güçlü kadınların ortak özelliği
bilemeyiz minik ponçikolar.
ben çok kolay ağlayabilen ama bunu çok zor gösteren biriyimdir. birilerinin yanında ağlamayı tercih etmem. mutlaka ağladığım insanlar oldu ama daha çok öyle insanlar olmadı. en böyle kırılıp gücendiğim anlarda gülerim. tek kaldığım an yüz üstü atarım yatağa kendimi ağlamak için. biri ölür, ya derim ölecek tabii çok acı çekiyordu kurtuldu, akşam odama geçer sabaha kadar ağlarım. çabucak ağlayan ya da toplum karşısında çekinmeden ağlayan kadınların benden daha güçlü olduklari aslında biraz düşününce ulaşılabilir bir gerçektir. birilerinin yanında ağlamak güç gerektirirken ben o kadar güçlü değilim.
ancak meseleye başka bir noktadan bakarsanız ağlamayı ertelemek farklı güç gerektiren bir mevzudur.
ya da mesela ben geri adım atamam. birileri karşıma geçip tehdit ederken inadına tahrik ederim o insanları, siz kimsiniz diye yıkarım ortalığı. karşımdan çekildikleri ana kadar durduramazlar. dışardan güçlü gibi görünen ben geri adım atabilecek kadar güçlü değilim. yaklaşan tehlikeyi önceden anlayıp geri çekilen, tamam güzel abicim haklisin diyen kadın kendini böylesi koruyacak güce sahiptir. meseleye başka yerden bakarsanız ben de geri adım atmayıp boga gibi kırmızıya koştuğum için güçlüyüm. ancak geri çekilen kadın benden daha akıllı. o çok net.
büyüdüğü ailenin içinden bir aşk uğruna çıkan, hiç tanımadığı başka insanlara ailem diyen, görümce elti kaynana falan acayip tiplerle uğraşırken bi yandan çocuk büyütüp çalışma hayatına devam etmek güç gerektirir. bunların hiçbiri ile uğraşamayacagını anlayıp aşık olduğun adamla vedalaşmak başka türlü güçlü olmak demektir. ya da sana daha dün boklu diyen teyzenin uzattığı eli öpebilmek güçlü bir affetme haliyse o kadına öpsün diye elini uzatmak daha kibirli bir güçtür. tüm gemileri yıkıp çekip gitmek güç ister, ne olursa olsun orada kalıp sevgi için mücadele etmek başka türlü güç ister.
yani bence her insanın kendine özgü güçlü tarafları var. ben çok uğraştım uslu, masum, söz dinleyen biri olayım, olamadım, gücüm yetmedi. ya da bizim özlem abla var, benim tam tersimdir, kim ne derse yapar, sorun çıkmasın diye hep uğraş halindedir, usludur, o da bana özeniyor. ben ona özeniyorum. çok özeniyorum. çünkü öyle biri olmanın ne kadar büyük bir çaba ve güç gerektirdiğini biliyorum. o da benim gibi olmanın çok güç gerektirdiğinin farkında.
bu nedenle sevgili minicikler, net bir şey söylemek zor diyebiliriz. biz zannediyoruz ki kendimizde olan özellikler olması gereken, oysa başka türlü olmak güç gerektirdiği için böyleyiz. düşündünüz mü bunu?
şimdi buradan gidiyorum. hoşşa ğalın.
ben çok kolay ağlayabilen ama bunu çok zor gösteren biriyimdir. birilerinin yanında ağlamayı tercih etmem. mutlaka ağladığım insanlar oldu ama daha çok öyle insanlar olmadı. en böyle kırılıp gücendiğim anlarda gülerim. tek kaldığım an yüz üstü atarım yatağa kendimi ağlamak için. biri ölür, ya derim ölecek tabii çok acı çekiyordu kurtuldu, akşam odama geçer sabaha kadar ağlarım. çabucak ağlayan ya da toplum karşısında çekinmeden ağlayan kadınların benden daha güçlü olduklari aslında biraz düşününce ulaşılabilir bir gerçektir. birilerinin yanında ağlamak güç gerektirirken ben o kadar güçlü değilim.
ancak meseleye başka bir noktadan bakarsanız ağlamayı ertelemek farklı güç gerektiren bir mevzudur.
ya da mesela ben geri adım atamam. birileri karşıma geçip tehdit ederken inadına tahrik ederim o insanları, siz kimsiniz diye yıkarım ortalığı. karşımdan çekildikleri ana kadar durduramazlar. dışardan güçlü gibi görünen ben geri adım atabilecek kadar güçlü değilim. yaklaşan tehlikeyi önceden anlayıp geri çekilen, tamam güzel abicim haklisin diyen kadın kendini böylesi koruyacak güce sahiptir. meseleye başka yerden bakarsanız ben de geri adım atmayıp boga gibi kırmızıya koştuğum için güçlüyüm. ancak geri çekilen kadın benden daha akıllı. o çok net.
büyüdüğü ailenin içinden bir aşk uğruna çıkan, hiç tanımadığı başka insanlara ailem diyen, görümce elti kaynana falan acayip tiplerle uğraşırken bi yandan çocuk büyütüp çalışma hayatına devam etmek güç gerektirir. bunların hiçbiri ile uğraşamayacagını anlayıp aşık olduğun adamla vedalaşmak başka türlü güçlü olmak demektir. ya da sana daha dün boklu diyen teyzenin uzattığı eli öpebilmek güçlü bir affetme haliyse o kadına öpsün diye elini uzatmak daha kibirli bir güçtür. tüm gemileri yıkıp çekip gitmek güç ister, ne olursa olsun orada kalıp sevgi için mücadele etmek başka türlü güç ister.
yani bence her insanın kendine özgü güçlü tarafları var. ben çok uğraştım uslu, masum, söz dinleyen biri olayım, olamadım, gücüm yetmedi. ya da bizim özlem abla var, benim tam tersimdir, kim ne derse yapar, sorun çıkmasın diye hep uğraş halindedir, usludur, o da bana özeniyor. ben ona özeniyorum. çok özeniyorum. çünkü öyle biri olmanın ne kadar büyük bir çaba ve güç gerektirdiğini biliyorum. o da benim gibi olmanın çok güç gerektirdiğinin farkında.
bu nedenle sevgili minicikler, net bir şey söylemek zor diyebiliriz. biz zannediyoruz ki kendimizde olan özellikler olması gereken, oysa başka türlü olmak güç gerektirdiği için böyleyiz. düşündünüz mü bunu?
şimdi buradan gidiyorum. hoşşa ğalın.
devamını gör...
travis
rock n coke 2011'de beni büyülemiş, festival bittikten sonra eve dönerken aklımda hep şarkıları çalmıştı.
devamını gör...
insana mutluluk veren sıradan olaylar
yağmurda ıslanmak. yani sanki dünyayı yöneten 8. ailenin veliahtı gibi hissettiriyo, öyle böyle değil.
t: ifşasal başlık
t: ifşasal başlık
devamını gör...
hayvan beslemenin saçma olması
şimdi şuraya insanların sahipsiz hayvanlara çektirdiği eziyetleri sıralarım da değmezsiniz.
devamını gör...
regl izninin bir hak olması
regl olan kadınlarımızda duygu durumu değişmekte, karar mekanizmaları etkilenmekte ve çalışma performansları fiziksel ağrılardan dolayı düşmektedir. bu durumda çalıştığı yerde iş hakkında yanlış kararlar alması, performans düşüklüğü kendi elinde olmadan yaşanmakta. bu yüzden pms döneminde kadınlara verilmesi, mümkünse home office çalışılması gerekmektedir. bu izin hiçbir şey bilmeyen öküzler tarafından "7-8 gün izin mi olur yea öhöhöh" diye yaftalanacaktır fakat bunun için 3-4 günlük izin yeterlidir.
"eee gelir eşitliği nerede" diyen öküz hemcinslerim ise dünya çapındaki tüm kaynakları tarayabilir. gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin toplam ortalamasında kadınlar erkeklerden günlük 71 cent daha az para kazanıyor zaten. regl izni ile en azından bu durumu eşitlemiş olmaz mıyız beyler?
"eee gelir eşitliği nerede" diyen öküz hemcinslerim ise dünya çapındaki tüm kaynakları tarayabilir. gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin toplam ortalamasında kadınlar erkeklerden günlük 71 cent daha az para kazanıyor zaten. regl izni ile en azından bu durumu eşitlemiş olmaz mıyız beyler?
devamını gör...
gece olunca dini başlıklar açan yazar
geceleyin yazarları sorgulamaya itmek isteyen biri olabilir. ilgi çekiyor diye de düşünülebilir.
devamını gör...
telefonla konuşmayı sevmeyen insan
hiç aramıyorsun diyenler bilmelidir ki bu çok üzücü bir engel durumudur. biz telefonla konuşma özürlüsüyüz ve tedavimiz yok üstümüze gelmeyin.
devamını gör...
satıcının tüm limonlarını alan vali
koca yürekli validir.
devamını gör...
özgürlük
özgürlük senin bağlı olduğun değerler çerçevesindeki hareket olanağındır. değer sistemini değiştirirsen özgürlüklerin de değişir.
her şeye anlam veren yön olduğu gibi her şeyi anlamsız yapan da yöndür.
her şeye anlam veren yön olduğu gibi her şeyi anlamsız yapan da yöndür.
devamını gör...
kasanın başında 5 kuruş para üstü bekleyen varoş
güzel hikaye abi eline sağlık.*
devamını gör...
kafa kafaya radyo yayını
içerikten bağımsız olarak teknik açıdan çok güzel iş çıkarmış sevgili yazarlar. tebrikler:)
devamını gör...
gülseren budayıcıoğlu
popüleriteyi 73 yaşında yakalamasına üzüldüğüm, ana akım medyada aynı anda üç eseri yayınlanan yazar.
devamını gör...
antik çağ
şimdi öncelikle antik çağ nedir? bu konuya bir açıklık getirelim...
ilk çağ, tarih öncesi, yazı, tarih sonrası çağlar derken bu antik çağ tabiri de nedir?.. dediğinizi duyar gibiyim. haklısınız. hepimizin kafasından en az iki defa geçmiş ama dillendirirsem aptal denir miyim?.. diye çaresiz susmuşuzdur...
bir tarihçi olarak aklınızda kalmasını istediğim en genel tanım şudur ki antik çağ; roma ve yunan, mısır uygarlıklarının ilk çağ dönemleridir...
gelelim oxford ve tdk tanımlarına...
oxford antik çağ için; ilk çağ uygarlıklarıdır ama özellikle de yunan ve roma uygarlıklarıdır derken,
tdk; yunan ve roma uygarlıkların gelişme sahası bulduğu dönem olarak adlandırır.*
buradan hareketle belirtmeliyiz ki antik çağ, aslında bir çağ değildir. yani bir çağın alanı yahut dönemidir.. dolayısıyla ilk çağ daha geniş bir alanken antik çağ batı avrupa için; yunan ve roma'nın tarih öncesini, dünya içinse; mısır, ibrani, uzak doğu, roma, yunan medeniyetlerin kapsamına alır..
burada hemen dile getirmeliyiz ki avrupa kıstas olarak niçin roma ve yunan medeniyetini almıştır?.. çünkü kendi tarihinin antikası orasıdır. ve sosyal bilimlere, bilim özelliğini kazandırma noktasında ilk atılımı da kendisi yaptığı için bu tanımlamalar kendine göredir.. görecedir...
tarihin en uzun çağıdır... ve buna bağlı olarak, birçok sorunun başlangıcını da teşkil etmektedir.
ana konu; insanlık; antik çağdan, bir adım ileri gidebilmiş midir?..den başlayarak, başkaca düğümleri de beraberinde getirmektedir. şöyle ki:
• mısır piramitlerinin gizemi çözülebilmiş midir?
• zigguratlar gerçek manada niçin yapılmıştır?..
• kadeş savaşı'nda yaşanan hangi gelişme insanlığı derinden etkilemiştir?..
•mitler ve tanrılar, (afetler ve sanırlar) konusuna mitler ışığında bir açıklık getirebilmiş midir?..
• vandalizm bitmiş midir?..
• semavi dinlerin doğuşu ve insanlığın evrilişi konusu, birer tartışma konusu olmaktan çıkabilmiş midir?..
tüm bunlar, antik çağın, her toplumun ana damarlarına işlediği ve halen çözümünü bekleyen problemleridir...
çözebilir miyiz dersiniz?..
... kim bilir
ilk çağ, tarih öncesi, yazı, tarih sonrası çağlar derken bu antik çağ tabiri de nedir?.. dediğinizi duyar gibiyim. haklısınız. hepimizin kafasından en az iki defa geçmiş ama dillendirirsem aptal denir miyim?.. diye çaresiz susmuşuzdur...
bir tarihçi olarak aklınızda kalmasını istediğim en genel tanım şudur ki antik çağ; roma ve yunan, mısır uygarlıklarının ilk çağ dönemleridir...
gelelim oxford ve tdk tanımlarına...
oxford antik çağ için; ilk çağ uygarlıklarıdır ama özellikle de yunan ve roma uygarlıklarıdır derken,
tdk; yunan ve roma uygarlıkların gelişme sahası bulduğu dönem olarak adlandırır.*
buradan hareketle belirtmeliyiz ki antik çağ, aslında bir çağ değildir. yani bir çağın alanı yahut dönemidir.. dolayısıyla ilk çağ daha geniş bir alanken antik çağ batı avrupa için; yunan ve roma'nın tarih öncesini, dünya içinse; mısır, ibrani, uzak doğu, roma, yunan medeniyetlerin kapsamına alır..
burada hemen dile getirmeliyiz ki avrupa kıstas olarak niçin roma ve yunan medeniyetini almıştır?.. çünkü kendi tarihinin antikası orasıdır. ve sosyal bilimlere, bilim özelliğini kazandırma noktasında ilk atılımı da kendisi yaptığı için bu tanımlamalar kendine göredir.. görecedir...
tarihin en uzun çağıdır... ve buna bağlı olarak, birçok sorunun başlangıcını da teşkil etmektedir.
ana konu; insanlık; antik çağdan, bir adım ileri gidebilmiş midir?..den başlayarak, başkaca düğümleri de beraberinde getirmektedir. şöyle ki:
• mısır piramitlerinin gizemi çözülebilmiş midir?
• zigguratlar gerçek manada niçin yapılmıştır?..
• kadeş savaşı'nda yaşanan hangi gelişme insanlığı derinden etkilemiştir?..
•mitler ve tanrılar, (afetler ve sanırlar) konusuna mitler ışığında bir açıklık getirebilmiş midir?..
• vandalizm bitmiş midir?..
• semavi dinlerin doğuşu ve insanlığın evrilişi konusu, birer tartışma konusu olmaktan çıkabilmiş midir?..
tüm bunlar, antik çağın, her toplumun ana damarlarına işlediği ve halen çözümünü bekleyen problemleridir...
çözebilir miyiz dersiniz?..
... kim bilir
devamını gör...
halley kuyruklu yıldızı
yıldızın 1910'da ziyareti sırasında yaşattığı heyecan, sanat ve edebiyat dünyasına da yansımış, hüseyin rahmi gürpınar ''kuyruklu yıldız altında bir izdivaç'' kitabında, yıldızın dünyaya çarpacağını iddia eden ve toplantılar, konferanslar yapan bir genç ile o gence mektuplar yazarak dalga geçen gizemli bir kadının evliliğe doğru uzanan ilişkisi anlatılmaktadır.
aşağıda kitap kapağının foturafı vardır.
''
''
aşağıda kitap kapağının foturafı vardır.
''

devamını gör...
yeni açılmada müzik yasağının 24'e çekilmesi
"müzikle ilgili sınırlamayı da daha ileri bir saat olan 24'e çekiyoruz. kusura bakmasınlar. gece kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yoktur."
ben de evimin yanındaki camide çok yüksek sesle ezan okunmasından rahatsızım (95 db)
müzik yapılan hangi yer sizi yatağınızdan kaldırdı da rahatsız mı oldunuz acaba?
kusura bakacağız.
ben de evimin yanındaki camide çok yüksek sesle ezan okunmasından rahatsızım (95 db)
müzik yapılan hangi yer sizi yatağınızdan kaldırdı da rahatsız mı oldunuz acaba?
kusura bakacağız.
devamını gör...
hayırlı sahurlar sözlük
böyün ramazanın 25. günü bildiğim kadarıyla,hayırlı sahurlar sözlük.
devamını gör...
bir evin huzurlu olduğunu gösteren detay
bir aile de iyi, sevgi dolu ve dinleyici bir babanın olması demek, annenin de mutlu olduğu , çocukların da mutlu olduğu huzurlu bir ev demektir.
devamını gör...
uğur mumcu
araştırmacı gazetecidir kendisi. araştırmacı gazetecilik lafla, doğruluğu kesin olmayan belgelerle olmaz.
günümüzde bir tane uğur mumcu olsa da keşke gazetecilik nasıl yapılır öğrense herkes. bazıları da beğenmez uğur mumcu'nun gazeteciliğini.
darbe çığırtkanlığı(!) yapmadı da ondandır. bilmem ne planıymış, bilmem ne operasyonuymuş. kazma kürekmiş de balyoz çekiçmiş...
uğur mumcu, mahkeme dosyalarını bile inceleyerek ortaya yolsuzluklar çıkarmış bir gazetecidir. bankalardaki para akışını inceleyerek yolsuzluklar ortaya çıkarmıştır. öyle bugün gördüğümüz gibi doğruluğu kesin olmayan haberlerle değil...
bu yüzden ona mit ajanı diyen çetin(!) cevizler olmuş. yoksa bu bilgileri nereden alacakmış? uğur mumcu da bir yazısında biraz uğraşan herkesin o bilgilere mahkeme tutanaklarından ulaşabileceğini yazmıştır. araştırmacı gazetecilik, ısmarlama haberlerle olmaz, gerçek belgelerle olur. yoksa uğur mumcu'yu öldürenler bu gerçeği de mi öldürmeyi başardı?
günümüzde bir tane uğur mumcu olsa da keşke gazetecilik nasıl yapılır öğrense herkes. bazıları da beğenmez uğur mumcu'nun gazeteciliğini.
darbe çığırtkanlığı(!) yapmadı da ondandır. bilmem ne planıymış, bilmem ne operasyonuymuş. kazma kürekmiş de balyoz çekiçmiş...
uğur mumcu, mahkeme dosyalarını bile inceleyerek ortaya yolsuzluklar çıkarmış bir gazetecidir. bankalardaki para akışını inceleyerek yolsuzluklar ortaya çıkarmıştır. öyle bugün gördüğümüz gibi doğruluğu kesin olmayan haberlerle değil...
bu yüzden ona mit ajanı diyen çetin(!) cevizler olmuş. yoksa bu bilgileri nereden alacakmış? uğur mumcu da bir yazısında biraz uğraşan herkesin o bilgilere mahkeme tutanaklarından ulaşabileceğini yazmıştır. araştırmacı gazetecilik, ısmarlama haberlerle olmaz, gerçek belgelerle olur. yoksa uğur mumcu'yu öldürenler bu gerçeği de mi öldürmeyi başardı?
devamını gör...
hegemonya
sir alex ferguson dönemindeki manchester united için de sıklıkla kullanılmış terim.
devamını gör...
insanları uyaramamak
asla laf anlamayacaklarini fark ettiğinde tercih ettiğin davranış biçimi. bıkkınlık.
devamını gör...