vay be ateistler artık islamı anlatıyor ne günlere geldik.
devamını gör...

gökkuşağı yılanı avusturalya'lı aborjinler'in mevsimsel geçişlere ve insanın suya olan bağlılığına işaret eden bir mitidir. daimi su kuyularında yaşayan bu yılan hayatın kaynağını kontrol eder. bu mit, farklı isimler ile farklı avusturalya kaynaklı kültürlerde de görülür.

su ile bağlantısı, hayatın kaynağını temsil etmekle birlikte yıkıcı bir güç olarak da düşünülebilir. yaşadıkları su kaynakları arasında seyahat ederken mükemmel özellikte şeyler yaratan varlık kendisine gerekli saygı gösterilmediği taktirde kuraklık, fırtına veya sel getirebilir. aborjinler için önemli olan bu motif de şunu da belirtmek gerekir ki atasal olan her varlık bir gökkuşağı yılanı ile bağdaştırılmaz ama genelde mitin içinde su, yağmur gibi semboller olur. gökkuşağındaki renk geçişleri, mevsimlerin birbirini izlemesi ile bağlantılıdır bu mitte. gökkuşakları, bu yılanın bir su kaynağından diğerine geçmesini sağlar. bazı su kuyularının hiçbir zaman kuraklığa uğramaması da buna yorulur. dediğimiz gibi yılan, su temsili ile hayatın kaynağı motifine oturmuştur.

sadece yılan olarak kalmayıp bazı kültürlerde farklı hayvanlar şeklinde görülen bu efsanenin bazı versiyonlarda evrendeki her şeyi yarattığı da söylenir. cinsiyeti belli değildir. bazı mitlerde penis şekline bir benzerlik sebebi ile erkek denir ve bu doğurganlık ile eşleştirilir; bazılarında ise gögüsler ile tarif edildiği için kadındır. cinsiyeti muğlak olan yılanın hiçbir organ ile tasvir edilmediği veyahut hermafrodit kimliğe sahip olduğu kültürler de vardır.

gökkuşağı yılanına duyulması gereken saygıdan bahsetmiştik. insanlar özellikle bir su kuyusuna yaklaşacakları zaman bu saygıyı göstermelidirler. söyledikleri şarkıda su kuyusuna geldiklerini, amaçlarının ne olduğunu, iyi bir sebeple geldiklerini, bir kötülük yapmayacaklarını, kendisinin gücünü tanıdıklarını; ona söylerler. bunu dinleyen yılan insanların kuyuyu ve kendisini bildiklerini; onların buralı olduklarını anlar.

insanlar kuyuya yaklaşıp yılan ile konuşacakları zaman üzerlerine bir miktar toprak sürerler. bu, yılanın onların kokusunu alabilmesi içindir. ritüeli tamamlayan kişi su içmek için birikintiye yaklaşabilir.

kaynakça ve daha fazlası için: wikipedia, national museums scotland, signs and symbols: an ıllustrated guide to their origins and meanings kitabı, japingkaaboriginalart.com
devamını gör...

“içinden doğru sevdim seni
bakışlarından doğru sevdim de
ağzındaki ıslaklığın buğusundan
sesini yapan sözcüklerden sevdim bir de
beni sevdiğin gibi sevdim seni
kar bırakılmış karanlığından.”

edip cansever şiiri.
devamını gör...

kim yakiyorsa, inşallah ateşler içinde yanar , bu arada bize gerçekten yardım eden rusya devletine teşekürler 3 yangın söndürme uçağı yollamış ,gavur falan diyenler insan görsün.
devamını gör...

eğer, insanlar tarafından her hareketinizin izlendiği ve herkesin sizin hakkınızda olumlu veya olumsuz düşünceleri olduğunu düşünmek gibi bir paranoyaya kapılırsanız bu fikirden uzaklaşıp bir profesyonelden yardım alın şeklinde vereceğim tavsiyedir.

gerçekte, kimse kimseyi sandığımız kadar umursamıyor.

(bkz: spot ışığı etkisi)
devamını gör...

bir tespit.

olası nedenler;
- bundan şikâyet eden diğer erkek ya da fotoğrafı olmayan kadın yazarlar samimi değil ve kendileri de oyluyorlar bu kadınları.
- başlık dün ya da daha önce açılmış, kişiler bugün girip karşılarına çıkan ilk tanıma oy vermişler. o da şansınıza kadın bir yazar.
- sözlüğün kalabalık zamanına denk gelmiş, sizden fazla oy almış.
- oylayanların da çoğu kadın, o yüzden kadın bir yazara vermişler oylarını kendilerince kadın dayanışması gibi bir şey düşünerek yahut çoğu kadın değil ama yine de daha çok sevdikleri yazarı oylamışlar*
- yazdığınızda ufacık bir fark var, size oy verilmeyip ona verilmesine neden olan. buna bir örnek vereyim kendi bakış açımla bağlantılı olarak. "yazık" kelimesine acayip uyuz oluyorum. koca bir paragraf yazı var diyelim ve her cümlesine harfi harfine katılıyorum. yazar o paragrafı "yazık" ya da "yazık, çok yazık" diye bitirmişse oy vermiyorum. o derece bir nefret, düşünün. o yüzden hemen altında benzer yorum yapmış biri varsa gidip ona veriyorum oyumu. ben de böyle bir manyağım, naparsınız...
- şu an aklıma gelmeyen başka nedenler de olabilir.

son olarak, buna benzer başlıklar açılmıştı zamanında. pek bir şey değişmeyecek bu başlıkla da, onu da eklemiş olayım.
devamını gör...

haydi açalım sınıf defterini.. bir sene boyunca alınan yoklama.. öğretmenler yazıyor, çiziyor karalama defteri sanki. her gün açılıp kapatılıyor o sayfalar. sene sonuna doğru yıpranmış üzerinde epey çalışılmış kutsal defter oluyor onaylı hemde tüm öğretmenler'in imzalarıyla (yüce jüri) yeni dönem'e çok gezip çok çalışıp gelin kitap okumayı ihmal etmeyin gibisinden her sene duyduğunuz standart cümleler..

ne değişiyor? her sene biraz daha büyüyorsunuz ama aynı sınıf işte. sene başında yaşadığın heyecan sene sonunda bir an önce bitse kına yakacan moduna bırakıveriyor.

okulun ilk günü bazı öğretmenler değişmiş bazı arkadaşlar taşınmış. gidenler sevdiğin arkadaşlarınsa ufak bir hüzün çöküyor değil mi? yeni gelenlere de farklı bakıyorsun ama gizemliler bir merhaba'ya ne dersin.. önce arkasından ufak bir dedikodu edersin ne tuhaf bu kimseyle konuşmuyor ya da eyvah bunun sesi çok çıkıyor.. gıcık oldun hemen ne bekliyorsun ki. sanki sınıf senin, sıra tapulu malın, en önce ben geldim ben oturmalıyım çık oradan hep tekrara düşüyorsun. görmek istemediklerinle de başlattın meşhur kavgalarını..

her sene okul'un ilk günü değiştin sanırsın değil mi? sen aynısın be çocuk bak öğretmenler bile başladı hiç değişmemişsine getirdi mevzuyu. söyle onlara çocuk bağıra bağıra asıl siz hiç değişmemişsiniz... demedin değil mi? tadın kaçar deme not verecekler sana çünkü.
devamını gör...

gerçek mi yoksa şaka mı olduğunu anlamadığım yeni özellik. şaka olmasını temenni ediyorum. çünkü sözlükte tanım girmekten daha fazla sevdiğim şey o spirale dokunup küçük küçük sapıklıklar yapmaktı. eğer bu gerçek ise adım üsküdar sapığı gibi sözlük sapığına çıkacak.

ne güzel herkese bakıyordum ya oldu mu şimdi. ağız tadıyla doğru düzgün stalk da yapamayacağım phoof!
devamını gör...

sadece sol değil muhalif medyanın da halkta karşılığı olmayan ama tüm köşe başlarını kaynağı müphem fonlarla işgal etmiş marjinallerden kurtarılması gerekliliğidir.
80 darbesinin ve dolayısıyla kenan evren'in bu ülkeye attığı en büyük kazık budur.
siyasal islamın bugün dahi bu kadar güçlü olmasının altında yatan neden türk solunun bu simbiyotik tayfa tarafından kanının emilmesidir.
halktan kopuk, sadece cihangir solcularının sarhoşken s*çtığı tezlerle ve kadın hakları maskesiyle örgütlenmiş kürtçü yapılarla hareket eden solun bu ülkede geleceğinin olmadığını 5 yaşındaki çocuk bile varsayabilir.
şundan eminim ki bugün deniz gezmiş sağ olsaydı adamın ''tam bağımsızlık için mustafa kemal yürüyüşü'' söylemlerine gezmiş'i bile ulusalcı, militarist ve faşist diye klavyelerinin ardından linç edecek kadar şuursuzca itham ediyor olurlardı.
siyasal islamın bir kanser olarak yurdun tüm sathına yayılmasında başka bir kanser hücresi olan apocu ve seyit rızacı diğer kanser hücreleri sebep olmaktadır.
her ikisinin de nihai amacı sağlıklı bir vücut gibi sapasağlam temeller üzerine kurulu türkiye cumhuriyeti'ni hasta etmektir.

ek: apocunun önde gideni karın ağrısı şikayetiyle anında başlık altına damlamış. ırkçı bir beyinin algısının zayıflığı dünyayı sadece kendi mikro çevresinden ibaret sanmasıdır. özellikle etnikçilik etrafında siyaset yapan bu organizmalar anında sizi ait olmadığınız kampa etiketleyerek ad hominem'in tillahıyla saldırıya geçer.

atsız'ın türk edebiyatının en güzel aşk şiirlerinden birini yazdığını bilmez, bilse bile kendine bile itiraf etmekten çekinir. anında seni atsızcı diye itham eder. halbuki sen profilinde sabahattin ali'den, nazım hikmet'e, can yücel'den ahmed arif'e bu ülkenin her değerini özümsemişsindir.

aynı zamanda bu ilkel algı düzeyiyle her vatan ve bayrak sevdalısının ülkücü olduğu sanrısına kapılır ki küçüklükten beri bu tip provokatif ajitasyonlarla algısı evrensel değerlere kapatılmış, kendi kabile kültürünün feodal dürtüleriyle beyni zehirlenmiştir.

siz siz olun dünyaya bunların baktığı at gözlükleriyle bakmayın...
devamını gör...

jose rodrigues dos santos'un, türkçe'ye kodeks 632 ismiyle pegasus bünyesinde çıkmış romanı.

romanın içeriğine geçmeden önce birkaç şey kelam etmek istiyorum, şöyle ki, bu romanı çekici kılan çok fazla şey mevcut, öncelikle ilk kısımdan başlamak istiyorum; anlattıklarının gerçek olması..
evet, anlattıklarının hepsinin gerçek olması çok hoş bir detay, yazarın da ayrıca güven veren farklı bir geçmişi mevcut, ağabeyimiz harika bir gazetecilik kariyer var geçmişinde, aynı zamanda portekiz'in trt'si olan rádio e televisão de portugal'de yıllardır programlar yapmaya devam ediyor.

neyse, yazarı övmeyi bir kenara bırakır isek, kitaplarındaki gerçek olan kısımlar haricinde, nasıl okutması gerektiğini de biliyor olmalı ki okuduğumuz her kısım için *tabi çeviri kısmı daha da önemli bu kısımda* bize müthiş bir merak duygusu aşılamış.

şimdi kitabın içeriğine gelelim, kitap, bir otel odasında, özellikle amerika'nın keşfi ile ilgilenen bir tarihçinin öldürülmesi ve arkasında bıraktığı moloc ninundia omastoos yazan belge ile başlar.
geri kalan kısım ise, dan brown'ın yarattığı robert langdon karakterinden oldukça kopyalar çekmiş... gerçi kopya demek çok yanlış hayır, esinlenmiş diyeceğim, esinlendiği tomas noronha karakteriden yardım istenmesi ile devam eder ve bir anda amerika'nın keşfine kadar olan serüven de hız kaybetmeden okuyucuyu yükseltir.

kristof kolomb'un kim olduğu, gerçekten bize anlatılan bir insan olduğu mu yoksa arkasında çok farklı işlerin mevcut olacağı mı gibi soru işaretleri ile bizi alır götürür ve bana kalırsa gazeteci kimliği ile yaptığı araştırmalar neticesi ile bizi en azından kolomb konusunda oldukça doyurur, ama romanı bütün olarak ele alır isek hikaye kısmı ile biraz sınıfta kalacak kadar* tatmin etmez.

nedeni de bana kalırsa şudur ki, abimiz gazeteci kimliği ile araştırmalarını bizim önümüze adeta kusarcasına dökmüş ve bu araştırma kısmı neticesiyle de hikaye bir tık geri planda kalmış.
devamını gör...

gizli mi kaldı.herkes fakir değil mi artık, yanlış mı biliyorum.
devamını gör...

işe bu başlıkta verilen taktikleri görmezden gelerek başlayın. size bir olay hatırlatayım; sene 2003 taksimde, sat komandosu yüzbaşı zeki şen tinerciler tarafından bıçaklanmıştı. 33 yaşında bu diyarı terk eyledi. bahsettiğimiz adam netice olarak tüm yakın dövüş türlerine aşina bir adam. hayatı bu tarz hamleleri savuşturmak üzerine pratik yapmakla geçmiş. ve bu adam dahi o bıçak darbesini savuşturamadı. macera aramayın, tavsiyelere kulak asmayın derim. tavsiye verenlerdeki özgüvene de hayran kaldım cidden. bravo!
devamını gör...

pompaci militan'ın önderliğini bekliyoruz.
devamını gör...

euro gibi yükselmedikçe yahut doğuştan sterlin gibi yüksek olmadıkça önemi olmayan durum. bir süre sonra düşebilir de sonra yine yükselebilir de... *
devamını gör...

toranj

çevirisi de şöyledir:

dedi ki: ben o dünyaya sığmayan turuncum.
dedim: turunçtan daha iyisin lakin ele geçirilmezsin.

dedi ki: sen nerelisin, zira perişan görünüyorsun.
dedim: ben tanıdık şehirden tanınmayan biriyim.

dedi ki: nasıl biri olduğun anlaşılmıyor, kimsin?
dedim: senin eşiğinde dilencilik mertebesindeyim.

dedi ki: gönül çelme işinde bizi nasıl bilirsin?
dedim: gönül çelme meclisinde gül harmanı gibisin.

dedim: zülfünün kokusu dünyamı kaybetmeme sebep oldu.
dedi: eğer bilirsen o sana rehber olur.

dedim: dudağının şarabı bizi arzudan öldürdü.
dedi: sen bağlılık göster, onda bağlılara sevgi görülür.
devamını gör...

son zamanlarda gözlemlediğim sözlükteki linç kültürü. önüne geçilmeli.
devamını gör...

klavyede windows + d tusuna basarsaniz masaustune dönersiniz.
acil durumlarda hayat kurtarabilir.
devamını gör...

çok ilginç bir konuya sahip 2017 yapımı bilimkurgu/komedi filmi. başrolde matt damon var.


çevreciliği ile ünlü norveçlilerin bilim adamları tarafından bulunan bir formül ile tüm canlıları boyut ve ağırlık olarak %90'dan daha fazla küçültmek mümkün olmuştur. dünyanın bu kadar çok insana daha fazla yetmeyeceği fikrinden yola çıkarak insanların tüm özelliklerini koruyarak kaynak tüketimini aza indirmek güzel bir fikir. neyse fazla spoiler vermeyim izleyin.

trailerı da bırakayım şöyle;

devamını gör...

gün geçtikçe kıymeti harbiyesi artan.
gün gelecek, ben de ilk hafta yazar olanlardandım diyeceğiz.
övüneceğiz.
devamını gör...

uzun bir süredir dokunmadığım ukulelemi sonunda elime aldım. azıcık bir şeyler çalabiliyormuşum.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim