30 temmuz 2021 yunanistan'ın türkiye'ye yardıma hazırız mesajı
lan yazılanları okudukça çıldırıyorum
arkadaşlar teknik olarka, yardıma açığız demek zorunda bir komşu devlet !!!!
yoksa o devleti ona yedirirler uluslararası alanda.
aynı şekilde hemen türkiye de yardıma hazırız diyor her olay da, demek zorunda, bakkal yönetmiyorlar burada.
ki deniliyor da, eli kanlı bıçaklı da olsa, yardım eli uzatmak zorundadır bir ülke.
asıl sorun burada hala yardım ellerini kavul etmiyor, ve yardım istemiyor oluşumuz, sanki yetiyor kendi uçaklarmız, kendi gücümüz kurtarmaya bizi.
yetiyor mu bi bakın , allahsız benciller.
kendi egonuzdan önünüzü göremiyorsunuz ya , siz cenneti haketseniz bile ,umarım allah da sizi görmez, o cehenneminde bu güzelim ormanlar gibi yanarsınız.
şeytanın çocukları sizi.
arkadaşlar teknik olarka, yardıma açığız demek zorunda bir komşu devlet !!!!
yoksa o devleti ona yedirirler uluslararası alanda.
aynı şekilde hemen türkiye de yardıma hazırız diyor her olay da, demek zorunda, bakkal yönetmiyorlar burada.
ki deniliyor da, eli kanlı bıçaklı da olsa, yardım eli uzatmak zorundadır bir ülke.
asıl sorun burada hala yardım ellerini kavul etmiyor, ve yardım istemiyor oluşumuz, sanki yetiyor kendi uçaklarmız, kendi gücümüz kurtarmaya bizi.
yetiyor mu bi bakın , allahsız benciller.
kendi egonuzdan önünüzü göremiyorsunuz ya , siz cenneti haketseniz bile ,umarım allah da sizi görmez, o cehenneminde bu güzelim ormanlar gibi yanarsınız.
şeytanın çocukları sizi.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
kalbime ektiğim,
aşk tohumlarına,
can suyu oldun.
hayalime,
gerçek oldun.
yazıma fikir,
şiirime mısra oldun.
filmime battaniye,
mitosuma efsane oldun.
içime kelebek,
kalbime küt küt oldun.
gözüme nur,
ateşime çıra oldun.
müziğime söz,
fikrime ince gül oldun.
canıma canan,
ruhuma eş oldun.
aşk tohumlarına,
can suyu oldun.
hayalime,
gerçek oldun.
yazıma fikir,
şiirime mısra oldun.
filmime battaniye,
mitosuma efsane oldun.
içime kelebek,
kalbime küt küt oldun.
gözüme nur,
ateşime çıra oldun.
müziğime söz,
fikrime ince gül oldun.
canıma canan,
ruhuma eş oldun.
devamını gör...
cementiri montjuic
cementiri del sud-oest veya cementiri del montjuïc, ispanya-barselona'daki montjuïc tepesinin kayalık yamaçlarından birinde yer alan mezarlıktır. fakat sıradan bir mezar yeri topluluğundan öte bir şeyler vardır burada. zira dünyaca meşhur bir bölgedir burası.
aslında buraya sanat eserleriyle dolu bir park demek mümkün olsa da burada barselona-katalonya bölgesinin yakın tarihinde tanınmış birçok insanın da mezarı bulunuyor. yani her ne kadar turistik bir sanat tarihi parkı algısı oluşmuşsa da saygıda kusur edilmemesi de gerekir çünkü burası birçok insanın ebedi istirahatgahıdır aynı zamanda*. zaten yerliler bu durumdan rahatsız oluyorlarmış ve burayı popüler bir gezi alanı olarak görmüyorlarmış.
avrupa'da pek çok mezarlıkta görebileceğimiz gibi burada da insanların kaybettiği yakınlarının yasını sonsuza dek tutması için onların mezarının başuçlarına yerleştirdikleri taş aziz heykelleri de bulunmaktadır. bu neo-gotik heykellerin yüzlerine baktığınızda öyle yoğun duygulara rastlarsınız ki kendi kaybınız olmasa dahi orada yatmakta olan insanın yasını ve kaybının hüznünü içinizde hissedersiniz. fakat burada hissettiğiniz bir duygu daha vardır ki o da acımadır. sonsuza dek o mezarın başında yas tutan meleğe/azize gerçek anlamda acırsınız.
mezarlığın yüksek kesimlerine çıktığınızda ise bir krematoryum ile karşılaşırsınız. bu krematoryumun da romalılara ait olduğu söyleniyor.
aslında buraya sanat eserleriyle dolu bir park demek mümkün olsa da burada barselona-katalonya bölgesinin yakın tarihinde tanınmış birçok insanın da mezarı bulunuyor. yani her ne kadar turistik bir sanat tarihi parkı algısı oluşmuşsa da saygıda kusur edilmemesi de gerekir çünkü burası birçok insanın ebedi istirahatgahıdır aynı zamanda*. zaten yerliler bu durumdan rahatsız oluyorlarmış ve burayı popüler bir gezi alanı olarak görmüyorlarmış.
avrupa'da pek çok mezarlıkta görebileceğimiz gibi burada da insanların kaybettiği yakınlarının yasını sonsuza dek tutması için onların mezarının başuçlarına yerleştirdikleri taş aziz heykelleri de bulunmaktadır. bu neo-gotik heykellerin yüzlerine baktığınızda öyle yoğun duygulara rastlarsınız ki kendi kaybınız olmasa dahi orada yatmakta olan insanın yasını ve kaybının hüznünü içinizde hissedersiniz. fakat burada hissettiğiniz bir duygu daha vardır ki o da acımadır. sonsuza dek o mezarın başında yas tutan meleğe/azize gerçek anlamda acırsınız.
mezarlığın yüksek kesimlerine çıktığınızda ise bir krematoryum ile karşılaşırsınız. bu krematoryumun da romalılara ait olduğu söyleniyor.
devamını gör...
sigarayı bırakmanın hayat kalitesini arttırdığı sorunsalı
hislerime tercüman olan başlık. defalarca denememe rağmen iradesiz oluşumdan dolayı, hep başa sardığım durum.
bırakanlarla haşır neşir olduğumdan mütevellit, bu soruları kendilerine yönelttiğimde; aldığım cevapları paylaşmak isterim.
kesinlikle leş gibi kokma durumundan kurtuluyorsun. duşunu al, üzerine bir keyif sigarası tüttür. nerede o mis gibi şampuan, sabun kokusu? hoooop gitti. güzel kokmak yaşam kalitesini arttırır.
tat alma duyusunun daha işlevsel hale geldiği gerçeği. bunu çok merak ediyorum. bırakanlar yediğinin, içtiğinin daha lezzetli hale geldiğini söylüyor. kim istemez ki? al sana bir tane daha sebep.
zamandan tasarruf ettiklerini söylüyorlar. benim de en çok şikayet ettiğim durumların başında bu geliyor. ortalama 1 veya 2 saat güne yaydığımda, zamanımdan çalıyor. metropol keşmekeşi içerisinde bir hayli yoğun geçen hayatımızın 2 saati bu sigara yüzünden çöpe gidiyor. bir sebep daha.
ve sağlık. akciğer kanserinin baş sebeplerinden biri olan bu zıkkımı bıraktığımızda, ciğerlerimiz ortalama 1 yıl gibi bir süre içerisinde, yenileniyor. bu riski böylece minimuma indirgiyoruz.
ayrıca doğaya daha az zarar vermiş oluyoruz.
bunlar yeterli sebepler bırakmak için. gel gör ki irade nerede? 'iradee nerdesin cınım?' bir gün bu maddeleri, ben de birilerine anlatmak, paylaşmak istiyorum. umut hala var, fazla uzaklaşmış olamaz.
bırakanlarla haşır neşir olduğumdan mütevellit, bu soruları kendilerine yönelttiğimde; aldığım cevapları paylaşmak isterim.
kesinlikle leş gibi kokma durumundan kurtuluyorsun. duşunu al, üzerine bir keyif sigarası tüttür. nerede o mis gibi şampuan, sabun kokusu? hoooop gitti. güzel kokmak yaşam kalitesini arttırır.
tat alma duyusunun daha işlevsel hale geldiği gerçeği. bunu çok merak ediyorum. bırakanlar yediğinin, içtiğinin daha lezzetli hale geldiğini söylüyor. kim istemez ki? al sana bir tane daha sebep.
zamandan tasarruf ettiklerini söylüyorlar. benim de en çok şikayet ettiğim durumların başında bu geliyor. ortalama 1 veya 2 saat güne yaydığımda, zamanımdan çalıyor. metropol keşmekeşi içerisinde bir hayli yoğun geçen hayatımızın 2 saati bu sigara yüzünden çöpe gidiyor. bir sebep daha.
ve sağlık. akciğer kanserinin baş sebeplerinden biri olan bu zıkkımı bıraktığımızda, ciğerlerimiz ortalama 1 yıl gibi bir süre içerisinde, yenileniyor. bu riski böylece minimuma indirgiyoruz.
ayrıca doğaya daha az zarar vermiş oluyoruz.
bunlar yeterli sebepler bırakmak için. gel gör ki irade nerede? 'iradee nerdesin cınım?' bir gün bu maddeleri, ben de birilerine anlatmak, paylaşmak istiyorum. umut hala var, fazla uzaklaşmış olamaz.
devamını gör...
inancı kaybetmek
günümüzdeki en büyük psikolojik hastalıktır. yaşanan haksızlıklar, çalınan özgüvenler ve ihanetler insanların sevgiye, güvene, sadakatle olan inancını alıp götürmesini sebep oluyor.
devamını gör...
cafede yalnız başına oturan insanın yalnızlık sebebi
sık sık yaptığım eylemdir. yalnızlık; belki bazıları için sebep olabilir ama benim için tercihtir.
gün içerisinde gereksiz kalabalığa tahammül etmek zorunda kaldığımda, evde canım sıkıldığında, kafam attığında, mutlu veya üzgün olduğumda, kısacası kafamı dinlemek istediğimde ya gider sahilde oturur denizi gökyüzünü izlerim ya da günlüğümü alır bir kafeye gider canlı müzik eşliğinde bir şeyler karalarım.
kendinizle vakit geçirmek yalnızlık değildir. öncelikle bunun farkına varın ve kendinizi(yalnızlığınızı) sevin.
gün içerisinde gereksiz kalabalığa tahammül etmek zorunda kaldığımda, evde canım sıkıldığında, kafam attığında, mutlu veya üzgün olduğumda, kısacası kafamı dinlemek istediğimde ya gider sahilde oturur denizi gökyüzünü izlerim ya da günlüğümü alır bir kafeye gider canlı müzik eşliğinde bir şeyler karalarım.
kendinizle vakit geçirmek yalnızlık değildir. öncelikle bunun farkına varın ve kendinizi(yalnızlığınızı) sevin.
devamını gör...
ascanio sobrero
12 ekim 1812 - 26 mayıs 1888 arasında yaşamış olan ünlü italyan kimyager. turin üniverstesinde patlayıcı bir madde olan "nitroselüloz" üzerine çalışmalar yaptı. önceleri paris ve turin'de ilaçlar üzerinde çalışsan sabrero daha sonra justus liebig ile birlikte gießen üniverstesi'nde kimya üzerine çalışmalar yaptı. 1840 da bir patlama sonucunda yüzünden ağır şekilde yaralandı. 1845 yılında turin üniverstesi'nde profesör olarak çalışmaya başladı. 1847 de yaptığı çalışmalar esnasında nitroglierin'i keşfetti. (bkz: nitrogliserin)

devamını gör...
e-nabız'da yanlışlıkla organları bağışlamak
kürek elli büyük parmaklı her şahsın başına gelebilecek olay.
gitti dalak böbrek, geride alamıyoruz geçmiş olsun. kime gidiyorsa şimdiden hayırlı olsun.
gitti dalak böbrek, geride alamıyoruz geçmiş olsun. kime gidiyorsa şimdiden hayırlı olsun.
devamını gör...
ömür boyu yetecek paran olsa çalışır mısın sorunsalı
çalışırdım, hatta yine aynı şartlarda yine aynı yoğunlukta. ruhsal doyum denen bişey var, cebindeki parayı sana unutturuyor...
devamını gör...
mısır piramitlerini inşa eden işçilerin bir kez olsun şantiyede lahmacunla kola tüketmemiş olması
az önce evde pilatesimi yaparken aklıma gelmiş düşüncedir.
koskoca piramitler.. sen de 5 yıl ben diyeyim 10 yılda yapıldı. o zamanlar inşaat sektörü bu kadar ilerlemediği için megatonlarla ölçülecek ağırlıktaki taş blokları taşıyan işçiler bir kez olsun lahmacunla kola tüketmedi.... işçi dediğin nasıl lahmacun kola öğünü tüketmemiş olur yahu gerçekten anlamıyorum.. firavunun askerleri tarafından sürekli kamçılan, hayvandan beter muamele gör ama şantiyende bir lahmacun kola tüketeme.. üzüldüm onlar açısından..
koskoca piramitler.. sen de 5 yıl ben diyeyim 10 yılda yapıldı. o zamanlar inşaat sektörü bu kadar ilerlemediği için megatonlarla ölçülecek ağırlıktaki taş blokları taşıyan işçiler bir kez olsun lahmacunla kola tüketmedi.... işçi dediğin nasıl lahmacun kola öğünü tüketmemiş olur yahu gerçekten anlamıyorum.. firavunun askerleri tarafından sürekli kamçılan, hayvandan beter muamele gör ama şantiyende bir lahmacun kola tüketeme.. üzüldüm onlar açısından..
devamını gör...
küfürbaz olan insanların kafasının çalışmaması
bir insan maksimum böyle küfür etmelidir ya, canım erol hocam.*
devamını gör...
ilginç etimolojik bağlantılar
"ulan, lan" kelimelerinin kökü "evlat, erkek evlat" manasındaki "oğlan" sözüne dayanır.
kelimenin başındaki "o" sesi, zamanla "u"ya dönüşmüş, sonra da "ulan" ve "lan" şeklinde aşınmaya uğrayarak varlığını sürdürmüştür. (bkz: ali akar) (bkz: düşünen türkçe)
kelimenin başındaki "o" sesi, zamanla "u"ya dönüşmüş, sonra da "ulan" ve "lan" şeklinde aşınmaya uğrayarak varlığını sürdürmüştür. (bkz: ali akar) (bkz: düşünen türkçe)
devamını gör...
anaksimandros
muhtemelen thales'in öğrencisidir. dünyanın en büyük insanlarından birisidir. thales'le aralarında çok önemli bir konuşma geçmiş, olanlar olmuştur.
thales mısır'a gittiğinde kadastrocuların tarla sınırlarını çizmek için geometri kullandığını görmüştür. işte efendim o zaman üçgenler, benzer üçgenler, belki de pisagor falan filan... söz gelimi thales bunları gördükten sonra bir sorgulayıvermiştir: ''fırtına oluyor, zeus'a kurban veriyoruz ama fırtına olmaya devam ediyor; deprem oluyor, poseidon'a kurban veriyoruz e depremler de olmaya devam ediyor? bu işin böyle olmaması lazım.'' sonra da diyor ki: ''ben... geometri bilgisine tanrının yardımı olmadan ulaştım. ve bu bilgi... dünyanın her yerinde geçerli olmak zorundadır.'' koşa koşa milet'e gidiyor, yanında tarkullu hipotezi'ndeki dünya ile hemencecik anaksimandros'a gidip öğrendiklerini anlatıyor. ''biz, bilgilere tanrıların yardımı olmadan ulaşabiliriz!'' sonra tarkullu hipotezi'ni gösteriyor anaksimandros'a: ''bak şöyle olsun, etrafımız okyanus ve bu okyanusta kocaman bir fırtına olduğunda okyanus sallansın; al sana deprem, demek ki deprem böyle oluyor. hatırlarsan anaksimandros, milet'e gelen denizciler hep ilerilerinde kocaman bir okyanus olduğunu söylüyorlar; demek ki etrafımız okyanuslarla çevrili bana bu tarkullu çok mantıklı geldi! sen ne düşünüyorsun anaksimandros? eleştir bakalım, daha iyi bir fikrin var mı?.''
bunun üzerine anaksimandros da diyor ki: ''yahu thales, bu benim aklıma yatmadı. dünya taştan bak; eline taşı al, denize at, batacaktır. dünya'nın altında başka bir şey var, bu dünya'yı yüzdürüyor da diyebilirsin tamam; hadi bunu kabul ettik. dünya'yı tutan su madem diyorsun madem, o zaman suyu ne tutuyor? hadi suyu da başka bir şey tutuyor diyelim, onu ne tutuyor? hadi onu da bir şey tutuyor diyelim, o zaman o şeyi ne tutuyor? o zaman thales, senin hipotezin bu sorunu çözmüyor.''
sonra thales de diyor ki: ''sen ne düşünüyorsun anaksimandros?''
anaksimandros da o efsanevi cevabı veriyor: ''kanaatimce thales... dünya boşlukta.'' işte bu uzaydır dostlarım. (celal şengör yayınından bir şeyler)
thales mısır'a gittiğinde kadastrocuların tarla sınırlarını çizmek için geometri kullandığını görmüştür. işte efendim o zaman üçgenler, benzer üçgenler, belki de pisagor falan filan... söz gelimi thales bunları gördükten sonra bir sorgulayıvermiştir: ''fırtına oluyor, zeus'a kurban veriyoruz ama fırtına olmaya devam ediyor; deprem oluyor, poseidon'a kurban veriyoruz e depremler de olmaya devam ediyor? bu işin böyle olmaması lazım.'' sonra da diyor ki: ''ben... geometri bilgisine tanrının yardımı olmadan ulaştım. ve bu bilgi... dünyanın her yerinde geçerli olmak zorundadır.'' koşa koşa milet'e gidiyor, yanında tarkullu hipotezi'ndeki dünya ile hemencecik anaksimandros'a gidip öğrendiklerini anlatıyor. ''biz, bilgilere tanrıların yardımı olmadan ulaşabiliriz!'' sonra tarkullu hipotezi'ni gösteriyor anaksimandros'a: ''bak şöyle olsun, etrafımız okyanus ve bu okyanusta kocaman bir fırtına olduğunda okyanus sallansın; al sana deprem, demek ki deprem böyle oluyor. hatırlarsan anaksimandros, milet'e gelen denizciler hep ilerilerinde kocaman bir okyanus olduğunu söylüyorlar; demek ki etrafımız okyanuslarla çevrili bana bu tarkullu çok mantıklı geldi! sen ne düşünüyorsun anaksimandros? eleştir bakalım, daha iyi bir fikrin var mı?.''
bunun üzerine anaksimandros da diyor ki: ''yahu thales, bu benim aklıma yatmadı. dünya taştan bak; eline taşı al, denize at, batacaktır. dünya'nın altında başka bir şey var, bu dünya'yı yüzdürüyor da diyebilirsin tamam; hadi bunu kabul ettik. dünya'yı tutan su madem diyorsun madem, o zaman suyu ne tutuyor? hadi suyu da başka bir şey tutuyor diyelim, onu ne tutuyor? hadi onu da bir şey tutuyor diyelim, o zaman o şeyi ne tutuyor? o zaman thales, senin hipotezin bu sorunu çözmüyor.''
sonra thales de diyor ki: ''sen ne düşünüyorsun anaksimandros?''
anaksimandros da o efsanevi cevabı veriyor: ''kanaatimce thales... dünya boşlukta.'' işte bu uzaydır dostlarım. (celal şengör yayınından bir şeyler)
devamını gör...
iz bırakan şarkı sözleri
devamını gör...
epistemoloji
bilgi felsefesi. bilginin imkanı, doğası ve doğruluğuyla ilgilenir. “doğru bilgi imkanlıdır” ve “doğru bilgi imkansızdır” diye iki ana kola ayrılır. mesela 3 büyükler* rasyonalizm*’i savunur.
devamını gör...
yks 2021 sonuçlarının açıklanması
öylesine girdiğim ve 10k yap
dur dur, ekşi'ye yazıyorduk bunu.
dur dur, ekşi'ye yazıyorduk bunu.
devamını gör...
cihangir solcusu
politik doğrucu-sjw güruhun türkiye versiyonudur. hdp sempatizanı, azınlık ırkçısı, feminazi, meriç, popülist, primci, linççi, aşırı boş duyarcı sol-liberal ve sosyalist tayfanın ideolojisine verilen genel ad.
efe aydalın tabiriyle : sol gericilik. zengin baba parası yiyip, zengin semtlerde yaşayıp, özel okullarda okuyup, son model iphone kullanıp komünizm, sosyalizm, kürt, alevi vs. duyari kasarlar.
efe aydalın tabiriyle : sol gericilik. zengin baba parası yiyip, zengin semtlerde yaşayıp, özel okullarda okuyup, son model iphone kullanıp komünizm, sosyalizm, kürt, alevi vs. duyari kasarlar.
devamını gör...
evinizde bulunmasından en çok keyif aldığınız eşya
kahve makinesi.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının hissedemedikleri
üzüntü ve mutluluk. cidden aşırı ruhsuzum, dakikalarca boş duvara bakarken buluyorum kendimi bazen.
devamını gör...
mahlassızım
kafa sözlük’te mahlas almadan önce düşündü... aldığı mahlasın hakkını vermesi gerekirdi. “varsın olmasın bir mahlasım, baş ucumdaki kitaplarım gibi dostlarım olsun, tanımlarım şiir gibi olsun ki okunsun, beni okuyanlar bilgiyle dolsun, adım mahlassızım olsun” dedi.
sözlükte bir şeyler öğrenmeye gelenlerin hemen takibe aldığı, “alimler tevazu sahibidirler” ifadesinin canlı örneği. kitap kardeşliği etkinliği düzenlense tam eşlenilecek biri. bilgi küpü mahlassızım hangi şiirden çıkıp aramıza geldin? iyi ki geldin, kafamıza da iyi geldin kıymetli yazar.
sözlükte bir şeyler öğrenmeye gelenlerin hemen takibe aldığı, “alimler tevazu sahibidirler” ifadesinin canlı örneği. kitap kardeşliği etkinliği düzenlense tam eşlenilecek biri. bilgi küpü mahlassızım hangi şiirden çıkıp aramıza geldin? iyi ki geldin, kafamıza da iyi geldin kıymetli yazar.
devamını gör...