back to the future serisinin senaristi bob gale'in hem yazıp hem de yönettiği, 2002 yapımı fantastik bir yol hikayesi. içinde harika karakterler ve yerler barındıran filmin kadrosunda;  gary oldman, christopher lloyd, james marsten, kurt russel, chris cooper, amy smart ve küçük bir rolde de michael j. fox var.

filmde bir çok distopik olay ve mekan mevcut. diyaloglar harika yazılmış. çoğu yerde durdurup not almak isteyebilirsiniz. verilmek istenen mesajlar bazen insanın gözüne gözüne sokulmaya çalışılsa da, film sizi sıkmadan kendini izletmeyi başarıyor.

bahsettiğim bu ikili diyaloglara en güzel örneklerden birisi de, filmdeki iskambil kartı sahnesi;

devamını gör...

trump'ın bulundukları yere kar yağması sebebiyle inanmadığı, buzulları eriten ve iklim üzerinde etkili olan hede.

trump'ı dinlemeyin arkadaşlar. bu olay yüzünden antartika'da sürekli soğuk hava canlısı ölüyor.
devamını gör...

sözlük yazarlarının özgüvenleri gerçekten şaşılacak boyutta. saramagolar, sabahattin aliler, orhan pamuklar, dosteyevskiler, marquezler havada uçuşuyor. bu özgüvene sebep olabilecek şeyler neler olabilir? sözlük yazarlarının edebi bilgi birikimleri yüksek olabilir. edebiyat ile ilgili fikirleri hiç olmayabilir. bu başlıktaki “abartmak” eyleminin kimler tarafından yapıldığının ayırdında olamayabilirler. ilk şıkka pek ihtimal veremiyorum. edebiyatın biraz da tevazu oluşturmasını bekliyorum.

edebiyat ile fazlasıyla haşır neşir olmuş kişiler ortaya bir fikir atacağı zaman oturup biraz düşünürler. mesela şunu kolay kolay yazmazlar, “bence ‘körlük’ çok abartılmış bir kitap. elli sayfadan fazla okuyamadım”. yani senin okuyamamanın bu kitabın abartılması ile nasıl bir bağı olabilir. hayır okuyamamışsın ki, abartıldığını nasıl anladın.

kim abartıyor peki bu kitapları. instagram’da takip ettiğiniz kahveli fenomenler abartıyorsa bilin ki o bir abartma değil, içini boşaltmadır. bir kitabın abartıldığını düşünüyorsanız eğer kimlerin abarttığına bakmak gerekir.

mükemmel bir metin dahi çok fazla karşınıza çıktığında, aşırı maruz kalmanın bıkkınlığını yaşayacaksınız. fakat bu o metnin iyi olmasını değiştirmeyecek. bir kitabın sizin için gerçekten nasıl olduğunu anlamanın yolu onu ön yargısız okumaktır. sizi aldatan referans aldığınız kahveliler ve market raflarıdır.

bir genç bir rehinciyi öldürmek istemiş ama istemeden başka bir kadını da baltayla öldürmüş. sonra vicdan azabı çekmiş. suçun cezası vicdan azabıymış. ee ne var bunda bu kadar abartılacak.

bu mudur yani?
devamını gör...

bugün sabah haberlerinde en az 3 kadın ölüm haberi dinledim, cinayet haberleri, artık sıradan bir haber gibi veriliyor, biz seyircilere de sıradan bir haber gibi geliyor.
kurbağa misali alıştıra alıştıra , tepkisiz kalmayı öğrendik.
geç kalma dan, bir an önce bu kadın cinayetlerini önlemenin yolları ni bulmamız lazım. aileden eğitime başlamamız lazım, okul da devam etmeli ve en önemlisi artık diyanetin el atması lazım, imamların vaaz ve sohbetlerinde kadın cinayetlerini konu etmeleri lazım, malum ülkede, öğretmen, profesör lerin sözü değil, imamların ,hocaların sözü geçiyor bari bir işe yarasın ( görevini düzgün ve dürüst yapan imamlara sözüm olmaz ) kısacası bir seferberlik başlatmak lazım , annelere el kalkmaz, hiç bir kadın ,ne yaparsa yapsın ölümü hak etmez , insan öldürmenin, can almanın dinimizde günah olduğunu artık iyice öğretmemiz lazım.
devamını gör...

türkiye'de 1937-1948 yılları arasında kurulmuş 21 köy enstitüsünden doğu akdeniz bölgesinde olanı. bugün osmaniye'ye bağlı olan düziçi beldesinde (bugün ilçe, o dönemde bahçe ilçesinin bir beldesi) kurulan okul, adana, hatay, maraş ve antep illerinden öğrenci alıyordu.

1940 yılında alman hastanesi olarak bilinen bir yapıda açılan okul, bu binanın yetersizliği üzerine imeceyle yapılmış yeni binalarla genişler ve civardan öğrenci almaya başlarlar. özellikle kız öğrenci alımı çok zordur, zira birçok yerde kızların göğüslerine silikon (yani pamuk) yapılarak "kızlar büyük, işte memeleri çıktı" diye okula gönderilmez.

mezunlarının ağalarla en çok kavga ettiği okullardan biridir. dolayısıyla da 1946 yıkımı denen süreçte en çok yozlaşan kurumlardan olacaktır. örneğin ivriz köy enstitüsü'nden sürgün gelen kemal bayram çukurkavaklı "bayrağı yırtıp helaya attı" diye linç edilmek istenir, günlerce hastanede yattıktan sonra okuldan atılarak tutuklanır. doldurulmuş öğrenciler, yıllar sonra bahçe kaymakamı olacak mehmet can'ın arkasından yapıldığı gibi teneke çalarlar bu solcu öğrencileirn arkasından...

mezun olamamış çukurkavaklı haricinde, behzat ay ve ali yüce gibi yazar ve şairlerin de mezun olduğu kurum bugün düziçi fen lisesi olarak devam ediyor. tarihî binaları da geçtiğimiz günlerde chp'den akp'ye transfer olan belediye başkanı tarafından restore edilmişti.

kaynak: pakize türkoğlu'nun tonguç ve enstitüleri kitabı, ayrıca fakir baykurt'un kemal bayram çukurkavaklı hakkında yazdığı portre (dost yüzleri eserinde yer alır).
devamını gör...

küçük ve minik olmakla beraber artık öyle çokta emekli yeri olmayan bir şehirdir. sürekli göç alır. arap ve iran kökenli insanların oldukça yoğun olduğu bir yerdir. doğulu özellikle van, diyarbakır ve muş ağırlıklı bir yapıdadır. hatta içerisinde bir muş mahallesi mevcuttur. şehrin önemli birçok yeri ve işletmesi bu insanların elindedir. tembel yerleri halka nazaran oldukça çalışkan olan bu kesim zamanla yalova’da mal mülk sahibi olmuştur. fiyat performans olarak inanılmaz vasat bir şehirdir. yerlisi oldukça tembel ve yobazdır. oldukça çarpık ilişkilere ev sahipliği yapar. ihanetin başkenti olarak adlandırılır. bu şehrin orta yaşlı erkeklerinin akıl almaz bir genç kız merakı vardır. sugar daddy arayan arkadaşların muhakkak uğraması gereken bir şehirdir. onun dışında olumlu yanlarından bahsedecek olursak çok hoş bir kordona sahiptir. sahil de yürümesi oldukça keyiflidir. balıkçılar lokalinde sıcacık simit ile çayı soba başında mideye indirmek insana motivasyon kaynağı olabilir. biri ile buluşacaksanız en ideal yer kesinlikle koton’dur. son yıllarda barış sokak -yanlış hatırlamıyorsam- açılan mekanlardan ötürü oldukça popüler olmuştur. küçük bir karaköy gibi düşünebiliriz burayı. kahve içmek için tercihim daniel’s coffe idi benim, şimdi ne durumdadır bilemem. yine sahilde sandal balık en nezih restorandı. iki tek atıp bir şeyler atıştırmak için tercih edilebilirdi, mezeleri nefisti. bir de yine sahilde shot bar’ımız vardı... kapattılar sonradan çay bahçesi yaptılar. yalova’nın en güzel yerlerinden biriydi.
şehir içi ulaşım pembe dolmuşlar ile sağlanır. toplam 3 avm vardır ve bu avm’ler sinemalara ev sahipliği yapar. ama her zaman her istediğiniz filmi bulamayabilirsiniz.
her ne kadar olumsuz ve kötü bir tanım olsa da hala içten içe sevip özlediğim bir şehirdir. şehrin her yerinde atatürk’e rastlama ihtimaliniz bu şehri güzel kılar. bu arada bu şehrin suyunu içen bu şehirden gidemez, gitse de hep içinde ukte kalır.
devamını gör...

isviçreli bilim adamları genelde boş işlerle uğraşırlar.
devamını gör...

ilk üçü
(bkz: araba bakımı ve temizliği)
(bkz: mangal)
(bkz: yük taşıma)
*
devamını gör...

aslına bakarsanız şampuanlar pek sağlıklı icatlar değiller. ya doğal defne sabunu gibi bir şey kullanmak lazım ya da şampuan alacaksan iyi bir marka ve bitkisel olması önemli.

tresan sarımsak özlü şampuan kullanıyorum, fakat kokusu şeftali gibi.
devamını gör...

yüksek ses dinlemeye değecek teoman şarkısı.
"kapıları kaparım
ardıma bakarım
hayatım böyledir
bir yol ararım...

n'apim tabiatım böyle

vura vura dip oldum
ona buna dert oldum
yana yana söndüm
çelindi gönlüm
yaşamadan öldüm."
devamını gör...

kurşun kalem kalınlığındaki kitaba 3657575 tl vermenin entelektüellik ile zerre kadar ilgisi bulunmadığından pek bir geçerliliği olmayan tespit.*

orijinal olması bir şey değiştirmez. her ürünün hak ettiği belirli bir değer vardır ve bunun üzerindeki her fiyat kazıktır. korsan kitap almak yazarın emeğine saygısızlık ise kitabı gerçek değerinden fazlasına satmak da okuyucuya saygısızlıktır. *
devamını gör...

san marino milli futbol takımı tarihinin özeti
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

can sıkan bir durum.
birkaç gündür yazma perilerim yıllık izne çıkmış gibi. yazamıyorum, kelimeler çıkmıyor. yazdığım birkaç şey varsa, çok zor şartlarda çıkmıştır. başlıkları okuyorum, giriyorum, entryleri okuyorum, sanki düşünme sistemim kapalı gibi, boş bakıyorum. yazayım diyorum, kutucuk bana bakıyor, ben kutucuğa. gerisin geri çıkıyorum. onlarca kez tekrarlanıyor bu. yazmak lüksmüş, onu anlıyorum. yazmak ihtiyaçmış. yazamamanın sıkıntısını, yazamayanlar anlayacaktır.
yazma perilerim lütfen evinize geri dönün. yeter bu kadar tatil.
devamını gör...

romans, özellikle ortaçağ şövalyelik sistemini anlatışıyla karakterize olmuş bir edebiyat türüdür. 12. yüzyıl fransa'sında ortaya çıkmıştır. benzer tarzda yazılmış öncülü eserler de bazen aynı isimle anılsa da (antik yunan romansı vb.) ayrı bir tür olarak romans, eleanor of aquitaine'in aristokratik çevresinde ortaya çıkmıştır.
devamını gör...

küfür
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

saçlarınızı tam olarak kurutmadan dışarı çıktığınızda sizi çarpacak ve sinüzite sebep olacak soğuktur.
devamını gör...

128 milyar dolar çiftliği - george t. erdwell
devamını gör...

bir babanın yüreğine sahip olmak istemişimdir hep,babamdaki beni anlamak için..babasıyla arası iyi olan insanlar,çok şanslısınız bilin istedim..
devamını gör...

osmanlıca bir kelimedir. ayrılık, ayrılık üzüntüsü mânasına gelir.

resimag.com/p1/5bd1d8713d6b.jpeg
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim