yazarların söylemekten keyif aldığı kelimeler
devamını gör...
bir erkeğin en tatlı olduğu an
uyandıktan hemen sonraki an.
devamını gör...
yazarların en son ağladığı zaman
hemen hemen her gün. içim, gözlerimle nöbetleşe devam ediyorlar sağolsunlar.
devamını gör...
çocukken yapılan salaklıklar
su şişesini eğip bükerek bisikletin arka lastiği ile sele arasına sıkıştırıp , sürerken motor sesi çıkartmaya çalışıyorduk mahallece.
devamını gör...
havasında değilse telefonuna bakmayan şahsiyet
en uyuz olduğum insandır.
telefon iletişim içindir, naz niyaz için değil.
ben hepsine bakarım, herkes de benim telefonuma bakacak.
müsait değilse ilk fırsatta dönecek.
telefona bakmak benim için insanı tanıma kriteridir. iletişime önem vermeyen insan ile ne iş olabilir ki?
telefon iletişim içindir, naz niyaz için değil.
ben hepsine bakarım, herkes de benim telefonuma bakacak.
müsait değilse ilk fırsatta dönecek.
telefona bakmak benim için insanı tanıma kriteridir. iletişime önem vermeyen insan ile ne iş olabilir ki?
devamını gör...
yemek yapmak
severek yemek yapınca tadından yenmiyor. yemek yapmak, bana terapi gibi geliyor, çok seviyorum. * bugün yeşil mercimek, kabak ve havuç kızartması üzerine sarımsaklı yoğurt, karışık yeşil salata ile makarna yaptım. eşim de "yemekler, muhteşem olmuş, elinin lezzeti var" dedi. afiyet olsun, elime sağlık. *
devamını gör...
random gülmek
bir insanı yazısından tanıyamasak da random'ından kesin tanırız.
devamını gör...
kar kış kıyamet
eskilerin bu tür günlerde kullanmayı çok sevdiği üçleme.
türkçe ikilemeleriyle çok zengin bir dildir. hemen her sözcüğü o sözcüğün aynısıyla, yakın anlamlısıyla, karşıt anlamlısıyla biri anlamlı biri anlamsızıyla (daha epey var ama o ikilemelerin konusu olsun) kullanmayı çok severiz: koşa koşa, seve seve; yapa ede, ses seda; gele gide, iyi kötü; eski püskü, yarım yamalak........
başka dillerde bu tür kullanımlara (örn. ingilizcede) ben rastlamadım.
amma velakin üçlemelerle anlatım kurmak türkçede de yaygın değildir.
bugün yaşadığım yer tam da böyle bir günü yaşıyor. dışarısı burnunuzu bile çıkarmak istemeyeceğiniz kadar sisli, puslu, karanlık. (al, bir üçleme daha kullandım:)) sabah başlayan yağmurla karışık kar yağışı hala devam ediyor. arada buz gibi bir rüzgar. ohh! az önce kapalı balkona çıktım sigara içmeye. çok az araç gördüm. herkes evlerine tıkılmış beklemelerde; pandeminin bitmesini, baharın gelmesini, yeniden deniz kenarındaki kafelere oturup çekirdek çitleyip iki lafın belini kırmayı.....
geçecek, bir gün hepsi geçecek. özlediği günler kimilerine gelecek, kimileri o günleri hiç göremeyecek. hayat işte. ben, iyisi mi kahvemi tazeleyip bir sigara daha tellendireyim. böyle günler yılda kaç gün ki. deniz puslu, gemiler falan....
türkçe ikilemeleriyle çok zengin bir dildir. hemen her sözcüğü o sözcüğün aynısıyla, yakın anlamlısıyla, karşıt anlamlısıyla biri anlamlı biri anlamsızıyla (daha epey var ama o ikilemelerin konusu olsun) kullanmayı çok severiz: koşa koşa, seve seve; yapa ede, ses seda; gele gide, iyi kötü; eski püskü, yarım yamalak........
başka dillerde bu tür kullanımlara (örn. ingilizcede) ben rastlamadım.
amma velakin üçlemelerle anlatım kurmak türkçede de yaygın değildir.
bugün yaşadığım yer tam da böyle bir günü yaşıyor. dışarısı burnunuzu bile çıkarmak istemeyeceğiniz kadar sisli, puslu, karanlık. (al, bir üçleme daha kullandım:)) sabah başlayan yağmurla karışık kar yağışı hala devam ediyor. arada buz gibi bir rüzgar. ohh! az önce kapalı balkona çıktım sigara içmeye. çok az araç gördüm. herkes evlerine tıkılmış beklemelerde; pandeminin bitmesini, baharın gelmesini, yeniden deniz kenarındaki kafelere oturup çekirdek çitleyip iki lafın belini kırmayı.....
geçecek, bir gün hepsi geçecek. özlediği günler kimilerine gelecek, kimileri o günleri hiç göremeyecek. hayat işte. ben, iyisi mi kahvemi tazeleyip bir sigara daha tellendireyim. böyle günler yılda kaç gün ki. deniz puslu, gemiler falan....
devamını gör...
altın sülün
chrysolophus pictus olarak ya da çin sülünü ve gökkuşağı sülünü olarak da bilinen bu kuş türü, çin halk cumhuriyetinin dağlık bölgelerinde ve birleşik krallıktan uruguay'a kadar geniş bir bölgede bulunabilir. genel olarak meyveler, kurtçuklar ve küçük tohumlarla beslenirler. tek seferde 12'ye kadar yumurta bırakırlar ve kuluçkaları 22-23 gün civarı sürer.
devamını gör...
ölüyü gömme geleneğinin saçma olması
ne yapalım yani gömmeyelim de yiyelim mi allah allah ya.
devamını gör...
jonbenét ramsey
26 aralık 1996'da evinin bodrumunda ölü bulunan 6 yaşındaki amerikalı çocuk güzellik kraliçesi.
25 aralık 1996 akşamı ailecek bir akşam yemeğinden dönerlerken jonbenét arabada uyuyakalıyor. eve varınca da anne babası onu yatağına yatırıyorlar kendileri de gidip yatıyorlar.
26 aralık sabahı jonbenét'i yatağında bulamıyorlar. anne(patsy ramsey) büyük bir telaşla 911'i arayıp kızının kayıp olduğunu haber veriyor. 911'le yapılan telefon konuşmasına buradan ulaşabilirsiniz. telefon konuşması daha sonra ayrıntılı incelendiğinde son 6 saniyede annenin babaya (john ramsey) dönüp "tamam, polisi aradık. şimdi napıyoruz?" dediği duyuluyor.
polis geliyor evin etrafını arıyor. babaya ise evin içini araması söyleniyor. baba bodrumda jonbenét'in cesedini buluyor. ağzında bir bant, elleri bileklerinden başının arkasına bağlanmış ve boynuna sıkıca bir ip bağlanmış şekilde. çocuğu ağzındaki bandı çıkardıktan sonra kucağına alıp yukarı çıkarıyor. tabi bu da olay yerindeki bazı kanıtların bozulmasına neden oluyor.
polis 2,5 sayfalık bir kaçırılma notu buluyor. notta fidye isteniyor. notun yazıldığı kağıdın patsy ramsey'nin defterinden alındığı, kullanılan kalemin patsy ramsey'nin olduğu ve nottaki el yazısının patsy ramsey'nin el yazısına çok benzediği ortaya çıkıyor.
otopside jonbenét'in iç çamaşırında bir erkek dna'sı bulunuyor ama bunu kimseyle eşleştiremiyorlar. iç çamaşırında kendi kanı da bulunuyor fakat cinsel saldırıya uğradığına ilişkin bir onay çıkmıyor. aile polisle bir görüşme yapmayı reddediyor. kızlarının ölümünden sonra 3 hafta hiçbir şekilde polisle görüşmüyorlar. tv programlarına çıkıp kızlarının ölümü hakkında konuşuyorlar. bir yıl sonrasına kadar da polisin jonbenét'in kıyafetleri üzerinde inceleme yapmasına izin vermiyorlar. ilerleyen yıllarda jonbenét'i öldürdüğünü iddia eden bazı kişiler ortaya çıksa da bu itirafların doğru olmadığı ortaya çıkıyor. jonbenét'in katilinin kim olduğu hâlâ bilinmiyor.
bu entryde aşağıdaki kaynaklardan yararlanılmıştır.
buradan
buradan
25 aralık 1996 akşamı ailecek bir akşam yemeğinden dönerlerken jonbenét arabada uyuyakalıyor. eve varınca da anne babası onu yatağına yatırıyorlar kendileri de gidip yatıyorlar.
26 aralık sabahı jonbenét'i yatağında bulamıyorlar. anne(patsy ramsey) büyük bir telaşla 911'i arayıp kızının kayıp olduğunu haber veriyor. 911'le yapılan telefon konuşmasına buradan ulaşabilirsiniz. telefon konuşması daha sonra ayrıntılı incelendiğinde son 6 saniyede annenin babaya (john ramsey) dönüp "tamam, polisi aradık. şimdi napıyoruz?" dediği duyuluyor.
polis geliyor evin etrafını arıyor. babaya ise evin içini araması söyleniyor. baba bodrumda jonbenét'in cesedini buluyor. ağzında bir bant, elleri bileklerinden başının arkasına bağlanmış ve boynuna sıkıca bir ip bağlanmış şekilde. çocuğu ağzındaki bandı çıkardıktan sonra kucağına alıp yukarı çıkarıyor. tabi bu da olay yerindeki bazı kanıtların bozulmasına neden oluyor.
polis 2,5 sayfalık bir kaçırılma notu buluyor. notta fidye isteniyor. notun yazıldığı kağıdın patsy ramsey'nin defterinden alındığı, kullanılan kalemin patsy ramsey'nin olduğu ve nottaki el yazısının patsy ramsey'nin el yazısına çok benzediği ortaya çıkıyor.
otopside jonbenét'in iç çamaşırında bir erkek dna'sı bulunuyor ama bunu kimseyle eşleştiremiyorlar. iç çamaşırında kendi kanı da bulunuyor fakat cinsel saldırıya uğradığına ilişkin bir onay çıkmıyor. aile polisle bir görüşme yapmayı reddediyor. kızlarının ölümünden sonra 3 hafta hiçbir şekilde polisle görüşmüyorlar. tv programlarına çıkıp kızlarının ölümü hakkında konuşuyorlar. bir yıl sonrasına kadar da polisin jonbenét'in kıyafetleri üzerinde inceleme yapmasına izin vermiyorlar. ilerleyen yıllarda jonbenét'i öldürdüğünü iddia eden bazı kişiler ortaya çıksa da bu itirafların doğru olmadığı ortaya çıkıyor. jonbenét'in katilinin kim olduğu hâlâ bilinmiyor.
bu entryde aşağıdaki kaynaklardan yararlanılmıştır.
buradan
buradan
devamını gör...
pınar başı burma burma
murat evgin'in de gayet güzel okuduğu türkü.
devamını gör...
uykusuzkahve
bonservisi elinde genç yetenek.
kafa sözlük yönetimi durur mu? kaptı hemen.
kafa sözlük yönetimi durur mu? kaptı hemen.
devamını gör...
kişilik doğuştan mı gelir çevreden mi edinilir sorunsalı
yapılan deneysel çalışmalarla kişiliğin kalıtım ve çevrenin ortak ürünü olduğu ancak çevreden daha fazla etkilendiği ortaya konulmuştur.
tek yumurta ikizlerinden biri sosyoekonomik düzeyi yüksek bir ailede, diğeri ise sosyoekonomik düzeyi düşük bir ailede büyütüyor. yapılan testler sonucunda ortalama başarı düzeyleri oldukça farklı çıkıyor. yüksek sosyoekonomik düzeyde yetişen çocuk diğerinden daha başarılı çıkıyor. aynı kalıtsal yapıyla dünyaya gelen bu ikizlerin arasındaki fark çevrenin daha etkili olduğunu ortaya koyuyor.
tek yumurta ikizlerinden biri sosyoekonomik düzeyi yüksek bir ailede, diğeri ise sosyoekonomik düzeyi düşük bir ailede büyütüyor. yapılan testler sonucunda ortalama başarı düzeyleri oldukça farklı çıkıyor. yüksek sosyoekonomik düzeyde yetişen çocuk diğerinden daha başarılı çıkıyor. aynı kalıtsal yapıyla dünyaya gelen bu ikizlerin arasındaki fark çevrenin daha etkili olduğunu ortaya koyuyor.
devamını gör...
sabit terim
cebirsel ifadelerde değişkene bağlı olmayan ve değişkene bağlı olarak değeri değişmeyip her zaman sabit kalan terimdir.
örneğin;
x^2 + 3x - 7 ifadesindeki sabit terim -7'dir.
örneğin;
x^2 + 3x - 7 ifadesindeki sabit terim -7'dir.
devamını gör...
kendine eş değil köle arayan erkekler
zavallıdır.
devamını gör...
hayatın sorgulandığı en ilginç yer
mezuniyetimde hayatımı sorgulamıştım. neden, neden, neden?
ben neden şu kılıkla buradayım diye. mezuniyetimden önce sinirden ağlıyordum, beni teselli etmeye çalışan arkadaşlarla doluydu etrafım. kimisi sana çuval giysen yakışır dedi ki beni daha çok ağlattı bu, “üstündeki berbat ama güzelsin canım.” demekle eşdeğer çünkü, kimisi elbisen güzel yaa falan yaptı, ama değildi...
elbisenin güzelliği çirkinliğinden çok mevzu istediğim eylemi yapamamamdı aslında. ne elbisemi seçebildim, ne saçımı. güzelce toplatmak istemiştim ama annem üstüm transparanımsı diye izin vermemişti. zaten bulabileceği en uzun, en örtülü elbiseyi kaktı bana, sonra da saçımla da örtmeye karar verdi beni belki de, bu kadın beni daha ne kadar zorlayabilir diye düşünürken hem de...
adana kebap yerken sorguladım hayatı, bu da deli saçması biliyorum. neden buradayım ben diye, adana kebaplar da güzeldi aslında, ama yine de garipti. o gün de elbiseliydim, elbiseler bana uğur getirmiyor, hiç de sevmem onları zaten.
okulumun her sene ilk günü sınıfa girerken sorguladım hayatı. her seferinde geç kaldım çünkü. lisemin ilk yılında “ooooffffff” diye bağırarak girdim sınıfıma, hiç tanımadığım insanlarla dolu o mekana. biraz dalga geçtiler ama sonra geçti, güzelliğimi görünce şoka uğradılar tabii, tek odaklanabildikleri şey o oldu. o sıkıntı da çözülmüş oldu böylece. *
ben neden şu kılıkla buradayım diye. mezuniyetimden önce sinirden ağlıyordum, beni teselli etmeye çalışan arkadaşlarla doluydu etrafım. kimisi sana çuval giysen yakışır dedi ki beni daha çok ağlattı bu, “üstündeki berbat ama güzelsin canım.” demekle eşdeğer çünkü, kimisi elbisen güzel yaa falan yaptı, ama değildi...
elbisenin güzelliği çirkinliğinden çok mevzu istediğim eylemi yapamamamdı aslında. ne elbisemi seçebildim, ne saçımı. güzelce toplatmak istemiştim ama annem üstüm transparanımsı diye izin vermemişti. zaten bulabileceği en uzun, en örtülü elbiseyi kaktı bana, sonra da saçımla da örtmeye karar verdi beni belki de, bu kadın beni daha ne kadar zorlayabilir diye düşünürken hem de...
adana kebap yerken sorguladım hayatı, bu da deli saçması biliyorum. neden buradayım ben diye, adana kebaplar da güzeldi aslında, ama yine de garipti. o gün de elbiseliydim, elbiseler bana uğur getirmiyor, hiç de sevmem onları zaten.
okulumun her sene ilk günü sınıfa girerken sorguladım hayatı. her seferinde geç kaldım çünkü. lisemin ilk yılında “ooooffffff” diye bağırarak girdim sınıfıma, hiç tanımadığım insanlarla dolu o mekana. biraz dalga geçtiler ama sonra geçti, güzelliğimi görünce şoka uğradılar tabii, tek odaklanabildikleri şey o oldu. o sıkıntı da çözülmüş oldu böylece. *
devamını gör...
ahura mazda
zerdüştlükte iyiliğin, bilgeliğin tanrısıdır. kötülüğün efendisi ehrimen ile sürekli mücadele halindedir.
devamını gör...
geceye ingilizce bir söz bırak
"of course, you are strongly against a woman who you consider inadequate in every way to mother children entrusted to you by their mothers!"
bihter ziyagil
tabii, siz anneleri tarafından size emanet edilen çocuklara her bakımdan yetersiz gördüğünüz bir kadının annelik etmesine şiddetle karşısınız ama!
bihter ziyagil
tabii, siz anneleri tarafından size emanet edilen çocuklara her bakımdan yetersiz gördüğünüz bir kadının annelik etmesine şiddetle karşısınız ama!
devamını gör...
