sabır
günümüzde ben dahil birçok insanda olmayan erdemdir.
devamını gör...
iyi ki yapmışım
metin akpınar'ın hayatını konu alan belgeseldir. bir netflix içeriğidir. belgesel dediğimi zaman netflix çok başarılı işler yapıyor. her belgesel tanımımda bunu mutlaka belirtirim. netflix bu belgesel işini harika yapıyor.
belgeseli izlemeden önce metin akpınar'ı tanıyordum. son tutuklanma olayında ise acayip üzülmüştüm. saygısızlıktı yapılan ve bunu kaldıramamıştım baya sosyal medyada hakaret seviyesinde şeyler yazmıştım. büyük bir ustanın öyle muamele görmesi herkesi üzmüştü.
belgeseli izledim ve sevdiğim bir insanı daha fazla sevdim. mükemmel bir insan harika bir beyefendi. sadece oyunculuğu değil her alanda harika bir insan olduğu gösterilmiş.
2 saate yakın bir belgeselde dönemin tiyatro anlayışı, siyaseti, kişilikleri, insanları ve tiyatroya verilen önem anlatılmaya çalışılmış. ortam şampiyonlar ligi gibi. metin akpınar konuşuyor. demet akbağ geliyor. oradan ferhan şensoy çıkıyor. nevra serezli çok nazik çok güçlü bir kadın olarak olaylar anlatıyor. izlemek çok keyifli hale geliyor.
metin akpınar belgeseli olunca tabii zeki alasya'dan bahsetmemek olmaz demişler ve ikilinin uyumunu aktarmışlar. çok duygulandım. çok şaşırdım. o aralarındaki uyum, sevgi, saygı çok güzel ve çok değerli.
bütün bunlar olurken arkada dolaşan müziğe hayran kaldım hatta bayıldım. belgeseli ayrı bir seviyeye çıkarmış. 2 saate yakın bir belgeseli soluksuz ve ilgiyle takip ettim. seyirciyi bu kadar ilgili ve keyifli şekilde bir belgeselin karşısında oturtmak bence zor bir şeydir ve bunu başarmışlar.
belgeseli izlerken dönemin siyasilerini ve tiyatroya bakış açısını görmek hoşuma gitti. metin akpınar izlemeye gelen siyasilere tatlı tatlı dokundurmalar yapıyor ve onlar tebessümle karşılıyor. bugün baktığımızda ne kadar ileri değil geri gittiğimizi görüyoruz.
belgesel son sahnede o vahim olaya değinmiş. metin akpınar gurur duyduğunu ve o 60 yılı boşa yaşamadığını hissettiğini söylüyor. çok büyük bir sanat adamı çok büyük bir sanatçı. tabii ki asla yalnız hissettirmeyeceğiz. bir sanatçı kolay yetişmiyor bunun farkına herkes varacak. öyle bir tost bir ayranla karakol köşelerinde bekletmenin ne kadar yanlış bir kafa olduğunu öğrenecekler.
tavsiye ederim. keyifli vakit geçirdiğim keyifli bir iş yapmışlar. emeği geçenler sağ olsun.
ha unutmadan tilbe saran ve sesi çok güzeldi. belgesele renk katmış belgeseli çok daha güzel bir hale getirmiş.
belgeseli izlemeden önce metin akpınar'ı tanıyordum. son tutuklanma olayında ise acayip üzülmüştüm. saygısızlıktı yapılan ve bunu kaldıramamıştım baya sosyal medyada hakaret seviyesinde şeyler yazmıştım. büyük bir ustanın öyle muamele görmesi herkesi üzmüştü.
belgeseli izledim ve sevdiğim bir insanı daha fazla sevdim. mükemmel bir insan harika bir beyefendi. sadece oyunculuğu değil her alanda harika bir insan olduğu gösterilmiş.
2 saate yakın bir belgeselde dönemin tiyatro anlayışı, siyaseti, kişilikleri, insanları ve tiyatroya verilen önem anlatılmaya çalışılmış. ortam şampiyonlar ligi gibi. metin akpınar konuşuyor. demet akbağ geliyor. oradan ferhan şensoy çıkıyor. nevra serezli çok nazik çok güçlü bir kadın olarak olaylar anlatıyor. izlemek çok keyifli hale geliyor.
metin akpınar belgeseli olunca tabii zeki alasya'dan bahsetmemek olmaz demişler ve ikilinin uyumunu aktarmışlar. çok duygulandım. çok şaşırdım. o aralarındaki uyum, sevgi, saygı çok güzel ve çok değerli.
bütün bunlar olurken arkada dolaşan müziğe hayran kaldım hatta bayıldım. belgeseli ayrı bir seviyeye çıkarmış. 2 saate yakın bir belgeseli soluksuz ve ilgiyle takip ettim. seyirciyi bu kadar ilgili ve keyifli şekilde bir belgeselin karşısında oturtmak bence zor bir şeydir ve bunu başarmışlar.
belgeseli izlerken dönemin siyasilerini ve tiyatroya bakış açısını görmek hoşuma gitti. metin akpınar izlemeye gelen siyasilere tatlı tatlı dokundurmalar yapıyor ve onlar tebessümle karşılıyor. bugün baktığımızda ne kadar ileri değil geri gittiğimizi görüyoruz.
belgesel son sahnede o vahim olaya değinmiş. metin akpınar gurur duyduğunu ve o 60 yılı boşa yaşamadığını hissettiğini söylüyor. çok büyük bir sanat adamı çok büyük bir sanatçı. tabii ki asla yalnız hissettirmeyeceğiz. bir sanatçı kolay yetişmiyor bunun farkına herkes varacak. öyle bir tost bir ayranla karakol köşelerinde bekletmenin ne kadar yanlış bir kafa olduğunu öğrenecekler.
tavsiye ederim. keyifli vakit geçirdiğim keyifli bir iş yapmışlar. emeği geçenler sağ olsun.
ha unutmadan tilbe saran ve sesi çok güzeldi. belgesele renk katmış belgeseli çok daha güzel bir hale getirmiş.
devamını gör...
sözlükte kadın olmak
erkek olmaktan bir farkı yoktur. en azından benim için öyle.
devamını gör...
daddy (yazar)
bir insanın fiziksel görünümüyle dalga geçecek kadar düşüyorsunuz ve üstüne üstlük özür dilemek yerine bunu savunuyorsunuz. bir de hızınızı alamamış olacaksınız ki gelip burada tanım giriyorsunuz çok rezilsiniz. zaten eğer ilgi budalası olmasaydınız gelip burayı ağlama duvarına çevirmezdiniz belli ki daddy üstünden prim kasmaya çalışan yazarlar ve belki de moderatör asıl sizler ilgiye muhtaçsınız, ilgiye muhtaç olmasaydınız gelip buraya yok şu kadar beğeni aldım falan demezdiniz, gerçekten çok garipsiniz. tanımlarını beğenerek okuduğum belli ki bazı yazarların çekemediği yazardır. yazmaya devam etmesi gereken yazardır.bence böyle gereksiz konuşan yazarların lafına falan da bakmasın.
devamını gör...
herkesin hayatına kimse karışamaz
no one can interfere with everyone’s lives olarak çevirilince küresel ölçekli bir hayat mottosu olabilecek söz öbeği.
devamını gör...
vincent van gogh
van gogh ile ilgili şu güzel alıntıyı paylaşmak geçti hatırımdan.
“bugün van gogh, ona yemek vermeyecek restoranların duvarlarını, onu akıl hastanesine kapatacak doktorların muayenehanelerini ve onu hapse tıktıracak avukatların yazıhanelerini süslüyor.”
eduardo galeano
“bugün van gogh, ona yemek vermeyecek restoranların duvarlarını, onu akıl hastanesine kapatacak doktorların muayenehanelerini ve onu hapse tıktıracak avukatların yazıhanelerini süslüyor.”
eduardo galeano
devamını gör...
yazarları en umutsuz anda umutlandıran sözler
umudunu kaybetme.. bu sefer olacak..
devamını gör...
arakibutirofobi
kişinin fıstık ezmesi yerken fıstık ezmesinin damağına yapışmasından korkmasıdır.
devamını gör...
kupa bardağı kırılınca hayata küsmek
hayata küsmek için daha önemli sebepler olmalı. ama üzülüyor yine de insan, alıştığı bardak kırılınca.
devamını gör...
insanı en sakin anında bile sinir eden şeyler
serçe parmağını sehpaya çarpmaktır.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının hobileri
şiir yazmak..
devamını gör...
the monster
stephan crane tarafından yazılan ve okurken insanı duygudan duyguya savuran öyküdür.
2021 yılındayız. yani üçüncü bin yılın içindeyiz. yani 21 yüzyıl geride kaldı milattan sonra. uzaya araba yolluyoruz, içinde stevie wonder şarkıları çalan. elimizde üstün zekalı makinelerle dolaşıp istediğimiz insana ulaşıyoruz, istediğimiz bilgiyi elde ediyoruz. 3d yazıcılarla organlar üretmeye, onlarca onulmaz hastalığı tarihe gömmeye başladık. birkaç saat içinde ülke değiştiriyoruz, uçuyoruz resmen. çok şey öğrendik dünya hakkında, yığınla bilgi depoladık.
25 mayıs 2020 tarihinde george floyd bir insan müsveddesi tarafından boğazına basılarak katledildi. dünya ayağa kalktı, ya da kalkarmış gibi yaptı. tartışmamız gereken şeyler vardı ve uğruna savaşmamız gereken. george için bir şeyler yapmalıydık. elbette “ black lives matter” ama yeterli değil.
george floyd afro-amerikalı olduğu için öldürüldü. bu kesin ve iğrenç bir gerçek. ten rengi yüzünden öldürülen bir adam nefret uyandırmalı ama şu da aklımızda olsun ki beyaz bir adam da polis şiddeti sonucu ölebilir. ve bu da aynı derecede iğrençtir. ırkçılığa karşı dururken polis devletlerine de karşı çıkmalıyız.
velhasılı çok modern bir çağdayız, öyle olduğunu sanıyoruz. ve george öldürülüyor. soluğunuz kesilmiyor mu bu vahşetle. canavar 122 yıl önce yazılmış bir kitap küçük bir çocuğu yangından kurtarmak için kendi yüzüne feda eden bir afro-amerikalı kölenin hikayesi. ne kadar benzer şeyler göreceğinize şaşıracaksınız.
bu kitabı okuyun ve ırkçılık karşısında ses çıkarın çünkü “ ı can’t breathe.”
2021 yılındayız. yani üçüncü bin yılın içindeyiz. yani 21 yüzyıl geride kaldı milattan sonra. uzaya araba yolluyoruz, içinde stevie wonder şarkıları çalan. elimizde üstün zekalı makinelerle dolaşıp istediğimiz insana ulaşıyoruz, istediğimiz bilgiyi elde ediyoruz. 3d yazıcılarla organlar üretmeye, onlarca onulmaz hastalığı tarihe gömmeye başladık. birkaç saat içinde ülke değiştiriyoruz, uçuyoruz resmen. çok şey öğrendik dünya hakkında, yığınla bilgi depoladık.
25 mayıs 2020 tarihinde george floyd bir insan müsveddesi tarafından boğazına basılarak katledildi. dünya ayağa kalktı, ya da kalkarmış gibi yaptı. tartışmamız gereken şeyler vardı ve uğruna savaşmamız gereken. george için bir şeyler yapmalıydık. elbette “ black lives matter” ama yeterli değil.
george floyd afro-amerikalı olduğu için öldürüldü. bu kesin ve iğrenç bir gerçek. ten rengi yüzünden öldürülen bir adam nefret uyandırmalı ama şu da aklımızda olsun ki beyaz bir adam da polis şiddeti sonucu ölebilir. ve bu da aynı derecede iğrençtir. ırkçılığa karşı dururken polis devletlerine de karşı çıkmalıyız.
velhasılı çok modern bir çağdayız, öyle olduğunu sanıyoruz. ve george öldürülüyor. soluğunuz kesilmiyor mu bu vahşetle. canavar 122 yıl önce yazılmış bir kitap küçük bir çocuğu yangından kurtarmak için kendi yüzüne feda eden bir afro-amerikalı kölenin hikayesi. ne kadar benzer şeyler göreceğinize şaşıracaksınız.
bu kitabı okuyun ve ırkçılık karşısında ses çıkarın çünkü “ ı can’t breathe.”
devamını gör...
ankara gece hayatı
devamını gör...
kaside
arapça 'kasada' kökünden gelip, kelime anlamıyla 'kastetmek, yönelmek, niyet etmek' demektir. belirli bir maksada yönelik olarak yazılan anlamına da gelmektedir.
ilk beyti kafiyelidir. sonraki beyitlerin ilk mısraları serbest, ikinci mısraları ilk beyitle aynı kafiyede olan ve baştan sona aynı aruz kalıbıyla yazılan nazım şeklidir.
kasideler konularına göre altıya ayrılırlar;
tevhid : allah'ın birliğini anlatan kasidelerdir.
münacaat : allah'a yalvarmak, dua etmek amacıyla yazılan kasidelerdir.
naat : peygamberimizi övmek için yazılan kasidelerdir.
medhiye : devrin ileri gelenlerini övmek için yazılan kasidelerdir.
hicviye : devrin yöneticilerini eleştirmek için yazılan kasidelerdir.
kasideler altı bölümden oluşmaktadırlar.
nesib veya teşbib: başlangıç bölümü de sayılan bu kısımda, şair konuyla ilgisi bulunmayan tasviri yapar. genellikle 15-20 beyit arasında olur. şiir yönünün en ağır olduğu bölümdür. bu bölümde anlatılan konuya göre gruplara ayrılır. bahariyye*, ıydiye*, şıtaiyye*, ramazaniyye*, rahşiyye*, sayfiyye*.
girizgah: konuya giriş için bir veya birkaç beyitten oluşan geçiş bölümüdür. bu bölüm, nesib bölümü ile asıl bölüm olan medhiye bölümünü birleştirir.
medhiye: allah'ın, hz. muhammed'in, padişahın veya önde gelen kişilerin övüldüğü, yüceltildiği en uzun bölümdür.
tegazzül: kasidenin ölçüsüne ve uyağına uygun yazılan, araya sıkıştırılan gazeldir.
fahriye: şairin kendisini övdüğü bölümdür.
dua: kasidenin en son bölümüdür. birkaç beyitten oluşur. bu bölümde allah'a, peygamber'e, ülke büyüklerine iyi dileklerde bulunulur.
ilk beyti kafiyelidir. sonraki beyitlerin ilk mısraları serbest, ikinci mısraları ilk beyitle aynı kafiyede olan ve baştan sona aynı aruz kalıbıyla yazılan nazım şeklidir.
kasideler konularına göre altıya ayrılırlar;
tevhid : allah'ın birliğini anlatan kasidelerdir.
münacaat : allah'a yalvarmak, dua etmek amacıyla yazılan kasidelerdir.
naat : peygamberimizi övmek için yazılan kasidelerdir.
medhiye : devrin ileri gelenlerini övmek için yazılan kasidelerdir.
hicviye : devrin yöneticilerini eleştirmek için yazılan kasidelerdir.
kasideler altı bölümden oluşmaktadırlar.
nesib veya teşbib: başlangıç bölümü de sayılan bu kısımda, şair konuyla ilgisi bulunmayan tasviri yapar. genellikle 15-20 beyit arasında olur. şiir yönünün en ağır olduğu bölümdür. bu bölümde anlatılan konuya göre gruplara ayrılır. bahariyye*, ıydiye*, şıtaiyye*, ramazaniyye*, rahşiyye*, sayfiyye*.
girizgah: konuya giriş için bir veya birkaç beyitten oluşan geçiş bölümüdür. bu bölüm, nesib bölümü ile asıl bölüm olan medhiye bölümünü birleştirir.
medhiye: allah'ın, hz. muhammed'in, padişahın veya önde gelen kişilerin övüldüğü, yüceltildiği en uzun bölümdür.
tegazzül: kasidenin ölçüsüne ve uyağına uygun yazılan, araya sıkıştırılan gazeldir.
fahriye: şairin kendisini övdüğü bölümdür.
dua: kasidenin en son bölümüdür. birkaç beyitten oluşur. bu bölümde allah'a, peygamber'e, ülke büyüklerine iyi dileklerde bulunulur.
devamını gör...
pavlov'un göbeği
ya yazarların tanımlarını noktasına virgülüne dokunmadan kopyalayıp intihal yapan,
veya daha kötüsü yan hesabı olup onunla yaptığı tanımı unutan “kafa sözlük yöneticisi”.
konu ile ilgili açıklamasını merakla bekliyoruz.
başlık için (bkz: natalie portman)
veya daha kötüsü yan hesabı olup onunla yaptığı tanımı unutan “kafa sözlük yöneticisi”.
konu ile ilgili açıklamasını merakla bekliyoruz.
başlık için (bkz: natalie portman)
devamını gör...
kitap alıntıları
birkaç kitap getir bana, ama yeni olmasın. yüreğimde yeni bir şey okuyacak güç kalmadı.
çılgın kalabalıktan uzak- thomas hardy
çılgın kalabalıktan uzak- thomas hardy
devamını gör...
wakey wakey eggs and bakey
genellikle amerika’nın güney ve batı kısımlarında kullanılan bir sözdür. günaydın demenin daha melodik ve daha neşeli bir yoludur. ve muhattap olan kişi uyandığında onu lezzetli bir sürpriz beklediğini ima eder.
bu sözün kökenin ne olduğu, ilk olarak nerede kullanıldığı ile ilgili net bir bilgi olmamakla birlikte çok yaygın bir kullanım olduğu da bir gerçek.
eggs and bacon klasik bir amerikan kahvaltısıdır. yumurta ve domuz pastırmasından oluşan bu kahvaltıyı birçok amerikan filminde gördüğümüz için lezzeti ile ilgili de bir fikrimiz varmış gibi hissederiz.
başlıkta bahsettiğimiz söz kahvaltını hazır olduğunu, bir an önce uyanılması gerektiğini ve muhtemelen neşeli ve mutlu bir kahvaltı geçirileceğine işaret eder.
ayrıca bu söz karşımıza kill bill volume 2’da da çıkar. michael madsen’ın canlandırdığı sidewinder olarak da bilinen ve bill’in erkek kardeşi olan budd tarafından beatrix kiddo’ya söylenmiştir. filmde budd gelini alt etmeyi başarmış tek insan olarak karşımıza çıkar ve tam bu esnada bu sözü kullanır. ancak söz yukarıda anlattıklarımdan çok uzak bir ima ile kullanılmıştır.
bu sözün kökenin ne olduğu, ilk olarak nerede kullanıldığı ile ilgili net bir bilgi olmamakla birlikte çok yaygın bir kullanım olduğu da bir gerçek.
eggs and bacon klasik bir amerikan kahvaltısıdır. yumurta ve domuz pastırmasından oluşan bu kahvaltıyı birçok amerikan filminde gördüğümüz için lezzeti ile ilgili de bir fikrimiz varmış gibi hissederiz.
başlıkta bahsettiğimiz söz kahvaltını hazır olduğunu, bir an önce uyanılması gerektiğini ve muhtemelen neşeli ve mutlu bir kahvaltı geçirileceğine işaret eder.
ayrıca bu söz karşımıza kill bill volume 2’da da çıkar. michael madsen’ın canlandırdığı sidewinder olarak da bilinen ve bill’in erkek kardeşi olan budd tarafından beatrix kiddo’ya söylenmiştir. filmde budd gelini alt etmeyi başarmış tek insan olarak karşımıza çıkar ve tam bu esnada bu sözü kullanır. ancak söz yukarıda anlattıklarımdan çok uzak bir ima ile kullanılmıştır.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
her yağış bir başka kalkışmaya gönüllü
ve kim neye erse bu geçişte
bir tomurcuk bir gözyaşı mutluluk işte
her bahar arifesinde korkulu bir kimsesiz gecenin
aklım elim yüreğim kirişte hep biraz korku biraz yalan telefon
seslerinde.....
ya yine boş koridor islaklığıysa ve beton efesi
bütün fakir çocukluklarda....
ama herşey sırasını beklerken
mukaddes bir kuytuda
senden umut kesenin hüzün kesesinde bir yavru
herhangi bir anne kadar kanguru
işte bahar işte sevda işte tomurcuk bir bakıma
ağzım mavi ıslaklığının uçurumunda
rüyayla gerçeğin arasında
hep iyinin aşkın tarafında
ve
değmediğim yerin kalmayıncaya
bu bahar sonsuza tomurcuklanmaya
ben sana sen çatlak bir anadoluyu kucaklamaya
bu bahar aşk için hazır
hazır vazgeçmeye
adının bile baş harflerinden
kayıtsız bir sarhoşluğun her gün erkenden sabah oluşundan
her şeyi biraz şakalaştıran bakışından
şakadan başka izahı olmayan bu kalp ağrısından
ve
bahanesi bir yürek bir et
bir bedenin içine girmek!
hazır bu bahar
akılsız! bir yeşermenin şahane hasadına
hazır nur topu bir yaşama sevincini kundaklamaya....
unutma baharda çiçek olan
meyvedir yaza....
bu erik tanesi bu şakacı bahar çiçeği
her dem taze kalsa... (bkz: yılmaz erdoğan)
ve kim neye erse bu geçişte
bir tomurcuk bir gözyaşı mutluluk işte
her bahar arifesinde korkulu bir kimsesiz gecenin
aklım elim yüreğim kirişte hep biraz korku biraz yalan telefon
seslerinde.....
ya yine boş koridor islaklığıysa ve beton efesi
bütün fakir çocukluklarda....
ama herşey sırasını beklerken
mukaddes bir kuytuda
senden umut kesenin hüzün kesesinde bir yavru
herhangi bir anne kadar kanguru
işte bahar işte sevda işte tomurcuk bir bakıma
ağzım mavi ıslaklığının uçurumunda
rüyayla gerçeğin arasında
hep iyinin aşkın tarafında
ve
değmediğim yerin kalmayıncaya
bu bahar sonsuza tomurcuklanmaya
ben sana sen çatlak bir anadoluyu kucaklamaya
bu bahar aşk için hazır
hazır vazgeçmeye
adının bile baş harflerinden
kayıtsız bir sarhoşluğun her gün erkenden sabah oluşundan
her şeyi biraz şakalaştıran bakışından
şakadan başka izahı olmayan bu kalp ağrısından
ve
bahanesi bir yürek bir et
bir bedenin içine girmek!
hazır bu bahar
akılsız! bir yeşermenin şahane hasadına
hazır nur topu bir yaşama sevincini kundaklamaya....
unutma baharda çiçek olan
meyvedir yaza....
bu erik tanesi bu şakacı bahar çiçeği
her dem taze kalsa... (bkz: yılmaz erdoğan)
devamını gör...
muharrem ince’nin yeni parti logosu
milliyetçi demokrasi partisi'nin logosundan bu yana gördüğüm en ilginç logo bu oldu. es kaza muharrem bey'in partisine oy verecek olsam, gülerken mührü kesin yanlış yere vururum ve oyum geçersiz sayılır. bu riske giremeyeceğim için muharrem bey beni affetsin. bir oyum var onu da kabinde gülerken zayi etmek istemiyorum.
devamını gör...
