what is my movie
adını hatırlayamadığınız filmden aklınızda kalanları yazdiğiniz ve yazdıklarınıza uyan filmleri gösteren site.
devamını gör...
rüyamda buluttum
"{1. bölüm: can bonomo}
nerede başladı bu hikaye de
ben böyle delirdim
nasıl oldu da sevdim çok canımdan
ben böyle değildim
yağdı durmuyor karlar
eriyor yazım, kışım
sen benim uğurlu yorganımdın
en masum bakışım
{nakarat: can bonomo & demet evgar}
rüyamda buluttum
sensizliği unuttum
yağmur oldum ağladım seni
dizlerimde uyuttum
uyandım gecenin bir vakti
ne havadan ne sudan
yağmur oldum ağladım seni
bir nehrin yatağından
{2. bölüm: demet evgar}
nerede başladı bu hikaye de
ben böyle delirdim
nasıl oldu da sevdim çok canımdan
ben böyle değildim
aktı dereler derelere bak
geçiyor günüm gecem
sen benim sigaram, suyum, çayım
en karmaşık bilmecem
{nakarat: can bonomo & demet evgar}
rüyamda buluttum
sensizliği unuttum
yağmur oldum ağladım seni
dizlerimde uyuttum
uyandım gecenin bir vakti
ne havadan ne sudan
yağmur oldum ağladım seni
bir nehrin yatağından
{köprü: can bonomo, demet evgar}
yalnız uyursan rüyalara sor beni
gel gör nerelerdeyim
korkusuz göğün altında bir deli
ölmedim avareyim
{nakarat: can bonomo & demet evgar}
rüyamda buluttum
sensizliği unuttum
yağmur oldum ağladım seni
dizlerimde uyuttum
uyandım gecenin bir vakti
ne havadan ne sudan
yağmur oldum ağladım seni
bir nehrin yatağından"
sözlerini içeren muhteşem düet.
bir de spotify halini bırakalım şuraya;
spotify
nerede başladı bu hikaye de
ben böyle delirdim
nasıl oldu da sevdim çok canımdan
ben böyle değildim
yağdı durmuyor karlar
eriyor yazım, kışım
sen benim uğurlu yorganımdın
en masum bakışım
{nakarat: can bonomo & demet evgar}
rüyamda buluttum
sensizliği unuttum
yağmur oldum ağladım seni
dizlerimde uyuttum
uyandım gecenin bir vakti
ne havadan ne sudan
yağmur oldum ağladım seni
bir nehrin yatağından
{2. bölüm: demet evgar}
nerede başladı bu hikaye de
ben böyle delirdim
nasıl oldu da sevdim çok canımdan
ben böyle değildim
aktı dereler derelere bak
geçiyor günüm gecem
sen benim sigaram, suyum, çayım
en karmaşık bilmecem
{nakarat: can bonomo & demet evgar}
rüyamda buluttum
sensizliği unuttum
yağmur oldum ağladım seni
dizlerimde uyuttum
uyandım gecenin bir vakti
ne havadan ne sudan
yağmur oldum ağladım seni
bir nehrin yatağından
{köprü: can bonomo, demet evgar}
yalnız uyursan rüyalara sor beni
gel gör nerelerdeyim
korkusuz göğün altında bir deli
ölmedim avareyim
{nakarat: can bonomo & demet evgar}
rüyamda buluttum
sensizliği unuttum
yağmur oldum ağladım seni
dizlerimde uyuttum
uyandım gecenin bir vakti
ne havadan ne sudan
yağmur oldum ağladım seni
bir nehrin yatağından"
sözlerini içeren muhteşem düet.
bir de spotify halini bırakalım şuraya;
spotify
devamını gör...
seri artılamak
okumadığım hiç bir tanımı beğenmiyorum. bunun bana karşı yapılmasını da istemem. varsa yazılarını beğendiğim bir yazar, pıt pıt pıt beğeniyorum tabiki. cebimden mi çıkıyor cancağızım, hakkı olana hakkını vermeyek mi ?
devamını gör...
yazarları bugün mutlu eden olaylar
bugün ben yazar oldum sözlük.
devamını gör...
yanlış bilinen atasözü ve deyimler
su uyur düşman uyumaz, değil
sü uyur düşman uyumaz
(sü: asker)
sü uyur düşman uyumaz
(sü: asker)
devamını gör...
arjantin
amerika kıtasında en çok avrupa kökenli insan barındıran ülkedir. kızılderililer yok denecek kadar azdır ve eskiden oralarda yaşadıklarına dair iz bile bulunmaz.
devamını gör...
ladyboy
tayland,vietnam ve flipinler gibi asya ülkelerinde trans bireyleri tanımlarken kullanılan söz. "hanım oğlan" olarak da bilinirler. gerçek kadından zaman zaman ayırt edilmeleri zordur. o bölgeye giden türklerin sıklıkla karıştırıp ladyboylara asıldıkları bilinen bir gerçektir.
devamını gör...
ast
piyanist isimli yazar arkadaşımızın ukdesi.
genellikle askeriyede kullanılan bir kelimedir. 'derece yönünden alt' anlamına gelir.
örneğin teğmen, üsteğmenin astıdır. binbaşı, yarbayın astıdır.
genellikle askeriyede kullanılan bir kelimedir. 'derece yönünden alt' anlamına gelir.
örneğin teğmen, üsteğmenin astıdır. binbaşı, yarbayın astıdır.
devamını gör...
kötülüğün en yakındakilerden gelmesi
en büyük düşmanın, bakacağın en son yerde saklanır.
devamını gör...
imparatoriçe theodora
bir rivayete göre mısır başka bir rivayete göre de kıbrıs doğumlu theodora miladın 6. asrı ortalarına doğru doğmuştur. ailesi ile birlikte henüz çocuk yaşta istanbula gelmiş ve ahlak fesadının başı olan hipodromda büyümüştür. bizansın da en meşhur fahişesi olmuştur. hipodrom öyle bir yerdi ki en düşük tebadan en kibar tebaya kadar herkes fahişelerle düşüp kalkar ve onlarla eğlenirdi. saraylarım günlük dedikoları dahi hipodram kaynaklı olabilirdi... sirkler rakkashaneler fuhuşhaneler mevcuttu ve theodora nın ailesi de bu sirklere mensuptu. henüz theodora çok küçükken ölen babası ayı bekçisi idi, o öldükten sonra bu güzel kız istanbul’un birçok serserisi, hırsızı ve kibarının aguşunda büyüyüp serpildi. sahnede onu çıplak izlemek için gelenler salonları, sirkleri doldururdu... fakat namı kötü bir namdı tüm istanbul’u sarmıştı bu nam ama bazı kişiler onu görünce hastalıklı bir insan görmüş gibi kaçarlardı.
bir aralık bir rütbeli bir memur aşığı ile afrikaya kaçtı ve orada yapamadı. iskenderiyeye geldi, orada manastıra girdi ama yine yapamadı. evet yeniden istanbuldaydı şimdi de ... lakin artık uslu, yaşlı ve dingindi.
istanbulun kenar mahallelerinden bir eve kapandı, kırklı yaşlardaydı. hayatını burada sakince geçirmek niyetindeydi.
birden bir tesadüf eseri imparatorun meşhur yeğeni olan prens ıustinianus ile karşılaştı. kırkını geçmiş olan bu kadın onu hemen kendisine aşık etti ve aşkları için onunla evlenebilmek için ıustinianus kanunları değiştirdi (çünkü ahlaksız bir kadınla evlenmek yasaktı oysa imparatoriçelerin türlü ahlaksızlıkları hoşgörülürdü zira ahlaksız kadınla da evlenilmezdi). neticede prens ıustinianus ve theodora evlendi. bir zamanlar ahlaksızlıkla namussuzlukla suçlanan kadın şimdi imparatororiçe ve parmakla gösterilip özenilen, örnek alınan kadın olmuştu. imparatoriçe olduktan sonra ahlak metaneti içerisinde yirmi bir sene saltanat sürdü.
devrinde nika ihtilali baş gösterdi. ümidini kaybeden imparator ve generali tam kaçacak iken onları tuttu ve tesirli sözleri ile etkiledi, oradan ayrılmayacağını ölecekse de imparatoriçe olarak öleceği yeğlediği beyan etti. bunun üzerine tüm cesaretini toplayan imparator ve general ihtilalci halk üzerine saldırarak 50.000 kişiyi bir günde kılıçtan geçirerek ihtilali kanla bastırdı.
theodora, kansere yakalandı ve 548’de ruhu bedenini terk etti. cenazesinde ise imparator ıustinianus’un bir çocuk gibi günlerce ağlayarak “benim uğur yıldızım, mukaddes kadın!”, dediği rivayet ediledurur.
sevgiler...
bir aralık bir rütbeli bir memur aşığı ile afrikaya kaçtı ve orada yapamadı. iskenderiyeye geldi, orada manastıra girdi ama yine yapamadı. evet yeniden istanbuldaydı şimdi de ... lakin artık uslu, yaşlı ve dingindi.
istanbulun kenar mahallelerinden bir eve kapandı, kırklı yaşlardaydı. hayatını burada sakince geçirmek niyetindeydi.
birden bir tesadüf eseri imparatorun meşhur yeğeni olan prens ıustinianus ile karşılaştı. kırkını geçmiş olan bu kadın onu hemen kendisine aşık etti ve aşkları için onunla evlenebilmek için ıustinianus kanunları değiştirdi (çünkü ahlaksız bir kadınla evlenmek yasaktı oysa imparatoriçelerin türlü ahlaksızlıkları hoşgörülürdü zira ahlaksız kadınla da evlenilmezdi). neticede prens ıustinianus ve theodora evlendi. bir zamanlar ahlaksızlıkla namussuzlukla suçlanan kadın şimdi imparatororiçe ve parmakla gösterilip özenilen, örnek alınan kadın olmuştu. imparatoriçe olduktan sonra ahlak metaneti içerisinde yirmi bir sene saltanat sürdü.
devrinde nika ihtilali baş gösterdi. ümidini kaybeden imparator ve generali tam kaçacak iken onları tuttu ve tesirli sözleri ile etkiledi, oradan ayrılmayacağını ölecekse de imparatoriçe olarak öleceği yeğlediği beyan etti. bunun üzerine tüm cesaretini toplayan imparator ve general ihtilalci halk üzerine saldırarak 50.000 kişiyi bir günde kılıçtan geçirerek ihtilali kanla bastırdı.
theodora, kansere yakalandı ve 548’de ruhu bedenini terk etti. cenazesinde ise imparator ıustinianus’un bir çocuk gibi günlerce ağlayarak “benim uğur yıldızım, mukaddes kadın!”, dediği rivayet ediledurur.
sevgiler...
devamını gör...
kitap yazmak için bilgili olmaya artık gerek duyulmaması
ayağını sehpaya çarpanların bile kitap yazabildiği bir ülke burası. okunması gerekenleri okumayan, ergen ve çocuklara hitap eden sözde yazarların imza günlerinde izdihamlar yaşandığı bir yer burası. ibrahim selim' in bir videosu vardı wattpad le ilgili. kitap pahalı diye almayanların wattpad i okudukları telefonları görünce üzülmekten vazgeçtik. diye. aynen öyle. yazıyorsun en berbat kitabı. sıfır bilgiyle. kitabın kapağına tam da farz olduğu üzre koreli bir yahşıhlı odun un fotoğrafini koyduruyorsun. al sana kaç bin basıyor sonra o kitap?! ama bu , '' kötü çocuk' luktur.
devamını gör...
silahlı fotoğraf paylaşan din kültürü öğretmeni
2023'te seçim kaybedilirse elinde silahla böyle insanlar sokaklara dökülür mü diye sorgulatmıştır.
devamını gör...
akp'nin pandemi bahanesiyle gece hayatını bitirmesi
fransız sosyal teorisyen michel foucault'un salgın hastalıklarla ilgili bir incelemesi vardı. sanıyorum biyopolitikanın doğuşu eserinde geçiyordu. geçen sene hukuk fakültesini bitirmeye çalışırken, soyut derslerden birinde verilen bir tez ödevi için araştırma yaparken rastlamıştım. şayet üşenmezsem, teorisyenin başlığına bir ara ayrıntılı bir yazı yazarım; ancak özetle şunu belirtebilirim ki türkiye'de salgın yönetimi foucault'un metaforu ile "su çiçeği" yönetiminden "veba" yönetimine doğru dönüşmeye başladı.
yarınların özgürlüğü için çok ince bir çizgiden geçiyoruz. bu tarz cüretler insan hakları üzerinde ağır yaralar açacak yeni cüretlere önayak olabilir.
bir de şu var ki, çok kişinin bunu kabul edecek zeka kapasitesi yoktur fakat; gece hayatı ya da benim deyimimle günah turizmi toplumu diri, sakin ve çalışkan tutan; faydası zararından kat be kat fazla olan bir mekanizmadır. tarih boyunca eğlencesi özgür bırakılmış medeniyetler, baskı altında sıkılan medeniyetlerden daha üretken olmuşlardır. nazi almanyasında dahi, kasvetli ve aşırı ciddi gündüzleri, zevkle dolu ışıltılı geceler izlemiş; aceleye getirilen bir savaş ortamı olmasa uzun yıllar sürdürülebilecek bir denge sağlanmıştı.
şimdi bu durumdaki türkiye, yoz bir zümrenin hastalıklı siyasal orgazmını sağlayabilmek için üzerine fazla düşünülmemiş hamleler elinde geriye götürülmekte. önce gece saatlerine konulan sokağa çıkma yasakları, sonrasında yasak günlerinde ve kapanma dönemindeki alkol satış yasağı, şimdi de bu... bunun kokusu çok önceden geliyordu ancak gerçekten en fazla üzüldüğüm şey şu: bize bunları yapan güruh, bizi yönetmek için yeterince zeki değil. yazık benim ülkeme.
yarınların özgürlüğü için çok ince bir çizgiden geçiyoruz. bu tarz cüretler insan hakları üzerinde ağır yaralar açacak yeni cüretlere önayak olabilir.
bir de şu var ki, çok kişinin bunu kabul edecek zeka kapasitesi yoktur fakat; gece hayatı ya da benim deyimimle günah turizmi toplumu diri, sakin ve çalışkan tutan; faydası zararından kat be kat fazla olan bir mekanizmadır. tarih boyunca eğlencesi özgür bırakılmış medeniyetler, baskı altında sıkılan medeniyetlerden daha üretken olmuşlardır. nazi almanyasında dahi, kasvetli ve aşırı ciddi gündüzleri, zevkle dolu ışıltılı geceler izlemiş; aceleye getirilen bir savaş ortamı olmasa uzun yıllar sürdürülebilecek bir denge sağlanmıştı.
şimdi bu durumdaki türkiye, yoz bir zümrenin hastalıklı siyasal orgazmını sağlayabilmek için üzerine fazla düşünülmemiş hamleler elinde geriye götürülmekte. önce gece saatlerine konulan sokağa çıkma yasakları, sonrasında yasak günlerinde ve kapanma dönemindeki alkol satış yasağı, şimdi de bu... bunun kokusu çok önceden geliyordu ancak gerçekten en fazla üzüldüğüm şey şu: bize bunları yapan güruh, bizi yönetmek için yeterince zeki değil. yazık benim ülkeme.
devamını gör...
çoluğunun çocuğunun rızkını kafa store'da yiyen yazar
affet beni çocuğum, baban tüketim çılgınlığına tutuldu.
devamını gör...
yazılım öğrenmeye nereden başlamalı sorunsalı
bir soru.
algoritmanın ne olduğunu ve algoritma oluşturacak mantığın nasıl yürütülmesi gerektiğini genel hatlarıyla öğrenerek başlayabilirsiniz. ardından da yapacağınız ya da yapmak istediğiniz işe göre bir programlama dili seçebilirsiniz. amacınız neyse ona göre değişecektir ilk önce öğrenmeniz gereken şey.
algoritmanın ne olduğunu ve algoritma oluşturacak mantığın nasıl yürütülmesi gerektiğini genel hatlarıyla öğrenerek başlayabilirsiniz. ardından da yapacağınız ya da yapmak istediğiniz işe göre bir programlama dili seçebilirsiniz. amacınız neyse ona göre değişecektir ilk önce öğrenmeniz gereken şey.
devamını gör...
kısa şiirler
yüzüm kime dönük olursa olsun,
yüreğim hep sana dönük olacak.
ben senden başkasına
kapı nasıl açılır bilmiyorum.
-cemal süreya
yüreğim hep sana dönük olacak.
ben senden başkasına
kapı nasıl açılır bilmiyorum.
-cemal süreya
devamını gör...
delifişek
jose mauro de vasconcelos'un çok ünlü şeker portakal'ının 3. kitabıdır. zeze artık büyümüş, bizim tabirimizle delikanlı olmuştur bu kitapta. hayat karşısındaki meseleleri de değişmiştir haliyle. aşk, hayat kurma, iş bulma, özgürlüğü kanıtlama çabaları ön plandadır.
hepsini lisede okumuş olmama rağmen şeker portakal'ı bir tık daha ön planda olmuş ve etkisi de öyle devam etmiştir.
ahh zeze... sekiz yüz elli iki bin kilometre'yi hayatıma sokan karakter. sayende insanlar nasıl öldürülür öğrenmiştim. ve kalbimi kıranlara hep senin hükmünü verdim.
hepsini lisede okumuş olmama rağmen şeker portakal'ı bir tık daha ön planda olmuş ve etkisi de öyle devam etmiştir.
ahh zeze... sekiz yüz elli iki bin kilometre'yi hayatıma sokan karakter. sayende insanlar nasıl öldürülür öğrenmiştim. ve kalbimi kıranlara hep senin hükmünü verdim.
devamını gör...
mafia üzerine notlar
murat çulcu tarafından yazılmış. 1998 kasım ayında ilk baskısını yapmış. mafiayı sosyolojik manadan irdeleyen ilk türkçe kitaptır. köşe yazılarından oluşur. diğer kitaplar gibi işin magazinsel tarafını değil sosyokültürel altyapısını ele alır. kitabın giriş kısmında neden mafya değilde mafia denmesi gerektiğini güzel bir şekilde açıklar. çünkü mafia özel bir kavramdır. ve kısaltma olduğu düşünülmektedir. morta alla francia italia anela(fransızlara ölüm italya kükrüyor) veya mazzini autorizza furti incendi avvenamenati(mazzini suç işlemeye yetki veriyor) olduğu düşünülüyor. başka bir görüş de mahfelyadan geldiğini düşünse de bugün kü mafia sözcüğünün bir akrostişten oluştuğu daha yaygın bir kanı olduğundan mafia diye yazılır mafya diye değil. buradan sonra mafios düzenin ne olduğunu ve nasıl oluştuğunu açıklıyor. yerel gücün merkezi otoriteye direnişi olarak tanımlıyor mafios güçleri. gücünü de halkımızın çifte hukuk anlayışından aldığını vurguluyor. çünkü çifte hukuk anlayışında yazılı olmayan hukuk yani yerel bizim bugün sürekli şikayet ettiğimiz ataerkil yapıya dayanan herkesin kendi adaletini kendisi veyahut bir mafioso aracılığıyla aramasını gerektiren hukuk anlayaşı ön plandadır halkımız için. mafiosolar bu yüzden güçlüdür toplumumuzda. ha bu arada mafioso ne derseniz. mafioso bu sistemin merkezindeki insandır. şiddeti kullanarak yaptırım uygulayan yerel otoriteyi tesis eden bireydir. bazıları uzun bir suç kariyeri dolayısıyla tabiri caizse kendi ordularına sahip olduğundan doğrudan yaptırıma başvurmaz emir verir. ama kariyerin başlangıçlarında itibarlarını tesis etmek için kaba kuvvet şarttır. mafiosonun sadece suç işlemesi de yetmez bu suçlardan yırtacaktır. merkezi hukuktan kaçmanın yolunu bulması gerekir. bunları yaparsa hızlı bir itibar yükselişi sağlar. ekonomik yönden de güçlenmeye başlar ve partito denilen siyasal bağlantıları elde eder. merkezi otoritenin hakimiyetindeki bürokrasiye de sızar. mafiosonun tanımı böyle yapıyor murat çulcu. her ne kadar mafioso kadar olmasa da türkiyede her birey mafios davranış sergiler. mesela bir liseden mezun olan insanların işe alırken kendi lisesinin mezununa öncelik tanıması da maffios davranıştır. çeteleşmeye örnektir. memleketçilik de öyledir. veyahut tanık olunan bir yaralanma olayı sırasında aman abi şahit yazmasınlar diye kaçmak da bir nevi omertaya uymaktır. çocukken bizi bak polis gelir jandarma gelir diye korkutmaları dahi merkezi güçten korkulmasını yerel otoritelere bağlılığı gösteren bir hareket değil midir? ama en sıkıntılı mafios davranış galiba omertaya uymaktır. bu hukuk devletini kitliyor yazara göre. çünkü tanık kanıt mekanizmaları olmazsa çağdaş hukuk işlemez. kitabın ortalarına doğru uyuşturucu ve mafios faaliyetlerin finanse edilmesini işler. burada murat çulcunun çizdiği portreye göre abd çin gibi devletler cosa nostrayla iş birliği içerisinde türkiyenin de bulunduğu güzergah üzerinden karlı bir narkotik ağ kurmuştur. malum örgütün de bu işin içinde olduğunu söyler yazar. ki haklıdır da bence.
bundan sonraki terörü ele aldığı bölümde terörün nasıl abdnin elinde bir silahken mermisinin ters döndüğünü söyler. kitabın basımından birkaç yıl sonra 11 eylül olması pek manalıdır. bu bölümden sonra genel mafios toplum tespitlerini hadiselerle açıklayarak kapanışı yapar. dili akıcıdır anlatımı sadedir. ama pek baskısı bulunmaz kitaplarının. zaten böyle akademik denebilecek açıdan ele aldığından pek satmamıştır. çünkü halkımıza magazin lazımdır.
özetle eğer 90ları veyahut şimdiki iç hesaplaşmaları anlamak isterseniz okuyun okutun. hatta osmanlıdan beri süregelen şu örfi hukuk çağdaş hukuk çatışmasını da çok güzel açıklıyor.
bundan sonraki terörü ele aldığı bölümde terörün nasıl abdnin elinde bir silahken mermisinin ters döndüğünü söyler. kitabın basımından birkaç yıl sonra 11 eylül olması pek manalıdır. bu bölümden sonra genel mafios toplum tespitlerini hadiselerle açıklayarak kapanışı yapar. dili akıcıdır anlatımı sadedir. ama pek baskısı bulunmaz kitaplarının. zaten böyle akademik denebilecek açıdan ele aldığından pek satmamıştır. çünkü halkımıza magazin lazımdır.
özetle eğer 90ları veyahut şimdiki iç hesaplaşmaları anlamak isterseniz okuyun okutun. hatta osmanlıdan beri süregelen şu örfi hukuk çağdaş hukuk çatışmasını da çok güzel açıklıyor.
devamını gör...
ilginç genel kültür bilgileri
bir virüsün ağırlığı 0,85 attogam veya 0,85 × 10 - 18 gram. çarpım tablosunu beş senede ancak öğrenen vatan evlatlarına biraz eziyetli gelecek.
hesabı yapanlardan alınan verilere göre bir adet virüs eşittir bir gramın trilyonda birinin milyarda biri oluyor. bir ana kuzusunu hasta etmek için 70 milyar adet virüs gerekiyor, bu da 0,0000005 gram çekiyor. şu an dünyayı sızım sızım sızlatan vaka sayısına bakılırsa bir insan evladı ortalama 2 gram virüsle kavga ediyor.
not : şu kadarcık virüse karşı o kadar nükleer silah, o kadar akıllı ya da aptal füze, bu kadar ordu, her milletten devletten onca istihbaratçı, komando, piyade hiçbir fayda gösteremiyor.
hesabı yapanlardan alınan verilere göre bir adet virüs eşittir bir gramın trilyonda birinin milyarda biri oluyor. bir ana kuzusunu hasta etmek için 70 milyar adet virüs gerekiyor, bu da 0,0000005 gram çekiyor. şu an dünyayı sızım sızım sızlatan vaka sayısına bakılırsa bir insan evladı ortalama 2 gram virüsle kavga ediyor.
not : şu kadarcık virüse karşı o kadar nükleer silah, o kadar akıllı ya da aptal füze, bu kadar ordu, her milletten devletten onca istihbaratçı, komando, piyade hiçbir fayda gösteremiyor.
devamını gör...
kimliksiz ve telefonsuz bir şekilde dışarıya çıkmak
kimliksiz eskiden çok çıkıyordum, ta ki ceza yiyene kadar. şimdi de telefonsuz çıkıyorum, dezenfekte etmeye uğraşmamak için. zaten hem dışarıya çok çıkmıyorum, çıkınca da çok durmuyorum.
o yüzden başlığa bir türlü uygun olamadım.
o yüzden başlığa bir türlü uygun olamadım.
devamını gör...