tanımların sol üstünde çıkan kupa işareti
algoritma bazi yazarlar. tarafindan dogru tespit edilmi. tanimda en fazla + alan tanimda kupa cikiyor fakat en az 5 + gerekmekte. yaniltisi kismi ise bunun hesaplanmasinin ardindan 10dakikalik bir onbellek suresi var. o sirada gelen yeni oylar sonucu degistirmis dahi olsa sonuc onbellekten geldigi icin halen onceki kupa sahibi tanimda kupa cikmaya devam ediyor.
icerisinde binlerce tanim bulunan basliklarda hangi tanimin kupa alacaginin hesaplamasi performans problemi yarattigi icin boyle bir onbellege ihtiyac duyulmustur. ileride hem optimize hem de gecikme problemi olmayan cozum ile gelmek dilegiyle, esen kalin.
icerisinde binlerce tanim bulunan basliklarda hangi tanimin kupa alacaginin hesaplamasi performans problemi yarattigi icin boyle bir onbellege ihtiyac duyulmustur. ileride hem optimize hem de gecikme problemi olmayan cozum ile gelmek dilegiyle, esen kalin.
devamını gör...
ahlak diye bir şey yoktur toplumsal kültür vardır
ahlak ve kültür arasında doğrudan bir ilişki söz konusudur. birbirlerini etkilerler. başlıktaki önerme buna istinaden oluştu sanırım. fakat çok önemli bir ayrım var aralarında, onlardan bahsetmeliyiz. ahlak; genel anlamda insan davranışları ve onun en iyi olan biçimi belirler. toplumsal kültür 'ün ana fikrinde ise toplum düzenini sağlamak vardır aslında. bu noktada şunu söyleyebiliriz; ahlak doğrudan doğruya şahsidir. toplumsal kültür ise şahsiliğin tam zıddında yer alır. görecelik söz konusudur. ama ahlakta bundan bahsedemeyiz. hırsızlık her yerde suç değildir diyebilir miyiz? diyemeyiz. hatadır, suçtur her yerde.
ahlak gelenek, görenek örf, adetten bağımsızdır. şiddet her yerde suçtur. ama zamanla yaşadığın topluma göre verdiğin tepkiler değişiyor yalnızca. bir toplumda bu suç cezasız kalmazken bazı toplumlarda duyarsızlaşmaya gidiliyor verilmesi gereken ceza verilmiyor.
bana göre de ahlak kesindir. iyi, kötü ayrımı tektir. toplumsal kültür değişmekte olan ve çoğu zamanda tartışmaya açık bir konudadır.
her kültürün kendine özel karakteri bulunmaktadır. fakat evrensel bir kültürden söz edebiliriz.
ahlak gelenek, görenek örf, adetten bağımsızdır. şiddet her yerde suçtur. ama zamanla yaşadığın topluma göre verdiğin tepkiler değişiyor yalnızca. bir toplumda bu suç cezasız kalmazken bazı toplumlarda duyarsızlaşmaya gidiliyor verilmesi gereken ceza verilmiyor.
bana göre de ahlak kesindir. iyi, kötü ayrımı tektir. toplumsal kültür değişmekte olan ve çoğu zamanda tartışmaya açık bir konudadır.
her kültürün kendine özel karakteri bulunmaktadır. fakat evrensel bir kültürden söz edebiliriz.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
güzel dinlerim seni.
yargılamadan, eleştirmeden.
sözünü de kesmeden.
kestirmeden severim seni.
öyle dolambaçlı yollardan değil.
sevdiğim halinle kalırsın.
değişmek için yormazsın kendini
yormadan severim seni.
kanatlarını da kırmam,
uçarken çok güzelsin
kırmadan severim seni.
seni altın kafese koyamam ki
özgür halinle severim seni.
düşürmem de seni.
ayakta çok güzelsin.
yargılamadan, eleştirmeden.
sözünü de kesmeden.
kestirmeden severim seni.
öyle dolambaçlı yollardan değil.
sevdiğim halinle kalırsın.
değişmek için yormazsın kendini
yormadan severim seni.
kanatlarını da kırmam,
uçarken çok güzelsin
kırmadan severim seni.
seni altın kafese koyamam ki
özgür halinle severim seni.
düşürmem de seni.
ayakta çok güzelsin.
devamını gör...
aday adayı
türkiye'nin avrupa birliği için aday adaylığına en büyük aday olması gibidir.
devamını gör...
33 yıl döngüsü
33 yıl döngüsü diğer adıyla bengi dönüş. peki nedir 33 yıl döngüsü ?
içinde bulunduğunuz ve yaşadığınız yaşamın her bir 33 yılda tekrarlandığını, yaşadığınız o 33 yılın yine aynı baştan yaşanmaya başlandığını düşünebilir misiniz ? tüm o yaşanmış durumların ve olayların çerçevesi belli bir döngü etrafında her 33 yılda bir ve durmaksızın tekrarlanmasına 33 yıl döngüsü denmektedir. son zamanlarda çok sevilen dizilerden biri olan "dark" dizisinde anlatıldığı gibi...
bu varsayım ne kadar olası, yaşanmışlıklar birbirini tekrarlar mı, olaylar aynı döngüye düşer mi, aynı döngü tekrarlarsa ne kadar aynı olur, ne kadar sürede tekrarlar ve bu varsayımların temelini ne oluşturmaktadır ?
friedrich nietzsche'yi hepimiz biliriz. yani hiç değilse adını duymuşluğumuz vardır. kendisi felsefeye farklı açılardan bakmış bir filozof ve filologtur. bizlerin 33 yıl döngüsü, nietzsche'nin ise bengi dönüşü adını verdiği bir teorinin en büyük temsilcisi yine kendisidir. nietzsche’ye göre "evren ve zaman sonu olmayan ve asla da sonu gelmeyecek olan bir döngü etrafındadır. ve yaşanmış her şey kainat son bulana kadar defalarca yaşanmaya devam edecektir."
bu da her sonuçta sonsuz kere sonsuz yaşanmışlık demektir. çünkü herşey baştan yaşanacağına göre kainat son bulsa da bir daha var olacak, aynı döngüye girecek, tekrarlayacak ve bu böyle yaşanmaya devam edecektir. şöyle bir arkanıza yaslanın ve düşünün; en çok sevindiğiniz ve en çok mutluluk yaşadığınız, en çok üzüldüğünüz ve ağladığınız, mutsuz olduğunuz, ümitsizliklere kapıldığınız, kederlendiğiniz, endişelendiğiniz olayların tekrar yaşanması durumu söz konusu oldu ve siz isteseniz de istemeseniz de bu döngünün öznesisiniz. yani tüm olaylar sizin çevrenizde şekillenecek.
dark dizisinde anlatılmak istenen de budur. dizinin başlangıcında ekranda şu yazı görünmektedir; "geçmiş, şu an ve gelecek arasındaki fark inatçı bir illüzyondan ibarettir".
konu sizce de yeterince açık değil mi? nietzsche’nin bu fikri yanı bengi dönüşü olayı yorumlandığında iki farklı ana temaya dayandırılmaktadır. ilki "bilimsel teori", ikincisi ise "psikolojik test" varsayımıdır.
nietzsche'nin kendine göre yorumları ise, üç ana temele dayanmaktadır. bunlar; evrenin sonsuz enerjiye sahip olması, evrenin sahip olduğu bu enerjinin dönüşebileceği durum sayısının çok kısıtlı olması ve zamanın bilindiği kadarıyla sınırsız olması. bahsi edilen üç ana temel noktaya göre kainat sonsuz döngü içerisinde kendini tekrarlamaya devam edecektir.
bir canavar tahayyül edin; içinde olduğunuz hayatın en güzel, asla bitmesini istemediğiniz o mükemmel hatıralarını da, binlerce kez lanet edip acı çektiğiniz, ağladığınız, üzüldüğünüz o keder dolu anlarını da tekrar yaşayacağınızı söylese size, ne yapardınız? nietzsche’ye göre; söz konusu durumda bu canavarın üzerine atlayıp nefretinizi kusma ihtimaliniz gibi, onu size açıkladıklarından dolayı tanrı sayıp, yüceltip başınızı üstüne koyma ihtimaliniz de var. testte amaç tam olarak budur. teste tabi tutulan kişi mükemmel bir hayat yaşamışsa bu yaşadıklarının defalarca tekrar etmesinden rahatsızlık duymayacak ve mutlu olacaktır. ancak acılar içinde yaşamışsa bunu ancak ceza olarak görecektir.
dark dizisi, adından da anlaşılacağı gibi olaylar zinciri denilecek kadar karışık ve karanlık bir olay döngüsünün ürünüdür. nietzsche’nin bengi dönüş hipotezi gibi belli olaylar cereyan etmektedir. örneğin; her 33 yılda bir ay’ın döngüsü güneş’in dönüşü ile denk gelir, dante’nin araf’ta ve cennet’te 33 bölgesi olduğu söylenir, şeytan tam olarak 33 yaşında tanrıya başkaldırmış ve hz. isa 33 mucize gerçekleştirmiştir. bu olayların bir yapboz olduğunu düşünüp de parçaları bir araya getirmeye başladığımızda nietzsche’nin düşüncesinin hiç bir temeli olmayan, basma kalıp boşluklardan ibaret olmadığını ve dark dizisinin de bu doğrultudaki varsayımlar çerçevesinde izlenmesi gerektiğini söylemek pek de yanlış olmaz.
bizler yaşamı matematiksel olarak yaşamıyor olabiliriz ancak yaşamı matematiğin ta kendisidir. düşünsenize her bir gün 24 saat sürer, her bir günün öncesi ve sonrası 24 saatlik farklı günler. ve her bir 24 saat başlangıcı yeni bir güne başlangıç, yani sıfır noktasına dönüştür. aylar, yıllar, yüzyıllar hep birer sayı ile nitelendirilir. tüm canlıların hatta dünyanın bir yaşı, bir başı ve bir sonu vardır. öyleyse sayılar sona varışın veya başlangıcın ışığıdır diyebiliriz. ama bu başka bir kainatta, başka bir bedende aynı ruh ile yer alamayacağımız anlamına gelmez. belki de sen yaşayan ilk sen değilsindir, bilemeyiz. düşününce; her son bir başa dönüş değil midir ?
devamını gör...
mela bedel
son 2 yıldan beri severek dinlediğim, kulağa hoş gelen müzik altyapısı ve sesi ile dikkat çeken bir şarkıcıdır. tarzı ve klipleri çok hoşuma gidiyor, mesela; ''alayı yalan"parçasının klibinde bir bakmışsın aniden azer bülbül'ün resmi çıkıyor önüne kendi kendine diyorsun ki ne alaka, bence enteresan ve tatlı bir kadın.....
söz ve müzikleri kendisine ait olan iki parçasına paylaşmış oldum
söz ve müzikleri kendisine ait olan iki parçasına paylaşmış oldum
devamını gör...
gece yatmadan önce yapılan son şey
benim için telefonu şarja takmak oluyor..
devamını gör...
cancağızım
cancağız(ın) sözlük anlamı kendiliğinden isterse /içinden gelirse manasındadır. ancak halk arasında son derece sıcak, sevgi dolu sevdiceğe hitap için kullanılan bir kelimedir.
devamını gör...
sözlükte hiç arkadaşının olmaması
sözlükte herkes birbirine girerken, ben sessizce tanım giriyorum... kendimi yalnız hissettiğim bir durumdur. *
devamını gör...
ta uzak yollardan
manolis angelopoulos'un bestelediği ta mavra matia sou şarkısının türkçeye uyarlanmış halidir.
nilüfer ablamız çok güzel söylemiştir.
nilüfer ablamız çok güzel söylemiştir.
devamını gör...
4.33
tanımı okuduğum halde bir şey çıkar, bir tını duyulur diye bekledim. videoda bir şeyler oldu ama hiç bir şey olmadı.
bu da sanata dahil midir, sanat gerçekten bu mudur diye sormama sebep olan parça (?).
bu da sanata dahil midir, sanat gerçekten bu mudur diye sormama sebep olan parça (?).
devamını gör...
hatırla sevgili
ahmetin "sen bana ne yaptın yasemin" demesi ve necdetin o klas karakteri.. aklımda kalanlar, tabi müzikleride çok iyiydi, hepimize bulut geçti şarkısını ezberleten dizidir aynı zamanda.
devamını gör...
cemal süreya dizeleri
oydu bir bakışta tanıdım onu
kuşlar bakımından uçarı
çocuk tutumuyla beklenmedik
uzatmış ay aydınlık karanlığıma
nerden uzatmışsa tenha boynunu...
kuşlar bakımından uçarı
çocuk tutumuyla beklenmedik
uzatmış ay aydınlık karanlığıma
nerden uzatmışsa tenha boynunu...
devamını gör...
sözlükçülerin nefret ettiği emojiler
gülen b*k. b*k'un da kendine göre bir ağırlığı var canım, böyle şebeğe döndürmek yakışıyor mu? çık çık çıksssss.
devamını gör...
anıt sayaç
95 günde 66 kadın öldürüldü!
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının meslekleri
düşünüyorum düşünüyorum öyleyse düşünürüm. *
devamını gör...
madalyasız yazarların boş beleş tipler olması
boş beleş değil de aşırı dolu tipler de olabilirler bakınız burası çokomelli.
madalya alacak bir tanımım yok. 12 saat işte çalışıyorum. sözlükte belli bir saat bulunmak durumundayım. evde valide hanımla, artı sözlüm beyle de gün içinde ilgilenmek durumundayım. evde baktığım muhabbet kuşum; onun uçması, kafese itelemesi, sokak kedileri ve köpkeleriyle ilgilenmesi derken uykusuz günler geçirdiğim oluyor. gelip şurada görevimi yapınca ya rabbi şükür diyorum. az evvel düğüm salonu adında bir film bitirdim vakit kıstırıp. ben de isterim dizi film kategorisi yapıştırıp başlığını açayım. modun birinden rica edeyim bana madalya versin. uzun uzadıya filmdeki mantık hatalarını gözler önüne sereyim falan. ama vaktim yok...
madalya alacak bir tanımım yok. 12 saat işte çalışıyorum. sözlükte belli bir saat bulunmak durumundayım. evde valide hanımla, artı sözlüm beyle de gün içinde ilgilenmek durumundayım. evde baktığım muhabbet kuşum; onun uçması, kafese itelemesi, sokak kedileri ve köpkeleriyle ilgilenmesi derken uykusuz günler geçirdiğim oluyor. gelip şurada görevimi yapınca ya rabbi şükür diyorum. az evvel düğüm salonu adında bir film bitirdim vakit kıstırıp. ben de isterim dizi film kategorisi yapıştırıp başlığını açayım. modun birinden rica edeyim bana madalya versin. uzun uzadıya filmdeki mantık hatalarını gözler önüne sereyim falan. ama vaktim yok...
devamını gör...
sevgi
japon düşünür ve yazar masumi toyotome 3 tür sevgi olduğunu belirtmiştir. bunlar eğer, çünkü ve rağmen sevgi türleridir.
1.eğer: belli beklentileri karşılarsak bize verilecek sevgidir.
2.çünkü: bu tür sevgi de kişi bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için sevilir.
3.rağmen: bu sevgide insan bir şey beklediği için değil bir şeyler eksik olmasına rağmen sevilir.
sevgiyi üç şekilde açıklayan japon düşünür masumi toyotome “rağmen” türü sevginin dünyada oldukça az olduğunu ve en çok buna ihtiyaç duyduğumuzu söylemiştir.
1.eğer: belli beklentileri karşılarsak bize verilecek sevgidir.
2.çünkü: bu tür sevgi de kişi bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için sevilir.
3.rağmen: bu sevgide insan bir şey beklediği için değil bir şeyler eksik olmasına rağmen sevilir.
sevgiyi üç şekilde açıklayan japon düşünür masumi toyotome “rağmen” türü sevginin dünyada oldukça az olduğunu ve en çok buna ihtiyaç duyduğumuzu söylemiştir.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
tahta bir masa
meşe diye düşünüyorum
tek başımayım bu gece, yine
biraz tulum biraz karpuz
biraz da anason kokuyor ortalık
arkada sezen,
aklımda sadece sen
sensiz oturduğum rakı sofrasında
yalvarıyorum göz yaşlarımla
nolur çık git aklımdan diye
dayanamıyor artık aklım ve
ruhumun en ufak noktası bile
yatağım bıktı benden
kalemim yazmıyor şiirlerimi artık
eşyalarım bile kızıyorlar hem sana
hem de her yerde seni görüyorum diye bana
ah! ne saçmalıyor bunlar
unutma falan?
bardağım sesleniyor kulağıma
kaç git diyor buralardan
soruyorum mümkün mü bu?
buralardan kaçsam aklımdakinden kaçamam...
meşe diye düşünüyorum
tek başımayım bu gece, yine
biraz tulum biraz karpuz
biraz da anason kokuyor ortalık
arkada sezen,
aklımda sadece sen
sensiz oturduğum rakı sofrasında
yalvarıyorum göz yaşlarımla
nolur çık git aklımdan diye
dayanamıyor artık aklım ve
ruhumun en ufak noktası bile
yatağım bıktı benden
kalemim yazmıyor şiirlerimi artık
eşyalarım bile kızıyorlar hem sana
hem de her yerde seni görüyorum diye bana
ah! ne saçmalıyor bunlar
unutma falan?
bardağım sesleniyor kulağıma
kaç git diyor buralardan
soruyorum mümkün mü bu?
buralardan kaçsam aklımdakinden kaçamam...
devamını gör...