ahmet taner kışlalı
prof.dr.ahmet taner kışlalı, kültür bakanlığı yaptığı dönemde bale sanatçıları için türkiye şartlarında point denilen pabuçlardan bulmak oldukça güç olduğundan rusya'ya yaptığı bir ziyarette yanında boş ve büyükçe bir bavul götürmüş,içini kaliteli rus bale pabuçları ile doldurmuş ve türkiye'ye döndüğünde havaalanında büyük heyecanla sanatçılara dağıtmıştır*.
devamını gör...
yayın önerisi
bir tane abi çıksın, 50 kg bal polen hediyeli sadece 20 lira desin. biz de o balı almaya çalışalım.
devamını gör...
kahramanmaraş'ta bir esnafın böbreğini satışa çıkarması
protestosunu bu şekilde göstermiş esnafımız. bıçak kemiğe dayandı diyor.
devamını gör...
555k
cemal süreya şiiridir.
...
"iktidarın baskılarından bunalan gençlik, 5 mayıs’ta bir protesto gösterisi yapmayı kararlaştırır. eylemin parolası “555k”, kulaktan kulağa fısıldanarak yaygınlaştırılır. parola, “5’inci ayın 5’inci günü saat 5’te kızılay’da” demektir. o gün çok büyük bir gösteri gerçekleşir.
başbakan adnan menderes, öfkeli kalabalığın elinden güçlükle kurtarılır ve bir gazetecinin otomobiline bindirilerek alandan kaçırılır…
cemal süreya, yedek subay olarak içinde yer aldığı bu olayın şiirini yazar ve papirüs dergisinin ilk sayısında “555k” adıyla yayımlar:"
şimdi bursa’da ipek çeken kızlar
bir karasevda halinde söylemektedir:
görmeğe alıştığımız nice yazlar
kimleri alıp götürdüler ama kimleri
karanfil bıyıklı genç teğmenleri
ak saçlı profesörleri, öğrencileri
adları şuramıza işlemektedir
ah dayanmaz dayanmaz bakmaya gözler
bir karasevda halinde söylemektedir
şimdi bursa’da ipek çeken kızlar
şimdi erzurum’da çift sürenlerin
geçit vermez kaşlarının altında
derindir, ıssızdır, korkunçtur gözleri
sabanın demiri girdikçe toprağa
hınçlarını gömmektedir içine yerin.
çünkü millet hayınları ankaralarda
çünkü izmirlerde, çünkü istanbullarda
çünkü başka yerlerinde memleketin
kanına girdiler masum gençlerin
işte onun için karanlıktır gözleri
şimdi erzurum’da çift sürenlerin.
şimdi saat sekizdir başlar gecemiz
gündüzü kısalttılar geceyi uzattılar
şimdi acının ve hüznün göklerinde
umudun yıldızı sarı yıldız mavi yıldız
uykumuzun bir ucunda bombalar
bir ucunda hürriyet inancı sabaha kadar
ingiliz usulü piyade tüfekleriyle
insanca yaşamanın onuru arasında
milletcek bir gidip bir geliyoruz
şimdi saat sekizdir başlar gecemiz
şimdi ay doğar bulutlar arasından
kavat derebeyleri yüreksiz bolu beyleri
hırsızlar, yüzde oncular, kumar erleri
cebren ve hile ile haklarımızı alan
zulmü ve alçaklığı yöneten murdar üçgen
biliyor musunuz bir orman gelişiyor şimdi
türküleri duyuyor musunuz nice derin
yakılmış çoban ateşleriyle dağlarda
karanlığı tutuşturup bir köşesinden
geceyi gündüze çevirenlerin
biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
anamız çay demliyor ya güzel günlere
sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
bu, böyle gidecek demek değil bu işler
biz şimdi yan yana geliyoruz ve çoğalıyoruz
ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
işte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz.
(papirüs, ağustos 1960)
kaynak
eniyisipencere ukdesi.
...
"iktidarın baskılarından bunalan gençlik, 5 mayıs’ta bir protesto gösterisi yapmayı kararlaştırır. eylemin parolası “555k”, kulaktan kulağa fısıldanarak yaygınlaştırılır. parola, “5’inci ayın 5’inci günü saat 5’te kızılay’da” demektir. o gün çok büyük bir gösteri gerçekleşir.
başbakan adnan menderes, öfkeli kalabalığın elinden güçlükle kurtarılır ve bir gazetecinin otomobiline bindirilerek alandan kaçırılır…
cemal süreya, yedek subay olarak içinde yer aldığı bu olayın şiirini yazar ve papirüs dergisinin ilk sayısında “555k” adıyla yayımlar:"
şimdi bursa’da ipek çeken kızlar
bir karasevda halinde söylemektedir:
görmeğe alıştığımız nice yazlar
kimleri alıp götürdüler ama kimleri
karanfil bıyıklı genç teğmenleri
ak saçlı profesörleri, öğrencileri
adları şuramıza işlemektedir
ah dayanmaz dayanmaz bakmaya gözler
bir karasevda halinde söylemektedir
şimdi bursa’da ipek çeken kızlar
şimdi erzurum’da çift sürenlerin
geçit vermez kaşlarının altında
derindir, ıssızdır, korkunçtur gözleri
sabanın demiri girdikçe toprağa
hınçlarını gömmektedir içine yerin.
çünkü millet hayınları ankaralarda
çünkü izmirlerde, çünkü istanbullarda
çünkü başka yerlerinde memleketin
kanına girdiler masum gençlerin
işte onun için karanlıktır gözleri
şimdi erzurum’da çift sürenlerin.
şimdi saat sekizdir başlar gecemiz
gündüzü kısalttılar geceyi uzattılar
şimdi acının ve hüznün göklerinde
umudun yıldızı sarı yıldız mavi yıldız
uykumuzun bir ucunda bombalar
bir ucunda hürriyet inancı sabaha kadar
ingiliz usulü piyade tüfekleriyle
insanca yaşamanın onuru arasında
milletcek bir gidip bir geliyoruz
şimdi saat sekizdir başlar gecemiz
şimdi ay doğar bulutlar arasından
kavat derebeyleri yüreksiz bolu beyleri
hırsızlar, yüzde oncular, kumar erleri
cebren ve hile ile haklarımızı alan
zulmü ve alçaklığı yöneten murdar üçgen
biliyor musunuz bir orman gelişiyor şimdi
türküleri duyuyor musunuz nice derin
yakılmış çoban ateşleriyle dağlarda
karanlığı tutuşturup bir köşesinden
geceyi gündüze çevirenlerin
biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
anamız çay demliyor ya güzel günlere
sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
bu, böyle gidecek demek değil bu işler
biz şimdi yan yana geliyoruz ve çoğalıyoruz
ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
işte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz.
(papirüs, ağustos 1960)
kaynak
eniyisipencere ukdesi.
devamını gör...
1 milyon dolar vs sevdiğin kız
1 milyon dolar için hepinizi, sevdiğim kız için dünyayı yakarım.
devamını gör...
youtube kanalı önerileri
ünsal ünlü : eski parlamento muhabiri, gündem ve ekonomi hakkında harika işleri var.
tarih obası : tarih severler için bakılması gereken bir kanal.
murat soner : kötü kötü türk dizileri ile iyi dalga geçiyor.
coşkun aral anlatıyor : başarılı savaş muhabiri coşkun aral'ın anılarını, mesleki hayatını anlattığı kanal.
dost kayaoğlu : oyun incelemeleri ile yıllardır izleyenlerinin yüzünü güldürür kendisi.
ezgi'nin kanalı : geek kültür ve gündemi takip etmek için güzel bir kanal.
çilem akar : ingilizce videoları ve pozitifliği ile sizi kendine bağlayan bir kanal.
flu tv : ilker canikligil'in kişisel okulu gibi kullandığı kanal.
geekyapar : dedeler sofrası bile izlemeye değer.
evrim ağacı : biyolojiye hele hele evrime ilgisi olan insanların radarına alması gereken bir kanal.
medyascope : bağımsız medya takip etmek isteyen, gazeteciliğe aç insanlar için bir içim su gibi kanal.
allianz motto müzik : müziğe ilgisi olan insanların içinden çıkamayacağı bir kanal.
anadolu rock revival project : anadolu rock efsanelerini, gizli kalmış şaheserleri dinlemek ve keşfetmek için bire bir kanal.
tarih obası : tarih severler için bakılması gereken bir kanal.
murat soner : kötü kötü türk dizileri ile iyi dalga geçiyor.
coşkun aral anlatıyor : başarılı savaş muhabiri coşkun aral'ın anılarını, mesleki hayatını anlattığı kanal.
dost kayaoğlu : oyun incelemeleri ile yıllardır izleyenlerinin yüzünü güldürür kendisi.
ezgi'nin kanalı : geek kültür ve gündemi takip etmek için güzel bir kanal.
çilem akar : ingilizce videoları ve pozitifliği ile sizi kendine bağlayan bir kanal.
flu tv : ilker canikligil'in kişisel okulu gibi kullandığı kanal.
geekyapar : dedeler sofrası bile izlemeye değer.
evrim ağacı : biyolojiye hele hele evrime ilgisi olan insanların radarına alması gereken bir kanal.
medyascope : bağımsız medya takip etmek isteyen, gazeteciliğe aç insanlar için bir içim su gibi kanal.
allianz motto müzik : müziğe ilgisi olan insanların içinden çıkamayacağı bir kanal.
anadolu rock revival project : anadolu rock efsanelerini, gizli kalmış şaheserleri dinlemek ve keşfetmek için bire bir kanal.
devamını gör...
akp'nin pandemi bahanesiyle gece hayatını bitirmesi
kimse açmasaydı ben bu başlığı açacaktım. ay imdat yemin ederim imdat bi s. gidin rahat bırakın bizi.
devamını gör...
sınav haftası
lanet bir şeydir. ne kadar uzarsa insanı o kadar delirtir.
devamını gör...
deniz tüney aliefendioğlu
alla beni pulla beni şarkısındaki kadın sesinin sahibi, barış manço'nun bir üst nesilden kuzeni (dedeleri kardeş).
devamını gör...
pazartesi cumartesiden başlar
strugatski kardeşlerinin diğer kitaplarından biraz daha farklı özelliklere sahip olan kitaplarının adı. strugatski'lere ve sovyet bilim kurgusuna dair malumunuz olduğu üzere yeri geldikçe bir şeyler çiziktirdik. bu kitabı onların sorusuna cevap vererek anlatmaya başlayabiliriz; ''şişenin tıpasını açtı mı? cin şişeden çıktı mı?'' evet şişenin tıpası açılmış ve cidden cin şişeden çıkmış. şöyle ki; strugatskiler diğer eserlerinde genellikle bilim kurgunun çıtasını hep daha yükseğe çıkarıyor ve oradan gerçekliğe dair nokta atışları yapıyor. bu kitapta ise biraz fantastik kurguya kayış var. yani anlayacağınız tam bir harmanlama olmuş. yaşadığımız dünya ve içinde bulunduğumuz evrene dair anlayış çabası ancak bu kadar kadar güzel anlatılabilirdi. biraz masalsı, biraz sade ve yine muhteşem bir hayalperestlikle... tabi bunu da strugatski'lerden başkası yapamazdı emin olunuz. *
bilim kurgunun, fantastik kurgu ile harmanlanışı benim çok hoşuma gitti. özellikle privalov’un tepkisel evrelerine bayıldım. bilirsiniz eskiden masal anlatıcıları varmış, köyden köye dolaşır, anlattıkları hikâyeler karşılığında karınlarını doyurur ya da ahaliden kendi işlerine yarayacak eşyaları toplarlarmış. masallar böylece dilden dile aktarılak toplumların zihnine zerk edilmiş, ortak akıldaki yerlerini layıkıyla ile bulmuş. işte strugatskiler insana dair unutulanları hatırlatıyorlar bize bu kitapta ve yine kendilerine özgü üslubu ve yaratıcılığı kullanarak biraz daha modern masal anlatıcısı rolüne bürünüyorlar. ortak belleğe katkıda bulunuyorlar. anlatımda ara sıra ufak aksaklıklar var gibi görünüyor olsa da, aslında bu durum anlatımdaki harmanlamanın ortaya çıkardığı, zihninizde de oluşan mavi ekranlardan fazlası değil. strugatski kardeşleri daha önce okumuşsanız, o kısımlar sizi hiç rahatsız etmiyor zira onların bu tarz değişik akademik göndermelerine alışık oluyorsunuz. bu sebeple şunu söyleyebilirim ki, strugatski'leri ilk kez okuyacaksınız başlangıç kitabınız bu kitap olmamalı. muhakkak okumalısınız ama onlara biraz aşina olduktan sonra. onları biraz tanıdıktan sonra...
misal bu başlığı okudunuz ya şimdi. ve daha önce strugatski'leri okumadınız. burada önünüzde bir seçim var. ya onlarla tanışacaksınız ve bu kitabı okuma noktasına geleceksiniz, ya da onları tamamen es geçip yolunuza devam edeceksiniz. mevzu bu işte, sizin bile tek bir geleceğiniz yok. * ama bir nebze de elinizde. amma lakırdı ettim. okursanız ne ala! kitapları kıyıdan köşeden dolanarak anlatmak da zor oluyor yahu. iyi masalları böyle adamlar yazar. sonra bakmışsınız gerçeği de en güzel bu masallar anlatır. o minvalde bir kitap. seçim sizin.
bilim kurgunun, fantastik kurgu ile harmanlanışı benim çok hoşuma gitti. özellikle privalov’un tepkisel evrelerine bayıldım. bilirsiniz eskiden masal anlatıcıları varmış, köyden köye dolaşır, anlattıkları hikâyeler karşılığında karınlarını doyurur ya da ahaliden kendi işlerine yarayacak eşyaları toplarlarmış. masallar böylece dilden dile aktarılak toplumların zihnine zerk edilmiş, ortak akıldaki yerlerini layıkıyla ile bulmuş. işte strugatskiler insana dair unutulanları hatırlatıyorlar bize bu kitapta ve yine kendilerine özgü üslubu ve yaratıcılığı kullanarak biraz daha modern masal anlatıcısı rolüne bürünüyorlar. ortak belleğe katkıda bulunuyorlar. anlatımda ara sıra ufak aksaklıklar var gibi görünüyor olsa da, aslında bu durum anlatımdaki harmanlamanın ortaya çıkardığı, zihninizde de oluşan mavi ekranlardan fazlası değil. strugatski kardeşleri daha önce okumuşsanız, o kısımlar sizi hiç rahatsız etmiyor zira onların bu tarz değişik akademik göndermelerine alışık oluyorsunuz. bu sebeple şunu söyleyebilirim ki, strugatski'leri ilk kez okuyacaksınız başlangıç kitabınız bu kitap olmamalı. muhakkak okumalısınız ama onlara biraz aşina olduktan sonra. onları biraz tanıdıktan sonra...
misal bu başlığı okudunuz ya şimdi. ve daha önce strugatski'leri okumadınız. burada önünüzde bir seçim var. ya onlarla tanışacaksınız ve bu kitabı okuma noktasına geleceksiniz, ya da onları tamamen es geçip yolunuza devam edeceksiniz. mevzu bu işte, sizin bile tek bir geleceğiniz yok. * ama bir nebze de elinizde. amma lakırdı ettim. okursanız ne ala! kitapları kıyıdan köşeden dolanarak anlatmak da zor oluyor yahu. iyi masalları böyle adamlar yazar. sonra bakmışsınız gerçeği de en güzel bu masallar anlatır. o minvalde bir kitap. seçim sizin.
devamını gör...
ıspanak
eğer yanında limon suyu ya da portakal suyu içerseniz demir emilimi çok daha yüksek olacaktır. işte o zaman bir temel reis olabilirsiniz.
devamını gör...
tükenmişlik sendromu
bezgin, yılgın, motivasyonsuz hissetmeye verilen genel isim. her şeyi çabucak tüketen günümüz insanının artık tüketecek bir şeyi kalmadığında yaşama devam etmenin manasız olduğu fikrine kapılmasıdır. genelde kısa sürer fakat, belirtiler devam ederse ilerleyen süreçte depresyon ve daha sonra major depresyona kadar uzanabilir. çağımızın bireyi niçin yaşadığı gibi temel bir soruya dahi cevap üretemeyince yabancılaşma ve boşluk duyguları da kaçınılmaz oluyor tabii.
devamını gör...
üfürüntü
savrularak yağan kar anlamına gelmektedir.
devamını gör...
normal sözlük köy okuluna kitap yardımı etkinliği
kitap ulaştırırken çocukların yaş grubunu gözetmemiz gereken ve benim de dahil olacağım iyilik kampanyası.
devamını gör...
konyalıların eğitilmezliği
şu başlığı açan kişinin trol olması gerekirken moderatör olması beni biraz düşündürdü.
bilmiyorum bu ön yargılarımızdan, genellemelerimizden nasıl kurtuluruz ama durum işte trol başlığı sanıp girdiğim başlığın moderatör başlığı olması kadar, bu kadar vahim. izmir'e gavur, konya'ya yobaz demek , kürt'e terörist gözüyle bakmak, bursalılara nonoşsun vs. diyerek kendince alaya almak vb. bunlardan nefret ediyorum. yapmayın muhterem insanlar. bırakın ön yargılarınızı, genellemelerinizi kenara. herkese insan olarak bakalım. yanlış yapan insana da şuralı-buralı, şucu-bucu olarak değil de hata yapmış insan-insanlar olarak bakalım. dünya böyle çok daha güzel olacak, emin olun.
bilmiyorum bu ön yargılarımızdan, genellemelerimizden nasıl kurtuluruz ama durum işte trol başlığı sanıp girdiğim başlığın moderatör başlığı olması kadar, bu kadar vahim. izmir'e gavur, konya'ya yobaz demek , kürt'e terörist gözüyle bakmak, bursalılara nonoşsun vs. diyerek kendince alaya almak vb. bunlardan nefret ediyorum. yapmayın muhterem insanlar. bırakın ön yargılarınızı, genellemelerinizi kenara. herkese insan olarak bakalım. yanlış yapan insana da şuralı-buralı, şucu-bucu olarak değil de hata yapmış insan-insanlar olarak bakalım. dünya böyle çok daha güzel olacak, emin olun.
devamını gör...
zaman oku
uzaysal anlamda istenilen yöne doğru ilerleyebilmek mümkün iken zamansal anlamda sadece tek yöne yani ileriye doğru gitmek mümkündür.buna da 'zamanın oku' denir. bunun anlamı,geçmişin daima ardımızda kalacak olmasıdır.bu nedenle zaman yolculuğu teorilerinde geçmişe gitmenin aslında mümkün olmadığından bahsedilir.solucan deliği vb aracılığıyla ancak geleceğe (normal zaman akışından) daha hızlı şekilde ulaşılabilir.geçmişe yolculuk yapılamaz.şöyle ki einstein'ın özel görelilik teorisine göre zamanda 500 yıl ileri gitmenin ve çok özel şartlar altında solucan delikleri aracılığıyla 1000 yıl geçmişe gitmenin mümkün olduğu söylenir ama bu ikincisi pratikte kabul edilmez.bunun bir sebebi olarak da solucandeliklerinin varlığının henüz kanıtlanmamış olması gösterilir.
bu durumu açıklamak için termodinamiğin 2.yasasının temeli olan entropiden yararlanılır*.yani maddeler düzenden düzensizliğe doğru hareket etme eğilimindedir.zaten big bang dolayısıyla evrenin yüksek bir düzenlilik halinden başlayıp giderek daha da düzensiz bir yapı kazandığını (sebebini henüz anlamamış olsak da) biliyoruz.
kuantum fiziği ile karmaşık bir ilişkisi de olsa 'büyükbaba paradoksu' ile bu durumu daha kolay açıklamak ve anlamak mümkün.
geçmişe gidip kendi büyükbabanızı öldürseydiniz babanız hiç doğmazdı. o zaman siz de doğmaz ve geçmişe gidip büyükbabanızı öldüremezdiniz.bu da zamanın tersine akamayacağının kanıtlarından biridir.
bu durumu açıklamak için termodinamiğin 2.yasasının temeli olan entropiden yararlanılır*.yani maddeler düzenden düzensizliğe doğru hareket etme eğilimindedir.zaten big bang dolayısıyla evrenin yüksek bir düzenlilik halinden başlayıp giderek daha da düzensiz bir yapı kazandığını (sebebini henüz anlamamış olsak da) biliyoruz.
kuantum fiziği ile karmaşık bir ilişkisi de olsa 'büyükbaba paradoksu' ile bu durumu daha kolay açıklamak ve anlamak mümkün.
geçmişe gidip kendi büyükbabanızı öldürseydiniz babanız hiç doğmazdı. o zaman siz de doğmaz ve geçmişe gidip büyükbabanızı öldüremezdiniz.bu da zamanın tersine akamayacağının kanıtlarından biridir.
devamını gör...
doktor yazısı
tıp öğrencisi oldukları zamanlar derste hızlı not alma alışkanlıklarının yazdıkları reçetede kendisini göstermesinin bir sonucudur. yani doktor yazısının okunmazlığı, bu seri yazı yazma alışkanlığının kağıda dökülümü.
devamını gör...
normal sözlük'ün reklamsız olması
tertemiz sözlük,bundan iyisi şamda kayısı.
devamını gör...
fastorum libri sex
romalı şair publius ovidius naso tarafından yazılmış olan 6 kitaplık latin şiiri. birebir çevirisi altı takvim kitabı olsa bile farklı isimlerle de anılmış ve farklı biçimlerde de çevrilmiştir. yunan-roma didaktik geleneğine bağlı kalınarak yazılan şiirde ovid dönemin roma geleneklerini, kutlanılan özel günlerin altında yatanları birden fazla etiyoloji* ile açıklamıştır. esasında 12 kitaptan oluşması gerekiyordu fakat ovid'in sürgün edildikten sonra devamını yazamadığı düşünülüyor. ocak ve haziran arasında bulunan aylar -ocak ve haziran dahil olmak üzere- bu kitapların isimlerini de oluşturuyor aynı zamanda. eser zaman zaman güvenilmez olduğuna dair tartışmalar yaratsa bile - ve hatta politik olduğu da tartışmalıdır- ovid'in muhtemelen en bilinen eseri. bard -veya ozan- şiirde zaman zaman tanrılarla birebir diyalog içerisinde bulunuyor ve bu konuşmalar üzerinden ilerliyor.
"three reasons were given. but forgive me, goddesses. the matter is not for me to decide. leave me equally. troy was ruined by judging beauty. two goddesses can harm more than one can help." (dicta triplex causa est. at vos ignoscite, divae: res est arbitrio non dirimenda meo. ite pares a me. perierunt iudice formae pergama: plus laedunt, quam iuvat una, duae.)
"there's a god in us: when he stirs we kindle: that impulse sows the seeds of inspiration. ı've a special right to see the faces of the gods, being a bard, or by singing of sacred things." (est deus in nobis; agitante calescimus illo: impetus hic sacrae semina mentis habet, fas mihi praecipue voltus vidisse deorum, vel quia sum vates, vel quia sacra cano.)
"they say that juno and ceres were born of ops by saturn's seed, vesta was the thirds daughter. the others married, bore children they say, the third was always unable to tolerate men." (ex ope ıunonem memorant cereremque creatas semine saturni, tertia vesta fuit utraque nupserunt, ambae peperisse feruntur, de tribus impatiens restitit una viri.)
"three reasons were given. but forgive me, goddesses. the matter is not for me to decide. leave me equally. troy was ruined by judging beauty. two goddesses can harm more than one can help." (dicta triplex causa est. at vos ignoscite, divae: res est arbitrio non dirimenda meo. ite pares a me. perierunt iudice formae pergama: plus laedunt, quam iuvat una, duae.)
"there's a god in us: when he stirs we kindle: that impulse sows the seeds of inspiration. ı've a special right to see the faces of the gods, being a bard, or by singing of sacred things." (est deus in nobis; agitante calescimus illo: impetus hic sacrae semina mentis habet, fas mihi praecipue voltus vidisse deorum, vel quia sum vates, vel quia sacra cano.)
"they say that juno and ceres were born of ops by saturn's seed, vesta was the thirds daughter. the others married, bore children they say, the third was always unable to tolerate men." (ex ope ıunonem memorant cereremque creatas semine saturni, tertia vesta fuit utraque nupserunt, ambae peperisse feruntur, de tribus impatiens restitit una viri.)
devamını gör...