cevap veremeyip, kendini savunamayan insanlar sinirini çıkarmak ve gücünü göstermek için fiziksel şiddete başvuruyorlar. bilmiyorlar ki aslında en aciz duruma düşüyorlar
devamını gör...

william golding in yazdığı insanoğlunun baskı altında ne kadar tehlikeli olduğunu anlatan kitaptır.
okunması gerekir.
devamını gör...

(bkz: keenlemyekun): sanki hiç var olmamış gibi, yokmuşcasına.
devamını gör...

bir feministler ve kadın hakları savunucuları bir de lgbtililer toplum tarafından zaten entegre edilemiyorlar. bir de kendi kendilerini haklıyken haksız durumlara düşürüp kendilerine antipati kazandırmak gibi bir özellikleri var. zaten ramazan ayına gelmişiz halkın dini duyarlılıkları yüksek . malum kesimin de bundan beslenip halkı propaganda manyağı yapma zamanı . ne diye a habere koz veriyorsunuz ?

edit : altta bazı entryler okudum. arkadaşlar biz lgbtililerin veya onları temsil ettiğini söyleyen derneklerin kılıçdaroğlu'na teşekkür etmelerini , desteklemelerini veya fahri üyelik vermelerini eleştirmiyoruz. ( cinsel yönelimin üyeliğinin olması biraz garibime gitmişti açıkçası) siyaset toplumun yapısını iyi analiz edip doğru zamanda doğru söylemleri yaparak halkı ikna etmektir. yani bakın türkiye'de muhalefetin sorunu tam olarak bu. karşı kesimin değerlerini hassasiyetlerini neye nasıl tepki vereceklerini bilmiyorlar. lgbtlilerin bu hareketi bireysel olarak benim için çok anlamlı ve güzel bir şey. onların kendilerini bu topluma ait hissetmeleri ve ülkede onların haklarını savunan bir ana muhalefet partisi başkanının olması beni çok mutlu ediyor. olması gereken de bu zaten fakat biz bir takım oyununun içindeyiz. akpnin çok kan kaybettiği bu süreçte her şey aleyhlerine işlerken toplumun kolaylıkla suistimal edilebilicek dini hassasiyetleri üzerinden yapacağımız yanlış söylemler ve ufak hatalar bize bir seçim ve dört yıl daha kaybettirir.
devamını gör...

sebebi üçüncü jeolojik zamanda oluşmuş olmasıdır. aslına bakarsanız türkiye jeolojik olarak baktığımızda daha çok genç bir toprak parçası. fosil çıkabilmesi ya da bir şeylerin fosilleşebilmesi için çok eski olması gerekiyor. biliyorsunuz levha tektoniği sayesinde oluştu bu kara parçası. bu sebeple çok uzun zaman sonra görebiliriz ancak. çok uzun zaman derken en az 1 milyon yıldan falan bahsediyorum.

edit: binlerce yıl da yeterliymiş tabi hangi canlı türüne göre süresi değişiyor.
devamını gör...

mai bir gecede hayallere kapılıp siyah bir gecede acı gerçeklerle yüzleşen karakter.
devamını gör...

sevgili bulmaya çalışıyoruz. şaka şaka. kitap falan okuyorum, bir şeyler karalıyorumara sıra, müzik aletlerini öğrenmeye çalışıyorum. film izliyorum falan yapıyorum bir şeyler. mutlu olmak için illa da yanımızda biri olmasına gerek yok bunu unutmayın. öpüldünüzz
devamını gör...

taşınmaz malların sahibini gösteren resmi belgedir.
devamını gör...

kocamla ortak yanımız, aynı gün evlendik.
devamını gör...

pazırık kurganı'nda bulunan ve tarihin en eski halısı unvanına sahip olan haldır.

asya hun devletine aittir.

bu halı, asya hun devleti'nin dokumacılıkla uğraştığının kesin kanıtıdır.
devamını gör...

tabiki de fenerbahçe 100. yıl marşı. *
devamını gör...

katolik bir kadınla protestan kocasının mezarları.

1842 yılında evlenmiş ve 38 yıl boyunca evli kalmışlar. 38 yıl sonra önce adam ölmüş ve protestan mezarlığına gömülmüş. 8 yıl sonra ölen eşini de diğer tarafa gömmüşler. zira aynı yere gömülme izni verilmemiş, mezhepleri farklı olduğundan. kadın, kocasına yakın gömülmek istediğinden, olabilecek en yakın mesafeyi bu şekilde ayarlamışlar. böylece karı koca öldükten sonra da el ele kalmayı sembolik de olsa başarmış.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
görselin kaynağı
devamını gör...

"kafa sözlük'te egemenlik, kayıtsız şartsız kalemlerindir." diyen yönetimin ülkenin kurucu heyetine bir hatırlatmada bulunarak 101 yıl öncenin atmosferine bizleri taşıması güzel bir jesttir. burada yazsan da yazmasan da üye olup beş on tanım girerek sözlüğe dahil olduysan kurucusun. bu ülkede doğup onun için az veya çok bir şeyler yaptıysan bu millettensin ve egemenlik kayıtsız şartsız senindir. bir makam, güç, şöhret, soy, unvan değil burada yaşıyorsan bu vatanın yoldaşı, kurucu kalemisin.
bu fikirler ne kadar ince, hoş ve tatlıdır. ancak bazıları kendilerini lordlar kamarasında görerek diğerlerine avam kamarası muamelesinde bulunması da ayrı bir meseledir. işte kurucu meclis bu havayı ortadan kaldırdı. yoldaş ve saz arkadaşları sanırım o günü bize tekrar hatırlatıyor.
devamını gör...

bir gök cisminden, 1 yıl boyunca günün aynı saatlerinde fotoğrafı çekilen başka bir gök cisminin bulunduğu konumların ortaya çıkardığı eğri. günizi olarak da bilinir.

mesela 1 yıl içerisinde çeşitli günlerde ama günün aynı saatinde güneş'in fotoğraflarını çektiğinizde, eğrinin şekli bulunduğunuz yere bağlı olarak biraz değişmekle beraber ortaya şöyle bir sonuç çıkar:

epod.usra.edu/.a/6a0105371b...
devamını gör...

sıradan, hayatı yüzeysel algilayan ve ona göre yaşayan insanların sandığı gibi doğuştan gelen bir olgu değildir.
fiziksel dayanıklılık gibi geliştirilebilir bir düşünce mekanizmasıdır. peki bir insan özgüveni düşükken neden bir diğerinin ki kuvvetlidir?
bunun sebebi doğuştan yetişkin bir insan olana kadar ki öğrenmeleri ile alakalıdır. bu öğrenmeler insandaki dürtülere şekil verir, olaylar karşısındaki duygusal durumunu belirler. genetik kesinlikle etkilidir, lakin özgüven zihinsel bir gelişimdir beynin bir komutudur.
combat sporlarında dövüşmeden dayak yemek denilen bir hadise vardır. kişi hadise daha gerceklesneden düşüne düşüne kendini doldurur. bu zihin tarafından kisitlanmaya sebep gelir. daha hadise başlamadan sinir sistemi yorulur kaslar laksit asit salgılar. beyin fiziksel kapasiteyi bir anda ciddi oranda düşürür.
bunların hiç birinin kişinin karakteri ile veya fiziksel durumu ile alakası yoktur. tamamen zihinsel şekillendirme ile alakalıdır.
insanların ve benim de hatam zihinsel ve psikolojik dayanıklılığa yeteri kadar önem vermememiz. herhangi bir olay karşısında insanlar grapon kağıdına dönüyor.
devamını gör...

anadolu'dan çıkmış tarihteki ilk süper güçlerden biridir.
siyasi olarak mısırlılar la suriye'de siyasi mücadeleye girmişlerdir.
devamını gör...

kendim olduğum için tercih ettim. benim fikrim benim kararım herkes istediğini koymakla özgür.
devamını gör...

roger waters ın bas gitarının sapıyla ıslatıp ıslatıp dövülmesi gereken yazar zannı.
devamını gör...

(bkz: suphanallah bu da nesi)
devamını gör...

arjantinli yazar ve şair julio cortázar'ın salvo el crepúsculo isimli şiir koleksiyonun bir parçası olan şaheser. bildiğim kadarıyla şairin bu kitaptaki dilimize kazandırılmış olan tek şiiri ne yazık ki. le ceremonia gibi insanın ruhunu tamamen yakıp kavuran bir şiir yerine soluk bir alevi andıran bu ayrılık şiirini çevirmeyi tercih eden çevirmeni kınamakla beraber yine de çok güzel bir şiirdir bu. kitabın bende bulunan baskısında 23. sayfada yer alıyor. şiirin teması tamamen şairin aşk ve gitmek hakkındaki görüşleri ile tutarlı bundan ötürü şiir cortázar'ın bakış açısının oldukça iyi bir yansıması. bana gelince, şiir beni tutup 1950'lerin sonuna çekiştiriyor. montparnasse'da yağmur bastırmış ama ben ıslanma telaşesinden sıyrılmış ellerim ceplerimde yürüyorum yol boyu. şiirin sonunda geçen kahveden, o hak edilmiş ayrılığa şahit olan yerden çıkıp sokağa karışmışım yalnızca. hüsran yok ama rahatlatmamış beni, zaman hiç durmamış; cebimde yalnızca iki üç metelik, adımlarım koşarak geçip giden insanlara çarpmamak için bile duraksamıyor ama nereye yürüdüğümü de bilmiyorum. bu şiirin beni çekip götürdüğü yer şairin de şiirini yazdığı eski montparnasse ve yitip gitmenin karşı konulamaz bir hafifliğe dönüştüğü bir yer.


evrensel kusurluluk kuşkusuna katkıda bulunur
bana kalıt bıraktığın o kırılgan anı
aynalarla kirli tabaklar arasında bir yüz
güneşin ağulandığının, her bir buğday tanesinde
yıkımın silahının ırgalandığının kesinliğine
karşı savunur gelip çatan son saatimizin kırılganlığı
aslında aydınlıkta, sessizlik içinde geçirilmesi gerekmektedir


a la sospecha de imperfección universal contribuye este recuerdo que me legas, una cara entre
espejos y platillos sucios.
a la certidumbre de que el sol está envenenado,
de que en cada grano de trigo se agita el arma de la ruina, aboga la torpeza de nuestra última hora
que debió transcurrir en claro, en un silencio


söylenecek ne kaldıysa kaçınmadan söyleneceği yerde
ama hiç de böyle olmadı ve ayrıldık
tam da hak ettiğimiz gibi
kasvetli leş gibi bir kahve köşesinde
yanımız yöremiz kurtçuklarla sigara izmaritleriyle çevrilmiş
acınası öpücüklerimizi çöken geceye katarak


donde lo que quedaba por decir se dijera sin menguas. pero no fue así, y nos separamos
verdaderamente como lo merecíamos, en un café mugriento, rodeados de larvas y colillas,
mezclando pobres besos con la resaca de la noche.




devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim