sumak
ağacı hafiften arsız bir bitkidir. kendiliğinden çoğalır. bir tanesinin olduğu yerde birkaç yıl içinde pıt pıt yeni sumak ağaçları türeyebilir. genellikle bitki kökünden pek çok sürgün dallanıp budaklanır. bitki yapışkan ve tozlu bir yapıda olduğu için sumak meyvesi toplanırken bitkiye fazla temas edilirse kaşınma, kızarıklık yaratabilir. göze teması durumunda da yanmaya, kızarıklığa neden olur. sumak ağacı birçok böceğin yuvasıdır aynı zamanda.
meyvenin toplanma zamanı renginin kırmızıdan bordoya iyiden iyiye döndüğü zamanlardır. yaz biterken, yani sonbahar başları ve ortaları gibi bitkinin toplanması için en iyi zamanlardan biridir. daha geç de toplanabilir fakat önemli olan sumak meyvesinin güçlü bir yağmura yakalanmamasıdır. aksi takdirde sumağın o güçlü tadı kaybolur, bozulur.
bitki salkımlar halinde toplanır. toplanırken bıçak veya makas gibi kesici bir alet kullanılması işleri hayli kolaylaştırır. sonrasında taneleri ayıklanır ve iyice kurutulur. meyvenin içinde camı andıran çok sert tohumlar bulunur. bunların ayıklanması gerekir yoksa yiyen kişi dişini dahi kırabilir. kuru ve gevrek meyve dövülerek sumak baharatı elde edilir.
meyvenin toplanma zamanı renginin kırmızıdan bordoya iyiden iyiye döndüğü zamanlardır. yaz biterken, yani sonbahar başları ve ortaları gibi bitkinin toplanması için en iyi zamanlardan biridir. daha geç de toplanabilir fakat önemli olan sumak meyvesinin güçlü bir yağmura yakalanmamasıdır. aksi takdirde sumağın o güçlü tadı kaybolur, bozulur.
bitki salkımlar halinde toplanır. toplanırken bıçak veya makas gibi kesici bir alet kullanılması işleri hayli kolaylaştırır. sonrasında taneleri ayıklanır ve iyice kurutulur. meyvenin içinde camı andıran çok sert tohumlar bulunur. bunların ayıklanması gerekir yoksa yiyen kişi dişini dahi kırabilir. kuru ve gevrek meyve dövülerek sumak baharatı elde edilir.
devamını gör...
ph kağıdı
eh sözlük canlandırdın anılarımı gene köftehor.(bkz: swh) zamanında bir kozmetik firmasında şampuan yapıyordum. bir ph metrem bile yoktu. bildiğin bu çubukla koca kazanın ph'ını ayarlar, viskozitesini de el yordamıyla yoklayarak doluma hazır derdim, bana sunulan imkanlar buydu naparsınız.(bkz: swh)
devamını gör...
ona zarfsız kuşlar gönderin
orhan miroğlu kitabıdır.
dünya kendi kendini yok etmeye yeminli insanların yaşama alanı olmaya başladı, çok zamandır. küresel ısınmadan bahsetmiyorum, çok daha mühim bir konu sizinle paylaşmak istediğim. dünya halkları çocuklarını kurban etmeye başladığından beridir ki kıyamet evinden dışarı adımını atmak için bütün hazırlıklarını bitirmiş oldu. dünya üzerindeki mevcut durum bana hep, nedense, francisco goya’nın ” saturn swallows onu of his children” isimli tablosunu hatırlatır. kevin carter’ın çektiği pulitzer ödüllü fotoğrafı düşünün, orda dürya açlıkla terbiye etmeye çalıştığı bir çocuğunu yok edişini izledi. ülkemde olanlara bakın, bir bombalı saldırı da üniversite öğrencisi bir kızı yaktık diri diri. biz yaptık bunu, kendinizi bu suçtan arınmış sayamazsınız. kaç kız çocuğuna tecavüz edilip, sonra da namussuzlukla suçlanıp öldürüldü? suçunuz yok mu? peki gelelim o zaman, yazının konusu olan cinayetimize. önce size bir soru; maveraünnehir nereye dökülür? devletin ve tabiatın sorduğu bu yanlış sorunun cevabını düşüne durn siz, ben de size uğur’u anlatayım.
bundan tam yıllar önce uğur kaymaz, kızıltepe’de öldürüldü. hem de devlet görevlileri tarafından. hem de 13 kurşunla. kanunun şaşmaz terazisi uğur’un o kurşunları hak ettiğine hükmetti. 12 yaşında 13 kurşun. okuyanlar benim siyasetten hoşlanmadığımı bilir. niyetim siyaset yapmak değil. ama terörist olma iddiası ile 12 yaşında bir çocuğa, yakın mesafeden, arkadan 13 kurşun sıkmak ne tür bir insanlığa sığar. uğur, teröristti devletin gözünde ve silah sahibi olan devlet memurlarının gözünde o yüzden, bir şarjör dolusu kurşunu hak ediyordu. uğur’un üzerinde keleş olduğu iddia edildi. bu tüfek uğur’un cansız bedeninin yanına bırakılmıştı, dvelet dersinde öldürülen uğur’un. uğur, o tüfeği taşısa bile doğrultamazdı. ama maalesef uğur, tekrar ediyorum sırtından, 13 kurşun yedi.
orhan miroğlu, uğur için yazmış bu kitabı, aldık kabul ettik. okuyun, bazı şeyleri unutmamak için. bir çocuğu öldüren kim olursa olsun ona cani demekten korkmamak için. okuyun. saçma siyaset aleminden dışarı atın kendinizi ve okuyun. 17 sene evvel uğur öldürüldü, 12 sene önce serap eser öldürüldü, yine 12 sene önce ceylan önkol öldürüldü. ve biz unuttuk. unutmayalım, ne kadar çok çocuk öldürülürse, kıyamet o kadar yaklaşacak. ne kadar çocuk öldürürsek, dünya o kadar çabuk yok olacak. yazının başında sorduğum soruyu bir de ece ayhanyinelesin ve siz bu çocuklara zarfsız kuşlar gönderin:
buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında
bir teneffüs daha yaşasaydı,
tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür
devlet dersinde öldürülmüştür.
devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:
– maveraünnehir nereye dökülür?
en arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:
– solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir.
bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor
bir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır:
yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştım
o günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik
yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazmıştır:
ah ki oğlumun emeğini eline verdiler
arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri:
aldırma 128! intiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında
her çocuğun kalbinde kendinden büyük bir çocuk vardır
bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek.
dünya kendi kendini yok etmeye yeminli insanların yaşama alanı olmaya başladı, çok zamandır. küresel ısınmadan bahsetmiyorum, çok daha mühim bir konu sizinle paylaşmak istediğim. dünya halkları çocuklarını kurban etmeye başladığından beridir ki kıyamet evinden dışarı adımını atmak için bütün hazırlıklarını bitirmiş oldu. dünya üzerindeki mevcut durum bana hep, nedense, francisco goya’nın ” saturn swallows onu of his children” isimli tablosunu hatırlatır. kevin carter’ın çektiği pulitzer ödüllü fotoğrafı düşünün, orda dürya açlıkla terbiye etmeye çalıştığı bir çocuğunu yok edişini izledi. ülkemde olanlara bakın, bir bombalı saldırı da üniversite öğrencisi bir kızı yaktık diri diri. biz yaptık bunu, kendinizi bu suçtan arınmış sayamazsınız. kaç kız çocuğuna tecavüz edilip, sonra da namussuzlukla suçlanıp öldürüldü? suçunuz yok mu? peki gelelim o zaman, yazının konusu olan cinayetimize. önce size bir soru; maveraünnehir nereye dökülür? devletin ve tabiatın sorduğu bu yanlış sorunun cevabını düşüne durn siz, ben de size uğur’u anlatayım.
bundan tam yıllar önce uğur kaymaz, kızıltepe’de öldürüldü. hem de devlet görevlileri tarafından. hem de 13 kurşunla. kanunun şaşmaz terazisi uğur’un o kurşunları hak ettiğine hükmetti. 12 yaşında 13 kurşun. okuyanlar benim siyasetten hoşlanmadığımı bilir. niyetim siyaset yapmak değil. ama terörist olma iddiası ile 12 yaşında bir çocuğa, yakın mesafeden, arkadan 13 kurşun sıkmak ne tür bir insanlığa sığar. uğur, teröristti devletin gözünde ve silah sahibi olan devlet memurlarının gözünde o yüzden, bir şarjör dolusu kurşunu hak ediyordu. uğur’un üzerinde keleş olduğu iddia edildi. bu tüfek uğur’un cansız bedeninin yanına bırakılmıştı, dvelet dersinde öldürülen uğur’un. uğur, o tüfeği taşısa bile doğrultamazdı. ama maalesef uğur, tekrar ediyorum sırtından, 13 kurşun yedi.
orhan miroğlu, uğur için yazmış bu kitabı, aldık kabul ettik. okuyun, bazı şeyleri unutmamak için. bir çocuğu öldüren kim olursa olsun ona cani demekten korkmamak için. okuyun. saçma siyaset aleminden dışarı atın kendinizi ve okuyun. 17 sene evvel uğur öldürüldü, 12 sene önce serap eser öldürüldü, yine 12 sene önce ceylan önkol öldürüldü. ve biz unuttuk. unutmayalım, ne kadar çok çocuk öldürülürse, kıyamet o kadar yaklaşacak. ne kadar çocuk öldürürsek, dünya o kadar çabuk yok olacak. yazının başında sorduğum soruyu bir de ece ayhanyinelesin ve siz bu çocuklara zarfsız kuşlar gönderin:
buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında
bir teneffüs daha yaşasaydı,
tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür
devlet dersinde öldürülmüştür.
devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:
– maveraünnehir nereye dökülür?
en arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:
– solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir.
bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor
bir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır:
yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştım
o günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik
yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazmıştır:
ah ki oğlumun emeğini eline verdiler
arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri:
aldırma 128! intiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında
her çocuğun kalbinde kendinden büyük bir çocuk vardır
bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek.
devamını gör...
sözlük yazarlarının yetenekli olduğu konular
aklınıza gelen her şeyi çok güzel ertelerim. aslında bu başlığı dün gördüm ama yazması bu güne kaldı.
devamını gör...
karşı cinste tahammül edilemeyen özellikler
erkeklerin çok fazla yaptığı bir şey var. parayla, malıyla yahut makamıyla hava atmaları. hepsi için söylemiyorum tabiki.
gözüm seyiriyor böyle konuşan birini görünce. bir mide bulantısı hissi geliyor. çok sakin bir insan olmama rağmen aşırı sinirleniyorum.
her kadının paraya- güce taptığı fikrini atın aklınızdan!
kadın erkek farketmeksizin karşınızdaki insanı parayla etkileyemezsiniz. hemcinslerim de yapıyorsa yapmayın allasen. çok itici, çok komik oluyorsunuz. ben utanıyorum sizin adınıza.
gözüm seyiriyor böyle konuşan birini görünce. bir mide bulantısı hissi geliyor. çok sakin bir insan olmama rağmen aşırı sinirleniyorum.
her kadının paraya- güce taptığı fikrini atın aklınızdan!
kadın erkek farketmeksizin karşınızdaki insanı parayla etkileyemezsiniz. hemcinslerim de yapıyorsa yapmayın allasen. çok itici, çok komik oluyorsunuz. ben utanıyorum sizin adınıza.
devamını gör...
köpüklü türk kahvesi yapma tüyoları
kahve makinesi ile yapınca hep köpüklü oluyor. makine imkan dahilinde değilse bakır cezve kullanmak ve kısık ateşte yapmak gibi püf noktaları var bu işin. bir de kahveyi suya karıştırdıktan sonra kaşık değdirmemek gerek çünkü kaşık köpüğü kaçırır. unutmamak lazım ki; acele ile yapılan kahve acı kahvedir. "bir acı kahveni içmeye geldim" sözü bu yüzden acelesi olan insanlar tarafından kullanılır.
belirtmeden edemeyeceğim bir şey var dostlar. kahve dediğin sade içilir. şekerli kahve mi olur yav.
belirtmeden edemeyeceğim bir şey var dostlar. kahve dediğin sade içilir. şekerli kahve mi olur yav.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının okumakta olduğu kitaplar
nutuk *.
devamını gör...
bir insanın sizden hoşlandığını anlamanın yolları
“bir insan bir yere bakıyorsa orada ilgilendiği bir şey vardır. bir insan bir yere hiç bakmıyorsa, orada ilgilendiği bir şey kesinlikle vardır.”
devamını gör...
kahvaltının olmazsa olmazı
zeytin, peynir ve çay.
devamını gör...
normal sözlük gartic.io etkinlikleri
saatler 22.00'a gelmek üzere, oynuyor muyuz bu gece *
devamını gör...
sorunsal sorunsalı
hemen hemen her başlıkta gördüğüm ve neden bu kadar çok kullanıldığına anlam veremediğim kelime.
cart sorunsalı
curt sorunsalı
kulllandığımız/kullanılan başlıklar illa ki olacaktır ama her başlığa da yazılmaz ki kardeşim!
cart sorunsalı
curt sorunsalı
kulllandığımız/kullanılan başlıklar illa ki olacaktır ama her başlığa da yazılmaz ki kardeşim!
devamını gör...
mısra (yazar)
daha önce nickaltı yazdım mı bilmiyorum. ama kesinlikle artık yazmam gerektiğini düşünüyorum.
yazın tarzını, üslubunu, akıcılığını çok seviyorum. o öyle sıkıcı konuları ve filmleri bile öyle bir anlatıyor ki sanki yeşil bir orman evi... ormanları pek sevmem, orman evlerinde de teknoloji, şehrin keşmekeşi yoktur, sıkılırım. ama sanki onun ormanında her gün yeni şeyler oluyor gibi. bana da tavan arasında bir oda yapmış devamlı olayları gözlemliyor, çözümleyip tahlil etmeye çalışıyor gibiyim.. . hiçbir şey olmasa bile, kuzey ışıkları çıkıyor yazılarında. ama öyle neon yeşili değil. tam da hayalini kurduğumuz mor, mavi, ebem kuşağı* tadında..
tanım: nicki, nickaltına uyumlu, yazı dili harika yazarımız.
yazın tarzını, üslubunu, akıcılığını çok seviyorum. o öyle sıkıcı konuları ve filmleri bile öyle bir anlatıyor ki sanki yeşil bir orman evi... ormanları pek sevmem, orman evlerinde de teknoloji, şehrin keşmekeşi yoktur, sıkılırım. ama sanki onun ormanında her gün yeni şeyler oluyor gibi. bana da tavan arasında bir oda yapmış devamlı olayları gözlemliyor, çözümleyip tahlil etmeye çalışıyor gibiyim.. . hiçbir şey olmasa bile, kuzey ışıkları çıkıyor yazılarında. ama öyle neon yeşili değil. tam da hayalini kurduğumuz mor, mavi, ebem kuşağı* tadında..
tanım: nicki, nickaltına uyumlu, yazı dili harika yazarımız.
devamını gör...
kitap kahve yağmur üçlemesi
kahveyi içerken hem yağmuru izleyip hem kitabımı okuyamadığım için beni strese sokan ve hiç edebiyatını yapamadığım üçleme.
devamını gör...
basketbol izleyen erkek
salonda canlı seyri son derece keyifli spor dalı.bir dönem tek maçı kaçırmazdım.
devamını gör...
sevgilisinden ayrılanlara tavsiyeler
üzüntünuzu yasayabildiginiz kadar yaşayın. insan ruhunun mutlu olmaya ihtiyacı olduğu kadar üzüntüye de ihtiyaci vardır. üzülmekten, aglamaktan kaçma. dünyanın sonu değil bunu unutma. bazı şeyler biter, bazı şeyler yarım kalır ve bazı şeyler başlar. hayatın sana neler getireceğini bilmeden kendini harap etme. kendine değer vermeyi de unutma. çünkü sen yoksan hiçbir şey yok dostum sakin aklından çıkarma.
devamını gör...
normal sözlük’te yazma hevesinin kalmaması
hayatta her şey için geçerli olan durumdur. heyecanla başlayan şeylerin hevesi azalabilir. daha da hevesin kırılmasın diye kendini sıkmadan yazmaya devam edebilirsin. ben şahsen öyle yapıyorum.
devamını gör...
sevgiliye en güzel hitap şekli
casper!
yok çünkü
yok çünkü
devamını gör...
iş çıkışı birası
artık keyif olmayandır. çıktınız işten eve gidiyorsunuz tekelci murat abinin önünden geçerken, dur şuradan iki bira alayım keyifleneyim yorgunluk atayım diyorsunuz. 2 kırmızı tuborg alayım da kırsın biraz pammık gibi uyuyayım hayalleri. kasada ne kadar abii sorusuna gelen cevap 35 tele canım, bundan sonrası dram türk filmi sahnesi gibi. eve gidip o 35 teleye dertlenip içiyorsunuz. dimyat'a pirince gideyim derken evdeki bulgurdan oluyorsunuz. afiyet olsun.
devamını gör...


