bakıştır, iyi niyettir, kredidir.
kimi insan tanıdıkça sever,
kimi insan önce sever sonra tanır.
devamını gör...

fransız ressam, genellikle mitolojik sahneler ve dini konular üzerine çalışmıştır. klasik fransız barok akımının öncülerindendir. paul cezanne gibi sanatçılara ilham olmuştur.
otoportreleri haricinde hiç çağdaş konularda resim yapmamıştır. çok az forma eğitim almış olmasına rağmen din ve mitoloji konularında kendin çok iyi eğitmiştir ve resimdeki konularını da burdan almıştır. her bir resmi bir hikaye anlatır.
hristiyan ve pagan kültürünü birbirine karıştırmada başarılı olmuştur. pagan konularına hristiyan figürlerini çizerek ilginç bir tarz yaratmıştır. ( 4 mevsimi resmettiği the four seaons serisinde baharı temsil eden flora yerine adem ve havvayı kullanması gibi)
resimlerinde renklerden ziyade açıklık ve mantığı önde tutmuştur. çağdaşları gibi duyguları vurgulamak yerine beyni/zekayı vurgulamıştır.

et in arcadia ego

the rape of sabine women

the massacre of innocents

otoportre
devamını gör...

hazır depresifim, yaz da geldi, neden yapmayayım dedim.

kimse beğenmedi. halbuki ben beğenmiştim.
devamını gör...

masamda ot dergisinden kalma büyük bir posteri olan filozof. posterin üstünde "konuşulmayan tüm gerçekler zehirler." yazıyor ve her okuyuşumda daha da doğru geliyor. bu arada canım sıkıldığında ve konuşacak kimsem olmadığında -yani neredeyse her zaman- onunla konuştuğumu ve derdimi ona yandığımı söylemeden edemeyeceğim. keşke bana cevap verebiliyor olsaydı.
devamını gör...

sessiz sessiz solup gidersin
kimse görmez seni
kimse duymaz içindekileri
içindeki yalnız ve çaresiz seni

anlatmak istersin derdini
anlatırsın içindeki seni
haykırırsın bütün her şeyi
yine de kimse anlamaz seni

çekip gitmek istersin
nereyi gideceğini bilemezsin
sadece beklersin
sessiz sessiz solup gidersin


şu an da yazdığım bir sessizlik, sesi. sessiz olanların sesi olması dileğiyle...
devamını gör...

yeresatanbarnıcına gittik.
devamını gör...

biri var.. ne olduğumuz belli değil.
yakın mı, uzak mı,iyi mi, kötü mü hiç bilemediğim..ben dokunmaya korkarken o dokunmaktan çekinmeyen,ben bakamazken ona o gözlerini ayırmayan ben konuşamazken o susmayan.. bütün algımı, kurallarımı yerlebir etmek isteyen.. gitmek isterken gidemediğim, kalamadığım da...
ama.. sesini duyunca gözlerimin içi gülüyor biliyorum, sabah uyanınca beynim onunla dolu hissediyorum.. ne yaşıyoruz, ne yaşıyorum..
cok işim var, cok yolum var, çok karışık..
devamını gör...

ayranı yok içmeye tahtırevanla gider s... durumudur.
devamını gör...

resmi belgede sahtecilikten iki yıldan beş yıla kadar hapis sebebi olabilecek site.
ayrıca bu sürede açıktan üniversite bitirme fırsatı olur, hayırlı olsun.
devamını gör...

ayn rand'ın the fountainhead romanının baş karakteri. idealist birisidir. kafa yapısı da aynen şöyledir:

+bay roark, burada yalnızız, neden benim hakkımda ne düşündüğünüzü söylemiyorsunuz?
roark'ın cevabı kısa, basit ve gerçektir:
-ama, seni düşünmüyorum.
devamını gör...

arkadaş, hayat yollarında, kodin, sokak kızı, angel dayı, uşak, akdeniz gibi her biri birbirinden güzel kitapların 1884- 1935 yılları arasında yaşamış rumen yazarıdır. eserlerini fransızca yazmıştır. çevirileriyle ıstrati'yi tanımamızı sağlayan isimse yaşar nabi nayır'dır (varlık yayınlarının kurucusu).

ıstrati'nin türkiye'de bu kadar çok sevilmesinin nedeni, yaşar nabi'nin de ifade ettiği gibi, kültürel yakınlık olabilir elbette ancak ıstrati'nin yazılarında bundan da öte bir insanlık söz konusudur.

ayrıca romain rolland ile etkileşimine burada yer veriliyor.
devamını gör...

"gerçekten bunu yaptın mı" şeklinde entel mesajları olur hep.

he, cidden kızın memelerine puding sıkıp muz bandırarak yedim. entellik zor meslek.

sıkılmıyorlar da.
devamını gör...

yine bir didem madak şiiri.

birçok nedenden belki de hiçbir nedenden ötürü çok seviyorum kendisini.
yaşasaydı, limon ağacımı nasıl hayatta tutacağımı anlatırdı bana muhakkak.
ki söz vermişliği var bu hususta..


bugün kalbimi eski bir plak gibi
öyle çok tersine çevirdim ki

bazı şarkılar vardır
cızırtılı bir yağmur gününü anlatır
uzaklarda süren sarı yağmurluklu bir hayatı
deniz bazen kendini kaldırımlara fırlatır
o zaman bir yavru yengece bakan
insanların şarkısı olurdu o şarkının adı

keşke ismim iris olsaydı
keşke ismim herkese
sarı yağmurluğuyla koşan hayatı anlatsaydı

bazı şarkılar vardır
ellerim kocamanlaşır, tuhaflaşır
işte o ellerimle herkese
çamurlu şiirler uzatsaydım
hepsi çok kirli olsaydı tanrım

bazı şarkılar vardır
kırmızı akşamsefalarını anlatır
karanlığın kalbinde yalnız açmanın acısını
komşu kadınların basma elbiseli konuşmalarını
geceyi onlar bahçeye taşırdı
ben ne zaman öleceğim tanrım
sabah olunca mı?

keşke birkaç dakikayı ipek mendillere sarıp saklasaydım

irileşen, gitgide irileşen ağaç gibi
ismi nedensizce iris oluveren bir ağaç gibi
şu odanın ortasında dursam
saat kuleleri dökülürdü dallarımdan tanrım
artık sarı yaprakların ölü olduğuna inanmıyorum

bazı şarkılar vardır
kanatlarında yağmuru taşıyan kelebeği anlatır
kırmızı bir çakmak gibi neşeli ölmek olurdu
o şarkının adı
ardında yalnızca nemli sigaralar bırakmanın acısı

keşke ismim iris olsaydı
keşke ismimin bir anlamı olmasaydı

herkes çıkarsın kalbini
o çirkin mücevher sandığından
ve herkes onu birbirine fırlatsın tanrım.
devamını gör...

sanatın modern dünyaya uyarlanmış başka bir halini anlatmaya geldim. bu sever kediseverler için.
şişman kedi sanatı. evet. svetlana petrova isimli rus sanatçı, kedisi zarathustra'yı ünlü tablolara dahil ediyor.
kedimiz mesela mona lisa'nın kucağından kaçmaya çalışıyor.
ya da klimt'in the kiss eserinde öpücüklerden kaçmaya çalışıyor.
konser veriyor bazen sappho and the fat cat.
bazen de yatıyor. flaming june kedi sonuçta. normal.
farklı dönemlerden bir çok eserde önemli rollerde kendisini görebilirsiniz. adem'in yaratılışında bile oradaymış kendisi.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
van gogh'un özenle çizdiği çiçekleri kemiriyor ya. kocaman da bir şey. kedi delisi biri olarak gözlerimden kalpler fışkırarak bakıyorum her birine.
tüm eserlerinin bulunduğu ilginç websitesi için buradan
instagram hesabı
devamını gör...

keltoş demeyelim de saçsızlığa yönelimli benjamin franklin diyelim.
devamını gör...

adamın biri elinde büyük bir bıçakla camiye dalar ve sorar:

-aranızda müslüman olan var mı?

korkudan kimse bişey diyemez. birazdan yaşlı bir adam ayağa kalkar:

-ben müslümanım der.

bıçaklı adamla yaşlı adam camiden çıkarlar. adam dışarıdaki inek sürüsünü gösterip:

-amca, şunları kurban edicem de ben beceremem yardım eder misin der.

yaşlı adam epey bir hayvanı kestikten sonra 'ben yoruldum başka birini bul' der.

adam bu sefer kanlı bıçakla yine camiye girer ve sorar:

-aranızda başka müslüman var mı? az önceki adamı doğradığını düşünen cemaat çok korkar ve herkes aynı anda imama bakar, imam:

-ne bakıyosunuz ulan iki rekât namaz kıldırdık diye hemen müslüman mı olduk?
*
devamını gör...

"şaka maka" diye duyurmayanın dövüldüğü yayındır.*
bugün sekizincisi gerçekleşecek. daha dün gibi beee* zaman zalımsın. thedansözkiller'dan sonra bir de ben süprüz yapayım dedim. bakalım yine toplumu ilgilendiren hangi mikemmel konu hakkında bilgilendirileceğiz?* sözlüğün tüm güzel kadınlarını ve yakışıklı erkeklerini bekliyorum. çünkü hepimiz kafa sözlük özerk cumhuriyetinin bebişleriyiz. aykut sesiyle* kırkyama da o mükemmel kahkahasıyla sarıp sarmalasın hepimizi. ve bu yayın benden, aşkı sadece kadın ile erkek arasında gerçekleşen bir duygu yoğunluğu olarak görmeyenlere* pıtkiye, çiçeğe, böceğe aşk besleyenlere gelsin. aşk'a gelsin... kıymet bilelim, aşkı anlayalım, anlayana meylimiz olsun. 21:00'de görüşmek üzere. bekletmeyin fazla. öptüm*
devamını gör...

canım yavrum önüne çıkan her şeyi yiyemezsin. apartmanın önündeki arkadaşların bile ekmeği beğenmeyip yemiyorken sana vermiyoruz diye bize kızamazsın. sen kedisin kedi. mercimek çorbası içmeye çalışmak ve tabağımızdaki taze fasulyeye sulanmak sana hiç yakışmıyor. her gördüğün bardağa kafanı sokamaz, içmeye çalışamazsın. içemeyince de masadan atmak sana hiç yakışıyor mu? ayrıca her yeşil şey ot değil. aloe verada ısırılmaz ki canım. ayrıca ananenin sukulent ve kaktüslerini rahat bırak. onlar oyuncak değil ki bebeğim patişlerinle dağıtıp aşağı atıyorsun. gece saat 12' de koridorda fındık yuvarlayamazsın. biliyorum onunla oynamayı çok seviyorsun ama saat geç, komşular rahatsız olabilirler. ayrıca gece gece dolap tepelerine çıkıp ne var ne yoksa aşağı da atamazsın. bize kızınca da bacağımıza atlayıp ısırman da pek hoş değil.
canım yavrum hayatımıza hiç beklemediğimiz bir anda bir mucizeyle geldin. iyi ki geldin. hoş geldin, sefa getirdin evimizin minik neşesi. tatlı mırlamalarınla insana o kadar güzel huzur veriyorsun ki... seni çok seviyorum minik kedim*.
devamını gör...

muhakkak yapılacak bir şeyler kalmıştır, kalacaktır da. dilerim kalan ömrümüzde yapmak istediklerimizin birçoğunu yapmış oluruz.
devamını gör...

insan beyninin çalışma şeklinden yola çıkılarak geliştirilmiş olan bilgi işleme sistemi. tıpkı insan beyni gibi, kendi kendine öğrenebilmek üzerine tasarlanır. daha önce öğrendiği ve değerlendirdiği veriler üzerinden, yeni karşılaştığı durumlar hakkında yorumlar yaparak çıkarımlarda bulunur.

bağlantılı konular için
(bkz: makine öğrenimi)
(bkz: yapay zeka)
(bkz: derin öğrenme)
(bkz: teknolojik tekillik)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim