ağustos ayında hatırlayacağım olumsuzluklardan herhangi biri.
fındık zamanı da eklenince üzerine, tavan eden olumsuzluklar.
şehir hayatını özleten olumsuzluklar.
ama üstesinden gelecem inşallah.
anın fotoğrafı diye atar atar dururum. *
devamını gör...

7 tane kertenkele öldürünce cennete gideceğimi sanıp avına çıkardım.

dayatılan dogmalar sağ olsun. umarım züppeli ahmet hoca da fark eder yanlışı.
devamını gör...

kedigillerden olmak isterdim vaşak panter vb.
devamını gör...

cougar tipi bir helikopterle yaşanmış elim kazadır.

google'da biraz araştırdım ve ordu envanterine 1977 yılında girdiğini gördüm. yani tam 44 yıl önce. savunmaya bu kadar bütçe ayrılıyor, ihalarımız, sihalarımız, yerli üretim helikopterlerimiz falan var ama 9 tane gencecik askerimiz uçan bir tabutta şehit oluyor.

bu işin uzmanları "o helikopterlerin bakımı ve modernizasyonu sürekli yapılıyor." diyecektir. inanırım, sürekli yapılıyordur. ama 1977 model bir aracı ne kadar modernleştirebilirsiniz?

maalesef ateş yine düştüğü yeri yakacak. ailelerin çektiği acıyı tahmin edemiyorum. çok zor çok.

edit: işimbu'nun uyarısıyla cougar'ın ordu envanterine 95-96 yılında girdiğini düzeltmek isterim. ilk üretim yılı 1977'ymiş. ama cougar'ın sabıkası kabarık. link
devamını gör...

selamün aleyküm günaydın sözlük.
bugün bildiğiniz gibi sevimsiz günün, tiksinç sabahı.

serviside kaçırdım, aslında tam kaçırma diyemeyiz bizim dingil şoför gözümüzün önünden geçip gitmiş biz de nasıl olduysa görememişiz.

bir de diyo ki orada yoktunuz lan yürü git eğer üstümüzden uçarak geçmediysen bunun mümkünatı yok.

şimdi taksiye bindik işe gidiyoruz. ortam çok gergin bu rezil güne ancak böyle eksi puanla başlanabilirdi zaten.

güne puanım sıffır sıffır. elleşmeyin gergin ve huysuzum.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ne geçmişi getirebiliriz ne de geleceği sadece anı yakalayıp yolumuza devam edebiliriz.
devamını gör...

biz yazarlarımızı biraz kaba bir tabirle pazarlamayı bilmiyoruz o kadar.

değer vermiyoruz ki bir kere. sokağa çıkıp sorun türk yazarlarımızın bir eserini, bakalım bilecekler mi hangi yazar yazmış. 'sait faik'in abasıyanık kitabı' gibi saçma sapan cevap alma olasılığımız çok yüksek. ha tabii bazı klasikler 15623 bölümlük televizyon dizisi olduğu için ''aa bunun dizisi vardı yaa'' diyenler çıkabilir. türk klasiği için değil de genel olarak türk edebiyatı hakkında konuşacak olursak, haldun taner mesela, adam tam bir cevher, değeri biliniyor mu? adı kaç yerde geçiyor? 'günümüzde' makale yazılıyor mu hakkında? 3 eserini sayın desek sayabilir mi insanlar?

kürk mantolu madonna nasıl popüler olduysa oldu, onla yatıp onla kalkıyoruz. ha yanlış anlaşılmasın sabahattin ali'nin değeri bilindiği için değil, bir o kitabı pazarlayabilmişiz sanırım, o da tesadüf işte. ki sabahattin ali'nin diğer iki romanı hatta özellikle içimizdeki şeytan'ı içinde barındırdığı psikolojik tahlillerle başka bir boyuttadır. ama ondan söz edilmez. biz edebiyatı bile tüketim kültürüne (bkz: tüketim psikolojisi) feda etmişiz. bestseller'dan başkasını gözümüz görmez olmuş.

türk klasiği ve dünya klasiğini karşılaştırmaya gerek duyulmamalı. edebiyat yarış değildir, bestseller'dan uzak tutulmalıdır.
düşüncelerimi şu iki tanımımda dile getirmiştim: #541046 ve #638832.

edit: yazım yanlışı.
devamını gör...

ilişkimiz biraz resmi. çok sohbetim yoktur. ihtiyaçlar dahilinde konuşuruz. hatta buradaki yazarlarla olan uzun sohbetimin, yazışmalarımın yarısı kadar bile yoktur. yan yana olduğumuz zamanlar çoğu zaman sessizlik hakim olur. aynı nuri bilge ceylan filmlerinin sahnesi gibi.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ivan ayvazovski’nin istanbul adlı çalışması. 1884
devamını gör...

john verdon dave gurney serisi kesinlikle okunmalı.
george orwell 1984
korkuyu beklerken
kürk mantolu madonna
fakat müzeyyen bu derin bir tutku (filmi de var o da kesinlikle izlenmeli)
devamını gör...

az önce gördüğüm farkettiğim bir olay (bkz: uluslararası gaylar ve travestiler günü) adlı başlık moderatörler tarafından sansürlenmiştir. nedenini oldukça merak etmekteyim. bu nasıl bir saçmalıktır anlamadım gitti. bitmeyecek hiçbir yerde, hiçbir platformda lgbt-i+ nefreti. nedendir anlayamadım gitti bu (bkz: heteroseksizm). tek doğruculuğunuzdan bıktık.
edit: ''lgbt-i + ''başlığımı bile ''lgbt-i ''olarak düzenlediler fldkfjldgşf delirdim.
edit2: #729856 moderasyon tarafından sansürle ilgili yapılan açıklama.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yeni gelin terörü mode on...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

güzel bir fincan kahve yetiyor bazen be. tamahkar olmamız gereken zamanlardan geçmekteyiz sözlük. basitlik mutluluktur, hayata keyif katan.
devamını gör...

türkçe rap var türkçe rap var dostlar. önemli olan kimi, hangi sarkiları dinlediğinizdir.
devamını gör...

ıan mcewan kitabıdır.

ayrıntı yayınlarının, gotik romanları bizle buluşturan kara ayrıntı setinin nadide bir parçasıdır yabancı kucak. ıan mcewan ingiltere’nin en büyük yazarlarında biri sayılmaktadır ve aldığı booker ödülü bu şanını pekiştirmiştir.

romanda mary ve colin bir tatile çıkarlar ve tatil mekanı olarak seçtikleri yer tam da gotik romanlara uygun bir kent olan venediktir. venedik sokaklarında gezinmeye başlayan çift sürekli birbirleriyle tartışırlar ama bu tartışmalar onların arasını açmaz aksine birbirlerine yakınlaştırmaya başlar onları. evli olmayan ama yedi senedir güzel bir birliktelik yaşayan çiftin birbirlerine olan bağımlılıkları yavaş yavaş alışkanlığa dönüşmüştür. colin oldukça yakışıklı bir adamdır. colin ve mary sokaklarda dolaşırken karşılarına robert isimli bir adam çıkar ve onları içmeye davet eder, çift bu daveti kabul eder. robert’tan ayrıldıktan sonra oteln yolunun bulamayan mary ve colin uykusuz ve yorucu bir gecenin sonunda robert’la tekrar karşılaşırlar.

robert’ın evine giden çift sabah kendilerine çıplak bir şekilde bulurlar. caroline -robert’ın karısı- onları karşılar bir türlü elbiselerini alamazlar. caroline çok garip bir kadındır. belindeki bir sorundan dolayı bir türlü rahatça oturamaz ve hareket edemez. evden ayrılmayı zorlanmadan başaran çift, okuyucuya bu esnada rahat bir nefes aldırır. zira caroline’le kaldıkları ve sohbet edilen bölüm oldukça gergin geçer. bu eve tekrar dönen çift bu sefer aynı rahat soluğu aldırmayacaklardır.

kitabın başında pavese’nin şu sözleri yer alır;

“yolculuk bir yabanıllıktır. sizi yabancılara güvenmeye, evinizde ve dostlarınızın yanındayken duyumsadığınız bütün o alışılmış huzurdan uzaklaşmaya zorlar. sürekli olarak başınız döner. temel şeyler dışında -yani hava, uyku, düşler, deniz ve gök dışında- hiçbir şey size ait değildir, her şey sonsuza ya da bizim sonsuz diye düşlediğimiz şeye yönelir.”


eğer dikkatli bir okursan bu sözleri okudaktan sohra kitabın sonunda seni affalatacak olan sahneye hazırlık yapmış olursun.başrollerinde oskar ödülü sahibi iki oyuncu vardır helen mirren ve christopher walken.

eğer kitabı okuyacak sabır ve incelik sende yoksa filmi mutlaka izlemelisin.
kitap 1990 yılında harold pinter’ın senoryolaştırmasıyla filme alınır. yönetmenliğini paul schrader yapar.
devamını gör...

victoria dönemi hakkında
1832 reform hareketi ile orta sınıf, daha önce elde ettiği ekonomik durumu pekiştirmek ve bunu korumak için ihtiyaç duyduğu siyasi gücü elde etti. sanayi ve ticaret gelişti. orta sınıfın refahı artarken, kentsel işçi sınıfını oluşturmak için topraklarını bırakıp şehir hayatına atılan alt sınıflar daha da sefil bir hayat yaşadı. toplumsal değişimler o kadar hızlıydı ki, godwin ütopyacılığı fikri de bu değişimleri hızlandırarak, yeni ekonomik ve kentsel koşulları meşrulaştırmaya başladı.

[ genel bilgi edinmek için victoria dönemi ]

aslında godwin ütopyası, 1793 yılında william godwin tarafından yazılan, “political justice (siyasal adalet)” adlı kitapta bahsettiği ideal bir toplum düzeni fikriydi. kitap idealleri olanlara, ezilen insanlara, dindarlara ve zenginliğin içinde boğulanlara muazzam bir ütopya sunuyordu. kitap avrupa'da bir kitleyi rahatsız ederken diğer bir yandan orta ve alt sınıfı cesarete boğuyordu. ayaklanmalar oluyor, herkes toplum içindeki eşitsizliği eleştiriyordu. gündemde emek sömürüsü, işçi hakları ve köleliğin kaldırılması gibi ciddi konular vardı.

çağın entelektüelleri ve sanatçıları ise toplumdaki bu çatışmalara sessiz kalmadılar. bir kısmı için bolluk, diğer bir kısmı içinse bariz eşitsizlik anlamına gelen bu dönem, ingiltere’de charles dickens, thomas hardy, henry james, jane austen, bronte kardeşler, lewis carroll [ yazar hakkında daha fazla bilgi edinmek için #749783 ] gibi büyük yazarları ortaya çıkarttı.


victoria dönemi’nde romancılık
victoria dönemi, ingiliz romanının büyük bir çağıydı. çağdaş yaşamı tanımlamak ve orta sınıfı eğlendirmek için ideal bir form yakalanmıştı. yazılan romanlar gerçekçiydi ve bir sürü karaktere ev sahipliği yapıyorlardı. aynı zamanda hacim olarak da bir hayli uzun romanlardı.

charles dickens edebiyat camiasında bu dönemin en iyi yazarı kabul edilmekteydi. romanları dram, mizah ve sınırsız çeşitlilikteki karakterleri barındırıyordu. tüm sınıflar için kentsel yaşamın nasıl olduğunu tasvir ederken, hiçbir fikrini açıkça söylemekten de çekinmedi. “iki şehrin hikayesi”, “oliver twist”, “büyük umutlar” gibi bir sürü klasiği dünya edebiyatı'na kazandırdı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

diğer bir yazar lewis carroll adıyla yazan matematikçi charles lutwidge dodgson ise en bilinen çocuk klasiklerinden, alice harikalar diyarında (1865) ve kitabın ikincisi aynanın içinden (1871)‘i bu dönemde yazdı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


victoria dönemi'nde kadın romancılar
dönemde birçok ünlü kadın romancı da vardı. bronte kardeşlerden ilki olan emily bronte, yazdığı tek romanıyla ingiliz edebiyatının başyapıtlarından sayılabilecek “uğultulu tepeler”i bu dönemde ortaya çıkartmıştı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kardeşlerden bir diğeri olan charlotte bronte ise döneme göre oldukça cesur ve ayakları yere basan ünlü romanı “jane eyre" i yazmıştı. kitap, victoria dönemi ingiltere’sinde farklı sınıftan gelen iki kişi arasındaki aşkı anlatmıştı. toplumda yaşanan dini baskıyı, sınıf ayrımını ve erkek üstünlüğünü gerçekçi bir biçimde gözler önüne seren roman aynı zamanda kadın özgürlüğüne, kadının haklarına sahip çıkan ilk romanlardan biri olarak kabul ediliyor. eser romantizm akımının en önemli örneklerinden biri.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


victoria dönemi'nde şiir
viktorya şiiri nedir?
viktorya döneminde gerçekleşen sanayi devrimi, edebiyatta büyük bir etkiye sahipti. bilim ve teknolojinin etkisi bu dönemde yazılmış pek çok eserde görülebilir. romantik sanatçılardan farklı olarak, viktorya döneminde sanatçılar doğayı duygusal ve idealist bir ışıkla görmediler. onların doğa muamelesi daha gerçekçiydi ve çağın teknolojik icatlarından etkileniyordu. viktorya edebiyatının bu özellikleri çağın şiirine de yansımaktadır.

victoria döneminin önde gelen şairi lord alfred tennyson'dı. genel olarak konusu romantizm olan şiirler kaleme almış olsa da onları bolca melankoliyle harmanlamıştı. tüm bunlara ek olarak şiirlerinde sosyal belirsizlik ve dini şüphe de hissedilebiliyordu. diğer ünlü şairlerden robert browning ve karısı elizabeth barrett browning’de victoria döneminde kendilerine hatırı sayılır bir yer edinmişlerdi. daha geri planda durmaya çalışsa da elizabeth'in şiirleri kocasına göre çok daha popülerdi. robert browning ise daha çok dramatik monologları ile hatırlanan bir şairdi.

| bilgi içerikli tanım olduğu için tabii ki kaynağa ihtiyaç duyulmuştur. "alıntı" olduğu anlamına gelmez. |
kaynakça:
- vikipedi
- iyi ki görmüşüm ( https://iyikigormusum.com/victoria-donemi-edebiyati )
- betweenmates ( https://tr.weblogographic.com/difference-between-romantic-and-victorian-poetry-9922 )

daha ayrıntılı bilgi edinmek için:
-atauni.edu.tr/yuklemeler/dd...
devamını gör...

hindistan ve çin . aslında genel olarak asya ülkeleri .içimde eritemediğim küçük bir ırkçılık var sanırım ama oyle avrupa meraklisı falanda değilim en çok isaril ürdün falan oraların tarihi doğal dokusunu gormek istiyorum.bu iki ülke beni çok endiselendiriyor çin neysede hindistan yok yahu mümkün değil.
devamını gör...

kutuplaşmalarda tarafsız kalmak isteyenlere sopa göstermektir.

abd başkanı bush'un da 11 eylül saldırılarından sonra "ya bizimlesin ya bize karşı" söylemi de buna benzer anlamda bir cümledir.

hapishane konulu holywood filmlerinde, hapishaneye giren toy kendi başına takılırsa hayatta kalamayacağını, eziyet göreceğini veya tecavüze uğrayacağını anlayarak kendisine en yakın gruba girmek ister. american history x filminde örneğini görebiliriz. zannımca böyle bi şeydir.
devamını gör...

ayrılık. çoğu o kadar kötü şekilde sonlanıyor ki , artık az zararla atlattığınıza şükreder hale geliyorsunuz ister istemeden biten ilişkiden.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim