üniversite yıllarında sürekli yaptığım eylem.
devamını gör...

müslüm gürsesin eserin sahibi kenan doğuludan daha güzel yorumladığı enfes şarkı
devamını gör...

birçok ilişkinin katili olması nedeniyle bir bakıma doğru önerme.

yaparken aldığınız keyiften falan bahsetmiyorum. son zamanların toplu deliliği haline dönüşmesinden bahsediyorum. bazen "aman daha ilk günden benimle yatağa girdi bu da" gerekçesiyle, "bazen bunca zaman oldu, hâlâ sevişmedik." gerekçesiyle bitirilen ilişkilere ek olarak, bir ilişkiden tek istediği bu olan kişilerin, etraflarında kendilerini gerçekten sevecek ve kendilerine gerçekten değer verecek kişileri tanımak zahmetinde bile bulunmadan, sadece bu işi kolayca yapabildikleri tiplerin peşinde koşması nedeniyle hiç başlayamadan biten, gerçekten büyük olabilecek sevgiler var.

ve o son hiç değişmez; belirli bir yaş eşiği aşılır. artık yapayalnız kalınmıştır. sevişilenlerin hiçbiri kalmamıştır hayatınızda ve düşünürsünüz "neden yalnızım, neden yarımım?.." diye. nedenini, daha önce her bedende umarsızca bıraktığınız birer parçanızda arayın. oysa o parçaları bir bütün halinde sevecek insanların yüzüne "ciddi ilişki istiyor. boş yatırım" diye düşünerek bakmamıştınız bile zamanında. geçmiş olsun!
devamını gör...

kişinin fıstık ezmesi yerken fıstık ezmesinin damağına yapışmasından korkmasıdır.
devamını gör...

daha önce hiç görmediğim bir yazar olduğu için sözlüğe yeni geldi sandım, ancak benden çok çok daha önce buralardaymış kendisi. mahlasını çok beğendim. tanımlarına da bir göz attım, samimi birine benziyor kendisi.
nickaltının açılışını yapmak da bana nasipmiş.
devamını gör...

şahsi fikrim herkesin benmerkezci olması ve kendi çıkarları için ortalarda patlamaya hazır bomba gibi gezmesi. haliyle totalde oluşan muazzam negatif elektrik hepimizi yoruyor. farkına bile varmadan birbirimizi yavaş yavaş öldürüyoruz.
devamını gör...

evlenseniz de evlenmeseniz de gerçekleştirilebilinecek bir eylem. burada önemli olan evi legal veya illegal (bkz: kızlıerkeklioturuyörlar) olarak paylaştığınız kişinin birlikte yaşamaya değer olmasıdır. yoksa sıkıcı, nemrut, pimpirikli biriyle ister evli olun ister bekar aynı evde yaşamak silivri'de volta atmak gibi gelecektir.
devamını gör...

çıplak gözle sadece hilal.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

evimde olmak. hatta annemin veya kayınvalidemin evinde olmak.
eşimin dizine/ göğsüne yatmak.
sevdiğim insanlara sarılmak.
en yakın arkadaşım *
devamını gör...

acı ile sonlanan ergence ancak bazen yılların götüremediği hadise
devamını gör...

kıyafetlerin saltanat usulü ile bir önceki kardeşe devredilmesi durumudur.
devamını gör...

ırwın w. sherman'ın yazmış olduğu bu kitabın mesajı oldukça net: geçmiş salgınları anlamak, gelecekteki salgınlara daha iyi hazırlanmamızı sağlayabilir.

hep beraber bir pandemiye tanıklık ettiğimiz bu zor günlerde ben de okumalarıma bir salgın tarihi kitabı eklemek istedim. öncelikle kitap oldukça kapsamlı.

genel olarak kitap on iki başlık altında toplanmış. sırasıyla: porfiri, hemofili, irlanda patates mantarı, kolera, çiçek, hıyarcık vebası, frengi, verem, sıtma, sarıhumma, grip, aids.

kitap sadece salgın tarihi üzerine bir yorum değil sonuçları açısından da mükemmel bir değerlendirme sunuyor. örneğin hemofilinin, avrupa'da monarşinin bitmesinin en büyük sebebi olması gibi. bir diğer örnek olarak irlanda patates mantarının tüm irlanda'yı göçe sürüklemesi ve şuan ki abd halkının onda birinin irlanda kökenli olması sonucu gibi.

salgının sebebi, gelişimi, sosyal ve kültürel sonuçları gibi alt dallar ile hazırlanmış bu kitap kesinlikle okunmalı diye düşünüyorum. özellikle içinde bulunduğumuz şu dönemde aslında bizlere çokça şey gösterecektir bu kitap. eğer bir araştırma kitabı meraklısıysanız bu kitap tam size göre. bolca altı çizilecek, üzerine araştırma yapılması gerekecek bilgi mevcut.
bugünü anlayabilmek için geçmişe bakmamız gerek. bu kitap da bizi yaşanmış salgın yıllarında bir gezintiye çıkarıp, insanlık için bu salgının ne ilk ne de son olduğunu gösterecek.
devamını gör...

devamını gör...

trakya bölgesinde, kuzeyinde kırklareli, güneyinde marmara denizi, güneybatısında biga yarımadası, batısında edirne, doğusunda istanbul illeri ve güneydoğusunda karadeniz'e küçük bir kıyısı (kastros koyu) bulunan 59 plaka kodlu ildir.

yüksekliği bin metreyi aşmayan dalgalı düzlüklerden meydana gelen il topraklarının büyük bölümü marmara bölgesi'nin ergene bölümünde, kuzeydoğudaki küçük bir kesimi de ıstranca bölümünde yer alır. ilin kuzey kesimini ıstranca dağları (yıldız dağları) engebelidir.

tarımsal ve hayvansal ürünler bakımından türkiye'nin önemli illerinden biri olan tekirdağ'ın başlıca tarım alanı ergene havzası'dır. ilin doğal kumsallara sahip olan marmara kıyılarında yazın ilgi gören tatil siteleri, oteller ve pansiyonlar vardır. en büyük şehirleri il merkezi (tekirdağ) ve `çorlu'dur. tarih boyunca anadolu ile balkan yarımadası arasındaki göç ve istilâ hareketlerine sahne olan bu trakya yöresinin en eski yerleşim yerleri, birer liman şehri olan herakleia perinthos (marmara ereğlisi) ve bizanthe (tekirdağ) dir.

bilinen en eski adı bizanthe olan ve devam eden yıllarda rhaedestus ya da rodosto olarak anılmaya başlanan günümüz il merkezine osmanlı döneminde rodosçuk denirdi. osmanlı döneminde rumeli'nden gelen malların başkent istanbul'a taşındığı önemli bir iskele yerleşkesi olmasının yanı sıra, bir ticaret merkezi olarak mum ve şarap üretimiyle de meşhurdu.

xvııı. yüzyılda şehrin adı, günümüzde ışıklar dağı ve ganos dağı olarak adlandırılan tekfur dağı'nın adıyla anılır olmuştu. şehrin adına ilişkin olarak anlatılan yöre efsanesinde, rodosto'yu yöneten bizans tekfuru, avda vurduğu yaralı bir ceylanı yuvasına kadar takip eder. yaralı ceylanın yavrularını son bir defa besleyebilmek için çaba harcayarak tükettiği ömrünün son anları, tekfuru derinden etkiler.
ilk işi avlanma yasağı getirmek olan tekfur, kendini sosyal yaşamdan soyutlayarak kalan ömrünü ceylanı vurduğu dağda yaptırdığı bir evde yalnızlık ve pişmanlık içinde geçirir. efsanede geçen ve şehre eski ismini veren bu dağ, yörede yaşayanlarca "tekfur dağı" olarak adlandırılmıştır.

xıx. yy sonlarında şehir, edirne vilayetine bağlı tekfur dağı sancağı'nın merkeziydi. cumhuriyetin ilk yıllarında adı tekirdağ olarak değiştirilerek il merkezi yapıldı.
devamını gör...

*baristanın başına kimi koyacağını biliyorum.*
*muhtemelen 24 saat açık olur.
*kupaların rengi turuncu olur.
*sorun çıkaran müşterileri arka kapıdan çıkarır.
*devamlı gelen müşterilere indirim çeki verir.
*masalarda anket ve yorum yapmak için kağıtlar olur. en çok anket dolduran veya yorum yapana kitap hediye eder.
*ilk 10 gelişte indirim yapmaz. çaylaklık sayar.
*kendine ait ofisinden hiç çıkmaz. kimse göremez yoldaşı.
devamını gör...

2-1-3-5-4.
devamını gör...

atilla ilhan'dan "ben sana mecburum" şiirinin ilk ve son kıtasını paylaşmak istiyorum.
"ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum.
...

ne vakit bir yaşamak düşünsem
bu kurtlar sofrasında belki zor
ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yaşamak düşünsem
sus deyip adınla başlıyorum
içimsıra kımıldıyor gizli denizlerin
hayır başka türlü olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin..."
devamını gör...

(bkz: ne salak salak başlıklar bunlar ya)
ılık ne demek? kadınlara yapılan cinsiyetçilikten şikayet eden yazarlar burada ılık erkek tanımlıyor.
devamını gör...

kabuğu oldukça sert olan ve içi dolgulu olan bir çeşit tatlıdır.
devamını gör...

bir chuck palahniuk romanıdır.

chuck palahniuk ile uzun zamandır devam eden bir tanışıklığımız var. kendisine zaman zaman çok öfkelensem de okumadan edemiyorum. belki ben her seferinde dövüş kulübü tadı arıyorum yazdıklarında, belki o kafka’nın şato romanındaki kadastrocu k.’nın yok etmeye çalıştığı şato ile yaşadığı ilişkinin bir benzerini kapitalist dünya ile yaşıyor. bilemiyorum altan.

bu bizim chuck ile aramızda bir sorun olduğu için bu konuyu geçip hemen romana geleyim.

romanın özet cümlesi “ bir milyar kocanın pabucu dama atılmak üzere” olduğu için aslıdna romanda ne ile karşılaşacağımıza dair bir fikirle başlıyoruz okumaya ama benden sonra okuyacak olanlar için küçük bir uyarı. hiçbir şeyden o kadar emin olmayın çünkü palahniuk’un zihni bildiğiniz bütün labirentlerden daha karmaşık ve bu labirent içinde kaybolmamak pek mümkün değil.

hikayemizin başkahramanı penny harrigan zamane güzellik kavramına uymayan, mesleğinde istediği başarıya ulaşamayan bir stajyer ve bu zavallı kızımız dünyanın en garip ve en gizemli milyarderi cornelius linus maxwell ile tanışınca gıcık’ın külkedisine dönüşeceğini tahmin bile edemiyor.

bu bir külkedisi masalı gerçekten ama o kadar masum değil. bu külkedisi masalı netflix’in bile yayınlamaktan çekineceği kadar erotik hatta ve hatta pornografik.

chuck, romanında çağdaş zamandaki cinsellik algısına öyle bir saldırıyor ki miğferdibi müdafaası bile onu durdurmakta zorlanırdı eminim. bunu daha önce de ölüm pornosu kitabında yapmıştı ama bu sefer daha bir saldırgan sanki, daha bir öfkeli ve kendinden daha bir emin.

penny ve maxwell dışında en göz önünde olan ve dikkat çeken karakter ise baba kır-sakallı. kendisi dağların tepesinde münzevi bir hayat yaşayan bir bilge ama bizim alışık olduklarımızdan biri değil. çok ama çok farklı.

kitabın bir tecavüz sahnesiyle açılması ve bu tecavüzün herkesin, aslında sadece erkeklerden oluşan bir ekibin gözleri önünde gerçekleşmesi dünya düzenine bir eleştiri olmakla birlikte okuyana otomatik portakal’ı hatırlatması ile de çok değerli.

konusundan fazla bahsetmeyeceğim kitabın ama cinselliğin nasıl bir satış tekniği olduğunun ve insanların belli durumlarda gözünü nasıl kör ettiğinin çok güzel bir anlatımı.

bence hemen okunmalı.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim