aktroll
internet aleminin en pislik, en iğrenç kullanıcıları. bir yeri istila edip sabah akşam chp'ye sallarlar. 19 yıldır ak partilerinin yediği nanelerin yarısını dahi yapmayan, yapsa da, ki var baya, parti olarak tavrını ortaya koyan chp'yi, sanki ülkeyi idare ediyormuş gibi konuşup hedef saptırarak gündemden uzaklaştırırlar. bunu en çok terör saldırılarında yapıyorlar. kadın cinayetlerinde, taciz tecavüz vb. infial uyandıran olaylarda da. bir anda ortaya fırlayıp işi siyasete döküyorlar.
2 yıldır da imamoğlu nu hedef tahtasına oturtmuşlar. belediyelerin yetkilerinin tıraşlanmasını hiç umursamazlar. mesela chp'li meclis çoğunluksa kaymakam atanır, akp'li belediye çoğunluksa seçime gidilir aktif başkan görevden alındıysa. böyle tonlarca rezalet. velhasılı bu otoban çocuklarını umuyorum ki buraya doldurmazsınız. az önce gördüm zira bir karakter sıkıntısı yaşayanını.
2 yıldır da imamoğlu nu hedef tahtasına oturtmuşlar. belediyelerin yetkilerinin tıraşlanmasını hiç umursamazlar. mesela chp'li meclis çoğunluksa kaymakam atanır, akp'li belediye çoğunluksa seçime gidilir aktif başkan görevden alındıysa. böyle tonlarca rezalet. velhasılı bu otoban çocuklarını umuyorum ki buraya doldurmazsınız. az önce gördüm zira bir karakter sıkıntısı yaşayanını.
devamını gör...
mitokondriyal havva
her insan mitokondriyal dna'sını annesinden alır. buna her 3 bin yılda bir gelecek nesillere aktarılacak yeni bir mutasyon daha eklenir. yani, mutasyon yalnızca virüslerle ilgili bir kavram değildir. biz de mutasyona uğrarız. o mitokondriyal dna'nın spiral merdivenlerinden yukarıya tırmanırsak, bugün yaşayan insanların tümünün dna'ların geçmişte yaşamış bir tek anneye dayandığını görürüz. genetik biliminde buna mitokondriyal havva ismi verilir.
bilimsel araştırmalara göre insanların hücrelerinde bulunan mitokondrilerde bir dna taşımaktalar ve bu dna'nın kökeninin tarihi de afrika'ya uzanıyor. yani, afrika'da dünyadaki bütün ırkları ilgilendirecek şekilde insanoğlunun büyük bir anneannesi varmış. bu anneannenin ismi mitokondriyal havva ya da basit tabiri ile genetik havva diye de geçiyor.
mtdna diye kısaltılan mitokondri dna'sı anneden çocuğuna geçen bir dna'dır. babadan soyaçekim yoluyla bu alınamıyor. babadan oğula aktarılan kromozomlar y koromozomu diye geçer. ama anneden hem oğluna hem de kızına aktarılan da mitokondride bulunan dairesel dna'dır. mtdna da insanoğlunun bütün genetik maddesi arasında en küçük parçasıdır. çekirdekten ayrı bir şekilde eşlenerek çoğalan mtdna, anne yumurtasından yeni kuşaklara geçiyor.
bilimsel araştırmalara göre insanların hücrelerinde bulunan mitokondrilerde bir dna taşımaktalar ve bu dna'nın kökeninin tarihi de afrika'ya uzanıyor. yani, afrika'da dünyadaki bütün ırkları ilgilendirecek şekilde insanoğlunun büyük bir anneannesi varmış. bu anneannenin ismi mitokondriyal havva ya da basit tabiri ile genetik havva diye de geçiyor.
mtdna diye kısaltılan mitokondri dna'sı anneden çocuğuna geçen bir dna'dır. babadan soyaçekim yoluyla bu alınamıyor. babadan oğula aktarılan kromozomlar y koromozomu diye geçer. ama anneden hem oğluna hem de kızına aktarılan da mitokondride bulunan dairesel dna'dır. mtdna da insanoğlunun bütün genetik maddesi arasında en küçük parçasıdır. çekirdekten ayrı bir şekilde eşlenerek çoğalan mtdna, anne yumurtasından yeni kuşaklara geçiyor.
devamını gör...
palindrom
çok beğendiğim ve anlamı da güzel olan bir latince cümle bırakmak istiyorum buraya.
ın girum imus nocte et consimur igni "
anlamı ise şu: geceleri bir daire çizeriz ve ateş tarafından tüketiliriz..
ın girum imus nocte et consimur igni "
anlamı ise şu: geceleri bir daire çizeriz ve ateş tarafından tüketiliriz..
devamını gör...
amundsen - scott güney kutbu istasyonu
amerika birleşik devletleri'nin güney kutbu bilimsel araştırma merkezi.
antarktika'da deniz seviyesinden yaklaşık 3000 metre yükseklikte bulunan istasyon adını, güney kutbunun keşfedilmesi yarışmasında önde gelen iki isim olan roald amundsen ve robert falcon scott'tan almıştır.
istasyonda 6 ay boyunca karanlık yaşandığından, bölgeye şubat - ekim ayları arasında uçuş yoktur. bu nedenle bölge 6 boyunca dünyanın diğer bölgelerinden izoledir. yani bu aylar içerisinde herhangi bir aksilik yaşanır da bölgeden ayrılmanız gerekirse ne yazık ki mahsur kalırsınız. bununla ilgili oldukça ilginç bazı olaylar da var. örneğin bir doktor burada kendi teşhisini kendisi koyarak meme kanseri olduğunu görmüş, kendisine biyopsi yaparak kemoterapi uygulamıştı. yine bir başka olay var ki başlı başına başlık olması gerekir. bölgede araştırma yapan astrofizikçilerden biri zehirlenerek öldüğünde, olayın doğal ölüm mü cinayet mi olduğunun anlaşılabilmesi için yapılması gereken otopsi, ancak güneş doğduktan sonra cenazenin yeni zelanda'ya götürülmesi mümkün olduğunda yapılabilmişti.
1957'den beri * bölgede araştırma istasyonu var, ancak dönem dönem yenileniyor. günümüzde -yanılmıyorsam- ilk zamanlarda yapılanı değil 3. binayı kullanıyorlar. bu bina etrafında genellikle 20 cm yüksekliğe kadar biriken karın temizlenmesini sağlayacak bir tasarım ile yapılmış. bu da binanın gittikçe kara gömülmesini engelliyor. en azından vakit kazandırıyor da diyebiliriz.
istasyonda çoğunlukla astrofizik deneyleri, dünya üzerinde yüzeyde gözlemi pek de mümkün olmayan nötrino gözlemi gibi kozmolojik gözlemler yapılıyor.
antarktika'da deniz seviyesinden yaklaşık 3000 metre yükseklikte bulunan istasyon adını, güney kutbunun keşfedilmesi yarışmasında önde gelen iki isim olan roald amundsen ve robert falcon scott'tan almıştır.
istasyonda 6 ay boyunca karanlık yaşandığından, bölgeye şubat - ekim ayları arasında uçuş yoktur. bu nedenle bölge 6 boyunca dünyanın diğer bölgelerinden izoledir. yani bu aylar içerisinde herhangi bir aksilik yaşanır da bölgeden ayrılmanız gerekirse ne yazık ki mahsur kalırsınız. bununla ilgili oldukça ilginç bazı olaylar da var. örneğin bir doktor burada kendi teşhisini kendisi koyarak meme kanseri olduğunu görmüş, kendisine biyopsi yaparak kemoterapi uygulamıştı. yine bir başka olay var ki başlı başına başlık olması gerekir. bölgede araştırma yapan astrofizikçilerden biri zehirlenerek öldüğünde, olayın doğal ölüm mü cinayet mi olduğunun anlaşılabilmesi için yapılması gereken otopsi, ancak güneş doğduktan sonra cenazenin yeni zelanda'ya götürülmesi mümkün olduğunda yapılabilmişti.
1957'den beri * bölgede araştırma istasyonu var, ancak dönem dönem yenileniyor. günümüzde -yanılmıyorsam- ilk zamanlarda yapılanı değil 3. binayı kullanıyorlar. bu bina etrafında genellikle 20 cm yüksekliğe kadar biriken karın temizlenmesini sağlayacak bir tasarım ile yapılmış. bu da binanın gittikçe kara gömülmesini engelliyor. en azından vakit kazandırıyor da diyebiliriz.
istasyonda çoğunlukla astrofizik deneyleri, dünya üzerinde yüzeyde gözlemi pek de mümkün olmayan nötrino gözlemi gibi kozmolojik gözlemler yapılıyor.
devamını gör...
türk kadınının eleştiri kabul etmemesi
makul, tutarlı, aklıselim eleştiriler itinayla dinlenir. fakaaattt ego mastürbasyonu yapmaya kalkanlara geçit verilmez tabi ki. işbu olay bundan ibarettir.
devamını gör...
wattpad kitapları
nasıl ki hayatta bazı insanları ciddiye almıyorsak, wattpad kitaplarıda aynı o insanlar gibi geliyor bana, ciddiye alamıyorum bu kitapları. ama yine de illa ki okuyanı var ki, yazılıp basılıyor. saygı duyuyorum.
devamını gör...
evinizde en çok ne var sorunsalı
kahve.bisikletim var bi de yeni aldım ilk günü olduğu için kıyamadım eve soktum sürekli gözüm onda olduğundan en çok o var.
devamını gör...
ilk buluşmaya f-16 ile gelen erkek
fazla oksijenden kafası güzel erkektir.
devamını gör...
su orucu
öncelikle uyarmalıyım ki 'su içsem yarıyorcular' uzak durun bu başlıktan hahah.
oruç denilince dini bir uygulama gibi yansıyor hemen düşüncelere fakat çok uzun yıllardan beri eski çin, yunan ve roma'da tıbbi amaçlar için kullanılırdı bu uygulama.
günümüzde yine tavsiye edildiğini gördüm ve bunun çok farklı yöntemleri var. orucu bazı şeyleri ya da hiç bir şeyi yememek olarak düşünebiliriz. bazen yiyeceklerin bir kısmını bazen sadece bir içeceği bazende bütün yiyecekleri yemeyerek uygulanır.
su orucuna gelirsek belirli bir zaman diliminde tüm gün sadece su içerek yapılır. bunun sonucunda vücudun temizlenmesi, iyileşmesi ve yenilenmesi beklenir. su ile vücuda giren oksijen miktarının artmasıyla hücrelerin yenilenmesi, toksinlerin daha çabuk atılması ve derinin güzelleşmesi, esnemesi sağlanır. suyun vücudu arındırması olarak değerlendirebiliriz.
bu şekilde çok fazla arındırıcı diyet vardır. karpuz diyeti, meyve diyeti, hayvansal gıdaların kullanılmadığı diyetler gibi gibi...
bazı doktorların tavsiye ettiğini duydum fakat sağlık açısından ne kadar doğru emin değilim. ara ara belki organların kısa bir şokla arınması güzel olabilir diyorum. ardından böyle düşündüğüm zamanlarda saçmalama be diyerek kendimi geçiştiriyorum hahah.
detoksta denebilecek bir diyet bu su orucu. belki yiyeceği direk kesmek yerine. meyve, sebze ağırlıklı beslenmek. işlenmiş gıda almamak ve çokça su tüketmek daha uygun olabilir. emin değilim. açıkçası bu kadar keskin diyetler benim gözümü biraz korkutuyor. gözüne güvenen varsa buyursun efem.
oruç denilince dini bir uygulama gibi yansıyor hemen düşüncelere fakat çok uzun yıllardan beri eski çin, yunan ve roma'da tıbbi amaçlar için kullanılırdı bu uygulama.
günümüzde yine tavsiye edildiğini gördüm ve bunun çok farklı yöntemleri var. orucu bazı şeyleri ya da hiç bir şeyi yememek olarak düşünebiliriz. bazen yiyeceklerin bir kısmını bazen sadece bir içeceği bazende bütün yiyecekleri yemeyerek uygulanır.
su orucuna gelirsek belirli bir zaman diliminde tüm gün sadece su içerek yapılır. bunun sonucunda vücudun temizlenmesi, iyileşmesi ve yenilenmesi beklenir. su ile vücuda giren oksijen miktarının artmasıyla hücrelerin yenilenmesi, toksinlerin daha çabuk atılması ve derinin güzelleşmesi, esnemesi sağlanır. suyun vücudu arındırması olarak değerlendirebiliriz.
bu şekilde çok fazla arındırıcı diyet vardır. karpuz diyeti, meyve diyeti, hayvansal gıdaların kullanılmadığı diyetler gibi gibi...
bazı doktorların tavsiye ettiğini duydum fakat sağlık açısından ne kadar doğru emin değilim. ara ara belki organların kısa bir şokla arınması güzel olabilir diyorum. ardından böyle düşündüğüm zamanlarda saçmalama be diyerek kendimi geçiştiriyorum hahah.
detoksta denebilecek bir diyet bu su orucu. belki yiyeceği direk kesmek yerine. meyve, sebze ağırlıklı beslenmek. işlenmiş gıda almamak ve çokça su tüketmek daha uygun olabilir. emin değilim. açıkçası bu kadar keskin diyetler benim gözümü biraz korkutuyor. gözüne güvenen varsa buyursun efem.
devamını gör...
erdoğan'ın babam futbol hayatımı engelledi açıklaması
keşke engellemeseymiş de çok iyi bir futbolcu olsaymış .
devamını gör...
korkuyu beklerken
kitabın içinde 8 hikaye var. ama biri var ki, kitabı adını veren, işte o beni mest etti.
adsız kahramanın korkuyu karşılarken ki tavrı çok tanıdık geldi. her bir satırı içime işledi.
bazı yerlerin altı zihnimde defalarca çizildi.
benden ne istiyorsunuz?
neden her şeyi, tam istemediğim sırada veriyorsunuz bana?
neden bu kadar bekletiyorsunuz?
neden bir şeyi elde etmenin anlamı kalmayıncaya kadar, onu vermemekte inat ediyorsunuz?
kitabın son cümlesinde ise oğuz atay'ı yanınızda hissediyorsunuz:
ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?
ben de buradayım, burada...
(bkz: en iyi bitiş cümlesine sahip kitaplar)
adsız kahramanın korkuyu karşılarken ki tavrı çok tanıdık geldi. her bir satırı içime işledi.
bazı yerlerin altı zihnimde defalarca çizildi.
benden ne istiyorsunuz?
neden her şeyi, tam istemediğim sırada veriyorsunuz bana?
neden bu kadar bekletiyorsunuz?
neden bir şeyi elde etmenin anlamı kalmayıncaya kadar, onu vermemekte inat ediyorsunuz?
kitabın son cümlesinde ise oğuz atay'ı yanınızda hissediyorsunuz:
ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?
ben de buradayım, burada...
(bkz: en iyi bitiş cümlesine sahip kitaplar)
devamını gör...
her kafadan bir tanım
ileride, sesli komutla döşenmiş evim için güvenlik endişesi arz eder.
korkarım ben böyle olaylardan. filmlerde görüyom hep.
korkarım ben böyle olaylardan. filmlerde görüyom hep.
devamını gör...
i origins
içinde felsefik düşünceler ve bolca bilim barındıran aşk filmi. bende yeri çok ayrıdır, çok severim.
devamını gör...
90'lı yıllara dair akılda kalanlar
atari demişken; üzerinde 9999999 tane oyun olduğu yazılı olmasına rağmen içinden sadece 9 oyunun çıktığı atari kasetleri vardı. daha o yaşlarda öğrenmiştik hayal kırıklığının ne demek olduğunu. *
devamını gör...
yaş ilerledikçe anlaşılan şeyler
eğitim hayatı bitip, askerliği de aradan çıkarınca geriye evlilik kalıyor*. işte onu da yaptınız mı geçmiş olsun.
o saatten sonra yıllar nasıl başlıyor ve bitiyor.
ne zaman anne baba oluyorsunuz, çocuklar ne zaman büyüyor, okullara başlıyor, bitiriyorlar.
dünya telaşı sizi nerelerden nerelere götürüyor. ne olduğunu anlamadan o koca koca yıllar nasıl geçiyor...
bir vesileyle geriye baktığınızda anlıyorsunuz ki geçen, ama sanki hiç de yaşanmamış gibi olan zamanı.
40'lı yaşların ortaklarının, aslında 20 yıl önce göründüğü kadar da uzakta olmadığı.
o saatten sonra yıllar nasıl başlıyor ve bitiyor.
ne zaman anne baba oluyorsunuz, çocuklar ne zaman büyüyor, okullara başlıyor, bitiriyorlar.
dünya telaşı sizi nerelerden nerelere götürüyor. ne olduğunu anlamadan o koca koca yıllar nasıl geçiyor...
bir vesileyle geriye baktığınızda anlıyorsunuz ki geçen, ama sanki hiç de yaşanmamış gibi olan zamanı.
40'lı yaşların ortaklarının, aslında 20 yıl önce göründüğü kadar da uzakta olmadığı.
devamını gör...
gece mezarlıktan korkmak
klise bir soz vardir, mezarlıklardan korkanların henüz orada sevdiği yoktur diye; sevdiğiniz var ise orada onun topraktan tekrar çıkmasından bile korkmazsınız kaldi ki onunla mezarında geçireceğiniz herhangi bir zamanda o mekandan korkasınız
devamını gör...
ilişkide kişiyi cepte yapan cümleler
"cepte" tabiri pek hoş olmasa da maalesef yerine geçecek daha iyi bir kelime yok.
nedir cepte olmak?
karşıdaki kişi size ne yaparsa yapsın gidememek demektir, size saygı duymayan ve hatta sevgisi dahi olmayan birine bile bağımlı olmak demektir. şunu unutmamalıyız ki, kimsenin hayatı bir diğerine bağlı değildir. vakti geldiği zaman, bize saygı duyulmadığı zaman ve de ilişkinin bize, kişiliğimize zarar verdiğini anladığımız an gitmek gerekiyor.
şimdi gelelim bizi cepte yapacak cümlelere:
- senden başka kimsem yok.
- sensiz yaşayamıyorum.
- beni bırakmaaa noooğluuur.
- sen gidersen ölürüm.
- sensiz yaşayamam
- seni kaybetmekten çok korkuyorum
bu noktada freud reise söz vermek istiyorum:
"bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğinizde, ilk vazgeçeceği kişi siz olursunuz."
nedir cepte olmak?
karşıdaki kişi size ne yaparsa yapsın gidememek demektir, size saygı duymayan ve hatta sevgisi dahi olmayan birine bile bağımlı olmak demektir. şunu unutmamalıyız ki, kimsenin hayatı bir diğerine bağlı değildir. vakti geldiği zaman, bize saygı duyulmadığı zaman ve de ilişkinin bize, kişiliğimize zarar verdiğini anladığımız an gitmek gerekiyor.
şimdi gelelim bizi cepte yapacak cümlelere:
- senden başka kimsem yok.
- sensiz yaşayamıyorum.
- beni bırakmaaa noooğluuur.
- sen gidersen ölürüm.
- sensiz yaşayamam
- seni kaybetmekten çok korkuyorum
bu noktada freud reise söz vermek istiyorum:
"bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğinizde, ilk vazgeçeceği kişi siz olursunuz."
devamını gör...
dünyanın en iyi yazarı
tolstoy olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...