hayatınız bir film olsaydı neye benzerdi sorunsalı
başta kendim olmak üzere ilk 10dk sında hepimiz çıkar giderdik.
devamını gör...
yazarların okuduğu bölümler
istedikleri bölümde okumak için hazırlanan yazarlara başarılar diliyorum. umarım istedikleri yerler olur.
küçüklükten beri gerek kendim gerekse öğretmenlerimin yönlendirmeleriyle radyo televizyon ve sinema okumak istemiştim nasip oldu. insanın sevdiği alanda ilerlemesi kadar güzel bir şey yok sanırım. sonum ne olur bilmiyorum fakat kendimi başka bir bölümde okurken düşünemiyorum.
her şey gönlünüzce olsun.
küçüklükten beri gerek kendim gerekse öğretmenlerimin yönlendirmeleriyle radyo televizyon ve sinema okumak istemiştim nasip oldu. insanın sevdiği alanda ilerlemesi kadar güzel bir şey yok sanırım. sonum ne olur bilmiyorum fakat kendimi başka bir bölümde okurken düşünemiyorum.
her şey gönlünüzce olsun.
devamını gör...
her şeye muhalefet olan insan
amacı kendini göstermek ve sizi ezmektir.sen ne yaparsan yap nasıl yaşarsan yaşa,başkasına karışma.8 milyar insan varsa bir o kadar da düşünce vardır, saygı duyacaksın.
devamını gör...
tanju özcan'ın eşinin avm çekilişinden audi kazanması
vay be şansa bak tepkisi verdirten durum.
ben çekilişe katılsam en iyi ihtimalle vileda sapı çıkar.
ben çekilişe katılsam en iyi ihtimalle vileda sapı çıkar.
devamını gör...
normal sözlük’teki meriç sorunsalı
ara ara denk geldiğim başlıklar da ve tanımlarda gördüğüm kelime, "meriç". medir bu meriç olayı? bu meriçler kimler kardeşim? çıksınlar ortaya yahu.
devamını gör...
yök'ün galatasaray üniversitesi hakkında aldığı karar
yök'te çalışan adamların tamamının kariyerini toplasan, bu şart getirdikleri akademisyenlerin herhangi birinin kariyerinin 10'da 1'i falan etmez herhalde. adaletini sevdiğimin ülkesi.*
devamını gör...
bir sözlük yazarına aşık olmak
derler ki, insan büyük konuştuğu yerden sınanırmış... olmaz diye bir şey yok. gerçi bu zamanda güven sorunu çok var ama olabilir de. zihni pis, ahlaksız ve kendisi pis ile kimse karşılaşmasın tabi. kişinin yaşadığı dünyası nasıldır bilemeyiz. belki hayalinde bir şey yaşıyor ve ona göre duyguları olabilir. her ne kadar burası anonim de olsa yazılan bir kelimeden bile farklı anlamlar çıkaran nice insan vardır. tek taraflı bir duygu sonrasında, birbirleri ile iletişim kurulduğunda bir sevgi de olabilir aralarında. aşkı tarif etmek, yaşamak her insan için aynı olmadığına göre, insanlar için sözlükte de aşk mı olur, yalandır, kandırmacadır diye küçümsememek gerekir. kimin başına ne zaman ne geleceği hiç belli olmaz. umarız güzel aşklar her zaman her yerde olsun, yaşamak isteyen yaşasın.
devamını gör...
kırık kalp sendromu
fazla stres olduğumuz zaman vucüdumuzun bunu kaldıramayıp, kalp krizi geçiriyomuşuz gibi hissettiren bir hastalık çeşidi.
devamını gör...
abur cuburlarda malzemeden çalmak
evet arkadaşlar hiç aram olmadığı halde işyerinde çay molasında uzuun aradan sonra yediğim 9 kat tat sonrası pes dediğim durumdur. sevgili yazarlar 9 kat bu değil bu olmamalı, bu 9 katın hormonlu gıdalarla beslenmiş torunu. tadını iyi hatırladığım bir atıştırmalıktır fakat adamlar resmen kakaoyu %90 azaltıp yerine şeker tadı veren artık neyse o ondan basmışlar. zam yapmamak için insanın ağız tadının içine etmekte yani bilemedim sözlük.
devamını gör...
stenoterm
çok az değişen ya da belirli olan ısı derecelerinde yaşayabilme yeteneğinde olan organizmalara verilen isim.
örneğin bir alabalık türü olan salvelinus fontinalis sadece 13 ila 18 santigrat derece arasındaki sularda yaşayabilir.
tersi : (bkz: öriterm)
örneğin bir alabalık türü olan salvelinus fontinalis sadece 13 ila 18 santigrat derece arasındaki sularda yaşayabilir.
tersi : (bkz: öriterm)
devamını gör...
sanat para için midir sanat için mi sorunsalı
elbette sanat sanat içindir.
hangi sanatçı bir sanat dalını para kazanmak için öğrenir, icra eder?
sevmiştir çalmayı o enstrümanı.
ya da o hikaye illa ki yazılacaktır.
sait faik; 'haritada bir nokta' hikayesinin sonunda, artık yazmayacağını , bu konuda kendisine söz verdiğini, yazmanın bir hırs olduğunu
ama dayanamadığını, tütüncüden kalem kağıt aldığını ve tekrar yazmaya başladığını söylüyor ve çoğumuzun bildiği o cümleyi kuruyor: yazmasaydım deli olacaktım.
mesela tuğba yurt. 11 yaşından itibaren klasik batı müziği eğitimi almış*. bursa senfoni orkestrasında uzun yıllar viyola çalmış.
biz ise onu daha çok pop şarkılarıyla biliyoruz.
neden viyola çalmaya devam etmedi o halde? para için sanat yapmak istediği için mi? belki de şarkı söylemeyi daha çok seviyordu.
ama bildiğimiz bir şey var: söylediği şarkılar çaldığı viyoladan daha fazla para getiriyor.
bundan dolayı onu suçlayabilir miyiz? kesinlikle hayır.
pop şarkılarıyla bilinmesine biliniyor ama akustik şarkılar seslendirmekten de geri durmuyor. bunu niye yapıyor peki? çünkü içindeki sanatçı bu şarkıları seslendirmese deli olur. en azından ben böyle düşünüyorum.
ama nobel ödüllü orhan pamuk için durum farklı. ailesi zenginmiş*. sanat için, keyfine yazmış.
nihayetinde sanat sanat için yapılıyor fakat dünya gerçekleri para için de yaptırabiliyor.
tabi para için yapılan şey ne kadar sanat eseri olur? sanat eseri neye denir? bu soruların da cevapları vardır herhalde bir yerlerde.
haritada bir nokta tuğba yurt
hangi sanatçı bir sanat dalını para kazanmak için öğrenir, icra eder?
sevmiştir çalmayı o enstrümanı.
ya da o hikaye illa ki yazılacaktır.
sait faik; 'haritada bir nokta' hikayesinin sonunda, artık yazmayacağını , bu konuda kendisine söz verdiğini, yazmanın bir hırs olduğunu
ama dayanamadığını, tütüncüden kalem kağıt aldığını ve tekrar yazmaya başladığını söylüyor ve çoğumuzun bildiği o cümleyi kuruyor: yazmasaydım deli olacaktım.
mesela tuğba yurt. 11 yaşından itibaren klasik batı müziği eğitimi almış*. bursa senfoni orkestrasında uzun yıllar viyola çalmış.
biz ise onu daha çok pop şarkılarıyla biliyoruz.
neden viyola çalmaya devam etmedi o halde? para için sanat yapmak istediği için mi? belki de şarkı söylemeyi daha çok seviyordu.
ama bildiğimiz bir şey var: söylediği şarkılar çaldığı viyoladan daha fazla para getiriyor.
bundan dolayı onu suçlayabilir miyiz? kesinlikle hayır.
pop şarkılarıyla bilinmesine biliniyor ama akustik şarkılar seslendirmekten de geri durmuyor. bunu niye yapıyor peki? çünkü içindeki sanatçı bu şarkıları seslendirmese deli olur. en azından ben böyle düşünüyorum.
ama nobel ödüllü orhan pamuk için durum farklı. ailesi zenginmiş*. sanat için, keyfine yazmış.
nihayetinde sanat sanat için yapılıyor fakat dünya gerçekleri para için de yaptırabiliyor.
tabi para için yapılan şey ne kadar sanat eseri olur? sanat eseri neye denir? bu soruların da cevapları vardır herhalde bir yerlerde.
haritada bir nokta tuğba yurt
devamını gör...
eş cinsel olmadığımı ispat edeceğim diyen milletvekili
ne zaman bitecek bu turk siyasetindeki kasetler, şantajlar, bel altı imalar. bıktık artık bunların haber değeri taşımasından ne meraklı milletmişiz göz önündeki insanların özel hayatındaki tercihlerine. milletvekili bu insan görevini yaptığı sürece eşcinsel olsa ne olur olmasa ne olur. (bkz: bıktık ya valla bıktık)
devamını gör...
barış akarsu
ayrılık zamansız gelir diye albüm çıkardıktan hemen sonra, aramızdan ayrılan ıslak ıslak bakan türk rockçı. 1979 doğumlu.
devamını gör...
petrol
kokusu, kadın parfümü kokusundan daha çekici gelen, dünya politikasının başat belirleyicilerinden biri.
devamını gör...
kadınların eskisi kadar zor olmaması
biraz terslese, naz yapsa kezban, sağlıklı bir insan gibi hoşlandığı kişiye karşılık verince de basit diyorsunuz dediğim başlıktır.
kadınların bazı davranışlarını eleştiriyoruz ama bu konuda biz erkekler sanki ne istediğimizi bilmiyor gibiyiz.
kadınların bazı davranışlarını eleştiriyoruz ama bu konuda biz erkekler sanki ne istediğimizi bilmiyor gibiyiz.
devamını gör...
normal sözlük'ün gececi yazarları
an itibariyla 500 küsür olan yazarlardır.
devamını gör...
güzellik hariç erkekleri aşık ettirebilecek şeyler
güzel olduğum için sağlıklı şekilde ayırabiliyor muyum emin değilim, ancak başka çokça güzel kız da görmüş ve beni ayrı yere koyan kişiler üzerinden yapacağım listedir:
-olgun olmak: yargılamak, kızmak veya sevmek konusunda aceleci olmamak, insanları kabullenici ve hayata karşı sakin olmak
-kendine güvenmek: “ay en güzel benim” demek değil bu. o kibirdir. kendin konusunda yapabileceğinin en iyisini yaptıktan sonra, yapamadığın veya olamadığın konuları dert etmemektir. her yerinin mükemmel olmasını beklememek, beğendiğin yerlerine konsantre olmak ve kendini sevmektir.
-bakımlı olmak: kızlar nedense bakımlı olmayı saça sarı boya vurmak veya ombre yaptırmak sanıyor. gerçek bakım bu değil. bakımlı olmak sabah kalktıp yüzünü yıkadıktan sonra insan içine çıkabileceğin durumda tutmaktır kendini. saçlarının bir tarama ile güzel olacak halde olmasıdır. cilt kusurlarına dikkat etmektir, örterek değil tedavi olarak. aktif seks hayatı olan biriysen popondaki sivilceye bile krem sürmektir. ayda bir de olsa manikür pediküre gitmektir. selülite karşı kendini keselemek veya fırçalamaktır. diş fırçalamaktır yahu diş.
-tarz sahibi olmak: modanın kölesi olmamaktır. basic şeyleri zamansız parçalarla kombinlemektir. sokağa bir çıkıyorum, kusura bakmayın kızlar ama hepiniz aynısınız. bir crop top, bir kare yaka büstiyer, bir yüksek bel pantolon veya biker şort. ben bile sizi ayırt edemiyorum ki…
-iş güç sahibi ve hedefleri olmak: maddi bağımsızlık sağlamasından daha öte, çevresine ve kendisine sarmayacağı, kendine ait bir dünyası olduğu hissini verdiği için değerli geliyor bu erkeklere.
bu arada, ekşide filan biz 30luklara sürekli sallarlar da, ben şu üstteki maddeleri bu yaşlarda tam hayata geçirdim, onu da düşeyim.
-olgun olmak: yargılamak, kızmak veya sevmek konusunda aceleci olmamak, insanları kabullenici ve hayata karşı sakin olmak
-kendine güvenmek: “ay en güzel benim” demek değil bu. o kibirdir. kendin konusunda yapabileceğinin en iyisini yaptıktan sonra, yapamadığın veya olamadığın konuları dert etmemektir. her yerinin mükemmel olmasını beklememek, beğendiğin yerlerine konsantre olmak ve kendini sevmektir.
-bakımlı olmak: kızlar nedense bakımlı olmayı saça sarı boya vurmak veya ombre yaptırmak sanıyor. gerçek bakım bu değil. bakımlı olmak sabah kalktıp yüzünü yıkadıktan sonra insan içine çıkabileceğin durumda tutmaktır kendini. saçlarının bir tarama ile güzel olacak halde olmasıdır. cilt kusurlarına dikkat etmektir, örterek değil tedavi olarak. aktif seks hayatı olan biriysen popondaki sivilceye bile krem sürmektir. ayda bir de olsa manikür pediküre gitmektir. selülite karşı kendini keselemek veya fırçalamaktır. diş fırçalamaktır yahu diş.
-tarz sahibi olmak: modanın kölesi olmamaktır. basic şeyleri zamansız parçalarla kombinlemektir. sokağa bir çıkıyorum, kusura bakmayın kızlar ama hepiniz aynısınız. bir crop top, bir kare yaka büstiyer, bir yüksek bel pantolon veya biker şort. ben bile sizi ayırt edemiyorum ki…
-iş güç sahibi ve hedefleri olmak: maddi bağımsızlık sağlamasından daha öte, çevresine ve kendisine sarmayacağı, kendine ait bir dünyası olduğu hissini verdiği için değerli geliyor bu erkeklere.
bu arada, ekşide filan biz 30luklara sürekli sallarlar da, ben şu üstteki maddeleri bu yaşlarda tam hayata geçirdim, onu da düşeyim.
devamını gör...
barış manço
"güz yağmurlarıyla, bir gün göçtün gittin inanamadık..."
yattığı yer nurla dolsun.
yattığı yer nurla dolsun.
devamını gör...
bekar sözlük yazarlarını evlendiriyoruz kampanyası
bir dakika... trabzon burması mı? benimle evlenmek isteyenler cv bıraksın aranızdan birini seçeceğim artık.
devamını gör...
milwall fc
ingiliz futbol takımıdır. şu an ingiltere championship liginde boy göstermektedir. kulübün lakabı aslanlardır. logosunda beyaz bir aslan bulunmaktadır.
maçlarını 20 bin kapasiteli the den stadyumunda oynuyorlar.
kuruluş yılları 1885 yılıdır.
benim bu takımla tanışmam ve ilgi duymam yeşil sokak holiganları filmiyle olmuştu.
orada west ham united ile aralarında bulunan rekabet. hatta savaş bu takımı tanımama vesile olmuştu.
zaten futbol dünyasında genelde west ham ile olan rekabetleri yüzünden tanınırlar.
taraftarları son derece vahşi ve ateşlidir. onları kimse sevmez ve bundan keyif alırlar.
rivayete göre west ham ile olan rekabetlerinin sebebi bir grevmiş.
tershane işçileri tarafından kurulan milwall west ham grev yaparken daha düşük ücrete çalışıyor ve grev bozuluyor. sonra bu iki ekip birbirine düşman oluyor.
taraftarları bence takımlarından daha ünlüdür. adamlar hala 2021 yılında holiganlık yapmaya devam ediyorlar. polis sevmiyorlar. medya sevmiyorlar. londra takımlarını sevmiyorlar.
nefret olmadan nefes alamıyorlar. bizi kimse sevmez umurumuzda değil diye beste söylüyorlar.
neden bilmiyorum ama bütün bu saçmalıkları çok çekici buluyorum. bu yüzden ilgi duyuyorum. garip ama orijinal futbolu hala yaşattıklarını düşünüyorum.
milwall taraftarı arkadaşlarımla rezalet bir ingiliz barında sulu bira içip dağıtmak istiyorum.
tabi böyle manyak bir taraftar grubuna sahip olup sadece west hamdan nefret etmelerini beklemek biraz salaklık olur.
kendileri leeds united takımından da nefret ederler. hatta bir leeds maçında milwall taraftarı galatasaray forması giyip bıçak hareketi yapmıştır.
galatasaray'ı severler. aslan mevzusu yüzünden ve leeds olayları yüzünden hoşlarına gidiyor sanırım.
ayrıca crystal palace takımından da nefret ederler. herkesten nefret ediyorlar ama bu takımlardan bir tık fazla nefret ediyorlar.
bakın kendilerinden bahsederken futboldan bahsetmiyorum çünkü bunlar böyle bir ekip. böyle bir takım. genelde ırkçılık, holiganlık, kavga, nefret gibi kavramlarla anılıyorlar.
sevdiğim bir pankartı koyup yazımı sonlandırıyorum.
maçlarını 20 bin kapasiteli the den stadyumunda oynuyorlar.
kuruluş yılları 1885 yılıdır.
benim bu takımla tanışmam ve ilgi duymam yeşil sokak holiganları filmiyle olmuştu.
orada west ham united ile aralarında bulunan rekabet. hatta savaş bu takımı tanımama vesile olmuştu.
zaten futbol dünyasında genelde west ham ile olan rekabetleri yüzünden tanınırlar.
taraftarları son derece vahşi ve ateşlidir. onları kimse sevmez ve bundan keyif alırlar.
rivayete göre west ham ile olan rekabetlerinin sebebi bir grevmiş.
tershane işçileri tarafından kurulan milwall west ham grev yaparken daha düşük ücrete çalışıyor ve grev bozuluyor. sonra bu iki ekip birbirine düşman oluyor.
taraftarları bence takımlarından daha ünlüdür. adamlar hala 2021 yılında holiganlık yapmaya devam ediyorlar. polis sevmiyorlar. medya sevmiyorlar. londra takımlarını sevmiyorlar.
nefret olmadan nefes alamıyorlar. bizi kimse sevmez umurumuzda değil diye beste söylüyorlar.
neden bilmiyorum ama bütün bu saçmalıkları çok çekici buluyorum. bu yüzden ilgi duyuyorum. garip ama orijinal futbolu hala yaşattıklarını düşünüyorum.
milwall taraftarı arkadaşlarımla rezalet bir ingiliz barında sulu bira içip dağıtmak istiyorum.
tabi böyle manyak bir taraftar grubuna sahip olup sadece west hamdan nefret etmelerini beklemek biraz salaklık olur.
kendileri leeds united takımından da nefret ederler. hatta bir leeds maçında milwall taraftarı galatasaray forması giyip bıçak hareketi yapmıştır.
galatasaray'ı severler. aslan mevzusu yüzünden ve leeds olayları yüzünden hoşlarına gidiyor sanırım.
ayrıca crystal palace takımından da nefret ederler. herkesten nefret ediyorlar ama bu takımlardan bir tık fazla nefret ediyorlar.
bakın kendilerinden bahsederken futboldan bahsetmiyorum çünkü bunlar böyle bir ekip. böyle bir takım. genelde ırkçılık, holiganlık, kavga, nefret gibi kavramlarla anılıyorlar.
sevdiğim bir pankartı koyup yazımı sonlandırıyorum.
devamını gör...