eski yunanda, güreşçi müsabakalarını izlemek için bir araya gelen kalabalıkların kullandığı içki ''doop''tur.
dopingin kökeni flemenkçe olan bu kelimeden gelmektedir.
1889 yılında amerika'lı james pud galvin, beyzbol oynarken olağan üstü performans sergiliyor.
bu performansını, maymun testislerinden yapılma bir karışıma bağlı olduğunu söyleyince, washington post , ''20 yy'ın buluşu'' şeklinde de manşetlere taşıyınca, sporcular artık kokain, eter gibi maddeleri kullanmaya başlıyorlar.
hematokrit yani hct, kırmızı kan hücrelerinin hacminin, dolaşımdaki kanın hacmine oranını ifade eder. başka bir deyişle: oksijen taşıyan alyuvar hücrelerinin oranı, toplam kan hücreleri taşıyan hücrelerin hacmine oranı hemotokrittir.
şimdi, alyuvar sayısını artıran bir hormon var; adı eritroproei (epo)https://tr.wikipedia.org/wiki/eritropoetin
bu aslında anemi tedavisinde kullanılıyormuş, bu ilacı aldığınızda kandaki alyuvar sayısında artış olduğunda kanda oksijen miktarı artıyor. oksijen bolluğundan kafa güzelleşiyor.
fiziksel olarak bazı faydalar sağlıyor. örneğin;
- yorgunluk azalıyor.
-ağrı hissetmiyorsunuz yada eşik artıyor. ağrı olmayınca dha fazla antreman yapabiliyorsunuz.
- kafa güzel olunca, heyecanınız olmuyor. heyecana bağlı hatalar yapmıyorsunuz. doğal olarak konsantrasyonunuz artıyor.

şimdi çok enteresan bir hikaye anlatalım;
david epstein diye bir gzeteci var ve bu gazeteci the sports gene'de bir yazı yazıyor.
bu yazıya göre, soğuk savaş döneminde varşova paktının tüm kadın gülle sporcuların, a kendilerinden habersiz testesteron verildiğini yazdı.
tesadüfe bakın ki; o zamana kadar ki en iyi atışların 80'inden 75'i, 1971-1991 yılları artasında gerçekleşmiş. neredeyse kadınlar, erkekler kadar iyi gülle atabilmişlerdir.

gelelim kullanılmasının tespitinin zorluğuna...
55 erkek denek gönüllü oluyor . kendilerine testesteron enjekte ediliyor. 15 gün boyunca kendilerinden idrr örneği alınarak ölçüm yapılıyor. 33 kişinin idrarında tetesteron yakalanmış ancak; 17 sinde herhangibir şey belli olmuyordu.
kalıtımsal olarak 17'si testesteron aldığında kasları gelişiyordu ancak tespit edilemiyordu. o zaman anladılar ki bu adamların genlerinde testesteronu idrarda çözen bir gen eksikti.

değerli arkadaşlar; bazen arkadaşlarla konuşurken, ders çalışamıyorum, konsantre olamıyorum, tezi bitirmem gerekiyor gibi bahanelerle ilaç arayışlarına girdiklerini görüyorum. özellikle tez hazırlayan arkadaşlar aşırı derecede stres yaşıyorlar.

vücutta;
erkeklik hormonu benzeri maddelerin kalp krizi, iyi ve kötü huylu tümör oluşumu, karaciğer fonksiyon bozukluğu, kısırlık gibi rahatsızlıklara neden olduğu bilinmekte. kullanan sporcular sporu bıraktıktan sonra bile, bu maddeleri kullanma nedeniyle oluşan hastalıklardan ölmektedir.
sağlıklı kalın hoğçakalın! ben gedeyom.
www.hurriyet.com.tr/bazilar...
devamını gör...

seni dert etmeler adlı parçalarını çok sevdiğim müzik grubu.
devamını gör...

başakşehir belediyesi sosyal yardım işleri müdürlüğü’nde görev yapan bir personelin, 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı’nda arkadaşları ile çektiği videodur.
kendi meşrebince komiklik yaptığını sanan videodaki o vicdansız genç kız 24 yaşını görmüş müdür acaba?
bak bir fidan intihar etmiş duymuş mudur acaba? zerre vicdanı sızlayıp düşünmüş müdür acaba niye böyle ? komik değilsiniz, sadece insanlarda tiksinme uyandırıyorsunuz..

antalya'da 24 yaşında bir genç, instagram hesabından, "diğer tarafta iki elim yakanızda akp hükümeti ve rte" diyerek intihar etti.

bana çürümüşlüğün videosunu çekebilir misin abidin?
buradan
devamını gör...

kafa sözlük’te yaşanan bir olayı, ekşi sözlük’te okumak biraz garip gelmişti ancak yazılanları okuduktan sonra, yönetimin uçurulan hesap hakkında açıklama yapmamasını doğru buldum.

bu konunun neresini açıklayacaksın ki? açıklamamak net seviye göstergesidir. yönetim eleştirilmez değildir ki, sık sık eleştiri yapanlardan biriyim. ancak son uçurulan hesap ile ilgili açıklama yapılmamasını doğru buldum. seviyeli harekettir.
devamını gör...

pazarlarda kalanları toplama olayı marketlere sıçramış durumda. o kadar vahim artık. marketlerin önlerinde birkaç kasa var ve bunlara ezik olanları koyuyorlar ve insanlar bu kasalardan alıp ödemeye giderken "çıktıdan aldım" diyor. ilk başta anlamadım çıktı da ne ola ki diye düşünürken gördüm kasaları.

geçen gün de burada bir başlık açılmıştı. babam yaşında bir adam çalışmak zorunda ve ağlıyor. bu ülkenin insanlarını bu hale soktunuz ya siz de gün görmeyin.
devamını gör...

arkadaşlar, buraya yazdığınız isimler zaten öne çıkan, bir şekilde kendini buraya tabir-i caizse kabul ettirmiş yazarlardır. birçok kişi kendini yazmış, onlara laf yok ama diğerleri neden öne çıkanları yazmış ki? kimse alınıp küsmesin; sonuçta genel bir eleştiri yapıyorum. eğer yazılacaksa gerçekten keşfedilmesi gereken yazarlar yazılmalı.

mesela birkaç gün önce keşfettiğim; yedinci dem, eniyisipencere, la luna, ohrmazd, brave, pancharatnam, düsünengözlük, _mor, kafa sözlük yazarı, revolversiz ittihatçı gibi yazarlara hemencecik bir göz atın bana kalırsa.

önceden takip ettiğim; onistanbul, revolutionary girl utena, güneş, muris, urlalı, stuff, gorgeous, legal torbacı, blackeyes gibi yazarları da keyifle okuyabilirsiniz. kanımca bunlar sizi hem güldürecek hem düşündürecek, hem hüzünlendirip hem sevindirecek nadide yazarlar. okuyun, okuyun. ondan sonra yaparız dedikodularını. *

kızgın edit: yani aklıma gelmese kimse demeyecek mars una nocte'yi unuttun, diye. onu da okuyun, okuyun, okuyun. şey yani rica ediyorum. *
devamını gör...

anneannem vefat ettiğinden beri bayram olsa ne, olmasa ne?*

kardeşlerim* elimi öptü, 600 lira silkelendim. onun da burukluğu ayrı zaten. ulen fakir adamım ben, küçük olan neyse o okuyor da diğer ikinizin maaşı benimkinden fazla utanmaz reziller.*
devamını gör...

meja'dır.
devamını gör...

türkiye'de gelengi diye anılan cins.... kısaca yer sincabı ta olarak bilinir.
özellikle iç anadolu'da,
örneğin konya yolunda, yol kenarında, asfaltın başladığı tarla kenarına bakarsanız, bu canlıların kıpraştıklarını görebilirsiniz.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bengaripsengüzeldünyaumutlu neden diye sormayın bilmiyorum.
devamını gör...

kalp kırıklığı.
zaman, o kırgınlığı geçirir belki ama kalbi iyileştirmeye yetmez.
devamını gör...

(bkz: anlıkçılık)
entelektüalizm zihni; bilginin ve eylemin temel ögesi olarak gören bir felsefi öğretidir. bütün varlıkların genel kavramlara indirgenerek açıklanabileceğini, bilgide gerçeğin, ahlâkta doğrunun ancak düşünce ile belirlenebileceğini savunan görüştür.
"var olan her şey, en azından ilke olarak fikirlere ve zihinsel gerçeklere indirgenebilir."
bu yönüyle spekülatif(zihinsel) bir nitelik taşır.
entelektüalizm büyük ölçüde soyutlamaya dayanan bir düşünce tarzıdır. varlığın düşünceden doğduğunu ya da varlıkla düşüncenin aynı şeyler olduğunu ileri sürmek entelektüalizm'dir.
descartes'ın "düşünüyorum o halde varım" yargısı entelektüalizm'in tipik bir örneğidir.
"platon, descartes, spinoza, leibniz, wolf, kant, hegel gibi birlerinden az ya da çok farklı birçok düşünürlerin öğretileri anlıkçılık ya da entelektüalizm genel adı altında toplanırlar.
entelektüalistler içinde platon gibi nesnel gerçekliği anlıksal gerçekliğin bir kopyası sayan, kant gibi nesnel gerçekliğin varolduğunu, ama asla bilinemeyeceğini ileri süren, berkeley gibi nesnel gerçekliği tümüyle yadsıyan düşünürler vardır. çünkü açık, gizli, dolaylı olmak üzere çeşitli yollardan da olsa anlıkçıların düşüncecilik temelinde birleşirler."
spekülatif düşünme ya da entelektüalizm, genellikle gerçeğe sırtını dönmüş ,saçmaya ve demagojiye çok açık bir yol sunduğu için genellikle "amatör düşünürler"in sıkça başvurduğu bir yöntemdir.
devamını gör...

her şeyden önce benliğinin farkındadır. öğrenmenin sonsuz olduğunu bilir. hiçbir zaman 'ben oldum' demez. öğrenmeye ve dinlemeye açıktır karşısındaki insanı yormaz. dinlediğini ve okuduğunu nitelikli olarak algılar. bir araya gelindiğinde sohbet konusu aranmaz seçenek zaten çoktur. iç dünyası diğer insanlardan daha kabalıktır bu nedenle yalnızlıktan şikayet etmez.
devamını gör...

çoğunlukla, açık sözlülüğün patavatsızlık ve hatta çoğu zaman terbiyesizlikle karıştırılmasından kaynaklanan durum.

her türlü fikri ifade etmek için seçilebilecek onlarca güzel ve insancıl yol mevcut. ha ama fikrinizin kendisi pis ise orasını bilemem.
devamını gör...

yine ben tezgahtayım...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bi oyun vardı elde tokmak, delikten çıkan solucanların kafasına vuruyordun. onun gibi bişey. bir köşeyi yapıyorsun öbür yandan pörtlüyor. can sıkıcı. iki kişi yapılması gereken görevlerden olması sebebiyle yalnızlığınızı yüzünüze tokat gibi vurur.
devamını gör...

bazıları o parayı 4 gün çalışarak kazanıyor bazıları'da yakarak kül ediyor adaletini si....m dünya
devamını gör...

huzursuz hissediyordur. erkekle yalnız kalma fikri onu korkutuyordur.
devamını gör...

franz kafka'nın yazmış olduğu en güzel kitaplardan birisi diyebilirim. ilk başlarda kitabı elinize alıp okumaya başladığınız bir kaç cümle için hiçbir şey anlamayıp bırakmak isteseniz bile sakın böyle bir şey yapmayın derim. ilerleyen bir kaç cümleden sonra emin olun çok akıcı ve muhteşem bir eser olduğunu anlamanız çok kısa sürmeyecektir. öyle ki elinizden bırakamayıp şıp diye bitirebileceğiniz bir kitap olduğuna siz bile şaşıracaksınız.
kitabın konusuna gelecek olursak, romanın baş kahramanı olan gregor samsa bir sabah ne olduğunu anlayamadığı bir şekilde uyanır ve birden kendisini yatağında ufacık sert bir kabuğun içine sıkışmış bir böceğe dönüşmüş halde bulur. önce bir rüya olduğunu zannetse de aslında öyle değildir gerçekten bir böceğe dönüşmüştür. çevresindeki her şey ona o kadar yabancıdır ki en yakınları tarafından bile yok sayılacak bir raddeye gelmiştir artık bu "dönüşümü". tüm bunlar olurken bir anda ne olduğunu anlayamaz bile. spoiler olmaması adına en iyisi devamını siz okuyun.
ancak söylemeden geçemeyeceğim kitap her ne kadar hikayeleştirilmiş bir yaşamı anlatıyor olsa da alttan alta hepimizin zamanı geldiğinde ufacık bir kabuğa sıkışmış olduğu gerçeğini o kadar ustalıklı bir şekilde gün yüzüne çıkartıyor ki kitabın sonunda ne olduğunu anlamıyorsunuz bile. sadece bununla kalsa iyi franz kafka'nın hayatına ne kadar hakimsiniz bilmiyorum ama onun hayatını bir kez bile okumuşsanız aslında bu kabuğa sıkışmış olanın kendisi olduğunu anlamanız çok uzun sürmeyecektir. neyse ki en yakın arkadaşı franz kafka'nın vasiyeti üzerine yazılarının hiçbirini yakmayıp bastırmış yoksa bu gün ne bu güzel eserleri ne de franz kafka'yı tanımıyor olurduk. demem o ki franz kafka'nın herhangi bir eserini okumadan önce kısa da olsa yaşam öyküsüne bir göz atın derim.
devamını gör...

sevgili yazar arkadaşlarım, hepinizin sevgililer gününü enişten dileklerimle kutlarım swh.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim