kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kashgar khanate adlı youtube kanalı türkçe altyazı eklemiş; türkçesini okuyarak dinlemek ayrı bir haz veriyor.

devamını gör...

dogru olduguna inandigim teoridir. hatta bazen tam olarak boyle de oluyor ;

devamını gör...

1500 karma puanı toplayıp sözlük mağazasından alınacak takipçileri gör özelliği ile sizin takip ettiklerinizin yanı sıra sizi takip edenleri de görebilirsiniz.
devamını gör...

nagehan rasim'e söyle boşnaklar için soyunsun, gelirini de boşnak derneklerine bağış yaparsınız.
devamını gör...

ellerinin kaşındığına ve para geleceğine delalet etmektedir.
devamını gör...

(bkz: hepdeğişiyor) isimli yazar arkadaşımızın ukdesi.

uzun bir süre güneş altında kıyafetlerinizle kaldığınızda kıyafet korumasında olan bölgelerin beyaz, vücudun diğer bölgelerinin ise başlarda kırmızımsı bir renge büründüğü, daha sonra bronzlaştığı yanıktır.

ilk birkaç gün kırmızı olan yerlere dokunmak ölümden beterdir, acayip can yakar.

acısını azaltmak için yoğurt sürülmesi tavsiye edilir ama nafiledir, başa gelen çekilecektir.

bir diğer tavsiye ise güneşe çıkılmadan önce güneş kremi sürülmesidir, bu biraz daha etkili olmaktadır.

eğer kişi birkaç gün dayanabilirse o kırmızı yerleri patates gibi soymanın zevkine ulaşacaktır.

dayanıklı değilse o birkaç gün neredeyse yıl gibi gelecektir.

ben de daha çocuklen denize, havuza girdiğim zaman veya güneşin altında uzun süre kaldığım zaman sık sık olurdu hatta şöyle diyeyim alışana kadar canım çıkardı. ama insan het şeye alıştığı gibi bunada alışıyor sevgişi yazarlar. mesela ben birkaç yaz sonra alıştım bu lanet duruma. artık güneşin altında ne kadar kalırsam kalayım ne vücudumda amele yanığı oluyor ne de bir süre sonra vücudumda patates gibi soymak için deri kalkması oluyor.
devamını gör...

hiç sevmediğim bir kendini savunma cümlesidir.

genellikle siyasetçiler tarafından kullanılır.
devamını gör...

sözlüğün sözlük olmaktan çıkmasıyla sonuçlanacak olaylar bütünü.

- siyasi görüşü nedeniyle zıt gidilen yazarların, alakasız konulardaki yazdıklarına, yazarına gıcık olduğundan eksi vermeler,
- eksi karma kasmak uğruna sabah akşam saçmalamalar, eksi alacağını bildiği yorumları yazmalar, başlıkları açmalar ve zaman zaman aynı başlığı özellikle hortlatmalar,
- uzun yazı yazanları, yazının içeriği çok iyi olsa bile eksilemeler

vesaire...

ne sanıyorsunuz ki? bu seçeneği herkesin amaca uygun kullanacağını mı? getirmeyin şu seçeneği, kaçırmayın şuranın huzurunu diyoruz ama yok... bugün sayılı trollerden, olmadık başlıklardan şikayetçi olanlar, eksi geldiğinde daha beter şikayetçi olacak, emin olun.

ha bu arada, sırf "bu tanıma kimse eksi vermemiş. ben vereyim bari" diye "nazar değmesin" diye eksileyeni bile duydum. yerinizde olsam bu seçeneği bir kez daha ama bu kez çok iyi düşünürdüm.

not: bana kalsa artıyı da kaldırırım.
devamını gör...

aa bizim ülkemizde de var bunlardan. *
devamını gör...

kafa dengi arkadaş bulmak kadar, kafa dengi olan arkadaşla aynı samimiyeti sürdürmek bile zorlaştı maalesef. lise, üniversite ve meslek yaşamında edindiğim iyi dostluklar zamana, hayat şartlarına ya da politik ayrışmalara kurban gitti. insan yaşamında yol ayrımları kaçınılmaz: kimi iş/eğitim gibi sosyal ve ekonomik sebeplere; kimi de ciddi ilişki/evlilik gibi kişisel sebeplere dayanıyor. hatta 6 aylığına askere gidersiniz, döndüğünüzde diğerlerinden farklılaşmış hisseder, ayrı düşersiniz. politik ayrışmadan kastım ise sadece a partisi b partisi muhabbetinden ibaret değil. türkiye'de hemen her gün yeni bir gündem patlak veriyor ve derhal yakın çevre ile münazarası yapılıyor. ülkeye dair temel değerlerde uzlaşılsa bile bu sefer (misal söylüyorum) futbol, nükleer santral, baraj, restorasyon, aşı/pcr gibi konularda ayrışma yaşanıyor. şu devirde her birimizi tek tek klonlasalar kopyamızla bile ters düştüğümüz bir konu mutlaka olacaktır. işin en acı tarafı, çok değil 5-10 sene önce -moda deyimle- ayrı mahallelerin mensubu arkadaşlarla orta yolu bulabilirken günümüzde şiddetli bir münakaşaya tutuşmak kaçınılmaz. bu durumun asıl kaynağı hepimizin malumu, fazla irdelemeye lüzum yok.

sanırım en iyisi kendi kendinin kafa dengi olabilmek. başkalarından kaçmak, yalnız kalmak mümkün. fakat insanın kendisiyle didişmesi, geçimsizlik yaşaması korkunç bir durum.
devamını gör...

çok net hatırlamıyorum ama bir yerde okumuştum. japoncada ay ve sevmek kelimeleri çok benzediği için seni seviyorum yerine "bu gece ay çok güzel" derlermiş. ayı, gezegenleri çok sevdiğimden sanırım bayılıyorum bu lafa. arkadaşlar allah aşkına yanlışım varsa düzeltin doğrusunu öğrenmek çok isterim
devamını gör...

"omzumda iz bırakma, yüküm dünyaya yakın"
devamını gör...

twitter.com/hdpgenelmerkezi...
türkleri her ortamda faşist ilan eden parti, ırkçılığa hayır diyor. cidden türkiye traje komik ülke.
devamını gör...

kafa yakmalık görsel.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
maske jim carrey evet bu film çıktığında ben bu adamı çok beğeniyordum. maskelide maskesizde seviyordum. çünkü normal değilim.
subliminal'e bayılırım. bazen bir kelimeyi fazlasıyla parlatırım. bugün iyice kafa yı bulduk. yarın normal'e döneriz sanırım.

gece'ye güzel erkek görseli bırakamadı. zaten niye gece'ye bırakılıyor onu da hiç anlamadı. uzattı yine felsefe yaptı. arada mesaj kaynadı....
devamını gör...

change.org'da bedava beyin nakli yapılması için imza kampanyası başlatacağım canlılar.
devamını gör...

charles dickens'ın eseridir. 'suç ve sefaletin romanı' olarak da bilinir.
saygıdeğer burjuva hayatı dışında hayatların da olduğu fikrini cazip bulmuştur dickens. etkilendiği diğer bir nokta ise saygıdeğer sayılabilecek bir toplumun kurallarını ve normlarını ihlal edebilen kişilerin aslında bazı açılardan takdir görmesi gereken insanlar olabileceği düşüncesidir.ayrıca dickens, bu öteki-hayatlara ahlaki bir amaç yüklemeyi de istemektedir.
kendisinin de söylediği gibi romanda olaylar trajedi ile komedi arasında gidip gelmektedir ki yazarın amacı da budur. ama dickens bunun sebebininin sadece kendisi veya melodrama olmadığını söyler.ona göre gerçek hayat da tam olarak böyledir.yani bu bir çeşit realizmdir. çünkü gerçek hayatı yaşayan bizler, keyifli anlar yaşamaktayken sadece kısacık bir an sonra üzücü ve trajik durumların içinde bulabilmekteyizdir kendimizi.dickens'a göre romanlar,hayatta başımızdan geçen bu gerçek olayları yansıtmalıdır.

daha ayrıntılı bilgi için söyleşinin tamamını bırakayım;
devamını gör...

okuyan biri dünyanın aklına yaslar sırtını.

livaneli/ kardeşimin hikayesi
devamını gör...

faulkner'in okuması ve anlaması çok zor, aşırı dikkat isteyen bir romanı. tüm kitapları böyle midir bilmiyorum, ses ve öfke kadar olmasa da döşeğimde ölürken (as ı lay dying) de zor bir kitaptı. zaten kendisine romanlarının ikinci ve üçüncü okumalarda dahi anlaşılmadığı sorulduğunda "dördüncü kez okuyun" cevabı vermiş. ses ve öfkenin, 4 farklı kişinin bakış açısıyla kronolojik sıra gözetilmeksizin yazıldığını söylemek sanırım nasıl bir anlaşılmazlıkla karşılaşılacağı konusunda bir ipucu olabilir. ancak dahası var, ilk bölüm, 33 yaşındaki, zeka özürlü benjy'nin bakışıyla anlatılıyor. her anlaşılmaz kitap/film gibi sonraki okumalar ilk okumaya göre çok daha güzel oluyor ve insana kendi çapında bir aydınlanma yaşatıyor. faulkner'a hayran oluyor ve sanatın o kadar da ucuz ve kolay bir iş olmadığını anlıyorsunuz. son olarak kitabın adı, william shakespeare'in macbeth eserindeki "it is a tale, told by an idiot, full of sound and fury" (kendimce çevirmeye çalışayım: bir geri zekalı tarafından anlatılan ses ve öfke dolu bir masal) dizesinden geliyor. ses ve öfke de bu dizeye atıf yaparak zeka özürlü benjy'nin anlatımıyla başlıyor. insan bu ince kurguyu öğrendiğinde bile hazine bulmuş gibi seviniyor. bazı şeyleri gereğinden fazla anlamak kesinlikle hastalık değil, en azından ses ve öfke'yi.
devamını gör...

kürtçe eserleri türkçe okuyan sanatçılar: celal güzelses, mukim tahir, kel hamza, cemil cankurt gibi sanatçılardır. bu isimlere zamanla mahmut güzelgöz, kazancı bedih, birecikli nuri sesigüzel, ibrahim tatlıses, burhan çaçan, izzet altınmeşe gibi sanatçılar eklenmiştir.
şimdi de “derlenen” parçalara bir göz atalım. öncelikle şivan perwer’den başlayalım:
“de lorî ” adlı parçayı güler ışık yıllarca kulaklarımıza “şey yani ” olarak fısıldadı.
daha çok ilyas salman‘ın oynadığı yeşilçam filmlerinden aşina olduğumuz ve ibrahim tatlıses’in “bir mumdur iki mumdur” adlı parça aslında yılar önce “mumik” olarak biliniyor, dinleniliyordu.
“hinê bînin li destê kin” adlı parça da bu coğrafyada gelinin kına gecesinde söylenen ve gelinin annesi tarafından gözyaşları eşliğinde dinlenilen “kınayı getir anne” olarak çevrilmişti.
“di dinê de sê tişt hene” adlı parça da sonraları ibrahim tatlıses tarafından “bu dünyada üç şey vardır” olarak dillendirilmişti.
yine , “lawo destê min berde” adlı parçasını yurdun muhtelif sanatçıları “makaram sarı bağlar” diye dillendirmişlerdi.
türk sinema tarihinin belki de en acıklı filmlerini yapan ve küçük emrah olarak ünlenen, seksenli yıllarda filmleri izlenen her evde gözyaşlarının sel olup aktığı filmlerden bildiğimiz “ben yetim, ben öksüz” adlı parçayı, şivan perwer ondan çok daha önce ” lê dotmam” olarak okumuştu.
yine “peşmerge” adlı parçasını ibrahim tatlıses, kendisini de katarak “zurnacı ibo dayı” olarak bir güzel söylemiş. canê canê”yi şivan perwer tanıttıktan sonra ibrahim tatlıses de gazinolarda, düğün salonlarında “caney caney” olarak okumuştur.
heycanê mukrîyanî’nin söylediği vakit insanın içinden bir şeylerin kopup gittiğini fark ettiğimiz “ez kevokim” adlı parçayı zamanın tatlıses’i olan celal güzelses “hele yar zalim yar” şeklinde değiştirerek kulaklarımızın kirini silmeye yetmemişti.
bazı kaynaklara göre zahid brifkani’nin bazı kaynaklara göre ise anonim bir kirdkî (zaza) olduğu söylenen “leyla ” parçasını da, özcan deniz alıp bir güzel söyledi. üstelik özcan deniz, ünlü dengbêjlerden şakiro’nun öz yeğenidir.
bir dönem dillere düşen ve bülent serttaş’ın dillendirdiği “ağlama yar” adlı parça aslında “seyran mengî” dir. bu parçanın aslının süryanice olduğunu ve yıllar sonra kürtlerin şarkıyı kürtçeye çevirdiğini de söyleyenler vardır.
yine sahneye izzet altınmeşe çıkar. “lê nazê ” adlı parçayı “naze ” olarak seslendirir , “lê xanimê” yı da “le hanım” olarak müzikseverlere seslendirmiştir.
anonim olarak bilinen ve hemen hemen her halayda mutlaka müziğiyle halay çekilen bir başka parça da “lorke lorke”dir. ve sahneye yine tanıdık bir isim çıkar: ibrahim tatlıses.
“cotkar” isimli kürtçe eser tahsin taha tarafından söylenip, biliniyordu. mehmet özbek, eseri alıp “beyaz gül, kırmızı gül” diye çevirmişti.(5)
yine gülistan perwer’den bildiğimiz (daha önce söyleyen de olmuştur) “zara” adlı parçayı, günümüzün sinemacısı, ve “çok yönlü kişiliğiyle” bilinen, mahsun kırmızıgül “öleyim” olarak çevirmiş ve bizlere dinletmişti.
hızlarını bir türlü alamayan mümtaz sanatçılarımızdan olan ceylan ve azer bülbül, şivan perwer’in “xanê û xwedêde” adlı parçasını kendilerine göre çevirmişlerdi. ceylan bu parçayı : “ben anayım” olarak, azer bülbül ise bu parçayı : “ben babayım” olarak cinsiyet isteklerine göre şekillendirmişlerdir.
yine anonimlerden olan
“çavit civana leyla” parça: “çavuş kızı leyla” olarak
“lo berde” adlı parça: “makaram sarı bağlar” olarak
“lorke lorke” adlı parça: “diyarbakır güzel bağlar” olarak
“sînemê” adlı parça: “zap suyu” olarak
“esmera min” adlı parça: “kibar yarim esmerim” olarak çevrilmiştir.
kemal sunal’ın bir filminde seslendirdiği ve türkçe’ye“ay akşamdan ışıktır” olarak çevrilen parçanın aslı da “edlê yemman” adlı parçadır.
yine ilyas salman’ın filmlerinden birinde bu tepe kumlu tepe adlı şarkının da aslı nabikeve adlı parçadır.
türk halk müziği topluluğu’nun korosunda sıklıkla söylenen “toycular” adlı parça da nizamettin ariç’in de söylediği porzerîn adlı şarkı olduğunu belirtmek lazım.
daha fazlası var mı bilemem ama şimdilik bu kadarını derleyebildim burda asla bir art niyet olmadığını belirtmek isterim sadece bilgi amaçlı girilmiş tanımdır.https:buradan
anormal bir olay değildir tam tersi normaldir bunu paylaşmak kadar normal bir şey yok. ayrıca kürtçe şarkıların türkçeye uyarlanması hoşuma gider ama nerdeyse hiçbirinin kime ait olduğu belirtilmemiş, bildiğimiz çalıntı yoksa öbür türlü ancak gurur duyabilirim. paylaşma amacımda kesinlikle art niyet değil farkındalık yaratmak eğer bunlar yapılacaksa kime ait olduğu da yazılmalıdır eser altına.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim