ben istediğim gibi giyinirim diyen kız
istediği gibi giyinen kızdır. hasta mısınız oğlum siz. gelmiş ayet paylaşıyor modele bak. he ironiyse ok güzel, yok değilse yardım al.
devamını gör...
normal sözlük hunidaşlar kulübü
fotoğraf marş filan halledilirdi de telepati biraz zorlar ben gibi bi pandayı. uzaktan izliycem sevgili hunili kardeşleri. telepati işini çözersem sizleyim. *
devamını gör...
meyhaneye meyhane demenin yasaklanması
cumhurbaşkanı yardımcısı bir zatın talebi.
ben artık bu ülkenin dert edindiği şeylerle baş edemiyorum. ben artık kendi ülkemde ötekileştirilmekle baş edemiyorum. ben artık kendi ülkemde kiracı konumda olmakla baş edemiyorum. ben artık susup oturmakla baş edemiyorum.
ben bıktım.
ben artık bu ülkenin dert edindiği şeylerle baş edemiyorum. ben artık kendi ülkemde ötekileştirilmekle baş edemiyorum. ben artık kendi ülkemde kiracı konumda olmakla baş edemiyorum. ben artık susup oturmakla baş edemiyorum.
ben bıktım.
devamını gör...
quo fata ferunt
yazılarıyla ufkumu genişleten kafa yazarlardan birisi kendisi.
severek takip ediyorum, kaleminize sağlık efenim.
severek takip ediyorum, kaleminize sağlık efenim.
devamını gör...
sevgilinin yanında yere 50 kuruş düşse alır mısın sorusu
yılların ekşici sorusudur.
"tabii ki alırım lan" demeyen bizden değildir. ben ki bir keresinde yerden son sürat yuvarlanan 1 tl'yi koştur koştur yakalamaya çalışırken az daha kamyonetin altında kalayazan bir kişiyim aliminyumm. gidip de yere düşen parayı almayacağım öyle mi? yeri hiltiyle kazar yine alırım hacı o parayı. boru mu lan, saatlerce belimiz bıkımız bükülüyor o parayı kazanmak için.
"tabii ki alırım lan" demeyen bizden değildir. ben ki bir keresinde yerden son sürat yuvarlanan 1 tl'yi koştur koştur yakalamaya çalışırken az daha kamyonetin altında kalayazan bir kişiyim aliminyumm. gidip de yere düşen parayı almayacağım öyle mi? yeri hiltiyle kazar yine alırım hacı o parayı. boru mu lan, saatlerce belimiz bıkımız bükülüyor o parayı kazanmak için.
devamını gör...
mesaj almak isteyen yazarlar veri tabanı
başlıktan bağımsız olarak mesaj alımı açık olan her yazar mesaj almak istiyordur.
aksini iddia eden sözlük hainidir...
aksini iddia eden sözlük hainidir...
devamını gör...
ludwig van beethoven
“klasik müziğin devrimcisi, huysuz ve dahi”
2020 yılı dünyada beethoven’nın 250. doğum günü sebebiyle “maestro yılı” olarak kutlandı. benim biraz geç ele aldığım konudur. gelin birlikte bakalım senfoniler kralının hayatına.
klasik müzik dinlemeseniz bile, eserlerini mutlaka duymuşsunuzdur.
“ ta ta ta taaaaam”
5 numaralı senfonisi o kadar çok reklam, film ve dizilerde kullanıldı ki, adam yaşasa teliften köşeyi dönmüştü.
1770 almanya bonn doğumludur. müzisyen bir aileden gelir. ünlü besteci joseph haydn “bu hergeleyi bana gönderin” demesiyle hayatı değişir. 21 yaşında klasik müziğin merkezi viyana’ya gelir. tam bir mozart hayranıdır.
sağır bestekar diye tanınır. ancak yanlış bir bilgi vermemek gerekir. doğuştan sağır değildir. zamanla duyma yetisini yavaş yavaş kaybeder. son eseri 9. senfoniyi yazdığı dönem ki, ömrünün son yıllarıdır. pianosu üzerine rezonans tahtası konulur ve sesleri titreşimler olarak duyar.
ay ışığı sonatı; (bkz: moonlight)
bestakarın yaptığı en ünlü eser olarak bilinir. bu sonat ile büyük ün kazanır. öyle ki, o dönem saray saray dolaşır ve bu eseri icra eder. ama sonunda patlar “benim bundan daha iyi bestelerim var. yeter ulen” der. ve bir daha bu eseri çalmaz.
kişiliği son derece geçimsiz, aksi ve biraz da küstahtır. yani “abe evlat olsa sevilmez”
peki neden devrimci denir;
klasik müzik üç döneme ayrılır; barok, klasik ve romantik dönem. işte beethoven romantik dönemin hem başlangıcını yapan, hem de bana göre tartışmasız en iyi bestekarıdır. zaten yaşadığı dönemde viyana’nın 1 numaralı bestekarıdır. senfoni denilince akla haydn ve mozart gelir. ancak bu iki bestekar, senfoniler için belli kalıplar kullanırlar. dört bölüm yazarlar. beethoven’a kadar senfoniler bu şekildeydi, ancak bizim huysuz bunu değiştirir. 7 bölüm, 9 bölüm işler yapar, süre olarak da mozart’a göre 3-4 kat daha uzundur senfonileri. devrimciliği buradadır.
kısa kısa; evet. tam bir napolyon hayranıdır. eroica olarak bilinen 3. senfonisi, napolyana itafendir. çok sık doğa yürüyüşü yapar ve eserlerinin melodilerini kuş seslerinden alır. oda müzigi, sonatlar, konçertolar yazmıştır. sadece bir operası vardır. “fidelio”
1827 yılında ölür. viyana şehir mezarlığına defin edilir.
hadi ispanya sokaklarına gidelim. bir kız çocuğunun ateşlediği bir meydan müziği ziyafetine göz kulak verelim. 9. senfoninin son kısmıdır. hepiniz hatırlayacaksınız.
kaynak: bilgilerin bir kısmı yazar jan caeyers kitabı “beethoven der einsame revolutionar” (yalnız bir devrimci) kitabından çevrilmiştir. çeviren (bkz: şahsım)
müzik sokakta.
2020 yılı dünyada beethoven’nın 250. doğum günü sebebiyle “maestro yılı” olarak kutlandı. benim biraz geç ele aldığım konudur. gelin birlikte bakalım senfoniler kralının hayatına.
klasik müzik dinlemeseniz bile, eserlerini mutlaka duymuşsunuzdur.
“ ta ta ta taaaaam”
5 numaralı senfonisi o kadar çok reklam, film ve dizilerde kullanıldı ki, adam yaşasa teliften köşeyi dönmüştü.
1770 almanya bonn doğumludur. müzisyen bir aileden gelir. ünlü besteci joseph haydn “bu hergeleyi bana gönderin” demesiyle hayatı değişir. 21 yaşında klasik müziğin merkezi viyana’ya gelir. tam bir mozart hayranıdır.
sağır bestekar diye tanınır. ancak yanlış bir bilgi vermemek gerekir. doğuştan sağır değildir. zamanla duyma yetisini yavaş yavaş kaybeder. son eseri 9. senfoniyi yazdığı dönem ki, ömrünün son yıllarıdır. pianosu üzerine rezonans tahtası konulur ve sesleri titreşimler olarak duyar.
ay ışığı sonatı; (bkz: moonlight)
bestakarın yaptığı en ünlü eser olarak bilinir. bu sonat ile büyük ün kazanır. öyle ki, o dönem saray saray dolaşır ve bu eseri icra eder. ama sonunda patlar “benim bundan daha iyi bestelerim var. yeter ulen” der. ve bir daha bu eseri çalmaz.
kişiliği son derece geçimsiz, aksi ve biraz da küstahtır. yani “abe evlat olsa sevilmez”
peki neden devrimci denir;
klasik müzik üç döneme ayrılır; barok, klasik ve romantik dönem. işte beethoven romantik dönemin hem başlangıcını yapan, hem de bana göre tartışmasız en iyi bestekarıdır. zaten yaşadığı dönemde viyana’nın 1 numaralı bestekarıdır. senfoni denilince akla haydn ve mozart gelir. ancak bu iki bestekar, senfoniler için belli kalıplar kullanırlar. dört bölüm yazarlar. beethoven’a kadar senfoniler bu şekildeydi, ancak bizim huysuz bunu değiştirir. 7 bölüm, 9 bölüm işler yapar, süre olarak da mozart’a göre 3-4 kat daha uzundur senfonileri. devrimciliği buradadır.
kısa kısa; evet. tam bir napolyon hayranıdır. eroica olarak bilinen 3. senfonisi, napolyana itafendir. çok sık doğa yürüyüşü yapar ve eserlerinin melodilerini kuş seslerinden alır. oda müzigi, sonatlar, konçertolar yazmıştır. sadece bir operası vardır. “fidelio”
1827 yılında ölür. viyana şehir mezarlığına defin edilir.
hadi ispanya sokaklarına gidelim. bir kız çocuğunun ateşlediği bir meydan müziği ziyafetine göz kulak verelim. 9. senfoninin son kısmıdır. hepiniz hatırlayacaksınız.
kaynak: bilgilerin bir kısmı yazar jan caeyers kitabı “beethoven der einsame revolutionar” (yalnız bir devrimci) kitabından çevrilmiştir. çeviren (bkz: şahsım)
müzik sokakta.
devamını gör...
hayatınız bir film olsaydı şarkısı ne olurdu sorunsalı
devamını gör...
özlemek
"özlemek ne derin bir duygu böyle
özlemek ne uzun bir mesafe..."
cahit zarifoğlu söylemiş bu seferde derdimize derman olan sözleri. çok özledim ama nasıl böyle hudutsuzca, delicesine. hani içinizde bir yerlerde sürekli duran bazen çokluğunu hissettiğiniz, sizi sarıp sarmalayan. bir de bunu söyleyememek var bu sefer de özdemir asaf'tan gelmiş bu sözler
"sus be yüreğim!
ben de biliyorum özlediğimi
sus da, bilmesin özlendiğini"
ben de tam bunu diyorum sus be yüreğim! sus da bir kendime geleyim. nedir bu çektirdiğin ben ve özleyen bütün herkese. valla sözlük kusuruma bakmayın bugün biraz duygu yüklüyüm.
özlemek ne uzun bir mesafe..."
cahit zarifoğlu söylemiş bu seferde derdimize derman olan sözleri. çok özledim ama nasıl böyle hudutsuzca, delicesine. hani içinizde bir yerlerde sürekli duran bazen çokluğunu hissettiğiniz, sizi sarıp sarmalayan. bir de bunu söyleyememek var bu sefer de özdemir asaf'tan gelmiş bu sözler
"sus be yüreğim!
ben de biliyorum özlediğimi
sus da, bilmesin özlendiğini"
ben de tam bunu diyorum sus be yüreğim! sus da bir kendime geleyim. nedir bu çektirdiğin ben ve özleyen bütün herkese. valla sözlük kusuruma bakmayın bugün biraz duygu yüklüyüm.
devamını gör...
ilkokul aşkı
1. sınıftan 6. sınıfa kadar aynı kişiyi sevmiştim. belki de isminin yanında "can" ismi olan kişiler bu yüzden bana çok tatlı geliyordur. kaç yaşında olursa olsun ister 5 ister 40 o "can" ismi çok tatlı gelir bana. içim hemen yumuşacık oluyor. o kişiye o "can" ismi ile hitap etmeyi severim. hatta onun çantasına gizlice onu sevdiğime dair mektup atardım, kimse kim attı bu mektubu bilemezdi. o kadar çaktırmadan sevdim yani. murat boz'a benziyordu, tatlı çocuktu. sonra ergenliğin etkisiyle değişk bir şey oldu amannn. küçükken daha iyiydi. ne hayaller kurmuştum bee o minik halimle. kopyacıydı. benden az istemedi kopya, vermedim. içimde hiç sızlamadı. kendisi fırsat buldukça çekerdi zaten. sonra ortaokul bitinceye kadar kimseyi sevmedim.
devamını gör...
hiçbir siyasi görüşe sahip olmamak
tepkisizlik olarak gördüğüm olaydır.
oy vermemek başka bir şey siyasi görüş bildirmemek başka bir şeydir.
biri alet olmamak diğeri tepki vermemek olarak yorumlabilir.
oy vermemek başka bir şey siyasi görüş bildirmemek başka bir şeydir.
biri alet olmamak diğeri tepki vermemek olarak yorumlabilir.
devamını gör...
sevdiğin filmi adını söylemeden anlat
düğün gününde öldüresiye dövülen gelinin intikamı.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en gıcık huyları
kelimeyi istediğim gibi anlamak. lafı istediğim yere çekmek. bu hususta gıcık oluyorum kabul ettiğim özellik.
edit: anlamadım ayağına yatmak.cok yaparım bunu.
edit: anlamadım ayağına yatmak.cok yaparım bunu.
devamını gör...
z kuşağı
gömüldüğü kadar kötü bir kuşak değildir. içlerinde pırlanta gibi çocuklar var. övüldüğü kadar iyi bir kuşakta değildir, efsane falan olmayacaklar.
eksikleri geçmişten günümüze öğrenci hareketlerinden genelde bihaber olmaları. her şeyi ilk kendilerinin yaptığı zannı ile hareket ediyorlar. buda onları büyük bir yanılgıya sürüklüyor.
onlar kendilerinden önce bedel ödemiş insanlara saygı duymayı öğrenirlerse, bir takım dinazorlar da onların yetiştiği ortam ve dönemi analiz ederek, verdikleri mücadeleyi objektif şekilde değerlendirirse, ortalık süt liman olur. gül gibi geçinip gideriz.
eksikleri geçmişten günümüze öğrenci hareketlerinden genelde bihaber olmaları. her şeyi ilk kendilerinin yaptığı zannı ile hareket ediyorlar. buda onları büyük bir yanılgıya sürüklüyor.
onlar kendilerinden önce bedel ödemiş insanlara saygı duymayı öğrenirlerse, bir takım dinazorlar da onların yetiştiği ortam ve dönemi analiz ederek, verdikleri mücadeleyi objektif şekilde değerlendirirse, ortalık süt liman olur. gül gibi geçinip gideriz.
devamını gör...
zenginlik belirtileri
kredi kartı ekstresi, limiti gibi kavramları bilmemek.
devamını gör...
irvin d. yalom
psikolojiye çok az bile ilginiz var ise yada psikolojik kitaplar okumayı seviyorsanız muhtemelen kendisini tanıyorsunuzdur zaten.
terapilerini aktardığı "bir psikiyatrist anıları" kitabı ile tanışmıştım ben kendisi ile sonra "nietzsche ağladığında" kitabını okudum. psikolojik ve felsefik bakış açısı okurken oldukça akıcı ve değişik yönleri ile degerlendirdigi olaylarda oldukça düşündürücü ve etkileyici.
kendi içinize bir yolculuk yapmanızı sağlıyor, yaşama yada yaşarken takıldığınız her şeyi gözden geçirmenize yada ölüme bakış açınıza etki edebiliyor diyebilirim.
diğer kitaplarını da yazmadan geçemeyeceğim,
- ölüm korkusunu yenmek
-bagışlanan terapi
-günübirlik hayatlar
-din ve psikiyatri
-bugünü yaşama arzusu
-güneşe bakmak
birde irvin d.yalom sözü yazmamak olmaz diyor ve aşağıya bırakıyorum..
"geçmiş, bugünkü bilincin bir parçasıdır. şimdiki zamanı hangi gözlükle görüyorsan, işte o gözlüğü şekillendirmiş olan, geçmişindir."
son olarak, gülseren budayicioğlunun yazdıklarını da değerli bulurum, okudum hepsini kendiside terapilerini derleyerek kitap haline getirmiş ama benzer demek yanlış olur açıkçası.
terapilerini aktardığı "bir psikiyatrist anıları" kitabı ile tanışmıştım ben kendisi ile sonra "nietzsche ağladığında" kitabını okudum. psikolojik ve felsefik bakış açısı okurken oldukça akıcı ve değişik yönleri ile degerlendirdigi olaylarda oldukça düşündürücü ve etkileyici.
kendi içinize bir yolculuk yapmanızı sağlıyor, yaşama yada yaşarken takıldığınız her şeyi gözden geçirmenize yada ölüme bakış açınıza etki edebiliyor diyebilirim.
diğer kitaplarını da yazmadan geçemeyeceğim,
- ölüm korkusunu yenmek
-bagışlanan terapi
-günübirlik hayatlar
-din ve psikiyatri
-bugünü yaşama arzusu
-güneşe bakmak
birde irvin d.yalom sözü yazmamak olmaz diyor ve aşağıya bırakıyorum..
"geçmiş, bugünkü bilincin bir parçasıdır. şimdiki zamanı hangi gözlükle görüyorsan, işte o gözlüğü şekillendirmiş olan, geçmişindir."
son olarak, gülseren budayicioğlunun yazdıklarını da değerli bulurum, okudum hepsini kendiside terapilerini derleyerek kitap haline getirmiş ama benzer demek yanlış olur açıkçası.
devamını gör...
medeniyete canavar diyen marş
"medeniyet" denen kavramdan rahatsız olan bir anlayıştır. "milli marş" değil "ümmi" bir marştır. 11 kıtanın hiç birinde "türk" kelimesi geçmez, hangi millete yazıldığı belli değildir, yani, al bunu endonezya'ya ver onlara da uyar. çünkü içinde din iman geçer sadece.
devamını gör...
ışid'in yok ettiği tarihi miras
insanlık tarihinin en azılı düşmanlarının yok ettikleri kültürel miraslardır. bu sapkınların uygar dünyada hiçbir şekilde yerleri yoktur. inandıkları “ideolojileriyle” beraber, en üstünden en altına kadar hepsi yok edilecektir!
devamını gör...
ilkokuldan akılda kalanlar
o kadar çok sıkışmıştım ki fotograf cekimi vardi bide o gun. yan yana tum ögrenciler arkadaslarim falan dizilmişiz. sol tarafimda bi kiz arkadasim vardi el ele tutusuyoduk onunla. kendimi altima yapmamak icin o kadar sıkmışım ki diger yanimda duran cocugun elinide tutmaya başladım. ama cocuk surekli elini elimden çekmeye çalışıyodu ve bende sülük gibi yapışmıştım. allah bilir ne anlamıştı cocuk o zamanlar.. bide son olarak altimada kaçırmıştım. berbat bi gündü.
devamını gör...
eski sevgiliden öğrenilen bir şey
tecrübe. bir de tavsiye, o an ayıla bayıla yaşadığınız ilişkilerinizi sonradan fazla gömmemeye çalışınız, saygıyı hak eder hepsi. anı yaşamayı becerebilmek için büyük bir çaba harcanan şu hayatta recorder a anı diye kaydedip geçiniz. buradan sonradan kötülediğim ilişkilerime özür yolluyorum.
devamını gör...