bundan güzel nick olur. (bkz: ağlamakiçinyatağaatlayıpyatağıkıraninsan)
devamını gör...

iskambil kağıtları ile bakılan fallardan sadece bir tanesidir ancak diğer falların tamamından farklı olarak çok tehlikelidir.

solitaire ya da spider solitaire oynarken karşılaşılacak bir tehlikeden bahsetmiyorum. bu iki oyundaki tehlike iş saatlerinde oynanan oyunlar oldukları için patrona ya da amire yakalanma tehlikesi olabilir. ben kurukafa falı ile ilgili çok daha büyük bir tehlikeden söz ediyorum.

iskambil kağıtları ile fal bakmak eğlenceli olabilir ya da sadece zaman geçirmek için yapılan bir etkinlik olarak görülebilir ama bazı insanlar bu tür falları bir yol gösterici olarak görür ve hatta zamanlarını bu fallara göre belirleyebilirler. ama kurukafa falı bu planlama mevzuunda diğer bütün fallardan üstündür.

aynı mantıkla işler oyun diğer fallarla. her seferde dört kağıt açılır ve en üstteki kağıt eğer yerde serili olan kağıtlarla uyumlu ise üzerlerine yerleştirilir. sadece bir siyah bir kırmızı olmak zorunda üst üste gelen kağıtlar.

diğer bir durum ise kurukafa falını açan kişinin falın çıkmasını istemiyor oluşudur. zira eğer kurukafa falı çıkarsa fal açan kişi o gece ölecektir. denemek isteyecek kadar cesursanız biraz araştırıp fal kurallarını tam olarak öğrenerek yapabilirsiniz bunu.

ben h.h.munro’nun yalancısıyım ama bunu yapan üç nesil kadının öldüğü bilinmekte.

şeytanınız bol olsun!
devamını gör...

sürekli tanımlarında beni tarif edenler hakkında hukuki işlem başlatmayı düşünüyorum artık, açıkça hedef gösteriliyorum.
devamını gör...

dahil olduğum 35-40 adet grup vardı hangi biri ifşalanır acaba diye düşündürdü. zaten erişim izni verdiğimiz tüm uygulamalar her şeyimizi görebiliyordu. ınstagram , twitter , facebook gibi sosyal medya uygulamaları ise konuşulanları reklam olarak karşımıza çıkarabiliyordu. gizlilik zaten yoktu ama dahil olduğunuz ve özel olması gereken gruplara google üzerinden linkle dahil olunabilmesi sıkıntı.
bir de benim gibi uyku sersemi gelen bildirime bakarken sözleşmeyi kabul eden saf insanlar var. *

kullanıcılarına yönelik 'zorunlu güncelleme' kararı ile gündemde olan whatsapp'ın kullanıcılarının özel mesajlarını google ile paylaştığı ortaya çıktı.


--- alıntı ---
the economic times'ın haberine göre, whatsapp söz konusu sorunun çözüldüğünü açıkladı.

ancak benzer bir sorun 2020 yılında da yaşanmış, kısa süre sonra sorunun giderildiği belirtilmişti. benzer sorunun bir sene arayla yeniden ortaya çıkması ise akıllarda soru işareti bıraktı.
--- alıntı ---

buradan
devamını gör...

ilginç bir eylemdir.
ben bunu yaşadım. hem de defalarca. öncelikle anonimlik sağ olsun, rahat rahat kendilerinin haklı olduğunu söyleyebilirim. * çok çirkin bir çocuktum, maalesef mucizevi bir şekilde kuğuya dönüşmedim. çirkin bir yetişkin olarak hayatıma devam ediyorum. doğal olarak da hayatım boyunca ya direkt çirkin olduğum söylendi ya da daha kibar bir şekilde ima edildi.

bu eylem küçükken beni çok üzerdi, yalan yok. yani çirkin olduğumu zaten hep biliyordum ama bana açık açık söylenmesi (hele insanların içinde) ya da ima edilmesi çok kırıcı geliyordu. yer yarılsa da yerin dibine girsem denir ya, işte tam öyle hissediyordum. ama küçük büyük birçok kişi tarafından bu eyleme maruz bırakıldım.

büyüdükçe insanlar çok ama çok daha az söylemeye başladı bunu* ama tabii az hiç anlamına gelmiyor. ama artık etkisi daha farklı, yıllardır duya duya alışmışım herhalde. duydukça seviniyor muyum? tabii ki hayır. ama eskisi gibi üzülmüyorum da. çoğunlukla içimden ne yapayım deyip geçiyorum.

bende etkisi ne olursa olsun her zaman da ilginç buldum bu eylemi. sonuçta nasıl göründüğümün farkındayım, aksini bir kez bile iddia etmedim ya da güzelmişim gibi davranmadım. hal böyleyken, karşımdaki kişinin eline bana bunu söyleyince ne geçti? ben mutsuz hissettiğimde bundan beslenip mutlu mu oldu? muhtemelen öyledir. çok gereksiz, çok anlamsız bir eylem. o yüzden de ilginç demekten öteye geçemiyorum.

neyse, biraz içimi dökmüş oldum sözlük. siz de bu eylemi gerçekleştiren insanlardansanız bir durup düşünün ben ne yapıyorum diye demek istiyorum son olarak.
devamını gör...

birde nickaltı girip, şöyle yazardır iyidir hoştur, okurumdur yazıp, kendisine teşekkür edildikten, tanıştıktan, sohbet ettikten sonra... durup dururken nickaltı ma kendi iradesiyle yazdığını silen yazar ne oluyor?

bilen varsa söylesin, ben çok bilmiyorum sözlük raconunu....
devamını gör...

küçük bir çocukken tanrıyı imam gibi ama daha şaşalı giyinmiş, elinde mikrofon olan sert mizaçlı biri olarak hayal ederdim. tabi büyüyünce hayal ettiğim tanrının aslında diyanet işleri başkanı olduğunu anladım. çocukluk işte.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ramazan günleri iftara doğru trt'de çiçeklerin ve doğanın gösterildiği üç-beş dakikalık dua okunan sesin de allah'a ait olduğunu zannederdim ki kendisi de dublaj sanatçısı nur subaşı imiş
devamını gör...

müziği duymayanlar, dans edenleri deli sanıyordu.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ankara devlet tiyatrosu tarafından ilk kez 2013-2014 sezonunda sahnelenen, başrolünde erdinç doğan'ın harikalar yarattığı tek kişilik dev bir oyun. sahnede izlemesi başka güzeldi elbette ya, bu akşam evde izlemeyi de dört gözle bekletir insana. çok özlediğimiz sahnelere birazcık da olsa erişebilmek belki mümkün olur diye.
devamını gör...

hepsi bizim bebeklerimiz. hepsini kıtlarız. hep tayber mi yapacak bunu az da biz yapalım babasını satayım. *

(bkz: oltamı attım bekliyorum)
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

elf gözlerin neler görüyor legolas? *

'dönmeye devam mı etti yoksa durdu mu diye izleyicileri yıllardır ikiye ayırmış olan siyah topaç'*

all izz well, all izz well! *
devamını gör...

okurken midem kalktı be iğrenç pislik yaratik bir bitmediniz.
devamını gör...

devam ettirelim. tayber doğan yine beyaz ekranlara cikmis yargi dagitiyordu. konusmanin sonunda peace dedi ve zafer isareti yaparak barış mesajlari verdi. alkis kiyamet kapattim televizyonu.
devamını gör...

hadsizliktir.
şöyle bir düşününce başımıza örülen çoraplardan hep hadsizlerin sorumlu olduğunu görebiliriz. haddi olmadığı halde yayıldıkça yayılan imparatorlar, haddi olmadığı halde başa gelen yöneticiler, haddi olmadığı halde açıklamalar yaparak insanları yönlendirenler. liste uzadıkça uzar. tam tersi şekilde haddi olduğu şeyleri yapmayıp bir köşede sus pus oturup tarihin şekillenmesini izleyen o güzel insanlar.

peki hadsizce bize kötü davranan hakkımızı yiyenler veya hadsizce bizim hakkımızda sadece bizim değil torunlarımızın bile etkileneceği kararlar verenler ne olacak. işte onlar en büyük hadsizler. hadsizlik hastalığından kurtulmak da ne yazık ki artık insanlık için zor gibi görünüyor.

had kelimesinin kökenine bakacak olursak hudud yani sınır kelimesi karşımıza çıkar. haddini aşmak sınırı aşmaktır. ama zaten insan dediğimiz canlının doğadan bu kadar kopup dünyayı da kendisiyle beraber değiştirmesi biraz da sınırları zorlamasıyla ilgili değil midir? hayır hayır biraz değil çok fazla sınırları zorladı. insan denilen türün dünyaya ve içinde yaşayan ile ölen her şeye hükmeder konuma gelmesi tam da bu sınırları zorlama alışkanlığı yüzünden oldu.

peki burada tam bu soru karşımıza çıkıyor haddimize mi ? bu soruyu her eylem öncesi kendisine soran insan hareketlerini kontrol edebilir. ama öyle tek tük insanların bu soruyu kendisine sormasıyla olacak iş değil. en başta bizi ve dünyamızı şekillendiren büyük güçlerin bu soruyu kendilerine sormaları gerekiyor. görülen o ki onlar hiç bir zaman bu soruyu sormayacaklar kendilerine. bari ben sorayım.
bunları yazmak benim haddime mi?
devamını gör...

kağıt kalemi alıp gelin, reçeteyi yazıyorum.*

bu kadını anlamıyorsanız bilin ki sizde bir şey net olarak eksiktir, o da tutku.
bu kadın her şeyden önce tutkukudur. her hareketinin, tavrının itici kuvetti bu kaynaktan gelir. her şeyi de bu yüzden büyük bir coşkuyla yapar.
sevinci, üzüntüsü, mutluluğu, kavgası, hüznü, çoşkusu bu duyguyla çoğalır. böyle olduğunda da hem kendisi tüm bu duyguları çok yüksek perdeden yaşar hem de yaşatır.
kovalamacayı sever, ne avdır ne de avcı. çoğu zaman rolünü değiştirir. tek bir duyguya odaklanmaz, her birini deneyimlemek ister.
ve önce o olmak ister. kapıdan ilk giren, dikkati ilk çeken, bir sürüsü içinde takip edilen, yönlendiren..
ona sahip olduğunuzu zannettiğiniz anla kaybettiğiniz an arasında incecik bir çizgi vardır.. işte o çizgi üzerinde o koşarken en azından siz yürüyebilin ister.. sizinle hep oyun oynar ve bundan haz duyar.
onu kazanmak için kendiniz olmak dışında bir şey yapmamalısınız zira dikkatini çektiyseniz o sizi zaten alacaktır.*
kafasına koyduğu şeyi yapması onun için sadece biraz zaman alır.
derin bir paylaşım yakalayabilirseniz bütün odağı siz olursunuz ve beraber çok eğlenirsiniz. dikkati kolay dağılmaz ama dağıldığında emin olun elinden gelen her şeyi yapmıştır sizin için.
onu kaybetmemeniz içinse tek önerim özgürlüğüne dokunmamanız. yoksa bir anda yok olacaktır hayatınızdan, emin olun.
devamını gör...

"aşk, karanlık bir ‘şey’dir.
insan bile aşk kadar karanlık değildir,
insanın gecesi olan anılar bile
hiçbir anıya yakıştıramadığımız hayvanlar bile
öyle masum kalır ki aşkın yanında:
“rain dogs” koyu kahveyle iyi gider
“rain cats” bugünlerde kezzapla
aşkı neyle denersen dene
ölümle iyi gider yalnızca"
buradan
devamını gör...

rainbow isimli yazar arkadaşımızın ukdesi.

zeminden daha yüksekte kalan yerler için kullanılan bir kelimedir. daha çok konser, tiyatro salonları gibi yerlerde kullanılır.
devamını gör...

o kadar kötü bir başlık ki, o kadar kötü bir başlık. 54 kilonun üstündeki kadın 54 kilonun üstündeki kadındır. inanır mısınız 100 kilo üzerindeki kadınlar da vardır..
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim