iron maiden
metal müzik efsanesi ingiliz heavy metal grubu.
beşiktaş inönü stadındaki konserde hallowed be thy name çalmayarak beni üzmüşlerdir.
beşiktaş inönü stadındaki konserde hallowed be thy name çalmayarak beni üzmüşlerdir.
devamını gör...
cinsel seksli başlıkların açılmasının asıl amacı
konuşulması, yazılması zevkli olan konular olmasıdır. yüzümüzde müstehzi gülümsemelerle okuyor ve yazıyoruz.
devamını gör...
makinalaşmak
bir nazım hikmet ran şiiri.
trrrrum,
trrrrum,
trrrrum!
trak tiki tak!
makinalaşmak
istiyorum!
beynimden etimden iskeletimden
geliyor bu!
her dinamoyu
altıma almak için
çıldırıyorum!
tükrüklü dilim bakır telleri yalıyor,
damarlarımda kovalıyor
oto-direzinler lokomotifleri!
trrrrum,
trrrrum,
trrrrum!
trak tiki tak
makinalaşmak
istiyorum!
mutlak buna bir çare bulacağım
ve ben ancak bahtiyar olacağım
karnıma bir tirbün oturtup
kuyruğuma çift uskuru taktığım gün!
trrrrum,
trrrrum,
trrrrum!
trak tiki tak
makinalaşmak
istiyorum!
trrrrum,
trrrrum,
trrrrum!
trak tiki tak!
makinalaşmak
istiyorum!
beynimden etimden iskeletimden
geliyor bu!
her dinamoyu
altıma almak için
çıldırıyorum!
tükrüklü dilim bakır telleri yalıyor,
damarlarımda kovalıyor
oto-direzinler lokomotifleri!
trrrrum,
trrrrum,
trrrrum!
trak tiki tak
makinalaşmak
istiyorum!
mutlak buna bir çare bulacağım
ve ben ancak bahtiyar olacağım
karnıma bir tirbün oturtup
kuyruğuma çift uskuru taktığım gün!
trrrrum,
trrrrum,
trrrrum!
trak tiki tak
makinalaşmak
istiyorum!
devamını gör...
afedersiniz yerine pardon diyen insan
ben ingiliz aksanı ile hafif sesimi incelterek "excuse mi" diyorum.daha havalı daha güzel.
devamını gör...
göğe bakma durağı
yavuz hırsız - ben öyle bir insan mıyım!
devamını gör...
keşke ablam olsa dediğiniz yazarlar
(bkz: iorek byrnison)
hayatımın şansı olurdu. baltamızı küreğimizi alır kötü adamları öldürürdük.* *
hayatımın şansı olurdu. baltamızı küreğimizi alır kötü adamları öldürürdük.* *
devamını gör...
pazarlık yapabilen insan
her yerde her zaman pazarlık yapabilen türkler vardır. ben, içtiği çayın bile toplu ödemesinden indirim yaptıran türkler biliyorum. lakin bütün bunlar karakter ve yapı meselesi. ben, her zaman her alışverişte pazarlık yapmıyorum, yapamıyorum.
devamını gör...
güzel kitap isimleri
çarpıtılmış gerçeklikler dünyasının, bana göre en güzel ifadesiyle;
normalliğin deliliği - arno gruen
fikir vermesi babında kitaptan mikro doz :
“genel olarak sağlıklılık kriteri olarak kabul edilen “gerçeğe” uygun davranışın ardında daha derin ve daha az dikkat çeken başka bir patolojinin gizlendiği görülür: “normal” davranışın patolojisi; kendinden vazgeçişin sonucu olarak uzlaşmanın patolojisidir.”
normalliğin deliliği - arno gruen
fikir vermesi babında kitaptan mikro doz :
“genel olarak sağlıklılık kriteri olarak kabul edilen “gerçeğe” uygun davranışın ardında daha derin ve daha az dikkat çeken başka bir patolojinin gizlendiği görülür: “normal” davranışın patolojisi; kendinden vazgeçişin sonucu olarak uzlaşmanın patolojisidir.”
devamını gör...
geceye az bilinen bir şarkı bırak
peyk - bu ben
"kadınlar çok göz alıcı ve güzel
yüreğim öyle salak ki haberi yok, yaşlanmışım"
"kadınlar çok göz alıcı ve güzel
yüreğim öyle salak ki haberi yok, yaşlanmışım"
devamını gör...
bütün iyi erkeklerin kapılmış olması
hanimlari derinden sarsan durum. o guzel beyler o kaprisli hanimlara binip gittiler evet..
devamını gör...
gel zoya
andrey voznesenski'nin meşhur oza'sının xı.bölümü. şiirin dizelerinde öyle ince bir saldırı ve tahribata uğrama hissi var ki dizeler geçip giderken bunun saldırmak istemeyen bir insanın cümleleri olduğu anlaşılıyor ama sanki iğneleri saplamadan da sahiden anlatamayacakmış gibi derdini. voznesenski'nin dizelerindeki o çaresiz ve mecburi keskinlik en çok bu şiirinde hissediliyor bana kalırsa. mücadelenin göksel izlerinden uzak, insancıl bir pes etmişlik...
şiir pek çok şey olabilir; eti oyan bir ustura, sıcak bir ev, insanı boğan kül rengi bir okyanus ve bundan çok daha fazlası. voznesenski ise; insanı onlarca yükün altında bırakan ama aynı zamanda derin bir nefes aldıran bir çaresizliği, kangren'den ötürü kesilmesi gereken bir uzvu ustaca yedirmiş dizelerine. orijinal metin ve mehmet h. doğan çevirisi:
xi
gel zoya, açıkça konuşalım seninle
yollarımız ayrılacak nerdeyse;
farklı yollara uzamasın yollar bir,
inan, sonun başlangıcı geldi demektir.
(знаешь, зоя, теперь - без трепа.
разбегаются наши ропы.
стоит им пойти стороною,
остального не остановишь.)
anımsar mısın dubna’yı, ak kundaklar içinde,
anımsar mısın, hani piyano çalıyordun sen
anımsar mısın, birden başını çevirmiştin klavyeden
nasıl da bomboştu, yüzün, ne denli beyaz
bir şey öylesine yitmişti ki yüzünde
bir şey, artık kimseler yerine koyamaz.
(помнишь, зоя, - в снега застеленную,
помнишь дубну, и ты играешь.
оборачиваешься от клавиш.
и лицо твое опустело.
что-то в нем приостановилось
и с тех пор невосстановимо.)
çok şeyler gördüm geçirdim: yağmurlar, gökkuşakları
ufuklar kararırdı geçerken adım
ve dostlar bana ihanetten nasıl da zevk alırdı
ben bile bıkmış usanmıştım kendimden
ama tüm bunlara karşın sen hep sen kaldın.
(всяко было - и дождь и радуги,
горизонт мне являл немилость.
изменяли друзья злорадно.
сам себе надоел, зараза.
только ты не переменилась.)
anımsar mısın son şiir okuyuşunu, elveda der gibi?
aşağılar, bağırırken onlar, sendin koşup gelen yanıma;
eğer varsam bugün, ne derlerse desinler bana,
gönül borcum da sensin, yüzkaram da
(а концерт мой прощальный помнишь?
ты сквозь рев их мне шла на помощь.
если жив я назло всем слухам,
в том вина твоя иль заслуга.)
acılar bir yalaz gibi sardığında gövdemi,
bir suya atlar gibi daldım riga’ya,
dibindeyken suyun, soluğunla yaşattın beni,
ince bir başak sapından, sapsarı, saçların gibi.
(когда беды меня окуривали,
я, как в воду, нырял под ригу,
сквозь соломинку белокурую
ты дыхание мне дарила.)
kilometreler ayıramaz insanı, inan,
birleştirir telefon telleri gibi;
ama milimetrelerse ayıran,
bağışlanmaz bir yazgıdır bu, beterin beteri.
(километры не разделяют,
а сближают, как провода,
непростительнее, когда
миллиметры нас раздирают!)
gerçekse acıların yakınlaştırdığı bizi,
istemem kurtulmayı onlardan;
ve diyelim ki sensin, ben değil
dertlerin gerçekte izlediği.
(если боли людей сближают,
то на черта мне жизнь без боли
или, может, беда блуждает
не за мной, а вдруг за тобою)
kendileri güvende değil ki bizi kurtaranların;
ne çileler, ne üzünçler umurumda,
bil ki tek düşüncem, yarın
koruyabilmek seni kendimden fazla!
(нас спасающие - неспасаемы.
что б ни выпало претерпеть,
для меня важнейшее самое -
как тебя уберечь теперь!)
sen misin değişen,
yoksa ben mi?
bütün geçmişimizden, geçmiş yıllardan,
bir zamanlar biz olan o insan gölgeleri
hüzünle el sallamaktalar bize şimdi.
(ты ль меняешься? я ль меняюсь?
и из лет
очертанья, что были нами,
опечаленно машут вслед.
горько это, но тем не менее
нам пора... вернемся к поэме.)
şiir pek çok şey olabilir; eti oyan bir ustura, sıcak bir ev, insanı boğan kül rengi bir okyanus ve bundan çok daha fazlası. voznesenski ise; insanı onlarca yükün altında bırakan ama aynı zamanda derin bir nefes aldıran bir çaresizliği, kangren'den ötürü kesilmesi gereken bir uzvu ustaca yedirmiş dizelerine. orijinal metin ve mehmet h. doğan çevirisi:
xi
gel zoya, açıkça konuşalım seninle
yollarımız ayrılacak nerdeyse;
farklı yollara uzamasın yollar bir,
inan, sonun başlangıcı geldi demektir.
(знаешь, зоя, теперь - без трепа.
разбегаются наши ропы.
стоит им пойти стороною,
остального не остановишь.)
anımsar mısın dubna’yı, ak kundaklar içinde,
anımsar mısın, hani piyano çalıyordun sen
anımsar mısın, birden başını çevirmiştin klavyeden
nasıl da bomboştu, yüzün, ne denli beyaz
bir şey öylesine yitmişti ki yüzünde
bir şey, artık kimseler yerine koyamaz.
(помнишь, зоя, - в снега застеленную,
помнишь дубну, и ты играешь.
оборачиваешься от клавиш.
и лицо твое опустело.
что-то в нем приостановилось
и с тех пор невосстановимо.)
çok şeyler gördüm geçirdim: yağmurlar, gökkuşakları
ufuklar kararırdı geçerken adım
ve dostlar bana ihanetten nasıl da zevk alırdı
ben bile bıkmış usanmıştım kendimden
ama tüm bunlara karşın sen hep sen kaldın.
(всяко было - и дождь и радуги,
горизонт мне являл немилость.
изменяли друзья злорадно.
сам себе надоел, зараза.
только ты не переменилась.)
anımsar mısın son şiir okuyuşunu, elveda der gibi?
aşağılar, bağırırken onlar, sendin koşup gelen yanıma;
eğer varsam bugün, ne derlerse desinler bana,
gönül borcum da sensin, yüzkaram da
(а концерт мой прощальный помнишь?
ты сквозь рев их мне шла на помощь.
если жив я назло всем слухам,
в том вина твоя иль заслуга.)
acılar bir yalaz gibi sardığında gövdemi,
bir suya atlar gibi daldım riga’ya,
dibindeyken suyun, soluğunla yaşattın beni,
ince bir başak sapından, sapsarı, saçların gibi.
(когда беды меня окуривали,
я, как в воду, нырял под ригу,
сквозь соломинку белокурую
ты дыхание мне дарила.)
kilometreler ayıramaz insanı, inan,
birleştirir telefon telleri gibi;
ama milimetrelerse ayıran,
bağışlanmaz bir yazgıdır bu, beterin beteri.
(километры не разделяют,
а сближают, как провода,
непростительнее, когда
миллиметры нас раздирают!)
gerçekse acıların yakınlaştırdığı bizi,
istemem kurtulmayı onlardan;
ve diyelim ki sensin, ben değil
dertlerin gerçekte izlediği.
(если боли людей сближают,
то на черта мне жизнь без боли
или, может, беда блуждает
не за мной, а вдруг за тобою)
kendileri güvende değil ki bizi kurtaranların;
ne çileler, ne üzünçler umurumda,
bil ki tek düşüncem, yarın
koruyabilmek seni kendimden fazla!
(нас спасающие - неспасаемы.
что б ни выпало претерпеть,
для меня важнейшее самое -
как тебя уберечь теперь!)
sen misin değişen,
yoksa ben mi?
bütün geçmişimizden, geçmiş yıllardan,
bir zamanlar biz olan o insan gölgeleri
hüzünle el sallamaktalar bize şimdi.
(ты ль меняешься? я ль меняюсь?
и из лет
очертанья, что были нами,
опечаленно машут вслед.
горько это, но тем не менее
нам пора... вернемся к поэме.)
devamını gör...
mizofoni
okb'nin içinde bulunan lanet sese duyarlılık hastalığıdır. çocukluğumdan beri pençesindeyim. öğretmen tahtaya bir şeyler yazarken çıkan tık tık sesi, klavyede yazı yazarken çıkan tuş sesleri, ağız şapırdatma, çekirdek çitleme, nefes sesleri beni en çok rahatsız edenler arasında. senelerdir tedavi görüyorum. ilaçlarla biraz dindirebildim ancak hala bazı zamanlar beni deli ediyor. kulak tıkacı takmaktan kulaklarımda yara çıkarttırdığı dönemlerde olmuştur. umarım en az rahatsızlık seviyesine tüm hastalar olarak ulaşabiliriz.
devamını gör...
imanınızı kaybetmek istemiyorsanız felsefeden uzak durun
meali "düşünmeyin, düşünmeye başlarsanız din elden gider" olan zırvalık. tweetin altında savunanların yazdıklarını okuyunca midem bulandı.
devamını gör...
erkekleri itici yapan detaylar
hedefe giden yolda taktikler gütmesi ve bunu istemeden belli etmesi.
devamını gör...
ben malım demenin alternatif yolları
"yemeği, ağzımı şapırdatarak yiyorum."
devamını gör...
yanlış anlaşılmak
özellikle mesajlaşırken olabilme ihtimali daha da artar. bir şey yazarsınız, aslında şakadır, ama random koymazsınız... yanlış anlaşılmanız hayırlı olsun.
devamını gör...