kedi fobisi
          kedileri çoook sevmeme rağmen dokunamıyorum ve korkuyorum.
bir kere denedim dokunmayı, inanılmaz müthiş bir duyguydu.
her sabah pencereme gelen ve ben uyurken bile beni seyreden bir kedim var.
ona hiç dokunmadım hep camın arkasından seviyoruz birbirimizi.
  bir kere denedim dokunmayı, inanılmaz müthiş bir duyguydu.
her sabah pencereme gelen ve ben uyurken bile beni seyreden bir kedim var.
ona hiç dokunmadım hep camın arkasından seviyoruz birbirimizi.
devamını gör...
bu devirde sms atan insan
          benim. belirli insanlara sms atarım. telefon numaralarını özellikle kaydetmem. 
z kuşağı bilmez ya da sadece duymuştur, bir mesaj iki kontördü bir zamanlar. biz flört bile edemedik, direkt konuya giriyorduk sms aracılığı ile. çünkü yaaaa salak öyle deme diyecek kontör yok. sni svyrim yazılıyordu. kısaltma önemliydi ki mümkün olduğu kadar fazla şey yazalım. beni unutma çağrısı atıyorduk. çağrı atıp kapatıyorduk. piçler vardı, o çağrıyı elinde telefon hazır beklerdi, direkt açardı, son kontör öyle giderdi. şimdi 50 liraya 750 dakika, 1000 sms, 10 gb internet alabiliyorsun. bunun getirdiği bir kültür var. her şey vıcık vıcık, sohbetler 10 saat sürüyor, kimse net değil. adamın internet paketi var çünkü. neden acele etsin?
benim arkadaşların çoğu bu dönemleri bilen insanlar. sms attığım zaman eski günlerin psikolojisi oluşuyor, net konuşmaya başlıyorlar. 100 kelime kullanmak yerine 12 kelime ile işi özetliyor. o an ihtiyacım olan şey netlikse hiç başka bir iletişim aracı kullanmıyorum.
whatsapp üzerinden yazınca oooooo civciv hanım nerelerdesiniz yav? hiç yazmıyorsunuz uzun zamandır diye konuya girip uzattıkça uzatıyor, meselenin özüne gelene kadar 20 dakika sohbet ediyorsun. sms atınca tamamdır hallediyorum hemen yazıyor.
büyük kolaylık.
  z kuşağı bilmez ya da sadece duymuştur, bir mesaj iki kontördü bir zamanlar. biz flört bile edemedik, direkt konuya giriyorduk sms aracılığı ile. çünkü yaaaa salak öyle deme diyecek kontör yok. sni svyrim yazılıyordu. kısaltma önemliydi ki mümkün olduğu kadar fazla şey yazalım. beni unutma çağrısı atıyorduk. çağrı atıp kapatıyorduk. piçler vardı, o çağrıyı elinde telefon hazır beklerdi, direkt açardı, son kontör öyle giderdi. şimdi 50 liraya 750 dakika, 1000 sms, 10 gb internet alabiliyorsun. bunun getirdiği bir kültür var. her şey vıcık vıcık, sohbetler 10 saat sürüyor, kimse net değil. adamın internet paketi var çünkü. neden acele etsin?
benim arkadaşların çoğu bu dönemleri bilen insanlar. sms attığım zaman eski günlerin psikolojisi oluşuyor, net konuşmaya başlıyorlar. 100 kelime kullanmak yerine 12 kelime ile işi özetliyor. o an ihtiyacım olan şey netlikse hiç başka bir iletişim aracı kullanmıyorum.
whatsapp üzerinden yazınca oooooo civciv hanım nerelerdesiniz yav? hiç yazmıyorsunuz uzun zamandır diye konuya girip uzattıkça uzatıyor, meselenin özüne gelene kadar 20 dakika sohbet ediyorsun. sms atınca tamamdır hallediyorum hemen yazıyor.
büyük kolaylık.
devamını gör...
ne var ki
          bir bağlaç. arasında ayrılık bulunan cümleleri bağlarken kullanıldığından bahsedilir. ne var ki, "ne var ki" diğer olumsuz bağlaçlar gibi değildir.
"ama, fakat, lakin" şakkadak cümlenin başında kullanıldığında sırıtmaktayken "ne var ki" kırk yıllık dost gibi, hep oradaymış hissi vermektedir.
"ne var ki aynı kaldırımdan defalarca geçtiği halde taşların arasından fışkıran çiçekçikleri fark edememişti."
  "ama, fakat, lakin" şakkadak cümlenin başında kullanıldığında sırıtmaktayken "ne var ki" kırk yıllık dost gibi, hep oradaymış hissi vermektedir.
"ne var ki aynı kaldırımdan defalarca geçtiği halde taşların arasından fışkıran çiçekçikleri fark edememişti."
devamını gör...
yazarların en sevdiği börek çeşidi
          çin böreğini tek geçerim.
      
  devamını gör...
kötü iş hayatı
          bir süre sonra kötü aşk hayatı, kötü ev hayatı, kötü aile hayatı olmasına sebep olacak durumdur.
      
  devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
          ...
heeey diyorum uluorta, bir ölü soldan sağa dönüyor
avcunda bir avuç mezar toprağı buz
bir ölü tırnak tırnak göçüyor karanlığa
tırnak tırnak koparak kayalarından
heeey diyorum uluorta, sürü kuşlar havalanıyor
toprak dalgalanıyor, sular dövüyor kıyılarını
ve bir yengeç âdem, pazarın ortasında
bir vurguna bir soyguna bir çalgına derken
bir çiçek sayıklıyor alnımın ortasında
bir kristal kırılıyor tören başlıyor
ve bozuk çalıyor
gramofon
...
bir heykele bir kuklaya
bir cambaza bir çarmıha
derken güzelim
oluyor gökyüzünde bir katar turna tren trafik
ve bozuk çalıyor gramofon ve bozuk çalıyor gramofon ve
bozuk
çalıyor boz
çalıyor fon
çalıyor ra
yani bu demek
hasan hüseyin / zor nakış
  heeey diyorum uluorta, bir ölü soldan sağa dönüyor
avcunda bir avuç mezar toprağı buz
bir ölü tırnak tırnak göçüyor karanlığa
tırnak tırnak koparak kayalarından
heeey diyorum uluorta, sürü kuşlar havalanıyor
toprak dalgalanıyor, sular dövüyor kıyılarını
ve bir yengeç âdem, pazarın ortasında
bir vurguna bir soyguna bir çalgına derken
bir çiçek sayıklıyor alnımın ortasında
bir kristal kırılıyor tören başlıyor
ve bozuk çalıyor
gramofon
...
bir heykele bir kuklaya
bir cambaza bir çarmıha
derken güzelim
oluyor gökyüzünde bir katar turna tren trafik
ve bozuk çalıyor gramofon ve bozuk çalıyor gramofon ve
bozuk
çalıyor boz
çalıyor fon
çalıyor ra
yani bu demek
hasan hüseyin / zor nakış
devamını gör...
ülkede aç yok diyen insan
          gözlem yeteneği olmayan insandır. lüks içinde yaşayıp başkasını düşünmeyen iki yüzlü insandır. bu ülkede evi yemeği olmayan tonlarca insan vardır. öyle düşünenlere yazık diyorum sadece yazık.
      
  devamını gör...
nilhan osmanoğlu'nun atatürk paylaşımı
          peki yarbay mustafa kemal olmasaydı o tüfekler, mühimmatlar ne bokuma yarayacaktı diye de bir soru sorsa böyle düşünmezdi. ulan yunanlılar ülkeye ayağını bastığında 7 yaşında çocuklara annelerinin önünde tecavüz ettiler. çok sevdiğiniz osmanlı devletinin kurucularının türbelerini yıkıp yağmaladılar. o türbelerin içinde kadınların ırzına geçip naaşların üstüne tuvaletlerini yaparken nerdeydiniz peki? savunaydınız ya? sizin yapamadığınızı atatürk ve bir avuç inanmış türk milleti yaptı. utanıyorum  siz ve sizin gibilerden.
      
  devamını gör...
kübizm
          kübizm'e göre, bir sanat eseri gerçek dünyanın bir temsili ve tasviri olarak değil, kendi başına bir varlık olarak da vardır.
      
  devamını gör...
kudüs'e asker gönderelim
          bence şu sağa sola asker gönderelim diyen bütün malları toplayalım, gerekli teçhizatı bunlara verelim, nereye istiyorlarsa oraya gönderelim. elalemin çoluğunu çocuğunu oraya buraya gönderelim demek kolay tabi. yiyorsa çıkıp kendin gideceksin. bu sağcı filistin sevdalısı arkadaşların terörist olarak gördüğü deniz gezmiş gidip filistin'de israil'e karşı aslanlar gibi savaşmıştı. sizde terörist dediğiniz adamın onda biri kadar yürek yok.
      
  devamını gör...
herkes mahlasına yakışanı yapsın
          yağayım mı ne yapayım arkadaşım dümdüz yağmur işte
      
  devamını gör...
türkiye’nin girişine yazılması gereken söz
          welcome to hell!
      
  devamını gör...
sosyokültürel referans içeren hakaretler
          sosyokültürel referans içeren hakaretler, birey ve grupların ötekileştirilmesi ve  yalnızlaştırılmasına sonsuz hizmet etmektedir.  yalnızlaşan grupların muhalif oluşumları ise zaman içinde radikalleşmesi ile toplumun huzur ve konfor  ortamının bozulmasına sebebiyet verebilmektedir. özellikle azınlık grupları tanımlayan sözcüklerin toplumun geneli tarafından hakaret ifadesi olarak kullanılması gruplarca savunma mekanizması geliştirme ihtiyacını ortaya çıkarıyor. günümüz türkiye siyasetçileri bu gruplaşmadan beslenerek oluşturduğu  sözde düşmanlar ile insanı insana kırdırıyor ve en nihayetinde devlet kavramını kutsallığına atıfta bulunarak varlıklarını devletin bekası için gereklilik olduğu iddiasını öne sürüyor. sivil halk kendi içerisinde var olma savaşını verirken malum siyasiler o güzel dolarcıkları, o güzel ayakkabı kutuları içerisinde, o güzel gemiciklere yükleme fırsatı buluyor. tamamen duygusal * sebeplere dayanan bu varoluş mücadelesi  zaman zaman silahlı terör eylemlerine dönüşerek bir çok masum insanın hayatına mal oluyor. 
bu noktada özellikle sivil vatandaşların bu tür propaganda içerikli söylemlere sahip olan şahıslara karşı özenli olması son derece önem arz ediyor. siyasi iktidarlar mutlaka son buluyor ancak toplumun barış ve huzurunun teminatı olan vatandaşların birine karşı güveni ve tahammülü geri dönülemez yaralar alıyor. bu toplumsal yaraları sarmak ise göstermelik açılım süreçleri vs. gibi bir gaz alıp gidicem ben abi diyen grup dışında kimse üzerinde olumlu etkiler bırakmıyor.
dönem dönem farklı fraksiyonlar iktidar olduklarında ise öncelikle kendilerine zulüm eden gruplardan intikam alma yarışına giriyor. bu intikam alma yarışlarından ise en çok çekecek olan ise öncelikle z ve alfa kuşakları olacak. bir diğer konu ise çok fazla fraksiyon bulunan türkiye'de intikam alma sırasını bekleyen grupların çok fazla oluşu. bu sebeplere dayanarak özellikle sivil vatandaşların daha fazla onarılamaz toplumsal yaralar almadan önce diline yerleşen başta ırkçı hakaretler olmak üzere kişilerin mezhebini, kültürü, soyunu, dilini, yaşadığı coğrafyayı hedefe alan söylemleri kullanmayı bırakması gerekiyor.
bugün türkiye'nin en büyük sözlük platformu olan sitede; ''k*rtlerin kokması'', ''alev*ler'in dinsiz olması'' gibi sonsuz başlığı ve başlığı destekler nitelikte girdiği görmek işten bile değil. bu noktada başta halka arz oluşturan her türlü yazılı ve görsel basın ve platform sahiplerinin özenli olması mutlak önem taşıyor.
  bu noktada özellikle sivil vatandaşların bu tür propaganda içerikli söylemlere sahip olan şahıslara karşı özenli olması son derece önem arz ediyor. siyasi iktidarlar mutlaka son buluyor ancak toplumun barış ve huzurunun teminatı olan vatandaşların birine karşı güveni ve tahammülü geri dönülemez yaralar alıyor. bu toplumsal yaraları sarmak ise göstermelik açılım süreçleri vs. gibi bir gaz alıp gidicem ben abi diyen grup dışında kimse üzerinde olumlu etkiler bırakmıyor.
dönem dönem farklı fraksiyonlar iktidar olduklarında ise öncelikle kendilerine zulüm eden gruplardan intikam alma yarışına giriyor. bu intikam alma yarışlarından ise en çok çekecek olan ise öncelikle z ve alfa kuşakları olacak. bir diğer konu ise çok fazla fraksiyon bulunan türkiye'de intikam alma sırasını bekleyen grupların çok fazla oluşu. bu sebeplere dayanarak özellikle sivil vatandaşların daha fazla onarılamaz toplumsal yaralar almadan önce diline yerleşen başta ırkçı hakaretler olmak üzere kişilerin mezhebini, kültürü, soyunu, dilini, yaşadığı coğrafyayı hedefe alan söylemleri kullanmayı bırakması gerekiyor.
bugün türkiye'nin en büyük sözlük platformu olan sitede; ''k*rtlerin kokması'', ''alev*ler'in dinsiz olması'' gibi sonsuz başlığı ve başlığı destekler nitelikte girdiği görmek işten bile değil. bu noktada başta halka arz oluşturan her türlü yazılı ve görsel basın ve platform sahiplerinin özenli olması mutlak önem taşıyor.
devamını gör...
kaç kişiyle seviştiğini bilmediğin birine aşık olmak
          ben daha çok benimle konuşurken başkalarıyla konuşuyor mu, konuşuyorsa kimlerdir acaba, onlarla konuşurken daha çok mu keyif alıyordur gibi sorulara gark oluyorum. 
ana konuya gelirsek seviştiyse geçmişte kalmıştır. yeni bir gelecek için geçmişe odaklanamayız.
  ana konuya gelirsek seviştiyse geçmişte kalmıştır. yeni bir gelecek için geçmişe odaklanamayız.
devamını gör...
karanlık (albüm)

bir çağrı sinci albümüdür.
albüm yakın zamanda çıktı. içerisinde 8 şarkı bulunuyor.
albüm çağrı sinci albümü olduğu için tam olarak bir hip-hop albümü diyebilirim.
beatler, albüm kapağı, lirikler, nakaratlar hepsi çağrı sinci seviyesinde.
albümün konseptini aslında adı anlatıyor. karanlık bir albüm olmuş. beatler yumuşak sözler agresif çağrı sinci sivri dilini kullanmış. söylemesi gerekenleri söylemiş. bir şeyler anlatma kaygısı bulunan bir albüm.
çağrı sinci bu albümü pandemi sürecinde yapıyor. altyapıları, kayıtları, sözleri hepsini tek başına yapıyor ve albümü yayınlıyor. sözlerde ve beatlerde süreci hissediyorsunuz.
pandemi döneminde yaşadığı karanlık günleri çok iyi anlatmış. severek dinledim. en sevdiğim şarkı ise bildiri şarkısı oldu.
albümde sevmediğim kısımlara gelecek olursak. albümün kapağını hiç beğenmedim. ne yapmak istediğini anlıyorum ama günümüzü takip etmek gerekiyor. selfie yapmış koymuş resmen. tamam abi çok hip-hop ama daha iyi şeyler yapılabilir. sanırım konsepti tarif etmek istedi. bilmiyorum.
bir diğer kısım ise bazı beatlerin çok sönük kalması. lirikler öfkeli ama bazı beatler bunu yeterince hissettirmiyor. yumuşak beatler üzerine vurucu sözler pek olmuyor.
genel olarak tavsiye edebileceğim bir hip-hop albümü olmuş. hala istediği müziği yapan ve çizgisini hiç bozmayan çağrı sinciye teşekkür ederim.
şarkı listesi
1 hep karanlık (ıntro)
2 merhaba
3 bildiri
4 yerçekimi
5 oyuncak
6 çakmak gazı
7 rutubet
8 yeter (outro)
devamını gör...
çöpçüler kralı
          kapıcıların gazıyla çöpçülerin kızların "üstüne çıkmaması" gerektiğini, 
eskiden marlboro içmenin nasıl suç, lüks olduğunu... gösteren en güzel filmlerden biridir.
  eskiden marlboro içmenin nasıl suç, lüks olduğunu... gösteren en güzel filmlerden biridir.
devamını gör...
yazarların başından geçen tebessüm ettiren olaylar
          lisedeyken bir hocamız müdürün bir haftaya başka bir okula gideceğini söyledi. ben de haftada en az 3 gün okuldan kaçardım.okul kapısı da tam müdürün odasının karşısındaydı. bir gün yine okul parmaklıklarından tırmanıp atlarken müdür odasından balkona çıktı. e haliyle gördü beni. ben de aman zaten 1 haftaya gidecek bir şey yapamaz deyip adama el salladım atladım gittim. ertesi gün okula geldim ki ne öğreneyim adam gitmiyormuş bir yere hoca yanlış biliyormuş. müdürle karşılaştık tabi ben bekliyorum hayatımda ilk kez disipline gideceğim falan diye. baktı baktı el salladı güldü. o günden sonra kendisi en sevdiğim hocalardan biri olmuştu.
      
  devamını gör...
edip cansever
          hakkımda soruşturma açılmasına neden olan büyük şairdir. 
çalıştığım okulda bir şiir dinletisi yapılmaya karar verir idare ve edebiyat öğretmeni arkadaşıma bu görev verilir, o da güzel bir şiir seçkisi yapar, öğrencileri seçer ve çalışmaya başlar ama dinletiye 15 gün kala tayin olup gider. okulda başka edebiyat öğretmeni de olmadığı için dinletiyi çıkarmak bana düşer.
hikaye burda başlar zaten. bir kız öğrenci “ yerçekimli karanfil”i okur ve güzel de okur. ben de beğendiğim için dinletide bu şiirle başlamaya karar veririm. iki gün sonra ise hayatımda duyduğum en saçma soruşturma için milli eğitimden aranırım.
meğer bir veli beni şikayet etmiştir, güzel şiir okuyan kızın velisi ve şikayet konusu şudur:
“ şiirde rakı içiliyor.”
edip cansever ile şiirde içtiğimiz rakıdan sarhoş olan velilerimizin şikayeti ile açılan soruşturmadan elbette bir şey çıkmadı ama edip abiye ayıp oldu. işte sarhoş eden şiir:
yerçekimli karanfil
biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
oysaki seninle güzel olmak var
örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
sen karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
o başkası yok mu bir yanındakine veriyor
derken karanfil elden ele.
görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
birleşiyoruz sessizce.
      
  çalıştığım okulda bir şiir dinletisi yapılmaya karar verir idare ve edebiyat öğretmeni arkadaşıma bu görev verilir, o da güzel bir şiir seçkisi yapar, öğrencileri seçer ve çalışmaya başlar ama dinletiye 15 gün kala tayin olup gider. okulda başka edebiyat öğretmeni de olmadığı için dinletiyi çıkarmak bana düşer.
hikaye burda başlar zaten. bir kız öğrenci “ yerçekimli karanfil”i okur ve güzel de okur. ben de beğendiğim için dinletide bu şiirle başlamaya karar veririm. iki gün sonra ise hayatımda duyduğum en saçma soruşturma için milli eğitimden aranırım.
meğer bir veli beni şikayet etmiştir, güzel şiir okuyan kızın velisi ve şikayet konusu şudur:
“ şiirde rakı içiliyor.”
edip cansever ile şiirde içtiğimiz rakıdan sarhoş olan velilerimizin şikayeti ile açılan soruşturmadan elbette bir şey çıkmadı ama edip abiye ayıp oldu. işte sarhoş eden şiir:
yerçekimli karanfil
biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
oysaki seninle güzel olmak var
örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
sen karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
o başkası yok mu bir yanındakine veriyor
derken karanfil elden ele.
görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
birleşiyoruz sessizce.
devamını gör...
fasulye turşusu
          eylül ayı klasiğimdir. 
babannemden gördüğüm usül ile her eylülde az biraz kurarım.
  babannemden gördüğüm usül ile her eylülde az biraz kurarım.
devamını gör...
