baba'nın ölüm yıldönümü bugün.
baba 8 senedir yoksun, kabirdesin ama sen hep gönlümüzde taht sahibisin.
baba senin konserine gittiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. ama ancak müslümcülerin anlayacağı konserlerdi.
senin için gülhaneye, yedi kule zindanlarına gelmiştim baba.
allah rahmet eylesin, rahat uyu baba.
devamını gör...

kendisi az önce bitirdiğim alper canıgüz kitabıdır. yazarın okuduğum 3. kitabıdır daha önce tatlı rüyalar ve oğullar ve rencide ruhlar kitabını okumuştum. kitap hakkındaki izlenimlerimi elimden geldiğince yazar arkadaşlarım için paylaşayım. öncelikle kitap son derece sürükleyici bir oturuşta elinizden düşürmeyeceğiniz bir kitap sıkı bir kurguya sahip. kitabın konusu basit ama etkili klasik geçmişe dönme konusu böyle kurguları okumak eğlencelidir o yüzden okurken büyük keyif aldım. kitabın bölümleri nirvana grubunun bir albümündeki şarkıları içeriyor. her bölüme ayrı bir nirvana şarkısı koymuş. alper bey üç kitabında da iyi bir gözlemci olduğunu bana hissettirdi ama bu kitapta bir başka hissettirdi. yazarımız öyle edebi yönü kuvvetli bir yazar değil. ama zeki birisi çok zeki yaramaz çocuk derler ya öyle birisi okurken çok rahat hissediyorsunuz. olaylara bakış açısının farklılığı sizi şaşırtıyor. karakterler çok iyi yaratılmış o yüzden iyi gözlemci diyorum kendisine. yazar kendini entelektüel zannedip boş lakırdı yapan üniversite ortamındaki tiplere sık sık geçirmeyi ihmal etmemiş. kitaptaki diyaloglar o kadar güzeldi ki tebessüm ederek hatta bazen kahkaha atarak okudum. üniversite kampüsündeki sohbetler kitabı okurken etkileneceğiniz kısımlardır. buraya kadar okuyan yazarlara teşekkür ederim ilginizi çekmesi için hoşuma giden yanları sizlere kendimce aktarmaya çalıştım. buradan sonrası spolier. --! spoiler !--

kitapta belki de canınızı en sıkan durum kurgunun mükemmel şekilde başlayıp sonunun saçma şekilde bağlanması oluyor kitap depar atarak koşarken ortalarda yavaşlıyor sonlarda tüy dikerek kendini salıyor. yazarın bize yarattığı nergis karakteri birini öldürecek bir karakter değil o yüzden şaşırıyorsunuz ama ufak şaşırıyorsunuz kitabın sonu size hissettirdiği şekilde vurmuyor maalesef. ayrıca iskender doğan karakterini öyle ilginç işlemiş ki sonunun bir şekilde ona az bağlanması bir okuyucu olarak beni çok ama çok üzdü. kitabı okurken ister istemez kafanızda tahminler oluşuyor ve o tahmin kitabın sonunda çıkınca hayalkırıklığına uğruyorsunuz.

--! spoiler !-- severek okudum. alper canıgüzün üç kitabı da başarılı ve eğlenceliydi sağolsun. en sevdiğim alıntıyı koyup gidiyorum saygıyla selamlıyorum siz değerli okuyanları. elinde çekiçten başka bir şey olmayan insan, her şeyi çivi olarak görür.
devamını gör...

aynı zamanda bir meyve suyu karışımına verilen isim.
gribe birebir meyve suyu tam bir şifa deposudur. bomba gibi yapar insanı *
içerisinde her meyveyi kullanabilirsiniz ancak ben bir tane liste atayım.
elma,kivi,portakal,greyfurt,nar,limon,mandalina ve bal
devamını gör...

kesinlikle en yakışıklı keman virtüözüdür kendisi, dört yaşından beri aşık olduğu kemanı ile birlikteyken müziğin mucizevi dünyasında kayboluyorsunuz.

2008 de guinness rekorlar kitabına 6.56 saniyede 13 nota basarak "dünyanın en hızlı keman çalan insanı" olarak girmiştir.

2019 da yapı kredi 75. yıl konserleri stanbul'a geldi ve ben gidemedim. canlı performansını izlemek bir gün kısmet olur umarım.

şimdilik en sevdiğim performanslarından birini bırakayım buraya..

devamını gör...

beğeni aldığım yazarı kimmiş diye incelemeye alırım. tanımlarını okurum, ucundan azcık bile bir nokta beğensem artımı basarım. seri artı atmışım yo kombo yapmışım umrum olmaz. burada önemli olan sadece gerçekten yazarı okumak, emeğe saygı duymaktır. yoksa o bana seri attı ben de akabinde ona attım yapmacık oldu vs. takılmayınız bunlara.
devamını gör...

anime ile aram yoktur ama kaptan tsubasa benim için bir efsanedir.

tanım : favori animelerimizi paylaştığımız başlıktır.
devamını gör...

her ne kadar görünüşteki amaçları hacıların güvenliğini sağlamak olsa da, albert pike tarafından yazılan morals and dogma adlı kitapta amaçlarının süleyman tapınağı'nı yeniden inşa etmek olduğunu söylediği bir çeşit örgüt.

biraz uzun olacak bu yazı. gece gece deliyle mi öpüştün diyebilirsiniz ama ilgi çekici bir olaydır bence bu adamların yaptıkları. bu nedenle detaylı bir anlatımı hak ettiğini düşünüyorum.

***

tapınakçılar, haçlılar kudüs'ü ele geçirdikten 20 yıl kadar sonra bu bölgede çıkar tarih sahnesine. aslında isimleri "isa'nın ve süleyman tapınağı'nın yoksul şövalyeleri"dir. hugues de payens başta olmak üzere 9 şövalye ile başlar örgüt hayatına.

dönemin kudüs kralının huzuruna çıkarak, hacıların korunması işine talip olduklarını söylerler. izni koparmakla kalmazlar, kraldan epey de destek görürler. mescid-i aksa'nın da olduğu bölgeyi içine alacak şekilde, süleyman tapınağı kendilerine tahsis edilir. kralın da bu arada kendi çıkarları için bazı planları vardır ve bu desteği vermesinin nedeni odur. bölgedeki müslümanlar kralı tedirgin etmektedir ve tapınakçıların savaş tecrübesi onun için bir çeşit güvencedir. bu nedenle sayılarının artması için de onlara destek olur ve bir çeşit referans mektubu vererek onları aziz bernard adlı nüfuzlu bir din adamına yollar.

aziz bernard sıradan bir din adamı değildir. birçok yerle bağlantısı vardır ve birçok yerde sözü geçmektedir. kralın mektubunda, tapınakçıların papa tarafından tanınması ve onlara her türlü desteğin verilmesi gerektiği yazmaktadır. böylece tapınakçılar, papa tarafından da tanınır ve yerlerini biraz daha sağlamlaştırırlar. nizamnamelerini de aziz bernard kaleme alır ve tapınakçılar bunu benimseyerek bunun doğrultusunda yaşamaya başlar.

***

örgüt hızla büyümeye başlar. çeşitli ünlü isimler örgüte üye olmaya, çeşitli krallardan ve önemli kişilerden örgüte hediye adı altında para ve mal yağmaya başlar. tapınakçılar bireysel olarak yoksul hayatlar sürmeye yemin etmiştir ama örgüte ait mal mülk hızla artmaktadır. serdar adalı bu konu hakkındaki kitabında fransa'nın toplam yıllık gelirinin 250.000 frank olmasına karşılık, tapınakçıların sadece avrupa'daki yıllık gelirlerinin yaklaşık 30.000.000 frank olduğunu yazar. hatta kıbrıs'ı kral richard'dan satın almış ve daha sonra satmış ama satana kadar da ağır vergilerle epey gelir elde etmişlerdir.

kısa zaman içinde 9 şövalye ile başlayan yolculuk, on binlerce kişi ve sayısız mülk ile neredeyse bir şirkete dönüşür.
kendilerine yağan hediyelere ek olarak tapınakçılar da boş durmaz, mesela dönemin denizcilikte en iyi olan milletleriyle birlikte çalışıp o işi de öğrenerek koca bir filo kurarlar. bir yandan da hacıların yollarda soyguna uğramasını engellemek için bugünkü bankacılık sisteminin temelini atarlar. hatta çek olayını ilk kez onlar uygulamıştır bilindiği kadarıyla.

zamanla tapınakçıların gücü, kralların gücünü de aşar. devletler arasındaki anlaşmalarda hakem olmalar, kralları, iktidarlarını ellerinden almakla tehdit etmeler, magna carta gibi önemli belgelerin imzalanmasında parmaklarının olması, hasan sabbah'ın haşhaşileriyle iş birliği yapmalar... tapınakçılar doğrudan papa'ya bağlı olduklarından kimseye hesap vermemektedir. bu da onların küstahlığını günden güne artırır. kendi adlarına kilise kurup dini törenler yapmak, kendi mahkemelerini kurmak, vergi toplamak gibi çok sayıda imtiyaza sahip olmuşlardır. yayıldıkları coğrafyada, kendilerine borçlu olmayan kimse yoktur.

***

başta "isa'nın koruyucu yoksul askerleri" olarak papa'dan onay almış olsalar da, incil'e göre kesinlikle yasak olan tefecilikle uğraşmaya başlarlar. yine incil'e göre birini öldürmek kesinlikle yasaklanmış olsa da, tapınakçıların vurduğu yerde gül biter hesabı, onların birini öldürmesi, kötülüğün defedilmesi olarak görüldüğünden serbesttir. bir yandan da müslüman, hristiyan demeden insanları avrupa'ya götürüp köle olarak satmaktadırlar.

her ne kadar işin başında hristiyanlığın ve hacıların koruyucuları gibi bir sıfatla ortaya çıkmış olsalar da, aslında kabala ile ilgilenmekte, süleyman tapınağı'nın bulunduğu yerde kazılar yaparak bir çeşit gizemi aramakta ve bir yandan da ezekiel'in talimatları doğrultusunda tapınağı yeniden inşa etmek için uğraşmaktadırlar.

***

tüm bu süre boyunca tapınakçılar bazı insanların tepkilerini çeker ama aleyhlerinde olan her türlü hamleyi ustalıkla savuşturmayı başarırlar. tepkisini çektikleri kişilerden biri de fransa kralı ıv. philippe olur. ancak philippe diğerleri gibi değildir ve tapınakçıları sonun başlangıcına sürükleyecek kişidir.

philippe, basit önlemlerle tehlike bataklığını kurutamayacağının farkındadır. bu nedenle kökten ve etkili bir çözüm düşünür. aleyhlerinde birtakım suçlamalara ilişkin belgeler hazırlatır. bunlar özetle şöyledir:

- hz. isa'ya inanmak şöyle dursun, onun anısına saygısızlık yapmakta, haça tükürmekte ve şatolarının gizli bölmelerinde baphomet adlı bir puta, yani şeytana tapmaktadırlar.
- kilise'yi düşman olarak görmekte ancak bunu açıktan göstermemektedirler.
- zenginlik elde edebilmek için din ve yasa dışı işler yapmaktadırlar.
- eşcinselliği teşvik etmektedirler.

başlarda pek net bir tavır takınamayan ve aslında ne yapacağını bilemeyen papa, sonunda bu suçlamalar karşısında daha fazla tarafsız (ya da tapınakçılardan taraf) kalamaz. zira kendisi hakkında da sapkınları korumak için rüşvet aldığı gibi iddialar dolanmaya başlar ortalıkta.

sonunda haklarında tutuklama kararı çıkarılır. çoğu hiçbir direniş göstermeden yakalanır. philippe gözünü onların servetine dikmiştir ama o servet hiçbir yerde bulunamaz. bu da tapınakçıların durumu önceden haber aldığına ilişkin bir delil sayılabilir. fransa ile yetinmez philippe ve diğer ülkelerde de tutuklanmaları için her türlü nüfuzunu kullanır. sonunda istediğini de elde eder ama tapınakçılara en büyük eziyetler fransa'da yapılır.

***

büyük üstatları jacques de molay başta olmak üzere birçok tapınakçı diri diri yakılarak öldürülür. molay ölürken papa ve philippe'ye sövgülerle dolu meydan okumalarda bulunur. bir an önce diğer dünyaya onun arkasından giderek onunla hesaplaşmalarını dilemiştir molay. o yıl bitmeden papa da philippe de ölür. büyük ihtimalle ikisi de sağ kalan tapınakçılar tarafından, intikam amacıyla öldürülmüştür. fakat bunu akıl etmeyenler tarafından bu ölümler, molay'ın beddualarının/kehanetlerinin tuttuğu ve tapınakçıların mistik bir yanı olduğu şeklinde yorumlanır. bu yüzden örgüt gizemli, büyülü, mistik bir topluluk olarak da ün kazanır.


tüm bu işler 14. yüzyılda olup biter ve tapınakçılar 19. yüzyılın başına kadar yer altına gizlenir ve ortalıkta görünmezler.

bir komplo teorisi der ki; tapınakçılar, büyük üstatları molay öldürüldüğü için onun intikamını almak, bu uğurda da papalığın ve avrupa'daki bazı krallıkların yıkılması için ant içmiştir. fransız ihtilali'nin gerçekleşmesinin nedeni de budur.

***

buraya dek anlattıklarım, şu anda ismini hatırlamadığım bir yazarın, tapınakçıların ortadan kalkmasından çok daha sonra yazdığı bir kitapta geçen bilgiler. yani ilk elden tanıklığa dayanmıyorlar. bu nedenle güvenilirlikleri bazı kişilere göre tartışmalı. ancak görünen o ki eldeki en detaylı anlatımların başında da bu kitap geliyor.

lafı yeterince uzattım. tapınakçılar daha sonra yeniden yapılanmış ve tekrar büyük bir güce kavuşmuştur. artık bu kısmını da uzun uzadıya anlatmayacağım. ayrıca kendilerinin meşhur kutsal kasenin koruyucuları oldukları yönünde birtakım kayıtlar var.
devamını gör...

benim. yani bakın şu ara kilom fazla evet ama benim yediklerime oranla en az bi 30-40 kilo almam daha gerekiyordu da çok şükür metabolizmam yine acıyor bana.
devamını gör...

üstteki yazarımıza katılıp 1 arttırıyor ve keşke kendimin bir erkek versiyonuyla karşılaşsaydım da onu çok sevseydim. dolaylı yoldan sadece kendimin en sevdiği olurdum galiba en azından. *
devamını gör...

kadınlarda overler de bulunan foliküllerin ,ovulasyona uğrayamamasından kaynaklı sönümlenmesi ve beraberinde gelen hormonal dengesizlikleri barındıran metabolik sendromdur. endokrin bir rahatsızlık olduğundan dolayı insülin direnci, kc yağlanması gibi sekonder rahatsızlıkları da beraberinde getirebilir.
devamını gör...

seri artı sistemi kaldırıldı, arka arkaya beğeni yapılmıyor, orası kabul ve hak verdim. ama arka arkaya üç beğeni hakkı da sistem tıkanıklığına yol açmış resmen. bunun ortası bulunsun ve arka arkaya 10 beğeni hakkı verilsin. bu yeni sistem ve değişiklik sonucu, ciddi beğeni ve puan kaybı yaşadım.
devamını gör...

alışkanlıktır.
ben de uzun cümleler arasında bir şeyler ararım genelde.
bulduklarım:
* * * *
devamını gör...

attila ilhan'ın insanlığa yakarışıdır, sorulan bir sorudur *
namı diğer lilişan :

--! spoiler !--

'..grevciler linç edilen zenciler
yumruk gibi sıkılmış sanki dünyamız
ölümlerden ölüm beğen lilişan
sen insansın iki milyar cansın
fransız ve slovak arnavut ve alaman
kalbinde pırıl pırıl ümitler taşıyarak
dünyada bulutlar misali yaşayansın sen
sen insansın sen insansın sen insan.

--! spoiler !--

ahmet kaya şarkıyla hatırlatır

devamını gör...

kesinlikle melis'tir.
devamını gör...

kibar insandır. özellikle bir misafirlikteyseniz ve ihtiyaç hasıl olmuşsa 'lavaboya gidiyorum' ifadesi daha çok kullanılmaktadır. kullanılması da gerekendir.
devamını gör...

lisede bir derste hocamız, "türkiye'nin en çok alkol tüketilen şehri neresidir biliyor musunuz arkadaşlar? bakın hiç tahmin edemezsiniz," dedi.
"hocam konya mı?" diye bağırdım. kısa bir sessizlikten sonra bir şey demeden derse devam etti.
dersten sonra arkadaşlar sordu; konya doğru cevapmış. hayır yani bu kadar iddialı olmak neden?
devamını gör...

muzlu gofret. markası önemli değil.
devamını gör...

kahve ve sigaramla birlikte yeşillikte oturup gölü seyretmek.
devamını gör...

günümüzde ben dahil birçok insanda olmayan erdemdir.
devamını gör...

okunan e-kitap için şu ana kadar hiç ağaç kesilmemiştir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim