türk'üm demenin ırkçılık olma ihtimali
          (bkz: bir pkk'lı ağlıyor gözü yaşlı)
türk demek suç, ama ateşin çocuklarını korumak için entry girmek, fake fotoğraflar kullanmak suç değil. aynen aynen. vatan hainisiniz. başka bir şey değil.
türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türktür.
      
  türk demek suç, ama ateşin çocuklarını korumak için entry girmek, fake fotoğraflar kullanmak suç değil. aynen aynen. vatan hainisiniz. başka bir şey değil.
türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türktür.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
          ben insanlara kendimi anlatmaktan yoruldum artık. 
açıklamak zorunda da değilsin ama illa ki bi zorundaymış gibi bırakıyorlar. insanlar gerçekten kabalığa o kadar alışmış ki nezaketten bihaber ve bunu da bak ben bu zamana kadar hep kötü insanlarla karşılaştım kesin sen de öylesindir deyip kırıp bi kenara çekiliveriyor.
hayat yeterince kaba davranıyor zaten, siz de bu kadar kaba olmak zorunda mısınız. daha yazacak çok şey var ama dilim dönmüyor. iyi geceler.
  açıklamak zorunda da değilsin ama illa ki bi zorundaymış gibi bırakıyorlar. insanlar gerçekten kabalığa o kadar alışmış ki nezaketten bihaber ve bunu da bak ben bu zamana kadar hep kötü insanlarla karşılaştım kesin sen de öylesindir deyip kırıp bi kenara çekiliveriyor.
hayat yeterince kaba davranıyor zaten, siz de bu kadar kaba olmak zorunda mısınız. daha yazacak çok şey var ama dilim dönmüyor. iyi geceler.
devamını gör...
kemalistler eşlerini neden kıskanmaz meselesi
          beynim yok, kendime saygım yok amip gibi yaşıyorum ne başlık açmalıyım
      
  devamını gör...
sözlükten insan düşürmek
          hep bi düşme macerası.. hiç mi dostumuz arkdaşımız olmasın. hiçmi fikirlerimiz uyuşmasın.
      
  devamını gör...
amerika’ya hoş geldiniz
          bir linda boström knausgard romanıdır. 
bu kadar hacimsiz bir romanda bu kadar yoğun duyguların cirit atması çok beklendik bir durum olmayabilir ama yazar kendi hayatından yola çıkarak yazdığı için sanırım elle tutulur, gözle görülür bir çocukluk travması, diyalektik bir acı ve dipten gelen bir umut dalgası var romanda.
çocuk ve çok mutlu olduğum zamanların birinde, henüz büyümeye karar vermemişken mahalledeki bir apartmanın önünde arkadaşlarla yakartop oynarken topumuz sadece bir kez oynadığımız yerinin bir buçuk metre kadar üstünde kalan bir bahçeye kaçtı.
bahçenin sahibi olan otuz yaşlarındaki mutsuz ve sinirli kadın topumuzu alıp bize deliler gibi küfür etmeye başladı. mahalleyi ayağa kaldırdı. yanında da sümüğü yeterli uzunluğa ulaştığında yalayan oğlu vardı. bize küfür etmesi en çok benim zoruma gitti.
içimden umarım, dedim, senin çocuğunun da başına bir şey gelir. neden çocuğu lanetledim bilmiyorum. ve neden hiçbir duamı kabul etmeyen, ciddiye almayan tanrı bu dileği kabul etti onu da bilmiyorum ama bir saat sonra mahalleye gelen ambulans bahçede düşüp kafasını yaran çocuğu alıp hastaneye götürdü. hayatımın en korku dolu anlarından biriydi bu. çünkü benim yüzümden olduğunu biliyordum ve bunu sadece ben biliyordum.
o günden sonra bir şey dileyeceğim zaman çok dikkatli oldum. neme lazım, tanrı bir kez daha bana insaf eder diye.
romanda da benim o zaman olduğum çocuğa benzer bir kız var ama onun travması daha büyük çünkü onun duası babasının ölmesi için ve o da tanrının aynı oyununa düşüyor. bundan sonrası ise travmatik bir hayatı yola koyma çabası.
amerika’ya hoş geldiniz hanımlar beyler, aile salonumuz bulunmaktadır.
  bu kadar hacimsiz bir romanda bu kadar yoğun duyguların cirit atması çok beklendik bir durum olmayabilir ama yazar kendi hayatından yola çıkarak yazdığı için sanırım elle tutulur, gözle görülür bir çocukluk travması, diyalektik bir acı ve dipten gelen bir umut dalgası var romanda.
çocuk ve çok mutlu olduğum zamanların birinde, henüz büyümeye karar vermemişken mahalledeki bir apartmanın önünde arkadaşlarla yakartop oynarken topumuz sadece bir kez oynadığımız yerinin bir buçuk metre kadar üstünde kalan bir bahçeye kaçtı.
bahçenin sahibi olan otuz yaşlarındaki mutsuz ve sinirli kadın topumuzu alıp bize deliler gibi küfür etmeye başladı. mahalleyi ayağa kaldırdı. yanında da sümüğü yeterli uzunluğa ulaştığında yalayan oğlu vardı. bize küfür etmesi en çok benim zoruma gitti.
içimden umarım, dedim, senin çocuğunun da başına bir şey gelir. neden çocuğu lanetledim bilmiyorum. ve neden hiçbir duamı kabul etmeyen, ciddiye almayan tanrı bu dileği kabul etti onu da bilmiyorum ama bir saat sonra mahalleye gelen ambulans bahçede düşüp kafasını yaran çocuğu alıp hastaneye götürdü. hayatımın en korku dolu anlarından biriydi bu. çünkü benim yüzümden olduğunu biliyordum ve bunu sadece ben biliyordum.
o günden sonra bir şey dileyeceğim zaman çok dikkatli oldum. neme lazım, tanrı bir kez daha bana insaf eder diye.
romanda da benim o zaman olduğum çocuğa benzer bir kız var ama onun travması daha büyük çünkü onun duası babasının ölmesi için ve o da tanrının aynı oyununa düşüyor. bundan sonrası ise travmatik bir hayatı yola koyma çabası.
amerika’ya hoş geldiniz hanımlar beyler, aile salonumuz bulunmaktadır.
devamını gör...
yol hipnozu
          araç kullananlar için çok tehlikeli olan ve genelde farkedilmediği için çok ciddi sonuçlara sebep olan bir çeşit transa girme olayıdır.  sürücünün yol üzerinde bir noktaya kilitlenmesi ve adeta transa geçerek etrafla ilişkiyi kesmesi olarak tanımlanır. araba kullanırken vites değiştirmek gibi arada rutininizi bozacak bir hareket veya nispeten yoğun trafikte araç kullanmak gibi dikkat gerektiren şeyler olmadığında daha fazla karşılaşılır, demek istediğim otomatik vitesli aracınız varsa bir de o aracı otoyolda kullanıyorsanız tehlike x2 x2 şeklinde dahada artmaktadır, çünkü tamamen robot gibi araba kullanıyorsunuz, girdiğiniz transtan çıkmak için ne vites değiştiriyorsunuz ne de frene  basıyorsunuz.
videolarda seyrettiğiniz bomboş yolda, yolun kenarında duran arabalara arkadan çarpma olaylarının büyük çoğunluğu bundan ileri gelmektedir. önlem ne peki? yorulduğunuzu hissettiğiniz anda artık benzinciye mi girersiniz, arabayı kenara çekip hava mı alırsınız, size kalmış. dikkatinizi dağıtacak her türlü aktiviteninde yol hipnozuna girmenizi engelleyeceğini unutmayın.
biraz kamu spotu gibi oldu ama trafik kazalarında dünya birincisi olan bir ülkede olduğunuzu unutmayın. iyi sürüşler.
  videolarda seyrettiğiniz bomboş yolda, yolun kenarında duran arabalara arkadan çarpma olaylarının büyük çoğunluğu bundan ileri gelmektedir. önlem ne peki? yorulduğunuzu hissettiğiniz anda artık benzinciye mi girersiniz, arabayı kenara çekip hava mı alırsınız, size kalmış. dikkatinizi dağıtacak her türlü aktiviteninde yol hipnozuna girmenizi engelleyeceğini unutmayın.
biraz kamu spotu gibi oldu ama trafik kazalarında dünya birincisi olan bir ülkede olduğunuzu unutmayın. iyi sürüşler.
devamını gör...
kaçak sigara
          12 eylül öncesi bulgaristan'daki sigara fabrikasından kaçak ürünler türkiye'ye sokulurmuş. 12 eylül'den sonra "madem kaçak içiliyor, serbest bırakalım, vergisini alırız" diyerek kaçak sigaraya vize verilmiş.
      
  devamını gör...
meryem ana
          theotokos, rabb'in anası, tanrı doğuran. 
yaşlı bir çift olan anna ve joachim'in hiç çocukları olmamıştı. bir gün joachim elinde sunularıyla tanrı'dan bir çocuk istemek için tapınak'a* gitti ancak israil soyunu sürdüremediği için tapınağa alınmadı. bunun üzerine iyice üzülen joachim, oruç tutup dua etmek için kendini çöllere vurdu. sonunda bir melek göründü ve bir kızı olacağını müjdeledi. aynı anda melek anna'ya da görünerek yeryüzünde yürümüş en kutlu kadını doğuracağını müjdeliyordu. çocuk doğdu ve üç yaşındayken tapınağa verildi. on iki yaşına geldiğinde tapınak büyükleri artık evlenme yaşının geldiğini söyleyip taliplerine kura çektirdiler, bir beyaz güvercin* gelip yusuf'un omzuna konduğunda da bunu ilahi bir işaret olarak görüp, yaşı geldiğinde evlenmesi için yusuf ile meryem'i nişanlandılar.
bir zaman sonra, nişanlı meryem yün eğirirken başmelek gabriel* kadını ziyaret etti. "bakireyken bir çocuk doğuracaksın" dedi, "oğul'u doğuracaksın." meryem şaşırdı, "nasıl olur" dedi, "bana erkek eli değmedi." "sen tanrı'nın oğlunu doğuracaksın, adını da yeşua* koyacaksın, yeşua <kurtarıcı olan tanrı'dır> demektir." aynı gün yusuf da ziyaret edildi ve "nişanlısının iffetli olduğu, hiçbir erkeğe yanaşmadığı, buna rağmen kutsal bir çocuk doğuracağı ve kendisinin de rabb'in dünyevi babası olmakla şereflendirildiği" söylendi.
hamileliği sırasında meryem, kendisinden birkaç ay önce hamile kalmış olan akrabası elisabeth'i ziyarete gitti. elisabeth onu karşıladı, "hoşgeldin rabb'in annesi, kutsal bakire!" "ne diyorsun" dedi meryem, "nereden anladın?" "üzerindeki nuru görmüyor musun?" dedi elisabeth, "sen rabb'i doğuracaksın ve benim oğlum da onun önünü açacak." yakın zamanda da elisabeth, isa'nın yolunun hazırlayıcısı, o'nu vaftiz edecek kişi olan yahya'yı* dünyaya getirdi.
meryem'in doğumu yaklaşınca romalıların vergi hesapları için nüfus sayımı günü gelmişti. bu yüzden yusuf ile birlikte kütüklerinin bulunduğu beytüllahim'e* doğru yola çıktılar. vardıklarında kalacak yer olmadığını görüp yakınlardaki bir çoban mağarasına yerleştiler. bu sırada judea eyaletinin valisi kral herodes rüyasında yakınlarda doğacak bir çocuğun kendisi için büyük tehlike olduğunu gördü, ve civardaki tüm yeni doğan bebeklerin öldürülmesini emretti. bu olay masumların katli olarak adlandırılır ve öldürülenler aziz olarak anılır.
bu şekilde meryem doğumunu beytüllahim yakınlarındaki mağarada yaptı. doğumdan kısa bir süre sonra gece gökyüzünde rabb'in doğumunu müjdeleyen yıldızı* takip ederek gelen üç doğulu büyücü kral, gaspar, balthasar ve melkior, meryem'e üç hediye sundular: isa'nın yeryüzündeki krallığinin sembolü olarak altın, kutsallığının sembolü olarak günnük, ölümünün sembolü olarak mrra.
ancak hirodes'in emrini duyduklarından hızla nasıra'ya geri döndüler.
bundan sonrasında genel olarak isa'nın hikayesi başlıyor, yasa'yı yaymaya başladıktan sonra ise annesi ile yalnızca birkaç kez görüşüyorlar, bu sebeple sinoptik incillerde adının daha az geçmeye başladığını görüyoruz.
isa, yahudiler tarafından tutuklanıp çarmıha gerilmeye götürülürken, annesi de oradaydı. hamile kalmadan önce bile oğlunun insanların günahı için öleceğini bildiğinden hep hüzünlü olmuştu, ama uzak bir gündü o. şimdiyse o güne gelmişti. oğlunun kurban edilişini izledi. işkence edilmesini, derisinin parçalanmasını, çarmıha gerilmesini, böğrüne mızrak saplanmasını. hepsini en önden izledi. isa ölmeden önce annesinin yanında bulunan havarisi genç yahya'ya dönüp "işte annen" dedi, annesine dönüp "işte oğlun." o günden sonra yahya, meryem'in oğlu oldu.
isa öldüğünde bedenini çarmıhtan indirip annesinin kucağına verdiler. o anki duygularını anlatmaya hiçbir şey yetmez herhalde, yaşayan bilir ancak. bir nebze michalangelo pieta'sında verebilmiştir bu duyguları.
aritmethealı yusuf adlı bir öğrencisi isa'yı çarmıhtan indirdi, kefenledi ve mezarına koydu. üç gün sonra, üç meryemler; annesi meryem, magdalalı meryem ve klopas'ın eşi meryem kefenini değiştirip bedenini yağlamak için mezara geldiklerinde mezarın boş olduğunu gördüler. mezarda bekleyen melek, rabb'in dirilişini onlara müjdeledi ve kayboldu.
bundan sonrası zaten yukarıda anlatılmış. meryem yeni oğlu havari yahya ile ephesos'a yerleşti ve orada öldü*. oğlunu son kez o zaman gördü. enkarnasyonu tamamlanan isa, rab olarak annesine geldi ve ruhunu gökyüzüne taşıdı. ve orada ona göklerin tacını giydirdi, yeryüzünün en kutlu kadını gökyüzünün kraliçesi* oldu.
  yaşlı bir çift olan anna ve joachim'in hiç çocukları olmamıştı. bir gün joachim elinde sunularıyla tanrı'dan bir çocuk istemek için tapınak'a* gitti ancak israil soyunu sürdüremediği için tapınağa alınmadı. bunun üzerine iyice üzülen joachim, oruç tutup dua etmek için kendini çöllere vurdu. sonunda bir melek göründü ve bir kızı olacağını müjdeledi. aynı anda melek anna'ya da görünerek yeryüzünde yürümüş en kutlu kadını doğuracağını müjdeliyordu. çocuk doğdu ve üç yaşındayken tapınağa verildi. on iki yaşına geldiğinde tapınak büyükleri artık evlenme yaşının geldiğini söyleyip taliplerine kura çektirdiler, bir beyaz güvercin* gelip yusuf'un omzuna konduğunda da bunu ilahi bir işaret olarak görüp, yaşı geldiğinde evlenmesi için yusuf ile meryem'i nişanlandılar.
bir zaman sonra, nişanlı meryem yün eğirirken başmelek gabriel* kadını ziyaret etti. "bakireyken bir çocuk doğuracaksın" dedi, "oğul'u doğuracaksın." meryem şaşırdı, "nasıl olur" dedi, "bana erkek eli değmedi." "sen tanrı'nın oğlunu doğuracaksın, adını da yeşua* koyacaksın, yeşua <kurtarıcı olan tanrı'dır> demektir." aynı gün yusuf da ziyaret edildi ve "nişanlısının iffetli olduğu, hiçbir erkeğe yanaşmadığı, buna rağmen kutsal bir çocuk doğuracağı ve kendisinin de rabb'in dünyevi babası olmakla şereflendirildiği" söylendi.
hamileliği sırasında meryem, kendisinden birkaç ay önce hamile kalmış olan akrabası elisabeth'i ziyarete gitti. elisabeth onu karşıladı, "hoşgeldin rabb'in annesi, kutsal bakire!" "ne diyorsun" dedi meryem, "nereden anladın?" "üzerindeki nuru görmüyor musun?" dedi elisabeth, "sen rabb'i doğuracaksın ve benim oğlum da onun önünü açacak." yakın zamanda da elisabeth, isa'nın yolunun hazırlayıcısı, o'nu vaftiz edecek kişi olan yahya'yı* dünyaya getirdi.
meryem'in doğumu yaklaşınca romalıların vergi hesapları için nüfus sayımı günü gelmişti. bu yüzden yusuf ile birlikte kütüklerinin bulunduğu beytüllahim'e* doğru yola çıktılar. vardıklarında kalacak yer olmadığını görüp yakınlardaki bir çoban mağarasına yerleştiler. bu sırada judea eyaletinin valisi kral herodes rüyasında yakınlarda doğacak bir çocuğun kendisi için büyük tehlike olduğunu gördü, ve civardaki tüm yeni doğan bebeklerin öldürülmesini emretti. bu olay masumların katli olarak adlandırılır ve öldürülenler aziz olarak anılır.
bu şekilde meryem doğumunu beytüllahim yakınlarındaki mağarada yaptı. doğumdan kısa bir süre sonra gece gökyüzünde rabb'in doğumunu müjdeleyen yıldızı* takip ederek gelen üç doğulu büyücü kral, gaspar, balthasar ve melkior, meryem'e üç hediye sundular: isa'nın yeryüzündeki krallığinin sembolü olarak altın, kutsallığının sembolü olarak günnük, ölümünün sembolü olarak mrra.
ancak hirodes'in emrini duyduklarından hızla nasıra'ya geri döndüler.
bundan sonrasında genel olarak isa'nın hikayesi başlıyor, yasa'yı yaymaya başladıktan sonra ise annesi ile yalnızca birkaç kez görüşüyorlar, bu sebeple sinoptik incillerde adının daha az geçmeye başladığını görüyoruz.
isa, yahudiler tarafından tutuklanıp çarmıha gerilmeye götürülürken, annesi de oradaydı. hamile kalmadan önce bile oğlunun insanların günahı için öleceğini bildiğinden hep hüzünlü olmuştu, ama uzak bir gündü o. şimdiyse o güne gelmişti. oğlunun kurban edilişini izledi. işkence edilmesini, derisinin parçalanmasını, çarmıha gerilmesini, böğrüne mızrak saplanmasını. hepsini en önden izledi. isa ölmeden önce annesinin yanında bulunan havarisi genç yahya'ya dönüp "işte annen" dedi, annesine dönüp "işte oğlun." o günden sonra yahya, meryem'in oğlu oldu.
isa öldüğünde bedenini çarmıhtan indirip annesinin kucağına verdiler. o anki duygularını anlatmaya hiçbir şey yetmez herhalde, yaşayan bilir ancak. bir nebze michalangelo pieta'sında verebilmiştir bu duyguları.
aritmethealı yusuf adlı bir öğrencisi isa'yı çarmıhtan indirdi, kefenledi ve mezarına koydu. üç gün sonra, üç meryemler; annesi meryem, magdalalı meryem ve klopas'ın eşi meryem kefenini değiştirip bedenini yağlamak için mezara geldiklerinde mezarın boş olduğunu gördüler. mezarda bekleyen melek, rabb'in dirilişini onlara müjdeledi ve kayboldu.
bundan sonrası zaten yukarıda anlatılmış. meryem yeni oğlu havari yahya ile ephesos'a yerleşti ve orada öldü*. oğlunu son kez o zaman gördü. enkarnasyonu tamamlanan isa, rab olarak annesine geldi ve ruhunu gökyüzüne taşıdı. ve orada ona göklerin tacını giydirdi, yeryüzünün en kutlu kadını gökyüzünün kraliçesi* oldu.
devamını gör...
kadınların ideal erkek modelinin babaları olması
          yanlış. babasindan alamadığını arar karşı tarafta. tek boyutlu bir durum değil. ama bir kıstas da dediğim gibi ne eksik ise o.
      
  devamını gör...
mevlana’nın gay olduğu iddiası
          seveni de sevmeyeni de çoktur..
cinsel tercihi kendini ilgilendirir..
ve merhuma az saygı göstermek bu kadar zor olmamalı?!?!
homofobik bir başlık..
  cinsel tercihi kendini ilgilendirir..
ve merhuma az saygı göstermek bu kadar zor olmamalı?!?!
homofobik bir başlık..
devamını gör...
hayat kalitesini düşüren şeyler
          her şeyi gereksiz fazla düşünmek
      
  devamını gör...
kadına şiddet
          neden kadına diye nitelendirildiğini anlamadığım durum.
mesela bir erkeğin bir erkeğe veya bir insanın hayvana, bir kadının bir erkeğe şiddet uygulaması normal mi görülüyor ki kadına diye özellikle üstüne basılıyor.
bir kadının bir kadına uygulaması durumunda nasıl adlandırılacağını merak ettiğim şiddettir.
  mesela bir erkeğin bir erkeğe veya bir insanın hayvana, bir kadının bir erkeğe şiddet uygulaması normal mi görülüyor ki kadına diye özellikle üstüne basılıyor.
bir kadının bir kadına uygulaması durumunda nasıl adlandırılacağını merak ettiğim şiddettir.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
          ölüm her şeyi bitirir bir gün, 
güzel olan her şeyi. bu yüzden; ardınızda güzel anlar koyun,
her şeyi bitirir bir gün, hayatlara dokunup, silinmesi zor olan, güzel izler bırakın. ölüm her şeyi yarım bırakır bir gün, yarım kaldığı zaman bile, pişman olmayacak gibi yaşayın, bir şeyi sevmeye başlayacaksanz eğer, onu yarına bırakmayın, yarın yok ki...
kırmayın, bir çiçeği bile, çünkü ölüm her şeyi bitirir bir gün. dünyanın kötü, kalpsiz, hissiz, insanlarından daha kirli olamaz renginiz. bu yüzden; dokunduğunuz herkese kendi renginizi bulaştırın ve bırakın öyle kalsın.
ve evet...
biraz da olsa ölümü düşünün. çünkü; ölüm her şeyi, bitirir bir gün.
  güzel olan her şeyi. bu yüzden; ardınızda güzel anlar koyun,
her şeyi bitirir bir gün, hayatlara dokunup, silinmesi zor olan, güzel izler bırakın. ölüm her şeyi yarım bırakır bir gün, yarım kaldığı zaman bile, pişman olmayacak gibi yaşayın, bir şeyi sevmeye başlayacaksanz eğer, onu yarına bırakmayın, yarın yok ki...
kırmayın, bir çiçeği bile, çünkü ölüm her şeyi bitirir bir gün. dünyanın kötü, kalpsiz, hissiz, insanlarından daha kirli olamaz renginiz. bu yüzden; dokunduğunuz herkese kendi renginizi bulaştırın ve bırakın öyle kalsın.
ve evet...
biraz da olsa ölümü düşünün. çünkü; ölüm her şeyi, bitirir bir gün.
devamını gör...
yazarların hesap isteme şekilleri
          beyefendi/hanımefendi hesabı alabilir miyim
      
  devamını gör...
novaturient
          latince bir kelime. hayatımızda kötü giden şeyleri kökten değiştirmeyi istemek anlamına geliyor.
ağır ağır ölür alışkanlığının kölesi olanlar,
her gün aynı yoldan yürüyenler,
yürüyüş biçimini hiç değiştirmeyenler,
giysilerinin rengini değiştirmeye yeltenmeyenler,
tanımadıklarıyla konuşmayanlar.
ağır ağır ölür tutkudan ve duygulanımdan kaçanlar,
beyaz üzerinde siyahı tercih edenler,
gözleri ışıldatan ve esnemeyi gülümseyişe çeviren ve yanlışlıklarla duygulanımların karşısında onarılmış yüreğiküt küt attıran bir demet duygu yerine “i” harflerinin üzerine nokta koymayı yeğleyenler.
ağır ağır ölür işlerinde ve sevdalarında mutsuz olup da bu durumu tersine çevirmeyenler,
bir düşü gerçekleştirmek adına kesinlik yerine belirsizliğe kalkışmayanlar,
hayatlarında bir kez bile mantıklı bir öğüde aldırış etmeyenler.
ağır ağır ölür yolculuğa çıkmayanlar,
okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
gönlünde incelik barındırmayanlar.
ağır ağır ölür özsaygılarını ağır ağır yok edenler,
kendilerine yardım edilmesine izin vermeyenler,
ne kadar şanssız oldukları ve sürekli yağan yağmur hakkında bütün hayatlarınca yakınanlar,
daha bir işe koyulmadan o işten el çekenler,
bilmedikleri şeyler hakkında soru sormayanlar,
bildikleri şeyler hakkındaki soruları yanıtlamayanlar.
deneyelim ve kaçınalım küçük dozdaki ölümlerden,
anımsayalım her zaman: yaşıyor olmak yalnızca nefes alıp vermekten çok daha büyük bir çabayı gerektirir.
yalnızca ateşli bir sabır ulaştırır bizi muhteşem bir mutluluğun kapısına.
pablo neruda
  ağır ağır ölür alışkanlığının kölesi olanlar,
her gün aynı yoldan yürüyenler,
yürüyüş biçimini hiç değiştirmeyenler,
giysilerinin rengini değiştirmeye yeltenmeyenler,
tanımadıklarıyla konuşmayanlar.
ağır ağır ölür tutkudan ve duygulanımdan kaçanlar,
beyaz üzerinde siyahı tercih edenler,
gözleri ışıldatan ve esnemeyi gülümseyişe çeviren ve yanlışlıklarla duygulanımların karşısında onarılmış yüreğiküt küt attıran bir demet duygu yerine “i” harflerinin üzerine nokta koymayı yeğleyenler.
ağır ağır ölür işlerinde ve sevdalarında mutsuz olup da bu durumu tersine çevirmeyenler,
bir düşü gerçekleştirmek adına kesinlik yerine belirsizliğe kalkışmayanlar,
hayatlarında bir kez bile mantıklı bir öğüde aldırış etmeyenler.
ağır ağır ölür yolculuğa çıkmayanlar,
okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
gönlünde incelik barındırmayanlar.
ağır ağır ölür özsaygılarını ağır ağır yok edenler,
kendilerine yardım edilmesine izin vermeyenler,
ne kadar şanssız oldukları ve sürekli yağan yağmur hakkında bütün hayatlarınca yakınanlar,
daha bir işe koyulmadan o işten el çekenler,
bilmedikleri şeyler hakkında soru sormayanlar,
bildikleri şeyler hakkındaki soruları yanıtlamayanlar.
deneyelim ve kaçınalım küçük dozdaki ölümlerden,
anımsayalım her zaman: yaşıyor olmak yalnızca nefes alıp vermekten çok daha büyük bir çabayı gerektirir.
yalnızca ateşli bir sabır ulaştırır bizi muhteşem bir mutluluğun kapısına.
pablo neruda
devamını gör...
ilk maaşla alınan şeyler
          babama deri ceket almıştım. hiç acımadı gitti raftaki en pahalisini seçti ve döndü 'nasılmış yavrum, bu daha başlangıç' dedi. feda olsun atama.
      
  devamını gör...
baily boncukları
          elmas yüzük etkisinin bir benzerini oluşturan ve bir tam güneş tutulması sırasında karşılaştığımız olay.
ay, bir tam tutulma esnasında güneş'i tamamen kapatır. ancak ay mükemmel ve pürüzsüz bir küre değildir. üzerinde dağlar, derin vadiler, kraterler gibi birçok yüzey şekli bulunur. tam karşıdan baktığımızda bir daire şeklinde görülen bu ay diskinin kenarları, yüzey şekilleri nedeniyle girintili çıkıntılıdır. bu nedenle de tam olarak güneş'i örtmesine yakın sırada, vadilerden kaynaklanan girintilerden, bir süre daha güneş ışığı gelir. böylece ortaya yan yana dizilmiş boncuklara benzeyen parlak görüntüler çıkar.
 
      
  ay, bir tam tutulma esnasında güneş'i tamamen kapatır. ancak ay mükemmel ve pürüzsüz bir küre değildir. üzerinde dağlar, derin vadiler, kraterler gibi birçok yüzey şekli bulunur. tam karşıdan baktığımızda bir daire şeklinde görülen bu ay diskinin kenarları, yüzey şekilleri nedeniyle girintili çıkıntılıdır. bu nedenle de tam olarak güneş'i örtmesine yakın sırada, vadilerden kaynaklanan girintilerden, bir süre daha güneş ışığı gelir. böylece ortaya yan yana dizilmiş boncuklara benzeyen parlak görüntüler çıkar.
 
      devamını gör...
the writing on the wall
          beklentilerimi karşılayan bir şarkı oldu. ha yayınlandı ha yayınlanacak derken strese girmiştim. * nasıl olacak acaba? babalar çıtanın seviyesini nerede tutacaklar derken, tını anlamında bir iron maiden klasiği daha yaratmış olmaları beni ziyadesiyle tatmin etti. soloları akıcı buldum. ilk solo tabiri caizse beni hamur kıvamına getirdi. beğenmeyenleri gördüm ama bence gayet stabil. ikinci soloda ise; ''akın var güneşe akın, güneşi zapt edeceğiz güneşin zaptı yakın!'' hissiyatı alıyorsunuz. girişi de yavan bulanlar olmuş ama maiden bunu bir çok parçasında yapıyor. önce yavaştan tınıya alıştırıyor sonrasında allah ne verdi ise ritmi sizin zihninize ve ruhunuza kazıyor. bu anlamda da eleştirilecek bir yön görmüyorum. zira zaten daha önce de yaptıkları bir şey bu. maiden'ın alameti farikalarından birisidir.
bruce dickinson vokaliyle ilgili olarak yolgezere kesinlikle katılıyorum. o yaşta o performansa ben şapka çıkarırım. netice olarak zaman ilerliyor, tevellüt almış başını gitmiş, elbette ilk zamanlardaki performansı beklemiyoruz ama toparlamış olmasına cidden sevindim. şarkıyı dinlerken de bir helal olsun çaktım kendisine.
ayrıca başıma bir şey gelmeyecekse klibi de beğendim. parçayla uyumlu ve izlerken keyif aldım. ha klipte babaları da gerçek anlamda görseydik iyi olurdu ama bu durum animasyonun hakkını yememize sebep olmamalı. ben sağlam bir albüm daha bekliyorum. maiden düşmanları biraz kötülemeye çalışmışlar şarkıyı ama zorlama yorumlar olmuş hepsi * siz ne söylerseniz söyleyin, maiden bu. kabul etmeseniz de itaat edeceksiniz! *
tanım: metal müzik tarihinin tartışmasız en iyi grubunun, yeni albümünün ayak seslerini duyduğumuz harikulade şarkı.
dip not: evet fanatiğiz. ama sağlam temeller üzerine kurulmuş bir fanatizm bu. maiden bir yana dünya bir yana *
  bruce dickinson vokaliyle ilgili olarak yolgezere kesinlikle katılıyorum. o yaşta o performansa ben şapka çıkarırım. netice olarak zaman ilerliyor, tevellüt almış başını gitmiş, elbette ilk zamanlardaki performansı beklemiyoruz ama toparlamış olmasına cidden sevindim. şarkıyı dinlerken de bir helal olsun çaktım kendisine.
ayrıca başıma bir şey gelmeyecekse klibi de beğendim. parçayla uyumlu ve izlerken keyif aldım. ha klipte babaları da gerçek anlamda görseydik iyi olurdu ama bu durum animasyonun hakkını yememize sebep olmamalı. ben sağlam bir albüm daha bekliyorum. maiden düşmanları biraz kötülemeye çalışmışlar şarkıyı ama zorlama yorumlar olmuş hepsi * siz ne söylerseniz söyleyin, maiden bu. kabul etmeseniz de itaat edeceksiniz! *
tanım: metal müzik tarihinin tartışmasız en iyi grubunun, yeni albümünün ayak seslerini duyduğumuz harikulade şarkı.
dip not: evet fanatiğiz. ama sağlam temeller üzerine kurulmuş bir fanatizm bu. maiden bir yana dünya bir yana *
devamını gör...
normal sözlük'e beğeni adı buluyoruz kampanyası
          bildiğiniz üzere kendi kültürümüzü oluşturmaya başladık. ama bir şey eksik. beğeni ismi. ekşi sözlük'te şükela,inci sözlük'te şuku bu isim.
bizim onlardan eksik bir yanımız yok. biz de kendi ismimizi oluşturucağız. isim önerilerinizi aşağı yazın sonra en çok beğenileni toplu olarak kullanalım. böylece kültür oluşturabiliriz.
not:şimdilik sadece beğenme olduğu için oy da denebilir fakat bu bir özel isim değil. hem ilerde eksileme butonu olursa ona da isim buluruz.
edit: kafa atmak sevildi gibi ama bakalım daha güzel şeyler gelebilir.
edit 2:#497162 ş'li bişey olabilirmiş,.*
edit 3: an itibari ile şokomel denmiştir ve tarafım tarafımdan çok sevilmiştir.
  bizim onlardan eksik bir yanımız yok. biz de kendi ismimizi oluşturucağız. isim önerilerinizi aşağı yazın sonra en çok beğenileni toplu olarak kullanalım. böylece kültür oluşturabiliriz.
not:şimdilik sadece beğenme olduğu için oy da denebilir fakat bu bir özel isim değil. hem ilerde eksileme butonu olursa ona da isim buluruz.
edit: kafa atmak sevildi gibi ama bakalım daha güzel şeyler gelebilir.
edit 2:#497162 ş'li bişey olabilirmiş,.*
edit 3: an itibari ile şokomel denmiştir ve tarafım tarafımdan çok sevilmiştir.
devamını gör...
aynı anda iki duygu yaşatan şey
          (bkz: sinir bozukluğu)
aynı anda hem kahkaha attırıp hem gözden yaş akıtan bir şeydir bu. bizim oralarda "güldüğü gün ağlasın" diye bir beddua vardır, bununla bir bağlantısı olduğunu düşünmeye başladım ciddi ciddi.
  aynı anda hem kahkaha attırıp hem gözden yaş akıtan bir şeydir bu. bizim oralarda "güldüğü gün ağlasın" diye bir beddua vardır, bununla bir bağlantısı olduğunu düşünmeye başladım ciddi ciddi.
devamını gör...