğinden isim vermek
devamını gör...
dracula simia
yarışmaya güney amerika'dan katılan ve onedio'nun orkidelerin renk renk ve çeşit çeşit olmaya yemin ettiğini söylemesine sebebiyet veren, maymun yüzüne benzeyen bir çeşit orkide bitkisi.

her çiçeğin kendine has özelliği vardır. bu bitkinin özelliği ise tahmin edileceği üzere çehresinin "maymun yüzü"ne benzemesi. zaten dracula simia isminin anlamı; küçük ejderha türü bir şey. *
her mevsim çiçek açmak gibi bir özelliği de mevcut.
ürkütücü ve çok minnoş. *

her çiçeğin kendine has özelliği vardır. bu bitkinin özelliği ise tahmin edileceği üzere çehresinin "maymun yüzü"ne benzemesi. zaten dracula simia isminin anlamı; küçük ejderha türü bir şey. *
her mevsim çiçek açmak gibi bir özelliği de mevcut.
ürkütücü ve çok minnoş. *
devamını gör...
anlam verilemeyen insan davranışları
gereksiz samimiyet, vıcık vıcık insan ilişkileri. mümkünse daha seviyeli ilişelim, ilişki kuralım arkadaşlar. en azından benimle.
devamını gör...
8 mart dünya emekçi kadınlar günü
"kadından sanatçı olmaz" diyenlere inat ilk türk kadın heykeltraş: sabiha ziya’yı sizler için anlatıyorum.
8 mart dünya kadınlar günü'ne özel hazırladığımız bu videoyuve hikayeyi beğendiyseniz, kanalıma abone olmayı unutmayın!
8 mart dünya kadınlar günü'ne özel hazırladığımız bu videoyuve hikayeyi beğendiyseniz, kanalıma abone olmayı unutmayın!
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
laciveerrtt!!
devamını gör...
boxer ayaklanması
1900'lü yıllarda batılı devletlerin çin üzerindeki hegomanya kurma yarışları çinlilerin yabancılara karşı düşmenlığa dönüştü.
çinli halk için ''yabancılar'' ve ''hristiyanlar'' şeytandı.
bunun üzerinde yabancıları ve hristiyan misyonerleri hedef alan haklı yumruklar olarak bilinen boksör ayaklanması başladı.
bu ayaklanmada bir sürü yabancı ve hristiyan çinli öldü. batılı devletler ve japonya desteğiyle ayaklanma bastırıldı.
''
''
''
''
''
''
iç ses: işkencenin anavatanında ayaklanmada , harbi yürek ister. tebrik ederim cidden.
çinli halk için ''yabancılar'' ve ''hristiyanlar'' şeytandı.
bunun üzerinde yabancıları ve hristiyan misyonerleri hedef alan haklı yumruklar olarak bilinen boksör ayaklanması başladı.
bu ayaklanmada bir sürü yabancı ve hristiyan çinli öldü. batılı devletler ve japonya desteğiyle ayaklanma bastırıldı.
''
''''
''''
''iç ses: işkencenin anavatanında ayaklanmada , harbi yürek ister. tebrik ederim cidden.
devamını gör...

