kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kendi içindeki sorunları ya da hissettiği ezikliği maskelemek için kullanılan şeydir aşırı özgüven. bu bireyler de illa açık verdiğinden ve aşırı itici olduklarından laf sokmak muazzam eğlencelidir. tavsiye ederim.
devamını gör...

ademoğluna varoluşu sorgulatan hatundur.

devamını gör...

(bkz: severnoe siyanie) bu yazarı okurken küçük bir kız çocuğunun anı defterini okuyor gibi hissediyorum. *
(bkz: karanliktakimum) yazdığı herşeyin bir ağırlığı aurası var gibi. tanımadan evvel sapık stalker misali okurdum kendisini.
sadece bu ikisi şimdilik. kocaman bir liste dizebilirim, bir çok yazar var okumayı sevdiğim ama bu iki yazarın yeri bende ayrı.
devamını gör...

köfte-patates.
yurtdışı için tek tatil hakkın var,nereyi seçerdin?
devamını gör...

trt spor kanalında serkan yetkin ile spor manşet programını yapan spor yorumcusudur.

farklı bir yorumcudur. futbolu pozisyon ya da maç skoruna göre değil daha geniş bir perspektif ile yorumlamak gereğine inanmış bir yorumcu olduğu için bazen cem dizdar’ı dinlemek yorucu olabilir.

kendisi matematik bölümünü yarım bırakıp felsefe bölümünden mezun olduğu için belki de, olaylara bakış açısı daha soyut ve kuramsal olmakla birlikte kendi koyduğu sert ve değişmez bazı kurallar çerçevesinde şekillenmektedir.

serkan yetkin’in herhangi bir konu üzerinde sorduğu dar kapsamlı sorulara asla net cevaplar vermeyen dizdar, olayları evrensel boyutlara taşıyarak izleyenlerin beyninde pıhtı atmasına neden olabilecek bir karmaşa yaratabilecek güçtedir.

spor yorumcuları arasında izlemeyi tercih ettiklerimden biridir yine de. uğur meleke, ali ece, bülent timurlenk ve mehmet demirkol ile birlikte benim büyük beşlimi oluşturan ekip içindedir.

zira bu beşli diğer yorumcular gibi işkembe çorbasına ne kadar sirke konur, bir teknik direktör maç kaybettikten kaç dakika sonra istifa etmelidir, top vücuttan geldi mi gelmedi mi gibi saçma tartışmalara girmezler.
devamını gör...

80'lerde "kürt dediğin dağda yürürken karlara basınca kart kurt diye ses çıkardıkları için kendilerine kürt diyen dağ türküdür" -kenanevren-, "her kim ki ben kürdüm der suratına tükürün" -cemal gürsel- söylemlerinden, türkçe bilmediği için asılan kürt gencinden, konuştuğu her kürtçe sözcük için ayrı ayrı 10 kuruş para cezası kesilmesinden, 2932 sayılı yasadan bugünlere gelindi. ana dilde eğitim öğretim'e yasak da er geç aşılacaktır.
çünkü hayatın dinamiğine, diyalektiğine karşı koyacak hiçbir yasak ilelebet sürüp gitmez. nasıl ki "kürt olma" yasağı, "kürtçe konuşma" yasağı kırılıp paramparça edilmişse bu da dağılıp paramparça edilecektir.
bu arada ben, anne tarafından avar, baba tarafından eretna türküyüm. küçükken tommiksten değil, katlettiği kızılderililerden yana olan bir türküm.
bir not vereyim: kürtçe farsça'nın bir lehçesi değildir. aynı dil ailesine ait, biri sorani, diğeri kurmançi olmak üzere iki büyük lehçeye sahip bağımsız bir dildir. bir dilde başka dillerden sözcükler olması o dilin öbür dilin lehçesi olması anlamına gelmez. bu durumda her on sözcükten dokuzu arapça ve farsça olan türkçe'nin de arapça ya da farsçanın bir lehçesi olması gerekirdi; ki değildir.
devamını gör...

herodot’a göre, atinalıları maraton savaşı’nda zafere götüren ve persleri kaçmaya zorlayan pan'dı.birçok kaynakta çığlık atarak düşmanlarını kaçırma ve panik ettirme yeteneğine sahip olan mitolojik tanrı olarak geçer. panik ve panfobi sözlerinede ilham kaynağı olmuştur.
devamını gör...

zaman zaman nefret edip pişman olsam da yolun yarısını geçince sevmeye başladığım şeydir. saatlerce çalıştığın halde hiçbir şeyi tam öğrenemedigin hissi ve gerçeği ile yaşamaktır.
devamını gör...

doğru(!) erkeği bulamamış kadındır efenim, beşinci operasyona girmeden bulmasını temenni ettiğimdir. size bununla ilgili, karanlık ve de düşündürücü hikayemi anlatmadan evvel söylemek isterim ki, bu pazarın oluşmasında emeği geçen herkesin allah belasını versin.

sene, üniversite üçü okumakta olduğum seneler olmalıydı ki tek yaşamaktan sıkılmaya başlamıştım. arkadaşlarıma, çeşitli fakülteden edindiğim dostlarıma bakıyordum, hepsi en az üçerli, beşerli gruplar halinde bir evi paylaşarak eğlenceli, sonradan hatıra geldikçe insanın yüzünde tebessüm uyandıracak türlü ev hatıraları biriktiriyorlardı. ben ise bir başıma kukumav kuşu gibi oturduğum evimde, kimsesiz yemek yemekten, kimsesiz tv izlemekten ve kimsesiz yaşamaktan üç senenin ardından nihayetinde bıkmıştım ve "ev arkadaşları aranıyor" ilanı vermekte karar kılmıştım.

size önceki yazılarımda semiha ve yaseminden bahsetmiştim ancak onlardan önce kısa bir ev arkadaşlığı tecrübem daha olmuştu. serpil adlı bu kız ile yaklaşık olarak iki ay kadar birlikte yaşamış, aynı yemeği yemiş, aynı havayı solumuştuk. çok sıcak kanlı bir kızdı, güzeldi de hakkını yiyemem ancak özel hayatı konusunda oldukça sıkıntılıydı ve kafayı bekarete fena halde takmış durumdaydı.

bunları nereden mi biliyorum, beni sırdaşı bellemişti kendisi ve durmadan dram dolu hayatını anlatıp duruyordu.

bir erkek arkadaşı olmuş, evleneceklerinden eminmiş, ilişkiye girmiş, terk edilmiş.
sonra karşısına çıkan bir başka erkek arkadaşı bununla yaşamış ve bakire olmadığı gerekçesiyle kızdan son anda ayrılmış.
kendisi çalışarak kazandığı paralardan biriktirip himenoplasti yaptırmış.
sonra yeni bir erkek arkadaş edinmiş, onunla da birlikte olmuş, bakireyim diye yutturmuş, sonra bir sebepten ayrılmışlar.

ve bu böyle "erkek arkadaş bul, diktir, bakireyim de, evlilik planı yap" döngüsü üç kez tekrar etmiş. bana bu hikayesini anlattığında şaşkınlığıma hakim olamayarak "kenarlarına overlok da çektirtseydin bari serpil, kız bu ne yamalı bohça gibi?" demiştim.

"erkekler bekaret ararlar morticia, hepsi. yarın öbür gün evlenecek olduğunda bu dediklerimi hatırlarsın. bence sen de aptallık etme ve diktirmeye bak."

tanrım, kim aptal? kimler aptal serpil?!!
köhne düşüncelerin ve aynı suçluluk duygunla mıknatıs gibi üzerine çektiğin o namusu apış arasında arayan zavallılar mı?
hep aynı tipleri itina ile bulmayı başaran ve kendini bir erkeğe kabullendirebilmek uğruna kukusunu patchworke çeviren sen mi?
yoksa tüm bu saçmalığa itiraz eden ben mi?

yargılamadım, bana ne sonuçta; kuku onun, ister elletir, ister belletir, ister diktirir. sadece durumu anlamaya çalıştım.
karşısına çıkan erkekler, hem onunla birlikte olmuş, hem de "evleneceğim kadın bakire olsun" diye arayan, kadının geçmişini didik didik soran ziyan tipler. bizim serpil de "sen kim köpeksin de benim geçmişimi deşeleyeceksin? ben sana soruyor muyum kimlerle ne yaptığını, bu ne hadsizliktir? sttr git defol!!" diyemeyen biri. şimdi bunlardan birine müstahak mı böyle bir kadın? "kandır kız serpil" diyesi geliyor insanın. ama bir yandan da, "e be kızım serpil, madem her erkeğin bunu dert edineceğini düşünüyorsun ve seni olduğun gibi sevecek bir insanın karşına çıkmayacağından eminsin, bir kere diktirdin madem orada dursana, iki, üç nedir abi?" diyerek serpil'i sarsmak isteyebiliyordunuz.

tanrım, gerçekten bu pazar, nasıl bir pazar, bu nasıl?

kendisi her boku yedikten sonra evlenmek için zarı sağlam(!) kadın arayan pek namuslu erkekler, bir gün bir serpil ile karşılaşmanız dileğiyle.
birbirinizde arının!
devamını gör...

gülşen-saz mı caz mı.
devamını gör...

(bkz: ahtapot salatası)

ahtapot mezesi diye bişi yoktur, ne o öyle michael jackson şarkıcısı der gibi.

ahtapot salatası ise aslen girit kökenli olup güzel yapıldığında iyi içirtir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kendisi çıtayı allahuekber dağlarına koymuş biz eteklerine papatyalar topluyoruz.
bazen tanımlarımı beğeniyor ya o an; sanki başım okşanmış da "aferin küçük" denmiş gibi hissediyorum.
nickaltına yazma küstahlığında bulunduğum harika ötesi mütevazı yazar.
devamını gör...

acaba hiç islam devletleri bu insanların neden ülkelerinden kaçtıklarını düşünüyor mu ? insan niye ölümüne ülkesinden kaçar? niye aynı dine inandığı kişilerden şeytan görmüş gibi kaçar, ve afganistan'da ki bu durumdan ders alan varmı?
ben orda sadece çaresizce kaderlerini bekleyen kadın ve çocuklara üzülüyorum.
elhamdülillah müslümanım ama böyle islam olmaz olsun.
devamını gör...

kendisine 16 yaşında epilepsi teşhisi konulmuş. fakat doktoru yanlış teşhis koymuş ve epilepsi olmadığı ise 1 yıl sonra anlaşılmış. tabi o sürede kullandığı epilepsi ilaçları da kalbinde ritim bozukluğuna yol açmış. 2 sene önce de baygınlık geçirip midesinden rahatsızlanmış. . ömür boyu taşıyacağım kalp rahatsızlığım var demiş röportajında. tahminen bundan dolayı aşı oldu.
hatta ablası hande soral da yakın zamanda koranavirüse yakalanmıştı.

kaynak
kaynak2


edit: bensu soral: ’önceliğin nedir?’ sorusuna şu cevabı verdi: “crohn hastasıyım. kronik bir hastalık, her hafta kendime iğne yapmam gerek. kullandığım ilaç bağışıklığı çok düşürüyor. bu sayede aşı olabildim. bu felakette ayrıcalık talep edecek biri değilim.
devamını gör...

yenidoğan ve erken çocukluk döneminde görülen kas koordinasyonunda, dengede ve harekette kalıcı deformitelere yol açan bir grup bozukluktur. beş tipte serebral palsi vardır bunlar:

1) spastik tip
2) diskinetik tip
3) ataksik tip
4) hipotonik tip
5) karışık tip

-bu hastalığın anlatıldığı cammie mcgovern'ın yazdığı "kalbinden geçeni söyle" isimli kitabı okumanızı da tavsiye ederim.
devamını gör...

bıktık kardeşim sizden ya! ağız tadıyla bir milli maç izleyelim. yenelim yenilelim önemli değil ama sizin şu vatan millet sakarya soslu hamaset edebiyatınızdan bıktık be. merih vatanı savunuyormuş da bilmem ne. gol yiyince vatanı savunamamış mı oluyoruz bu durumda? milli maç mı akp mitingi mi ayırt etmek güç. bıktık vallahi. bu trt'yi de satacağız bunu da herkes bilsin!
devamını gör...

chicago'lu trip-hop, downtempo müzik grubu.

sanıyorum yaklaşık 5 senedir adı bile aklıma gelmemiştir. hayatımın bir döneminde tango ile hem dans hem müzikal anlamda ilgili olduğum zamanlar, hem de trip-hop'u fazlasıyla içselleştirip efsane muamelesi yaptığım dönemlerdi. bu ikisi bu sebeple birbirini fazlasıyla çağrıştırmaktadır. insan bilincinin altı, çok katlı... hiçbir şeyi unutmuyor açıkçası.
devamını gör...

''kötü bir niyetim yoktu'' deyince her şey yoluna girer, yaptığımız yanlışlar düzelir, düzelmese bile zarar verdiğimiz kişi/ler bizi affeder sanıyoruz.

evet kötü kalplilik bu dünyadaki en zararlı şeydir belki de, fakat kötü niyetli olunmasa da dikkatsizlik ve bilgisizlik de bir o kadar zararlıdır. bilmiyordum, düşünemedim diyerek o kötü olayın üzerini kapatamayız.

ruth, martin eden'a ''kötü bir niyetim yoktu'' dedikten sonra martin'den aldığı cevap şu olur:
"doğru; fakat iyi niyetinle beni mahvedebilirdin."
devamını gör...

john dalton-üzümlü kek*
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim