anneler günü
bu yıl benim için anlamı daha büyük olan gündür. neden derseniz eğer anlatayım demezseniz de buraya kadar okumak yeterli o zaman.
bundan 3 ay önce annemi covid sebebiyle kaybetmek üzereydim. aynı dönem ben ve kendi ailem de aynı hastalıktan ötürü karantinadaydık. 10 gün boyunca annemin hayata tutunmasını ümit ederken evden bile çıkamadım, yanına gidip elini tutamadım. ama asıl üzücü yanı kendi kızım için üzülmekten ötürü annemin ölme ihtimalini kabullenmiştim. dualarımda tanrım yeter ki kızım iyileşsin ne canım ne dünya umrumda değil diyordum.
sonuçta hepimiz iyileştik ama ben o dönem baba olmanın, ebeveyn olmanın ve aynı zamanda bir evlat olmanın acı gerçekleriyle yüzleştim. bu yüzden bu anneler günü daha bir kıymetli benim gözümde.
bundan 3 ay önce annemi covid sebebiyle kaybetmek üzereydim. aynı dönem ben ve kendi ailem de aynı hastalıktan ötürü karantinadaydık. 10 gün boyunca annemin hayata tutunmasını ümit ederken evden bile çıkamadım, yanına gidip elini tutamadım. ama asıl üzücü yanı kendi kızım için üzülmekten ötürü annemin ölme ihtimalini kabullenmiştim. dualarımda tanrım yeter ki kızım iyileşsin ne canım ne dünya umrumda değil diyordum.
sonuçta hepimiz iyileştik ama ben o dönem baba olmanın, ebeveyn olmanın ve aynı zamanda bir evlat olmanın acı gerçekleriyle yüzleştim. bu yüzden bu anneler günü daha bir kıymetli benim gözümde.
devamını gör...
şarkılarla geçtim aranızdan radyo yayını
bu akşam, en çok gitmek istediğim ancak olmaktan korktuğum yerdeyim. hani bazı şarkılar ve sanatçılar sadece size özeldir ve onu sadece gecenin en sonunda açarsınız. bazı sanatçılar vardır ki derdinize derman olan şeyi anlatırken aslında sizin ciğerinizi yaralar geçer.
bugün son duraktayız, bugün son dubledeyiz.* bugün şarkılarla geçtim aranızdan'da sevgili konuğumuz denaces ile birlikte, neşet ertaş konuşacağız, dinleyeceğiz.
hepimizin hayatında bir yerlere dokunmuş değerli ozanımızı anacağız. sizlerden de neşet ertaş'ın şarkılarıyla veya kendisiyle yaşadığınız anıları bizimle paylaşmanızı istiyoruz.
bir yandan oyun havalarıyla neşemiz yerine gelirken, çok büyük bir yandan da bozlaklarla, mayalarla, türkülerle bugün duygulanacağız. ancak bugün neşet ertaş dinlemenin en güzel tarafı bunu sizinle paylaşmak olacak.
bugün son duraktayız, bugün son dubledeyiz.* bugün şarkılarla geçtim aranızdan'da sevgili konuğumuz denaces ile birlikte, neşet ertaş konuşacağız, dinleyeceğiz.
hepimizin hayatında bir yerlere dokunmuş değerli ozanımızı anacağız. sizlerden de neşet ertaş'ın şarkılarıyla veya kendisiyle yaşadığınız anıları bizimle paylaşmanızı istiyoruz.
bir yandan oyun havalarıyla neşemiz yerine gelirken, çok büyük bir yandan da bozlaklarla, mayalarla, türkülerle bugün duygulanacağız. ancak bugün neşet ertaş dinlemenin en güzel tarafı bunu sizinle paylaşmak olacak.

devamını gör...
yüksek lisans
doktoradan bir tık daha az hırpalayan akademik eğitim. illa akademisyen olacağım demiyorsanız yapmayın. yok ben akademik kariyer yapacağım diyorsanız hayatta kalma mücadelenizde başarılar dilerim. yükseği bitirip doktoradan da sağ çıkanı hayatta 50 level ileride görüyorum.
devamını gör...
haydi abbas
haydi abbas, vakit tamam;
akşam diyordun işte oldu akşam.
kur bakalım çilingir soframızı;
dinsin artık bu kalb ağrısı.
şu ağacın gölgesinde olsun;
tam kenarında havuzun.
aya haber sal çıksın bu gece;
görünsün şöyle gönlümce.
bas kırbacı sihirli seccadeye,
göster hükmettiğini mesafeye
ve zamana.
katıp tozu dumana,
var git,
böyle ferman etti cahit,
al getir ilk sevgiliyi beşiktaş'tan;
yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan. cahit sıtkı tarancı şiiridir.
akşam diyordun işte oldu akşam.
kur bakalım çilingir soframızı;
dinsin artık bu kalb ağrısı.
şu ağacın gölgesinde olsun;
tam kenarında havuzun.
aya haber sal çıksın bu gece;
görünsün şöyle gönlümce.
bas kırbacı sihirli seccadeye,
göster hükmettiğini mesafeye
ve zamana.
katıp tozu dumana,
var git,
böyle ferman etti cahit,
al getir ilk sevgiliyi beşiktaş'tan;
yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan. cahit sıtkı tarancı şiiridir.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın sözlük,
"anne çabuk uyan, çok açım, kahvaltı edelim" diyen bir afacan tarafından uyandırıldım. hadi bakalım yumurtaları haşlamaya başlayalım. çayı koyalım yine... yeni hafta başlasın böylece... hepimize hayırlar getirsin, güzel olsun, yormasın, stressiz olsun... bu arada benim gibi henüz ayılamayanlara da filtre kahve gelsin... *
"anne çabuk uyan, çok açım, kahvaltı edelim" diyen bir afacan tarafından uyandırıldım. hadi bakalım yumurtaları haşlamaya başlayalım. çayı koyalım yine... yeni hafta başlasın böylece... hepimize hayırlar getirsin, güzel olsun, yormasın, stressiz olsun... bu arada benim gibi henüz ayılamayanlara da filtre kahve gelsin... *

devamını gör...
cincile mantarı
5-10 cm uzunluğunda sapı olan menekşe renginde mantar türü. renginden dolayı mor mantar da denir. olgunlaşınca şapkası kahverengine dönüşür. baharın habercisi olup, topraktan başını ilk o çıkartır.
devamını gör...
dışarıda koca bir dünya varken odasında takılan genç
ulan bugün de yaşandı mı şimdi diye sordurur.
devamını gör...
montesquieu
fransız bir barondur. kuvvetler ayrılığı'ndan bahsettiği söylense de louis althusser okumalarında aslında bahsetmediği yönünde epey eleştiriye tutulur. temelde bunun sebebi ise bir baron olan montesquieu'nun yürütme ve yasama erklerine gücü devretmesi ve yargıyı silikleştirmesidir. daha doğrusu yasama ve yürütme arasında bir dengeyi sağlamaya çalışırken yargıyı yok saymasıdır. halbuki günümüzde kuvvetler ayrılığı dediğimiz zaman aklımıza bu üç erkin birbirinden ayrıştığını görmeyi bekleriz.
montesquieu niçin böyle bir yola başvurmuş olabilir? madem montesquieu'nun gerçek niyeti kuvvetler ayrılığını sağlamak değildi, o halde neydi?
althusser bu soruya 2 şekilde cevap verir:
öncelikle kendisini bir arabulucu konumunda gördüğü ve yükselmekte, kendilerini göstermekte olan burjuvaziyle asilleri barıştırmak için. ikincisiyse mutlak monarşilere bir çözüm aradığı için.
bu mutlak monarşiye aradığı çözüm şüphesiz daha objektif bir değerlendirme olur montesquieu için fakat ilk söylenen şey de pek yanlış gibi gözükmüyor montesquieu için. nitekim sınıf ayrılığını daha en başından sanıklarla yargıçları aynı keseye koyarak kabul eder. asillerin ise ayrı mahkemelerde yargılanmasını talep eder. montesquieu kimdi? montesquieu bir asildi.
montesquieu niçin böyle bir yola başvurmuş olabilir? madem montesquieu'nun gerçek niyeti kuvvetler ayrılığını sağlamak değildi, o halde neydi?
althusser bu soruya 2 şekilde cevap verir:
öncelikle kendisini bir arabulucu konumunda gördüğü ve yükselmekte, kendilerini göstermekte olan burjuvaziyle asilleri barıştırmak için. ikincisiyse mutlak monarşilere bir çözüm aradığı için.
bu mutlak monarşiye aradığı çözüm şüphesiz daha objektif bir değerlendirme olur montesquieu için fakat ilk söylenen şey de pek yanlış gibi gözükmüyor montesquieu için. nitekim sınıf ayrılığını daha en başından sanıklarla yargıçları aynı keseye koyarak kabul eder. asillerin ise ayrı mahkemelerde yargılanmasını talep eder. montesquieu kimdi? montesquieu bir asildi.
devamını gör...
laff a lympics
bu büyük mücadele ile ilgili bir kaç kelam etmezsem kabuğumda ters dönerim *

yogi yahooeyslar bu muazzam çizgi filmin, en delikanlı çocuklarını içerisinde barındıran takımıdır. ayı yogiler kalbimizde her daim ayrı bir yere sahiptir. beşiktaş'ın tribün bestesi ''karanlık kuruldu geceye'' biricik yogilerimize çok yakışır;
karanlık kuruldu geceye.
bir ümit var yine içimde.
kimsesiz bu puslu gecede.
bırakmam yahooeyslar seni.
yogiler zımba gibi yarışır, göze hoş gelen bir performans sergiler, herkesin taktirini kazanır ama son düzlükte ne yapar eder şampiyonluğu, burjuva takımı, elitizmin yuvası, lobilerin efendisi scooby doobyler'e kaptırırdı. sead halilagic'in galatasaray maçında verdiği bir geri pas vardır hatırlarsanız, o top fevzi'nin ayağının altından tıngır mıngır ilerleyerek beşiktaş ağları ile buluşmuş ve şampiyonluk avucumuzun içinden kayıp gitmişti. o maçta eski açık tribünde yer alan galatasaray'lılar bile golü geç idrak ederek bir süre sonra gol diye bağırmışlardı ki, biz o sırada saçımızı başımızı yolmakla meşguldük. * eski açık tribünde maçı izlemiş olan galatasaraylı arkadaşım maçtan sonra bana, vallahi ilk başta biz de gol olduğunu idrak edemedik demek suretiyle bu dramın üzerine tabiri caizse tüy dikmişti.
hah işte yogilerin hali ahvali de böyledir. hep bir bereketsizlik, hep bir şanssızlık , hep bir sakarlık yüzünden gider kupalar elden. sonuna kadar hak edilen o başarılar bir türlü gelmez, emekler zayi olur.
bu yüzden yogiler biraz da beşiktaş'tır benim gözümde. wally gator, osvaldo nartallo'dur mesela. * ayı yogi atom karıca rıza'dır. bobo'da bobo'dur zaten * pixie, ibrahim üzülmez, dixie ise marcus münch'tür. bu liste uzar gider...
karanlık kurulsa da geceye, yogiciler umutlarını asla kaybetmezler. her felaket sonrasında yine ayağa kalkar ve sonuna kadar mücadele ederler.
bakın şu görüntü tamı tamına 7 kere yaşandı.

her biri dünyaya bedeldir. dünyanın yedi harikasından biridir. hepsi analarının ak sütü gibi hak edilmiş kupalardır. öyle ittirmeyle, kollanmayla alınmış 14 şampiyonluğa ve en büyük biziz böbürlenmelerine benzemez. tek bir tanesi bile 14'ten büyüktür.
çizgi filmde canımı sıkan tek nokta. halk çocuğu ''kaptan mağara adamı''na burjuva takımının kadrosunda yer verilmiş olmasıdır. kaptan bozuldu oralarda, hile bile yaptı. oysa halkın takımında yer alsaydı dengeler değişir, kaptan aslına rücu eder ve gönüller hoş olurdu.
diğer takımlar üzerine ise yazmaya bile gerek yok. bu alemde tek büyük yogiler!

yogi yahooeyslar bu muazzam çizgi filmin, en delikanlı çocuklarını içerisinde barındıran takımıdır. ayı yogiler kalbimizde her daim ayrı bir yere sahiptir. beşiktaş'ın tribün bestesi ''karanlık kuruldu geceye'' biricik yogilerimize çok yakışır;
karanlık kuruldu geceye.
bir ümit var yine içimde.
kimsesiz bu puslu gecede.
bırakmam yahooeyslar seni.
yogiler zımba gibi yarışır, göze hoş gelen bir performans sergiler, herkesin taktirini kazanır ama son düzlükte ne yapar eder şampiyonluğu, burjuva takımı, elitizmin yuvası, lobilerin efendisi scooby doobyler'e kaptırırdı. sead halilagic'in galatasaray maçında verdiği bir geri pas vardır hatırlarsanız, o top fevzi'nin ayağının altından tıngır mıngır ilerleyerek beşiktaş ağları ile buluşmuş ve şampiyonluk avucumuzun içinden kayıp gitmişti. o maçta eski açık tribünde yer alan galatasaray'lılar bile golü geç idrak ederek bir süre sonra gol diye bağırmışlardı ki, biz o sırada saçımızı başımızı yolmakla meşguldük. * eski açık tribünde maçı izlemiş olan galatasaraylı arkadaşım maçtan sonra bana, vallahi ilk başta biz de gol olduğunu idrak edemedik demek suretiyle bu dramın üzerine tabiri caizse tüy dikmişti.
hah işte yogilerin hali ahvali de böyledir. hep bir bereketsizlik, hep bir şanssızlık , hep bir sakarlık yüzünden gider kupalar elden. sonuna kadar hak edilen o başarılar bir türlü gelmez, emekler zayi olur.
bu yüzden yogiler biraz da beşiktaş'tır benim gözümde. wally gator, osvaldo nartallo'dur mesela. * ayı yogi atom karıca rıza'dır. bobo'da bobo'dur zaten * pixie, ibrahim üzülmez, dixie ise marcus münch'tür. bu liste uzar gider...
karanlık kurulsa da geceye, yogiciler umutlarını asla kaybetmezler. her felaket sonrasında yine ayağa kalkar ve sonuna kadar mücadele ederler.
bakın şu görüntü tamı tamına 7 kere yaşandı.

her biri dünyaya bedeldir. dünyanın yedi harikasından biridir. hepsi analarının ak sütü gibi hak edilmiş kupalardır. öyle ittirmeyle, kollanmayla alınmış 14 şampiyonluğa ve en büyük biziz böbürlenmelerine benzemez. tek bir tanesi bile 14'ten büyüktür.
çizgi filmde canımı sıkan tek nokta. halk çocuğu ''kaptan mağara adamı''na burjuva takımının kadrosunda yer verilmiş olmasıdır. kaptan bozuldu oralarda, hile bile yaptı. oysa halkın takımında yer alsaydı dengeler değişir, kaptan aslına rücu eder ve gönüller hoş olurdu.
diğer takımlar üzerine ise yazmaya bile gerek yok. bu alemde tek büyük yogiler!
devamını gör...
ursula k. le guin
kelimeleri ruhundan ney üfler gibi kağıda aktaran anarşist yazar. ursula, edebiyat diyarında kendine taklit edilemez, görkemli bir şato inşa etmiştir. hikayelerinde her şey fantastiktir ve aynı zamanda fantastik olamayacak kadar okura yakındır.
devamını gör...
zehir
üstteki yazar arkadaşın da dediği gibi zehiri zehir yapan dozdur. şaman öğretisine göre ihtiyaçtan fazla olan her şey zehirdir.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
merhaba sevgili portakallar!
90'lar türkçe pop ve umut dolu şarkılar konseptinden sonra yeni konseptimizi sizlere bildirmekten mutluluk duyuyorum!
önce 90'lara gittik çocukluğumuza indik, sonra umut dolu bir gece ile neşelendik, peki sırada ne var?
hazır yaz gelirken ve yavaş yavaş bir yerlere kaçma isteğimiz artarken, canımız buram buram "gitmek" çekiyorken dedim ki biz bir "yol şarkıları gecesi" yapalım.
hani bir yolculuk sırasında yolun bizi götürdüğü yere giderken o yolu bize daha çekilir kılan, gideceğimiz yere daha çabuk ulaştıran şarkılar vardır. hem dinlerken mutlu eder hem de gideceğimiz yer için enerji depolar bize.
işte o şarkıları çaldığımız bir gece olmasın mı? gideceğimiz yere giderken "kafa sözlük yazarlarının seçtikleri şarkılardan oluşan çalma listesi" ile gitmeyelim mi ha?
bence gidelim!
efendim o zaman her hafta olduğu gibi bu hafta da tatlı ses kayıtlarınıza talibim. kayıtları mail ya da discord üzerinden bana ulaştırabilir, istediğiniz zaman mesaj atabilirsiniz.
son gün çarşamba öğleden sonra.
o zaman gelsin afiş!
90'lar türkçe pop ve umut dolu şarkılar konseptinden sonra yeni konseptimizi sizlere bildirmekten mutluluk duyuyorum!
önce 90'lara gittik çocukluğumuza indik, sonra umut dolu bir gece ile neşelendik, peki sırada ne var?
hazır yaz gelirken ve yavaş yavaş bir yerlere kaçma isteğimiz artarken, canımız buram buram "gitmek" çekiyorken dedim ki biz bir "yol şarkıları gecesi" yapalım.
hani bir yolculuk sırasında yolun bizi götürdüğü yere giderken o yolu bize daha çekilir kılan, gideceğimiz yere daha çabuk ulaştıran şarkılar vardır. hem dinlerken mutlu eder hem de gideceğimiz yer için enerji depolar bize.
işte o şarkıları çaldığımız bir gece olmasın mı? gideceğimiz yere giderken "kafa sözlük yazarlarının seçtikleri şarkılardan oluşan çalma listesi" ile gitmeyelim mi ha?
bence gidelim!
efendim o zaman her hafta olduğu gibi bu hafta da tatlı ses kayıtlarınıza talibim. kayıtları mail ya da discord üzerinden bana ulaştırabilir, istediğiniz zaman mesaj atabilirsiniz.
son gün çarşamba öğleden sonra.
o zaman gelsin afiş!

devamını gör...
yazarların yaşlandıklarını hissettiği ilk an
çok iş yapmak için kalkıp az iş yapıp oturduğum an. dağı kazıp devirecek istek var ama kazma küreği sallayacak güç yok. * işte bu yüzden hissettiğin yaş, ruhum genç benim söylemleri var’mış.
devamını gör...
yazarların çocukken en çok korktuğu şeyler
süt kardeşler filmindeki gulyabani.
devamını gör...
dirty talk
güzel türkçemizde birebir karşılığı olmayan, kur yaparken, cinsel arzu uyandırmayı amaçlayan belaltı (küfürlü veya argo da olabilir) konuşmak anlamına gelen hadisedir.
ipin ucunu kaçırırsanız partnerinizi korkutabilir ve yahut gücendirebilirsiniz. kesinlikle türkçe yapılabildiğine inanmadığım durumdur.
dipnot: lütfen cinsel arzu uyandıracam diye partnerinizin anasına bacısına küfür etmeyiniz.
ipin ucunu kaçırırsanız partnerinizi korkutabilir ve yahut gücendirebilirsiniz. kesinlikle türkçe yapılabildiğine inanmadığım durumdur.
dipnot: lütfen cinsel arzu uyandıracam diye partnerinizin anasına bacısına küfür etmeyiniz.
devamını gör...
kocanız istemedikçe çalışmayın diyen yazar
istiyorsa bir saksıda durup meyve de verelim demek istediğim yazardır. kardeşim artık anlayın biz sizin hizmetçiniz değiliz, insanız. birinin evde kalıp çocuk bakmasına çok hevesliysen sen kalıp bak. eğer yapamıyorsan da git gece oturup günlüğüne ağlayarak yaz. bıktık artık sizin gibi kadını bir robot ya da insan dışı başka bir hizmetkar gibi gören varlıklardan.
devamını gör...
sürekli kötüleyen yazar
kendisi adına üzüldüğüm yazardır. evet her sistemin birçok yanlışı vardır, ama bunun ifadesi böyle mi olmalıdır?
sözüm mantık çerçevesinde konuşana değil, mantıklı konuşuyorum ayağına her başlıkta içindeki öfkeyi bize akıtanadır.
hey hey sakin ol, biz dostuz. derin bir nefes al ve o telefonu yavaşça masanın üstüne bırak.
sözüm mantık çerçevesinde konuşana değil, mantıklı konuşuyorum ayağına her başlıkta içindeki öfkeyi bize akıtanadır.
hey hey sakin ol, biz dostuz. derin bir nefes al ve o telefonu yavaşça masanın üstüne bırak.
devamını gör...