kitap-edebiyat, sinema ve sanat-tarih-bilim kulüplerinde her türlü görevi üstlenebilir ve katılım sağlayabilirim. 3 kulübe de katılabilir miyim? bir sakıncası var mıdır? bilmiyorum. son zamanlarda aldığım en güzel haberlerden birisi olmuştur. sözlük yönetimine teşekkür ederim.
devamını gör...

trip
devamını gör...

(bkz: alevi sevgilinin yanında mum söndürmekten çekinmek) gelde etme şimdi al.
devamını gör...

yalnız bu konu, akp seçmeninin tek başına karar verebileceği bir konu değil.

(bkz: komutla oy verme)
devamını gör...

kalben’in yara şarkısında “kuğulu'da, buluşalım” şeklinde geçen, ankara’daki park.
devamını gör...

devletin dini adalettir.

breh bu nasıl bir öngörüdür ey güzel insan ?
devamını gör...

maşallah.
insan çocuğuna neden böyle bir kötülük yapar...
devamını gör...

demekki mücahid değillermiş, imkan olmadığı için mücahid gibi takılıyorlarmış.
devamını gör...

kendini yakmaya hazırlan; kül olmadan nasıl yükseleceksin?.
devamını gör...

ara ara biskrem büskivisini ekmek arasına koyup yiyorum.


tanım: utandıran zevklerimizi paylaştığımız başlıktır.
devamını gör...

beynimi yakan başlık.
devamını gör...

6 aydır 1000 sayısının altında bir sağa bir sola yalpalıyorum.
kayıt olalı 4 seneyi geçti.
saçma sapan bir sistemle seçtiklerini alıyorlar.
benim adalet inancımı yitirmeme neden oldular.
keşke 1000'e yakın entry'mi kafa sözlük'e taşıyabilsem.
gerçekten düzgün insanları hak etmiyorlar.
devamını gör...

mubarek yazar degil dusmansiniz dedigim basliktir. ama sermayeye bu kadar yuklenmek olmaz, yapmayin etmeyin. korkuyorum artik, sozluk tefecilerin eline gececek diye korkuyorum...
devamını gör...

iç burkan bir durum. boş boş ekrana bakmaya sebep oluyor.
devamını gör...

eksi ikiyüzseksenaltı puanı ile benim bi kategorim bile yok şuan. ayıptır be. işsiz misiniz tüm tanımları beğenip, aramız bozulunca hepsini tek tek geri alıcak kadar? bu nasıl bir takıntıdır, nasıl bi travmadır hey allahım?

doğduğum günden başlayarak şuanıma kadar öğrendiğim her şeyi tek tek girip “zevkleri için yaşayanlar” kategorisine gireceğim. görürsünüz zalımlar. en çok ben harcayacağım. *
devamını gör...

bu kadar insan ateist olacaksa tanrı neden var oldu? gibi.
yazacak bir şeyi olmayanlar, yazılanı okurlar. oldular işte.
devamını gör...

hiç unutamadığım bir anı geliyor, kemerlerinizi bağlayın dostlarım:

sene 2015, üniversitedeyim o zamanlar. ünlü opera sanatçısı luciano pavarotti'nin öğrencisi olan hakan aysev'in konseri varmış o nedenle babam bu haftasonu memlekete gel diye arıyor. çok merak ettiğim, sevdiğim bir sanatçı kendisi ve tabi ki gidiyorum. babam ailecek almış biletleri akşam gidiyoruz salona yerimizi alıyoruz.

hakan bey çıkıyor sahneye selamını veriyor güler yüzüyle ve bir anda başlıyor türkü söylemeye. ilk bir dk anlam veremiyorum herhalde ses açıyor falan diyorum, daha önce operaya da gitmediğim için. göz ucuyla bizimkilere bakıyorum hallerinden memnun gibiler, babama fısıldıyorum:
-baba bu adam niye türkü söylüyor? operacı değil mi?
-türkü gecesi yapmışlar bugün oğlum, baksana bilette yazıyor.

bir bilete bir babama bir de hakan aysev'e bakıyorum. ne kadar oyalandım bilmiyorum biletin üstünde buralarda bir yerlerde opera kısmı vardır şaka olmalı diye. bu arada arkadaşlar yanlış anlamayın türkü de dinlemeyi severim ama bu nasıl bir durum biliyor musunuz, serdar ortaç'ın nothing else matters söylediği videoyu hatırlayın, sokılovs nomedır havfaaar diye girdiği aynen. şimdi bu adamı akabinde enter sandman söylerken hayal edin. işkence değil mi? tam olarak katlandığım şey buydu sevgili dostlar. dakikalar geçmek bilmedi, ailemle geldiğim için salonu terk edemedim ve telefonuma gömüldüm. o zamana kadar twitter'ı bir okuyucu olarak kullanan ben bu anın isyanını paylaşmak istedim ve birazdan beni yerin dibine sokacak o hareketi yaptım;

"#hakanaysev, opera diye geldik, türkü gecesi çıktı. sen de bozdun çizgini."

şimdi ara ara aklıma geldikçe diyorum ulan jakstat sen kimsin adamın kariyeri hakkında böyle dehşet-ül vahşet yorum yapıyorsun? ayrıca sanane lan? sana mı soracaktı? nasıl sinirlenmiş, sıkılmışsam gönderdim gitti. aklıma da hiç kötü bir şey gelmiyor dinlemeye devam ettim. 10 dakika mola verildi, geri döndüğünde hakan aysev'in dudaklarından başımdan aşağı kaynar sular döken o kelimeler çıkıverdi;

-jakstat bey aramızda mı?
-...

(seyirci ışıkları açılır, hakan aysev bir eliyle alnını siper ederek karayı görmeye çalışan miço edasıyla kalabalığı tarar, ailem hafifçe doğrulup bana bakar.)

beynimden vurulmuşa döndüm. kıpkırmızı olduğumu hissediyordum. tek yapabildiğim ufak bir el hareketiyle bizimkilere sus işareti yapmak oldu. kendisi hakkımda şunu yazmış diyerek tivitimi okudu ve ekledi;

-yani bu gece bir dostumun daveti üzerine türkü gecesi diye kararlaştırdık biletlerde de yazıyor sevmiyorsanız neden geldiniz, bu gece hep birlikte eğlendiğimiz bir gece, değil mi dostlar!!

(kalabalık kahkaha ve alkışla onaylar.)

bir yandan babam sırıtarak konuşsana oğlum hadi diyor, önümdeki yanımdaki insanlar twitter pp'me zoom yaparak etrafı tarayıp beni bulmaya çalışıyorlar. o sırada yok olmak istedim ve sadece önüme bakarak ölü taklidi yaptım. o anın bitmesini bekledim.

-neyse, sanırım jakstat bey devre arasında çıkmış biz devam edelim, nerede kalmıştık?

gecenin sonuna kadar tek bir noktaya bakıp hiç kıpırdamadım. bu arada tivit epey "evet ya ben de beğenmedim" tarzı menşınlar aldı ama ben "babamın kurbanı oldum kusura bakmayın opera diye biliyordum" diye ekledim. gördü mü bilmiyorum ama okuduysa da bi güzel sövmüştür içinden. velhasıl kelam siz siz olun, bir şov bitmeden hakkında tivit atmayın. birini eleştirirken de sığ yorumlarda bulunmayın. yaşayarak öğreniyoruz işte.*
devamını gör...

az tutumlu ol olum, şu pandemi de bile eşşek gibi para harcıyosun.
devamını gör...

bütün bunlardan sonra küçük bir kesim hariç kimse ayık dolaşmıyomuş - kendim dahil- *. limitler high level hepimizde.
devamını gör...

1947'de yaşanan bir olayda ölen elizabeth short adlı genç kadına, korkunç ölümünden sonra medyanın taktığı isim.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

elizabeth, aktris olmak isteyen genç bir kızdı. bu uğurda epey hızlı bir hayat yaşadığı da söylenebilir. ancak bu hayat maalesef korkunç bir şekilde öldürülmesine neden oldu.

henüz 23 yaşındaydı öldürüldüğünde. sevgilisi olduğu söylenen bir adamla seyahate çıkıp geri döndükten birkaç gün sonra, evinin yakınındaki bir parkta cesedi bulunmuştu. fakat ne bulunuş! cesedi bulan kişi, ilk başta onu bir vitrin mankeni sandı çünkü genç kadının bedeni belinden aşağısı ve yukarısı olmak üzere ikiye bölünmüştü. vücudundaki tüm kan boşaltılmıştı. otopsi raporuna göre, korkunç işkencelere maruz kaldığı, vücudunun çeşitli yerlerinin kesildiği, hatta cinsel organının olduğu kısmın da kesilerek içine saman gibi birtakım çalı çırpının doldurulduğu, ağzına ise bıçakla kesmek suretiyle bir joker gülüşü yerleştirildiği ortaya çıkmıştı.

üzerinden bunca yıl geçtiği halde, genç kadının katili bulunamadı. 60'a yakın kişi cinayeti kendilerinin işlediğini itiraf etse de hiçbirinin gerçek katil olmadığı anlaşıldı.

genç kadının hazin hayat hikayesi ve korkunç sonu, cehennem çiçeği adlı bir filme de konu oldu. ancak onu bu sonla karşılaştıran şeyin ne olduğu hiçbir zaman öğrenilemedi.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim