yazarların bırakması gereken 5 şey
          -boşa vakit geçirme.
-karamsarlık.
-harekete geçmeme.
-endişe etmek.
-fazla büyütmek.
  -karamsarlık.
-harekete geçmeme.
-endişe etmek.
-fazla büyütmek.
devamını gör...
sevilen kitabın en vurucu cümlesi
devamını gör...
antidepresan etkisi gösteren şeyler
          kitap okumak, yürümek, spor yapmak, yeni bişey öğrenmek, açık hava da vakit geçirmek, gırıl gırıl kedi sevmek, sevdiklerine sarılmak, ertelediğin bişey yapmak için harekete geçmek, fazla uykudan kaçınmak sağlıklı beslenmeye çalışmak ve ağlamak.
      
  devamını gör...
hayatı sözlük gibi yaşamak
          whatsapp ta her gönderilen mesaja nokta koyma.sürekli nokta koyma.
      
  devamını gör...
arkadaş olduğun kadınla sevişebileceğini sanmak
          "arkadaş olduğun kadınla ilişkini sevişmeye doğru götürdüğünü zannederken aslında asla onunla sevişemeyeceğini anlamak" şeklinde açıklanabilir.
aslında başlık böyle açılacaktı ama karakter sınırına takıldı.
her sohbeti bir şekilde kendini övmeye ve cinselliğe getirirken karşıdaki kadının da gidişatı bozmadan flörtöz devam etmesi sonucunda arkadaşlık kısmını bırakıp tamamen onunla sevişmeye odaklanmayla sonuçlanan yanılsama. hiç gerçekleşmeyeceğini anlamak acı olsa gerek.
  aslında başlık böyle açılacaktı ama karakter sınırına takıldı.
her sohbeti bir şekilde kendini övmeye ve cinselliğe getirirken karşıdaki kadının da gidişatı bozmadan flörtöz devam etmesi sonucunda arkadaşlık kısmını bırakıp tamamen onunla sevişmeye odaklanmayla sonuçlanan yanılsama. hiç gerçekleşmeyeceğini anlamak acı olsa gerek.
devamını gör...
fevkalade
          daha da abartılı olanı fevkaladenin fevkinde olan kelimedir.
      
  devamını gör...
tesettürden çıkma isteğinden ötürü aileden baskı görmek
          lisede iki yıla yakın başörtüsü takmıştım fakat hayata bakışım ve fikirlerim çok değişti. açılmak istedim çünkü başörtüsü tesettür benim için artık uygun değildi. bu kararı verdikten sonra ailemle konuştum. fazlaca bağırış çağırış oldu, eve bir daha gelme gelme seni redderiz diye tehditlerde de bulundular. yani beni korkutmaya çalıştılar. o gün gerçekten kararımdan emin oldum ve içine girdiğim zihniyetten nefret ettim. onlara bu şekilde mutlu olmadığımı artık fikirlerimin değiştiğini güzelce anlattım. ben başörtüsü takmayı bıraktıktan sonra da uzun zaman surat yaptılar beni yok saydılar fakat o kadar umrumda değildi ki.. ailemle aramda asla kapanmayacak bir mesafe oluştu. hala daha önemsemiyorum. tabi bu iş aile ile de sınırlı kalmıyor. okulda da kendinde söz hakkı gören din bilgisi hocam resmen sorgulamıştı beni. aynı sakin tavırla ona da açıklama yapmıştım. ne aptalmışım.. oysa tek söylemem gereken bu sizi ilgilendiren bir konu değil demek olmalıydı. ondan başka da çok kişi tepki gösterdi. bu olaydan kısa bir süre sonra da okulda bir kız yanıma geldi. o da tesettürden çıkmak istiyordu fakat ailesi yüzünden bunu yapamadığını söyledi. o kadar üzgün ve mutsuzdu ki.. ne kadar hoş ve güzel değil mi? ailelerimiz bizim diğer yaşantımızla o kadar ilgili ki mutsuzluğumuza bile katlanabiliyorlar. her neyse.. böyle bir konuda insanlar genelde desteğe ihtiyaç duyar, ben de ona destek oldum. o da isteğini gerçekleştirdi. geçenlerde de eski bir arkadaşımı gördüm. lisede ciddi şekilde tesettürlüydü kimseyle konuşmazdı her zaman o kadar mutsuz görünürdü ki.. o da tesettürden çıkmış ve onca yıl bir kere bile yüzünde görmediğim ifadeyi gördüm onda. insanlar tamamen kendi seçimleri doğrultusunda tesettüre girmediği sürece mutsuzluktan başka bir şey getirmiyor. bu yüzden bence en azından lise bitene kadar bu yapılmamalı. fikriniz değiştiği anda hayatınıza etkisi çok büyük oluyor.
      
  devamını gör...
yazarların efsane cimrilik hikayeleri
          tanık olduğum 2 tanesini anlatayım. 
eski iş yerinde yazılımcı bir arkadaş vardı. 52-53 liraya mouse pad almış internet üzerinden. bir süre sonra(iade süresi geçtikten çok sonra) aynı ürünü 43 lira gibi bir fiyata bulmuş. adamı arayıp iade etmek istemişti. adamlar iade almayınca 20 kişinin içinde hüngür hüngür ağlamıştı. benden önce ise simit 1 liradan 1.25'e yükselince simitçiyle kavga etmiş. satış bölümündeki abi ayırmış.
lisede yurtta kalıyoruz. aktivite olarak güreşiyorduk bir ara. arkadaşın(maddi durumu epey iyi) beyaz fanilası 'cırt' demişti. yırtığı göremedik ama sesi duymuştuk. yarım saat kadar ağlamıştı. "çocuğa fanila mı alsak?" diye konuşurken duyup susmuştu. almanın saçma olacağına karar verince yarım saat daha ağlamıştı. sapsarı çocuk ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu.
  eski iş yerinde yazılımcı bir arkadaş vardı. 52-53 liraya mouse pad almış internet üzerinden. bir süre sonra(iade süresi geçtikten çok sonra) aynı ürünü 43 lira gibi bir fiyata bulmuş. adamı arayıp iade etmek istemişti. adamlar iade almayınca 20 kişinin içinde hüngür hüngür ağlamıştı. benden önce ise simit 1 liradan 1.25'e yükselince simitçiyle kavga etmiş. satış bölümündeki abi ayırmış.
lisede yurtta kalıyoruz. aktivite olarak güreşiyorduk bir ara. arkadaşın(maddi durumu epey iyi) beyaz fanilası 'cırt' demişti. yırtığı göremedik ama sesi duymuştuk. yarım saat kadar ağlamıştı. "çocuğa fanila mı alsak?" diye konuşurken duyup susmuştu. almanın saçma olacağına karar verince yarım saat daha ağlamıştı. sapsarı çocuk ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu.
devamını gör...
yoldaş benjamin franklin'in sözlüğü bırakması
          arkadaşlar yoldaşla bu konu hakkında konuştuk sözlüğü 5 tl’ye eskiciye satmış.
      
  devamını gör...
sözlükteki kişilik vs gerçek kişilik
          bende pek bir fark olmayan durum sizi bilemem tabi ki
      
  devamını gör...
her yazar bir çaylak sahipleniyor
          ülkece ironilerimizi bile rencide etmek üzerine kurduğumuzu gösteren cümle.
her usta yazar bir çaylağı çırak olarak alıyor desek mesela, daha iyi durmaz mıydı? yine ironi olurdu ama en azından "yavru köpek" hissiyatını yaşatmazdı kimseye.
tamam yavru köpek candır, aşırı sevimlidir falan ama herkes öyle düşünmez. kırılan, gücenen olur vs...
neyse. sjw ilan edilmeden susayım bari.
  her usta yazar bir çaylağı çırak olarak alıyor desek mesela, daha iyi durmaz mıydı? yine ironi olurdu ama en azından "yavru köpek" hissiyatını yaşatmazdı kimseye.
tamam yavru köpek candır, aşırı sevimlidir falan ama herkes öyle düşünmez. kırılan, gücenen olur vs...
neyse. sjw ilan edilmeden susayım bari.
devamını gör...
yaptığı alıntıyı kendi fikri gibi yazan uyanık yazar
          alıntı olmadığını bilmiyor olabilir. ha eğer biliyor ve yapıyorsa  uyanık olabilir.
ayrıca işin bir de şu yönü var zaten birçok şey söylendi biz sadece değiştirip kendimize uyarlarız.
  ayrıca işin bir de şu yönü var zaten birçok şey söylendi biz sadece değiştirip kendimize uyarlarız.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en yaşlı özelliği
          takvim yapragi okuyorum, konusurken eski kelimeler kullaniyorum, yas almis insanlarla daha iyi anlasiyorum, ajandama "su tarihte yilin ilk kari yagdi" gibi notlar aliyorum, ayda bir kez (yurumeyi unutmamak icin) disari cikip muhtar gibi carsidaki esnafi selamlayip eve donuyorum ve tum bu ozelliklerimden bagimsiz 98 dogumluyum.*
      
  devamını gör...
septisizm
          septisizm der ki
şüphe amaç, temel ilke olmalıdır
akıl ve duyu organları yanıltıcı olabilmektedir.
insanlar yaradılışları bakımından farklılıklara sahiptir. bu farklılıklara aklın ve duyu organlarının yanıltıcılığı da eklenince her türlü kesin hükümden kaçınmak zorunluluğu ortaya çıkar.
hüküm vermemek insanı sıkıntıdan kurtarır ve böylece hata yapmayan insan sarsılmazlığa ulaşır.
"hiçbir konuda kesin hüküm verilmemelidir" diyerek doğru bilgiyi imkansız kabul eden septikler, bu sözleri ile kendileri de hüküm verdikleri gerekçesiyle tutarsızlıkla eleştirilmişlerdir.
  şüphe amaç, temel ilke olmalıdır
akıl ve duyu organları yanıltıcı olabilmektedir.
insanlar yaradılışları bakımından farklılıklara sahiptir. bu farklılıklara aklın ve duyu organlarının yanıltıcılığı da eklenince her türlü kesin hükümden kaçınmak zorunluluğu ortaya çıkar.
hüküm vermemek insanı sıkıntıdan kurtarır ve böylece hata yapmayan insan sarsılmazlığa ulaşır.
"hiçbir konuda kesin hüküm verilmemelidir" diyerek doğru bilgiyi imkansız kabul eden septikler, bu sözleri ile kendileri de hüküm verdikleri gerekçesiyle tutarsızlıkla eleştirilmişlerdir.
devamını gör...
gençlerin hobi sahibi olmayışı
          öncelikle "hobi" tanımının zihinlerde tam oturmayışından kaynaklanıyor olabilir. kitap okumak, film izlemek gibi eylemler muhatap olunan nesnenin entelektüel derinliğine göre "boş zaman aktivitesi"nden ziyade insanın kendini geliştirmesi yolunda attığı bir adım, apayrı bir zaman ve emek isteyen birer süreçtir. akademik dersler haricinde öğrenilen bilgilerin "gereksiz" ve "işe yaramaz" olduğu algısı ve merak nahiyesinin yetersiz olması da hobi kavramının yanlış anlaşılmasındaki yegane nedenlerdendir. bana kalırsa puzzle yapmak, boyama yapmak, bitki yetiştirmek yahut müzik dinlemek zihin dinlendiriciliği bakımından hobi olmaya daha uygun akivitelerdir. ancak gelin görün ki hızla akan sosyal medya çağında bahsi geçen aktiviteler pek de "cool" aktiviteler olarak algılanmamaktadır gençler tarafından.
      
  devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu
          sayılar konusunda hassas olduğu için 1000. tanımını kendi nickaltına yazıp, bu vesile ile birkaç konuda teşekkür etmek isteyen yazar.
öncelikle merhabalar sevgili kafa sözlük yazarları.*
2 gün sonra kafa sözlüğe kayıt olalı tam 1 ay bitmiş olacak. ne zaman buraya kaydoldum, ne zaman burayı bu kadar benimsedim ve zaman nasıl bu kadar hızlı geçti hiç bilmiyorum. bildiğim tek şey buranın benim için "bir bakıp çıkacağım" diyerek girip, bir baktığım ama çıkamadığım bir yer olması.
nasılsa hoşlanmam, adapte olamam, birkaç gün takılır sonrasında varlığını unuturum dediğim bu sözlük, sabahları uyanıp günaydın görselini atarak herkesi selamladığım, tüm günün stresinden sıyrıldığım, kafamı boşaltıp eğlendiğim, gece ışıkları kapatmadan önce herkese iyi geceler dilediğim bir yer oldu. şimdi bakıyorum da tüm günüm olmuş neredeyse.*
burada hiç kimseyi tanımasanız bile geldiğiniz anda "kim bu" diye bakan gözlerle değil "yeni gelmiş sanırım, yabancılık çekmesin karşılayalım" diyen bir havayla karşılaşıyorsunuz. nasıl ki günlük hayatta yeni girdiğiniz bir ortam için sıcak karşılanmak kendinizi rahat hissettirir sanki burası da rahat hissetmeniz için elinden geleni yapan bir müessese gibi. yazarlarından tutun moderatörüne kadar herkes geniş bir anlayışa ve hoşgörüye sahip.
kendimden yola çıkarak örnek vermem gerekirse daha önceden de söylediğim gibi kendimi edebiyat ve görsellerle ifade etmeyi severim. gördüğüm herhangi bir başlık bana direkt olarak bir dize, pasaj ya da görseli çağrıştırır. bunları şahsi fikirlerimle harmanlayarak tanım yazmak kendimi ifade etmemi kolaylaştırıyor. paylaştığım tanımlardan sonra gelen mesajlar, o kadar motive edici oluyor ki kelimelerle ifade etmem mümkün değil. zaten gelen mesajlardan sonra ettiğim kemkümleri biliyorsunuz.*
her neyse lafı çok uzatmak istemiyorum, tanımı yazma nedenime geleyim; teşekkür etmek istiyorum.
geçen haftalarda kraliyet arması sahibi olup d&r'dan hediye çeki kazanmıştım, açıkçası böyle bir beklentim yokken bu ödülü almam beni hem heyecanlandırdı hem mutlu etti. indirim çekini kullanarak aldığım kitaplar bugün elime ulaştı.
hiçbir yerde görmediğim bu uygulama ve böylesine güzel bir sözlüğü kurduğu için öncelikle yoldaş benjamin franklin'e,
arma konusundaki desteği için tatlı mı tatlı hi my i run'a,
kitap seçimim konusunda yardımcı olan gaunter o'dimm'e,
tanımlarım sonrasında mesaj atıp beni aşırı mutlu eden, tanımlarımı okuyup bana katlanan ve bu kadar anlayışlı, hoşgörülü olan tüm kafa sözlük yazarlarına tek tek teşekkür ediyorum.
güzel ve güneşli günler gördüğümüz nice umut dolu günlere ulaşmak, yazmak, anlatmak, paylaşmak dileğiyle...
 
      
  öncelikle merhabalar sevgili kafa sözlük yazarları.*
2 gün sonra kafa sözlüğe kayıt olalı tam 1 ay bitmiş olacak. ne zaman buraya kaydoldum, ne zaman burayı bu kadar benimsedim ve zaman nasıl bu kadar hızlı geçti hiç bilmiyorum. bildiğim tek şey buranın benim için "bir bakıp çıkacağım" diyerek girip, bir baktığım ama çıkamadığım bir yer olması.
nasılsa hoşlanmam, adapte olamam, birkaç gün takılır sonrasında varlığını unuturum dediğim bu sözlük, sabahları uyanıp günaydın görselini atarak herkesi selamladığım, tüm günün stresinden sıyrıldığım, kafamı boşaltıp eğlendiğim, gece ışıkları kapatmadan önce herkese iyi geceler dilediğim bir yer oldu. şimdi bakıyorum da tüm günüm olmuş neredeyse.*
burada hiç kimseyi tanımasanız bile geldiğiniz anda "kim bu" diye bakan gözlerle değil "yeni gelmiş sanırım, yabancılık çekmesin karşılayalım" diyen bir havayla karşılaşıyorsunuz. nasıl ki günlük hayatta yeni girdiğiniz bir ortam için sıcak karşılanmak kendinizi rahat hissettirir sanki burası da rahat hissetmeniz için elinden geleni yapan bir müessese gibi. yazarlarından tutun moderatörüne kadar herkes geniş bir anlayışa ve hoşgörüye sahip.
kendimden yola çıkarak örnek vermem gerekirse daha önceden de söylediğim gibi kendimi edebiyat ve görsellerle ifade etmeyi severim. gördüğüm herhangi bir başlık bana direkt olarak bir dize, pasaj ya da görseli çağrıştırır. bunları şahsi fikirlerimle harmanlayarak tanım yazmak kendimi ifade etmemi kolaylaştırıyor. paylaştığım tanımlardan sonra gelen mesajlar, o kadar motive edici oluyor ki kelimelerle ifade etmem mümkün değil. zaten gelen mesajlardan sonra ettiğim kemkümleri biliyorsunuz.*
her neyse lafı çok uzatmak istemiyorum, tanımı yazma nedenime geleyim; teşekkür etmek istiyorum.
geçen haftalarda kraliyet arması sahibi olup d&r'dan hediye çeki kazanmıştım, açıkçası böyle bir beklentim yokken bu ödülü almam beni hem heyecanlandırdı hem mutlu etti. indirim çekini kullanarak aldığım kitaplar bugün elime ulaştı.
hiçbir yerde görmediğim bu uygulama ve böylesine güzel bir sözlüğü kurduğu için öncelikle yoldaş benjamin franklin'e,
arma konusundaki desteği için tatlı mı tatlı hi my i run'a,
kitap seçimim konusunda yardımcı olan gaunter o'dimm'e,
tanımlarım sonrasında mesaj atıp beni aşırı mutlu eden, tanımlarımı okuyup bana katlanan ve bu kadar anlayışlı, hoşgörülü olan tüm kafa sözlük yazarlarına tek tek teşekkür ediyorum.
güzel ve güneşli günler gördüğümüz nice umut dolu günlere ulaşmak, yazmak, anlatmak, paylaşmak dileğiyle...
 
      devamını gör...
kabe'yi gaza gelip yanlışlıkla 8 kez tavaf etmek
          kabeyi hayatında bir kez görmemiş insanları ilgilendirmeyen bir konu. siz oraya gidecek düzeye bir gelin, o zaman zaten ne yapacağınızı bilirsiniz.
      
  devamını gör...
emile mihai cioran
          "çivi fısıldıyor bana: kalbini del, çıkacak azıcık kan seni ürkütmemeli."
      
  devamını gör...
organ bağışı
          organ bağışı, 18 yaşından büyük bireylerin organlarının bir kısmı veya tamamının sağlıklı iken veya ölümünden sonra ailesi tarafından da gönüllü olarak başka insanların hayatını kurtarmak için bağışlanmasıdır. unutulmamalıdır ki, acılar paylaştıkça azalır ve daha güçlü kılar. çaresiz insanlara hiç tereddüt etmeden  destek olmak gerekir. acı da olsa yitip giden bir bedenin organıyla, hayata tutunan insanın sevinci ve yeniden kıpırdamaya başlayan bir hayatın başlamasına  vesile olmak. yeniden yeşeren bir hayat, kim istemez ki? umarım toplumumuz bu konuda daha duyarlı olur.  bizler bu konuda hiç tereddüt etmeden e nabız üzerinden organ bağışımızı büyük bir mutlulukla yaptık.
      
  devamını gör...
