şimal yıldızı
          bilimsel adıyla polaris; halk arasında kutup yıldızı, kuzey yıldızı ya da daha nadir olarak demirkazık olarak bilinen astronomik cisim. başlıkta görülen ismindeki şimal kelimesi arapçadan dilimize geçmiş ve kubbealtı lugatı'na göre "dört ana yönden biri, yüzünü doğuya dönen kimsenin sol tarafına düşen cihet, kuzey" anlamına gelmektedir. gökyüzü açıksa seyretmesi pek keyiflidir. üzgün olduğum zamanlar kendisiyile uzun uzun sohbetler ederdim.
aynı zamanda sezen aksu'nun en güzel şarkısıdır benim nezdimde.
  aynı zamanda sezen aksu'nun en güzel şarkısıdır benim nezdimde.
devamını gör...
lord of war
          nicolas cage in başrol oynadığı filmdir. silah ticaretiyle ilgili güzel bir içeriği olduğundan sanırım zamanında bazı yerlerde gösterime girmesi çok zor olmuş. sonunda benim gücüm hiçbir şeye yetmez dedirtir, moral bozar.
      
  devamını gör...
olgunluk belirtileri
          bizden zıt düşüncedeki insanların düşüncelerine saygı duyabilmek.
      
  devamını gör...
patolojik
          türkiye'yi bir bütün olarak en iyi şekilde tanımlayan tıbbi terim.*
bu ülke hastalıklı kardeşim. kaçın kurtarın kendinizi bu cehennemden.
  bu ülke hastalıklı kardeşim. kaçın kurtarın kendinizi bu cehennemden.
devamını gör...
danimarka'da kuran yakan aşırı sağcı
          kuran yakınca islam'ın bittiğini zanneden neo-nazi dangalağın yediği halt.
not: bir inançsız.
  not: bir inançsız.
devamını gör...
garip fobiler
          çok yakın arkadaş edinmek. yani çok arkadaşım var ama nerdeyse hepsiyle samimiyetim aynı orta şeker. biriyle biraz fazla samimileşsem hemen arama mesafe koyuyorum. ciddi ciddi best friend edinmekten korkuyorum.
      
  devamını gör...
kafasozluk.com
          ... sözlük'ün eski alan adı, yeni gelenler bilmez. gereksiz bir yayın grubu yüzünden sözlüğün ismi değiştirilmişti.
      
  devamını gör...
tunalı hilmi
          yılmaz erdogan'ın "yaşayabilme ihtimali" şiirinde bahsi geçen ankara'nın ünlü caddesidir. ben hiç gitmedim tunalı hilmi caddesine, sırf bu şiir için bile umarım bir gün yolum düşer. merak edenler için şiir'i paylaşmak isterim.
yaşayabilme ihtimali
soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan
ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam...
ben seninle bir gün veyselkarani'de haşlama yeme ihtimalini sevdim.
ilkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında
ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman
özlemeye başladım herkesi...
ve bu hasret öyle uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra..
bizim kemalettin tuğcu'larımız vardı...
bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı...
yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan kahverengi sıralarda,
solculuk oynamaya başladık..
ben doktor oluyordum sen hemşire, geri kalanlar kontrgerilla...
kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu pütürlü duvarlara ve
türk dil kurumu'na inat bir türkçeyle...
ağbilerimizden öğrendik, s harfinden orak çekiç figürleri türetmeyi..
ankara'ya usul usul karbonmonoksit yağıyordu.
ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu haber bültenleri.
oysa ankara'da hiç sevişmedim ben.
disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim..
sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik dikenleri saymazsak..
ankara'ya usul usul kurşun yağıyordu..
ve belli bir saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber bültenleri.
oysa hiç kurşun yaram olmadı benim
ve hiç bir mahkeme tutanağında geçmedi adım
çatışmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm sadece
sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde, ama sen yoktun
ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum, suni teneffüs saatlerinde
okul servisi seni hep zamansız, amansızca bir lojman griliğine götürüyordu
ben, senin benimle tunalı hilmi caddesi'ne gelebilme ihtimalini seviyordum.
ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum.
yaz sıcağı toprağa çekiyor da tenimin çatlamaya hazır gevrekliğini
sonra otobüs oluyordum, kırık yarık yolların çare bilmez sürgünü
ne yana baksam dağ ve deniz sanıyordum
muş ovasının yalancı maviliğini
otobüs oluyordum bir süre
yanımızdan geçen kara trenlerle yarışıyordum, yanağım otobüs camının garantisinde
otobüs oluyordum
bir ülkeden bir iç ülkeye
çocukluğuma yaklaştıkça büyüyordum.
zap suyunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin
korkuyordum
sonra iniyordum otobüsten
çarşıdan bizim eve giden, ömrümün en uzun,
ömrümün en kısa, ömrümün en çocuk,
ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum.
çünkü sonunda annem oluyordum, babam kokuyordum sonunda..
soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan
ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam
ben seninle bir gün van'daki bir kahvaltı salonunda
ben seninle sadece bilmek zorunda kalanların bildiği
bir yol üstü lokantasında
ben seninle, ağrı dağına mistik ve demli bir çay kıvamında bakan
doğubeyazıt'ın herhangi bir toprak damında
ben seninle herhangi bir insan elinin
terli coğrafyasında olma ihtimalini sevdim
ben senin, beni sevebilme ihtimalini sevdim!
      
  yaşayabilme ihtimali
soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan
ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam...
ben seninle bir gün veyselkarani'de haşlama yeme ihtimalini sevdim.
ilkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında
ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman
özlemeye başladım herkesi...
ve bu hasret öyle uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra..
bizim kemalettin tuğcu'larımız vardı...
bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı...
yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan kahverengi sıralarda,
solculuk oynamaya başladık..
ben doktor oluyordum sen hemşire, geri kalanlar kontrgerilla...
kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu pütürlü duvarlara ve
türk dil kurumu'na inat bir türkçeyle...
ağbilerimizden öğrendik, s harfinden orak çekiç figürleri türetmeyi..
ankara'ya usul usul karbonmonoksit yağıyordu.
ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu haber bültenleri.
oysa ankara'da hiç sevişmedim ben.
disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim..
sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik dikenleri saymazsak..
ankara'ya usul usul kurşun yağıyordu..
ve belli bir saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber bültenleri.
oysa hiç kurşun yaram olmadı benim
ve hiç bir mahkeme tutanağında geçmedi adım
çatışmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm sadece
sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde, ama sen yoktun
ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum, suni teneffüs saatlerinde
okul servisi seni hep zamansız, amansızca bir lojman griliğine götürüyordu
ben, senin benimle tunalı hilmi caddesi'ne gelebilme ihtimalini seviyordum.
ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum.
yaz sıcağı toprağa çekiyor da tenimin çatlamaya hazır gevrekliğini
sonra otobüs oluyordum, kırık yarık yolların çare bilmez sürgünü
ne yana baksam dağ ve deniz sanıyordum
muş ovasının yalancı maviliğini
otobüs oluyordum bir süre
yanımızdan geçen kara trenlerle yarışıyordum, yanağım otobüs camının garantisinde
otobüs oluyordum
bir ülkeden bir iç ülkeye
çocukluğuma yaklaştıkça büyüyordum.
zap suyunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin
korkuyordum
sonra iniyordum otobüsten
çarşıdan bizim eve giden, ömrümün en uzun,
ömrümün en kısa, ömrümün en çocuk,
ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum.
çünkü sonunda annem oluyordum, babam kokuyordum sonunda..
soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan
ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam
ben seninle bir gün van'daki bir kahvaltı salonunda
ben seninle sadece bilmek zorunda kalanların bildiği
bir yol üstü lokantasında
ben seninle, ağrı dağına mistik ve demli bir çay kıvamında bakan
doğubeyazıt'ın herhangi bir toprak damında
ben seninle herhangi bir insan elinin
terli coğrafyasında olma ihtimalini sevdim
ben senin, beni sevebilme ihtimalini sevdim!
devamını gör...
kareem abdul jabbar
          kareem abdul-jabbar, 24 yaşında müslüman olan "efsane" profesyonel basketbol oyuncusu.
müslüman olmadan önceki adı:
ferdinand lewis alcindor jr.
6 sezon milwaukee bucks'da,
14 sezon los angeles lakers'da oynamıştır.
şampiyonluk yaşadığı yıllar:
1971, 1980, 1982, 1985, 1987, 1988.
rekorları:
en fazla sayı atan oyuncusu (38.387 sayı)
en fazla süre alan oyuncu (57.446 dk.)
en fazla all-star seçilen oyuncu (19 kez)
en fazla all-star maçı oynayan oyuncu (17 kez)
kaynak:
tr.m.wikipedia.org/wiki/Kar...
  müslüman olmadan önceki adı:
ferdinand lewis alcindor jr.
6 sezon milwaukee bucks'da,
14 sezon los angeles lakers'da oynamıştır.
şampiyonluk yaşadığı yıllar:
1971, 1980, 1982, 1985, 1987, 1988.
rekorları:
en fazla sayı atan oyuncusu (38.387 sayı)
en fazla süre alan oyuncu (57.446 dk.)
en fazla all-star seçilen oyuncu (19 kez)
en fazla all-star maçı oynayan oyuncu (17 kez)
kaynak:
tr.m.wikipedia.org/wiki/Kar...
devamını gör...
pederşahi
          sosyolojide diğer ismi ataerkil olan, temel olarak babayı alan ve ailede çocukları babaya mal eden topluluklara verilen isimdir.
      
  devamını gör...
çocukken yaşanan hayal kırıklıkları
          o pembe bisikleti bana alacaktınız...
      
  devamını gör...
ilk bilgisayar kullanımında yapılan mallıklar
          fişini takıp açılmasını beklemek. daha ötesi yok sanırım.
      
  devamını gör...
çıldırmak üzereyken yapmamız gerekenler
devamını gör...
var olduğu bilinmeyen ülkeler
          (bkz: nauru)
21 km²'lik yüzölçümü ile dünyanın en küçük ada ülkesi. ayrıca 12.704 kişilik nüfusu ile vatikan’dan sonra en az nüfusa sahip olan ülkedir.
  21 km²'lik yüzölçümü ile dünyanın en küçük ada ülkesi. ayrıca 12.704 kişilik nüfusu ile vatikan’dan sonra en az nüfusa sahip olan ülkedir.
devamını gör...
çocuk yaparak evliliği kurtarmak
          şu dünyada duyduğum en mantıksız şey. 
birisi var. eşinden boşanma aşamasındaydı ama anlaşmalı değil. bildiğiniz haberlere çıkmalı felan çekiştiler.
neyse adama sorduk; hadi ilk çocuk tamam ama ikinci çocuk neden?
doktor adamdan aldığımız "boşanacağımız en başından belliydi bari ablası yalnız kalmasın dedim" cevabı beni deli etti.
ya okumuş doktor olmuş adamsın yalnız kalmasın nedir?
anne çocukları göstermeyeyim, telefonda bile konuşturmayayım, haberlere çıkayım prim yapayım, yalancı tanıklar bulayım adamın d.nuna kadar alayım derdinde. adamda kendini aklama...
netice itibari ile annede kalan babaya gösterilmeyen ve küfür kıyamet yetiştirilerek ziyan olan iki tane gül gibi kız çocuğu var ortada.
ne olursa olsun o evliliğin gidişatı sonunu açık bir biçimde gösteriyor insanlara ama sürsün inadı nedir anlamıyorum.
  birisi var. eşinden boşanma aşamasındaydı ama anlaşmalı değil. bildiğiniz haberlere çıkmalı felan çekiştiler.
neyse adama sorduk; hadi ilk çocuk tamam ama ikinci çocuk neden?
doktor adamdan aldığımız "boşanacağımız en başından belliydi bari ablası yalnız kalmasın dedim" cevabı beni deli etti.
ya okumuş doktor olmuş adamsın yalnız kalmasın nedir?
anne çocukları göstermeyeyim, telefonda bile konuşturmayayım, haberlere çıkayım prim yapayım, yalancı tanıklar bulayım adamın d.nuna kadar alayım derdinde. adamda kendini aklama...
netice itibari ile annede kalan babaya gösterilmeyen ve küfür kıyamet yetiştirilerek ziyan olan iki tane gül gibi kız çocuğu var ortada.
ne olursa olsun o evliliğin gidişatı sonunu açık bir biçimde gösteriyor insanlara ama sürsün inadı nedir anlamıyorum.
devamını gör...
sözlüğü gündüz vakti gece modunda kullanan tip
          belki de gözlerinde hassasiyet olan insandır.
önyargı ile yaklaşmamak lazım.
  önyargı ile yaklaşmamak lazım.
devamını gör...
büyükada rum yetimhanesi

1898 yılında fransız mimar alexendre vallaury tarafından yapılan büyükada rum yetimhanesi, tamamen ahşap malzemeler kullanılarak inşa edilmiş. hatta bu nedenle yapının, dünyanın ilk çok katlı ahşap binası olduğu da söyleniyor. binayı satın alan kişi rum asıllı eleni zarifi hanım'dır.
1903'te törenle yetimhane olarak açılır. 1960'lı yıllarda kapatılan bina, çürümeye terk edilir.
başka bir rivayete göre;
yetimhane olarak hizmet verdiği dönemde büyükada rum yetimhanesi'nde nedeni bilinmeyen bir yangın meydana gelir. yangın sırasında bazı çocukların yanarak can verdiği anlatılır. bir çocuk ise yangından kaçarken bahçedeki su kuyusuna düşer. yangın sonrasında yapılan aramalarda kimsenin aklına kuyuya bakmak gelmez ve çocuk kuyuda ister istemez ölüme terk edilir. ada halkı bu olaydan o kadar çok etkilenir ki, bazı geceler yetimhaneden çocuk çığlıkları duyduklarını iddia ederler.
hangi rivayetin doğru olduğunu tam bilemesekte. şu an ki halinden bahsedicek olursak, ada'nın sessiz bir köşesinde duran bu metruk yaşanmışlığı, terkedilmişliği ve belki de hüznü temsil ediyor benim için. rahat bir nefes almak için gittiğiniz bir ada turunda bu eski zamanlara tanık eden yapı'nın önünden geçmenizi tavsiye ederim.belki bir kaç ada sakini canlı da bu hikaye de size eşlik edecektir.
devamını gör...
uyurken dişlerini sıkmak
          sadece uyurken değil gündüz de farkında olmadan yaptığım eylem. annem bile fark ediyor sıkma kendini diyor ama olmuyor işte. sanırım en büyük sebebi stres.
      
  devamını gör...
beden eğitimi dersi
          *hazır ol*
+günaydın çocuklar
-sağ ol!!
+nasılsınız
-sağ ol!!
*rahat*
+ali al anahtarı topları dağıtırsın ben kantindeyim.
  +günaydın çocuklar
-sağ ol!!
+nasılsınız
-sağ ol!!
*rahat*
+ali al anahtarı topları dağıtırsın ben kantindeyim.
devamını gör...
summer queen
          o kadar nicki sol tarafta dolaştı şimdi yazmasam olmaz. sözlüğe yeni geldiği sıralarda radarıma takılmış ve yazmıştım, çok hoşsohbet çok tatlı ayrıca güzel bir yazar kendisi*
bir süre sonra kanka olduk, hatta ülkeyi birlikte terk etme hayalleri falan kurmaya başladık*
adına açılan başlıklara pek takılmamasını öneriyorum.*
eee ne demişler; "meyve veren ağaç taşlanır.
  bir süre sonra kanka olduk, hatta ülkeyi birlikte terk etme hayalleri falan kurmaya başladık*
adına açılan başlıklara pek takılmamasını öneriyorum.*
eee ne demişler; "meyve veren ağaç taşlanır.
devamını gör...