ümmetin sesi akit'i susturamazsınız
akit bile ben ümmetin sesiyim diyorsa buyrun ümmetin halini siz düşünün.
devamını gör...
kavanoz kapağı açmak
bazen sırf mutlu olsun diye eşimden yapmasını istediğim eylem. o da bir havalar bir havalar... zannedersin dünyayı yerinden oynattı. sen yokken kim açıyor o kapağı? (bkz: ben tabiki.)
devamını gör...
carlsberg
içim açısından kolay ve lezzetli bir biradır. şeker oranı diğer biralara göre fazladır. cila yapmak için uygun olmayabilir.
devamını gör...
feministlerin askerlik konusundaki sessizliği
kadınlar askere gitsin istersiniz ancak kadın uzman çavuş alımı olsun, kadınların astsubay okullara girme hakkı olsun, harp okullarına erkeklerle aynı puanda ve sayıda kadın alınmasını istemezsiniz, siz sadece kendinizi düşünürsünüz çünkü amacınız eşitlik falan değil internette bütün gün feministlere sallayıp en küçük şeyde "feministler hani nerede?" diye ağlarsınız. iki yüzlü iğrenç yaratıklar sizden iğreniyorum.
devamını gör...
troya antik şehri
unesco dünya kültür mirası listesine alınan, çanakkale'de bulunan, tarihi değerinden dolayı dikkat çeken şehir.
devamını gör...
bir yazar sizi takip etmeye başladı
devamını gör...
şaka maka normal sözlük’ün kaliteli bir sözlük olması
kaliteli bir ortam istiyorsak biraz da taşın altına bizler elimizi koycaz. yapıcı olmak yerine yıkıcı olup da kaliteli bir sözlük beklentisine girmek beyhude olacaktır. geldiğimde de kaliteydi şimdi de kalite. arada hoşlanmadığımız tarzda olaylar ve kişiler muhakkak çıkacaktır, bu durumda da yazan çizenler olarak bizler kaliteli bir duruş sergilicez ki sözlük de bundan nasiplensin. bir de şey var arkadaşlar, anket başlıklar. sözlükçüler olarak tek zevkimiz o lan, dozunda olana da kızmayın artık.
t: şu an için yadsınamaz bir gerçek.
t: şu an için yadsınamaz bir gerçek.
devamını gör...
the amazing world of gumball
gumball, cartoon network televizyon kanalında yayınlanmış; gumball adında bir ortaokul öğrencisi ve kardeşi darwin'i konu edinen çizgi dizidir. esprilerinin bazen çocuklar için değil bizler için yazıldığı hissine kapıldığım, mizahi öğeleri yüksek yapımdır.
devamını gör...
capernaum
(bkz: bu fotoğraf kimlik için, ölüm belgesi için değil.)
lübnan’lı nadin lakabi’bin yönettiği sinema filmidir. yayına 2018 senesinde girmiş olup izleyen çoğu insanı etkilemiş filmdir. film konusu fakirliğin çocuklar üzerinde etkisini, çocuk işçilerin çığlıkları, mülteci olarak yaşayan çocukların ailelerinde yaşadıkları olayları, açlığı, sefaleti ve çocuk yaşta evlendirilmeleri yer almaktadır. filmi izlediğim zaman vicdanımı rahatsız eden durumlardan öte gözlerimizi yumduğumuz acılara başkalarının yaşaması ve tüm hayatının acılarla kaplamış olmasının hüznü vardı içimde. kız kardeşini evlendirirler diye kardeşinin kanlı iç çamaşırını yıkayan bir çocuğun korkusunu nasıl içten hissedemez ki insan ya da çok küçük yaşta evlendirip hamile kalıp ölen sahar’ın sessiz çığlığını kim anlayabilir? açlığın yoksulluğun ve büyütülme tarzının çocuklara etkisini ve gelecek nesillerine yansıtılıyor olması ne acı. her şeyin güzelleştiği bir dünyayı göremeyecek olmamız ne acı.
lübnan’lı nadin lakabi’bin yönettiği sinema filmidir. yayına 2018 senesinde girmiş olup izleyen çoğu insanı etkilemiş filmdir. film konusu fakirliğin çocuklar üzerinde etkisini, çocuk işçilerin çığlıkları, mülteci olarak yaşayan çocukların ailelerinde yaşadıkları olayları, açlığı, sefaleti ve çocuk yaşta evlendirilmeleri yer almaktadır. filmi izlediğim zaman vicdanımı rahatsız eden durumlardan öte gözlerimizi yumduğumuz acılara başkalarının yaşaması ve tüm hayatının acılarla kaplamış olmasının hüznü vardı içimde. kız kardeşini evlendirirler diye kardeşinin kanlı iç çamaşırını yıkayan bir çocuğun korkusunu nasıl içten hissedemez ki insan ya da çok küçük yaşta evlendirip hamile kalıp ölen sahar’ın sessiz çığlığını kim anlayabilir? açlığın yoksulluğun ve büyütülme tarzının çocuklara etkisini ve gelecek nesillerine yansıtılıyor olması ne acı. her şeyin güzelleştiği bir dünyayı göremeyecek olmamız ne acı.
devamını gör...
sonra döndüm ve dedim ki
sen beş para etmezsin..
devamını gör...
karşımdakine saygım yok davranışları
maske takmamak.
devamını gör...
ağlatan animeler
olmaz böyle dedim fullmetal alchemist yazıyım neyse yazılmış bende death note yazıyım bari dedim oda yazılmış
akame ga kill yada heidi sacma gelebilir ama cocukken ağlardım.
akame ga kill yada heidi sacma gelebilir ama cocukken ağlardım.
devamını gör...
olric
yazarın tercihi iç sesi ötekileştirmek ve hatta ona efendi olmak olmuş.
oysa iç ses ne yaşıyorsak, ne hissediyorsak, ne düşünüyorsak yani biz neysek o'dur. öyle her zaman da en iyisini, en doğrusunu söylemez, söyleyemez çünkü. tıpkı bizim gibi.
kendimizle yapacağımız en iyi muhabbet kendimize karşı en dürüst olabildiğimizdir.
bir olric'e efendi olmaktan korusun beni tanrı!
oysa iç ses ne yaşıyorsak, ne hissediyorsak, ne düşünüyorsak yani biz neysek o'dur. öyle her zaman da en iyisini, en doğrusunu söylemez, söyleyemez çünkü. tıpkı bizim gibi.
kendimizle yapacağımız en iyi muhabbet kendimize karşı en dürüst olabildiğimizdir.
bir olric'e efendi olmaktan korusun beni tanrı!
devamını gör...
normal sözlük için öneriler
eksi oy rica ederim.
devamını gör...
normal sözlük'e soru cevap için gelecek ilk ünlü kim olmalı sorunsalı
ikincisi bence (bkz: mahfi eğilmez) olmalı.
devamını gör...
ben erken olgunlaştım diyen tip
yemin ediyorum bu benim*. dostlar şimdi konuya gelecek olursak yine ve yine aynı örneği vereceğim.
sokakta kağıt toplayarak para kazanan 10 yaşındaki çocuk ile evde tablet oynayan 10 yaşındaki çocuğun olgunluk seviyesi aynı olmaz, olamaz. o yüzden kişinin geçmişini ve hayatını bilmeden yorum yapmak doğru olmayacaktır.
sokakta kağıt toplayarak para kazanan 10 yaşındaki çocuk ile evde tablet oynayan 10 yaşındaki çocuğun olgunluk seviyesi aynı olmaz, olamaz. o yüzden kişinin geçmişini ve hayatını bilmeden yorum yapmak doğru olmayacaktır.
devamını gör...
tolstoy vs dostoyevski
evet, saçma bir versus olduğunu ben de düşünüyorum ama uğruna güzelim memleketimizde kavgaların da çıkmasına sebebiyet verebilen bir versus kendisi.
benim seçeceğim tercih (her ne kadar zor bir tercih olsa da) dostoyevski olacak. belirtmeden edemeyeceğim, iki yazara ait kitaplardan en çok beğendiğim (bkz: savaş ve barış)'tır. sadece bir kitapla sınırlandırılacak olsaydım savaş ve barış'ın karamazov kardeşlerden çok daha iyi olduğunu belirterek tercihimi tolstoy'dan yana kullanırdım.
gelelim neden dostoyevski'yi seçtiğime:
karamazov kardeşlerde din unsuru her ne kadar yoğun bir şekilde ön planda olsa da tolstoy'un neredeyse bütün eserlerinde din unsuru kendini gerçek anlamda hissettiriyor, bu benim ilgimi çok da çekmeyen bir durum olmasının yanında karamazov kardeşlerdeki yansıtılan din (bence) ahlaktan, iyi insan olmaktan yana geri planda kalıyor. oysa tolstoy hıristiyanlığı gözümüze soka soka işliyor.
dostoyevski'nin insan psikolojisi tahlillerini daha çok beğeniyor, her ne kadar karakterlerinin neredeyse hepsinin psikolojik sıkıntıları olsa da gerçeği daha çok yansıttığını düşünüyorum. (dostoyevski'nin buradaki averajı, daha sefil bir hayat yaşadığı için olduğunu düşünenlerdenim)
dostoyevski'nin romanlarında karakterlerin analizi çok başarılı yapıldığı için ( burada tolstoy başarısızdır demiyorum) roman boyunca karakterleri birbiriyle karıştırmıyoruz, kimden bahsettiğini derhal hatırlıyoruz. oysa tolstoy'da ( (bkz: savaş ve barış), (bkz: anna karenina) ) karakterlerin birbirine girdiğini, hikayenin sonunda bazılarının hatırlanmadığını görüyoruz. romanlarının kurgusunda dostoyevski tolztoy'un eline su dökemez, o bir gerçek.
daha fazla uzatmak da istemiyorum. her ikisine de okuyun, her ikisi de dünya edebiyatında yerleri doldurulamayacak büyük üstadlardır. saygıyla, selamlar.
benim seçeceğim tercih (her ne kadar zor bir tercih olsa da) dostoyevski olacak. belirtmeden edemeyeceğim, iki yazara ait kitaplardan en çok beğendiğim (bkz: savaş ve barış)'tır. sadece bir kitapla sınırlandırılacak olsaydım savaş ve barış'ın karamazov kardeşlerden çok daha iyi olduğunu belirterek tercihimi tolstoy'dan yana kullanırdım.
gelelim neden dostoyevski'yi seçtiğime:
karamazov kardeşlerde din unsuru her ne kadar yoğun bir şekilde ön planda olsa da tolstoy'un neredeyse bütün eserlerinde din unsuru kendini gerçek anlamda hissettiriyor, bu benim ilgimi çok da çekmeyen bir durum olmasının yanında karamazov kardeşlerdeki yansıtılan din (bence) ahlaktan, iyi insan olmaktan yana geri planda kalıyor. oysa tolstoy hıristiyanlığı gözümüze soka soka işliyor.
dostoyevski'nin insan psikolojisi tahlillerini daha çok beğeniyor, her ne kadar karakterlerinin neredeyse hepsinin psikolojik sıkıntıları olsa da gerçeği daha çok yansıttığını düşünüyorum. (dostoyevski'nin buradaki averajı, daha sefil bir hayat yaşadığı için olduğunu düşünenlerdenim)
dostoyevski'nin romanlarında karakterlerin analizi çok başarılı yapıldığı için ( burada tolstoy başarısızdır demiyorum) roman boyunca karakterleri birbiriyle karıştırmıyoruz, kimden bahsettiğini derhal hatırlıyoruz. oysa tolstoy'da ( (bkz: savaş ve barış), (bkz: anna karenina) ) karakterlerin birbirine girdiğini, hikayenin sonunda bazılarının hatırlanmadığını görüyoruz. romanlarının kurgusunda dostoyevski tolztoy'un eline su dökemez, o bir gerçek.
daha fazla uzatmak da istemiyorum. her ikisine de okuyun, her ikisi de dünya edebiyatında yerleri doldurulamayacak büyük üstadlardır. saygıyla, selamlar.
devamını gör...
shakespeare'in sevilen sözleri
hiç kimse duymak istemeyen biri kadar sağır olamaz.
devamını gör...