ölümcül bir hastalığa verilecek ilk tepki
2006 yılında 8 ay ömür biçilmiş bir adam olarak yazayım.
en sevdiğim çocukluk arkadaşımın yanına gidip, cem bana 8 ay ömür biçtiler demiştim. aklımda ise anne babaya bunu nasıl söyleyeceğim endişesi vardı.
söylemedim.
sonrasında sevgilimle paylaştım, o gün terk etti.
uzun süre yükü üzerimde taşıdım. işi bıraktım, birkaç farklı doktor görüşü aldım, ciddi para harcadım. en son bulgaristan göçmeni devlet hastanesinde bir hekim, olm sen ms hastası olamazsın, ms'in bir tipolojisi var ve sen o tipolojiye uygun değilsin dedikten sonra bıraktım peşini.
geçen yıllara rağmen ms plağı zannedilen plaklar çoğalmadı, teşhis yalan oldu.
ilk teşhis konulduğunda, korkudan çok bir sükunet ve kabulleniş vardı ama aileme nasıl söylerim kısmı gerçekten yıkıcıydı.
özellikle annemin sürekli gelip, oğlum kötü bir şeyin yok değil mi diye tekrar tekrar sorması ve her seferinde yalan söyleyip, ya ben iyiyim, birşeyim yok demek ama her gün eve bel mr'ı boyun mr'ı beyin mr'ı vb bir yığın hastane evrakıyla gelmek onları endişelendiriyordu.
en sevdiğim çocukluk arkadaşımın yanına gidip, cem bana 8 ay ömür biçtiler demiştim. aklımda ise anne babaya bunu nasıl söyleyeceğim endişesi vardı.
söylemedim.
sonrasında sevgilimle paylaştım, o gün terk etti.
uzun süre yükü üzerimde taşıdım. işi bıraktım, birkaç farklı doktor görüşü aldım, ciddi para harcadım. en son bulgaristan göçmeni devlet hastanesinde bir hekim, olm sen ms hastası olamazsın, ms'in bir tipolojisi var ve sen o tipolojiye uygun değilsin dedikten sonra bıraktım peşini.
geçen yıllara rağmen ms plağı zannedilen plaklar çoğalmadı, teşhis yalan oldu.
ilk teşhis konulduğunda, korkudan çok bir sükunet ve kabulleniş vardı ama aileme nasıl söylerim kısmı gerçekten yıkıcıydı.
özellikle annemin sürekli gelip, oğlum kötü bir şeyin yok değil mi diye tekrar tekrar sorması ve her seferinde yalan söyleyip, ya ben iyiyim, birşeyim yok demek ama her gün eve bel mr'ı boyun mr'ı beyin mr'ı vb bir yığın hastane evrakıyla gelmek onları endişelendiriyordu.
devamını gör...
çıkar telefonunu diyen dayının ağzına telefon sokulması
nereden baksan harika hareket. çok güldüm valla ben görünce.
devamını gör...
yorgunluk
gündem o kadar yordu ki, artık yazasım bile gelmiyor. ama sussan olmuyor, susmasan olmaz!
öyle işte.
öyle işte.
devamını gör...
akp'li birisiyle siyaset tartışmak
yağ kuyrukları, ssk, yol, köprü, dıj güjler...
devamını gör...
deprem mi oluyor hissi
birçok deprem yaşadıktan sonra, hele de bu depremlerin bazılarına yalnız yakalandıktan sonra bünyeme yerleşen his. gitmiyor, geçmiyor maalesef. sürekli bir panik hali. mesela bir dönem evde kalamayıp şantiyeye gittiğim günleri biliyorum, sırf prefabrik diye.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
kitaplıkta bir kitap
içinde dünyalar saklı
dışıysa kara kaplı
kitaplıkta bir kitap
binlercesinden farklı
üstünde bir sürü anı
kitaplıkta bir kitap
kelimeler acı
ama güzel şeyler anlattıkları
kitaplıkta bir kitap
içinde bir aşk saklı
mısralar oldukça kırgın
kitaplıkta bir kitap
eller geziniyor üstünde
hissediyor yaşanmışlıkları
kitaplıkta bir kitap
sayfaların kenarı kıvrılmış
birikmiş birçok alıntı
kitaplikta bir kitap
ıçinde binbir gece masalları
arasında birkaç sarı kasımpatı
kitaplikta binlerce kitap
biri hepsinden farklı
dışı kara kaplı...
içinde dünyalar saklı
dışıysa kara kaplı
kitaplıkta bir kitap
binlercesinden farklı
üstünde bir sürü anı
kitaplıkta bir kitap
kelimeler acı
ama güzel şeyler anlattıkları
kitaplıkta bir kitap
içinde bir aşk saklı
mısralar oldukça kırgın
kitaplıkta bir kitap
eller geziniyor üstünde
hissediyor yaşanmışlıkları
kitaplıkta bir kitap
sayfaların kenarı kıvrılmış
birikmiş birçok alıntı
kitaplikta bir kitap
ıçinde binbir gece masalları
arasında birkaç sarı kasımpatı
kitaplikta binlerce kitap
biri hepsinden farklı
dışı kara kaplı...
devamını gör...
kızların efendi erkek yerine kaba erkek tercihi
devamını gör...
triumvir
(ing.) triumvirate, latince tresviri veya triumviri. antik roma'da, üç yetkiliden oluşan bir kurul.
birkaç tür vardı:
(1) ilk olarak mö 289'da kurulan "tresviri nocturni". özellikle suç ve vatandaşların medeni statüsüyle ilgili olanlar olmak üzere yargı işlevlerinde yüksek hakime yardım eden bir kuruldu.
(2) başlangıçta üç rahipten oluşan bir kurul olan "tresviri epulones" ise ludi romani ve ludi plebeii festivallerinin en önemli etkinliği olan jüpiter'in ziyafetini üstlenmek için mö 196'da kurulmuştu.
(3) tresviri monetales, hem cumhuriyet hem de imparatorluk döneminde roma ve italya darphanesinden sorumluydu.
(4) tresviri rei publicae constuendae ("devleti organize etmek için üçlü hükümdarlık"), genellikle ikinci triumvirlik olarak bilinen gruba (mark antony, marcus aemilius lepidus ve octavianus [gelecekteki imparator augustus]). özünde, kapsamı diktatörce olan mutlak bir yetkiye sahiptiler. m.ö. 60'da başlayan pompey, julius caesar ve marcus licinius crassus'un birinci üçlü yönetimi resmi olarak oluşturulmuş bir komisyon değil, üç güçlü siyasi lider arasında bir hukuk dışı anlaşmaydı. genellikle seçilen, triumviri agris dandis assignandis (bazen judicandis) ve "triumviri coloniae deducendae" adı verilen üç kişilik kurul, cumhuriyetin son üç yüzyılı boyunca sıklıkla toprak tahsisi ve kolonilerin kurulmasından sorumlu olarak oluşturulmuştu. (mö 3. – 1. yüzyıl).link
birkaç tür vardı:
(1) ilk olarak mö 289'da kurulan "tresviri nocturni". özellikle suç ve vatandaşların medeni statüsüyle ilgili olanlar olmak üzere yargı işlevlerinde yüksek hakime yardım eden bir kuruldu.
(2) başlangıçta üç rahipten oluşan bir kurul olan "tresviri epulones" ise ludi romani ve ludi plebeii festivallerinin en önemli etkinliği olan jüpiter'in ziyafetini üstlenmek için mö 196'da kurulmuştu.
(3) tresviri monetales, hem cumhuriyet hem de imparatorluk döneminde roma ve italya darphanesinden sorumluydu.
(4) tresviri rei publicae constuendae ("devleti organize etmek için üçlü hükümdarlık"), genellikle ikinci triumvirlik olarak bilinen gruba (mark antony, marcus aemilius lepidus ve octavianus [gelecekteki imparator augustus]). özünde, kapsamı diktatörce olan mutlak bir yetkiye sahiptiler. m.ö. 60'da başlayan pompey, julius caesar ve marcus licinius crassus'un birinci üçlü yönetimi resmi olarak oluşturulmuş bir komisyon değil, üç güçlü siyasi lider arasında bir hukuk dışı anlaşmaydı. genellikle seçilen, triumviri agris dandis assignandis (bazen judicandis) ve "triumviri coloniae deducendae" adı verilen üç kişilik kurul, cumhuriyetin son üç yüzyılı boyunca sıklıkla toprak tahsisi ve kolonilerin kurulmasından sorumlu olarak oluşturulmuştu. (mö 3. – 1. yüzyıl).link
devamını gör...
son buse
yazarların engellediği ilk yazarlar listesine "tüm moderatörleri" diyerek gönlümü fethetmiş yazar. moderatörleri engelleyemeceğini yakın zamanda uyarı mesajı attığımda öğrenir umarım.
devamını gör...
sinyal çekmek
t: argoda önceden yalnızca"dilenmek" anlamında kullanılırken anlam daralmasına uğrayıp günümüzde çoğunlukla "birilerinden sürekli sigara istemek" anlamında kullanılmaktadır. sinyal yapmak da denir. bu işle meşgul olan zâta da sinyalci* denir.
+dümenci şerefsize bak, her gün sinyal çekiyo' utanmadan.
-verme sen de abi, alıştırmasaydın baştan.
+...
-...
+dümenci şerefsize bak, her gün sinyal çekiyo' utanmadan.
-verme sen de abi, alıştırmasaydın baştan.
+...
-...
devamını gör...
bir kadına verilecek en güzel hediye
hoş geldin kadınım benim hoş geldin
yorulmuşsundur;
nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
acıkmışsındır;
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.
hoş geldin kadınım benim hoş geldin
ayağını bastın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam...
hoş geldin kadınım benim hoş geldin.
nazım hikmet
tanım : sevdiğini ifade etmekten kaçınmamak, davranışlarla hoş tutmak, ferasetli ve dürüst olmak bir kadına verilecek en güzel hediyelerdir.
devamını gör...
herkes yanlış biliyor diye bile bile yanlış yazmak
(bkz: bir de bayıl istersen feriha)
devamını gör...
hayalet gemi
ülkemizde 1992_2002 yillari arasında yayimlanmis edebiyat dergisidir. murat gülsoy‘un önderliğindeki dergi nazlı ökten, selçuk akman, yekta kopan, mehmet açar ve sabri gürses gibi yetenekli kalemlere de ev sahipliği yapmıştır. yine murat gülsoy, ayfer tunç, yekta kopan'in sonradan kitap haline getirilmiş öyküleri de ilk bu dergide yayımlanmıştır.
buradanderginin tüm sayılarına ve açık radyo kayıtlarına ulaşabilirsiniz.
buradanderginin tüm sayılarına ve açık radyo kayıtlarına ulaşabilirsiniz.
devamını gör...
futboldan anlayan kadın
ileride evlendiğinizde birlikte oturup futbol maçları da seyredebileceğiniz kadındır. "yine mi maç var" diye başınızın etini yemezler, sevmediğiniz bir diziyi izlemeyi dayatmazlar. *
devamını gör...
bir insanın kalitesiz olduğunu gösteren detaylar
"gerdek partisi " diye bir başlık var az önce gördüm , seyrettim; işte o insanların kalitesi ortada, seyretmiş yazarlar anlamıştır, bu tiplerden kalite akıyor.
devamını gör...
çocukların yetişkinlerden daha iyi yaptığı şeyler
güvenmek ve sevmek
devamını gör...
yazarları iğrendiren hareketler
karşıdan gelen kişinin yolun ortasına tükürmesi. ne kadar kötü ve iğrendirici.
devamını gör...
esans
bir maddenin özünü çıkardığınızda elde ettiğimiz şey tam olarak budur. fransızlar bunu somut maddeler için kullanabildiği gibi soyut kavramlar için de kullanabilmektedir. bir şeyin özünün çıkması için pek çok evreden geçmesi ve kendinden bir çok şeyi feragat etmesi gerekir. dolayısıyla öz yani, elde edilen madde yahut kavram o şeyin özelliklerinin en yoğun şekilde tasvirini sunar. bir nevi atomu da diyebiliriz. zorlu, daha doğrusu meşakkatli yorucu bir iştir.
bakmayın bizde sadece hacı yağıyla bağdaştırıldığına. bu safi arap medeniyet nefretinden ileri gelen bir olgudur. dünya üzerinde, parfüm ve koku konusuna hatta maddenin özüne ulaşıp ölümsüzlük noktasında araştırma yapmak ve bu konuyu incelemek noktasında çalışmalar yapan milletler ve bilim insanları çok iyi bilir ki öncelikle bu bir erdemdir. soyut anlamda işin özünü çıkaramayan maddeye salt dış özellikleriyle bakabilmektedir. zaten simyaya bağlı olarak kimya da, bir anlamda bu kavramdan hareketle ortaya çıkmıştır.
şimdi sormalı bir bireyin esansı yada özü nedir?.. kibir, iyimserlik, salt gerçeklik, nefret?.. nedir? sizce bireylerin de kendine has esansları var mıdır?.. evet elbette vardır. sürekli dalga geçilen tek gözle bağdaştırılan ancak hiçbir alakası olmayan bazı bilimsel illegal gruplar insan esansı noktasında da atılım yapmış ve yapmaktadır. şimdi buraya birkaç link bırakmak vardı ancak sıkça dentlenip kaldırılıyor. anlayacağınız kendileri de henüz yaptıkları işin legalliğini kanıtlayabilmiş değil. ki öyle de zaten. insan esansı elde etmenin legali mi olurmuş? ohoo neler dönüyor neler neler.... iyisi mi susalım ve dark webden uzak duralım.
bakmayın bizde sadece hacı yağıyla bağdaştırıldığına. bu safi arap medeniyet nefretinden ileri gelen bir olgudur. dünya üzerinde, parfüm ve koku konusuna hatta maddenin özüne ulaşıp ölümsüzlük noktasında araştırma yapmak ve bu konuyu incelemek noktasında çalışmalar yapan milletler ve bilim insanları çok iyi bilir ki öncelikle bu bir erdemdir. soyut anlamda işin özünü çıkaramayan maddeye salt dış özellikleriyle bakabilmektedir. zaten simyaya bağlı olarak kimya da, bir anlamda bu kavramdan hareketle ortaya çıkmıştır.
şimdi sormalı bir bireyin esansı yada özü nedir?.. kibir, iyimserlik, salt gerçeklik, nefret?.. nedir? sizce bireylerin de kendine has esansları var mıdır?.. evet elbette vardır. sürekli dalga geçilen tek gözle bağdaştırılan ancak hiçbir alakası olmayan bazı bilimsel illegal gruplar insan esansı noktasında da atılım yapmış ve yapmaktadır. şimdi buraya birkaç link bırakmak vardı ancak sıkça dentlenip kaldırılıyor. anlayacağınız kendileri de henüz yaptıkları işin legalliğini kanıtlayabilmiş değil. ki öyle de zaten. insan esansı elde etmenin legali mi olurmuş? ohoo neler dönüyor neler neler.... iyisi mi susalım ve dark webden uzak duralım.
devamını gör...
yazarların engellediği yazarlar
nick vermeyeyim de daha kullanılabilir bir sözlük için arada birilerinin başlıklarını engellemek lazım. gerçekten bak.
misal ben sol frame'de neden hep tecavüz, cinayet, cinnet var diye kafayı yerken bu tarz başlıkları genelde bikaç kişinin açtığını fark ettikten sonra sözlük benim için daha verimli olmaya başladı.
ülkede yaşanan olayı buraya taşımış kardeşim adam suçu kendisi mi işlemiş sanki diyebilirsiniz. haklısınız da. sizi de engellerim.
napalım? psikologların seansı 250den başlıyor. bi de psikolojiyi mi bozalım yani?
misal ben sol frame'de neden hep tecavüz, cinayet, cinnet var diye kafayı yerken bu tarz başlıkları genelde bikaç kişinin açtığını fark ettikten sonra sözlük benim için daha verimli olmaya başladı.
ülkede yaşanan olayı buraya taşımış kardeşim adam suçu kendisi mi işlemiş sanki diyebilirsiniz. haklısınız da. sizi de engellerim.
napalım? psikologların seansı 250den başlıyor. bi de psikolojiyi mi bozalım yani?
devamını gör...
