bateri
          vurmalı bir müzik enstrümanıdır. genelde 5 davul ve 3 zilden oluşur. baget denen 2 çubuk ile çalınır, bazen müziğe göre fırça denen ucu püsküllü baget de kullanılır. fransızca battre* fiilinden türemiştir. bu enstrümanı çalan kişiye baterist denir. sahne diziliminde genelde en arkada konuşlanırlar.
aklıma geldi, aklımda kalacağına burada kalsın. bir konserde yanımda duran tanımadığım birisi "bateristi çalan çocuk kim?" demişti yanındakine. o gün ben utandım senin yerine.
  aklıma geldi, aklımda kalacağına burada kalsın. bir konserde yanımda duran tanımadığım birisi "bateristi çalan çocuk kim?" demişti yanındakine. o gün ben utandım senin yerine.
devamını gör...
kadın
          dünyanın en güçlü varlığı
      
  devamını gör...
2021'e namaz kılarak girmek
          (bkz: ibadetin gizlisi makbuldür)
      
  devamını gör...
cinuçen tanrıkorur
          türk bestekar, güftekar, ud virtüözü, ses sanatkarı, musiki hocası.
kazan türkçesinde; cinu zafer anlamında, çen ise şan anlamında. babası zaferşan bey oğluna kendi isminin kazan türkçesindeki karşılığını vermiştir.
mevlevi ayini, kar-ı natık, fantezi, ilahi gibi birbirinden çok farklı formlarda beste yapmıştır.
kendine has üslubuyla icra ettiği ud; onu dünya çapında virtüözlük mertebesine eriştirmiştir.
bu kadar üstün meziyetleri olmasına rağmen, musiki bilgisini saklamayı hiç seçmemiştir. bilgilerini, tekniğini gelecek kuşağa arz ederek onları yetiştirmiştir. yazmış olduğu ud metodu eseriyle de birçok kişiye ilham olmuştur.
bestesi kendisine ait olan ud icrası
14 yaşındaki ilk bestesi
fantezi eseri
  kazan türkçesinde; cinu zafer anlamında, çen ise şan anlamında. babası zaferşan bey oğluna kendi isminin kazan türkçesindeki karşılığını vermiştir.
mevlevi ayini, kar-ı natık, fantezi, ilahi gibi birbirinden çok farklı formlarda beste yapmıştır.
kendine has üslubuyla icra ettiği ud; onu dünya çapında virtüözlük mertebesine eriştirmiştir.
bu kadar üstün meziyetleri olmasına rağmen, musiki bilgisini saklamayı hiç seçmemiştir. bilgilerini, tekniğini gelecek kuşağa arz ederek onları yetiştirmiştir. yazmış olduğu ud metodu eseriyle de birçok kişiye ilham olmuştur.
bestesi kendisine ait olan ud icrası
14 yaşındaki ilk bestesi
fantezi eseri
devamını gör...
bana soğuk bir yer söyle
          unutmayın ki ankara şehriyle ünlü bir soğuktur.
      
  devamını gör...
türkiye’de eksikliği en çok hissedilen şey
          adalet ve eğitim
      
  devamını gör...
cennet mahallesi
          küçükken hep izlediğimiz bir dizidir. romanları temsilen çekilen dizi komikliğiyle bizleri ekrana kilitledi. her günün sonunda kendilerini karakolda bulmaları sultanla ferhatın bir türlü evlenememesi yunusla pembenin kavgaları diziye renk katıyordu.
      
  devamını gör...
sokak lezzetleri
          efsane tadıyla kokoreç, bardakta ya da közde mısır, yemesi çok sevap olan kestane kebap, lavaş ya da maruluyla çiğ köfte, içinde dondurması da olan kağıt helva, tarihten gelen turşu suyu, sokağın gerçek evladı halka tatlı.
      
  devamını gör...
olasılık
          matematikte çoğu öğrencinin zorlandığı, çok kolay sorularının yanında sağlam sorularının da olduğu bir konu başlığıdır.
t: bir olayın gerçekleşme veya gerçekleşmeme durumuna denir.
  t: bir olayın gerçekleşme veya gerçekleşmeme durumuna denir.
devamını gör...
i origins
          içinde felsefik düşünceler ve bolca bilim barındıran aşk filmi. bende yeri çok ayrıdır, çok severim.
      
  devamını gör...
hafıza sarayı
          bilinen tarihi antik yunan dönemine kadar izlenebilen, loci metodu olarak da bilinen, bilgiyi depolayıp, gerektiğinde geri çağırmak ve doğru kullanmak için geliştirilen bir hafıza tekniği. bilgiyi depolama alanı olarak kullanacağınız hayali bir kütüphane yaratmak gibi de düşünülebilir. kütüphane benzetmesini anlamlı buluyorum zira bir metafordan ziyade tekniği neredeyse her aşamasıyla somutlaştırıp netleyen özet bir tarif diyebiliriz. 
zira, bilgiyi zihne gelişi güzel tıka basa doldurmaktansa, seçe eleye ve en önemlisi sınıflayarak yerleştirmeyi öğrenmek bu tekniğin en temel aşamalarından biri. başlangıç aşamasında seçeceğiniz yer mekan en önemli unsurmuş gibi tınlasa da tekniği öğrendikten sonra bu mekanın genişleyebilirliği, eklemlenebilirliği esasında zihninizdeki depo alanının bir kas gibi geliştirilebilirliği söz konusu.
asıl mesele bilgiyi sınıflamayı öğrenmek çünkü,
tekniğin amacı bilgiyi depolamak değil, bilgiyi daha sonra kullanmak için depolamak. bir kütüphanede yolunuzu bulmak için en azından temel seviye düzeyinde dewey ondalık sistemi ya da diğer bir adıyla dewey onlu sınıflama sistemi biliyor olmanız gerekir. yoksa raflar ve kitap sırtlarında size yol göstermek için var olan etiketler kafanızı karıştırmaktan başka bir işe yaramaz ve bir kaosun içinde bulursunuz kendinizi. hafıza da bu yönüyle kaotik bir çağrışım sistemiyle gelişi güzel yerleşmiş türlü bilgiyle dolar hayat boyu. oysa rastlantısal bir çağrışım sistemi değildir o, bilinçaltınızın sizin için oluşturduğu bir kodlama sistemidir. tekniği öğrenmeye başladığınızda kendinize hafıza sarayı diye seçtiğiniz mekanın bu çağrışımlarla size oynayacağı oyunlar komik ve sürükleyici olabildiği gibi psikolojiyi alt üst eden bir serüvene de dönüşebilir. tüm bu çetrefiller aşıldıktan sonra -gözünüzde büyütmeye gerek yok yahu yaptıkça oluyor- ister kendi hazır kod sisteminize uyumlanabilir -çok zaman alır bence, tüm kodları çağırmak yıllar alabilir- isterseniz yeni bir kodlama sistemi ve el yordamıyla kendi zihninizde yollar bulabilirsiniz.
az ve kolay bilgilerle başlamanızı öneririm. mekanda göz önünde olan şeyleri depo olarak kullanın başlarda, geliştikçe detaylı eklemelerle depo alanınızı genişletebilirsiniz.
dev alanlara ihtiyacınız olacağını sanmıyorum, her detayını bildiğiniz bir odanın size sunabileceği depo alanları gerçekten çok zengin olabiliyor. bu mekanı kendiniz kurgulayabileceğiniz gibi geçmişinizden bir yer, çocukluk odanız, yaşadığınız bir ev, ya da çok iyi bildiğiniz bir sokak mahalle şehri bile seçebilirsiniz. ben küçük başlayıp yavaş yavaş ilerlemekte fayda görüyorum ama bu bir tercih elbette, hayal gücünün sınırı yok.
loci tekniği ya da bilinen adıyla hafıza sarayı insanın kendi kendine rahatlıkla öğrenebileceği bir teknik. metodu öğretmek ve siz süreçleri deneyimlerken rehberlik etmek üzere yazılmış çok iyi kitaplar var, ben hiç kötüsüne denk gelmedim açıkçası. çok nesnel bir teknik olmakla birlikte öğrenimi çok öznel bir süreç olduğundan dolayı her kitap başka bir virgül başka bir sayfa başka bir fikir başka bir dille yeni bir yol açabiliyor. cümlenin ögeleri yer değiştirdiğinde bile insan kendi süreciyle ilgili aydınlanma yaşıyor. üşenmeyip araştırmak faydalı olacaktır.
  zira, bilgiyi zihne gelişi güzel tıka basa doldurmaktansa, seçe eleye ve en önemlisi sınıflayarak yerleştirmeyi öğrenmek bu tekniğin en temel aşamalarından biri. başlangıç aşamasında seçeceğiniz yer mekan en önemli unsurmuş gibi tınlasa da tekniği öğrendikten sonra bu mekanın genişleyebilirliği, eklemlenebilirliği esasında zihninizdeki depo alanının bir kas gibi geliştirilebilirliği söz konusu.
asıl mesele bilgiyi sınıflamayı öğrenmek çünkü,
tekniğin amacı bilgiyi depolamak değil, bilgiyi daha sonra kullanmak için depolamak. bir kütüphanede yolunuzu bulmak için en azından temel seviye düzeyinde dewey ondalık sistemi ya da diğer bir adıyla dewey onlu sınıflama sistemi biliyor olmanız gerekir. yoksa raflar ve kitap sırtlarında size yol göstermek için var olan etiketler kafanızı karıştırmaktan başka bir işe yaramaz ve bir kaosun içinde bulursunuz kendinizi. hafıza da bu yönüyle kaotik bir çağrışım sistemiyle gelişi güzel yerleşmiş türlü bilgiyle dolar hayat boyu. oysa rastlantısal bir çağrışım sistemi değildir o, bilinçaltınızın sizin için oluşturduğu bir kodlama sistemidir. tekniği öğrenmeye başladığınızda kendinize hafıza sarayı diye seçtiğiniz mekanın bu çağrışımlarla size oynayacağı oyunlar komik ve sürükleyici olabildiği gibi psikolojiyi alt üst eden bir serüvene de dönüşebilir. tüm bu çetrefiller aşıldıktan sonra -gözünüzde büyütmeye gerek yok yahu yaptıkça oluyor- ister kendi hazır kod sisteminize uyumlanabilir -çok zaman alır bence, tüm kodları çağırmak yıllar alabilir- isterseniz yeni bir kodlama sistemi ve el yordamıyla kendi zihninizde yollar bulabilirsiniz.
az ve kolay bilgilerle başlamanızı öneririm. mekanda göz önünde olan şeyleri depo olarak kullanın başlarda, geliştikçe detaylı eklemelerle depo alanınızı genişletebilirsiniz.
dev alanlara ihtiyacınız olacağını sanmıyorum, her detayını bildiğiniz bir odanın size sunabileceği depo alanları gerçekten çok zengin olabiliyor. bu mekanı kendiniz kurgulayabileceğiniz gibi geçmişinizden bir yer, çocukluk odanız, yaşadığınız bir ev, ya da çok iyi bildiğiniz bir sokak mahalle şehri bile seçebilirsiniz. ben küçük başlayıp yavaş yavaş ilerlemekte fayda görüyorum ama bu bir tercih elbette, hayal gücünün sınırı yok.
loci tekniği ya da bilinen adıyla hafıza sarayı insanın kendi kendine rahatlıkla öğrenebileceği bir teknik. metodu öğretmek ve siz süreçleri deneyimlerken rehberlik etmek üzere yazılmış çok iyi kitaplar var, ben hiç kötüsüne denk gelmedim açıkçası. çok nesnel bir teknik olmakla birlikte öğrenimi çok öznel bir süreç olduğundan dolayı her kitap başka bir virgül başka bir sayfa başka bir fikir başka bir dille yeni bir yol açabiliyor. cümlenin ögeleri yer değiştirdiğinde bile insan kendi süreciyle ilgili aydınlanma yaşıyor. üşenmeyip araştırmak faydalı olacaktır.
devamını gör...
malcolm x
          suikaste uğradıktan sonra, yakın korumalarından birinin f.b.i için çalıştığı anlaşılmıştı. hatta ırkçı cemaat içindeki f.b.i ajanlarının, malcolm x' e suikast yapılacağını bildirdikleri ama f.b.i tarafından, suikaste göz yumulduğu söyleniyordu.
      
  devamını gör...
evlilik
          iki insanın birlikte yaşaması için, birbirleriyle yaptıkları her şeyin ortak olduğunu, kanunen ortaya çıkacak maddi, manevi ve insani sonuçların ikisinin ortak sonucu olduğunun devlet nezdinde bir akit ile denetim altına alınmasıdır. 
buradaki amaç genelde sevgi diye adlandırılsa da aslında değildir. zaten evliliğin birbirini seven iki insan arasında olacağına o kadar şartlamışız ki kendimizi sırf evlenmek için seviyor/sevdiğimizi sanıyor ya da söylüyoruz. biliyoruz ki sevmiyor olsak evlenmemeliyiz bu şekilde evlenmek doğru değil diye bir algı olduğundan evlenmek istediğimiz herkesi bir sebepten seviyor görünüyoruz. görücü usülü ile evlendiğimizde de daha önce hiç görmediğimiz tanımadığımız insana aşık olduğumuzu iddia ediyoruz hatta.
her sevgililik evlilik yolunda karşındaki insanı tanımak amacı gütmeyebilir ama günümüzde insanlar sevgili olduklarında ve yaşları da müsaitse hemen evlilik konuşmaya başlıyor. seviyor olmak evlenmek için yeterli ve geçerli bir sebepmiş gibi anlatılıyor ve insanlar evlilik düşüncesinde olmadıklarında ilişkiyi ''ciddi'' olarak tanımlamıyor bile. buradaki ''ciddi ilişki'' kavramı da zaten evlilik düşünüp düşünmediğinin bir göstergesi halini aldı ne yazık ki.
ilişkilerde amaç sevdiğin insanla olmak yerine evlenmekmiş gibi anlatıldığından günümüzde her türden insani iletişim evliliğe varacak korkusu ya da isteği oluşturuyor. evlenmeyecek olsanız da sevebilirsiniz, sevseniz de evlenmeyebilirsiniz. her şeyi evliliğe dayandırmayın ki ilişki yaşamayı öğrenin.
  buradaki amaç genelde sevgi diye adlandırılsa da aslında değildir. zaten evliliğin birbirini seven iki insan arasında olacağına o kadar şartlamışız ki kendimizi sırf evlenmek için seviyor/sevdiğimizi sanıyor ya da söylüyoruz. biliyoruz ki sevmiyor olsak evlenmemeliyiz bu şekilde evlenmek doğru değil diye bir algı olduğundan evlenmek istediğimiz herkesi bir sebepten seviyor görünüyoruz. görücü usülü ile evlendiğimizde de daha önce hiç görmediğimiz tanımadığımız insana aşık olduğumuzu iddia ediyoruz hatta.
her sevgililik evlilik yolunda karşındaki insanı tanımak amacı gütmeyebilir ama günümüzde insanlar sevgili olduklarında ve yaşları da müsaitse hemen evlilik konuşmaya başlıyor. seviyor olmak evlenmek için yeterli ve geçerli bir sebepmiş gibi anlatılıyor ve insanlar evlilik düşüncesinde olmadıklarında ilişkiyi ''ciddi'' olarak tanımlamıyor bile. buradaki ''ciddi ilişki'' kavramı da zaten evlilik düşünüp düşünmediğinin bir göstergesi halini aldı ne yazık ki.
ilişkilerde amaç sevdiğin insanla olmak yerine evlenmekmiş gibi anlatıldığından günümüzde her türden insani iletişim evliliğe varacak korkusu ya da isteği oluşturuyor. evlenmeyecek olsanız da sevebilirsiniz, sevseniz de evlenmeyebilirsiniz. her şeyi evliliğe dayandırmayın ki ilişki yaşamayı öğrenin.
devamını gör...
normal sözlük'te yaşanan garip olaylar
devamını gör...
bir sözlüğü kalitesiz yapan detaylar
          küfürlü entrylerin cirit atmasıdır.
      
  devamını gör...
hiç bitmeyecek sanılan şeyler
          yakın olduğunuz insanlarla olan samimiyeti kaybedene kadar hiç bitmeyecek sanmak:((
      
  devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
          sanırım bu başlığı çok fazla kullanıyorum; ama yapacak bir şey yok, en çok buraya dökebilirim içimi. üzgünüm sözlük, burayı ağlayacak bir omuz, sığınacak bir liman haline getirdiğim için.
bir süredir kimseyi sokamıyorum hayatıma, kimseyle konuşmak ya da görüşmek istemiyorum. birine dert anlatma düşüncesi bile yoruyor beni, birinin derdini dinleyecek de mecalim yok. bir süre alıp başımı gitmek ve herkesten uzakta kalmak istiyorum. korkunç bir haldeyim. kimse bana yazmasın diye erkenden "uyuyorum ben" diyorum, birinin elimi tutmasına izin versem aslında çekip çıkartır beni bu düştüğüm dipsiz kuyudan; ama ben yalnız mutlu gibiyim. depresyon değil bu, tükenmişlik sendromu da değil. bu bir geçiş süreci, kısa bir kendini bulma dönemi ama korkuyorum. yabani bir insan haline gelmekten ve kimseyi sevememekten korkuyorum. yorgunum sözlük, çok yorgunum...
  bir süredir kimseyi sokamıyorum hayatıma, kimseyle konuşmak ya da görüşmek istemiyorum. birine dert anlatma düşüncesi bile yoruyor beni, birinin derdini dinleyecek de mecalim yok. bir süre alıp başımı gitmek ve herkesten uzakta kalmak istiyorum. korkunç bir haldeyim. kimse bana yazmasın diye erkenden "uyuyorum ben" diyorum, birinin elimi tutmasına izin versem aslında çekip çıkartır beni bu düştüğüm dipsiz kuyudan; ama ben yalnız mutlu gibiyim. depresyon değil bu, tükenmişlik sendromu da değil. bu bir geçiş süreci, kısa bir kendini bulma dönemi ama korkuyorum. yabani bir insan haline gelmekten ve kimseyi sevememekten korkuyorum. yorgunum sözlük, çok yorgunum...
devamını gör...
çaylak entry'lerini gizlemek
          vicdansız insanların yaptığı eylem. biz insan değil miyiz? neden görmezden geliyorsunuz ey insanoğlu.
      
  devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
          (bkz: yaklaşıyor yaklaşmakta olan)
      
  devamını gör...
yenge
          el suremeyeceginiz, göz süzemeyeceginiz, abladan hallice ama namahrem olduğu da her bir harfinde belirtilen kadın.  "yenge" kavramının ulkemizde farklı kültürler ve farklı bakış acilarindan algılanışı üzerine güzel bir kitap önerebilirim. 
iletişim yayınlarından çıkan "yengeler cumhuriyeti" kitabını mustafa ciftci ve tanıl bora derlemiş.
  iletişim yayınlarından çıkan "yengeler cumhuriyeti" kitabını mustafa ciftci ve tanıl bora derlemiş.
devamını gör...