kendinle konuşurken sohbetin sohbeti açmasıdır.
devamını gör...

bu konuda söylenecek o kadar çok şey varki.
zor olan yaşamak veya tarhana çorbasıyla, bulgura kaşık sallamak değil.
fakirlik veya fakirlikten utanıp kredi kartı onursuzluğuna batmakta değil.
bunlar küçük insanların, küçük yaşam formları.
kedi kıçını görmüş yara sanmış ; fakir arabeski bunlar.

zor olan ; hedeflerin olupta ; önüne çekilen setlerin hepsini yıkamayıp, deviremeyip, aşamayıp ; hedefine ulaşamamaktır.
insan çabalarını aşan durumlardır.
murphy kuralları içinde sıkışıp kalmak ; boğulmaktır.
sanki birileri sana sımsıkı yapışmışta ; seni kıpırdatmıyormuş gibi hissetmektir.
emeklerinin ve uğraşlarının defalarca boşa çıkmasıdır ; emeklerinin defalarca heba olmasıdır, defalarca yaptıklarının yıkılmasıdır.

yahudilerin bir sözü vardır.
plan yapıp allahı kendine güldürme, derler.

zor olan seni aşan durumlardır.
vakti gelmeden, sana verilmeyecek olanın peşinde koşmaktır.

vakti geldiğinde...
bir kaç gün sonra zor kelimesi hayatınızdan çıkar.

bu konuyu birde atatürk anlatsaydıda ; dinleseydik.
devamını gör...

herkesin birbirini tanıdığı, çılgınca eğlendiği partide tek başına takılmak gibidir.

eski yazarlara bakıyorum da muhabbetler, şakalar havada uçuşuyor. yazarlar mod'a laf çakıyor, mod yazara cevap veriyor, samimiyet gırla.

ya biz yeni yazarlar? boynu bükük, bir köşede acaba yazdığımı gören var mı diye merak ediyoruz.

bilmiyorlar

edit: siz beni mutluluktan ağlatacak mısınız? neden bu kadar iyisiniz?
devamını gör...

küçükçekmece tarafında oturup karşıya geçmek isteyenler için büyük nimettir. diğer türlü otobüse bin metrobüse aktar, orada turşu bidonunda gibi 1 saatte yol al falan, işkence.
devamını gör...

izlemekten keyif aldığım sinema. özgün içerikleri ile ön plana çıkıyorlar son zamanda.
bizim sektöre de örnek olması dileğiyle.
devamını gör...

suyun öldürmeyeceğini öğrenmeleri gerekiyor. lütfen öğrensinler.
devamını gör...

türklerin mangal dediğine yabancılar barbekü diyor, bir farkı yok aslında... valla mangal, keyifli insanlarla birlikte yapıldığında benim açımdan gerçekten çok eğlenceli bir aktivitedir ama her şeyde sorun çıkartan insanlarla mangal yapmaksa tam bir işkence... her ikisini de tecrübe etmiş biri olarak artık kim neyi seviyorsa onlarla o aktiviteyi yapıyorum. mesela mangal seven yakın akrabalarla mangal yaptık, çok da eğlendik ama mangal sevmeyenlere de restoranda barbekü yaptırdık.. parasal açıdan bakınca pek fark yok, ikisinde de hemen hemen aynı masrafı yaptık..
devamını gör...

her izlediğimde tüylerimi diken diken eden seslenmelerden biridir.

tanımlarımı okuyan yazar arkadaşlarım bilir ki ben galatasaray taraftarıyım. galatasaray benim için bir tutku, çocukluk aşkım, beni en mutlu eden, en çok ağlatan, en heyecanlandıran anların bazılarının müsebbibi olan takım.

işte bu nidanın geçtiği maç da galatasaray ile yeni malatyaspor arasında 2020 yılında istanbul’da oynanan maç. galatasaray maçı 1-0 kazansa da orta sahada topun peşinden koşan mario lemina’nın bir anda sağ baldırını tutarak sekmeye başlaması ile başımızdan aşağı kaynar sular dökülmüştü.

o an ne maç umurumuzda idi ne de diğer futbolcuların ne yaptığı. lemina’nın o koşuyu yaparken baldırında hissettiği o acıyı hepimiz en derinden hissettik. maçı ayakta izlediğimi hatırlıyorum, lemina ile aynı anda elim sağ baldırıma gitmişti.

sadece bu maç değildi önemli olan. çünkü bir sonraki hafta fenerbahçe derbisi vardı ve lemina’nın sakatlığı o maçı bizim için olduğundan da zora sokacaktı.

o anda tribünden gelen çaresiz yakarış asla unutulmaz benim için. gırtlağı patlarcasına bağıran bir galatasaray taraftarı. umutsuza lemina’yı sakatlanmaması için ikna etmeye çabalayan bir taraftar. o gün hep bir ağızdan bağırdık biz:

lemina, sakın!
devamını gör...

ben, iki dili eş zamanlı öğrenmedim sevgili yazar fakat bir yabancı dil bildiğim hâlde ikincisini öğrenmek çok kolay olmuştu. sözcükleri, cümle yapılarını hatırlarken o dilleri, birbirleriyle karşılaştırırdım aralarında, türkçe ile karşılaştırmazdım çoğu zaman. dil öğrenenlere de çok saygı duyuyorum. öğrenin sayın yazar, iki dili de öğrenirsiniz. yürüyün gelsin.


--------------------------------------------------------

dil öğrenecek arkadaşlara faydalı olabileceğini düşündüğüm birkaç öneri yazmak istiyorum, benim çok işime yaramıştı:

en büyük önceliğiniz hâlihazırda öğrendiğiniz dilde, o dili çalıştığınız her gün, cümleler kurmak olsun. bu cümleleri de ezberlediğiniz yeni kelimelerle yapmak. mesela, ingilizce öğrenmeye başladınız, kimse sizden charles dickens cümleleri kurmanızı beklemiyor ilk günden. nasıl olacak bu cümle işi bir bakalım:

1. portakal satın aldım.
-- ı bought some oranges.

2. marketten portakal satın aldım.
-- ı bought some oranges from the supermarket

3. dün, marketten portakal satın aldım.
-- yesterday, ı bought some oranges from the supermarket.

4. dün, evimin yakınlarındaki marketten portakal satın aldım.
-- yesterday, ı bought some oranges from the supermarket near my house.

siz farkında dahi olmadan cümlelerinizin geçireceği evrim işte buna benzer bir şey olacaktır. ancak dikkat: dili öğrenmeye başladığınız andan cümle kurmaya da başlamalısınız,*dildeki seviyeniz ile cümle kurma seviyeniz, yukarıdaki örneklerdeki gibi eşit terazi gitmeli.

peki bu, size ne katacak?

1. öğrendiğiniz dilin cümle yapısı nasıldır öğreneceksiniz. özne nereye gelir, yüklem, dolaylı tümleç, nesne... nereye konur o dilde, o cümlede onu öğreneceksiniz.

2. sürekli cümle kurduğunuzdan ötürü, o dili bildiğini sananlar kelime düşünürken siz, daha önce kurduğunuz cümleleri istemsizce hatırlayıp o dili patır patır, çatır çatır konuşacaksınız. nitekim bir dil için en önemli haslet, özellikle günümüzde, speaking ve pronounciation becerileridir.*

3. writing* becerisine sahip olacaksınız. yarın bir gün o dilde resmi bir makale yazacak olsanız yazabilirsiniz böyle çalıştıktan sonra çünkü siz hâlihazırda binbir türlü cümle kurmuş olacaksınız.

4. yeni ezberlediğiniz kelimeleri, cümle içinde kullanacağınız için, daha az unutacaksınız.

son not: bu dört madde, öğrendiğimiz dilde, en başından başlayarak sürekli cümle kurmanın bize sağlayacağı faydalardı.

---------------------------------------------------

ikinci büyük önceliğiniz dil mantığı olmalı. nedir dil mantığı? örnek:

"ben de seninle geliyorum." deriz biz türkçede, türkçe mantığı budur.

"ı'm going with you." der ingilizce native'i, coming demez. ingilizce mantığı da budur.

dil mantığına örnek olabilecek en basit emsallerden biri budur, çeşitlendirilebilir.

bu durumda biz, coming dediğimizde karşımızdaki demek istediğimizi tabii ki anlayacaktır; bu örnek özelinde. ama biz güzel ingilizce konuşmuyor olacağız.

daha kötüsü, hiç anlamayacağı durumlarda olacaktır:

"kendimi senin yerine koyuyorum..." diyelim,

"ı put myself your place..." oldu mu, neyse ki hayır.

"ın your shoes" diyeceğiz. ayakkabılarının içinde mi yani? hayır. senin yerinde olmak. ın my shoes, benim yerimde olmak...

yabancı bir parça olmasına rağmen hepimizin bildiği bir örnek verelim:*

"put under the pressure of walking in your shoes."

çeviri:
kendimi, senin yerine koymanın; senin yolundan yürümenin baskısı altındayım.

veya eminem'den beautiful örneği:

"ın my shoes, just to see, what it's like to be me..."

çeviri:
kendimi benim yerime koy, ben olmanın ne demek olduğunu fark edebilmek için.

dil mantığı da işte buna deniyor. bunun önemi nerede devreye giriyor? hangi dili öğrenirseniz öğrenin, o dilin mantığını kavramadıktan, o dili konuşan insanların kafasının içine girmedikten sonra bir seviyede tıkanırsınız. bir süre sonra ancak ingilizce konuşmaya çalışan bir türk olursunuz mesela, ingilizce konuşabilen bir türk değil.

*
devamını gör...

ben tarafsız değilim. açık seçik taraf tutuyorum. yobazlığa karşıyım, ırkçılığa karşıyım, gericiliğe karşıyım. insanların sömürülmesine ve savaşa karşıyım.

mina urgan
devamını gör...

inanılmaz itici bir durumdur. kadınlar erkekler gibi değildir, her an güzel ve bakımlı görünmek isterler. içlerinden gelmiyorsa fotoğraf çekmek istemezler.
bu yüzden de sürekli:
- foto atsana
- boydan foto atsana
- yandan foto atsana
- anlık foto atsana
gibi talepler sinir eder.
bırakın içinden geldiği zaman kendisi atsın. böyle çok darlanıyor kadınlar.
devamını gör...

tevfik fikret'in felsefik ve son derece karamsar olan şiiridir.

gayya-yı vücud
bazı kırlarda gezerken görülür nefretle;
bir çukur yerde birikmiş, kokuşmuş bir su, solucanlarla, sülüklerle, yılanlarla dolu.
adacıklar gibi üzerinde yüzen böcek bulutları,
sazların gölgesinde sayısız, isimsiz
kaynaşan kokuşmuş kalabalık, acı bir korkuyla
titretir kalbi, fakat kurtulamaz gözleriniz
bakmaktan o zehir bulaşmış aynaya yine,
sizi bir cazibe almış gibidir pençesine.
ruhunuzdan ne kadar gelsede nefret seslenişi
oradan ayrılamaz dikkatiniz bir müddet,
oradan dönmeğe kuvvet bulamaz gözleriniz...
işte varlık cehennemi, işte o karanlık, o batak:
insanın işte, ümid dolu heves dolu, kendinden geçmiş
karanlık çukurda yüzdüğü yokluk girdabı...

saf ruhu karanlığın derinliğine indikçe
çırpınır öfkeyle nefretle; fakat durmaksızın
devam edecektir o inişe sonsuza kadar.


gayya: cehennem çukuru. cehennemin en korkunç, en can alıcı yeri.

tahlili: buradan
devamını gör...

yazdıklarını okuması gerçekten çok keyifli ve kolay anlaşılır, üslubu ve yazım diksiyonu o kadar güzel ve temiz ki okurken yüzünüzde istemsiz tebessüm bırakıyor. ayrıca paylaştığı kedi fotoğraflarına ve altına yazdıklarına bayılıyorum, çok samimi ve içten biri olduğu çok belli.
devamını gör...

aklıma yer edenler:
şebnem ferah-vazgeçtim dünyadan
demet sağıroğlu-kınalı bebek
ayşen-nerdesin?( parmağıma yüzükleri takıp taklidini yapardım,dikkat çekici klip)
vee tabii ki tarkan-ölürüm sana klibi (tarkanın her konuda zirve olduğu yıllar)
mirkelam-her gece (bence başarılı koşan adam olarak aklımıza yer etmiş)
ama en iyisi derseniz sibel alaş-adam derim.
devamını gör...

almancada zweisamkeit kelimesi de iki kişilik yalnızlık anlamına geliyor. ama olumlu anlamda bir yalnızlık söz konusu. birbiriyle çok uyumlu iki kişinin başkalarına ihtiyaç duymadan yaşaması, birlikte aynı dünyaya sahip olması kastediliyor.
devamını gör...

en az, telefonu kolye yapanlar kadar, bana komik gelen uygulama.
devamını gör...

ailesinin karnını doyurmak için ördek, kaz, tavşan vs. avlamış olan bir kesim vefâkar anaolulu babalar vardır. onlar için spordan ziyade ev geçindirmek için yapılan veya yapılmış eylem.
devamını gör...

içerisinde pek çok bilgiyi barındıran ve bu bilgilerin sistematik olarak düzenlenmesi ile elde edilen kaynakların genel ismidir. genelde alfabetik olarak ciltlenen ansiklopediler sözlüklerden farklı olarak açıkladıkları maddeleri daha detaylı bir şekilde açıklar.

günümüzde ciltli ansiklopediler internetin yaygınlaşmasıyla beraber işlevini yitirmiştir. hatta artık sadece geçmişte gazete kuponları ile dağıtılmaları ile hatırlandıklarını söyleyebiliriz.

bence ansiklopediler için geçmiş dönemin arama motorları demek çok da yanlış olmaz.
devamını gör...

bana kötü ve anlamadığım bir şaka yaparlardı çocukken eski gümüşat'ta... karbon kağıdı şakası. derlerdi ki, "babanla anan seni yaparken araya karbon kağıdı koymuş, vuhaha, huhaha, zuhaha" terbiyesizler...

çok benzeriz babamla. yakışıklı adammış elbet daha yakışklı olan benim de. şu poza bakar mısınız? para versen denk gelmez ya. tiplere bak...

ay yine yeşil tulumum... bana başka şey almamışlar mı lan küçükkene? ?

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

su içmeyi unutmamalıyım. sen de unutma.*
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim