hi my i run
devamını gör...
insanı mutlu eden bedava şeyler
özgürlük
devamını gör...
yastığın sadece kenarlarını kullanmak
yaptığım davranıştır. bir yastığın ortasını kullanırken asla uykuya dalamam. benim için yastığın kenarları eşsiz birer mücevherdir. fizik yasaları izin verse de bir yastıkta 17 kenar olsa keşke. yalnızca 4 tane var ve bu başlı başına büyük sorun.
devamını gör...
sözlük yazarlarının çocuklarına vermek istedikleri isimler
harf az olsa da en az iki hece olsun yeterlidir dediğim isim. örnek vermek gerekirse doğum günü kutlamasında iyi ki doooduuunnn suuuuuuuuuuğ, aaaaaalllp yerine iyi ki doooduuunnn aaaadaaaaa(ada) kaaaamiiiiil daha iyidir. ideali iki hecedir ya.
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
pekâlâ azizim
fehmettik elbet
değilmiş zatı âlîn ekseriyetle sathî
dizmişsin art arda kelimeleri
diyorsun, lak lak eder kendileri
e pek tabii bahsettiğim işte budur
anlayana sivrisinek saz
anlamayana davul zurna az
kesemem muhabbeti âbâd ile
susmak değil sükût etmek, yeni yazdım bir şiirde
hangi ilim hangi fen hangi tefekkür
hayat kısa elbet, sükût ederse bilmeyen kadar bilen de
cihandaki namımı anlatacak değilim
okudukça okur, öğrendikçe eğilirim
pekâlâ azizim ben senin ehlinim
diyenlere de aldırmam
kibrimi okşamana muhtaç da değilim
fehmettik elbet
değilmiş zatı âlîn ekseriyetle sathî
dizmişsin art arda kelimeleri
diyorsun, lak lak eder kendileri
e pek tabii bahsettiğim işte budur
anlayana sivrisinek saz
anlamayana davul zurna az
kesemem muhabbeti âbâd ile
susmak değil sükût etmek, yeni yazdım bir şiirde
hangi ilim hangi fen hangi tefekkür
hayat kısa elbet, sükût ederse bilmeyen kadar bilen de
cihandaki namımı anlatacak değilim
okudukça okur, öğrendikçe eğilirim
pekâlâ azizim ben senin ehlinim
diyenlere de aldırmam
kibrimi okşamana muhtaç da değilim
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının sevmediği özellikleri
insanlara kapıyı gösteriyorum ama onlar gittiginde de cok üzülüyorum
devamını gör...
maliye bakanlığı'nın kripto para borsalarından kullanıcı bilgilerini istemesi
bir salın artık ya. vatandaşın elinde ne varsa bu kadar göz konulmaz ki. napcan öğrendikten sonra ona da mı vergi bağlıcan? biz seninle ilgili bu kadar şeffaf bilgilere sahip değilken, yalanın ardı arkası kesilmezken bizimle ilgili bu kadar net bilgiye sahip olmayı istemen çok saçma.
devamını gör...
öyle birine aşık ol ki
her gün çiçekler açtırsın dünyanda.
devamını gör...
hayat mı yorar insanlar mı sorunsalı
hayat kolay değildir ama insanlar bunu çok zor hale getirir. hep birlikte her şey güzel olabilecekken hep birileri çok daha fazlasını ister. imkansızlığı bir şekilde kabullensen de kibirleri, ihanetleri, umursamazlıkları görmezden gelemez insan. hayat yolunda birer taştır hepsi. ve bir gün anlarsın ki bu yol taşlardan örülmüştür.
devamını gör...
cc
e posta gönderirken karşımıza çıkan bir terimdir. cc açılımı carbon copy şeklindedir. cc amacı bir mailin kopyasını diğer kişilerle kolayca paylasabilmektir. bir de gizli olanı vardır, paylaşılan kişiler birbirlerini göremez.(bkz: bcc)
ayrıca cc, cubic centimeter yani santimetreküp kısaltmasıdır.
ayrıca cc, cubic centimeter yani santimetreküp kısaltmasıdır.
devamını gör...
meslek hayatınızda karşılaştığınız çarpıcı olaylar
hepimiz farklı meslekler icra ediyoruz, farklı mesailer yapıyoruz, farklı hayatlar yaşıyoruz. bunca çeşitliliğin arasında hepimiz farklı olaylara şahit oluyoruz. bu olaylar kimi zaman sadece anlık bir duygu değişimine sebep olurken kimi zaman aylarca rüyalarımıza giriyor, kimi zaman da hayatımızın yönünü tamamen değiştiriyor.
bu başlığın çıkış noktası munchausen sendromu başlığında yaptığım tanıma ilaveten anlatmak istediğim, bizzat yaşadığım ve kendimce çarpıcı bulduğum birkaç olayı anlatmak istememdi. sonradan düşündüm de, neden diğer portakalseverler de kendi yaşadıkları çarpıcı meslek hikayelerini anlatmasınlar? umarım bu başlık, henüz meslek seçimi yapmamış/mesleği eline almamış genç portakalseverler için de nelerle karşılaşabileceklerini önceden görebildikleri hikayeleri barındırır.
ilk hikaye:
munchausen sendromu ile ilgili tek bilgim yıllar evvel dersin birinde bir hocamın kısaca bahsettiği kadardı. ve ben ilk gerçek munchausen vakasını gördüğümde bunun öyle üstünkörü anlatılıp geçilecek bir şey olmadığını farketmiştim.
20'li yaşların sonlarında bir adam gelmişti acil servise, kucağında yarı baygın karısı ile. ben henüz toy bir öğrenciyim, koşuşturmaca içinde duyuyorum bütün olanları. adam eve geldiğinde kadını defalarca kusmuş ve yarı baygın halde bulmuş, hemen kucaklayıp arabayla acile getirmiş.
acilde koşuşturmaca başladı, kadının zehirlendiğine kanaat getirildi, midesi yıkandı vs.
hocanın odasında birkaç asistan doktor, hemşire ve ben vardım, kadın hastanın tedavisi bitirilmiş henüz taburcu edilmemişti. hoca ile asistanların konuşmalarına kulak kabarttım:
asistan doktor 1: hocam bu kadını daha önce de bu şekilde acile getirdi adam. acaba kadına bir şey yapıyor olmasın bilerek?
hoca: hasta kayıt dökümüne baktınız mı?
asistan doktor 2: baktım hocam, son 3 ay içinde 4 defa giriş yapılmış.
hoca: şikayetler hep aynı mı?
asistan doktor 1: aynı sayılır, çok benzer: neredeyse hepsinde kusmuş ve yarı baygın getirilmiş.
asistan doktor 2: polise haber verelim mi hocam?
hoca: kadınla ve kocasıyla ayrı ayrı konuşayım bi, sonra bakarız.
aradan zaman geçti, arada ne oldu ne bitti takip edemedim, zira o aralar acile hasta yağıyordu adeta. fakat sonradan öğrendim tüm hikayeyi: kadın, kocası onunla yeteri kadar ilgilenemediği için (adamın işleri çok yoğunmuş o sıralar ve şehir dışına gidip geliyormuş sürekli) ilgisini çekmek istemiş, ilk başlarda hasta numarası yapmış fakat kocasından yeteri kadar ilgiyi görememiş yine. ardından ilaçlar içmeye başlamış, bu da yetmeyince temizleyici kimyasallar içmeye başlamış. bu son gelişinde de kadının 1-1buçuk litre çamaşır suyu içtiğini farketmişler, sırf kocasının ilgisini çekebilmek için..
ilk karşılaştığım munchausen sendromu bu olsa da maalesef zaman içinde çok daha kötülerini gördüm. belki onları da başka zaman eklerim buraya.
bu başlığın çıkış noktası munchausen sendromu başlığında yaptığım tanıma ilaveten anlatmak istediğim, bizzat yaşadığım ve kendimce çarpıcı bulduğum birkaç olayı anlatmak istememdi. sonradan düşündüm de, neden diğer portakalseverler de kendi yaşadıkları çarpıcı meslek hikayelerini anlatmasınlar? umarım bu başlık, henüz meslek seçimi yapmamış/mesleği eline almamış genç portakalseverler için de nelerle karşılaşabileceklerini önceden görebildikleri hikayeleri barındırır.
ilk hikaye:
munchausen sendromu ile ilgili tek bilgim yıllar evvel dersin birinde bir hocamın kısaca bahsettiği kadardı. ve ben ilk gerçek munchausen vakasını gördüğümde bunun öyle üstünkörü anlatılıp geçilecek bir şey olmadığını farketmiştim.
20'li yaşların sonlarında bir adam gelmişti acil servise, kucağında yarı baygın karısı ile. ben henüz toy bir öğrenciyim, koşuşturmaca içinde duyuyorum bütün olanları. adam eve geldiğinde kadını defalarca kusmuş ve yarı baygın halde bulmuş, hemen kucaklayıp arabayla acile getirmiş.
acilde koşuşturmaca başladı, kadının zehirlendiğine kanaat getirildi, midesi yıkandı vs.
hocanın odasında birkaç asistan doktor, hemşire ve ben vardım, kadın hastanın tedavisi bitirilmiş henüz taburcu edilmemişti. hoca ile asistanların konuşmalarına kulak kabarttım:
asistan doktor 1: hocam bu kadını daha önce de bu şekilde acile getirdi adam. acaba kadına bir şey yapıyor olmasın bilerek?
hoca: hasta kayıt dökümüne baktınız mı?
asistan doktor 2: baktım hocam, son 3 ay içinde 4 defa giriş yapılmış.
hoca: şikayetler hep aynı mı?
asistan doktor 1: aynı sayılır, çok benzer: neredeyse hepsinde kusmuş ve yarı baygın getirilmiş.
asistan doktor 2: polise haber verelim mi hocam?
hoca: kadınla ve kocasıyla ayrı ayrı konuşayım bi, sonra bakarız.
aradan zaman geçti, arada ne oldu ne bitti takip edemedim, zira o aralar acile hasta yağıyordu adeta. fakat sonradan öğrendim tüm hikayeyi: kadın, kocası onunla yeteri kadar ilgilenemediği için (adamın işleri çok yoğunmuş o sıralar ve şehir dışına gidip geliyormuş sürekli) ilgisini çekmek istemiş, ilk başlarda hasta numarası yapmış fakat kocasından yeteri kadar ilgiyi görememiş yine. ardından ilaçlar içmeye başlamış, bu da yetmeyince temizleyici kimyasallar içmeye başlamış. bu son gelişinde de kadının 1-1buçuk litre çamaşır suyu içtiğini farketmişler, sırf kocasının ilgisini çekebilmek için..
ilk karşılaştığım munchausen sendromu bu olsa da maalesef zaman içinde çok daha kötülerini gördüm. belki onları da başka zaman eklerim buraya.
devamını gör...
sorusu olanlar gelen kutuma portakal atabilir
başlığı açarak sorunun çözülmesine katkı sunan free ye de alkış yok mu sözlük
devamını gör...
her 14 şubat'ta hüzne gark olanlar topluluğu
devamını gör...
kuzguncuktaki vişne
edip cansever, nazım hikmat, balzac, hugo gibi yazan yazardır.
devamını gör...
freud sürçmesi
doğrusu "freudyen dil sürçmesi"dir.
günlük konuşma esnasında herhangi bir kelimeyi veya cümleyi, anlam olarak
kendisinden çok alakasız bir kelime veya cümleyle karıştırılması durumudur.
kimi zaman komik durumlar olsa da bazen kişinin başına iş açar.
kişinin bilinçaltındaki arzu, şehvet, fantezi gibi duygulardan kaynaklı yapılan dil sürçmeleri kişinin başına iş açan türdendir.
örnek verirdim de, vermeyeyim*
günlük konuşma esnasında herhangi bir kelimeyi veya cümleyi, anlam olarak
kendisinden çok alakasız bir kelime veya cümleyle karıştırılması durumudur.
kimi zaman komik durumlar olsa da bazen kişinin başına iş açar.
kişinin bilinçaltındaki arzu, şehvet, fantezi gibi duygulardan kaynaklı yapılan dil sürçmeleri kişinin başına iş açan türdendir.
örnek verirdim de, vermeyeyim*
devamını gör...
enpara.com
çok ama çok kaliteli bir bankacılık uygulamasıdır.
yaklaşık 1 yıldır kullanıyorum ve çok memnunum ama kampanyaları çok az tek eksikleri bu.
yaklaşık 1 yıldır kullanıyorum ve çok memnunum ama kampanyaları çok az tek eksikleri bu.
devamını gör...
sevgi eksikliği
sevgi arsızlarının asla ama asla dayanamayacağı durum. yazıktır günahtır insanları sürüncemede bırakmayın.
devamını gör...
kutu bira vs şişe bira
biri evde veya bar/cafe/restaurant vs gibi bir mekanda, öteki de kamp, piknik veya mobil bir durumda tercih edilesi opsiyon, versus.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu'nun hüzne gark eden yayınları
tam olarak üç haftadır süren hadise.
öncelikle şunu söylemek istiyorum efendim; yayının varlığı, birleştirici yanı * harika. bir yandan şarabımı içip bir yandan hüzünle şarkılara eşlik etmek elbette çok güzel. ama hüzün, çok hüzün. belki en çok ortak paydamız da bu, evet. ama bir kez de yüzümüz gülmesin mi ey sözlük ahalisi? hep beraber bir kere de mutlu olmasak mı? başta bengaripsengüzeldünyaumutlu olmak üzere, tüm sözlüktaşlarıma sesleniyorum. haftaya neşe, daha çok neşe olması için neşeli şarkılar gecesi talebindeyim.* ne dersiniz?
edit: başlık altındaki herkes, evet sen de revolversiz ittihatçı * ve canım bengaripsengüzeldünyaumutlu teşekkürler. o zaman bir kez de hep birlikte kop kop zamanı. *
öncelikle şunu söylemek istiyorum efendim; yayının varlığı, birleştirici yanı * harika. bir yandan şarabımı içip bir yandan hüzünle şarkılara eşlik etmek elbette çok güzel. ama hüzün, çok hüzün. belki en çok ortak paydamız da bu, evet. ama bir kez de yüzümüz gülmesin mi ey sözlük ahalisi? hep beraber bir kere de mutlu olmasak mı? başta bengaripsengüzeldünyaumutlu olmak üzere, tüm sözlüktaşlarıma sesleniyorum. haftaya neşe, daha çok neşe olması için neşeli şarkılar gecesi talebindeyim.* ne dersiniz?
edit: başlık altındaki herkes, evet sen de revolversiz ittihatçı * ve canım bengaripsengüzeldünyaumutlu teşekkürler. o zaman bir kez de hep birlikte kop kop zamanı. *
devamını gör...