tidsoptimist
          zaman algısı bozukluğu nedeniyle geç kalmayı süreklilik haline getirmiş olan insanları tanımlayan bir sözcüktür.
isveççe kökenlidir. tid( zaman) + optimist( iyimser) sözcüklerinin birleşmesi ile oluşmuştur.bu kişiler, sahip oldukları gerçek zamandan daha fazlasına sahip olduklarını düşündükleri için istemeden de olsa her yere ve her şeye geç kalmaya meyillidirler.çevreleri tarafından bu durum çok da hoş karşılanmaz.halbuki onların zaman konusundaki bu iyimserlikleri nedeniyle oluşan bu gecikmelerinde herhangi bir kasıt , art niyet kesinlikle yoktur.
bu kişilere 5 saat de verseniz 10 saat de verseniz sonuç hiç değişmez çünkü onlar için olduğundan hep daha fazla zamanları vardır ve bu zamanı değerlendirmek için belki o an hiç akıllarında olmayan işlere girişirler.bu bir çıkmazdır ve yapılabilecek fazla da bir şey yoktur.onları olduğu gibi kabul edip, sevmeye devam etmelidir.
kaynak
not: küçük bir itiraf çok aşırı olmasa da ben bir tidsoptimistim.
  isveççe kökenlidir. tid( zaman) + optimist( iyimser) sözcüklerinin birleşmesi ile oluşmuştur.bu kişiler, sahip oldukları gerçek zamandan daha fazlasına sahip olduklarını düşündükleri için istemeden de olsa her yere ve her şeye geç kalmaya meyillidirler.çevreleri tarafından bu durum çok da hoş karşılanmaz.halbuki onların zaman konusundaki bu iyimserlikleri nedeniyle oluşan bu gecikmelerinde herhangi bir kasıt , art niyet kesinlikle yoktur.
bu kişilere 5 saat de verseniz 10 saat de verseniz sonuç hiç değişmez çünkü onlar için olduğundan hep daha fazla zamanları vardır ve bu zamanı değerlendirmek için belki o an hiç akıllarında olmayan işlere girişirler.bu bir çıkmazdır ve yapılabilecek fazla da bir şey yoktur.onları olduğu gibi kabul edip, sevmeye devam etmelidir.
kaynak
not: küçük bir itiraf çok aşırı olmasa da ben bir tidsoptimistim.
devamını gör...
gece yarısı mutfaktan gelen çatal kaşık sesleri
          mutfakta yiyecek bir şeylerin olduğuna dalalettir.
      
  devamını gör...
ilk kimin aklına geldiği merak edilen şeyler
devamını gör...
hz. adem'in çocuk gibi yapma denilen şeyi inatla yapması
devamını gör...
erdoğan'ın bu ülkede gençlere her şey veriliyor demesi
          madem öyle sayın başkan sandıkta hak ettiğiniz teşekkürü vereceğimizden şüpheniz olmasın.
      
  devamını gör...
sevilen türküler
          tatlı dile, güler yüze
doyulur mu, doyulur mu?
aşkınan bakışan göze
doyulur mu, doyulur mu?
ah, doyulur mu, doyulur mu?
canana kıyılır mı?
cananına kıyanlar
hakk'ın kulu sayılır mı?
neşet ertaş.
  doyulur mu, doyulur mu?
aşkınan bakışan göze
doyulur mu, doyulur mu?
ah, doyulur mu, doyulur mu?
canana kıyılır mı?
cananına kıyanlar
hakk'ın kulu sayılır mı?
neşet ertaş.
devamını gör...
profil fotoğrafı kedi olan yazarlar
          kedi aşkından yanıp tutuşuyordur. muhtemelen kendi kedisidir diye düşünüyorum. kedisi olarak değil de evladı gibi görmeye başlarlar. anneler nasıl sürekli çocuklarının fotoğraflarını çekip oraya buraya atıyorsa, kedi anneleri de öyle her yere koymak istiyor olabilir.
      
  devamını gör...
akp'nin pandemi bahanesiyle gece hayatını bitirmesi
          başka bir platformda aylar önce yazdım.
siyasal islamın bu topraklar için koronavirüsten daha büyük tehlike olduğunu bir kez daha gözler önüne serdiği yasaklar.
bunu yazdığımda hafta sonu alkol satışını yasaklamışlardı. şimdi gece hayatını bitirmeye çalışıyorlar.
  siyasal islamın bu topraklar için koronavirüsten daha büyük tehlike olduğunu bir kez daha gözler önüne serdiği yasaklar.
bunu yazdığımda hafta sonu alkol satışını yasaklamışlardı. şimdi gece hayatını bitirmeye çalışıyorlar.
devamını gör...
çetik
          anadolu'da patik denilen şeye göçmenlerin (bkz: çetik) dediği, üzerine türlü motiflerin işlendiği, uğuruna birbirlerinden örnek almak için kavgalar edildiği, çorabın anane, anne ve teyze elinden işlenmiş hali.. 
bir de çorap üstü çetik vardır ki, kalorifer etkisi yapar :)))
  bir de çorap üstü çetik vardır ki, kalorifer etkisi yapar :)))
devamını gör...
saçını örtme olayında tam olarak neye saygı duyulacağı meselesi
          özgürlüğe. din veya sağlık veya keyif ne fark eder?kapatmak istemiş ve kapatmış.
      
  devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
          ne günlerdi o günler cancağızım,
ne günlerdi;
sen, on yedisinde sevgilerin sisinde
başı duman duman bir kız.
ben, yirmi üstünde
gönlü gördüğü her güzelliğe nişanlı
öylesiye bir şair, öylesiye bir delikanlı.
-rıza polat akkoyunlu
  ne günlerdi;
sen, on yedisinde sevgilerin sisinde
başı duman duman bir kız.
ben, yirmi üstünde
gönlü gördüğü her güzelliğe nişanlı
öylesiye bir şair, öylesiye bir delikanlı.
-rıza polat akkoyunlu
devamını gör...
türk mü türkiyeli mi sorunsalı
          of yine şovenlik kasılıyor. başıma ağrılar girdi. dünyanın hiçbir dilinde bir insana milliyeti sorulmaz. nereli olduğu sorulur. sen de türkiyeliyim dersin hangi dilde cevap veriyorsan. yurt içinde istediğini dersin. 
bu arada dileyen birinin ibret-i alem için dna analiz masrafını ben karşılayacağım. gönderelim bakalım soyu ne kadar türkmüş. öyle bir şey kalmadı arkadaşlar. sizin orta asya'da diğer kültürlerle kaynaşmamış kımız içen, at üstünde ceviz kıran insanlarla genetik veya kültürel hiçbir alakanız yok. var diyorsanız delisinizdir.
  bu arada dileyen birinin ibret-i alem için dna analiz masrafını ben karşılayacağım. gönderelim bakalım soyu ne kadar türkmüş. öyle bir şey kalmadı arkadaşlar. sizin orta asya'da diğer kültürlerle kaynaşmamış kımız içen, at üstünde ceviz kıran insanlarla genetik veya kültürel hiçbir alakanız yok. var diyorsanız delisinizdir.
devamını gör...
hiç bitmeyecek sanılan şeyler
          hayat...
      
  devamını gör...
yazarlar bir kitap olsa olacağı kitap
          tam olarak fareler ve insanlar'ım.
karakterler bakımından ele alıyorum. lennie'yi hatırlarsınız. sevgisi herkese zarar veriyordu. ben de öyle bir şeyim.
  karakterler bakımından ele alıyorum. lennie'yi hatırlarsınız. sevgisi herkese zarar veriyordu. ben de öyle bir şeyim.
devamını gör...
toplum baskısı
          toplumun büyük bir çoğunluğunun özellikle kendinden farklı düşünen, farklı bakan, farklı gören, farklı duyan, farklı giyinen, farklı yaşayan bireyleri kendilerine uydurma çabasıdır.
neymiş inandıkları gibi yaşayacakmışız. arkadaşım neden inanmak istemiyorsunuz biz sizinle aynı memlekette yaşıyoruz diye sizin inancınıza inanmak zorunda mıyız? dönüp bir de saygı duy diyorlar? saygı duymadım da ne yaptım söyler misin bana? camine mi çöp attım? sana mı hakaret ettim? kıyafetine mi dil uzattım? 'ama şort giyiyorsun diyor, alkol alıyorsun diyor, dinin emirlerini yerine getirmiyorsun diyor'
hangi din? senin dinin yahu bu senin dinin benim inanmadığım ama saygı gösterdiğim ki aksi düşünülemez zaten. banane isteyen müslüman olur, isteyen hristiyan, isteyen deist, isteyen ataist beni bağlamaz.
bakın toplumda şuan çok ciddi bir ezemiyorum ezildim propagandası var. bir şekilde dizginleniyor ipin ucu bir kaçarsa sokakta bile rahat rahat dolaşamayacağız artık. hoş zaten pek dolaştığımız söylenemez. garip gurup bakışlar. işte o bakışlar toplum baskısı. kendileri gibi olmayışımı bir şekilde bana yansıtıyorlar.
yani ben neden size ayak uydurmak zorundayım anlamıyorum ki? hepimiz aynı ülkede yaşıyoruz ve bir şekilde yıllarca uyumlu yaşadık. şimdi ne değişti? ne oldu da bu kadar tahammülsüz olduk birbirimize. he tabi bu tam aksi istimakettede yapıyor yapılmıyor mu? kadının başörtüsüne müdahale etme hakkını kendinde buluyor birileri. ya da adam sadece namaz kılıyor diye hakaret ediyor. neden yahu ne istiyorsunuz insanlardan? isteyen istediğine inansın istediği gibi yaşasın kime ne? nedir bu ahlak bekçiliği siz kendi ahlakınızı koruyun da kusur kalsın onun bunun yaşantısı.
yani çoğunluktan kastım sadece inanmayanlara yapılan baskılar değil ya da toplumdan aykırı davranan birine yapılan. her kesimin içinde malesef var kendi gibi olmayana nefret kusma ve saldırı geliştirme. eskiden böyle değildik biz bu kadar değildik. hem bir tahammülsüzlük artışı hem ayrıştırma çabasının mahsulleri bunlar. kimin yararına bu durum, kimin işine gelir böylesi bir ayrışma? bir durup düşünmek gerek. tabi eğer hala düşğnebiliyorsak?
saygılar...
  neymiş inandıkları gibi yaşayacakmışız. arkadaşım neden inanmak istemiyorsunuz biz sizinle aynı memlekette yaşıyoruz diye sizin inancınıza inanmak zorunda mıyız? dönüp bir de saygı duy diyorlar? saygı duymadım da ne yaptım söyler misin bana? camine mi çöp attım? sana mı hakaret ettim? kıyafetine mi dil uzattım? 'ama şort giyiyorsun diyor, alkol alıyorsun diyor, dinin emirlerini yerine getirmiyorsun diyor'
hangi din? senin dinin yahu bu senin dinin benim inanmadığım ama saygı gösterdiğim ki aksi düşünülemez zaten. banane isteyen müslüman olur, isteyen hristiyan, isteyen deist, isteyen ataist beni bağlamaz.
bakın toplumda şuan çok ciddi bir ezemiyorum ezildim propagandası var. bir şekilde dizginleniyor ipin ucu bir kaçarsa sokakta bile rahat rahat dolaşamayacağız artık. hoş zaten pek dolaştığımız söylenemez. garip gurup bakışlar. işte o bakışlar toplum baskısı. kendileri gibi olmayışımı bir şekilde bana yansıtıyorlar.
yani ben neden size ayak uydurmak zorundayım anlamıyorum ki? hepimiz aynı ülkede yaşıyoruz ve bir şekilde yıllarca uyumlu yaşadık. şimdi ne değişti? ne oldu da bu kadar tahammülsüz olduk birbirimize. he tabi bu tam aksi istimakettede yapıyor yapılmıyor mu? kadının başörtüsüne müdahale etme hakkını kendinde buluyor birileri. ya da adam sadece namaz kılıyor diye hakaret ediyor. neden yahu ne istiyorsunuz insanlardan? isteyen istediğine inansın istediği gibi yaşasın kime ne? nedir bu ahlak bekçiliği siz kendi ahlakınızı koruyun da kusur kalsın onun bunun yaşantısı.
yani çoğunluktan kastım sadece inanmayanlara yapılan baskılar değil ya da toplumdan aykırı davranan birine yapılan. her kesimin içinde malesef var kendi gibi olmayana nefret kusma ve saldırı geliştirme. eskiden böyle değildik biz bu kadar değildik. hem bir tahammülsüzlük artışı hem ayrıştırma çabasının mahsulleri bunlar. kimin yararına bu durum, kimin işine gelir böylesi bir ayrışma? bir durup düşünmek gerek. tabi eğer hala düşğnebiliyorsak?
saygılar...
devamını gör...
her kızın 25 tane flörtü olduğu gerçeği
          eğer doğruysa birileri çok fena hakkımı yiyor.
      
  devamını gör...
normal sözlük'e bir daha gelinse alınacak nickler
          içselleştiremediklerimizdenmişsinizcesine
      
  devamını gör...
dinleyenin ruh halini yükselten müzikler
devamını gör...
televizyon öldüren eğlence
          orwell* kitapları yasaklayacak olmalarından korkuyordu. huxley’in* korkusu ise kitapları yasaklamaya gerek duyulmayacağı, çünkü artık kitap okumak isteyecek kimsenin kalmayacağı şeklindeydi. orwell hakikatın bizden gizlenmesinden, huxley hakikatin umursamazlık denizinde boğulmasından korkuyordu. 
ben oyumu huxley’den yana kullanıyorum.
  ben oyumu huxley’den yana kullanıyorum.
devamını gör...
ruh sağlığını düzeltmeye yardımcı öneriler
          enstrüman  çalmayı öğrenmek, eve bitki  alıp yeşermesini sağlamak, boyama yapmak (ahşap, porselen vs.) olabilir. varlığınızla başkasına fayda sağlamak, ruhunuza sanat katmak iyi gelecektir diye düşünüyorum.
      
  devamını gör...