can dündar
vatan hainleri tarafından vatan haini ilan edilen gazeteci.
devamını gör...
tahin pekmez
mucizevi bir karışım. besin değerinin yanında, tat olarak da eşi benzeri yok. çikolata, fıstık ezmesi gibi ekstra tatlandırıcı ve katkı maddesi içermez. doğal malzemelerden bulup karıştırırsanız enfes bir tat alabilirsiniz. kahvaltıda ve kararında yenmesi gerekir. kilo sorununa yol açar.
yalnız benim merak ettiğim bu mucize karşımı kim buldu? hangi akla hizmet dur tahinin içine biraz pekmez katayım da yensin dedi. hangi kafa yapısıyla düşündü bunu? birbirinden farklı iki malzeme sonuçta. nasıl bir aydınlanma yaşadı da böyle bir buluş gerçekleştirdi? bu karışımı ilk ortaya atana selamlarımı iletiyorum. benim nazarımda modern dünyanın dahilerinden biridir!
yalnız benim merak ettiğim bu mucize karşımı kim buldu? hangi akla hizmet dur tahinin içine biraz pekmez katayım da yensin dedi. hangi kafa yapısıyla düşündü bunu? birbirinden farklı iki malzeme sonuçta. nasıl bir aydınlanma yaşadı da böyle bir buluş gerçekleştirdi? bu karışımı ilk ortaya atana selamlarımı iletiyorum. benim nazarımda modern dünyanın dahilerinden biridir!
devamını gör...
bir ölümlü dünya repliği bırak
allah sizin teker teker belanızı versin.
allah sizin belanızı versin.
allah sizin belanızı versin.
beni yarım saat orda insan azmanına dövdürttünüz. tekmesinden tokadına , dönen tekmesinden, uçan sırtına ensesiyle bile vücudunun her zerresiyle adam beni dövdü. bir kişi demedi ki serbestcim yardıma ihtiyacın var mı?
adam odadaki her şeyi benimle kırdı. dolabından komodinine havlularından yastıklarına. beni boğdu boğdu duvara attı. boğdu boğdu duvara attı. çığlıklar, yardım çığlıkları. allah'ın belaları. bir kişi be bir kişi. ben bu aileden değil miyim ya? ben bu aileden değil miyim ya? bir kişi gelip de napıyon sen burda demedi. nerdeyiz biz aynı otelde değil miyiz? ilhami abi sen söyle ben başka ilde miyim? he başka yerde mi dayak yedim ben? uzaklarda mı yedim de geldim? aynı yerdeyiz be. aynı kattayız be. yazıktır ayıptır be. ne dön abi ne dön dönsem tanıycan mı beni? adam beni döve döve başka birine çevirdi. bana paspasla adam öldürttünüz. paspasla adam öldürttünüz bana."
allah sizin belanızı versin.
allah sizin belanızı versin.
beni yarım saat orda insan azmanına dövdürttünüz. tekmesinden tokadına , dönen tekmesinden, uçan sırtına ensesiyle bile vücudunun her zerresiyle adam beni dövdü. bir kişi demedi ki serbestcim yardıma ihtiyacın var mı?
adam odadaki her şeyi benimle kırdı. dolabından komodinine havlularından yastıklarına. beni boğdu boğdu duvara attı. boğdu boğdu duvara attı. çığlıklar, yardım çığlıkları. allah'ın belaları. bir kişi be bir kişi. ben bu aileden değil miyim ya? ben bu aileden değil miyim ya? bir kişi gelip de napıyon sen burda demedi. nerdeyiz biz aynı otelde değil miyiz? ilhami abi sen söyle ben başka ilde miyim? he başka yerde mi dayak yedim ben? uzaklarda mı yedim de geldim? aynı yerdeyiz be. aynı kattayız be. yazıktır ayıptır be. ne dön abi ne dön dönsem tanıycan mı beni? adam beni döve döve başka birine çevirdi. bana paspasla adam öldürttünüz. paspasla adam öldürttünüz bana."
devamını gör...
başarısız yemek yapma anısı
irmik helvası yapayım derken yanlışlıkla kocaman bir kaya parçası yapmam.
devamını gör...
normal sözlük'e eksileme butonu gelsin kampanyası
gelmemesi gerekendir.
beğenmediğiniz fikiri ve yazıyı yazara mesaj yoluyla nedenleriyle beraber yazdığımız zaman, hem birbirimizle olan iletişimimiz güçlenir hem de yazarken eksi oy gelir mi kaygısı yaratmamış oluruz.
şahsi fikrim gelmemesi yönündedir.
beğenmediğiniz fikiri ve yazıyı yazara mesaj yoluyla nedenleriyle beraber yazdığımız zaman, hem birbirimizle olan iletişimimiz güçlenir hem de yazarken eksi oy gelir mi kaygısı yaratmamış oluruz.
şahsi fikrim gelmemesi yönündedir.
devamını gör...
kitaplıkta olması utanç veren kitaplar
hakkındaki haberleri okur okur okumaz nefret ettiğim (bkz: hasan ali toptaş) kitabını kitaplığımdan aldım ve çöpe attım.
bol bol övülen yere göğe sığdırılamayan adamın kitabı orada gözümün önünde duramazdı, kimselere de vermezdim zaten.
bol bol övülen yere göğe sığdırılamayan adamın kitabı orada gözümün önünde duramazdı, kimselere de vermezdim zaten.
devamını gör...
ingilizce öğrenmek
eğitim sistemi ve onun kronikleşmiş sorunlarını bir kenara bırakarak başlıyoruz işe koyulmaya. herhangi bir dili öğrenmek için ciddi bir sebebimiz olmalı. söz konusu ingilizce olduğunda herkesin öyle veya böyle sebepleri vardır. benim açımdan öncelikle hayatım boyunca sadece türkçe konuşan insanlarla muhatap olmaya mecbur kalma fikri çok ürkütücüydü. bundan sonra ise ingilizce okuyabilmek, daha fazla kitaba erişebilmek ve dünyaya açılabilmekti. muhtemelen buradaki çoğu insandan daha kötü bir 12 yıllık ingilizce eğitimi görmüşümdür. hiçbir şey öğrenmedim diyebilirim bu süreçte. 3 yıl kadar önce bir kursa yazılmış bir iki kur gittikten sonra hiçbir şey öğrenmeden ayrılmıştım. aslında hep erteliyordum bu geçtiğimiz süreçte, nasıl olsa öğrenirim filan diyerek boşluyordum meseleyi. sonra işin ciddiyetinin farkına vardım ve 2 yıl önce başladım hakikaten çalışmaya. önce murat kurt'tu galiba ismi tam olarak hatırlamıyorum, gramer kitabını edinip ona çalıştım biraz. gramerin önemli olduğunu biliyordum ama açıkçası gramer çalışmak hem çok sıkıcı hem de ağır ilerleyen bir süreçti. sonra benim asıl öğrenme sürecim başladı. bu asıl öğrenme süreci dediğim şey okuyarak oldu. ilkokul seviyesindeki çocuklara yönelik hazırlanan resimli öyküler vardır, onları okuyarak başladım. eş zamanlı olarak da kelime öğrendim. yani okuma sürecinde öğrendiğim kelimelerin haricinde de günlük 5-10 kelimeyi not defterime yazdım. zamanla 40-50 sayfalık kitaplara geçtim, kadıköy'de filan sahaflara gidip 5 liraya kitaplar alıyordum. bu kitapları okuduktan sonra iki tanesini verip aynı sahaftan yeni bir kitap alıyordum. bu şekilde okuyarak ve adım adım seviye yükselterek ilerledim. bu arada ilave olarak tabii ki altyazılı dizi ve film izliyordum. sevdiğim şarkıları bir deftere yazıp bazılarını ezberliyor ve tekrar tekrar dinliyordum. agatha christie, arthur conan doyle, hemingway, truman capote filan derken şimdi david hume gibi filozofları okuyabilecek durumdayım.
edit: benim kişisel öğrenme sürecim konuşabilmek için pek etkili bir yol değil. çokça yazılmış, doğrudur, konuşabilmek için bu dili pratik etmeniz gerekir. birkaç yıla çok spesifik olmayan metinleri çevirebilecek duruma gelebilirim ama o masadan kalkma fırsatı bulamazsam konuşma konusunda hep sıkıntı yaşayacağım. imkânı olan kişinin yapacağı en doğru şey ingilizcenin konuşulduğu bir ülkeye kursa gitmektir.
edit: benim kişisel öğrenme sürecim konuşabilmek için pek etkili bir yol değil. çokça yazılmış, doğrudur, konuşabilmek için bu dili pratik etmeniz gerekir. birkaç yıla çok spesifik olmayan metinleri çevirebilecek duruma gelebilirim ama o masadan kalkma fırsatı bulamazsam konuşma konusunda hep sıkıntı yaşayacağım. imkânı olan kişinin yapacağı en doğru şey ingilizcenin konuşulduğu bir ülkeye kursa gitmektir.
devamını gör...
çok yorgunum
--- alıntı ---
çok yorgunum
beni bekleme kaptan
çok yorgunum
beni bekleme kaptan
seyir defterini başkası yazsın
seyir defterini başkası yazsın
çınarlı, kubbeli, mavi bir liman
beni o limana
çıkaramazsın
beni o limana
çıkaramazsın
çınarlı, kubbeli, mavi bir liman
beni o limana
çıkaramazsın
beni o limana
çıkaramazsın
çok yorgunum
beni bekleme kaptan
--- alıntı ---
2:34 - 2:57 arası çok hoşuma gidiyor.
çok yorgunum
beni bekleme kaptan
çok yorgunum
beni bekleme kaptan
seyir defterini başkası yazsın
seyir defterini başkası yazsın
çınarlı, kubbeli, mavi bir liman
beni o limana
çıkaramazsın
beni o limana
çıkaramazsın
çınarlı, kubbeli, mavi bir liman
beni o limana
çıkaramazsın
beni o limana
çıkaramazsın
çok yorgunum
beni bekleme kaptan
--- alıntı ---
2:34 - 2:57 arası çok hoşuma gidiyor.
devamını gör...
aşk
"halk aşksızsa sokaklar banka dükkanlarıyla doludur"
cahit zarifoğlu
cahit zarifoğlu
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar
tavuğa ve tavuğu pişirmeyi akıl edenlere selam, getirene sevgi ve saygı, yaradana şükürler olsun!* / anlık doluydu buraya attım idare edin / o la la! / ne me quitte pas!

devamını gör...
die schimmelreiter
theodor w. storm'un, 1888'de yazdığı, türkçeye hayalet süvari olarak çevrilmiş uzun soluklu hikayesi.
başlangıçta oldukça korkutucu, gizemli bir şekilde başladıktan sonra tamamen bir drama dönüşmüş, insanı okurken yerine çivileyen bir hikaye bu, gerçekten de tanıtım yazılarında geçtiği gibi: insanla doğanın mücadelelerinden bir tanesi.
başlangıçta oldukça korkutucu, gizemli bir şekilde başladıktan sonra tamamen bir drama dönüşmüş, insanı okurken yerine çivileyen bir hikaye bu, gerçekten de tanıtım yazılarında geçtiği gibi: insanla doğanın mücadelelerinden bir tanesi.
devamını gör...
hiç aramıyorsun sormuyorsun hayırsız diyen insan tipi
halbuki aynı süre boyunca arayıp sormamışızdır birbirimizi. sen bikaç saniye önce selam verdin diye ne bu tantana
devamını gör...
hangi winx perisisin sorusu
net flora.
devamını gör...
muhabbet etmesini bilmeyen insan
-benim geçen başıma şöyle bir olay geldi.. bıdı bıdı
- asıl benim geçen başıma daha şöyle bir olay geldi vıdı vıdı.
-ya bi sıkıntım var
- ohoo o bi şey mi benim daha bi sıkıntım var.
-geçen bi rüya gördüm.
- ben asıl çok acayip, bi kere askerdeyken.
- asıl benim geçen başıma daha şöyle bir olay geldi vıdı vıdı.
-ya bi sıkıntım var
- ohoo o bi şey mi benim daha bi sıkıntım var.
-geçen bi rüya gördüm.
- ben asıl çok acayip, bi kere askerdeyken.
devamını gör...
yusuf güney'in astral seyahat ile uzaya gidişi
senin işin mi yoksa bu söyle çabuk? legal torbacı..
tanım: astral seyahat ile uzaya gittiğini idda eden müptezel. *
tanım: astral seyahat ile uzaya gittiğini idda eden müptezel. *
devamını gör...
26 saatlik otobüs yolculuğu için yardım
bir yardım çağrısı.
forumsal başlıklar açmazsak güzel olur tabi.
konuya gelirsek... bu kadar uzun süreyi geçirmek için en iyi klasik yöntemler kitap okumak, öğrenciyseniz ders çalışmak, uyumak, bulmaca çözmek, dışarıyı izleyerek müzik dinlemek... hatta bir rubik küp alıp onu çözmeye bile uğraşabilirsiniz. epeyce oyalayacaktır eğer konuyla ilgili tecrübeniz yoksa.
forumsal başlıklar açmazsak güzel olur tabi.
konuya gelirsek... bu kadar uzun süreyi geçirmek için en iyi klasik yöntemler kitap okumak, öğrenciyseniz ders çalışmak, uyumak, bulmaca çözmek, dışarıyı izleyerek müzik dinlemek... hatta bir rubik küp alıp onu çözmeye bile uğraşabilirsiniz. epeyce oyalayacaktır eğer konuyla ilgili tecrübeniz yoksa.
devamını gör...
dantevari denemeler
bir jorge luis borges kitabıdır.
dante edebiyatta çok şey demekti. edebiyattaki etki alanı o kadar büyüktü ki hangi yazarı, hangi edebiyatı etkilediğini saymakla bitiremeyiz. biz onu dev bir destan olan ve italyan edebiyatının yapı taşını oluşturan ilahi komedya ile tanıyoruz. bu dev yapıtta yanımıza önce vergilius ardından da beatrice ile cehennem, araf, cennet gezisi yaparken edebi zevkin de doruklarına çıkıyoruz.
shakespeare tiyatroyu yeniden yarattı. romeo ve juliet değil sadece söylediğim, onlarcası. tiyatro shakespeare’den önce yoktu sanki, sanki o dünyaya tiyatroyu yaratmak için gönderilmiş bir edebiyat peygamberi idi. gizemli yaşamı da onun dev bir tiyatro eserine dönüşmesine katkı yapmadı değil. çok şey değiştirdi dünyada.
ve borges denemelerinde iki ustayı bize kendince anlattı. kendince dememin elbette özel bir nedeni var. borges’in bir şeyi borgesce anlatması ona yepyeni bir anlam kazandırmıştır her zaman. kimsenin görmediği, kimsenin bakmayı düşünmediği bir açıdan bakar olaylara çünkü borges. borges muhteşem bir yazar olmasının yanı sıra çok yetkin bir okurdur da.
okuyun bu kitabı, size yepyeni yollar açacak.
dante edebiyatta çok şey demekti. edebiyattaki etki alanı o kadar büyüktü ki hangi yazarı, hangi edebiyatı etkilediğini saymakla bitiremeyiz. biz onu dev bir destan olan ve italyan edebiyatının yapı taşını oluşturan ilahi komedya ile tanıyoruz. bu dev yapıtta yanımıza önce vergilius ardından da beatrice ile cehennem, araf, cennet gezisi yaparken edebi zevkin de doruklarına çıkıyoruz.
shakespeare tiyatroyu yeniden yarattı. romeo ve juliet değil sadece söylediğim, onlarcası. tiyatro shakespeare’den önce yoktu sanki, sanki o dünyaya tiyatroyu yaratmak için gönderilmiş bir edebiyat peygamberi idi. gizemli yaşamı da onun dev bir tiyatro eserine dönüşmesine katkı yapmadı değil. çok şey değiştirdi dünyada.
ve borges denemelerinde iki ustayı bize kendince anlattı. kendince dememin elbette özel bir nedeni var. borges’in bir şeyi borgesce anlatması ona yepyeni bir anlam kazandırmıştır her zaman. kimsenin görmediği, kimsenin bakmayı düşünmediği bir açıdan bakar olaylara çünkü borges. borges muhteşem bir yazar olmasının yanı sıra çok yetkin bir okurdur da.
okuyun bu kitabı, size yepyeni yollar açacak.
devamını gör...
hani kurşun sıksan geçmez geceden
"ölüm, böyle altı okka koymaz adama; susmak ve beklemek müthiş!" dizeleriyle az cümleyle çok şey anlatan ahmed arif şiiri.*
seslendirilmiş halini de bırakayım;
yiğit harmanları, yığınaklar,
kurulmuş çetin dağlarında vatanların.
dize getirilmiş haydutlar,
hayınlar, amana gelmiş,
yetim hakkı sorulmuş,
hesap görülmüş.
demdir bu...
demdir,
derya dibinde yangınlar,
kan kesmiş ovalar üstünde mayıs...
uçmuş, bir kuştüyü hafifliğinde,
çelik kadavrası koruganların.
ölünmüş, canım, ölünmüş
murad alınmış...
gel gelelim,
beter, bize kısmetmiş.
ölüm, böyle altı okka koymaz adama,
susmak ve beklemek, müthiş
genciz, namlu gibi,
ve çatal yürek,
barışa, bayrama hasret
uykulara, derin, kaygısız, rahat,
otuz iki dişimizle gülmeğe,
doyasıya sevişmeye, yemeğe...
kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri,
asıl, bizim aramızda güzeldir hasret
ve asıl biz biliriz kederi.
içim, bir suskunsa tekin mi ola?
o malta bıçağı, kınsız, uyanık,
ve genç bir mısradır
filinta endam...
neden, neden alnındaki yıkkınlık,
bakışlarındaki öldüren buğu?
kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri...
nasıl da almış aklımı,
sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan,
dost, düşman söz eder kendi kavlince,
kınanmak, yiğit başına.
bu, ne ayıp, ne de yasak,
öylece bir gerçek, kendi halinde,
belki, yaşamama sebep...
evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık...
ve zehir - zıkkım cıgaram.
gene bir cehennem var yastığımda,
gel artık...
seslendirilmiş halini de bırakayım;
yiğit harmanları, yığınaklar,
kurulmuş çetin dağlarında vatanların.
dize getirilmiş haydutlar,
hayınlar, amana gelmiş,
yetim hakkı sorulmuş,
hesap görülmüş.
demdir bu...
demdir,
derya dibinde yangınlar,
kan kesmiş ovalar üstünde mayıs...
uçmuş, bir kuştüyü hafifliğinde,
çelik kadavrası koruganların.
ölünmüş, canım, ölünmüş
murad alınmış...
gel gelelim,
beter, bize kısmetmiş.
ölüm, böyle altı okka koymaz adama,
susmak ve beklemek, müthiş
genciz, namlu gibi,
ve çatal yürek,
barışa, bayrama hasret
uykulara, derin, kaygısız, rahat,
otuz iki dişimizle gülmeğe,
doyasıya sevişmeye, yemeğe...
kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri,
asıl, bizim aramızda güzeldir hasret
ve asıl biz biliriz kederi.
içim, bir suskunsa tekin mi ola?
o malta bıçağı, kınsız, uyanık,
ve genç bir mısradır
filinta endam...
neden, neden alnındaki yıkkınlık,
bakışlarındaki öldüren buğu?
kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri...
nasıl da almış aklımı,
sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan,
dost, düşman söz eder kendi kavlince,
kınanmak, yiğit başına.
bu, ne ayıp, ne de yasak,
öylece bir gerçek, kendi halinde,
belki, yaşamama sebep...
evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık...
ve zehir - zıkkım cıgaram.
gene bir cehennem var yastığımda,
gel artık...
devamını gör...
evli çiftlerin itici davranışları
evli olmayan herkesi evlendirmeye çalışmaları.
devamını gör...