bülbülü öldürmek
edebiyat ve okuma kulübü ile beraber okuduğumuz harper lee romanıdır.
kitap yürek burkan ciddi ve vahim olayları çocukların gözünden anlatıyor. burada önemli ve asıl vurgulanmak istenen nokta çocukluk ve çocuk saflığı.
bülbül masumiyeti anlatıyor. hiç bir şeye hiç kimseye zararı olmayan bülbülü öldürmek günahtır.
harper lee sosyal hiyerarşi, ırk ayrımcılığı, çocuk eğitimi gibi konuları insanın içini burkacak bir şekilde anlatmış.
kitap anlatmak istediği meseleyi çok net şekilde anlatıyor ve bunu masumiyet, çocukluk gibi kavramlar üzerinden yapıyor. zaten ödül almış bir eser.
bu kitabı dönemine göre ele almak gerekiyor bence. haksızlık ırkçılık gibi konuları bir sürü anlatan klasik hikaye vardır ama bülbülü öldürmek çok çarpıcı bir eser. kitaptaki bülbüller metni daha çarpıcı kılıyor.
harper lee kendisi hukukçu birisi olduğu için kitaptaki matematiği mantıklı ve sağlam bir şekilde ele almış.
ayrıca kitapta hoşuma giden bir detay önsözü oldu. kendisi şöyle bir önsöz eklemiş.
bülbülü öldürmek’te giriş bölümü yok çok şükür. bir okur olarak giriş
bölümlerinden nefret ederim. bana göre, önsözler ancak, yazarın ölümünden
ve eserin yayımlanmasından çok uzun yıllar sonra yeniden basılan romanlara
yakışır. her ne kadar bülbülü öldürmek yazılalı çok zaman geçmiş olsa da,
51 yıldır baskısı hiç tükenmedi ve geçen yıllar içinde çok sessiz kalmış
olsam bile, ben de henüz hayattayım. önsözler kitaptan zevk almayı engeller,
beklentinin heyecanını öldürür, insanı hayal kırıklığına uğratır. önsözlerin
tek iyi yanı, bazı durumlarda romanın yaratacağı şoku ertelemesidir. bülbülü
öldürmek anlatması gereken şeyleri hâlâ tek başına anlatıyor; yıllardır
herhangi bir başlangıca ihtiyaç duymadan yaşamayı da başardı.
bence bu kitap ve pal sokağı çocukları kardeş kitap olmalı ve herkes okumalı okutturmalı. herkese tavsiye ederim.
not: edebiyat kulübündeki arkadaşlar henüz bitirmediler ama bitirdikleri zaman bu başlığın altı panayır olacak panayır.
kitap yürek burkan ciddi ve vahim olayları çocukların gözünden anlatıyor. burada önemli ve asıl vurgulanmak istenen nokta çocukluk ve çocuk saflığı.
bülbül masumiyeti anlatıyor. hiç bir şeye hiç kimseye zararı olmayan bülbülü öldürmek günahtır.
harper lee sosyal hiyerarşi, ırk ayrımcılığı, çocuk eğitimi gibi konuları insanın içini burkacak bir şekilde anlatmış.
kitap anlatmak istediği meseleyi çok net şekilde anlatıyor ve bunu masumiyet, çocukluk gibi kavramlar üzerinden yapıyor. zaten ödül almış bir eser.
bu kitabı dönemine göre ele almak gerekiyor bence. haksızlık ırkçılık gibi konuları bir sürü anlatan klasik hikaye vardır ama bülbülü öldürmek çok çarpıcı bir eser. kitaptaki bülbüller metni daha çarpıcı kılıyor.
harper lee kendisi hukukçu birisi olduğu için kitaptaki matematiği mantıklı ve sağlam bir şekilde ele almış.
ayrıca kitapta hoşuma giden bir detay önsözü oldu. kendisi şöyle bir önsöz eklemiş.
bülbülü öldürmek’te giriş bölümü yok çok şükür. bir okur olarak giriş
bölümlerinden nefret ederim. bana göre, önsözler ancak, yazarın ölümünden
ve eserin yayımlanmasından çok uzun yıllar sonra yeniden basılan romanlara
yakışır. her ne kadar bülbülü öldürmek yazılalı çok zaman geçmiş olsa da,
51 yıldır baskısı hiç tükenmedi ve geçen yıllar içinde çok sessiz kalmış
olsam bile, ben de henüz hayattayım. önsözler kitaptan zevk almayı engeller,
beklentinin heyecanını öldürür, insanı hayal kırıklığına uğratır. önsözlerin
tek iyi yanı, bazı durumlarda romanın yaratacağı şoku ertelemesidir. bülbülü
öldürmek anlatması gereken şeyleri hâlâ tek başına anlatıyor; yıllardır
herhangi bir başlangıca ihtiyaç duymadan yaşamayı da başardı.
bence bu kitap ve pal sokağı çocukları kardeş kitap olmalı ve herkes okumalı okutturmalı. herkese tavsiye ederim.
not: edebiyat kulübündeki arkadaşlar henüz bitirmediler ama bitirdikleri zaman bu başlığın altı panayır olacak panayır.
devamını gör...
anal seks
her kuşu hallettin bi leylek kaldı dimi?sözlükte ne kadar endüstri meslek mezunu olduğunu gözler önüne seren başlık.
devamını gör...
polinezya
pasifik okyanusunda ki üç büyük ada öbeğinden birisinin adıdır. diğer ikisinin adı malenezya* ve mikronezya*dır.
devamını gör...
normal sözlük sağlıklı yaşam kulübü
merhabaaa sevgili kafa sözlükkkk sakinleri*
sevgili quinn bu ara biraz yoğun olduğu için başkanlığı bırakması gerektiii. o gidince ben de canım amaterasu'yu yalnız bırakmayayım dedim ve başkanlığa atladım hemen.* kulübümüze katılmak istersenizz bana, amaterasu'ya ya da moderatörlere ulaşmanız yeterliiii.
ve unutmadan akşam saat 21:00'da (bkz: kafa sözlük sanat bilim kulübü) ile beraber "uyku" üzerine bir etkinliğimiz varr.
hepinizi beklerizzz.*
sevgili quinn bu ara biraz yoğun olduğu için başkanlığı bırakması gerektiii. o gidince ben de canım amaterasu'yu yalnız bırakmayayım dedim ve başkanlığa atladım hemen.* kulübümüze katılmak istersenizz bana, amaterasu'ya ya da moderatörlere ulaşmanız yeterliiii.
ve unutmadan akşam saat 21:00'da (bkz: kafa sözlük sanat bilim kulübü) ile beraber "uyku" üzerine bir etkinliğimiz varr.
hepinizi beklerizzz.*
devamını gör...
ilişkilerde stratejik davranmak
incinmemek ve incitmemek için kurgulamalar yapmaktır. illa kötü yorumlamamak lazım. zaman zaman ilişkiler belli durumlarda strateji ister, doğallık yıpratır. bazen dengeyi sağlamak için gereklidir. hele ki birden fazla ilişki içinde olduğumuz günümüz dünyasında her zeki insanın stratejik hamleler yaparak ilişkilerini dinamik tutabilmesi önemlidir. ne yazık ki sadece doğallık ile mümkün olmuyor. hepsinden biraz eklemek, güzelce yoğurmak lezzet verir. iki yüzlülük ile bağdaştırmak biraz bencilce bir düşünce benim için. fikir neyse zikir de o olur. fesatlık yapmayın.
devamını gör...
mahlaslardan meslek tahmin etmek
yoldaş benjamin franklin ekonomi bakanı.
devamını gör...
seks yaparken dikkat edilmesi gereken hususlar
partnerinizin olması.
devamını gör...
23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı
saankii heer tarafta vaar bir düğüün.
çüünküü en şereflii, een muutluu güün.* ne kadar ince ve engin bir vizyon çocuklar için bir bayram düşünebilmek. kutlu olsun!
çüünküü en şereflii, een muutluu güün.* ne kadar ince ve engin bir vizyon çocuklar için bir bayram düşünebilmek. kutlu olsun!
devamını gör...
kadınların çok açık giyinmesi
sözlüğe haşemacı komünistler geldi kaçın*
devamını gör...
filmi varken gidip sayfalarca roman okuyan tip
benim yönettiğim kameralar. benim zihnimin sonsuzluğunda oluşan manzaralar. kendimi içinde bulmam ve belki o kadar az insanın becerebildiği kendimle sohbet durumu varken. zihnimi ve zihnimde oluşan bu mükemmeliği katledebilecek filmlere neden ihtiyaç duyayım.
devamını gör...
analoji
kimi ortak yönleri bulunan iki şey arasındaki benzeşme. andırışma
örnek: kan dolaşımının şehrin trafiğine benzetilmesi.
örnek: kan dolaşımının şehrin trafiğine benzetilmesi.
devamını gör...
flags
'etiketler' anlamına gelen ve coldplay'in yakın zamanda piyasaya çıkardığı harika bir şarkı. grubun everyday life in japanese albümünde yer alıyor.ritim ve melodi her ne kadar eski parçalarını anımsatıyor olsa da yine de farklı bir hava mevcut flags'ta. sözleri de çok anlamlı, diğer bütün şarkıları gibi elbette ki.
"iskeletler bu sabah konuşuyordu;
sağlık ve ilaçla ilgili her şeyin dışında bir konuda.
yaptığın her şeyi tekrar yapabilseydin, yine de hepsini aynı mı yapardın?
eski haline söyleyeceğin bir şey var mı?
bir müzik kutusunun üzerinde dönmek isteyenler vardı.
hiç deniz görmemiş korsanlar vardı..
ama tekrarlayan konular ve rüyaları
olmak istedikleri şey olacaktı
pyotr chaikovski olmak...
özgür olmak,herkes gibi...
beni sınırlayan etiketler olmayacak, hayır.
çünkü ben sadece kendim olmak istiyorum.
oujia(ruh çağırmada kullanılan tahta) ile telefon edebilirsiniz.
'verebileceğiniz herhangi bir tavsiye var mı?'diye.
onlar gibi olmadığını biliyorsan, la varsovienne'i tanıyor musun?
yaşıyorum, bunu biliyorum ama bana nasıl yaşayacağımı gösterir misin?
ve kutsal roma ordusu
kalbinin herkes gibi attığını söyledi.
seni tanımlayacak etikletlere ihtiyacın yok. öyleyse söyle
ben sadece kendim olmak istiyorum."
"iskeletler bu sabah konuşuyordu;
sağlık ve ilaçla ilgili her şeyin dışında bir konuda.
yaptığın her şeyi tekrar yapabilseydin, yine de hepsini aynı mı yapardın?
eski haline söyleyeceğin bir şey var mı?
bir müzik kutusunun üzerinde dönmek isteyenler vardı.
hiç deniz görmemiş korsanlar vardı..
ama tekrarlayan konular ve rüyaları
olmak istedikleri şey olacaktı
pyotr chaikovski olmak...
özgür olmak,herkes gibi...
beni sınırlayan etiketler olmayacak, hayır.
çünkü ben sadece kendim olmak istiyorum.
oujia(ruh çağırmada kullanılan tahta) ile telefon edebilirsiniz.
'verebileceğiniz herhangi bir tavsiye var mı?'diye.
onlar gibi olmadığını biliyorsan, la varsovienne'i tanıyor musun?
yaşıyorum, bunu biliyorum ama bana nasıl yaşayacağımı gösterir misin?
ve kutsal roma ordusu
kalbinin herkes gibi attığını söyledi.
seni tanımlayacak etikletlere ihtiyacın yok. öyleyse söyle
ben sadece kendim olmak istiyorum."
devamını gör...
freddie mercury
bu entry görünce cidden gülümseyerek vay be eski zamanlar dedim. arkadaşlar yıllar önce eski bir sevgilim freddie mercury hayranıydı. bir gün durduk yere "seni freddie 'den bile çok seviyorum demişti." kısa bir süre sonra mesaj atmayı bıraktı falan bir gün şey yazmış bana " sana yalan söyledim freddie mercury'i senden daha çok seviyorum, yapamadım" demişti. ayrılık sebebiymiş hahaha . (bende severim..)
devamını gör...
çıkmaza girip yolunuzu kaybettiğinizde yaptıklarınız
kuran’ı kerim okurum.
devamını gör...
milliyetçilik
çökmüş, köhnemiş, yozlaşmış fransa krallığı'nı ayağa kaldıran ideolojidir. milliyetçiliğin avantajı ülkenin yetenek havuzunu ve kaynak tabanını neredeyse maliyetsiz bir şekilde genişletmesidir. açalım;
modern devletin temelini ordu ve bu orduyu besleyecek vergi ve toprak rejimini sürdüren bürokrasi oluşturur. monarşilerde bu mekanizmaların yönetimi bir avuç aristokrat ve din adamının elindedir. örneğin ordu komutanlıkları ve subaylar aristokratlara ihale edilir, kilisenin elinde bol miktarda toprak vardır vs... halk bunun neresinde diye soracak olursanız, halkı ikiye ayırmak lazım. biri binlerce yıldır ezilen, sıfır siyasal hakka sahip yarı serf statüsündeki köylü, öbürü ise artık değişen teknoloji ve ticaret ile zenginleşen fakat yine de siyasi hakları olmayan burjuvazi. fransız devrimi dediğimiz şey aslında bir burjuva devrimidir. burjuva bu devrimi yapabilmek için halkı yanına çekmiş adına da halk devrimi demiştir. milliyetçilik bu dönemde doğmuştur.
ideolojinin ülke açısından yararı şudur: artık meşruiyeti sorgulanır durumda olan monarşi ve kilisenin yerini daha meşru bir yönetim yani cumhuriyet almıştır. meşruiyet toplumun hak ve sınıfları kendiliğinden kabullenmesi ve itiraz etmemesi demektir. artık kral için savaşmak istemeyen, kiliseye para vermek istemeyen tebaa, cumhuriyet sayesinde vatanları için vergi ödeyen, askerlik yapan yurttaşlara dönüştürülmüştür. bu öylesine büyük bir sinerji yaratmıştı ki, normalde asker bulmakta zorlanan dönem ordularına kıyasla napolyon savaşları döneminde fransa'da yaklaşık 2 milyon kişi askere alınmıştı. yani modern devletin en büyük eksiği olan para ve insan kaynağı sorunu giderilmişti. bu dönemde fransız yurttaşları coşkuyla askere yazılırken, ingilizler sağdan soldan topladıkları çapulcuları, suçluları zorla askere kaydettiriyor, ruslar köylerden topladıkları askerleri zincire vurarak götürüyordu.
ideolojinin ikinci yararı yetenek havuzunun genişlemesidir. eskiden komutan ve subay pozisyonları yeteneklerine bakılmaksızın aristokratların hakimiyetindeyken artık tamamen liyakatle dağıtılır hale gelmiştir. yani kendini kanıtlayan herkes sınırsız bir şekilde basamakları atlayabiliyordu. bunun en büyük örneği napolyon olsa da onunla sınırlı değildir. avrupa'nın bin yıllık tarihinde görülmemiş sayıda yetenekli komutan bu 15 yıllık kısacık dönemde fransa'dan çıkmıştır. sonuç: bütün avrupa'nın işgali.
ideoloji zamanla geri kalmış ulusların gelişmiş uluslarla arayı kapatmak için başvurdukları bir yöntem haline gelmiştir. fin, macar, balkan ve son olarak türk milliyetçiliği hep bu model üzerine kurulmuştur. toplumda büyük bir sinerji yaratan bu girişimle cehaletin kökü kazınmış, dogmacılıkla mücadele edilmiş , eğitim ve sağlık reformları hızla yapılabilir olmuştur. mesela taşra taşra gezen idealist öğretmen figürü bu dönemde ortaya çıkmıştır. alın size düşük maliyetle kalkınma.
ikinci dünya savaşından sonra kalkınmaya dayanan pozitif milliyetçilik yerini reaksiyoner milliyetçiliğe bırakmıştır. kısaca buna popülizm diyoruz. bütün sorunları "ulusun doğal düşmanları"nda gören, soyutlayıcı bir anlayış. günümüzde neredeyse bütün dünya gittikçe kangren haline gelen bu tür bir milliyetçiliğin pençesi altında.
modern devletin temelini ordu ve bu orduyu besleyecek vergi ve toprak rejimini sürdüren bürokrasi oluşturur. monarşilerde bu mekanizmaların yönetimi bir avuç aristokrat ve din adamının elindedir. örneğin ordu komutanlıkları ve subaylar aristokratlara ihale edilir, kilisenin elinde bol miktarda toprak vardır vs... halk bunun neresinde diye soracak olursanız, halkı ikiye ayırmak lazım. biri binlerce yıldır ezilen, sıfır siyasal hakka sahip yarı serf statüsündeki köylü, öbürü ise artık değişen teknoloji ve ticaret ile zenginleşen fakat yine de siyasi hakları olmayan burjuvazi. fransız devrimi dediğimiz şey aslında bir burjuva devrimidir. burjuva bu devrimi yapabilmek için halkı yanına çekmiş adına da halk devrimi demiştir. milliyetçilik bu dönemde doğmuştur.
ideolojinin ülke açısından yararı şudur: artık meşruiyeti sorgulanır durumda olan monarşi ve kilisenin yerini daha meşru bir yönetim yani cumhuriyet almıştır. meşruiyet toplumun hak ve sınıfları kendiliğinden kabullenmesi ve itiraz etmemesi demektir. artık kral için savaşmak istemeyen, kiliseye para vermek istemeyen tebaa, cumhuriyet sayesinde vatanları için vergi ödeyen, askerlik yapan yurttaşlara dönüştürülmüştür. bu öylesine büyük bir sinerji yaratmıştı ki, normalde asker bulmakta zorlanan dönem ordularına kıyasla napolyon savaşları döneminde fransa'da yaklaşık 2 milyon kişi askere alınmıştı. yani modern devletin en büyük eksiği olan para ve insan kaynağı sorunu giderilmişti. bu dönemde fransız yurttaşları coşkuyla askere yazılırken, ingilizler sağdan soldan topladıkları çapulcuları, suçluları zorla askere kaydettiriyor, ruslar köylerden topladıkları askerleri zincire vurarak götürüyordu.
ideolojinin ikinci yararı yetenek havuzunun genişlemesidir. eskiden komutan ve subay pozisyonları yeteneklerine bakılmaksızın aristokratların hakimiyetindeyken artık tamamen liyakatle dağıtılır hale gelmiştir. yani kendini kanıtlayan herkes sınırsız bir şekilde basamakları atlayabiliyordu. bunun en büyük örneği napolyon olsa da onunla sınırlı değildir. avrupa'nın bin yıllık tarihinde görülmemiş sayıda yetenekli komutan bu 15 yıllık kısacık dönemde fransa'dan çıkmıştır. sonuç: bütün avrupa'nın işgali.
ideoloji zamanla geri kalmış ulusların gelişmiş uluslarla arayı kapatmak için başvurdukları bir yöntem haline gelmiştir. fin, macar, balkan ve son olarak türk milliyetçiliği hep bu model üzerine kurulmuştur. toplumda büyük bir sinerji yaratan bu girişimle cehaletin kökü kazınmış, dogmacılıkla mücadele edilmiş , eğitim ve sağlık reformları hızla yapılabilir olmuştur. mesela taşra taşra gezen idealist öğretmen figürü bu dönemde ortaya çıkmıştır. alın size düşük maliyetle kalkınma.
ikinci dünya savaşından sonra kalkınmaya dayanan pozitif milliyetçilik yerini reaksiyoner milliyetçiliğe bırakmıştır. kısaca buna popülizm diyoruz. bütün sorunları "ulusun doğal düşmanları"nda gören, soyutlayıcı bir anlayış. günümüzde neredeyse bütün dünya gittikçe kangren haline gelen bu tür bir milliyetçiliğin pençesi altında.
devamını gör...
balaklava
baklavayı yanlış yazdı sanarak girdiğim başlıktır. bir şey öğrenip çıkıyorum şimdi de.
devamını gör...
ağlayan pasta
bunun layıkı ile yapılmış olanını bulduğunuzda, bünyenizdeki doyma reseptörleri devre dışı kalacaktır.
devamını gör...
dostoyevski nasıl o kadar iyi bir yazar oldu sorunsalı
ruh çözümlemeleri, duygu tahlilleri, karakterlerini halktan seçişi, ve dipteyken yazabilmesi. dibi gördüğü için dibine kadar iyi yazabildi. kendisini de üstün görmeyişi, kibirli olmayışı bunda etkili oldu.
devamını gör...
popülaritesini hak eden filmler
beautiful mind-akıl oyunları.
devamını gör...
