ortak sosyal medya hesabı kullanmaları. bu seviye henüz aşılamadı.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

birinin gelip "sus her şeyi biliyorum" deyip sarılmasına o kadar ihtiyaç duyuyorum ki...
devamını gör...

şu an ki yer. kafa sözlük. kafa dağıtıcı bir etkisi olduğu yadsınamaz.
devamını gör...

gereksiz yeremi bilmem ama kitaplar fazla pahalı
devamını gör...

beyni örümcek ağları ile örülü bir gerici.
devamını gör...

sıklıkla birbirinin yerine kullanılan, ayrı ayrı başlıklarda hakkında bolca yazılmış iki sop-soyut kavram..

aristoteles'de nomos*ve themis* kavramlarının temelini oluşturan ayrımdır. moral ve ethic kavramları nomos ve themis'i birebir karşılamasa da akla yaklaştırmak için geçerli bi örnek olarak kullanılabilir. ahlak-nomos, themis-etik olarak... bu tanımlar özellikle batı'da oldukça farklı yorumlara sebep olur. özellikle emmanuel levinas- zygmunt bauman'ın etik anlayışları son yıllarda farklı ekollere ilham vermekte.

genel anlamda ahlak afaki(toplumsal), etik ise enfüsi(vicdani) olandır.

ahlak, ''iyi'' kavramı üzerine toplumsal bir uzlaşı içerirken*; etik, ''iyi''nin kaynağını ve 'ne'liğini konu eder.

ahlak en neticesinde bir uzlaşı olması sebebiyle rasyonelleşebilir* en azından rasyonelleştirmek için çabalanabilir. çünkü etik kuralları çiğnendiğinde asgari olarak bağlı kalınması gereken bi kurallar bütünü olması gerekliliği aşikar. bu kurallar temeli itibariyla irrasyonel olsa da düzenlenişi itibariya rasyoneldir.

ancak etiğin konusu 'iyi'nin ne olduğudur. bunun için hiçbi rasyonellikten söz edilemez* 'iyi' kavramıyla birlikte etik, ahlaktan daha mutlaktır. akıl kavramını tüm hatlarıyla kuşatır. iyi'nin ne'liğine dair akıl kifayetsizdir. kısaca 'etik', hakkında konuşulması en zor olan ve kavramsallaştırılamayacak olandır.

son olarak ahlak öğretilebilir ve öğrenilebilir iken, etik öğrenilebilir, ancak öğretilemezdir.
devamını gör...

bazen kelimeler öyle bir yağmur gibi yağıyor ki zihnime,kendimi unutup unutup yeniden hatırlıyorum anılarda, seslerde.
bir başkasının yalnızlığında ya da çaresizliğinde bulup kendimi,didik didik edip dünyayı,sözcükleri sökercesine çıkarmak, çıktıklarında verecekleri acıları duyumsamak istiyorum.
insanın içi,hava kapalıyken kararmaz yalnız:güneş arsızca sırıttığında bir yaz günü ya da her yer çiçeklerle bezeli olduğunda bile,o çiçeklerin köklerinde bulunan siyahı görür.kökleri kemiren böcekleri,güneşten ödü patlayan solucanları görür.
yalnızlığında kalmak hem garip bir haz verip içi içine sığmazken,öte yandan bir ağrı yüreğin ta derinlerine saplanıverir.
kabuğundan kaçıp kurtulmanın,sessiz bir mağaraya sığınmanın çare olacağını sanır.ama,ne yerin dibi ne de bir dağın tepesi onu kabul eder;çünkü gittiği her yere kendini de götürmektedir.
devamını gör...

kesinlikle gizemidir. deşifre olan herkesin büyüsü bozulur ve bağımlılık etkisi sona erer.
devamını gör...

okuduktan sonra keşke filmi çekilse de izlesek dediğim bir kitap. zülfü livaneli edebi anlamda yaşar kemal çizgisinde ilerleyen, kültür birikimi yüksek bir yazar. bu olumlu özelliği sanat yeteneğiyle birleşince ortaya kaliteli akıcı eserler çıkıyor. sanat dünyamızın çok değerli bir rengi, sesi.
devamını gör...

tüm bunlar, umarım gerçekleşmez ama büyük bir depremin habercisi gibi duruyor.

şimdiden gerekli önlemlerin alınması şart.
devamını gör...

içkiyi azaltmak şart..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yıldızları izlemek. evet, bu bir ihtiyaç. sadece onları izleyip uykunun huzurlu kollarına bırakmak istiyorum kendimi. belki arada hayaller kurarım.
neyse, gözlerimi kapatıp yıldızları görmeye çalışacağım. gece gece pencereden yıldız avına çıkmaya üşendim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
t: yazarların tam da şu an içerisinde ihtiyaç duydukları şeyi yazdıkları başlık.
devamını gör...

“dünya gözümde kerbeladır.”

sanırım, yaşanan bir acı karşısında söylenecek en acı sözdür. hiç kimsenin dünyası, kerbela olmasın.

nemrudun kızı türküsünde geçen cümledir. kazancı bedih yorumu dinlenir.


yalvardım yakardım yol bulamadım.
devamını gör...

belirli bir ülkeye, bankaya ait olmayan sanal paralara denir. al-sat yaparak günlük yüzde 5-10, hatta daha da fazla kazanabilir ya da kaybedebilirsiniz. çeşitli alım-satım piyasa sinyalleri de olsa bir kripto paraların geleceği hakkında tahminden öte bir şey yapılamaz. mesela bitcoin inanılmaz yükselişinden sonra tam duraklamaya başlamışken, hatta herkes bir düzeltme beklerken elon musk abimiz önce twitterdaki açıklamalarıyla sonra da şirketi tesla' nın bitcoin alacağı haberleriyle bitcoini yine uçurmuştur. bu tabi diğer kripto paralara yaramıştır. ayrıca çoğu ülkede gelecekleri belirsizdir ve belli bir yasal düzeneğe oturtulmamıştır. dünyada en çok kripto paraya sahip 4. ülkeymişiz ve bu işe yakın zamanda bizim devletin vergi uygulaması çok muhtemeldir hatta kısıtlama bile getirilebilir. işin içine girecekseniz saniyeler içinde değişebilen kripto paraları her an takip etmeniz gerekir. bu durum size kafayı yedirtebilir. kısa yoldan zengin olma düşüncesiyle bütün birikimle kripto para almak doğru değildir. şu aralar yukarı yönlü trend olduğu gibi bir haberle yerle bir olma potansiyeli olduğu unutulmamalıdır. tüm bunlara rağmen kripto paraların baskılanabileceğini ama durdurulamayacağını, önlerinin açık olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...

josé saramago 'nun yazdığı son kitaptır. yazar hayatı'nın sonuna doğru yazdığı bu kitapta korkusuzca inanç sorgulaması yapmış üslubuyla baş kaldırma çıtasını arşa çıkarmıştır. din'i dokunulmaz,sorgulanamaz görenler için okunması zor bir kitap. çıktığı dönemde yazar'ın kilise den afaroz edilmesine, çokça eleştiriye maruz kalmasına sebep olmuştur. halbuki eser fantastik kurgu olarak düşünüldüğünde ve din felsefesi adı altında okunulduğunda eğlenceli ve merak uyandırıcıdır. bir çok kişi nin aksine bitmeyen cümleler, virgüller beni kitaptan soğutmamış tam tersine daha da akıcılık katarak çabucak bitirmemi sağlamıştır.
hikaye saramogo'nun farklı yorumuyla dünya'nın kuruluşundan ,yasak elma dan başlar nuh tufanıyla biter.benim için kitabın son cümlesi (bkz: en iyi bitiş cümlesine sahip kitap) lar arasında yerini alacaktır: hikaye bitti, anlatacak başka bir şey olmayacak.
devamını gör...

elbise ya da etek giydiğim bir gün tuvaletten çıkarken eteğin arkasının külotlu çorabın içinde kalması ve bunu farketmemem.
devamını gör...

kızıl saç bir pişmanlıktır evet. bir nevi eroin bağımlısı gibi olur insan. bırakmak istersin ama her seferinde kendini yine o kızıllığın içinde bulursun. eğer seni yansıtan rengin bu olduğuna inanıyorsan geçmiş olsun asla vazgeçemezsin. yorar kızıl saç ama her şeye rağmen yakışana da enfes yakışır. beyaz ten, renkli göz ve kızıl saç. ah daha ne istenir tutkulu bir kadından..
devamını gör...

gerçeklere inanmayanlarla tartışmak yararsızdır; çünkü onlar insan değil, taştır” der epictetos.
hazırlık sınıfında oxford üniversitesi mezunu ingiliz hoca, ingilizce bir deyimin anlamını açıklarken ukala bir öğrenci o deyimin o anlama gelmediğini söyler.
hoca açıklamayı yapar ama öğrenci yanlış bildiğini savunmakta ısrar eder.
ingiliz hoca ertesi gün kaynakları da sınıfa getirip açıklama yapar. bizzat oxford’taki dilbilimcilere de danıştığını anlatır.
ama ukala öğrenci “onlar yanlış biliyor, ben bilirim, doğrusu bu” diye ısrarını sürdürünce diğer öğrenciler gülmeye başlar.

oxford üniversitesi’nin 1096 senesinde kurulmuş ve ingilizce konuşulan dünyanın en eski üniversitesi olduğunu da hatırlatayım.
ingiliz hoca türkiye’de ders vermeden önce türkçe’yi de çok iyi öğrenmiştir. bilal’e anlatır gibi anlatır ama karşıdakinin anlama kapasitesi olmayınca ne yapsan boş. tutturmuş "ben bilirim" diye.
cahil bir adamı tartışarak yenmek asla mümkün olmamıştır.

bir baronun düzenlediği konferansta daire başkanı konuşmasını yaparken yeni mezun biri “konuşmanızda …. dediniz. yanlış biliyorsunuz “ der.
daire başkanı: “dediğimin yanlış olduğunu hangi kaynağa dayanarak iddia ediyorsunuz” diye sorar.
yeni mezun: “bir kitapta okumuştum”.
daire başkanı: “kitabın ismi ve yazarını söyler misiniz?”
yeni mezun: “unuttum”.
daire başkanı: “üniversite kütüphanesinde mi o kitap?”
yeni mezun: “hayır. bir arkadaşımın kitabı idi”.
daire başkanı: “arkadaşınıza sorup o kitabın ismini ve yazarını sonra bana iletir misiniz?”
yeni mezun: “arkadaşımla irtibatı kestim. o yüzden soramam ama dediğinizin yanlış olduğunu biliyorum.”
daire başkanı da babacan biri. anlattığı konuda kitap yazan sadece birkaç hukukçu var, bir tanesi kendisi, diğerleri de tanıdıkları.
gene de yeni mezunu küçük düşürmek istemez. başka konuya geçmek ister ama yeni mezun ısrarla iddiasını sürdürür. salonda gülüşmeler çoğalır.

bu tür örnekleri günümüzde o kadar çok sık görürüz ki…hele televizyonda horoz dövüşüne dönen tartışmaları.
boş insanlar, boş konuşmalar, her konuda uzman kesilenler, karşısındakini dinlemeden konuşanlar…küfür kavga da peşi sıra. tartışmayı bilmedikleri için anca kavga ederler.

“münazarayı, kendisinden istifade edilmesi umulan âlimlerle yapılmalıdır” der imam gazali.

sen abdülhamit'i savundun videosu sözlükte defalarca yer aldığından;
eski medyumlardan memiş ile keto şiddet içerikli + 18 videosunu yurdumun tartışma kültürünün tipik bir örneği olarak bırakıyorum.
tartışmanın nedeni ise en büyük medyum kim konusudur.
videonun sonunda konunun tartışmaya kapalı olduğunu görürüz.

devamını gör...

insanlar arasındaki manevi bağın gücüne ve huzurun hümanizmde olduğuna inanmak anlamına gelen zuluca sözcük.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim