ismi bile korkutan, bir zamanların üniversiteye girmek için gerekli sınavı. bu ismi ne zaman duysam lise günlerime gidiyorum. :) o zaman da sürekli eleştirilirdi, çözümü ise sınavın ismini ve tarzını biraz değiştirmekte buldular. *
ilkokuldayken öss'ye girenleri gördükçe şoka girerdim, nasıl çalışıyorlar nasıl bu sınavda heyecan yapıp her şeyi mahvetmiyorlar diye düşünürdüm. kendisine hazırlanmaya başlayana kadar da öyle düşünmeye devam etmiştim -gerçi ben lisedeyken ismi değişmişti ama sonuçta hala aynı şeydi. hazırlanmaya başlandığımda fark ettim ki o işler düşündüğüm kadar korkunç olmuyormuş. evet çok stresliydi ama sınav da dünyanın sonu değildi zaten. insan bir şekilde atlatıyor her şeyi.
eğer siz de öss'nin yeni versiyonuna hazırlanan biriyseniz -yeni adı ne hiç bilmiyorum-, elinizden geleni yapın ve gerisini salın gitsin. kendinizi yiyip bitirmeye gerek yok. siz hırslı ve çalışkan bir insanız iyi yerlere gelebilirsiniz zaten, merak etmeyin.
devamını gör...

“nasıl anlayacak sen gibi birisi?
ışık kaynağısın sen ki bir iris’in,
nasıl anlatacak ben gibi birisi?
yâr sen benim yüreğimin dilisin…”
devamını gör...

1934 kastamonu doğumlu, 43 yaşında beyin tümörü nedeniyle hayatını kaybetmiş olan yazar, mühendis.
post-modern türde eserler vermiştir. ayrıca ödüllü yazar füruzan da teyzesinin kızıdır.
ressam olmak ister,resim dersleri alır ancak babası resmin karın doyurmayacağını söyleyerek bu bahsi kapatır.
oğuz atay’ın içinde ukde olarak kalan ressamlık arzusu da yıllar sonra tutunamayanlar romanının karakteri selim’in ağzından açığa çıkar: “üç çeşit meslek varmış: mühendislik, doktorluk, bir de hukukçuluk. ben ressam olmak istiyordum. babam böyle bir meslek olmadığını söyledi.”
devamını gör...

bilhassa sözlükte açılan başlıklarda görülebilecek durum. şaka yollu veya ciddi bunu yazan insanlar var. evet bu bir gerçek maalesef gerçek, çevremizde sık sık gördüğümüz ve belki de içimizde de birilerini aldatan insanlar var. ama bunun olumlu bir yanı olduğu mu düşünülüyor gerçekten? yani bir insanı ne yolla olursa olsun aldatmak insani değerler açısından normal bir durum mu? hayır ben aldatılmadım aklınıza gelecek şekilde. ama insan ilişkilerindeki ufacık samimiyetsizlikler ya da yalan beni ciddi anlamda yaralayan bi durum. o zaman sende problem var kardeş mi diyorsunuz? hayır arkadaşım, neden birbirimize bunu yapmak durumunda olalım? neden kalbimiz olduğunu unutalım? neden sahtekarlığı normalleştirme suretiyle ona hayatımızda bir sandalye verelim? bu sorular öyle bir soru işareti... evet gerçek hayatta var ama bunu ifade edişimiz gösterişimiz bunu normalleştirebiliyor. normal algımızla insan yanımızdaki yaraları büyütüp beslemeyelim.
bu konuda bir yaram da yok. ben sadece empati duygusu gelişmiş biriyim. belirtiyorum çünkü bazı insanlar tamamen bu tarz şeylere yönelip asıl mevzuyu kaçırıyor. uzun yazmayacağım diyecektim başlangıçta bir cümle yazıp bırakacaktım ama uzadı biraz. ne zamandır bu başlığı açmak aklımdaydı.

mesele şu; aldatmanın normalleştirilmesi. var mı yok mu? nasıl var? nasıl yok?
iyi sözlükler.

-aldatmak, normalleştirdiğimiz şeylerden sadece bir tanesi, bir örnek.
devamını gör...

ya bir tanesi benim kıyafetlerimi dolap uygulamasında satışa koymuştu! düşünebiliyor musunuz? aklınız hayaliniz alıyor mu? ''şahsi'' eşyalarım bir başkasının uygulamasında satışa çıkıyormuş, çok geç ayıldım. hala daha aklıma geldikçe sinirlerime hakim olamaz, ''nasıl ya?'' olurum
devamını gör...

bilen bilir biz eskiler gülşeni hüzünlü şarkıları ile sevdik. bu şarkıyı da az loop’lamadım;

devamını gör...

kuzenimin eşi vefat etti. masmavi gözlerini de aldı gitti adam bu dünyadan. ne çok şey vardı daha... olmadı. değil sözlüğe bakmak, yemek bile yemedim bugün. şoku atlatamadım hâlâ. ne yazsam eksik kalacak. ölüm bazen erken gelen bir misafir...
devamını gör...

zaman zaman kişinin kendine sorduğu sorulardan biridir.
aslında bilir herkes neyin eksik olduğunu ama itiraf etmesi zordur, soruyu soran da cevaplayan da kendisi olsa da.

edit: şarkı olanın başlığı şuradadır, eksik bir şey
devamını gör...

"intihar etmek suretiyle hükümeti zor durumda bırakmaya çalışan haçlıların yerli piyonu" şeklinde bir haber bekliyorum akşam a haber'de.
devamını gör...

ev işi. çok kolay gözükür ama çok yorucudur.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel ludvig munthe (1841-1896) - landscape at dusk
devamını gör...

sözlük yönetimi bu hareketle ne yapmak nereye varmak istemektedir, şarap gibisiniz yaşlandıkça gençleşiyorsunuz mu demek istemiştir yoksa aklınız çocuk kadar çalışıyor mu demek istemiştir? bu hareketi esefle kınıyorum çok kırıldığımı belirtmek isterim.
devamını gör...

bu tivitte belirtilmiş olduğunu düşündüğüm anlayış.
devamını gör...

çok gıcık olduğum sözlük yazarlarından ateist kaplumbağanın şu #1195329 tanımda bir cümle geçer. cümleyi olduğu gibi kopyalıyorum;

“içki bütün kötülüklerin anasıdır diyorlar ama bence bütün kötülüklerin anası değersizlik hissi.”

hay içtiğin rakıya anason olayım. yazma be adam böyle şeyler.
devamını gör...

4. ve 5. bölümle ilgili olabildiğince spoilersız naçizane değerlemdirmelerde bulunacağım. :

4. bölüm mükemmeldi. ilk 15 dakikada ofansif mizah kısmından baya rahatsızlık duydum. sanırım insanların yaratılışından gelen özellikleri ile dalga geçilmesinden hoşlanmıyorum. benim için bir insanın dış görünüşü ile dalga geçmekle engelli bir insanın engeli ile dalga geçmek arasında fark yok. bölümün mizah dozaşı baya yüksekti. birkaç kez kahkaha attım. ama özellikle bölümün sonuna ba-yıl-dım. hani bazen sizin için önemli ve hayatınızda yeri olan bir insandan fikir alırsınızda onun sizi anlamadığını ya da kendinizi ona anlatamadığını düşünürsünüz ya. ama sonra hayatınızda hiçbir yeri olmayan yabancı birisi çıkar size duymak istediğini söyler sizi rahatlatır. sizi bir saniyeliğinede olsa mutlu eder. işte bu bölümün sonu da aynen öyleydi.(tabi bu olay belki bir tek benim başıma gelmiştir. ve bu nedenle empati kurmuş olabilirim. bu sebepten bu kadar hoşuma gitmiştir belki.) yani sonuç olarak 4. bölüm benim ilk 5 bölüm arasında en sevdiğim ve en beğendiğim bölümdü.

5. bölüme gelecek olursak yine inceden ofansif bir mizah vardı. ofansif mizahı sevmememe rağmen diziyi baya sevdim 5. bölümde kişisel gelişim mevzusuna sağlam bir eleştiri vardı. 1. bölümdeki sohbete çağıran arkadaş bu bölümde de vardı. dizide demekki devamlı olacak. bölümün sonunda doğu yine kendine inanan kendini anlayan birisini buldu. o da ufaktan bir mutlu etmedi değil.

diziyi genel olarak eleştirecek olursam bu dizi 5. bölüm itibari ile olmuş. hem de baya iyi olmuş. türkiye "gibi" ve "doğu" gibi dijital platformda çok iyi iki komedi dizisi kazandı.
ikisinide zevkle takip edeceğim.
devamını gör...

beynin bütün aygıtlarının uyumlu, verimli ve etkili çalışmasının davranış üzerinde gözlemlenen etkisinin soyut adıdır.
devamını gör...

benim ne suçm var ben evde teleğvizion izloom
devamını gör...

istekler.
kulaklık az geliyor direkt içeriye hoparlör döşetebilir miyiz?
devamını gör...

ortama bir kadın girdiği taktirde küfürler ve argolar durur. bir anda kraliyet ailesi üyesi oluruz. ben prens edward olurum hep.
devamını gör...

insan katiyen eğitilmez kategorisine girmemek için okumalı, okutmalı, öğrenmeli ve dahi öğretmelidir. insan düşününce insandır, nefes almak insan olmak için yetmemektedir.haddini bilmeyi öğrenmek için şarttır. aksi halde maalesef google mezunu olmamak elde değil. sonra bunlardan nasihat dinleriz. *
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim