biseksüel
kadın olanları heteroseksüel erkekler tarafından fetişize ediliyor, çok can sıkıcı bir durum bu.
biseksüel olduğumu öğrenen görüştüğüm erkekler “ee ne zaman threesome” kafasına giriyor direkt. bir insanın birden fazla cinsiyetten hoşlanması neden seninle threesome yapmak istediği anlamına gelsin.
okcupid’de de profil kısmında biseksüel yazdığı için kaç kere “selam, biseksüelmişsin, hiç ikisiyle birden oldun mu” minvalinde mesaj aldığımı hatırlamıyorum. gidin fantezi dünyanızda ne hayal ediyorsanız edin ama karşılaştığınız biseksüel kadınlara fantezi dünyanıza göre davranmayı bırakın.
biseksüel olduğumu öğrenen görüştüğüm erkekler “ee ne zaman threesome” kafasına giriyor direkt. bir insanın birden fazla cinsiyetten hoşlanması neden seninle threesome yapmak istediği anlamına gelsin.
okcupid’de de profil kısmında biseksüel yazdığı için kaç kere “selam, biseksüelmişsin, hiç ikisiyle birden oldun mu” minvalinde mesaj aldığımı hatırlamıyorum. gidin fantezi dünyanızda ne hayal ediyorsanız edin ama karşılaştığınız biseksüel kadınlara fantezi dünyanıza göre davranmayı bırakın.
devamını gör...
mezarsız ölüler
jean paul sartre tarafından yazılan adalet ağaoğlu tarafından türkçeye kazandırılan tiyatro oyunudur. türkiye'de ilk defa ankara sanat evi tarafından sahnelenmiştir. kadrosunda ; şevket altuğ,oben güney,ayton sert,seden kızıltunç,ışık toprak,tuncer necmioğlu,gündüz kalıç,tunca yönder,güner sümer,ayberk çölok,tekin özer,recep akyel yer almıştır.
devamını gör...
tarlabaşı
tarlabaşında çocuk olmak 1

hatice 7 yaşında, down sendromlu. annesi dışarı çıkmasına izin vermiyor, çocukların kızıyla alay etmelerine bozuluyor. hatice hep evde, penceresinden hayata bakıyor

arkadaşlarının sokakta oynamalarını izlemek, televizyon izlemekten daha zevkli, bazen pencerenin yanına gelip haticeyle konuşuyorlar hatta

haticenin annesi zehra hanım, 88 de edirne keşandan kocasıyla gelip istanbula yerleştiler. ılk zamanlar güzeldi. 4 yıl önce kocası sinan kafası güzelken meyhanede iki kişiyi bıçakladı. biri öldü, biri ucuz kurtuldu. 18 yıl yedi sinan hala içerde. zehra hanımın 3 kızı var, hatice en küçüğü bi o var zaten yanında diğer kızlar kayıp. zehra hanım bir alısveriş merkezinde temizlik işleri yapıyor.

birde çılgın sedat var, haticenin amcası, kafası kırık. sağda solda yaşar, beyoğlunda herhangi bir köşeden çıkabilir. zehra hanım bunca zamandır nasıl yaşadığına hayret ediyor. ayda yılda bir denk gelirse eline üçbeş kuruş sıkıştırır, karnını doyursun diye ama sedat için para demek bali demek.

haticenin kuzeni okan aynı zamanda en iyi arkadaşı.

yusuf, okanın küçüğü haticeyi hiç sevmez. oyuncaklarıyla oynatmaz kimseyi.

bu da okanın ablası sevilay haticeye resim yapmayı öğretiyor.

haticenin büyük ablası hasret , liseyi bitirdikten sonra sevdiği çocukla kaçtı, çocuk istanbulda üniverste okuyordu siyasi olaylara bulaşınca polisle başları derde girmiş istanbuldan gitmişler.

bu haticenin teyzesi feride, annesi işe gidince teyzesinin evindeki pencereden hayata bakmaya devam ediyor hatice...

hatice hayal meyal birini hatırlıyor aslında pencerede bu yüzden bekliyor o adam, babası.. ne zaman gelecek acaba .

tarlabaşında çocuk olmak iyi bir şey penceredende olsa hayat devam ediyor.
bu da haticenin en sevdiği şarkı.
fotoğraflar için svetlena eremina'ya teşekkürler.

hatice 7 yaşında, down sendromlu. annesi dışarı çıkmasına izin vermiyor, çocukların kızıyla alay etmelerine bozuluyor. hatice hep evde, penceresinden hayata bakıyor

arkadaşlarının sokakta oynamalarını izlemek, televizyon izlemekten daha zevkli, bazen pencerenin yanına gelip haticeyle konuşuyorlar hatta

haticenin annesi zehra hanım, 88 de edirne keşandan kocasıyla gelip istanbula yerleştiler. ılk zamanlar güzeldi. 4 yıl önce kocası sinan kafası güzelken meyhanede iki kişiyi bıçakladı. biri öldü, biri ucuz kurtuldu. 18 yıl yedi sinan hala içerde. zehra hanımın 3 kızı var, hatice en küçüğü bi o var zaten yanında diğer kızlar kayıp. zehra hanım bir alısveriş merkezinde temizlik işleri yapıyor.

birde çılgın sedat var, haticenin amcası, kafası kırık. sağda solda yaşar, beyoğlunda herhangi bir köşeden çıkabilir. zehra hanım bunca zamandır nasıl yaşadığına hayret ediyor. ayda yılda bir denk gelirse eline üçbeş kuruş sıkıştırır, karnını doyursun diye ama sedat için para demek bali demek.

haticenin kuzeni okan aynı zamanda en iyi arkadaşı.

yusuf, okanın küçüğü haticeyi hiç sevmez. oyuncaklarıyla oynatmaz kimseyi.

bu da okanın ablası sevilay haticeye resim yapmayı öğretiyor.

haticenin büyük ablası hasret , liseyi bitirdikten sonra sevdiği çocukla kaçtı, çocuk istanbulda üniverste okuyordu siyasi olaylara bulaşınca polisle başları derde girmiş istanbuldan gitmişler.

bu haticenin teyzesi feride, annesi işe gidince teyzesinin evindeki pencereden hayata bakmaya devam ediyor hatice...

hatice hayal meyal birini hatırlıyor aslında pencerede bu yüzden bekliyor o adam, babası.. ne zaman gelecek acaba .

tarlabaşında çocuk olmak iyi bir şey penceredende olsa hayat devam ediyor.
bu da haticenin en sevdiği şarkı.
fotoğraflar için svetlena eremina'ya teşekkürler.
devamını gör...
yağmura en çok yakışan şey
kahve eşliğinde kitap okumak
devamını gör...
la luna
norveçli enfes bir sese sahip kadın sanatçıdan ilham alarak nickini oluşturduğunu düşündüğüm; oldukça güzel bir yeteneği olan yazarımızdır. oylama alışkanlığı edindiğini görmekteyim. daim olsun, artılar için teşekkür ediyorum.
(bkz: aurora aksnes)
(bkz: aurora aksnes)
devamını gör...
regl ağrısı
gerçekten bunu çekmek neden zorunlu, başka bir şekilde beden var olup çocuk sahibi olmak olamaz mıydı? yani tanrım her ay bu kadar acı, mide bulantısı, hayattan bezme nedir işkence amaçlı mı? hayatımda etmediğim küfürleri ediyorum, her ay hastanelik olmaktan bıktım. kadın olmayı geçtim her kadın bile bu kadar acı çekmezken ne talihsizlik ya ağrılı adet geçirmek.*
devamını gör...
şamanizm
günümüzdeki tüm dinlere kıyasla daha akılcı ve doğa odaklı olan inançlar topluluğu.
arapların dinini almasaydık çok daha gelişmiş bir millet olabilirdik.
arapların dinini almasaydık çok daha gelişmiş bir millet olabilirdik.
devamını gör...
17 şubat 1926 türk medeni kanunu'nun kabulü
4 ekim 1926 da yürürlüğe girmiştir. kabulü ile yürürlük tarihi arasındaki sürede eski medeni kanun* hükümleri devam etmiştir.
devamını gör...
mamut mağarası
abd kentucky'de bulunan, gün ışığı görmeyen, dünyanın en derin mağaralarından birisi.
devamını gör...
insanları giyimine ve dış görünüşüne göre yargılamak
bu yargının en net örneğini de nezaket konusunda görüyoruz maalesef. çünkü nezakete dahi faydacı bir yaklaşım var. giyim tarzına göre hitap şekilleri belirleniyor, üstelik bu kıyas insanların gözüne gözüne sokuluyor. örneğin alışveriş için bir yere giren iki kişiden birine "abla/abi"* denirken diğerine "hanımefendi/beyefendi" denilebiliyor. birine "sen" denirken diğerine "siz" diye hitap ediliyor. hem de aynı anda oluyor bunlar. toplu taşımada bile yer vermek için daha iyi giyimli biri tercih ediliyor.
en üzücü kısmı da hor görülen insanın bunu kanıksamış olması. bazı hastalarım kendisine olması gerektiği gibi, herkese davrandığım gibi davrandığım hâlde bunu bir lütufmuş iyilikmiş gibi görürdü. hâlbuki karşılıklı saygıyı kazanmaktan başka bir amacı yoktu. öyle de olmalı diye düşünüyorum. zaten bir şekilde zorlaşan hayatlarımızı birbirimiz için iyice zorlaştırmak bana hep zalimce gelmiştir.
en üzücü kısmı da hor görülen insanın bunu kanıksamış olması. bazı hastalarım kendisine olması gerektiği gibi, herkese davrandığım gibi davrandığım hâlde bunu bir lütufmuş iyilikmiş gibi görürdü. hâlbuki karşılıklı saygıyı kazanmaktan başka bir amacı yoktu. öyle de olmalı diye düşünüyorum. zaten bir şekilde zorlaşan hayatlarımızı birbirimiz için iyice zorlaştırmak bana hep zalimce gelmiştir.
devamını gör...
başarıyı engelleyen faktörler
amerikalı bir gazeteci atatürk'e işlerinde nasıl başarılı olduğunu sorar. atatürk'ün cevabı ise şöyledir;
"ben bir işte nasıl başarılı olacağımı düşünmem. o işe neler engel olur, diye düşünürüm. engelleri kaldırdım mı, iş zaten kendi kendine yürür."
(bkz: niyazi ahmet banoğlu)
"ben bir işte nasıl başarılı olacağımı düşünmem. o işe neler engel olur, diye düşünürüm. engelleri kaldırdım mı, iş zaten kendi kendine yürür."
(bkz: niyazi ahmet banoğlu)
devamını gör...
ikili ilişkilerde sık yapılan hatalar
çok fazla hata vardır. küçük bir liste yapayım :
1) hayır diyememek.
2) kısa sürede samimi olmak.
3) sırlarını açmak.
4) kendinden ödün vermek.
tanım: ikili ilişkilerde yapılan en büyük hataları paylaştığımız başlıktır.
1) hayır diyememek.
2) kısa sürede samimi olmak.
3) sırlarını açmak.
4) kendinden ödün vermek.
tanım: ikili ilişkilerde yapılan en büyük hataları paylaştığımız başlıktır.
devamını gör...
geceye bir cem karaca şarkısı bırak
özellikle son zamanlarda dinlerken bir yandan içimden gelerek eşlik ettiğim bence yapılmış en güzel türkçe şarkılardan biri.
devamını gör...
ivanmilinski
kaprisi olmayan, isme takılmayan, derdi yazmak olan dost yazar.
ayrıca en az benim kadar, zirveye yakışan yazar. *
ayrıca en az benim kadar, zirveye yakışan yazar. *
devamını gör...
kender
kilitleri bir eğlence olarak gören, en baba kapıyı 1 dakika içinde açan, "kapıyı kilitleyerek neden amacını aşağılayım ki" vecizesinin sahibi olan sevimli yaratıklardır.
moralleri çok ama çok zor bozulur. hapishanelerde "eğlenceli" olduğu için kalırlar. hapishane dışında bir kavga gürültü duyarlarsa aralarından biri "hadi kapıyı açıp bakalım!" der, topluca kapıyı açıp dışarı çıkarlar.
bu nedenle çoğu şehir kenderleri almaz, suç işleyen kenderleri ise hapse atmak yerine şehir dışına atmayı tercih ederler.
bulundukları mekanların en minik kovuğunu bile bilir, her şehrin hapishane yemekleri konusunda eğlenceli muabbetler yaparlar.
bir kenderi bir yerden atarsanız ve o kender orada bulunmak istiyorsa tekrar girmesi 30 saniyesini alacaktır.
çok konuşurlar, o kadar çok konuşurlar ki bazen ölmemek için nefes almak amacıyla durmak zorunda kalırlar. aşırı iyi niyetlidirler.
üzerlerinde binlerce incik-boncuk, harita, gerekli gereksiz sayısız nesne bulunur.
konsantrasyonları inanılmaz düşüktür. bulutlardan konuşurken bir anda duvarcı ustalarına geçebilirler.
hiçbir şeyden korkmazlar. ejdarhaların kuyruğunu çekecek kadar korkusuzlardır. ama bu korkusuzlukları cesaretten değil, "korku" denilen duyguyu hissetmemelerinden ileri gelir. bu nedenle kenderlerin çoğu fazla yaşamazlar. yaşlı kenderler çok nadirdir.
o kadar korkusuzlardır ki, tasslehoff üzerinde ejderhaları delirten bir korku büyüsü olan sohikan korusunu bile (zor da olsa) geçebilmiştir.
her yeni şey gibi ölümü de eğlenceli ve yaşanması gereken muhteşem bir deneyim olarak görürler.
dillerinin kemiği yoktur. karşılarında bir tanrı olsa bile "naber" diye muhabbete girerler, hatta tass girmiştir.
süper mal aşırırlar. yanınızdan bir kender geçtiğinde muhtemelen cüzdanınız artık yoktur. ama asla "hırsızlık" amacı gütmezler. onların yaptığı aslında "ödünç almaktır"
kenderlerin kitabında "mülkiyet" denilen kavram yoktur. herşey herkese aittir. bir kender evinize girip sürahinizi alıp gidebilir, aynısını siz ona yaparsanız asla da umrunda olmaz.
bu yüzden bir kendere "hırsız" dediğinizde inanılmaz alınır, üzülür, kalbi kırılır hatta sinirlenir. bir kenderi sinirlendirmenin ya da üzmenin ender yollarından biri ona "hırsız" demek ya da sevdiklerine zarar vermektir.
daima gezdikleri, yıllarca kıtaları dolaştıkları için yerleşik hayata fazla alışamazlar.
korkunç meraklılardır. önlerinde cehennem kapısı açılsa bakmak için düşünmeden girerler. (ki [yine] tasslehoff girmiştir de)
değerleri farklı olduğu (daha doğrusu hemen hemen hiç değerleri olmadığı) için hemen hemen hiç evlenmezler de.
ama bütün bunlara rağmen şefkatli, duygulu, sevdiklerine sadık ve iyi kalpli, sevimli yaratıklardır.
dragonlance evreninin tartışmasız en eğlenceli ırkıdır kenderler. kalplerinde asla kötülük taşımazlar.
(bkz: tasslehoff burrfoot)
moralleri çok ama çok zor bozulur. hapishanelerde "eğlenceli" olduğu için kalırlar. hapishane dışında bir kavga gürültü duyarlarsa aralarından biri "hadi kapıyı açıp bakalım!" der, topluca kapıyı açıp dışarı çıkarlar.
bu nedenle çoğu şehir kenderleri almaz, suç işleyen kenderleri ise hapse atmak yerine şehir dışına atmayı tercih ederler.
bulundukları mekanların en minik kovuğunu bile bilir, her şehrin hapishane yemekleri konusunda eğlenceli muabbetler yaparlar.
bir kenderi bir yerden atarsanız ve o kender orada bulunmak istiyorsa tekrar girmesi 30 saniyesini alacaktır.
çok konuşurlar, o kadar çok konuşurlar ki bazen ölmemek için nefes almak amacıyla durmak zorunda kalırlar. aşırı iyi niyetlidirler.
üzerlerinde binlerce incik-boncuk, harita, gerekli gereksiz sayısız nesne bulunur.
konsantrasyonları inanılmaz düşüktür. bulutlardan konuşurken bir anda duvarcı ustalarına geçebilirler.
hiçbir şeyden korkmazlar. ejdarhaların kuyruğunu çekecek kadar korkusuzlardır. ama bu korkusuzlukları cesaretten değil, "korku" denilen duyguyu hissetmemelerinden ileri gelir. bu nedenle kenderlerin çoğu fazla yaşamazlar. yaşlı kenderler çok nadirdir.
o kadar korkusuzlardır ki, tasslehoff üzerinde ejderhaları delirten bir korku büyüsü olan sohikan korusunu bile (zor da olsa) geçebilmiştir.
her yeni şey gibi ölümü de eğlenceli ve yaşanması gereken muhteşem bir deneyim olarak görürler.
dillerinin kemiği yoktur. karşılarında bir tanrı olsa bile "naber" diye muhabbete girerler, hatta tass girmiştir.
süper mal aşırırlar. yanınızdan bir kender geçtiğinde muhtemelen cüzdanınız artık yoktur. ama asla "hırsızlık" amacı gütmezler. onların yaptığı aslında "ödünç almaktır"
kenderlerin kitabında "mülkiyet" denilen kavram yoktur. herşey herkese aittir. bir kender evinize girip sürahinizi alıp gidebilir, aynısını siz ona yaparsanız asla da umrunda olmaz.
bu yüzden bir kendere "hırsız" dediğinizde inanılmaz alınır, üzülür, kalbi kırılır hatta sinirlenir. bir kenderi sinirlendirmenin ya da üzmenin ender yollarından biri ona "hırsız" demek ya da sevdiklerine zarar vermektir.
daima gezdikleri, yıllarca kıtaları dolaştıkları için yerleşik hayata fazla alışamazlar.
korkunç meraklılardır. önlerinde cehennem kapısı açılsa bakmak için düşünmeden girerler. (ki [yine] tasslehoff girmiştir de)
değerleri farklı olduğu (daha doğrusu hemen hemen hiç değerleri olmadığı) için hemen hemen hiç evlenmezler de.
ama bütün bunlara rağmen şefkatli, duygulu, sevdiklerine sadık ve iyi kalpli, sevimli yaratıklardır.
dragonlance evreninin tartışmasız en eğlenceli ırkıdır kenderler. kalplerinde asla kötülük taşımazlar.
(bkz: tasslehoff burrfoot)
devamını gör...
tüyleri diken diken eden anlar
genellikle heyecan mutluluk gibi oluşan durumlarda tüylerimizin ürpermesi anlamına gelen deyimdir. mesela benim bir topluluğun içinde istiklal marşı okurken tüylerim hazır ola geçiyor.
devamını gör...
mısır şurubu kotasının 2,5'tan 5'e çıkarılması
nişasta bazlı şekerlerin kotası yüzde 100 artırılarak, yüzde 2.5’dan yüzde 5’e çıkarıldı.
şeker kotalarının düzenlenmesi ve uygulanmas ilişkin yönetmelik resmi gazete’de yayımlandı.
yönetmelikte nişasta bazlı şekerlerin kotası yüzde 2.5’dan yüzde 5’e çıkarıldı.
cumhurbaşkanı bu kotayı yüzde 50 düşürme ve artırmaya yetkili olacak. bilindiği üzere nişasta bazlı şekerlerin kotası 2018 yılında önc yüzde 10’dan yüzde 5’e bir yıl sonra da yüzde 2,5’a düşürülmüştü.
2002’deki yönetmelik yürürlükten kaldırıldı
diğer yandan 2002 yılında uygulamaya konulan, şeker kotalarının düzenlenmesine ilişkin yönetmelikte yürürlükten kaldırıldı.
yiğit bulut, “cumhurbaşkanı izin vermez” demişti
uzun süredir gündemde olan nişasta bazlı şeker kotası konusunda cumhurbaşkanı başdanışmanı yiğit bulut, “zehir lobisine savaş açtım” demiş ve 3 yıl önce televizyon programında şunları söylemişti:
“bu ülkede nbş (nişasta bazlı şeker) ile savaşı başlatan ilk kişi benim. ben nbş ile savaşı başlatana kadar hiçbir gazeteci konuşamamıştı konu hakkında. halen de konuşan yok. reklam pastası ve korkudan kimse konuşamaz. türkiye’nin çocukları gerçek şeker yiyecekse, şeker üretimi yapabilecekse ve hayatta kalması gerekiyorsa ben size şunu söylüyorum; sayın cumhurbaşkanımız asla böyle bir şeye izin vermez. bakın dinleyen herkese sesleniyorum; tüketimden gelen gücünüzü kullanın; yarın sabahtan itibaren su ve ayran haricinde nbş kullanılan hiçbir ürünü çocuklarınıza içirmeyin. var mısınız? gerçek şeker kullanmanın 250 katı maliyeti var. nbş o kadar adi bir şey ki maliyeti 250’de 1’e düşüyor. beni bu çağrımdan dolayı öldürürler. nbş lobisi o kadar güçlü bir lobi ki beni öldürürler.
buradan
şeker kotalarının düzenlenmesi ve uygulanmas ilişkin yönetmelik resmi gazete’de yayımlandı.
yönetmelikte nişasta bazlı şekerlerin kotası yüzde 2.5’dan yüzde 5’e çıkarıldı.
cumhurbaşkanı bu kotayı yüzde 50 düşürme ve artırmaya yetkili olacak. bilindiği üzere nişasta bazlı şekerlerin kotası 2018 yılında önc yüzde 10’dan yüzde 5’e bir yıl sonra da yüzde 2,5’a düşürülmüştü.
2002’deki yönetmelik yürürlükten kaldırıldı
diğer yandan 2002 yılında uygulamaya konulan, şeker kotalarının düzenlenmesine ilişkin yönetmelikte yürürlükten kaldırıldı.
yiğit bulut, “cumhurbaşkanı izin vermez” demişti
uzun süredir gündemde olan nişasta bazlı şeker kotası konusunda cumhurbaşkanı başdanışmanı yiğit bulut, “zehir lobisine savaş açtım” demiş ve 3 yıl önce televizyon programında şunları söylemişti:
“bu ülkede nbş (nişasta bazlı şeker) ile savaşı başlatan ilk kişi benim. ben nbş ile savaşı başlatana kadar hiçbir gazeteci konuşamamıştı konu hakkında. halen de konuşan yok. reklam pastası ve korkudan kimse konuşamaz. türkiye’nin çocukları gerçek şeker yiyecekse, şeker üretimi yapabilecekse ve hayatta kalması gerekiyorsa ben size şunu söylüyorum; sayın cumhurbaşkanımız asla böyle bir şeye izin vermez. bakın dinleyen herkese sesleniyorum; tüketimden gelen gücünüzü kullanın; yarın sabahtan itibaren su ve ayran haricinde nbş kullanılan hiçbir ürünü çocuklarınıza içirmeyin. var mısınız? gerçek şeker kullanmanın 250 katı maliyeti var. nbş o kadar adi bir şey ki maliyeti 250’de 1’e düşüyor. beni bu çağrımdan dolayı öldürürler. nbş lobisi o kadar güçlü bir lobi ki beni öldürürler.
buradan
devamını gör...
sarhoşluk
kısa süre içinde etkili miktarda alkol alınmasının , merkezi sinir sistemi üzerindeki olumsuz neticesidir. doz alımı hafif olduğunda kişide keyif, samimi davranışlar, sahte gülücük, arada da asabiyet durumları aynı anda görülebilir. bazen de kişi şuuru yerinde ve kendine hakim de olabilir. kanda alkol oranı arttığında da kontrol yitimi, agresiflik, algı bozukluğu, etrafı çift görme, konuşma bozuklukları başlar. bu oran daha da artarsa ve alkol alımı hızlı olmuşsa, körkütük sarhoşluk diye tanımladığımız, solunum bozukluğu, duyu kaybı ve komaya kadar gidebilecek uyku durumu da baş gösterir. normale dönmesi de iki ya da üç saat sonrayı bulur. daha sonra da kişinin ağzı kuruyup acılaşabilir.
sarhoşluk, yalnızca aşırı derecede alkollü içki tüketmekten kaynaklanan bir durum değildir. yükseklik sarhoşluğu mesela, dağcılar da yükseğe çıkmaktan kaynaklanan oksijen eksikliği sonucu yaşanan zirve sarhoşluğu. derinlik sarhoşluğu da derine inen dalgıçların yaşadığı bilinç kaybıyla alakalı.
bir de iktidar sarhoşluğu var, o da iktidar olanın kendini zirvede hissetmesi gibi. tabi bunu kullanırken doğru söz ve zamanlama ile kullanmak gerek. kazaya kurban gidip de iktidardakilere doğrudan sarhoş derseniz, o zaman dava açarlar.
sarhoşluk, yalnızca aşırı derecede alkollü içki tüketmekten kaynaklanan bir durum değildir. yükseklik sarhoşluğu mesela, dağcılar da yükseğe çıkmaktan kaynaklanan oksijen eksikliği sonucu yaşanan zirve sarhoşluğu. derinlik sarhoşluğu da derine inen dalgıçların yaşadığı bilinç kaybıyla alakalı.
bir de iktidar sarhoşluğu var, o da iktidar olanın kendini zirvede hissetmesi gibi. tabi bunu kullanırken doğru söz ve zamanlama ile kullanmak gerek. kazaya kurban gidip de iktidardakilere doğrudan sarhoş derseniz, o zaman dava açarlar.
devamını gör...
pizza
bugün lüks restoranların favori mönüsü aslında geçmişin yoksul yemeği. incecik hamurun üzerine yalnızca biberiye eklenip fırına bırakılıyor, piştikten sonra da biraz zeytinyağı dökülüyor, sonra tuzlanıp hazır hale getiriliyor. bu katıksız pizza yıllarca yoksul italyan ailelerin besini olmuş. pizza zamanla ülkeye yayıldıkça da üzerine konan malzemeler çeşitlenmiştir.
devamını gör...