kadınlardan kadınlara tavsiyeler
kendinizin değerini bilin. eğer bilirseniz karşıdaki kişi de bunu illa ki hisseder ve gereksiz diyaloglara maruz kalmazsınız. haa ayrıca evlilik cocuk bunlar icin asla mecbur değilsiniz ama " ilerde yasamak istiyorum" dediğiniz şeylerden biriyse de once kendinizi güzelce tanıyın,sevin once kendinizi siz sevin ki doğru kişiyi bulma kriterlerleriniz size daha uyumlu ve sizi doyurucu olsun. haa son birşey daha var o da hayatınıza giren kişiye kölenizmiş gibi yada onu emir altına alacakmış şekilde davranmayin. sonucta o da bir insan. sadece cinsiyet farkınız var.
devamını gör...
güne bir alıntı bırak
''daha şimdiden her türlü sevgiden yoksun bırakılmıştım, hiçbir şeyi sevemezdim; oysa doğa ,seven bir yürek vermişti bana."
-vadideki zambak
az önce vadideki zambak başlığını görünce yine 'mıh gibi' saplandı kalbime...
-vadideki zambak
az önce vadideki zambak başlığını görünce yine 'mıh gibi' saplandı kalbime...
devamını gör...
şeytan sofrası
şeytan sofrası, ayvalık ilçe merkezinin 8 km güneyinde bulunan hakim büyük kayalık tepelerin üzerindedir. mevkiden tüm ayvalık adaları ve midilli adası’nın manzarası gözükmektedir. üzerinde şeytan’ın ayak izi bulunduğuna inanılan, halkın madeni para atarak dilek dilediği eski bir lav birikintisidir. sönmüş bir volkandan arda kalan lav birikintileriyle oluşmuş tepe, yuvarlak sofra biçimini andırır. demir kafes içine alınan ayak izine benzeyen şekil turistlerin özellikle uğradığı yerlerden biridir.ayrıca gün batımını seyretmek içinde gidilir. özel olarak işletilmekte, tepede bir lokanta bulunmaktadır.gün batımını seyretmek için ideal yerdir.
çukurun mitolojik bir hikayesi var. bu hikâyeye göre; zeus'un ida adındaki süt annesi, şeytanın zeus'a zarar vereceğini düşünür ve bundan korkarak şeytanı kovar. bu şeytanın 3 ayaklı olduğuna inanılır. kaçarken bıraktığı ayak izlerinden birinin şeytan sofrası’nda olduğuna inanılır. diğerleri ise ida dağlarının eteğinde ve midilli adasında'dır.
www.sozcu.com.tr/hayatim/se...
balikesir.com/Ilceler/Galer...
çukurun mitolojik bir hikayesi var. bu hikâyeye göre; zeus'un ida adındaki süt annesi, şeytanın zeus'a zarar vereceğini düşünür ve bundan korkarak şeytanı kovar. bu şeytanın 3 ayaklı olduğuna inanılır. kaçarken bıraktığı ayak izlerinden birinin şeytan sofrası’nda olduğuna inanılır. diğerleri ise ida dağlarının eteğinde ve midilli adasında'dır.
www.sozcu.com.tr/hayatim/se...
balikesir.com/Ilceler/Galer...
devamını gör...
bushido felsefesi
bushido heian dönemi’nde çin, kore, tibet’ten esinlenilen inanç, felsefe, savaş sanatları, edebiyat akımlarıyla, içeriğinde zen budizmindinden, konfüçyüsçülükten, şintoizmden ve hwarang-do’dan etkiler barındıran, samuraylarla özdeşleşmiş uzak doğu felsefesidir.
kanji dilini yorumlamak zor olduğundan bu-shi-do (bushi:savaşçı do:yol) kelimesinin etimolojik kökeni hakkında farklı görüşler mevcut ancak feodal dönemde, aristokrat savaşçılara bushi denildiği biliniyor.
günümüzde popüler anlamı her ne kadar “savaşçının yolu” olsa da bir savaş metodolojisi olmaktan çok, ruhsal aydınlanma ve kişisel gelişimi sağlayan bir etik kurallar bütünüdür. ölümü kabullenip ölümden korkmayan, bedenden önce zihinle savaşılan, zihin eğitilmeden bedenin eğitilmeyeceğine inanılan kabulleriyle beraber yedi temel ilkesi vardır.
1) yu (cesaret)
2) meiyo (onur)
3) gi (adalet)
4) rei (saygı)
5) jin (merhamet)
6) makato (dürüstlük ve/veya kararlılık)
7) chugi (sadakat)
aslında genele bakıldığı zaman bushido samurayların uyguladığı bir öz disiplin felsefesidir. dönemin şartlarında feodal beylerin “sadık hizmetçisi” samurayların güç ve toprak savaşlarındaki kadersel rolü bir kurallar bütününü gerektirecekti elbette.
kanji dilini yorumlamak zor olduğundan bu-shi-do (bushi:savaşçı do:yol) kelimesinin etimolojik kökeni hakkında farklı görüşler mevcut ancak feodal dönemde, aristokrat savaşçılara bushi denildiği biliniyor.
günümüzde popüler anlamı her ne kadar “savaşçının yolu” olsa da bir savaş metodolojisi olmaktan çok, ruhsal aydınlanma ve kişisel gelişimi sağlayan bir etik kurallar bütünüdür. ölümü kabullenip ölümden korkmayan, bedenden önce zihinle savaşılan, zihin eğitilmeden bedenin eğitilmeyeceğine inanılan kabulleriyle beraber yedi temel ilkesi vardır.
1) yu (cesaret)
2) meiyo (onur)
3) gi (adalet)
4) rei (saygı)
5) jin (merhamet)
6) makato (dürüstlük ve/veya kararlılık)
7) chugi (sadakat)
aslında genele bakıldığı zaman bushido samurayların uyguladığı bir öz disiplin felsefesidir. dönemin şartlarında feodal beylerin “sadık hizmetçisi” samurayların güç ve toprak savaşlarındaki kadersel rolü bir kurallar bütününü gerektirecekti elbette.
devamını gör...
bana göre suç
pratikte zaten var olan maddedir. eklenmesine hiç gerek yok, malum kişi ne derse o olur. yok anayasaymış, yok hukukmuş, yok hakmış, yok adaletmiş... kimin umurunda bunlar canım? koskoca ülkenin kaderi bir adamın ağzından çıkanlarla şekilleniyor resmen.
ama bize müstahak, her millet layık olduğu şekilde yönetilir diye boşuna yırtmıyor kendini bunca insan. bunun için istanbul'dan çıkın bir anadolu insanına bakın. burayı yazdım yazdım sildim, çünkü kimseyi kırmak istemiyorum. ama şu inkar edilemez ki, bu kişilerin oy kullanırken en büyük motivasyonları kendileri gibi eğitimsiz, kültürsüz, hoşgörüsüz insanları seçmek. aman kendisinden farklı düşünen, daha modern bir insan yönetmesin. maazallah kendilerini geliştirmek zorunda kalırlar, mentalitelerini yüzyıllar ilerisine taşımak gerekir falan.
ama bize müstahak, her millet layık olduğu şekilde yönetilir diye boşuna yırtmıyor kendini bunca insan. bunun için istanbul'dan çıkın bir anadolu insanına bakın. burayı yazdım yazdım sildim, çünkü kimseyi kırmak istemiyorum. ama şu inkar edilemez ki, bu kişilerin oy kullanırken en büyük motivasyonları kendileri gibi eğitimsiz, kültürsüz, hoşgörüsüz insanları seçmek. aman kendisinden farklı düşünen, daha modern bir insan yönetmesin. maazallah kendilerini geliştirmek zorunda kalırlar, mentalitelerini yüzyıllar ilerisine taşımak gerekir falan.
devamını gör...
sizi olduğunuz gibi kabul etmeyen insanlar
belki kendisi de olduğu gibi görünmeyen , görünmek istediği gibi olan insandır.
devamını gör...
yazarların antipatik 5 ünlü listesi
devamını gör...
ah eğleniyor kendi başına neşesi yeter
devamını gör...
rusça
herhangi bir dildeki bir sözcüğü / bir ismi doğru telaffuz edemediğiniz için bilgiçlik taslayan denyo arkadaşlarınız oldu mu hiç? ben ki bir insanın başka bir dildeki özel ismi doğru telaffuz edememesini çok normal, yadırganmasını çok abes bulurum; sizlere bu metnin son paragrafında bir tüyo vereceğim. açıklama çok uzun gelirse en azından son paragrafa bakın ki bu duruma karşı küstahsavar bir argümanınız olsun. evet sözüm sana, "o bikeram çopin değil tamam mı şopeeğn. şopenhayır mı, hahaha yok daha neler. schopenhauer nasıl okunur bilmiyon mu sen?" diyen denyo arkadaş!
rusça öğrenmeye başlamadan önce okuduğum yorumların çoğunun bu dile başlamanın çok zor olmasıyla ilgili olduğu, ancak ilk seviyeyi bitince sıfırdan başlamayı kesinlikle zor bulmadığım doğu slav dil ailesine mensup lisandır. yalnız önceden belirteyim, yalnızca ilk seviyeyi bitirdim ve izlenimlerim derine inmemiş birinin ufku kadar olacak. orta ve ileri seviyede öğrenenler birtakım konularla ilgili bu lisanın aşırı zor olduğu yorumunu yapsa da, başlangıç seviyesi için de aşırı zor diyenlere rağmen aslında o kadar zor olmadığını görünce bunu üç sebebe bağladım.
birincisi, henüz daha türkçe konuşurken hangi cümle öğesinin, hangi ekin ne anlama geldiğini kavramamış bir kimsenin herhangi bir lisanı zaten öğrenmesi çok zor. rusça'da padejleri anlamak için öncelikle türkçe'deki ismin hallerini bilmek şart. başlangıç seviyesinde padejlerde zorlanan bir arkadaşın aslında ismin hallerini tam bilmediğini fark etmiştim.
ikincisi ise bizim lisanımızda konuşurken belirtmeyi yeğlemediğimiz bazı detayların bu lisanda var olması durumu. örneğin rusça'da bir yere gitmek, ama o yere atıyorum bir daha dönmemek üzere gitmek veya oraya koşarak gitmek gibi detaylar "gitmek" eyleminin içinde çözülüyor. bizdeki gibi ilave sözcük ekleyerek bu detayı vermiyorlar. fakat herhangi iki dili kıyaslarken bu mevzu zaten var. örneğin atıyorum bir alman, türkçe öğrenir iken "ulan ne kasıntı dil, adamlar ay ışığı denizden yansıyor dememişler, ona bir de yakamoz diye isim takmışlar" diye söylenmesi ne kadar abes ise, rusça'daki veya herhangi dildeki bu detaylara takılmak bana göre aynı şekilde abes. bu gibi kuralları ben daha çok bir toplumun genetik koduna inen mistik bir yol gibi algılıyor ve bundan keyif alıyorum. kendi lisanımda olmayıp da başka lisanlarda bulunan bu gibi garip kuralların, aslında iki toplum arasındaki yaşanmışlıkların, yaşanmışlıklar karşısındaki reaksiyonların, ve hatta belki tüm sevinç, acı, coşkunluk ve kederler arasındaki nüansların izi olması hasebiyle ilginç buluyorum. eminim tüm bunların bilimsel açıklamaları vardır, ancak lütfen beni uyandırmayınız. böyle hissetmek şu anda daha keyifli.
üçüncüsü ise, istisnaların çok olması ve bunların ezberlenmesinin zor bulunması. mesela bizde "-in -ın" geleceği zaman kelimenin son ünlüsüne göre ek seçilmesi gerekirken, (yanlışsam uyarınız) arapça kökenli ve l harfi ile biten sözcüklerde istisna var (edit: yanlıştım düzeltildim. (gbkz: gönlü geniş kafadar) sayesinde doğruyu bulduk, türkçe'ye yabancı dilden giren sözcüklerin genelinde bu kural geçerli. daha fazla bilgi için buradan)."bilal'ın halından hiç memnun değiliz" demiyoruz, "bilal'in halinden hiç memnun değiliz" diyoruz. türkçe öğrenen bir yabancı "bir de türkçe'ye arapça'dan girip l ile biten ünlüleri nasıl ezberleyeyim lan!??!" deyip zorlanabilir. biz de rusça'ya yabancı dillerden giren sözcüklerin cinsiyetinin rod kuralına uymamasından, bu yüzden bu sözcükleri ezberlemeksizin bir kelimenin cinsiyetini tayin edememekten yakınabiliriz. ancak bir dili öğrenmenin doğal zorluğu budur, herhangi bir dili öğrenmek için aşılması gereken bir adımdır.
herhangi bir dili öğrenirken o dilin zor olup olmaması, öğrenen kişinin ana diliyle ilgilidir kuşkusuz. ana dili türkçe olan biri için rusça, ingilizce'den daha kolaydır. daha fazla ortak kural vardır ve bu yüzden kavraması daha kolaydır. anlamını bilmeseniz bile karşınıza çıkan bir sözcüğü yazıdan telaffuz ederken doğru telaffuz etmeniz daha mümkündür (tek bir kural dışında). emergency görüp de imörcınsiy demeyi kavramak, prepodavatelnitsa * görüp prepadavatelnitsa demeyi kavramaktan daha zordur bence. ingilizce öğrenme zorluğu ile rusça öğrenme zorluğu arasında kıyas yaparak ifade etme gerekirse;
okunduğu gibi yazılır (az önce tek bir kural dışında dediğim o kural, birazdan değineceğim)
yalnızca 3 tane zaman vardır. (geçmiş, şimdiki ve geniş, gelecek)
rusça'da düzensiz eylemler yoktur. fiil çekimleri türkçe'deki gibi eklerle yapılır.
şimdi yukarıda iki yerde "tek bir kural" diye değindiğim bir abuk kural var ki dostlar, bir dili öğrenmenin tüm meşakkatlerini mazur görmeme rağmen bu kurala karşı acayip bir sinirim ve zaafım var. rusça'da bir kelimedeki ünlülerden birinin üzerinde vurgu vardır ve siz o sözcüğü telaffuz ederken o heceyi biraz daha yavaş söylersiniz. şayet cümlede o harfi var ise ve vurgu o harfinin üzerinde değil ise, o harfini a diye okumalısınız. örneğin "voda" diye yazılır, fakat vurgu a harfinde olduğu için "vada" diye okunur (bunun bir kuralı yok). örneğin "professiya" diye yazılır, vurgu e harfinde olduğu için "prafessiya" diye okunur. bir kitabı sesli okurken vurgu nerede bilmez iseniz, yanlış telaffuz edersiniz. veya bir rus size gelip bir kâğıda "vada" yazmanızı istese, vurguyu tam duyamayıp yanlış yazabilirsiniz.
o zaman sorarım size bre troykaların haşin düzlüklerde çırpınıp durduğu yüce rus halkı, neden voda yazıp vada okuyacağına direkt vada yazmazsın? yani bana çok anlamsız geliyor. lisanı yazıya dökerken, söyleniş halihazırda hep "vada" iken; hangi soysuz mujik çıktı "biz bunu o harfiyle yazalım da, vurgu zaten o harfinde olmayacağı için vada diye okunsun" dedi, rus dili için toplanan komisyonları tehdit etti, bu kuralı kabul ettirdi de yattığı yerde rahat uyudu? eğer bir hece zaten "a" ile söyleniyorsa neden "a" ile yazılmaz da "o" ile yazılır ki yeni öğrenenler sancılar içerisinde kıvransın kıvransın da sezgilerine rağmen bulamasın doğrusunu?
şimdi son olarak size bir tüyo vereceğim. bence bir insanın yabancı bir dildeki bir ismi doğru telaffuz edememesi gayet doğal. bu yüzden efendi gibi doğrusunu öğreteceğine, sırf küstahlık olsun diye çıkıntılık yapan biriyle karşılaştığınızda konuyu bir şekilde rus edebiyatına getirin. denyo arkadaş ne zaman ki "ben dostoyevski ve tolstoy çok seviyorum lan" diyecek, siz hemen orada kendilerinin sözünü kesip "bre mendebur! bre kalkacağı koltukta bile cehaletinden karalar bırakacak, bre ortamdaki nesnelerin bile cahilliğine sessiz kalmaktan çatır çatır çatlayacağı melun! sen ki bana schopenhauer diyemedim diye bilgiçlik tasladın, şimdi ananı laciverte boyadım. o bir defa dostoyevski değil, dastayevski; tolstoy değil talstoy diye okunur! rusça'da bir sözcükte iki o harfi asla olmaz çünkü vurgu hangi o harfinde ise a diye okunur!" diyebilirsiniz. "o zaman fyodor nasıl oluyor" derse de "fyodor'da iki tane sesli harf var. biri o, öteki ise yo harfidir. o sensin, yo da sana g..." evet herneyse. ahan şunlar da kanıtı:
dostoyevski'nin doğru telaffuzu
tolstoy'un doğru telaffuzu
rusça öğrenmeye başlamadan önce okuduğum yorumların çoğunun bu dile başlamanın çok zor olmasıyla ilgili olduğu, ancak ilk seviyeyi bitince sıfırdan başlamayı kesinlikle zor bulmadığım doğu slav dil ailesine mensup lisandır. yalnız önceden belirteyim, yalnızca ilk seviyeyi bitirdim ve izlenimlerim derine inmemiş birinin ufku kadar olacak. orta ve ileri seviyede öğrenenler birtakım konularla ilgili bu lisanın aşırı zor olduğu yorumunu yapsa da, başlangıç seviyesi için de aşırı zor diyenlere rağmen aslında o kadar zor olmadığını görünce bunu üç sebebe bağladım.
birincisi, henüz daha türkçe konuşurken hangi cümle öğesinin, hangi ekin ne anlama geldiğini kavramamış bir kimsenin herhangi bir lisanı zaten öğrenmesi çok zor. rusça'da padejleri anlamak için öncelikle türkçe'deki ismin hallerini bilmek şart. başlangıç seviyesinde padejlerde zorlanan bir arkadaşın aslında ismin hallerini tam bilmediğini fark etmiştim.
ikincisi ise bizim lisanımızda konuşurken belirtmeyi yeğlemediğimiz bazı detayların bu lisanda var olması durumu. örneğin rusça'da bir yere gitmek, ama o yere atıyorum bir daha dönmemek üzere gitmek veya oraya koşarak gitmek gibi detaylar "gitmek" eyleminin içinde çözülüyor. bizdeki gibi ilave sözcük ekleyerek bu detayı vermiyorlar. fakat herhangi iki dili kıyaslarken bu mevzu zaten var. örneğin atıyorum bir alman, türkçe öğrenir iken "ulan ne kasıntı dil, adamlar ay ışığı denizden yansıyor dememişler, ona bir de yakamoz diye isim takmışlar" diye söylenmesi ne kadar abes ise, rusça'daki veya herhangi dildeki bu detaylara takılmak bana göre aynı şekilde abes. bu gibi kuralları ben daha çok bir toplumun genetik koduna inen mistik bir yol gibi algılıyor ve bundan keyif alıyorum. kendi lisanımda olmayıp da başka lisanlarda bulunan bu gibi garip kuralların, aslında iki toplum arasındaki yaşanmışlıkların, yaşanmışlıklar karşısındaki reaksiyonların, ve hatta belki tüm sevinç, acı, coşkunluk ve kederler arasındaki nüansların izi olması hasebiyle ilginç buluyorum. eminim tüm bunların bilimsel açıklamaları vardır, ancak lütfen beni uyandırmayınız. böyle hissetmek şu anda daha keyifli.
üçüncüsü ise, istisnaların çok olması ve bunların ezberlenmesinin zor bulunması. mesela bizde "-in -ın" geleceği zaman kelimenin son ünlüsüne göre ek seçilmesi gerekirken, (yanlışsam uyarınız) arapça kökenli ve l harfi ile biten sözcüklerde istisna var (edit: yanlıştım düzeltildim. (gbkz: gönlü geniş kafadar) sayesinde doğruyu bulduk, türkçe'ye yabancı dilden giren sözcüklerin genelinde bu kural geçerli. daha fazla bilgi için buradan)."bilal'ın halından hiç memnun değiliz" demiyoruz, "bilal'in halinden hiç memnun değiliz" diyoruz. türkçe öğrenen bir yabancı "bir de türkçe'ye arapça'dan girip l ile biten ünlüleri nasıl ezberleyeyim lan!??!" deyip zorlanabilir. biz de rusça'ya yabancı dillerden giren sözcüklerin cinsiyetinin rod kuralına uymamasından, bu yüzden bu sözcükleri ezberlemeksizin bir kelimenin cinsiyetini tayin edememekten yakınabiliriz. ancak bir dili öğrenmenin doğal zorluğu budur, herhangi bir dili öğrenmek için aşılması gereken bir adımdır.
herhangi bir dili öğrenirken o dilin zor olup olmaması, öğrenen kişinin ana diliyle ilgilidir kuşkusuz. ana dili türkçe olan biri için rusça, ingilizce'den daha kolaydır. daha fazla ortak kural vardır ve bu yüzden kavraması daha kolaydır. anlamını bilmeseniz bile karşınıza çıkan bir sözcüğü yazıdan telaffuz ederken doğru telaffuz etmeniz daha mümkündür (tek bir kural dışında). emergency görüp de imörcınsiy demeyi kavramak, prepodavatelnitsa * görüp prepadavatelnitsa demeyi kavramaktan daha zordur bence. ingilizce öğrenme zorluğu ile rusça öğrenme zorluğu arasında kıyas yaparak ifade etme gerekirse;
okunduğu gibi yazılır (az önce tek bir kural dışında dediğim o kural, birazdan değineceğim)
yalnızca 3 tane zaman vardır. (geçmiş, şimdiki ve geniş, gelecek)
rusça'da düzensiz eylemler yoktur. fiil çekimleri türkçe'deki gibi eklerle yapılır.
şimdi yukarıda iki yerde "tek bir kural" diye değindiğim bir abuk kural var ki dostlar, bir dili öğrenmenin tüm meşakkatlerini mazur görmeme rağmen bu kurala karşı acayip bir sinirim ve zaafım var. rusça'da bir kelimedeki ünlülerden birinin üzerinde vurgu vardır ve siz o sözcüğü telaffuz ederken o heceyi biraz daha yavaş söylersiniz. şayet cümlede o harfi var ise ve vurgu o harfinin üzerinde değil ise, o harfini a diye okumalısınız. örneğin "voda" diye yazılır, fakat vurgu a harfinde olduğu için "vada" diye okunur (bunun bir kuralı yok). örneğin "professiya" diye yazılır, vurgu e harfinde olduğu için "prafessiya" diye okunur. bir kitabı sesli okurken vurgu nerede bilmez iseniz, yanlış telaffuz edersiniz. veya bir rus size gelip bir kâğıda "vada" yazmanızı istese, vurguyu tam duyamayıp yanlış yazabilirsiniz.
o zaman sorarım size bre troykaların haşin düzlüklerde çırpınıp durduğu yüce rus halkı, neden voda yazıp vada okuyacağına direkt vada yazmazsın? yani bana çok anlamsız geliyor. lisanı yazıya dökerken, söyleniş halihazırda hep "vada" iken; hangi soysuz mujik çıktı "biz bunu o harfiyle yazalım da, vurgu zaten o harfinde olmayacağı için vada diye okunsun" dedi, rus dili için toplanan komisyonları tehdit etti, bu kuralı kabul ettirdi de yattığı yerde rahat uyudu? eğer bir hece zaten "a" ile söyleniyorsa neden "a" ile yazılmaz da "o" ile yazılır ki yeni öğrenenler sancılar içerisinde kıvransın kıvransın da sezgilerine rağmen bulamasın doğrusunu?
şimdi son olarak size bir tüyo vereceğim. bence bir insanın yabancı bir dildeki bir ismi doğru telaffuz edememesi gayet doğal. bu yüzden efendi gibi doğrusunu öğreteceğine, sırf küstahlık olsun diye çıkıntılık yapan biriyle karşılaştığınızda konuyu bir şekilde rus edebiyatına getirin. denyo arkadaş ne zaman ki "ben dostoyevski ve tolstoy çok seviyorum lan" diyecek, siz hemen orada kendilerinin sözünü kesip "bre mendebur! bre kalkacağı koltukta bile cehaletinden karalar bırakacak, bre ortamdaki nesnelerin bile cahilliğine sessiz kalmaktan çatır çatır çatlayacağı melun! sen ki bana schopenhauer diyemedim diye bilgiçlik tasladın, şimdi ananı laciverte boyadım. o bir defa dostoyevski değil, dastayevski; tolstoy değil talstoy diye okunur! rusça'da bir sözcükte iki o harfi asla olmaz çünkü vurgu hangi o harfinde ise a diye okunur!" diyebilirsiniz. "o zaman fyodor nasıl oluyor" derse de "fyodor'da iki tane sesli harf var. biri o, öteki ise yo harfidir. o sensin, yo da sana g..." evet herneyse. ahan şunlar da kanıtı:
dostoyevski'nin doğru telaffuzu
tolstoy'un doğru telaffuzu
devamını gör...
kadınlar psikopat erkeklerle birlikte olmadığında kadın cinayetleri son bulur mu sorunsalı
ilk önce psikopat olduğunu anlamak için tanışması lazım zaten tanıştıktan sonra da iş işten geçmiş oluyor kadın bırakmak istese bile adı üzerinde psikopat erkek bırakmıyor ve yahut bazıları öyle profesyonel psikopat ki evleninceye kadar melek gibi bir insan sanıyorsun. yani biriyle tanışmadan önce dibine kadar stalklayın. lütfen biraz da mantık kullanılsın çünkü zira kalbime söz dinletemiyorum gibi bahanelerin arkasına saklanırsanız iş sonunun bildiğiniz kitabı okumaya benzer.
devamını gör...
normal sözlük
ölü sözlük.
ülkenin gündemi 5 dakikada bir değişiyor. burada akışa bir bakıyorum dumanı üstünde tüten kadın, üniforma aşığı kadın, zart zurt..
tamam.. kafa boşaltmak için, dikkati dağıtmak için gündem odaklı olmayan bir akış iyi ama bu kadar da olmaz ya.
önemli başlıkların altında 5-10 tanım/yorum var yok.
ülkenin gündemi 5 dakikada bir değişiyor. burada akışa bir bakıyorum dumanı üstünde tüten kadın, üniforma aşığı kadın, zart zurt..
tamam.. kafa boşaltmak için, dikkati dağıtmak için gündem odaklı olmayan bir akış iyi ama bu kadar da olmaz ya.
önemli başlıkların altında 5-10 tanım/yorum var yok.
devamını gör...
otostopçunun galaksi rehberi
valla ben bir tek gülhan'ın galaksi rehberini biliyorum. o da nedense bitti gitti.
devamını gör...
insanın ne ile ilgileneceğini şaşırması
günümüz dünyasında insanı kendisine çeken o kadar çok konu var ki her birisi ayrı bir dünya, belki tam anlamı ile öğrenebilmek için aylarınızı harcayabileceğiniz şeyler. bir noktada insanın odağının dağılmasına sebep oluyor ve hiçbirisini yapamaz oluyorsunuz.
devamını gör...
nazik erkeklerin eş cinsel zannedilmesi
(bkz: nazik erkeklerin eşcinsel zannedilmesi sorunsalı)
(bkz: nazik kadınların yollu zannedilmesi sorunsalı)
bunların hepsi yaftalama hastalığı.
edit: başlıktaki yanlış yazılan erkekleri sözcüğünü düzeltirseniz sevinirim.
edit2: başlık düzeltilmiş teşekkürler.
(bkz: nazik kadınların yollu zannedilmesi sorunsalı)
bunların hepsi yaftalama hastalığı.
edit: başlıktaki yanlış yazılan erkekleri sözcüğünü düzeltirseniz sevinirim.
edit2: başlık düzeltilmiş teşekkürler.
devamını gör...
zimem defteri
zimme borç anlamına gelmektedir, zimem defteri ise borç defteri demektir.
osmanlı zamanındaki zenginlerin borçlarını ödeyemeyen vatandaşların borçlarını ödeyerek bu şekilde yardımcı oldukları bilinir.
osmanlı zamanındaki zenginlerin borçlarını ödeyemeyen vatandaşların borçlarını ödeyerek bu şekilde yardımcı oldukları bilinir.
devamını gör...
necrophagist
chuck shuldiner'ın veliahtı muhammed suiçmez'in kurduğu, dünyanın en iyileri arasında gösterilen death metal grubudur.
şarkılarını dinlemesi de yorumlaması da yürek isteyen gruptur.
şarkılarını dinlemesi de yorumlaması da yürek isteyen gruptur.
devamını gör...
tübitak
jared diamond, carl sagan ve richard dawkins vb. alanlarının en önemli bilim insanlarının kitaplarını basmayı bıraktılar. bu ülkenin gençlerini dünyanın en iyi bilim insanlarının kitaplarını okumaları için rezalet ve pahalı çevirilere muhtaç bıraktılar. yakında tekerleği icat edebilirler umarım.
devamını gör...

