sumo deadlift, kişinin bacaklarını barın bir ucundan diğer ucuna doğru açarak yaptığı, barın seyahat ettigi mesafeyi kisaltip, vücudun daha dik açı ile durmasını sağlayarak çok daha yüksek ağırlıklar kaldırmak adına özellikle powerlifting sporunda kullanılan bir deadlift varyasyonudur.
tekniğin çok daha ön planda olduğu sumo deadlift genel görüşe göre cheating'dir. conventional deadlift yani standart deadlift e göre mesafeyi kisaltip hareketi posterior chain için çok daha kolay hale getirmesinden dolayı her zaman eleştirilen bir tarz olmuştur.. özellikle vücut boyu kısa kol boyu uzun olan kişiler barı yerden 10 cm kaldırarak hareketi bitirebilebilir. anatomi önem arz eder. bu da klâsikcileri çileden çıkarır gerçi. böyle deadlift mi olur lan diye. ama powerlifting de nasıl yaptığın değil ne kadar kaldırdığın önemlidir.
devamını gör...

(bkz: hamidiye alayları)

türkiye "karşılıklı arşivleri tarihçilere açalım herkes ne olduğunu görsün" şeklinde bildirimde bulunmasına rağmen ermeni tarafının asla buna yanaşmadığı henüz yakın tarihte defalarca kez yaşanmışken ermeni soykırımı vardır demek biraz komik oluyor. neymiş adamları fizana sürmüşüz, e ne yapacaktık? her gün komşunuzun oğlunun katıldığı çetenin sizi boğazlamasıyla karşı karşıya kaldığınız bir ortamda yaşadınız mı hiç? ben yaşadım. gidin doğu'nun ücra köşelerinde görev yapmaya çalışan öğretmenlere sorun onlar size anlatır ki şimdi yaşadığımız bozuk da olsa bir devlet düzenine rağmen gerçekleşiyor. bilmem kaç cephede savaşan devletin topraklarında iç karışıklık çıkarıp, milletin evine, karısına, çocuğuna, ülkesine göz koyarsan değil deyrizor kuala lumpur'a sürülseniz sesinizin çıkmaması lazım.

ha ermeni devleti nefret üzerine kurulu bir devlettir, o yüzden bu iddialarından asla vazgeçmeyecekler. devletlerinin başka bir dayanağı yok, salt nefret ve ırkçılık ile ayakta duruyor. bizim ülkede yaşayanlar neden bu kadar ısrarcı bu olayların soykırım olduğu konusunda bir fikrim var da yeri değil.
devamını gör...

kelimelerin yetersiz kaldığı bir durum. insanın nutku tutuluyor.

bunu nasıl, neden yapıyorsunuz? insanlar 70-75 yıllık hayatlarının en az yarısına yakınını stresiydi, ekonomik koşullarıydı, bunlar altında geçirerek mesleklerini eline alıyor, üstelik de sizin sağlığınız için. bir anne veya baba 20+ senedir bir evlat yetiştiriyor. kendini bilmez biri gidip o canı cesaret ederek sonlandırıyor! bunun adı başka bir şey, tanımlayamıyorum ama bambaşka bir şey...

düşüncenin ve bilginin uçtuğu geri kalmış toplumlarda ne yazık ki böyle oluyor. gelişememekte, medeni olamamakda ısrar edişimiz neden? söyleyecek çok şey var da...

kaynak:
t24.com.tr/haber/hemsire-om...
devamını gör...

çocuklarınızı sakın “bu dünyada iyiler kazanır” diyerek büyütmeyin. onlara deyin ki; “dünyada hep arsızlar, çığırtkanlar, kötüler ve ikiyüzlüler kazanır, ama sen onursuz bir kazancın, onurlu bir kaybedişe asla ulaşamayacağını bil ve hep iyi kal.”

(bkz: kulağımıza küpe olsun)
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sessizliğini duymayan birine sevdanı verme. göynün incinir, uykuların ziyan olur.

neşet ertaş
devamını gör...

1914 kuşağının en önemli sanatçılarından, sembolist ressam.
eserlerindeki ışığı resmedişine bayıldığım bir sanatçı. kullandığı pastel tonlardan mı ışığı resmedişinden mi bilmem, eserin ona ait olduğu kendini belli ediyor. sakıp sabancı müzesi'ndeki şu eserini özellikle eklemek isterim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel mihrişah sultan dairesi

bugün kendisinin mezarını tesadüf eseri görme fırsatı buldum. pierre loti tepesinde. kafenin hemen yanında, dibinde de mısırcı ve kestaneci var. bakımsız halde ve kalabalığın içinde kalmış. bu kadar değerli bir sanatçının mezarının hiç değilse etrafını kapatsalarmış. hiç bir şeye saygımız yok. yazık.
devamını gör...

felsefenin amacı soru sormak ki yoksa çözüm bulmak mı ?
devamını gör...

öncelikle dergi çok şık hareket. üzerinde çalışanları ve yazarlarını kutlamalıyım. ellerinize, emeğinize sağlık. elimden geldiğince her bir yazıyı tek tek okuyacağım. her birinin özenle seçilen şahane şeyler olduğuna neredeyse eminim (zaten yazan isimlerin çoğu da tanıdık isimler) ve bunun için yazarlarına topluca bir teşekkürü de böylece etmiş olayım.

normalde ben de katkıda bulunmak isterim ama şu anda tarih kategorisinin yokluğu sebebiyle dombra melodisi eşliğinde hıçkırarak ağlıyorum. tarihle alakalı tek bir içeriğe rastladım şimdilik (crimson'ın kaleme aldığı türk mitolojisi üzerine olan yazı), o da "kültür - sanat" başlığı altında sıralanmış. aslında bu kategori yanlış değil elbette, ama eksik bence. nihayetinde tarihle ucundan kıyısından ilgili ve bu da ayrıca belirtilmeli herhâlde.

bu sebepten, aklıma takılan soru şu: derginin sorumluları ve özellikle de sözlük yazarları, bu dergide tarih içerikleri görmeyi isterler mi? bana kalsa ben yazarım ama bu konuda şimdiye kadar görüş belirten birine de rastlamadım. sıkıcı mı olur, ilgi çekici mi olur bilemiyorum. açıkçası o kadar yazıp ettikten sonra birinin çıkıp, "ya sen ne anlattın şimdi iki harfli malum yerine üç harfli malum eylemi icra ettiğimin denyosu" demesini istemiyorum. ayrıca bu son derece kaba olur bak, şimdiden söyleyeyim, bozuşuruz.*

yazacak olsam bile, bütün bu insanların ilgisi sorunu üzerine, var mıdır bana merak ettiği herhangi bir tarihi meseleyi ulaştıracak yüce gönüllü? her şey olabilir. "ya una nocte, ömür geldi geçti şu abdülhamid iyi mi kötü mü anlamadım" ya da "deli petro'ya neden deli diyorlar?" filan gibi mesela. yazacak olursam diye, aklımda bulunsun.

ayrıca, mekân ve zaman anlamında osmanlı ve osmanlı geç modern dönemi ile uğraştığımı ve bunun getirisi olarak devrimlere, modernleşmeye ve azınlıklara* olan meyyalimi herhâlde belirtmeliyim. neden? çünkü takdir edersiniz ki, sözgelimi bir kızılderili kabilesinin tarihini benden değil, oglalalakota'dan okumak istersiniz. anladınız işte.
devamını gör...

ne kendimde ne etrafımdakilerde gördüğüm takıntı. neredeyse sülalemde bile yok öyle bir takıntısı ya da zevki olan. o daha çok erkeklerde var sanırım. rus kadınları nedeniyle...
devamını gör...

evet şeker atınca tüm anlamını yitirir.
devamını gör...

narragansett kabilesinin reisiydi. ingiliz yerleşimcilerin misyonerlik çalışmaları sonucu, kabilesinden bazılarının hristiyan olup, beyazlar gibi giyinmesine, yaşamasına, ibadet etmesine kızdı ve eğer böyle devam ederse yakında kızılderili dini ve kültürünün yaşanmayacağını, beyazlara benzeyip yok olacaklarını savundu. beyazlar daha fazla güçlenmeden yok edilmelerini yoksa kendilerinin yok olacağını söyledi. kendisine uyan bazı kabilelerle birlikte beyazlara karşı savaşmaya başladılar. birçok kasabayı yoketselerde, başta reis uncas gibi hainlerin kabileleri ingilizlere destek verince yenildiler.
ingilizlerle barış yapacağına dair söz vermesi karşılığında af edileceği söylendi ama reis canonchet bunu reddetti. sonunda ingilizler tarafından idam cezası verildiğinde "kalbim yumuşamadan, ve bana layık olmayan bir söz söylemeden öleceğim için sevinçliyim" dedi. 1676'da idam edildi.
devamını gör...

yankınız bile güzel geliyorsa peki? aykut'un sesi net geliyor neeet. bence yayın gayet güzel. mrkf de çok haklı şarkı seçimleri inanılmaz. devaaam*.
edit: hıhı milf* tövbe est.

bu arada hepi börtdey thedansözkiller hep böyle güzel yaşaa.*
devamını gör...

ilk göz ağrım görsel genel kültür ansiklopedisi. seksenli yılların yayınıydı. ondan sonraki ansiklopedi maceramız doksanlı yıllarda kuponla ansiklopedi furyasına girmekle devam etti ve bu furyayla son buldu.
devamını gör...

hayatımın hiçbir zaman yoluna giremeyeceğini farkettim.
devamını gör...

3 kuruşluk aklıyla yalan söyleyip sonra söylediği yalanı unutup yenisini söyleyen sevimsiz güruhun bir üyesi olan bir adet yüksel "bey" içeren program.

konuşurken 2 lafı düzgün şekilde bir araya getiremeyen adam(!)lar maşallah kadın öldürmeyi çok iyi biliyorlar! bıktık artık şu insan profilinden be! hem kadınlığından faydalanıyorlar hem parasını yiyorlar hem canını alıyorlar... kelime bitti artık yahu, yeter yeteeer!

yemin ediyorum süper kahraman olsam birini bile sağ bırakmazdım bunların.


şeytanı gördüm filmindeki gibi eziyet edip tedavi eder, sonra yeniden eziyet edip yeniden tedavi eder, en sonunda da gebertirdim. bunların layık olduğu hayat o çünkü.


gözünü sevdiğimin dexter'ı, her eve lazım!

şuna bak, şundaki konuşma şekline bak!.. sinir krizi geçirtir insana.

bir de zaman kazanmak için her soruya "ney?" diye karşılık vermez mi... laf söyledi balkabağı, yatır yere bas y**ğı!

ağzımı, niyetimi, her bir şeyimi bozuyorum bunları görünce...

edit: bir de evliymiş 100 babalı temiz aile çocuğu!..
devamını gör...

sabah 8:15 vapurunda yı istiyorum sevgili uzun isimli dünyadan uzak isimli yazarım. ben 90'larda şımarık'taki fındıkkıran'ın anlamını bilemeyecek kadar küçüktüm ondan dinlemezdim bu şarkıyı. ama bu şarkı 9 5 işte çalışanlara gelsin istiyorum.

ayrıca mümkünse bilgisi olan arkadaşlardan 94 yılında çıkan şarkılardan da bir iki öneri isteyeceğim. biraz narsistlik belki ama doğduğum yıldı. ondan böyle merak ettim doğduğum yılda hangi şarkılar popülerdi.

edit: audiotest a acayipsin olduğunu belirtti 94'lü yıldaki şarkının. ben de az a acayip değilim bence kalbine toni morrison'u aşkın bedeli'ni sığdırabilen bir çörek olarak. o zaman ikinci bir şarkı hakkım varsa bunu da rica ediyorum sevgili uzun isimli yazarım.
devamını gör...

1995 ile 1998 yılları arasında yayınlanan robert lawrence stine kitaplarından uyarlanmış korkunçlu çocuk dizisi.
bunu izleyerek başlayalım da efendim efsane jenerik:

izlemek için efendim.
ama bizim inceleyeceğimiz konu 90'larda türkiye'de yayınlanma olayı ile ilgili:
show tv'de power rangers'tan hemen sonra yayınlanan çocuklara yönelik, korku öğeleri taşıyan güzel bir diziydi, severek izlerdim hatta power rangers'ten daha çok severdim. herkes power rangers konuşurken ben bundan bahsederdim belki kafa kırıklığımız o zamanlardan kalmadır. hareket eden yeşil solucanlı bölüm, ayna arkasına hapsolan çocuklu bölüm, kaybolan köpekli bölüm, şu korkunç cadılı bölüm vardı çirkin bir kargaya dönüşen ve hala o gün korkudan uyuyamamı sağlayan paylaço maskeli korkunç suratlı adamlı bölümler bir harikaydı bana göre taa ki bizim nesilden bir kaç korkak altını ıslatıp çamaşır masrafı çıkartıncaya kadar. ama kanıma dokunan o maskeli bölümün ilk partını yayınlayıp öyle kaldırılmasıdır. yıllar yılı merak ettim ne olacak diye o ikinci bölümü daha sonraları öğrendim de rahatladım ama televizyon düşmanlığımı başlatan olayın ta kendisidir bu. ryan gosling abimizin ilk oyunculuk deneyimide bu seri ile olmuştur hatta türkiye'de yayınlanan o son bölümün ilk bölümünde vardı ikinci bölüm yine aklıma düştü hüzünlendim. ulan çocuğum bırak izleyeyim rtük yok ama her güzel şey gibi bu da çok kısa kaldı ekranlarda. bunu hatırlayan y kuşağı arkadaşlarıma sonsuz selamlarımı sunarım.
rtük benim düşmanımsın sonrasında power rangersta kalktı yayından daha sonraları pokemon da her güzel şeyi bitiriyorsun rtük al sana pepe kayu izleyen çocuklar.....
devamını gör...

açılın bilimsel açıklamacı geldi. vücudun belli yerleri vardır ki oralardan parfüm daha güzel yayılır. el bileğidir, kulak arkası boyun arasıdır, göğüsleri ne yahu? her insanda göğüs bir tane olur. o bahsedilen memedir efendim. ne diyorduk, hıh belli yerler. evet o belli yerlerden birisi de iki memenin arasıdır. şimdi ben bunu bilimsel olarak açıklama yapma maksadıyla yazmıştım fakat inanır mısınız, yazarken o bilimsel kelimeleri unuttum halbuki başlığı okurken aklımdaydı. sanırım benim bal kabağına dönüşme vaktim gelmiş. borcum olsun bilimsel kısmını daha sonra anlatırım.
devamını gör...

benim 26 tane.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim