ivanmilinski
nick altıma ilk yorum giren değerli yazar.
devamını gör...
istanbul'da simidin 2.5 lira olması
martılar öksüz kaldı.
devamını gör...
hiperaljezi
ağrıya karşı duyarlılığın artması durumudur. hiperaljezide ağrı algılanmasında artış görülür.
primer veya sekonder olarak ayrılabilir. primer hiperaljezide, ağrı algılayan reseptörlerin hassasiyeti artmıştır. sekonder hiperaljezide ise omurilikte ağrı iletimi yapan nöronların aktivasyon eşiğinde düşme meydana gelmiştir.
primer veya sekonder olarak ayrılabilir. primer hiperaljezide, ağrı algılayan reseptörlerin hassasiyeti artmıştır. sekonder hiperaljezide ise omurilikte ağrı iletimi yapan nöronların aktivasyon eşiğinde düşme meydana gelmiştir.
devamını gör...
fyodor mihayloviç dostoyevski
rus yazar. yememiş içmemiş yazmış kendileri.
devamını gör...
zenginlerin bayrak edebiyatı yapması
aşırı samimiyetsiz ve çıkar kokan edebiyattır. milyonlarca liralık köşklerinde yaşayan bu zenginler şayet erkekse askere gitmemiş, vatan millet için herhangi bir şey yapmamışlardır. çoğu da ülkeyi hiç de ahlaklı şekilde temsil etmemişlerdir. sadece bazı isimlere yaranmak için çıkıp çıkıp "bayrak için ölürüz" vs. açıklamalar yaparlar. örneğin burak yılmaz. mesut özil'e "benimle milli takım forması altında savaşmış futbolcularla ilgili konuşmak istiyorum" tarzı bir yorumla saldırmış. karısını döven bir adam olarak, gazeteciye saldırıp bir şarkıcıya silah çeken adamla da en yakın arkadaş kendisi. daha örnekler çoğaltılabilir.
devamını gör...
moderasyonun yazarları insan yerine koymaması
(bkz: ama bu beni üzer gençler)
(bkz: hele söyleyin canlarımmm bu modlar size ne etti)
--- alıntı ---
bakın benim parolam sevgidir ama ben şiddeti de yerine göre bir enstrüman olarak kullanırım.
--- alıntı ---
(bkz: hele söyleyin canlarımmm bu modlar size ne etti)
--- alıntı ---
bakın benim parolam sevgidir ama ben şiddeti de yerine göre bir enstrüman olarak kullanırım.
--- alıntı ---
devamını gör...
faydalı mobil uygulamalar
1001 kitap- okuduğunuz veya okuyacağınız kitapları listelediğiniz bir nevi kitap paylaşım uygulaması.
isterseniz gizlilik özelliğini kullanıp kendi kitap okuma listenizi oluşturursunuz.
okuyucuların kitaplar hakkındaki yorumları ile fikir sahibi olabilirsiniz.
kendinize okuma hedefi koyabilirsiniz.
isterseniz gizlilik özelliğini kullanıp kendi kitap okuma listenizi oluşturursunuz.
okuyucuların kitaplar hakkındaki yorumları ile fikir sahibi olabilirsiniz.
kendinize okuma hedefi koyabilirsiniz.
devamını gör...
sözlük kültürü
bünyesinde var olan farklı tip yazarları aynı potada eritemediği sürece varlığını sürdüremeyecek olan sözlüklerin sahip olması gereken kültürdür.
99 senesinde deneysel denilebilecek bir platform olarak kurulan ekşi sözlük bu konuda örneği bulunmaz bir platformdur. kişilerin bilgi ve tecrübelerini anonim olarak aktarması ve gündeme dair gelişmeleri yine anonim olarak yorumlamasına izin veriyor oluşuyla ciddi bir ihtiyaca karşılık geliyordu. kişilerin yazdıklarını arşivleme ve daha sonrasında arayan kişiye ulaştırma imkanı tanıyordu. tabi bu tür bir hizmeti sağlarken var olan sosyal medya sitelerinden ayrılması için bir takım düzenlemeler ve oluşuma özel format gerekiyordu. zaman içerisinde kervanı yolda düzerek yazılanları bir standarda bağlamaya başardılar. bu format sonraları kurulan sözlükler içinde güzel bir örnek teşkil ederken bu kadar farklı insanı bir arada bulunduran ortamı izlerken iştahı kabaran büyük reklam şirketlerini peşinden sürükledi zira muhteşem bir gücü ellerinde barındırıyorlardı; halkın adamı kemal sunal edasıyla yazarlar tarafından övülen ürünler tüketiliyor, yerilen ürünler talep görmüyordu. hala bir çok kişi en ufak alış verişinde dahi ürünle ilgili bilgi sahibi olmak için ''tarafsız'' , ''senin benim gibi'' yazarların girdilerine şöööyle bir göz gezdiriyor. bu reklam şirketlerinin yada grupların gerek sunduğu imkanlarla gerek maddi yatırım ve ödediği reklam ücretleriyle oluşum başta bahsettiğimiz; ''kişinin anonim olarak kendini ifade edebileceği bir platform olma'' kaygısı ile bu grup ve büyük reklam şirketlerinin manipülasyon aracı olması arasında ezilmeye başladı. geldiğimiz noktada kişinin kendini ifade edebileceği bir ortamdan ziyade tahakküm kurmak isteyen grupların birbirini mızraklarla kovaladığı bir noktaya geldi. tabi ki oluşumun bu noktaya gelmesinin tek sebebi grupların manipülasyon çabaları olmadı; siyasi iklimin yarattığı ''o'' kişiler ve gruplara karşı yarattığı tahammülsüzlük ve hayali düşmanla savaşma politikasının tabanda nasıl karşılık bulduğunun bir göstergesi halini aldı. (bkz: imam osurursa cemaat sıçarmış)
bu zamanlarda bu mizojinik, manipülatif ve bipolar havadan bunalan kişilerce farklı bir soluk getirmek amacıyla farklı sözlükler kurulmaya başlandı. her birinin kuruluşunda alternatif oluşturma çabası yatıyordu ancak başta şikayetçi oldukları yukarıda bahsettiğim negatif durumlar karşısında ya kurucu ekipler mevzileri terk etti yada bu manipülatif grup ve reklam şirketlerinin baskısı altında seslerini çıkaramaz hale geldiler.
bugünlerde yine tüm bunlara muhalif ve yine benzer kaygılarla kurulmuş bir başka sözlükte yazıyor/okuyoruz. bu sözlüğünde akıbetinin öncekilere benzemesini istemiyoruz. elbette ayça_22'nin oturum açmadığını bildiğimiz gibi bu oluşumunda sonsuza kadar sürmeyeceğini biliyoruz ancak var olduğu sürece daha okunabilir kalması için okunan girdileri yazan kişiler olarak elimizi önce vicdanımıza sonra taşın altına koymamız gerekiyor zira; ''armut piş ağzıma düş'' ile olmasını beklemek rüyadan öte gitmeyeceğini bilecek bilince sahip olduğumuzu umuyorum.*
peki sözlük kültürünü yaşatmak ve okunabilir bir sözlük için yazarlar ne yapabilir?
kafa sözlük formatı ve kuralları bakın burada gayet yazılmış şurayı bir okumak buranın nasıl bir oluşuma dönüştürülmek istendiği ile ilgili fikir veriyor. okumaktan üşenerek yazmak mümkün değil arkadaşlar okuyacağız ancak önce bulunduğumuz ortamın kurallarını okuyacağız sonra başlıkların altına öptün formatı eyledin viran şeklinde bakınız vermek zorunda kalıyoruz hoş olmuyor.
dipnot olarak ekleyeyim bu girdiyi moderasyonu övmek için falan yazdığım yok hee yanlış anlaşılmasın yoksa ''bugün en büyük düşmanım sensin yoldaş benjamin franklin'' şeklinde nickaltı girmem gerekir yazık. kendisinden pek hazzetmediğim doğrudur ama düşman değiliz, yoksa?*
bir diğer hususta 99 yılından itibaren kurulan sözlüklerin tamamında farklı gruplara ayırabileceğimiz yazar grupları oluşmaya başladı. bu yazarların oranları ve girdiği entrylerin nitelikleri kurulan sözlüklerin dinamiklerini ve jargonlarını oluşturmaya hizmet etti. başlıca yazar gruplarını şöyle kısa kısa incelemeye çalışırsak;
bilgi içerikli entry giren yazarlar ilk saflara katılan yazarlar oluyorlar ve genelde şuan okuduğunuz gibi manas destanı yazma konusunda bir miktar tecrübe sahibi oluyorlar ve her daim; ''format elden gideyah'', ''troller geliyeeh'' , ''sözlük bozuyeeh'' şeklinde ilk kurulduğu günden itibaren nazi subayı edasıyla gerek zaman zaman yazmayı bırakarak gerek uzun uzun entryler döşerek sözlükleri protesto ediyor. #597018 bakın aynısından bende yazdım mesela; ''format elden gidiyeh'' temalı. bu arkadaşlar genellikle zararsızdır ancak sözlükten el çekmeleri durumunda birçok sözlükte görülen kalitesiz troll istilaları ve mizojini daha fazla yer bulur oluyor. girdinin en başında bahsettiğim; bilgi ve tecrübelerini aktarma kısmını genellikle bu gruba dahil yazarlar üstleniyor. bu sebeplerle mevzileri terk etmemeleri oluşumların geleceği açısından önem arz ediyor. buradan ayrılan kafa sözlük yazarlarına bir çağrım olsun bu girdi; ''tülaaaaayy geri dön tülaayy''
troll yazarlar, bakın bunlar benim en sevdiğim yazar grubu çoğunu evime alıp içli köfteyle, lahmacunla, kebapla beslerim o derece* bu arkadaşlar stresli bunaltıcı gündem içerisinde bize nefes alacak, yer yer gülümsetecek yada sözlüğün kendi jargonunda yer alacak ifadeleri üretecek girdiler yazıyorlar. yer yer ''cahiller'' diyebilme potansiyelinde kibrinden gözü dönmüş farklı gruplarda ki yazarlara amiyane tabirle haddini bildirmekten çekinmiyorlar kaldı ki girdileri silinince banlanınca falanda ağlamıyorlar adamlar eğleniyor/eğlendiriyor. toplumun ikiyüzlülüğünü ayna gibi suratına çarpacak tespitlerini kahkaha attırarak okutuyorlar bu sebeple bu grup kıymetlidir sözlüklerden uzaklaştırılmaları ortamı bir anda buz wikipedia'ya dönüştürüyor. bu sebeple feed troll diyor ve kendilerinin kafalarına kalp fırlatıyorum.
bir diğer grup ise kimseye dalaşıp bulaşmayan hikaye/şiir yazan tayfa. bunlar usul usul yazarlık becerilerini geliştirip aynı zamanda yazdıklarını farklı insanlara sunma imkanı bulan kıymetli bir kitledir sözlüklere renk katarlar. sol frameden, trollerden, entellerden, fuları sararmışlardan, bomontisine sigara külü düşen kadıköy bebelerinden bunaldığınızda profillerini bir ziyaret eder bambaşka dünyalara yelken açarsınız. güzel etkileşim kurarsınız.
bak bunlar beni en yoran grup horasan'da otlayan keçiyle ilgili bile gündem başlığı açma potansiyeli olan arkadaşlar aynı zamanda bu arkadaşlar sismik g.tlü olduğu için hissettikleri 1.1 büyüklüğünde deprem ile ilgili bile başlık açabilirler, düşünün kandilli rasathanesinin haberi yok, öyle bir g.tten bahsediyoruz ancak üzerine konuşulması gereken, toplumu kutuplaştıran ve negatif olaylar karşısında insanların fikir alışverişi yapabileceği başlıkları açan arkadaşlarda yine bu gruba dahildirler. sözlüklerin olmazsa olmazı mihenk taşlarının öncülerindendir. yüksek duyarlılıkları sebebiyle zaman zaman bir sma hastalı çocuk için gerekli bağış toplanır yada bir başka sosyal sorumluluk projesi desteklenir bu kıymetli katkıları sebebiyle sismik g.tlü oluşları tölare edilebilmelidir.*
yukarıda elimden geldiğince anlatmaya çalıştım konunun özüne gelirsek; sözlüklerden bahsi geçen grupların birini dahi çıkarmak oranın sözlükten ziyade belirli bir amaca hizmet eden platforma yada foruma dönüşmesine sebebiyet verir. sözlüğü sözlük yapan temel prensip bu çok seslilikten gelir. bu sebeple tüm bu olumsuz iklime rağmen bir birimize anlayış göstermeye özen göstermek bu oluşumların devamlılığı ve niteliği açısından önem arz ediyor.
hep beraber ponçik ponçik yazalım, gitmeyelim, hepinizi seviyorum sözlük ***
evet, eyyorlamam bu kadar addio!
99 senesinde deneysel denilebilecek bir platform olarak kurulan ekşi sözlük bu konuda örneği bulunmaz bir platformdur. kişilerin bilgi ve tecrübelerini anonim olarak aktarması ve gündeme dair gelişmeleri yine anonim olarak yorumlamasına izin veriyor oluşuyla ciddi bir ihtiyaca karşılık geliyordu. kişilerin yazdıklarını arşivleme ve daha sonrasında arayan kişiye ulaştırma imkanı tanıyordu. tabi bu tür bir hizmeti sağlarken var olan sosyal medya sitelerinden ayrılması için bir takım düzenlemeler ve oluşuma özel format gerekiyordu. zaman içerisinde kervanı yolda düzerek yazılanları bir standarda bağlamaya başardılar. bu format sonraları kurulan sözlükler içinde güzel bir örnek teşkil ederken bu kadar farklı insanı bir arada bulunduran ortamı izlerken iştahı kabaran büyük reklam şirketlerini peşinden sürükledi zira muhteşem bir gücü ellerinde barındırıyorlardı; halkın adamı kemal sunal edasıyla yazarlar tarafından övülen ürünler tüketiliyor, yerilen ürünler talep görmüyordu. hala bir çok kişi en ufak alış verişinde dahi ürünle ilgili bilgi sahibi olmak için ''tarafsız'' , ''senin benim gibi'' yazarların girdilerine şöööyle bir göz gezdiriyor. bu reklam şirketlerinin yada grupların gerek sunduğu imkanlarla gerek maddi yatırım ve ödediği reklam ücretleriyle oluşum başta bahsettiğimiz; ''kişinin anonim olarak kendini ifade edebileceği bir platform olma'' kaygısı ile bu grup ve büyük reklam şirketlerinin manipülasyon aracı olması arasında ezilmeye başladı. geldiğimiz noktada kişinin kendini ifade edebileceği bir ortamdan ziyade tahakküm kurmak isteyen grupların birbirini mızraklarla kovaladığı bir noktaya geldi. tabi ki oluşumun bu noktaya gelmesinin tek sebebi grupların manipülasyon çabaları olmadı; siyasi iklimin yarattığı ''o'' kişiler ve gruplara karşı yarattığı tahammülsüzlük ve hayali düşmanla savaşma politikasının tabanda nasıl karşılık bulduğunun bir göstergesi halini aldı. (bkz: imam osurursa cemaat sıçarmış)
bu zamanlarda bu mizojinik, manipülatif ve bipolar havadan bunalan kişilerce farklı bir soluk getirmek amacıyla farklı sözlükler kurulmaya başlandı. her birinin kuruluşunda alternatif oluşturma çabası yatıyordu ancak başta şikayetçi oldukları yukarıda bahsettiğim negatif durumlar karşısında ya kurucu ekipler mevzileri terk etti yada bu manipülatif grup ve reklam şirketlerinin baskısı altında seslerini çıkaramaz hale geldiler.
bugünlerde yine tüm bunlara muhalif ve yine benzer kaygılarla kurulmuş bir başka sözlükte yazıyor/okuyoruz. bu sözlüğünde akıbetinin öncekilere benzemesini istemiyoruz. elbette ayça_22'nin oturum açmadığını bildiğimiz gibi bu oluşumunda sonsuza kadar sürmeyeceğini biliyoruz ancak var olduğu sürece daha okunabilir kalması için okunan girdileri yazan kişiler olarak elimizi önce vicdanımıza sonra taşın altına koymamız gerekiyor zira; ''armut piş ağzıma düş'' ile olmasını beklemek rüyadan öte gitmeyeceğini bilecek bilince sahip olduğumuzu umuyorum.*
peki sözlük kültürünü yaşatmak ve okunabilir bir sözlük için yazarlar ne yapabilir?
kafa sözlük formatı ve kuralları bakın burada gayet yazılmış şurayı bir okumak buranın nasıl bir oluşuma dönüştürülmek istendiği ile ilgili fikir veriyor. okumaktan üşenerek yazmak mümkün değil arkadaşlar okuyacağız ancak önce bulunduğumuz ortamın kurallarını okuyacağız sonra başlıkların altına öptün formatı eyledin viran şeklinde bakınız vermek zorunda kalıyoruz hoş olmuyor.
dipnot olarak ekleyeyim bu girdiyi moderasyonu övmek için falan yazdığım yok hee yanlış anlaşılmasın yoksa ''bugün en büyük düşmanım sensin yoldaş benjamin franklin'' şeklinde nickaltı girmem gerekir yazık. kendisinden pek hazzetmediğim doğrudur ama düşman değiliz, yoksa?*
bir diğer hususta 99 yılından itibaren kurulan sözlüklerin tamamında farklı gruplara ayırabileceğimiz yazar grupları oluşmaya başladı. bu yazarların oranları ve girdiği entrylerin nitelikleri kurulan sözlüklerin dinamiklerini ve jargonlarını oluşturmaya hizmet etti. başlıca yazar gruplarını şöyle kısa kısa incelemeye çalışırsak;
bilgi içerikli entry giren yazarlar ilk saflara katılan yazarlar oluyorlar ve genelde şuan okuduğunuz gibi manas destanı yazma konusunda bir miktar tecrübe sahibi oluyorlar ve her daim; ''format elden gideyah'', ''troller geliyeeh'' , ''sözlük bozuyeeh'' şeklinde ilk kurulduğu günden itibaren nazi subayı edasıyla gerek zaman zaman yazmayı bırakarak gerek uzun uzun entryler döşerek sözlükleri protesto ediyor. #597018 bakın aynısından bende yazdım mesela; ''format elden gidiyeh'' temalı. bu arkadaşlar genellikle zararsızdır ancak sözlükten el çekmeleri durumunda birçok sözlükte görülen kalitesiz troll istilaları ve mizojini daha fazla yer bulur oluyor. girdinin en başında bahsettiğim; bilgi ve tecrübelerini aktarma kısmını genellikle bu gruba dahil yazarlar üstleniyor. bu sebeplerle mevzileri terk etmemeleri oluşumların geleceği açısından önem arz ediyor. buradan ayrılan kafa sözlük yazarlarına bir çağrım olsun bu girdi; ''tülaaaaayy geri dön tülaayy''
troll yazarlar, bakın bunlar benim en sevdiğim yazar grubu çoğunu evime alıp içli köfteyle, lahmacunla, kebapla beslerim o derece* bu arkadaşlar stresli bunaltıcı gündem içerisinde bize nefes alacak, yer yer gülümsetecek yada sözlüğün kendi jargonunda yer alacak ifadeleri üretecek girdiler yazıyorlar. yer yer ''cahiller'' diyebilme potansiyelinde kibrinden gözü dönmüş farklı gruplarda ki yazarlara amiyane tabirle haddini bildirmekten çekinmiyorlar kaldı ki girdileri silinince banlanınca falanda ağlamıyorlar adamlar eğleniyor/eğlendiriyor. toplumun ikiyüzlülüğünü ayna gibi suratına çarpacak tespitlerini kahkaha attırarak okutuyorlar bu sebeple bu grup kıymetlidir sözlüklerden uzaklaştırılmaları ortamı bir anda buz wikipedia'ya dönüştürüyor. bu sebeple feed troll diyor ve kendilerinin kafalarına kalp fırlatıyorum.
bir diğer grup ise kimseye dalaşıp bulaşmayan hikaye/şiir yazan tayfa. bunlar usul usul yazarlık becerilerini geliştirip aynı zamanda yazdıklarını farklı insanlara sunma imkanı bulan kıymetli bir kitledir sözlüklere renk katarlar. sol frameden, trollerden, entellerden, fuları sararmışlardan, bomontisine sigara külü düşen kadıköy bebelerinden bunaldığınızda profillerini bir ziyaret eder bambaşka dünyalara yelken açarsınız. güzel etkileşim kurarsınız.
bak bunlar beni en yoran grup horasan'da otlayan keçiyle ilgili bile gündem başlığı açma potansiyeli olan arkadaşlar aynı zamanda bu arkadaşlar sismik g.tlü olduğu için hissettikleri 1.1 büyüklüğünde deprem ile ilgili bile başlık açabilirler, düşünün kandilli rasathanesinin haberi yok, öyle bir g.tten bahsediyoruz ancak üzerine konuşulması gereken, toplumu kutuplaştıran ve negatif olaylar karşısında insanların fikir alışverişi yapabileceği başlıkları açan arkadaşlarda yine bu gruba dahildirler. sözlüklerin olmazsa olmazı mihenk taşlarının öncülerindendir. yüksek duyarlılıkları sebebiyle zaman zaman bir sma hastalı çocuk için gerekli bağış toplanır yada bir başka sosyal sorumluluk projesi desteklenir bu kıymetli katkıları sebebiyle sismik g.tlü oluşları tölare edilebilmelidir.*
yukarıda elimden geldiğince anlatmaya çalıştım konunun özüne gelirsek; sözlüklerden bahsi geçen grupların birini dahi çıkarmak oranın sözlükten ziyade belirli bir amaca hizmet eden platforma yada foruma dönüşmesine sebebiyet verir. sözlüğü sözlük yapan temel prensip bu çok seslilikten gelir. bu sebeple tüm bu olumsuz iklime rağmen bir birimize anlayış göstermeye özen göstermek bu oluşumların devamlılığı ve niteliği açısından önem arz ediyor.
hep beraber ponçik ponçik yazalım, gitmeyelim, hepinizi seviyorum sözlük ***
evet, eyyorlamam bu kadar addio!
devamını gör...
ekşi sözlük'ün son yıllardaki en büyük yazar alımını yapması
ekside hala 3133. siradayimdir. bu saatten sonra alsa da pek bir şey ifade etmez. kafa sözlükte derdimi anlayabiliyorum az çok bildiğim seyleri paylaşıyorum bu bana yeter.
devamını gör...
özel açı görünce karşısından dik indiren tip
geometride ilk leveli atlamıştır. sırada üçgende açılar sorusunu çember çizerek çözmek vardır.
devamını gör...
normal sözlük yazarından gelen bayram mesajı
beni de oldukça mutlu eden mesajdır. birkaç kişiden aldım sağ olsunlar.* ben de burdan tüm sözlüğe iyi bayramlarrr diliyorumm.
devamını gör...
utana sıkıla başlık açmak
bir başlığın altına defalarca tanım girip silip en sonunda 'neyse ya' diye çıktığım bile oluyor. zamanla alıştım ama.
devamını gör...
dilipak'ın goethe kant dostoyevski müslümandı yorumu
ee hocam olsa ne, olmasa ne giderken sevapları size bırakıp bu notu mu düşmüşler yanına ?
devamını gör...
beyaz zenciler
yeraltı edebiyatının amiyane tabirle en 'temiz' kitaplarındandır ve iyi bir başlangıçtır. bataille'in şiddetli ruh halleri, bukowski'nin 'pislik'leri, burroughs'un madde kullanım yelpazesi olmadan görece 'normal'lenmiş bir norveç alt kültürü yaşantısıdır gözler önüne serilen. yaratıcı (yazar, şair, ressam, müzisyen) gençlerin hayatından olağan kareler gibi görünür olan biten. bir de güzel bir sarıcı, kapsayıcı atmosferi vardır. ne ara aldınız ne ara bitirdiniz fark etmeden kaptırıp gidebilirsiniz rahatça. yolculuktayken, kamptayken, dağda bayırdayken, ya da hayatınız çok hızlı akıyorken okunması çok keyif verebilir.
alışılageldik orta sınıf veya küçük burjuva hayatına, sadece yaşayarak tokat gibi yanıt veren bir avuç insan. yaptıkları, gittikleri yerlerdeki normcu insanlara yer yer şaşırtıcı, yer yer iğrendirici genelde 'görmezden gelinmesi gereken' bir yığın saçmalık ya da ahlaksızlık gibi görünür. işin eğlenceli kısmı da buradadır. okurken yer yer sesli kahkahalar attırabilir kişisine göre.
bu arada karakterlerin bu eğilimleri çoğu kimsenin zannettiğinin aksine zorlama bir marjinallik çabası, 'hadi şöyle olalım' diye üzerine düşünülüp kurulmuş bir planlı hareketten çok, beyaz zencilerin her şeysi gibi doğaçlamadır, içtendir öylece o an filizlenir ve uygulanır. üzerine ne ertesi gün ne de önceki gün konuşulmaz sadece 'yaşanır'
genelde öyküyü, olay akışı modunda aktarmayı sevse de yer yer aşağıdaki gibi paragraflara da yer vermiş ambjörnsen :
''o gece boyunca ılık bir bahar yağmuru yağdı. kaldırımlardaki it boklarının, hani şu sadık iyi dostlarımıza ait güzel atıkların arasından zikzaklar çizerek yürürken, ilkbaharın soyunma zamanı olduğunu düşünüyordum. durup sokaktaki ışığın güzelliğine, karanlığın yumuşak aurasına hayran oluyordum. kentin doğusuna doğru ilerlerken tüm duygularım şiirselleşmişti. her şeyi, evlerin cephelerini, arabaları, telefon kulübelerini, sosis satan büfeleri, tramvay raylarını gerilerdeki bir başka şeyin ifadesi, bir ruhun belki de tanrının mistik bir manifestosu olarak düşünüyordum. insan yaratıcılığının eseri, evet tamam. ama nereden geliyordu düşünceler, itkiler? ve niçin aramızdan yalnızca bazılarına doğuştan armağandı düş gücü? arayıp bulma tutkusu? çünkü böyleydik biz; çok uzaklarda çılgınlığın savanlarında çıktığımız yaşam boyu sürecek olan safaride, varlığına derinden inandığımız altın gergedanın peşinden koşan bir çete.''
birr alıntı da arka kapaktan:
---beyaz zenciler uyku tulumları, sırt çantaları veya bira kasalarıyla çingene hayatı yaşayan dumancılar, beyazcılar, asitçilerdir... beyaz zenciler şairdir, çılgındır, düş kurmayı ve küfretmeyi severler; onları en iyi polisler tanır! beyaz zenciler mahkum edildiğimiz rezil, yoz televizyon dizilerine benzeyen hayatlardan; eğitim, kariyer, başarı ve benzeri cüce düşüncelerden nefret ederler. beyaz zenciler sevgi edebiyatı yapmazlar, severler. bütün enerjilerini kendilerini garantiye almak için harcayanların hiçbir zaman anlayamayacağı kadar çok severler. beyaz zenciler gerçekten 'düzen karşıtı'dırlar, tüm ideallere ve ideolojilere karşı ihanet içindedirler. onlar toplum dışına atılmamışlardır, orada 'imkansızın kıyısında öfkeli ve eğri bir hayat' yaşamayı seçmişlerdir. ---
alışılageldik orta sınıf veya küçük burjuva hayatına, sadece yaşayarak tokat gibi yanıt veren bir avuç insan. yaptıkları, gittikleri yerlerdeki normcu insanlara yer yer şaşırtıcı, yer yer iğrendirici genelde 'görmezden gelinmesi gereken' bir yığın saçmalık ya da ahlaksızlık gibi görünür. işin eğlenceli kısmı da buradadır. okurken yer yer sesli kahkahalar attırabilir kişisine göre.
bu arada karakterlerin bu eğilimleri çoğu kimsenin zannettiğinin aksine zorlama bir marjinallik çabası, 'hadi şöyle olalım' diye üzerine düşünülüp kurulmuş bir planlı hareketten çok, beyaz zencilerin her şeysi gibi doğaçlamadır, içtendir öylece o an filizlenir ve uygulanır. üzerine ne ertesi gün ne de önceki gün konuşulmaz sadece 'yaşanır'
genelde öyküyü, olay akışı modunda aktarmayı sevse de yer yer aşağıdaki gibi paragraflara da yer vermiş ambjörnsen :
''o gece boyunca ılık bir bahar yağmuru yağdı. kaldırımlardaki it boklarının, hani şu sadık iyi dostlarımıza ait güzel atıkların arasından zikzaklar çizerek yürürken, ilkbaharın soyunma zamanı olduğunu düşünüyordum. durup sokaktaki ışığın güzelliğine, karanlığın yumuşak aurasına hayran oluyordum. kentin doğusuna doğru ilerlerken tüm duygularım şiirselleşmişti. her şeyi, evlerin cephelerini, arabaları, telefon kulübelerini, sosis satan büfeleri, tramvay raylarını gerilerdeki bir başka şeyin ifadesi, bir ruhun belki de tanrının mistik bir manifestosu olarak düşünüyordum. insan yaratıcılığının eseri, evet tamam. ama nereden geliyordu düşünceler, itkiler? ve niçin aramızdan yalnızca bazılarına doğuştan armağandı düş gücü? arayıp bulma tutkusu? çünkü böyleydik biz; çok uzaklarda çılgınlığın savanlarında çıktığımız yaşam boyu sürecek olan safaride, varlığına derinden inandığımız altın gergedanın peşinden koşan bir çete.''
birr alıntı da arka kapaktan:
---beyaz zenciler uyku tulumları, sırt çantaları veya bira kasalarıyla çingene hayatı yaşayan dumancılar, beyazcılar, asitçilerdir... beyaz zenciler şairdir, çılgındır, düş kurmayı ve küfretmeyi severler; onları en iyi polisler tanır! beyaz zenciler mahkum edildiğimiz rezil, yoz televizyon dizilerine benzeyen hayatlardan; eğitim, kariyer, başarı ve benzeri cüce düşüncelerden nefret ederler. beyaz zenciler sevgi edebiyatı yapmazlar, severler. bütün enerjilerini kendilerini garantiye almak için harcayanların hiçbir zaman anlayamayacağı kadar çok severler. beyaz zenciler gerçekten 'düzen karşıtı'dırlar, tüm ideallere ve ideolojilere karşı ihanet içindedirler. onlar toplum dışına atılmamışlardır, orada 'imkansızın kıyısında öfkeli ve eğri bir hayat' yaşamayı seçmişlerdir. ---
devamını gör...
nickaltı
benim nickaltı tanımlarınıza ihtiyacım yok çünkü yaptığım ve yapmaya devam ettiğim işler ortada:
(bkz: kafa caps)
(bkz: kafa sözlük çorapları)
(bkz: kafa sözlük iç çamaşırı kreasyonu)
(bkz: kafa sözlük iç çamaşırları)
bedavaya amme hizmeti yapıyoruz köftehorlar hadi yine iyisiniz.*
(bkz: kafa caps)
(bkz: kafa sözlük çorapları)
(bkz: kafa sözlük iç çamaşırı kreasyonu)
(bkz: kafa sözlük iç çamaşırları)
bedavaya amme hizmeti yapıyoruz köftehorlar hadi yine iyisiniz.*
devamını gör...
çay ile en iyi giden bisküvi
bisküvilerin en güzeli: probis .
devamını gör...
sözlüğün en sevilen yazarı
canım kendim ben seni severim.
devamını gör...
patates kızartması
mümkünse sabah saatlerinde yenmesi daha uygun olan bir kızartma türü. neden sabah saatlerin de peki?
patates kızartmasının vucutta ortalama sindirimi 12 saati buluyor. gece yatmaya yakın saatte kendinize bu kötülüğü yaparsanız, bir süre sonra nur topu gibi bir reflünüz olur.
patates kızartmasının vucutta ortalama sindirimi 12 saati buluyor. gece yatmaya yakın saatte kendinize bu kötülüğü yaparsanız, bir süre sonra nur topu gibi bir reflünüz olur.
devamını gör...
insana umudunu kaybettiren şeyler
ne kadar olumlu olursanız olun, ne kadar uğraşırsanız uğraşın bir türlü istediklerinize ulaşamamak. özellikle de bu istedikleriniz çok basit ve diğer insanların kolayca ulaşabildiği şeylerse. insana 'neden' sorusunu sordurur, 'acaba bende mi bir sorun var' diye düşündürür. aslında yıllarca umudunuzu buna rağmen kaybetmezsiniz, hayallerinize tutunursunuz. ama sonra artık yorgunluğa dayanamayıp gerçeği kabullenirsiniz, nedeni ne olursa olsun istediğiniz şeye ya da şeylere ulaşmanız mümkün değildir. sonra da ya mecburiyetten, ya da yapacak başka bir şey bulamadığınız için bir şeylerle uğraşmaya devam edersiniz ama artık ne umudunuz ne de inancınız kalmıştır.
ve o noktadan sonra da hiçbir şey sizin umudunuzu ve inancınızı geri getiremez. düşünmemeye çalışarak, biraz da tatsız tuzsuz yaşamaya devam edersiniz.
ve o noktadan sonra da hiçbir şey sizin umudunuzu ve inancınızı geri getiremez. düşünmemeye çalışarak, biraz da tatsız tuzsuz yaşamaya devam edersiniz.
devamını gör...
haydi abbas
haydi abbas, vakit tamam;
akşam diyordun işte oldu akşam.
kur bakalım çilingir soframızı;
dinsin artık bu kalb ağrısı.
şu ağacın gölgesinde olsun;
tam kenarında havuzun.
aya haber sal çıksın bu gece;
görünsün şöyle gönlümce.
bas kırbacı sihirli seccadeye,
göster hükmettiğini mesafeye
ve zamana.
katıp tozu dumana,
var git,
böyle ferman etti cahit,
al getir ilk sevgiliyi beşiktaş'tan;
yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan. cahit sıtkı tarancı şiiridir.
akşam diyordun işte oldu akşam.
kur bakalım çilingir soframızı;
dinsin artık bu kalb ağrısı.
şu ağacın gölgesinde olsun;
tam kenarında havuzun.
aya haber sal çıksın bu gece;
görünsün şöyle gönlümce.
bas kırbacı sihirli seccadeye,
göster hükmettiğini mesafeye
ve zamana.
katıp tozu dumana,
var git,
böyle ferman etti cahit,
al getir ilk sevgiliyi beşiktaş'tan;
yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan. cahit sıtkı tarancı şiiridir.
devamını gör...