mor yazma
          yey, ilkim.
en güzel türkçe şarkılardan biri. türkçe şarkılar pek dinlemem, ama bu şarkı başka bir alem. yıllardır dinliyorum ve hiç sıkılmadım. şarkıyla aramda başka bir bağ var resmen.
dinleyin, dinlettirin.
  en güzel türkçe şarkılardan biri. türkçe şarkılar pek dinlemem, ama bu şarkı başka bir alem. yıllardır dinliyorum ve hiç sıkılmadım. şarkıyla aramda başka bir bağ var resmen.
dinleyin, dinlettirin.
devamını gör...
tutankamonun laneti
          tatlış ve ponçik bir insandır, abartmadıkça kimseye lanet falan da yollamaz. seviyoruz kendisini. :)
      
  devamını gör...
en hüzünlü kelime
          gitme....
      
  devamını gör...
gay algısı yaratan erkek isimleri
          berkegül, berkenur, berkeley vb.
      
  devamını gör...
geceye cevabı olmayan bir soru bırak
          dünya bu koronadan ne zaman kurtulabilecek?
      
  devamını gör...
normal sözlük adana zirvesi
          gelecekte bir gün gerçekleşecek olan zirve.
yerlerimizi alalım hanımlar ve beyler.
edit: zaten özal ya da gazipaşa dışında olmaması gereken zirve.
  yerlerimizi alalım hanımlar ve beyler.
edit: zaten özal ya da gazipaşa dışında olmaması gereken zirve.
devamını gör...
damada tuzlu kahve yapan gelin
          --- alıntı ---
konya'nın selçuklu ilçesinde kız istemeye giden t.m ve ailesi allah'ın emri ile kızlarını istemeden önce kahvelerini içtiler. konya'nın meşhur adeti olan damatların kahvesine tuz atma olayını abartan gelin h.g damadın kahvesinin içerisine peynir, reçel, domates, tuz, yağ, şeker, yumurta sarısı ve bal koydu. damat kahveyi içmek istemedi fakat bu bir adet olduğundan gencin ailesi tarafından zorla içirildi. gece 02.05 sıralarında damat, ağrı şikâyetiyle hastaneye kaldırıldı. damadın, gıda zehirlemesinden dolayı hayatını kaybettiği bildirildi.
--- alıntı ---
  konya'nın selçuklu ilçesinde kız istemeye giden t.m ve ailesi allah'ın emri ile kızlarını istemeden önce kahvelerini içtiler. konya'nın meşhur adeti olan damatların kahvesine tuz atma olayını abartan gelin h.g damadın kahvesinin içerisine peynir, reçel, domates, tuz, yağ, şeker, yumurta sarısı ve bal koydu. damat kahveyi içmek istemedi fakat bu bir adet olduğundan gencin ailesi tarafından zorla içirildi. gece 02.05 sıralarında damat, ağrı şikâyetiyle hastaneye kaldırıldı. damadın, gıda zehirlemesinden dolayı hayatını kaybettiği bildirildi.
--- alıntı ---
devamını gör...
delilik
          delilik ;duyguların hassaslaşması,özgür bir zihin,kontrolsüz bir başkaldırış.
      
  devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
          şu an dinlediğim şarkının hayatta şiirden olacağı ve bu şiirinden ömer hayyam'ın rubaisi olacağı aklıma gelmezdi. akşam akşam daha ne kadar yeni şeyler öğreneceğim arkadaşlar. bakın yeni şeyler öğrenmek enerji, enerji kalori, kalori de yemeyi gerektirir*. diğer hafta da bu kadar informatik bir program olacaksa şimdiden uyarın yemeğimi ona göre ayarlayayım. gerçi ben oburum bana yemek bahane ama bugün yemiycem söz.
      
  devamını gör...
kuyucaklı yusuf
          sabahattin ali'nin 1937 yılında yayımladığı ve osmanlı devleti dönemine ait birey-toplum çatışmasını işlediği, güçlü ve isyankar kuyucaklı yusuf ile bunu bize çok güzel aktardığı bir eser. ayrıca yazarın yayımlanan ilk romanı olma özelliğini de taşıyor. 
anne ve babası eşkiyalar tarafından gözleri önünde öldürülen ve tek başına hayatta kimsesiz kalan küçücük bir kuyucaklı yusuf'un hikayesi. olay yerine inceleme için gelen kaymakamın onu çok sevmesi, evlat gibi görüp büyütüp yetiştirmesi ile olaylar gelişiyor. kaymakamın kızı muazzez ile kuyucaklı yusuf'un ilişkileri abi kardeş gibiyken aşka dönüşüne de tanıklık ediyoruz. sadece bu zorlu aşkı değil, kuyucaklı yusuf'un yalnızlığını,hiçbir yere ait hissedemeyişini, dik başlılığını, cesaretini de hissedebiliyoruz.
roman karakterlerinin duyguları eşliğinde toplumun çarpıklığını, hukuksuzluğu, zenginlerin kural tanımazlığını da yazar başarılı bir şekilde aktarmış. oldukça akıcı ve etkileyici olan bu eser daha sonra aynı isimle sinemaya da uyarlanmış.
  anne ve babası eşkiyalar tarafından gözleri önünde öldürülen ve tek başına hayatta kimsesiz kalan küçücük bir kuyucaklı yusuf'un hikayesi. olay yerine inceleme için gelen kaymakamın onu çok sevmesi, evlat gibi görüp büyütüp yetiştirmesi ile olaylar gelişiyor. kaymakamın kızı muazzez ile kuyucaklı yusuf'un ilişkileri abi kardeş gibiyken aşka dönüşüne de tanıklık ediyoruz. sadece bu zorlu aşkı değil, kuyucaklı yusuf'un yalnızlığını,hiçbir yere ait hissedemeyişini, dik başlılığını, cesaretini de hissedebiliyoruz.
roman karakterlerinin duyguları eşliğinde toplumun çarpıklığını, hukuksuzluğu, zenginlerin kural tanımazlığını da yazar başarılı bir şekilde aktarmış. oldukça akıcı ve etkileyici olan bu eser daha sonra aynı isimle sinemaya da uyarlanmış.
devamını gör...
çok sevilen eski sevgiliye not
          sen bana yüzlerce kez "iyi ki varsın dedikten sonra, ben yokmuşum gibi davrandın. artık bende, sen yoksun..."
      
  devamını gör...
yazarların öğrenmek istediği dil
          içimdeki çocuğun dilini öğrenmek istiyorum ya bazen çok ağlıyor, zırlıyor, boğuk boğuk konuşuyor, ne dediğini anlayamıyorum..
      
  devamını gör...
geceye bir fotoğraf bırak
          fotoğraftaki detaylara dikkatlice bakarsanız her bir detayın diğerinden tatlı olduğunu fark edeceksiniz;
1-küçük olan minnoşun terliklerini ters giyişine bakın.
2-yine küçük minnoşun elindeki sapanı tutuşuna bakın.
3- öz çekim yapılan aletin güzelliğine bakın.
4-abinin kardeşini sahiplenen tutuşuna bakın.
5-bir de bakışların güzelliğine bakın e mi?
 
      
  1-küçük olan minnoşun terliklerini ters giyişine bakın.
2-yine küçük minnoşun elindeki sapanı tutuşuna bakın.
3- öz çekim yapılan aletin güzelliğine bakın.
4-abinin kardeşini sahiplenen tutuşuna bakın.
5-bir de bakışların güzelliğine bakın e mi?
 
      devamını gör...
leyla ile mecnun'un yeniden başlaması
          ne ülke 10 yıl önceki ülke, ne biz 10 yıl önceki biziz. eskisi gibi tat vermez. böyle kalmalı. doğru olanı yapmış şimbilli.
yani bir de artık yeni şeyler mi üretseniz? sürekli eskinin ekmeğini yemeye çalışmak sıkmadı mı? iptal edildikten 1-2 yıl sonra toplardın ekibi o zaman olurdu. 10 yıl sonra biz geri geldik pek olmuyor be.
bu arada 10 yıl demiş miydim? evet 10 yıl. yaşlanıyoruz...
  yani bir de artık yeni şeyler mi üretseniz? sürekli eskinin ekmeğini yemeye çalışmak sıkmadı mı? iptal edildikten 1-2 yıl sonra toplardın ekibi o zaman olurdu. 10 yıl sonra biz geri geldik pek olmuyor be.
bu arada 10 yıl demiş miydim? evet 10 yıl. yaşlanıyoruz...
devamını gör...
kitap kokusu
          özelikle yeniyse muhakkak koklarım.dinginliğin kokusu.
      
  devamını gör...
mütareke basını
          30 ekim 1918 mondros mütarekesi ile başlayıp 11 ekim 1922 mudanya mütarekesi ile sona eren dönemde milli mücadele aleyhinde yayın yapan basına verilen isimdir.
artin kemal olarak da bilinen ali kemal’in başını çektiği mütareke basınının linkte pdf formatında orijinal metni yer alan mondros mütarekesi’ne yandaş gazetelerinde attığı bazı başlıklar...
vakit: “memleket artık barış ve huzura kavuştu.”
ikdam: “allah’ın yardımıyla ateşkes yapıldı.”
tasvir: “çevresi çiçeklerle bezenmiş, üstünde güneş doğan bir barış.”
işgal altındaki istanbul basınının bir bölümü kuva-yi milliye ile mustafa kemal paşa'ya söver, işgalci devletlere vıcık vıcık yağ çeker.
‘‘mütareke şartlarını tamamen icra edip iyi niyet göstermemiz gerekir. fakat bütün bunlar, kuva-yi milliye denilen maskaralık ortadan kalkmadan mümkün olmaz’’ derler.
o dönemi yaşayan dünya gazeteler birliği altın kalem özgürlük ödülü sahibi ahmet emin yalman şöyle anlatır:
“gazetelerin çoğu yabancı parası alıyor ve karşılığında memlekette fitne ve karışıklık çıkarıyor, yabancıların emellerine bilerek ya da bilmeyerek alet oluyorlardı. o sırada bir yabancı devletten, bir yabancı banka ve şirketten para almak, bir gazetenin tıpkı satış gibi, ilan gibi normal gelir kaynaklarından biri sayılıyordu.”
milli mücadele aleyhtarı hain, satılık, işbirlikçi kalemleri olan bu yayın organlarına atatürk “bizans basını” demiştir. bir ülkede halkı kandıran bir medya varsa, o ülkenin başka bir düşmana ihtiyacı yoktur.
günümüzde halk için değil, emperyalist güçlerin çıkarlarına dönük yayın yapan basına mütareke basını denilmektedir.
baştan sona 'algı' ve yalan haberle dolu malum medya son günlerde ekranlarda “tencere dibin kara, seninki benden kara” türü kapışmalar yapmaktadır.
“joe biden beni seç” tarzı tribünlere oynayan mütareke basınının günümüzdeki temsilcilerinin tarihten ders almaları gerekir.
dersaadet isimli yurtsever bir gazete 1920 yılında anadolu’daki milli harekete duyduğu güveni şu resimle halka anlatmıştır

öküzleriyle tarla süren köylü oğluna seslenir: “oğul! bugün yeni bir devre giriyoruz; artık geçmiş günleri unutmak ve yüreğin acılarını dağlamak için sabanı sürmeye başla ve her gecenin bir sabahı olduğunu unutma.”
diğer görüntülerde ise sevr’i imzalayan osmanlı heyeti, fransız, ingiliz ve italyan delegeleri ile imza işleminin yapıldığı salon resmedilmektedir.
"gazetecilikte gerçeği söylemek ve şeytanı utandırmaktan daha yüksek bir yasa olamaz" - walter lippmann.
  artin kemal olarak da bilinen ali kemal’in başını çektiği mütareke basınının linkte pdf formatında orijinal metni yer alan mondros mütarekesi’ne yandaş gazetelerinde attığı bazı başlıklar...
vakit: “memleket artık barış ve huzura kavuştu.”
ikdam: “allah’ın yardımıyla ateşkes yapıldı.”
tasvir: “çevresi çiçeklerle bezenmiş, üstünde güneş doğan bir barış.”
işgal altındaki istanbul basınının bir bölümü kuva-yi milliye ile mustafa kemal paşa'ya söver, işgalci devletlere vıcık vıcık yağ çeker.
‘‘mütareke şartlarını tamamen icra edip iyi niyet göstermemiz gerekir. fakat bütün bunlar, kuva-yi milliye denilen maskaralık ortadan kalkmadan mümkün olmaz’’ derler.
o dönemi yaşayan dünya gazeteler birliği altın kalem özgürlük ödülü sahibi ahmet emin yalman şöyle anlatır:
“gazetelerin çoğu yabancı parası alıyor ve karşılığında memlekette fitne ve karışıklık çıkarıyor, yabancıların emellerine bilerek ya da bilmeyerek alet oluyorlardı. o sırada bir yabancı devletten, bir yabancı banka ve şirketten para almak, bir gazetenin tıpkı satış gibi, ilan gibi normal gelir kaynaklarından biri sayılıyordu.”
milli mücadele aleyhtarı hain, satılık, işbirlikçi kalemleri olan bu yayın organlarına atatürk “bizans basını” demiştir. bir ülkede halkı kandıran bir medya varsa, o ülkenin başka bir düşmana ihtiyacı yoktur.
günümüzde halk için değil, emperyalist güçlerin çıkarlarına dönük yayın yapan basına mütareke basını denilmektedir.
baştan sona 'algı' ve yalan haberle dolu malum medya son günlerde ekranlarda “tencere dibin kara, seninki benden kara” türü kapışmalar yapmaktadır.
“joe biden beni seç” tarzı tribünlere oynayan mütareke basınının günümüzdeki temsilcilerinin tarihten ders almaları gerekir.
dersaadet isimli yurtsever bir gazete 1920 yılında anadolu’daki milli harekete duyduğu güveni şu resimle halka anlatmıştır

öküzleriyle tarla süren köylü oğluna seslenir: “oğul! bugün yeni bir devre giriyoruz; artık geçmiş günleri unutmak ve yüreğin acılarını dağlamak için sabanı sürmeye başla ve her gecenin bir sabahı olduğunu unutma.”
diğer görüntülerde ise sevr’i imzalayan osmanlı heyeti, fransız, ingiliz ve italyan delegeleri ile imza işleminin yapıldığı salon resmedilmektedir.
"gazetecilikte gerçeği söylemek ve şeytanı utandırmaktan daha yüksek bir yasa olamaz" - walter lippmann.
devamını gör...
üslubun her şey olması
devamını gör...
yeni nesildeki ateizm dalgası
          daha 13-14 yaşlarındayken çocuklar sorgulamaya başlıyor, dine inanmayı reddediyor. küçük kardeşim 14 yaşında ve arkadaşlarının çoğu ateistmiş, kendi de ateizm yolunda ileriyormuş. bana benzediği tek nokta herhalde :d
beni şaşırtan ben de o yaşlarda ateist olmuştum ama arkadaşlarıma söyleyince "sen yanacaksın, annen baban seni sevmiyor mu, şaka yapma" falan diyorlardı. öyle diyenler de sonradan ateist oldu ayrı konu.ama şuan toplu bir biçimde dönüyorlar.
ben biraz farklı olduğum için ateizme kaymıştım o yaşta,yaşıtlarım hala inanıyordu. ama şuan küçükler dalga halinde ateist/deist oluyor.
edit:o kadar kişiyle aynı görüşü paylaşıyorum ama hiçbiri şuku atmamış. hiç mi sevmiyonuz la beni :d
  beni şaşırtan ben de o yaşlarda ateist olmuştum ama arkadaşlarıma söyleyince "sen yanacaksın, annen baban seni sevmiyor mu, şaka yapma" falan diyorlardı. öyle diyenler de sonradan ateist oldu ayrı konu.ama şuan toplu bir biçimde dönüyorlar.
ben biraz farklı olduğum için ateizme kaymıştım o yaşta,yaşıtlarım hala inanıyordu. ama şuan küçükler dalga halinde ateist/deist oluyor.
edit:o kadar kişiyle aynı görüşü paylaşıyorum ama hiçbiri şuku atmamış. hiç mi sevmiyonuz la beni :d
devamını gör...

