çocukken yapılan salaklıklar
kafamı balkon demirlerine sıkıştırmak. ana habere konu olmadan halletmişti babam demirleri bükerek.
devamını gör...
16 mayıs 2021 kademeli normalleşme genelgesi
avrupa'daki normalleşme görüntülerinden sonra yere çöküp ağlayarak okuduğum genelge. buradan
genelgeye göre, 17 mayıs pazartesi saat 05.00'ten 1 haziran salı günü saat 05.00'e kadar kademeli normalleşme dönemi tedbirleri uygulanacak.
kademeli normalleşme döneminde hafta içi 21.00-05.00, hafta sonları ise cuma 21.00'den pazartesi 05.00'e kadar sokağa çıkma kısıtlaması uygulanacak.
kademeli normalleşme döneminde, 65 yaş ve üzeri vatandaşlardan iki doz kovid-19 aşısını yaptırmış olanlar ile 18 yaş altındakiler için sokağa çıkma kısıtlaması olmayacak.
hafta içi günlerde 07.00-20.00 saatleri arasında gel-al ve paket servis, 20.00-24.00 saatleri arasında ise sadece paket servis, hafta sonlarında ise 07.00-24.00 saatleri arasında sadece paket servis şeklinde faaliyet gösterebileceklerdir
genelgenin tam metni
genelgeye göre, 17 mayıs pazartesi saat 05.00'ten 1 haziran salı günü saat 05.00'e kadar kademeli normalleşme dönemi tedbirleri uygulanacak.
kademeli normalleşme döneminde hafta içi 21.00-05.00, hafta sonları ise cuma 21.00'den pazartesi 05.00'e kadar sokağa çıkma kısıtlaması uygulanacak.
kademeli normalleşme döneminde, 65 yaş ve üzeri vatandaşlardan iki doz kovid-19 aşısını yaptırmış olanlar ile 18 yaş altındakiler için sokağa çıkma kısıtlaması olmayacak.
hafta içi günlerde 07.00-20.00 saatleri arasında gel-al ve paket servis, 20.00-24.00 saatleri arasında ise sadece paket servis, hafta sonlarında ise 07.00-24.00 saatleri arasında sadece paket servis şeklinde faaliyet gösterebileceklerdir
genelgenin tam metni
devamını gör...
tenturdiyot (yazar)
tesadüfen okuduğum bir tanımı sonrasında özellikle sempati duyup da takibe aldığım yazardır. *
diğer tanımları da gayet hoştur. okunası yazarlarımızdandır.
tanımı bol, keyfi daim olsun.
diğer tanımları da gayet hoştur. okunası yazarlarımızdandır.
tanımı bol, keyfi daim olsun.
devamını gör...
hannibal
yamyamlık üzerine, kuzuların sessizliği filminden ilham alan bir dizi.
öncelikle anthony hopkins’in yarattığı o karakter üzerine gerçekten iyi bir oyunculuk gerekiyordu ki mads mikkelsen bu rolü fazlasıyla mükemmel oynamış.
2.dünya savaşı sırasında anne ve babasını kaybeden hannibal, kardeşi ile saldırıya uğrar. savaşın getirdiği kıtlık nedeniyle, kardeşi bir takım adamlarca öldürülüp yenir. hannibal’ın kaybedecek bir şeyi yoktur; sadece tek bir amacı vardır: kardeşini yiyen bu adamlardan intikam almak. ileriki yıllarda bunu başaran lecter, ilk insan eti deneyimini de bu kurbanlarında deneyimler.
bu lecter’ın çocukluğu ve gençliği. sonrasında tıp eğitimi alır. dizideki karakteri: soğukkanlı, sosyal ilişkileri kuvvetli, zeki, evinde misafir ağırlamayı seven, sanata ve iyi müzikten anlayan bir doktor. bildiğim kadarıyla, oyuncunun makyajına da özellikle yeşil tonları verilmiş;insan eti tüketenlerin ten renklerinde koyulaşma görüldüğünden( bu sadece varsayım, insan eti yiyen biri görmedim(u: ?)
will graham karakteri ise hugh dancy tarafından canlandırılmış. dizi çoğunlukla ikisi arasında geçiyor. sorun şu: müthiş yetenekli bir katil profil uzmanı olan will, neden hannibal’ı bu kadar geç farketti?
ayrıca x files’tan tanıdığımız gillian anderson, x files’taki rolü gibi yine soğukkanlı ve cool bir karakter çizmiş.
sahneleri gerçekten akla kazınan bir dizi. özellikle mads’i başka rollerde gördüğümde bile ürküyorum. bu onun ne kadar başarılı olduğunu gösteriyor. ayrıca gece ilaçların etkisiyle gördüğüm kabusta, uçan kaçanı öldürdükten sonra beni kovalarken uyandım neyse ki* . kabusun üzerine bu başlığı görmem de gario bir tesadüf oldu tabi.
öncelikle anthony hopkins’in yarattığı o karakter üzerine gerçekten iyi bir oyunculuk gerekiyordu ki mads mikkelsen bu rolü fazlasıyla mükemmel oynamış.
2.dünya savaşı sırasında anne ve babasını kaybeden hannibal, kardeşi ile saldırıya uğrar. savaşın getirdiği kıtlık nedeniyle, kardeşi bir takım adamlarca öldürülüp yenir. hannibal’ın kaybedecek bir şeyi yoktur; sadece tek bir amacı vardır: kardeşini yiyen bu adamlardan intikam almak. ileriki yıllarda bunu başaran lecter, ilk insan eti deneyimini de bu kurbanlarında deneyimler.
bu lecter’ın çocukluğu ve gençliği. sonrasında tıp eğitimi alır. dizideki karakteri: soğukkanlı, sosyal ilişkileri kuvvetli, zeki, evinde misafir ağırlamayı seven, sanata ve iyi müzikten anlayan bir doktor. bildiğim kadarıyla, oyuncunun makyajına da özellikle yeşil tonları verilmiş;insan eti tüketenlerin ten renklerinde koyulaşma görüldüğünden( bu sadece varsayım, insan eti yiyen biri görmedim(u: ?)
will graham karakteri ise hugh dancy tarafından canlandırılmış. dizi çoğunlukla ikisi arasında geçiyor. sorun şu: müthiş yetenekli bir katil profil uzmanı olan will, neden hannibal’ı bu kadar geç farketti?
ayrıca x files’tan tanıdığımız gillian anderson, x files’taki rolü gibi yine soğukkanlı ve cool bir karakter çizmiş.
sahneleri gerçekten akla kazınan bir dizi. özellikle mads’i başka rollerde gördüğümde bile ürküyorum. bu onun ne kadar başarılı olduğunu gösteriyor. ayrıca gece ilaçların etkisiyle gördüğüm kabusta, uçan kaçanı öldürdükten sonra beni kovalarken uyandım neyse ki* . kabusun üzerine bu başlığı görmem de gario bir tesadüf oldu tabi.
devamını gör...
günaydın sözlük
tek başına boş bir pazara uyandım bugün
içimde yarım kalan şeyler var sözlük nasıl anlatmalı ne denmeli bilmiyorum. başlanılan her işin elinde kaldığını bilerek umut etmek de zor. hevesini kırıyorlar her güne acabalarla kafanın içinde binbir düşünceyle uyanıyor ve daha güneş yüzünü doğru düzgün göstermeden yorgun düşerek devam ediyorsun.
olacak olan gelecek olan zamanını bekliyor sanırım ne bir dakika öncesi var ne bir dakika sonrası. bende buna tutunmaya çalışıyorum. elimde başka bir şey kalmadı çünkü.
canım sezen aksu’nun da dediği gibi;
“ters dönecek anahtar bir gün elbet çıkacaksın ışığa”
her sabaha yeni bir anahtarla uyanabilmek dileğiyle… günaydın sözlük ailesi
içimde yarım kalan şeyler var sözlük nasıl anlatmalı ne denmeli bilmiyorum. başlanılan her işin elinde kaldığını bilerek umut etmek de zor. hevesini kırıyorlar her güne acabalarla kafanın içinde binbir düşünceyle uyanıyor ve daha güneş yüzünü doğru düzgün göstermeden yorgun düşerek devam ediyorsun.
olacak olan gelecek olan zamanını bekliyor sanırım ne bir dakika öncesi var ne bir dakika sonrası. bende buna tutunmaya çalışıyorum. elimde başka bir şey kalmadı çünkü.
canım sezen aksu’nun da dediği gibi;
“ters dönecek anahtar bir gün elbet çıkacaksın ışığa”
her sabaha yeni bir anahtarla uyanabilmek dileğiyle… günaydın sözlük ailesi
devamını gör...
oyun oynarken mesajlara cevap veren sevgili
(bkz: asla gerçek olmayacak şeyler)
devamını gör...
türk halkı ne zaman ayaklanacak sorunsalı
böyle şeyler için ne gerekir halk bilinci türk halkında ne yok sadece bu değil herhangi başka bir bilinç de yok.
devamını gör...
komşunun verdiği aşureyi çöpe atmak
çok aşırı şüphelerim olmaz ise kesinlikle yapmayacağım harekettir.
devamını gör...
sadece bir oyunla oynayabilecek olsanız seçeceğiniz oyun
gördüm ve arttırdım (bkz: gta san andreas).
k-rose açıp haritanin ucunu bucağını gezerim ömür boyu.
k-rose açıp haritanin ucunu bucağını gezerim ömür boyu.
devamını gör...
her kızın 25 tane flörtü olduğu gerçeği
benim 26 tane.
devamını gör...
su içerken yılan bile dokunmaz deyimi
devamını gör...
sözlüğün eski günleri
herkesin tam kapanma nedeniyle evinde oturup mecburen buralarda takıldığı günler. insanın beddua edesi geliyor "yine tam kapansak" diye... gerçekten güzeldi çünkü o dönem.
yazar alımlarının -tamamen durdurulmasa da- biraz yavaşlatılması iyi olabilir. yeni yazarların çoğunun zaten esamesi okunmuyor. iyi kötü denk gelinenler de içerik bakımından sözlüğe pek bir şey katamıyorlar. hepsi değil ama büyük kısmı bu durumda ne yazık ki. boş whatsapp muhabbeti çevirir gibiyiz başlıklarda. başlık açmayı bile bilmeyenler var.
kademeli büyüme çok daha sağlam olur gibi sanki. bir süre alımları yavaşlatacaksınız, o ara sürekli yazan tipleri iyice tanıyıp ortamı bozanları eleyeceksiniz, sonra yeniden alımlar yapacaksınız ve bu şekilde devam edecek. diğer türlüsü 2 taraftan birini mutlaka rahatsız ediyor: ya hiç kimseyi almaz, uzun süre aynı insanlarla ortamı döndürmeye çalışıp "yeni yazarlar gelsin artık" kitlesini rahatsız edersiniz ya da "yeter bu kadar yeni yazar aldığınız! kalite düştü" diyenleri... o nedenle bir sık bir bırak tekniği uygulamak gerekir derim.
yazar alımlarının -tamamen durdurulmasa da- biraz yavaşlatılması iyi olabilir. yeni yazarların çoğunun zaten esamesi okunmuyor. iyi kötü denk gelinenler de içerik bakımından sözlüğe pek bir şey katamıyorlar. hepsi değil ama büyük kısmı bu durumda ne yazık ki. boş whatsapp muhabbeti çevirir gibiyiz başlıklarda. başlık açmayı bile bilmeyenler var.
kademeli büyüme çok daha sağlam olur gibi sanki. bir süre alımları yavaşlatacaksınız, o ara sürekli yazan tipleri iyice tanıyıp ortamı bozanları eleyeceksiniz, sonra yeniden alımlar yapacaksınız ve bu şekilde devam edecek. diğer türlüsü 2 taraftan birini mutlaka rahatsız ediyor: ya hiç kimseyi almaz, uzun süre aynı insanlarla ortamı döndürmeye çalışıp "yeni yazarlar gelsin artık" kitlesini rahatsız edersiniz ya da "yeter bu kadar yeni yazar aldığınız! kalite düştü" diyenleri... o nedenle bir sık bir bırak tekniği uygulamak gerekir derim.
devamını gör...
neden mutsuzsun sorusu
program başlamadan önce de radyo açıktı lakin program başlar başlamaz ve ilk şarkı girer girmez birden mutsuzluk hissettim birden ama birden, belirtmek isterim...
neden mi mutsuzum? galiba bu programa denk geldiğim için. kaçmalı mıyım bilemedim. öylece tavan bana, ben tavana bakıyorum şu anda... hala dinliyorum, neden?*
şahsen mutsuzluğu, kendime pek yakıştıramam. hatta eğreti durur bende... nedendir bilmem.
bu anlarımda susmayı ve insanlardan uzak kalmayı ve kısa sürede eski neşeme kavuşmayı beklerim.
neden mi mutsuzum? galiba bu programa denk geldiğim için. kaçmalı mıyım bilemedim. öylece tavan bana, ben tavana bakıyorum şu anda... hala dinliyorum, neden?*
şahsen mutsuzluğu, kendime pek yakıştıramam. hatta eğreti durur bende... nedendir bilmem.
bu anlarımda susmayı ve insanlardan uzak kalmayı ve kısa sürede eski neşeme kavuşmayı beklerim.
devamını gör...
arabesk
arap süsleme üslubu. orijinali fransızca "arabesque" şeklinde olan terimi, haçlı seferleri döneminden itibaren islam sanatını çok daha yakından tanıma fırsatını elde eden avrupalılar, geç orta çağ'da (14. yy.) islam sanatını belirtmek için kullanmaya başlamışlardır. islam görsel sanatlarında iç içe geçmiş bitkisel figürleri ifade eder. osmanlı türkçesi'ne fransızca okunuşundan "arabesk" olarak geçmiştir (daha önce osmanlıda arap sanatı için arapkari (arapişi), şamkari (şamişi) kullanılıyordu).
üslup olarak ise osmanlı’ya 18. yy ikinci yarısı görsel sanatlarda girmeye başlar. 19. yy.da etkisi artar. 20. yy başlarında türk müziğinde de arabesk motifler görülmeye başlar. istanbul’da gösterime giren mısır filmlerinin arapça müzikleri atılarak yerine sadettin kaynak gibi ustalar yeni müzikler yapmıştır. bu müziklerde arap motifleri görülür. örneğin leyla ile mecnun filmindeki “leyla bir özge candır” şarkısı. 50’lerde doğu ve güneydoğudan istanbula göçlerle arabesk müzik istanbulda daha çok dinlenir olur. arabesk diğer müzik türlerine de sirayet eder. çünkü arabesk talep görüyordur. bir rock müzik sanatçısına “neden rocktan arabeske geçtiği” özel bir sohbette sorulunca “çünkü rock dinlenmiyordu, arabesk dinleniyordu” diye cevap verdiğini birinci ağızdan duydum.
üslup olarak ise osmanlı’ya 18. yy ikinci yarısı görsel sanatlarda girmeye başlar. 19. yy.da etkisi artar. 20. yy başlarında türk müziğinde de arabesk motifler görülmeye başlar. istanbul’da gösterime giren mısır filmlerinin arapça müzikleri atılarak yerine sadettin kaynak gibi ustalar yeni müzikler yapmıştır. bu müziklerde arap motifleri görülür. örneğin leyla ile mecnun filmindeki “leyla bir özge candır” şarkısı. 50’lerde doğu ve güneydoğudan istanbula göçlerle arabesk müzik istanbulda daha çok dinlenir olur. arabesk diğer müzik türlerine de sirayet eder. çünkü arabesk talep görüyordur. bir rock müzik sanatçısına “neden rocktan arabeske geçtiği” özel bir sohbette sorulunca “çünkü rock dinlenmiyordu, arabesk dinleniyordu” diye cevap verdiğini birinci ağızdan duydum.
devamını gör...
ilginç genel kültür bilgileri
sümüklü böceklerin fare zehri yemekten hoşlandığı ve fare zehrinin onlara şeker gibi gelip zehirlenmelerine neden olmaması.
devamını gör...
süleyman soylu
erdoğan'a "sana hesap sormazsam namerdim" diyen, erdoğan hükümetinin iç işleri bakanı.
devamını gör...
çirkin bir kadın olmak
merly streep
sarah jessica parker
julia roberts
gibi olup içindeki özgüveni bulamamış kadındır.
ara sen, o gelir gelmez, en güzel olacaksın.
çirkin ördek yavrusu, sen kuğusun belki de.
üniversiteye kadar, kendini çirkin sanıyordum.
kızkardeşimde, beni güzel, kendini çirkin sanıyordu.
bir iki başarı, bir iki tatlı söz duyunca ikimizin de güzel olduğunu anladik.
o gün bu gün güzeliz.*
neyse güzelllik geçici, özgüven kalıcı.
birde gülmeyi unutmayın
gülebildiğimiz kadar güzeliz aslında.
gülün gari.
sarah jessica parker
julia roberts
gibi olup içindeki özgüveni bulamamış kadındır.
ara sen, o gelir gelmez, en güzel olacaksın.
çirkin ördek yavrusu, sen kuğusun belki de.
üniversiteye kadar, kendini çirkin sanıyordum.
kızkardeşimde, beni güzel, kendini çirkin sanıyordu.
bir iki başarı, bir iki tatlı söz duyunca ikimizin de güzel olduğunu anladik.
o gün bu gün güzeliz.*
neyse güzelllik geçici, özgüven kalıcı.
birde gülmeyi unutmayın
gülebildiğimiz kadar güzeliz aslında.
gülün gari.
devamını gör...
hıçkıra hıçkıra ağlamak
çok ağladım bugün.
çok.
bi sürü.
hiçbiri gözlerimden silinmeyecek.
çok.
bi sürü.
hiçbiri gözlerimden silinmeyecek.
devamını gör...
ideal kadın boyunun 175-180 olması
maşallah yine oltalar atılmış kırmızı balıklar kıvrıla kıvrıla yüzüyor hey yavrum hey..
not: 1.66 boyum. eqleyn.
not: 1.66 boyum. eqleyn.
devamını gör...
