en tatlı kahvaltı
bir ay orucun üzerine, ramazan bayramı sabahı yapılan, envai çeşit kahvaltılık ile yapılan, özlenen sabah çayına doyulan kahvaltıdır.
ps:kahvaltıyı özlemişim.
ps:kahvaltıyı özlemişim.
devamını gör...
sözlük solcularının aklına uyup mahkemelik olmak
bomba yapımı.
1 kavanoz bal
1 kavanoz keçi boynuzu pekmezi
fındık ceviz badem
neyse bundan sonrasını anlatırsak soluğu nezarette alırız.
edit: başlık üzerime kaldı ama çok ekmeğini yerim ben bunun.
1 kavanoz bal
1 kavanoz keçi boynuzu pekmezi
fındık ceviz badem
neyse bundan sonrasını anlatırsak soluğu nezarette alırız.
edit: başlık üzerime kaldı ama çok ekmeğini yerim ben bunun.
devamını gör...
kung fu panda 2
2011 yapımı macera, çocuk, komedi, animasyon filmidir.
devam filmi niteliğinde olan bu filmin yönetmenliğini ilk filmi yöneten yönetmen değilde jenneffer yuh nelson yapmıştır. seneristleri ilk filmdede olduğu gibi jonathan aibel ve glenn berger'dir.
po hayalini gerçekleştirdi ve ejderha savaşçı oldu. istenmediği dışlandığı ekibe kendini kabul ettirdi ilk filmde. şaşkın, sakar, sevimli po bu sefer iç huzurunu arayacak.
filmin sloganı şu 'nasıl başladığının bir önemi yok. önemli olan şuan ne olmak istediğin'dir.' başlangıcına, yaşadıklarına, geçmişine takılıp ben hiç bir şeyim deme ben ne olmak istiyorum de'diyor. po bu filmde kim olduğunu öğrenmeye çalışıyor. geçmişten gelen bir tavuskuşu onun kafasını karıştırıyor ve iç huzurunu yakalanmasını engelliyor. ve önce kim olduğunu öğrenmeye çalışıyor.
po ve öfkeli beşli yani kaplan, maymun, turna, engerek ve mamtis'le huzur vadisini koruyorlar. geçmişten gelen tavuskulu lord shed'in adamlarıyla karşılaşıyor ve tüm çinde lord shed'i ve kung fu'yu bitirmek üzere geliştirdiği silahını arıyorlar. macera böylece başlıyor.
bu filmde yapımcı değişiyor ve dreamwork animation'dan çıkıyor film. shrek'in yapımcısı. daha canlı daha hareketli daha duygusal bir yapım bekliyor yani bizi.
karakterler bu filmde daha derinlemesine analiz ediliyor. arkadaşlık ve dostluk kavramlarına değiniliyor ve adeta kişisel gelişim kitaplarına taş çıkaracak mahiyette mesajlar veriyor. 'bu zamana kadar ne olduğun değil, bundan sonra olacağın seni sen yapan.'
filmde fazlaca aksiyon ve hareket mevcut. sürekli devam eden savaş ve vurdu kırdı sahneleri var. bazen uçlarda kadar yaklaşıyor film neyse ki po'nun sevimli halleri yumuşatıyor bu sahneleri ki çocuk izleyicileri de kendine çekebiliyor.
özellikle son sahne adeta şölen kıvamında. tüm izleyicilerin beğenisini kazanıyor. ailecek izlenebilecek güzel bir film.
iyi seyirler...
seslendirme ekibi,
po (okan yalabık)
tigress (deniz uğur)
shifu (köksal engür)
shen (aydoğan temel)
monkey (murat aydın)
mantis (kadir çermik)
viper (deniz çakır)
crane (altan erkekli)
mr. ping (ahmet eres)
soothsayer (bedia ener)
wolf boss (fatih özacun)
master storming ox (galip erdal)
master croc (melih ceylan)
master thundering rhino (ege aydan)
devam filmi niteliğinde olan bu filmin yönetmenliğini ilk filmi yöneten yönetmen değilde jenneffer yuh nelson yapmıştır. seneristleri ilk filmdede olduğu gibi jonathan aibel ve glenn berger'dir.
po hayalini gerçekleştirdi ve ejderha savaşçı oldu. istenmediği dışlandığı ekibe kendini kabul ettirdi ilk filmde. şaşkın, sakar, sevimli po bu sefer iç huzurunu arayacak.
filmin sloganı şu 'nasıl başladığının bir önemi yok. önemli olan şuan ne olmak istediğin'dir.' başlangıcına, yaşadıklarına, geçmişine takılıp ben hiç bir şeyim deme ben ne olmak istiyorum de'diyor. po bu filmde kim olduğunu öğrenmeye çalışıyor. geçmişten gelen bir tavuskuşu onun kafasını karıştırıyor ve iç huzurunu yakalanmasını engelliyor. ve önce kim olduğunu öğrenmeye çalışıyor.
po ve öfkeli beşli yani kaplan, maymun, turna, engerek ve mamtis'le huzur vadisini koruyorlar. geçmişten gelen tavuskulu lord shed'in adamlarıyla karşılaşıyor ve tüm çinde lord shed'i ve kung fu'yu bitirmek üzere geliştirdiği silahını arıyorlar. macera böylece başlıyor.
bu filmde yapımcı değişiyor ve dreamwork animation'dan çıkıyor film. shrek'in yapımcısı. daha canlı daha hareketli daha duygusal bir yapım bekliyor yani bizi.
karakterler bu filmde daha derinlemesine analiz ediliyor. arkadaşlık ve dostluk kavramlarına değiniliyor ve adeta kişisel gelişim kitaplarına taş çıkaracak mahiyette mesajlar veriyor. 'bu zamana kadar ne olduğun değil, bundan sonra olacağın seni sen yapan.'
filmde fazlaca aksiyon ve hareket mevcut. sürekli devam eden savaş ve vurdu kırdı sahneleri var. bazen uçlarda kadar yaklaşıyor film neyse ki po'nun sevimli halleri yumuşatıyor bu sahneleri ki çocuk izleyicileri de kendine çekebiliyor.
özellikle son sahne adeta şölen kıvamında. tüm izleyicilerin beğenisini kazanıyor. ailecek izlenebilecek güzel bir film.
iyi seyirler...
seslendirme ekibi,
po (okan yalabık)
tigress (deniz uğur)
shifu (köksal engür)
shen (aydoğan temel)
monkey (murat aydın)
mantis (kadir çermik)
viper (deniz çakır)
crane (altan erkekli)
mr. ping (ahmet eres)
soothsayer (bedia ener)
wolf boss (fatih özacun)
master storming ox (galip erdal)
master croc (melih ceylan)
master thundering rhino (ege aydan)
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
görece olarak kısa bir süre önce yayınlansa da bana sanki yıllar öncesinin nostalji kuşağıını dinliyecekmişim hissini yaratan yayın.
ama tekrarı bile güzel olacak be, şiirler şairler, hatıralar, değişen değerler vs vs vs.
sen de çabuk dön kız bengaripsengüzeldünyaumutlu!!
tamam idare ediyoruz bir şekilde ama sen elini yine de çabuk tut.
ama tekrarı bile güzel olacak be, şiirler şairler, hatıralar, değişen değerler vs vs vs.
sen de çabuk dön kız bengaripsengüzeldünyaumutlu!!
tamam idare ediyoruz bir şekilde ama sen elini yine de çabuk tut.
devamını gör...
afganistan'dan 10 milyon kişi göç edebilir
büyük orta doğu projesi gerçek oldu. türkiye silahsız işgal edildi.
devamını gör...
zamanın göreceli olması
spor yapanlar bilir plank, wall sit gibi duruşlar zamanın göreceliliğini iyi kanıtlar,bir de kızılay dolmuşlarında ayakta geçirdiğiniz zaman da normal hayatta herhangi bir alanda geçirdiğiniz zaman ile aynı değildir.
devamını gör...
hayati
çok spesifik konularda oldukça bilgili bir yazar. cidden bir insan bu kadar bilgili olabilir mi diye düşünüyorum. felsefe profesörü mü acaba? ayrıca zannediyorum kendileri hannibal hayranı. gelecek tanımlarını ilgiyle beklediğim yazardır. teşekkürler.*
devamını gör...
o kız bana bakmaz düşüncesi
seninle 'ulan bi kıza bak bi de yanındakine' olabilirdik...
devamını gör...
yazarların yarışmacı olmak istediği yarışma
olmuşluğum vardır.
uzun yıllar önce* güner ümit'in "turnike" programına telefonla katılmıştım.
gün içinde tv de verilen numarayı arayıp sorulan birkaç soruya doğru cevap vermiştim. bir çekiliş yapılacağını, kazananlar arasında olursam akşam yayına bağlanabileceğimizi söylenmişti yetkili. yarışma sırasında "raket kullanarak oynanan oyunlar" sorusunun tüm cevapları yarışmacılar tarafından açtırılamayınca telefonla yayına bağlamışlardı, squash cevabını vermiştim. bir kapının arkasından verdiğim cevap bir hostesin elinde bir kart üzerinde yazılı çıkınca nasıl sevinmiştim* anlatamam. küçük bir altın takı* kazanmıştım. birkaç gün sonra aradılar, verdikleri bir isim adına noterden, ".... adlı kişiden hediyemi eksiksiz aldım" şeklinde bir evrakı verdikleri adrese göndermemi istediler. bir süre sonra hediyemiz teslim edildi.
4. onluğu geçip, beşincinin yarılarına ulaştığım ömrümde maddi anlamda en büyük şansım bu oldu sanırım, başka da bir şey yok.
uzun yıllar önce* güner ümit'in "turnike" programına telefonla katılmıştım.
gün içinde tv de verilen numarayı arayıp sorulan birkaç soruya doğru cevap vermiştim. bir çekiliş yapılacağını, kazananlar arasında olursam akşam yayına bağlanabileceğimizi söylenmişti yetkili. yarışma sırasında "raket kullanarak oynanan oyunlar" sorusunun tüm cevapları yarışmacılar tarafından açtırılamayınca telefonla yayına bağlamışlardı, squash cevabını vermiştim. bir kapının arkasından verdiğim cevap bir hostesin elinde bir kart üzerinde yazılı çıkınca nasıl sevinmiştim* anlatamam. küçük bir altın takı* kazanmıştım. birkaç gün sonra aradılar, verdikleri bir isim adına noterden, ".... adlı kişiden hediyemi eksiksiz aldım" şeklinde bir evrakı verdikleri adrese göndermemi istediler. bir süre sonra hediyemiz teslim edildi.
4. onluğu geçip, beşincinin yarılarına ulaştığım ömrümde maddi anlamda en büyük şansım bu oldu sanırım, başka da bir şey yok.
devamını gör...
anın fotoğrafı
robnaja gelmiş, cenk’in arka bahçesi pişirmiş. hayır sponsorluğu alan da ben değilim. tertemiz çarşamba oluyor.*

devamını gör...
yaşlılık
rahmetli dedemin vakt-i zamanında, "ne yap et, sakın yaşlanma!" diyerek nasihat ettiğidir.
devamını gör...
telefonda bir şey gösterirken telefonu kendi eline alan tip
tip ne lan? küfür gibi resmen.
rahat görebilmek için telefonu eline alan kişidir, annemdir. iki gözümün çiçeği başka yerleri kurcalamaz, mesaj gelse de okumaz.
rahat görebilmek için telefonu eline alan kişidir, annemdir. iki gözümün çiçeği başka yerleri kurcalamaz, mesaj gelse de okumaz.
devamını gör...
popstar bayhan
(bkz: seninle olmak var ya) "ölüm ol da düş peşime, ecel ol da al başımı
eriyor içim yanıyor giderek
yine de dayanamam sana ben..." şarkısıyla hafızalarımıza kazınan, söylerken birazcık(!) uzata uzata söyleyen bir popstar türkiye yarışmacısı.
eriyor içim yanıyor giderek
yine de dayanamam sana ben..." şarkısıyla hafızalarımıza kazınan, söylerken birazcık(!) uzata uzata söyleyen bir popstar türkiye yarışmacısı.
devamını gör...
3.murat zamanında maymunların idam edilmesi olayı
tarihimiz, çok ilginç olaylara tanıklık etmiştir. osmanlı imparatorluğu'nun 12. padişahı olan sultan 3. murat han (ya da sultan murat veya 3. murat) da bunun en ilginç örneklerinden birisinin baş aktörüdür. oldukça başarılı bir kumandan, zeki bir savaş stratejisti ve son derece eğitimli bir kişiydi.
tarihin bu kesidinin ikinci aktörü ise maymunlar... ancak daha spesifik olarak, istanbul'da yaşayan maymunlar! özellikle yavuz sultan selim dönemindeki fetihler ve fethedilen bölgelerden getirilen mallar (ki bunlara canlılar da dahildir) sebebiyle istanbul'daki maymun popülasyonu dikkate değer miktarda bir artış göstermiştir. ancak bu hayvanlar öylesine, zevk olsun diye osmanlı topraklarında taşınan hayvanlardan ibaret olmamışlardır. çeşitli nitelikleri sebebiyle hem ev hayvanı olarak kullanılmışlar, hem de çok sıradışı amaçlara alet edilmişlerdir. bu amaçlardan birisi de, osmanlı donanması'nda görev almalarıdır!
16. yüzyılın akdeniz'deki en güçlü donanmasına sahip olan osmanlı imparatorluğu, söz konusu maymunları eğiterek özellikle donanma gemilerinde gözcü olarak kullanmışlardır. elbette ki osmanlı donanması'nda maymunların kullanılması kör bir tesadüf değildir. tam tersine, bu yakın kuzenlerimizin yüksek zekaları ve insanlarda olmayan bazı nitelikleri sebebiyle bu işlere harika birer aday olarak karşımıza çıkmaktadırlar. dursun gürlek tarafından kaleme alınan kültür dünyamızdan manzaralar isimli kitap içerisinde konu şu şekilde anlatılmaktadır:
bu hayvanlar, görme yeteneklerinin çok güçlü olması nedeniyle, eğitilerek böyle değerlendiriliyorlardı. maymunlar, çok uzak mesafelerden kalyonları fark ederler ve belli ses ve hareketlerle aşağıdakilere haber verirlerdi. eğitilmiş maymunlar azapkapı çarşısında satışa sunulurlardı. maymun dükkânları bugünkü unkapanı köprüsü’nün şişhane tarafının, haliç kıyısında bulunan sokullu mehmet paşa camii kenarındaydı.
ibrahim hakkı konyalı ise konuyla ilgili şunları yazıyor:
kuzey afrika tamamen türk sınırları içine alındıktan sonra istanbul’a çok sayıda maymun getirilmişti, üçüncü sultan murat devrinin refahlı ve zengin halk tabakaları arasında maymun bir süs ve oyuncak olmuştu.
maymunların zekası modern bilim sayesinde de yakından tanıdığımız bir gerçekliktir. insan haricinde doğada karşınıza çıkabilecek en zeki, dolayısıyla en fazla eğitilebilir hayvanlardan birisi de bu canlılardır. ne yazık ki kaynaklarda spesifik olarak hangi maymun türünün özellikle donanmada kullanıldığı belirtilmemiş; bu nedenle çok kesin bir analiz yapmak mümkün değil. ancak coğrafi gerekçeler ve çeşitli görsellerden elde edilen bilgiler çerçevesinde bu maymunların, insanların da dahil olduğu kuyruksuz maymunların en yakın kuzen grubu olan eski dünya maymunları arasından macaca cinsi makaklar olması çok olası gözükmektedir. bu canlıların yüksek zekası, fazlasıyla eğitilebilir oldukları gerçeği, hareketlerinin insansılığı dönemin kumandanlarının ve eğitmenlerinin dikkatini çekmiş olmalıdır. öyle ki, kemaleddin ebu abdullah ed-demirî tarafından kaleme alınan hayâtü’l-hayevan isimli kitapta hem terzilikte görev alan, hem de kuyumculukla uğraşan maymunlardan söz edilmektedir. aynı kaynağa göre yemen'deki maymunlar bakkallık ve kasaplık gibi işlerde bile çalıştırılmıştır.
tabii ki bu durum herkesin hoşuna gitmiyordu. bazı osmanlı vatandaşları ve güç sahipleri, maymunların insanlarla bu kadar iç içe olmasından hiç de hoşnut değildi. öyle ki, sultan muradın imamlığını yapan ve daha sonra rumeli kazaskeri olan manisalı molla abdulkerim efendi adeta "maymun düşmanı" seviyesine varacak kadar bir nefret besliyordu. maymunların oyun ve eğlenceye alet edildiğini düşünüyor, bunun müslüman halkı yoldan çıkardığına inanıyordu. bu nefreti öyle boyutlara ulaşmıştı ki, her maymun gördüğünde hayvanın asılmasını emrettiği, dolayısıyla adının "maymunkeş imam"a çıktığı rivayet edilmektedir. dursun gürlek, 1590-1591'li yıllara denk gelen olayları şöyle anlatıyor:
bilhassa hicri 999 yılında istanbul meydanlarındaki bütün büyük ağaçlar, sanki maymundan meyve vermiş ağaçlara benzemişti. iri maymunlar için özel idam sehpaları bile kurularak cesetleri halka teşhir ediliyordu. abdulkerim atına atlar, semt semt dolaşır, idam edilecek maymunların iplerini kendi eliyle çekerdi.
bu olaylar kimi zaman toplu katliam düzeyine de ulaşmıştır. son derece tutucu olan abdulkerim efendi, ayrıca maymunların fuhuş amacıyla ve kadınların kendilerini tatmin etmek amacıyla kullanılmasından da korkmakta; halkın bu sebeple de yoldan çıkacağını düşünerek maymunlara daha da fazla nefret beslemektedir. çeşitli kaynaklara göre bu olaylardan birisi şu şekilde yaşanmış ve abdulkerim efendi'ye "maymunkeş" lakabını kazandırmıştır:
tüm hikaye bu dini bütün mollanın fatih camii’nde verdiği bir cuma vaazıyla başlıyor, molla, ateşli bir konuşmayla 'kadınların bu maymunları fena işlerde kullandığını' anlatıyor. cuma çıkışı kızgın kalabalık önde bizim molla, azapkapı ve galata’daki maymun satıcılarını basıyor. tarihçiler o günü 'istanbul’da dalında maymun sallanmayan tek bir ağaç kalmadı.' diye anlatır. molla, yakalanan maymunları kendi elleriyle asıyor, iri maymunlar için ayrı idam sehpası hazırlıyor. istanbul’un maymunlarının hikayesi maalesef bu şekilde sona eriyor, yapılan katliama tanık olan halk o günden sonra mollaya 'maymunkeş' lakabını takıyor. tarihçiler, maymunkeş abdülkerim efendi’nin vefatında birçok hayvansever istanbullu’nun kutlamalar yaptığından bahseder.
murat bardakçı da bu tarihi verileri doğruluyor. reşad ekrem koçu tarafından kaleme alınan eserlerden yola çıkan bardakçı, 17. yüzyılda maymunların topluca katliyle ilgili koçu'nun şunları yazdığını belirtiyor:
yelken ve kürek devri gemiciliği zamanında direklerin tepesine tırmanarak korsan gözcülüğü yapan tálimli maymunlardan istifade edilirdi. istanbul'da tersane kapısı önünde ‘‘gemi maymunu’’ yatiştirip satan esnaf dükkánları vardı. bir gün üçüncü murad'ın hürmetini kazanmış olan váizlerden abdülkerim efendi 'kadınlar maymunları fuhuş aleti yaparlar' deyip başına binlerce kişiyi topladı, bu dükkánları bastı ve zavallı hayvanları idam ettirdi’.
sunay akın ise 23 mart 2007'de sabah gazetesi'ne yazdığı insanlar cehennemi başlıklı köşe yazısında şöyle anlatıyor:
istanbul'da yasaklanan hayvan yalnızca sokak köpeği olmamıştır. kuzey afrika'nın, imparatorluk sınırlarına katılmasından sonra kente getirilen ve zenginler arasında bir süs oyuncağına dönüşen maymunlar da yasaklardan paylarına düşeni fazlasıyla almışlardır. halk arasında yaygınlaşan maymun sevgisine düşman olan, ııı. murat'ın imamı ve sonradan rumeli kazaskeri görevine atanan molla abdülkerim efendi'dir. nefretinden dolayı 'maymunkeş imam' olarak anılan abdülkerim efendi zamanında, istanbul'da neredeyse dallarına bir maymun asılmayan ağaç kalmamıştır. iri yapılı maymunlar için özel idam sehpaları bile hazırlatan maymunkeş imam, atıyla istanbul'u gezmekte, zavallı hayvanların iplerini bizzat kendi elleriyle çekmekteydi. oysa, osmanlı donanmasının akdeniz'de kurduğu egemenlikte büyük payı vardır maymunların! özellikle ıı. beyazıt'tan sonra, maymunların uzağı görmedeki başarılarından faydanılmak amacıyla onları birer dürbün gibi kullanma yoluna gidilmiştir. gelibolu ve istanbul'daki tersanelerde özel bir eğitimden geçirilen maymunlar, görev yaptıkları gemilerin direklerinde gözlerini ufuktan ayırmaz ve bir gemi gördüklerinde aşağıya haber verirlerdi.
--- alıntı ---
evrimagaci.org/3-murat-zama...
--- alıntı ---
tarihin bu kesidinin ikinci aktörü ise maymunlar... ancak daha spesifik olarak, istanbul'da yaşayan maymunlar! özellikle yavuz sultan selim dönemindeki fetihler ve fethedilen bölgelerden getirilen mallar (ki bunlara canlılar da dahildir) sebebiyle istanbul'daki maymun popülasyonu dikkate değer miktarda bir artış göstermiştir. ancak bu hayvanlar öylesine, zevk olsun diye osmanlı topraklarında taşınan hayvanlardan ibaret olmamışlardır. çeşitli nitelikleri sebebiyle hem ev hayvanı olarak kullanılmışlar, hem de çok sıradışı amaçlara alet edilmişlerdir. bu amaçlardan birisi de, osmanlı donanması'nda görev almalarıdır!
16. yüzyılın akdeniz'deki en güçlü donanmasına sahip olan osmanlı imparatorluğu, söz konusu maymunları eğiterek özellikle donanma gemilerinde gözcü olarak kullanmışlardır. elbette ki osmanlı donanması'nda maymunların kullanılması kör bir tesadüf değildir. tam tersine, bu yakın kuzenlerimizin yüksek zekaları ve insanlarda olmayan bazı nitelikleri sebebiyle bu işlere harika birer aday olarak karşımıza çıkmaktadırlar. dursun gürlek tarafından kaleme alınan kültür dünyamızdan manzaralar isimli kitap içerisinde konu şu şekilde anlatılmaktadır:
bu hayvanlar, görme yeteneklerinin çok güçlü olması nedeniyle, eğitilerek böyle değerlendiriliyorlardı. maymunlar, çok uzak mesafelerden kalyonları fark ederler ve belli ses ve hareketlerle aşağıdakilere haber verirlerdi. eğitilmiş maymunlar azapkapı çarşısında satışa sunulurlardı. maymun dükkânları bugünkü unkapanı köprüsü’nün şişhane tarafının, haliç kıyısında bulunan sokullu mehmet paşa camii kenarındaydı.
ibrahim hakkı konyalı ise konuyla ilgili şunları yazıyor:
kuzey afrika tamamen türk sınırları içine alındıktan sonra istanbul’a çok sayıda maymun getirilmişti, üçüncü sultan murat devrinin refahlı ve zengin halk tabakaları arasında maymun bir süs ve oyuncak olmuştu.
maymunların zekası modern bilim sayesinde de yakından tanıdığımız bir gerçekliktir. insan haricinde doğada karşınıza çıkabilecek en zeki, dolayısıyla en fazla eğitilebilir hayvanlardan birisi de bu canlılardır. ne yazık ki kaynaklarda spesifik olarak hangi maymun türünün özellikle donanmada kullanıldığı belirtilmemiş; bu nedenle çok kesin bir analiz yapmak mümkün değil. ancak coğrafi gerekçeler ve çeşitli görsellerden elde edilen bilgiler çerçevesinde bu maymunların, insanların da dahil olduğu kuyruksuz maymunların en yakın kuzen grubu olan eski dünya maymunları arasından macaca cinsi makaklar olması çok olası gözükmektedir. bu canlıların yüksek zekası, fazlasıyla eğitilebilir oldukları gerçeği, hareketlerinin insansılığı dönemin kumandanlarının ve eğitmenlerinin dikkatini çekmiş olmalıdır. öyle ki, kemaleddin ebu abdullah ed-demirî tarafından kaleme alınan hayâtü’l-hayevan isimli kitapta hem terzilikte görev alan, hem de kuyumculukla uğraşan maymunlardan söz edilmektedir. aynı kaynağa göre yemen'deki maymunlar bakkallık ve kasaplık gibi işlerde bile çalıştırılmıştır.
tabii ki bu durum herkesin hoşuna gitmiyordu. bazı osmanlı vatandaşları ve güç sahipleri, maymunların insanlarla bu kadar iç içe olmasından hiç de hoşnut değildi. öyle ki, sultan muradın imamlığını yapan ve daha sonra rumeli kazaskeri olan manisalı molla abdulkerim efendi adeta "maymun düşmanı" seviyesine varacak kadar bir nefret besliyordu. maymunların oyun ve eğlenceye alet edildiğini düşünüyor, bunun müslüman halkı yoldan çıkardığına inanıyordu. bu nefreti öyle boyutlara ulaşmıştı ki, her maymun gördüğünde hayvanın asılmasını emrettiği, dolayısıyla adının "maymunkeş imam"a çıktığı rivayet edilmektedir. dursun gürlek, 1590-1591'li yıllara denk gelen olayları şöyle anlatıyor:
bilhassa hicri 999 yılında istanbul meydanlarındaki bütün büyük ağaçlar, sanki maymundan meyve vermiş ağaçlara benzemişti. iri maymunlar için özel idam sehpaları bile kurularak cesetleri halka teşhir ediliyordu. abdulkerim atına atlar, semt semt dolaşır, idam edilecek maymunların iplerini kendi eliyle çekerdi.
bu olaylar kimi zaman toplu katliam düzeyine de ulaşmıştır. son derece tutucu olan abdulkerim efendi, ayrıca maymunların fuhuş amacıyla ve kadınların kendilerini tatmin etmek amacıyla kullanılmasından da korkmakta; halkın bu sebeple de yoldan çıkacağını düşünerek maymunlara daha da fazla nefret beslemektedir. çeşitli kaynaklara göre bu olaylardan birisi şu şekilde yaşanmış ve abdulkerim efendi'ye "maymunkeş" lakabını kazandırmıştır:
tüm hikaye bu dini bütün mollanın fatih camii’nde verdiği bir cuma vaazıyla başlıyor, molla, ateşli bir konuşmayla 'kadınların bu maymunları fena işlerde kullandığını' anlatıyor. cuma çıkışı kızgın kalabalık önde bizim molla, azapkapı ve galata’daki maymun satıcılarını basıyor. tarihçiler o günü 'istanbul’da dalında maymun sallanmayan tek bir ağaç kalmadı.' diye anlatır. molla, yakalanan maymunları kendi elleriyle asıyor, iri maymunlar için ayrı idam sehpası hazırlıyor. istanbul’un maymunlarının hikayesi maalesef bu şekilde sona eriyor, yapılan katliama tanık olan halk o günden sonra mollaya 'maymunkeş' lakabını takıyor. tarihçiler, maymunkeş abdülkerim efendi’nin vefatında birçok hayvansever istanbullu’nun kutlamalar yaptığından bahseder.
murat bardakçı da bu tarihi verileri doğruluyor. reşad ekrem koçu tarafından kaleme alınan eserlerden yola çıkan bardakçı, 17. yüzyılda maymunların topluca katliyle ilgili koçu'nun şunları yazdığını belirtiyor:
yelken ve kürek devri gemiciliği zamanında direklerin tepesine tırmanarak korsan gözcülüğü yapan tálimli maymunlardan istifade edilirdi. istanbul'da tersane kapısı önünde ‘‘gemi maymunu’’ yatiştirip satan esnaf dükkánları vardı. bir gün üçüncü murad'ın hürmetini kazanmış olan váizlerden abdülkerim efendi 'kadınlar maymunları fuhuş aleti yaparlar' deyip başına binlerce kişiyi topladı, bu dükkánları bastı ve zavallı hayvanları idam ettirdi’.
sunay akın ise 23 mart 2007'de sabah gazetesi'ne yazdığı insanlar cehennemi başlıklı köşe yazısında şöyle anlatıyor:
istanbul'da yasaklanan hayvan yalnızca sokak köpeği olmamıştır. kuzey afrika'nın, imparatorluk sınırlarına katılmasından sonra kente getirilen ve zenginler arasında bir süs oyuncağına dönüşen maymunlar da yasaklardan paylarına düşeni fazlasıyla almışlardır. halk arasında yaygınlaşan maymun sevgisine düşman olan, ııı. murat'ın imamı ve sonradan rumeli kazaskeri görevine atanan molla abdülkerim efendi'dir. nefretinden dolayı 'maymunkeş imam' olarak anılan abdülkerim efendi zamanında, istanbul'da neredeyse dallarına bir maymun asılmayan ağaç kalmamıştır. iri yapılı maymunlar için özel idam sehpaları bile hazırlatan maymunkeş imam, atıyla istanbul'u gezmekte, zavallı hayvanların iplerini bizzat kendi elleriyle çekmekteydi. oysa, osmanlı donanmasının akdeniz'de kurduğu egemenlikte büyük payı vardır maymunların! özellikle ıı. beyazıt'tan sonra, maymunların uzağı görmedeki başarılarından faydanılmak amacıyla onları birer dürbün gibi kullanma yoluna gidilmiştir. gelibolu ve istanbul'daki tersanelerde özel bir eğitimden geçirilen maymunlar, görev yaptıkları gemilerin direklerinde gözlerini ufuktan ayırmaz ve bir gemi gördüklerinde aşağıya haber verirlerdi.
--- alıntı ---
evrimagaci.org/3-murat-zama...
--- alıntı ---
devamını gör...
sen bilirsin
ben diyeceğimi dedim karar senin dediğim zaman kullandığım cümledir.
devamını gör...
her şeyin çok pahalı olması
pazarlarda kalanları toplama olayı marketlere sıçramış durumda. o kadar vahim artık. marketlerin önlerinde birkaç kasa var ve bunlara ezik olanları koyuyorlar ve insanlar bu kasalardan alıp ödemeye giderken "çıktıdan aldım" diyor. ilk başta anlamadım çıktı da ne ola ki diye düşünürken gördüm kasaları.
geçen gün de burada bir başlık açılmıştı. babam yaşında bir adam çalışmak zorunda ve ağlıyor. bu ülkenin insanlarını bu hale soktunuz ya siz de gün görmeyin.
geçen gün de burada bir başlık açılmıştı. babam yaşında bir adam çalışmak zorunda ve ağlıyor. bu ülkenin insanlarını bu hale soktunuz ya siz de gün görmeyin.
devamını gör...
her sınıfta mutlaka bulunan tipler
-muhalif olan; ama hocam yaaa(ben)
-en ön sıra,notları tutan; bir susun yaa öğretmenin sesini duyamıyorum diyen sınıfa ayar çeken sinirli kızımız (arkaya dönüp bir baksa tüm sınıf uzaylı gibi ona bakıyor olucak)
-sadece kavga olduğunda kaos seven mevzuya direkt giren çocuk.oo mevzu var koş koş... (sınıfın trolü)
-sürekli bir sorunu olan melankolik tipler sadece edebiyat severler şiir duyunca gözleri açılır;bir anda aa sınıftaymışım ben der,bir şeyler karalarlar hep.(yeri pencere kenarı,kuşları izleyecek muhakkak)
-dedikodu seven tayfa.bunlar trollerle iyi anlaşır.dip dibe otururlar,fısır fısır konuşup gülerler..kimse ayıramaz onları tek başına hepsi bir hiçken yan yanayken sınıfın süper gücü olurlar(yeri orta sıra her tarafa hakim olma durumu).
-en ön sıra,notları tutan; bir susun yaa öğretmenin sesini duyamıyorum diyen sınıfa ayar çeken sinirli kızımız (arkaya dönüp bir baksa tüm sınıf uzaylı gibi ona bakıyor olucak)
-sadece kavga olduğunda kaos seven mevzuya direkt giren çocuk.oo mevzu var koş koş... (sınıfın trolü)
-sürekli bir sorunu olan melankolik tipler sadece edebiyat severler şiir duyunca gözleri açılır;bir anda aa sınıftaymışım ben der,bir şeyler karalarlar hep.(yeri pencere kenarı,kuşları izleyecek muhakkak)
-dedikodu seven tayfa.bunlar trollerle iyi anlaşır.dip dibe otururlar,fısır fısır konuşup gülerler..kimse ayıramaz onları tek başına hepsi bir hiçken yan yanayken sınıfın süper gücü olurlar(yeri orta sıra her tarafa hakim olma durumu).
devamını gör...